Tarijhte 24 nisan olayları

25 Nisan, Tarihte Bugün Miladi takvime göre yılın 115. (artık yıllarda 116.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 250 gün vardır.

Mart – Nisan – Mayıs
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30

Olaylar

  • 1719 – Daniel Defoe’nun ünlü romanı, Robinson Crusoe yayımlandı.
  • 1859 – Kızıldeniz ile Akdeniz’i birbirine bağlayacak olan Süveyş Kanalı’nın kazılmasına, Mısır’ın Port Said kentinde başlandı.
  • 1901 – New York, otomobillere plaka uygulamasını zorunlu hale getiren ilk eyalet oldu.
  • 1915 – İngiliz – Fransız kuvvetleri, Çanakkale’ye çıkarma harekâtı başlattı. Kara savaşları başladı.
  • 1915 – Seddülbahir Muharebeleri başladı.
  • 1915 – Arıburnu Muharebeleri başladı.
  • 1925 – Mareşal Hindenburg, Almanya’nın halk oyuyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu.
  • 1926 – İran’da Rıza Han Pehlevi, kendisini “Şah” ilan etti.
Rıza Pehlevi
İran Şahı
Hüküm süresi 15 Aralık 1925 – 16 Eylül 1941
Taç giymesi 25 Nisan 1926
Önce gelen Ahmed Şah Kaçar
Sonra gelen Muhammed Rızâ Pehlevî
İran Başbakanı
Hüküm süresi 28 Ekim 1923 – 1 Kasım 1925
Önce gelen Hasan Pirniya
Sonra gelen Mohammad Ali Foroughi
İran Savunma Bakanı
Hüküm süresi 24 Nisan 1921 – 1 Kasım 1925
Önce gelen Mesud Kayhan
Sonra gelen Emir Abdullah Tahmasebi
Doğum 15 Mart 1878
Alaşt, Sevadkuh şehristanı, Mâzenderan, Kaçar Devleti
Ölüm 26 Temmuz 1944 (66 yaşında)
Johannesburg, Güney Afrika Birliği
Defin 7 Mayıs 1950
Rey, İran
Eş(ler)i
  • Meryem Savadkoohi
    (e. 1895; ö. 1911)
  • Tâcülmülûk (e. 1916)
  • Turan Emirsoleimani
    (e. 1922; b. 1923)
  • İsmet Devletşahi (e. 1923)
Çocuk(lar)ı Hamdam el-Saltaneh Pehlevî
Şems Pehlevî
Muhammed Rızâ Pehlevî
Eşref Pehlevi
Ali Rıza Pehlevî
Gulam Rıza Pehlevi
Abdül Rıza Pehlevî
Ahmed Rıza Pehlevî
Mahmud Rıza Pehlevî
Fatemeh Pehlevî
Hamid Rıza Pehlevî
Tam adı
Rıza Pehlevi
رضا پهلوی
Hanedan Pehlevî Hanedanı
Babası Abbas-Ali Han
Annesi Noush-Afarin
Dini İsnâaşeriyye İslam
Askeri kariyer
Bağlılığı Kaçar Devleti
Pehlevî İranı
Branşı İran Kazak Tugayı
Hizmet yılları 1894-1921
Rütbesi Tuğgeneral
İmza

Rıza Şah Pehlevi (Farsça: رضا شاه پهلوی Rezā Şāh Pahlavi, IPA: [rezɑː ʃɑːhe pæhlæviː]) (d. 15 Mart 1878 – ö. 26 Temmuz 1944), 1925-1941 arasında İran’ın şahı olarak görev yapmıştır.Büyük Rıza Şah (Farsça: رضا شاه بزرگ) adıyla da tanınır.Kaçar Hanedanı’nın son şahı olan Ahmed Kaçar’ı devirerek Pehlevi Hanedanı’nı kurmuştur.Kurduğu Pehlevi rejimi laik, milliyetçi, militarist ve anti-komünist bir rejimdi.[1]

Doğumu

Rıza Şah Pehlevi Müzesi ve Rıza Han’ın doğduğu ev, (Alaşt, Mazandaran, İran)

Rıza Han, 15 Mart 1878’de Mazenderan Eyaleti’ne bağlı Savadkuh şehristanı’nın Alaşt köyünde doğdu. Babası Abbas Ali (1815-1878) Savadkuh şehristanı’nda albaydı. Annesi Nushafarin Zehra Müslüman Gürcü göçmeniydi.[2] Rıza Han’ın büyükbabası Murat Ali Han da askerdi ve 1848’de Herat kuşatmasında hayatını kaybetmişti.

