Tarihte 5 şubat olayları

5 Şubat  Tarihte Bugün  Miladi takvime göre yılın 36. günüdür.

 

Ocak – Şubat – Mart
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29

Olaylar

Greenwich gözlemevi (İngiltere).
  • 1869 – 78 kilogram ağırlığında ve %91’i saf altından oluşan, “Hoş Geldin Yabancı” adı verilen dünyanın en büyük altın külçesi, Avustralya’nın Victoria eyaletinde yerin birkaç santimetre altından çıkarıldı.
  • 1877 – Mithat Paşa, sadrazamlıktan azledildi. Daha sonra Taif zindanında boğduruldu.
Midhat Paşa
Osmanlı Sadrazamı
Görev süresi
19 Aralık 1876 – 5 Şubat 1877
Hükümdar II. Abdülhamid
Yerine geldiği Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa
Yerine gelen İbrahim Edhem Paşa
Görev süresi
31 Temmuz 1872 – 19 Ekim 1872
Hükümdar Abdülaziz
Yerine geldiği Mahmud Nedim Paşa
Yerine gelen Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa
Kişisel bilgiler
Doğum Ahmed Şefik Midhat
18 Ekim 1822
İstanbul
Ölüm 8 Mayıs 1884 (61 yaşında)
Taif, Hicaz, Osmanlı İmparatorluğu
Defin yeri Abide-i Hürriyet, İstanbul
Temmuz 1910 tarihli Resimli Kitab dergisinde Mithat Paşa’yı, hususi katibiyle bir arada gösteren bir fotoğraf.

Ahmed Şefik Midhat Paşa (18 Ekim 1822, İstanbul – 8 Mayıs 1884, Taif), Osmanlı devlet adamıdır. İki kez sadrazam, Tuna, Aydın ve Suriye Valisi olan Midhat Paşa, ilk Osmanlı anayasası olan Kânûn-ı Esâsî’yi hazırlayan kurulun başkanlığını yaptı.

Midhat Paşa, Padişah Abdülaziz (1861-1876) döneminde savunduğu reform politikalarıyla tanınmış ve iki kez sadrazamlık yapmıştır. Valilikteki başarılarını sadrazamlığında gösterememiştir. İlk sadrazamlığında açığı olan bütçeyi fazla vermiş gibi göstermesi, saray erkanı ile rüşvet ve yolsuzlukla mücadele kapsamında girdiği mücadele ve sürtüşmeler görevden alınmasına sebep olmuştur. Öte yandan ilk sadaretinde