Murat Ali Han’ın 7 oğlu vardı. İlk oğlu Cheragh Ali, Tahran’da yaşıyordu ve orduda makam sahibiydi. İkinci oğlu Nusratullah Han, Savadkuh’da astsubaydı ve Rıza Han bir süre bu amcasının yanında çalıştı. Rıza Han, babası Abbas Ali Han’ın yedinci yani son oğluydu.

Rıza Şah’ın babası Abbas Ali Han, 1814’te Alaşt’ta dünyaya gelmiş, genç yaşta aile mesleklerini yani subaylığı seçmişti ve Binbaşı unvanıyla III. Afgan Harbi’nde savaşmıştı. Rıza Han, Albay Abbas Ali Han’ın ikinci evliliğinden olan çocuğudur. Rıza Han henüz altı aylıkken babası vefat etti.

Gençliği

Rıza Han dayısı Ebulkasım’ın önerisiyle 16 yaşındayken astsubay rütbesiyle orduya katıldı. 1898’de kendi ilçeleri Savadkuh’ta görev aldı. Nusretullah Han (Rıza Han’ın amcası) ile olan anlaşmazlığı gereğince Kazzag (Farsça: ﻘﺯﺍﻖ) birliğine (eğitimsiz askerlerin birliği) katıldı ve 1921 darbesine kadar bu birlikte hizmet etti.

Rıza Han cesaret ve aydınlığı sayesinde hızla yükseldi. Rıza Han bu birliğin emrinde birçok iç savaşta görev aldı. Aynı zamanda hizmet ettiği birlikte Abdul Hüseyin Mirza Farmanfarma’nın emrinde Topçuluğu da öğrendi. Daha ilk zamanlardan Rıza Han, Pers ordusunun yabancı komutanlar tarafından komuta edilmesinden rahatsızdı. Rıza Han göstermiş olduğu üstün başarılarından dolayı hızla yükseldi ve tuğgeneral rutbesine terfi etti. Bu sayede Kazak birliğinin ilk İranlı komutanı oldu.

Rıza Han komutanlığı döneminde artık Ahmed Şah’ın yeteneksizliklerinde rahatsızlık durumdaydı.

Ülkenin başına geçmesi

1920’nin sonlarında Sovyetler Birliği’nin desteği ile Gilan’da oluşan ve çoğunluğu Gilanlı, Alı, Kürt ve Ermenilerden oluşan, kendilerine Jangali (Orman adamı) adı verdikleri gerillalar, Mirza Kuçik Han’ın komutasındaki gerillalar, Tahran’ı ele geçirme çabasına girdiler. Gerilla birliği Sovyetlerden aldığı destekle başkent Tahran’da politik ve sosyal krize neden oldu. 21 Şubat 1921’de Rıza Han, Seyyid Ziyaeddin Tabatabai ile birlik olup darbe yaptı. Emrindeki birlikler tahranın 150 Km. batısında yer alan Kazvin’e yerleştiler ve hükûmeti kan dökmeden istifaya zorladılar.

Darbenin başarısından sonra Tabatabai Başbakan oldu. Rıza Han ise ordu komutanı oldu. Nisan 1921’de ise ordu komutanlığının yanında Savunma bakanlığı görevini de üstlendi. İşte bu dönemde Rıza Han yeni ismini aldı: Rıza Han Sardar Sepah (Farsça: رضا خان سردار سپاه).

Rıza Han ve birlikleri darbeyle uğraşıyorken Pers Diplomat Moskova’da Rus birliklerinin İran’dan (O dönem ülkenin adı henüz Persia idi) geri çekilmeleri için bir antlaşma hazırlamak için diplomatik görüşmelerini yapmaktaydı.

Rıza Han’ın 1921 darbesi Büyük Britanya tarafından desteklenmişti. İngilizler onun birliğine silah ve mühimmat sağlamışlardı. Büyük Britanya, Rusların İran’dan çıkmasını istiyordu çünkü onları kendilerinin sömürgesi Hindistan’a bir tehdit olarak görüyorlardı. Bu dönemde İran Arap ve Moğol istilasından sonraki en kötü dönemini yaşıyordu. Son dönemlerde güç sahibi olan şahların hiçbiri güçlü ve becerikli insanlar değillerdi İran Ruslara karşı iki savaş kaybetmişti ve gün be gün yabancı istilasının boyutu artıyordu.

1921’de Rusların desteğini alan Mirza Kuçik Han Gilan’da Sovyet bir cumhuriyet ilan etti. Aynı zamanda Horasan Kürtleri de bölgelerinde kargaşa yaratmaya başladılar.

Tabatabai ile kurdukları hükûmet 100 gün sürdü. Sonunda Rıza Han gücü ele geçirdi ve başbakan oldu.

26 Ekim 1923’te Rıza Han gücü ele geçirdi ve Ahmed Şah önce İngiliz büyükelçiliğine daha sonra Avrupa’ya kaçtı. Rıza Han başbakan olarak gücünü Kaçar Hanedanı’na mensup veliaht ve aile üyelerinin potansiyeline karşı korumak istedi. Yıllardır ülkesi için bir cumhuriyeti arzuluyordu ve gücü ele geçirdiği dönemde bu hayalini gerçekleştirmeye çalıştı. Emrindeki güçler ülke genelinde cumhuriyet propagandası yapmaya başladılar. Ancak ülkede kurulacak cumhuriyet İngiliz çıkarlarına aykırıydı. Ayrıca cumhuriyetin kurulması din adamlarının da çıkarlarına aykırıydı. Yıllardır İngilizler ülke mollalarının nabzını tutuyorlardı, verdikleri destekle mollalar cumhuriyete şiddetle karşı çıktı ve onu takiben eğitimsiz halk da onlara uydu.

Cumhuriyet hayalinin gerçekleşmeyeceğinin farkına varan, gücü elinden kaçırmak istemeyen ve ülkesinin bütünlüğünü korumak isteyen Rıza Han 1925’te artık tüm karşı çıkan mollalar ve meclis vekillerine karşı kraliyetini mecliste oy birliği ile kabul ettirdi. O, köy ağaları, toprak sahipleri ve mollaları, İslam yasalarını koruyacağına ve büyük değişiklikler yapmayacağına ikna etti. Meclis 12 Aralık 1925’te toplandı ve kraliyetin Kaçar şahı Ahmed Şah’tan alınıp Rıza Han’a verilmesine karar verildi.

Kuşkusuz Britanya’nın büyük rolü vardı onun tahta oturmasında, çünkü İngilizler Kaçarların Ruslara yakınlığından ve boyun eğmelerinden rahatsızlardı.

Üç gün sonra, 15 Aralık 1925’te Krallık yeminini etti ve resmen İran Şahanşah Devleti’ni kurdu.

Saltanatı

Rıza Şah taç giyme töreninde
1934’te Ankara’da Rıza Şah ve Atatürk. Aslında Rıza Şah, Atatürk’ün Türkiye’de yaptığı gibi, ülkede cumhuriyet ilan etmeyi planlıyordu fakat İngilizlerin ve din adamlarının muhalefetiyle karşılaşınca bu fikrinden vazgeçti.[3]

Rıza Şah’ın saltanata başlaması kolay olmamıştı, ülke gergindi, ülkenin genelinde ayaklanmalar vardı. Rıza Han yıllardır onlarla mücadele ediyordu ama saltanatının ilk yıllarında hepsini yok etti. Ülke genelini bireysel silahlanmadan arındırdı. Halen ülkede kişisel silah sahibi olmak sıkı denetim altında.

Rıza Han kabinesindeki bakanlardan ona rakip olabilecek kişileri eledi, Kraliyet bakanı Teymurtaş, yabancılardan rüşvet alma ve şaha karşı darbe planı yapmakla suçlandı ve suçlu bulundu. 1932’de onu görevden aldı ve Eylül 1933’te Teymurtaş hapishanede öldürüldü. Saltanatının ilk üç yılında başarılarında büyük rol oynayan maliye bakanı Firuz da Mayıs 1930’da aynı suçlardan suçlu bulundu ve Ocak 1938’de hapishanede öldürüldü. Adalet bakanı da aynı suçlarla suçlandı ve Şubat 1937’de intihar etti.

21 Mart 1935’te Rıza Şah yabancı ülkelerden ülkesini İran yani “Aryanların toprağı” olarak tanımalarını istedi. Persiya (Fars) gerçekte İran’ın bir eyaletiydi. Düşmanları, Batı insanının gözünde ülkenin geçmişinin şimdiki haliyle ayrılacağını söylediler. Gerçekte de söyledikleri çok yanlış değildi, günümüzde birçok yabancı Persiya’nın İran ile aynı ülke olduğunu bilmiyor.

Rıza Şah 1400 yıldan sonra, İran’ın Musevilere saygı gösteren ilk şahıydı ve bu jestin karşılığında Museviler onu Kuroş’tan (Kiros) sonra en çok saygı duydukları ikinci şah olarak ilan ettiler. (Kiros 2500 sene önce onlara can güvenliğini sağlamış, İran’a yerleştirmişti).

1936-1941 dönemi kadınların dirilişi dönemiydi. Rıza Şah ülkenin kadınlarını zorla örtünmekten kurtarmak istiyordu, ama gücünün yerleşmesini beklemek zorundaydı. Destekçileri örtünmenin kadınların sosyalleşmesi ve çalışmasına fiziki olarak engel olduğunu söylüyorlardı. Rıza Şah’ın kara çarşafı yasaklayan ve kadın ve erkeklere yeni kıyafetlerin getirildiği yasaya (Farsça: ﺣﺠﺎﺏ ﻜﺸﻑ, Atatürk’ün inkılâplarından Kıyafet İnkılâbı’nın karşılığı) ciddi muhalefet yapanlar çıktı. Din adamları ve İslami görüşleri olan insanlar yasaya karşı çıktılar. Birçok kadın Rıza Şah istifa edip oğlunun yerine geçmesi ve kara çarşafı serbest bırakmasına kadar evden dışarı çıkmadı. Yasa sıkı bir şekilde denetlendi, modernleşen toplumda artık kadınlar da boy göstermeye başladı. Yasayı 1931 Evlenme Yasası ve 1932’de “Tahran Doğulu Kadınlar Kongresi” takip etti. Ülke tarım ve ticaret anlamında kısmi bir gelişim elde etti. Yeni fabrikalar kurulmaya çalışıldı. Buna rağmen dinsel simge addedilen unsurlara yönelik yasaklamalar yüzünden radikal kesim her türlü reformu eleştirdi.

Rıza Şah ülkedeki medrese eğitimine son verdi. Artık modern okullar açılmıştı. Çocukların okula gitmesi gerekiyordu. Rıza Şah, İran’ın ancak bilinçli bir halka sahip olursa ayakta kalabileceğine inanıyordu. Eğitim reformu da din adamlarınca eleştirildi, din adamları insanlara “Okullar oğullarınızı kâfir, kızlarınızı fahişe yapmak için eğitiyor” sloganıyla camilerde boy göstermeye başladılar. Birçok aile çocuklarını okuldan almaya başladı, ama Rıza Şah’ın gücüne karşılık, birçok din adamı, Irak topraklarına, Kerbela ve Necef’e kaçıyor; bazıları ise Kum’da gizleniyordu. Onlardan biri Rıza Şah’ın yaptığını gelecekte yıkacak olan Ayetullah Humeyni idi.

Rıza Şah verdiği burslarla birçok öğrenciyi Avrupa’ya okumak için gönderdi. Öğrencilerin bir bölümü harp okulları, bir bölümü de üniversitelerde okuyup ülkeye döneceklerdi.

Artık Rıza Şah hayallerinin büyük bir bölümüne ulaşmıştı. Ama onun en büyük hayali tam bağımsız İran’dı. İngilizlerin İran’daki güçleri onu çok rahatsız ediyordu. Aslında yıllardır ufak tefek İngilizlerin isteklerini yerine getirmemeye başlamıştı. Örneğin 1931’de Kraliyet Hava Yolları’nın İran üzerinden uçmasını reddetmişti. Ama Lufthansa’nın İran üzerinden uçmasına müsaade etmişti. Ve 1932’de İngilizleri tek taraflı olarak William Knox D’Arcy ile yapılan petrol anlaşmasını ve takiben Anglo-Fars petrol anlaşmasını feshetti. Anlaşma 1961’de sona erecekti ve anlaşma İran’ın petrol gelirinin sadece %16’sının İran devletine verileceğini söylüyordu. Rıza Şah % 21 talep etti. İngilizler ise boyun eğmek zorunda kaldılar. Reformlar devam ediyordu ve Rıza Şah artık yabancı kimselerle yapacağı her anlaşmada çok dikkat davranıyordu.

Rıza Şah orduyu yeniden düzenledi. Eski gibi bölük bölük ordu olmayacaktı artık. İtalyanlardan aldığı gemilerle deniz kuvvetlerini, Almanlardan aldığı birkaç uçakla hava kuvvetlerini kurdu ve hepsini genelkurmay başkanlığına (Farsça: ﺍﺮﺗﺵ ﺴﺗﺎﺩ) bağladı.

Dünyada işler değişmişti artık. Almanya’da Adolf Hitler Aryanların üstün ırk olduklarını savunuyordu. İranlılar’ın soyu Aryanlara uzanıyordu. İngilizlerin elini ülkeden kesmek istedi, böylece “Tam bağımsız İran” hayali gerçek olacaktı. Moskova cephesi kötü durumdaydı. İttifak güçleri Ruslara İran toprakları üzerinden mühimmat göndermek istedi. Rıza Şah bu öneriyi reddetti. Bu cevabın karşılığında ittifak güçleri ülkeye girmeye başladı. 1941 yılının ağustos ayında Ruslar kuzeybatıdan, İngilizler güneyden ülkeye girdi. Rıza Şah orduya hazır ol emrini verdi. Ancak ordunun hazırlığı bu hamlenin karşılığında yetersizdi. Zamanında Ruslardan satın alınmış olan silahlar Ruslara karşı işlemiyordu. Yine de İran yabancıların politik hilelerine kurban gitmişti. Yabancılar İran’a girdiler, Rıza Şah daha fazla gerginlik ve kargaşanın yaşanmaması için istifa etmek zorunda kaldı, Muhammed Ali Füruği’nin yaptığı diplomatik çabalar sonucu Büyük Britanya Rıza Şah’ın oğlu Muhammed Rıza Pehlevi’nin tahta geçmesini kabul ettiler. Britanya’dan gelen mesajda:

“Veliahtınızın sizin yerinize tahta oturmasını kabul ediyoruz ama majestelerini başka bir seçenek olduğunu düşünmesinler.” diyordu.[kaynak belirtilmeli]

İngiliz istilası tamamlandı ve ittifak güçleri İran demir yollarını kullanma hakkını elde ettiler, işte bu dönemde Winston Churchill İran’ı “Zafer Köprüsü” olarak adlandırdı.

Ölümü

İngilizler hala Şah Rıza’dan korkuyorlardı. Onun tekrar onlara karşı girişimde bulunacağını düşünerek gözaltında Bandar Abbas’tan gemiyle yurtdışına çıkardılar. İran’ın babası ve büyük önderi ülkeyi yanına aldığı bir avuç İran toprağıyla terk etmek zorunda kaldı. İngilizler ilk önce onu Mauritius adasına götürdüler. Rıza Şah alışkın olmadığı tropikal havadan dolayı hastalandı. Uzun uğraşlar sonucu İngilizler onu Güney Afrika’daki Johannesburg’a götürmeyi kabul ettiler. Rıza Şah 26 Temmuz 1944’te Johannesburg’da öldü. Ölümü pek çok entelektüel kimselerce İngilizler tarafından tezgâhlanmıştı, ama hiçbir zaman doğrulanmadı. Doktoru onun hazımsızlığı olduğunu söyledi, bilinen kalp problemi yoktu.

Ölümünden sonra Mısır’da mumyalandı ve Kahire Al Rifa’i Camii’nde saklandı. Yıllar sonra mumyası ülkeye geri geldi ve Ray kentinde hazırlanan mozolesine törenle gömüldü. İran meclisi ölümünden sonra ona “Büyük” (Farsça: بزرگ) lakabını verdi. 1979 İran Devrimi’nden sonra mozolesi Sadık Halhali tarafından, Ayetullah Humeyni’nin onayıyla yıkıldı.

Yaptığı reformlar

Rıza Şah saltanatına başladığından itibaren İran için büyük önem taşıyan ve modern İran’ın temelini oluşturan reformlar yaptı.

  • Mirza Kuçik Han ve diğerlerinin çıkardığı kargaşayı susturdu ve İran Azerbaycanı ve Gilan-Mazenderan’da merkezi hükûmetin gücünü oturttu. Kürt isyanlarını bastırdı.
  • Özellikle Kaşan ve Luristan’da hüküm süren eşkıyaları yok etti.
  • Ordunun birleştirilmesi ve modernizasyonu. Askerlik kanununun geçirilmesi.
  • Huzistan’da ortaya çıkan hükûmetin bastırılması, bölgenin İran’a tekrar bağlanması.
  • Güney-Kuzey demiryolunun yapılması.
  • Şeriat hakimi yerine yargı sisteminin oluşturulması. Kapitülasyon yasalarının iptali.
  • İran Milli Bankası’nın kurulması ve İngiliz bankalarının İran ekonomisindeki yerlerinin küçültülmesi.
  • Deniz ve Hava kuvvetlerinin kurulması.
  • Yabancı bankalarca yapılan İran paralarının yapımının İran’a alınması.
  • İran Milli Krallık Mücevherleri Müzesi’nin kurulması.
  • Gümrük yasalarının çıkartılması ve gelirlerinin devlet hesabına girilmesi.
  • William Knox D’Arcy ile olan petrol anlaşmasının iptali. Anlaşmanın İran-İngiliz petrol şirketi ile yapılması.
  • Ziraat Bankası’nın tesisi.
  • Şapka ve Kıyafet Yasası’nın çıkartılması.
  • Tütün ve şeker fabrikalarının ülkenin dört bir yanında kurulması.
  • Yolların yapımı, birçok tünel ve önemli köprülerin yapımı.
  • Eğitim sisteminin modernizasyonu.
  • Tahran Üniversitesi’nin kurulması.
  • 1939 – İstanbul- Berlin arasında 1 Haziran’dan başlayarak düzenli seferler yapılması konusunda Lufthansa ile sözleşme imzalandı.
  • 1945 – 46 ülkeden gelen delegeler, Milletler Cemiyeti’nin yerini alacak olan Birleşmiş Milletler’i kurmak üzere San Fransisco’da bir araya geldiler.
  • 1946 – İstanbul – Ankara hattında, yataklı tren seferleri başladı.
  • 1946 – Türkiye Garanti Bankası kuruldu.
  • 1952 – Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü, Yunanistan’a resmi ziyarette bulundu.
  • 1953 – Cambridge Üniversitesi’nde iki bilim insanı, kalıtsal özellikleri ebeveynden çocuğa taşıyan deoksiribonükleik asit (DNA) adını verdikleri molekül yapısını buldular.
  • 1957 – Muğla’nın Fethiye ilçesinde 7,1 büyüklüğünde bir deprem oldu: 67 kişi öldü.
  • 1962 – Anayasa Mahkemesi kuruldu.
  • 1968 – Andre Malraux’nun Türkçeye çevrilen “Umut” adlı kitabı “komünizm propagandası” yapıldığı gerekçesiyle toplatıldı.
  • 1974 – Portekiz’de Karanfil Devrimi: General Antonio Spinola’nın yönettiği askeri ayaklanmayla, Salazar’ın faşist diktatörlüğü devrildi.
  • 1975 – Portekiz’de Kurucu Meclis seçimlerini, Mario Soares’in liderliğindeki Sosyalist Parti kazandı.
  • 1976 – Portekiz’de faşist diktatörlük sonrasında yapılan ilk Parlamento seçimlerini, Mario Soares liderliğindeki Sosyalist Parti kazandı.
  • 1980 – Türkiye’de 12 Eylül 1980 Darbesi’ne Giden Süreç (1979- 12 Eylül 1980): Sol görüşlü Seyit Konuk, İbrahim Ethem Coşkun ve Necati Vardar adlı militanlar, İzmir’de müteahhit Nuri Yapıcı’yı öldürdüler. Yurt sathında 15 kişi öldürüldü.
  • 1983 – Pioneer 10, Plüton’un yörüngesini aştı.
  • 1990 – ABD uzay mekiği Discovery’nin mürettebatı, ilk uzay teleskobu Hubble’ı yer çevresinde yörüngeye oturtmayı başardı.
  • 2001 – Filipinler’in eski Devlet Başkanı Joseph Estrada, ülkesinin 80 milyon dolarını hortumlamak suçlamasıyla, Manila’daki evinde yakalanarak tutuklandı.
  • 2001 – Merkez Bankası’na özerklik getiren yasa TBMM’de kabul edildi.
  • 2005 – Bulgaristan ve Romanya’nın, Avrupa Birliği’ne girişi için müzakereler başladı.
  • 2005 – Japonya’da tren kazası: 107 ölü.
  • 2015 – Nepal’de 7,8 veya 8,1 şiddetinde deprem meydana geldi, 8.000’den fazla kişi öldü. 19.000 kişi yaralandı.
  • 2022 – Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

11 Mayısta ölenler

Ölümler 912 – VI. Leon, Bizans imparatoru (d. 866) 1610 – Matteo Ricci, İtalyan Cizvit misyoneri ve bilim insanı. Dinlerarası …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir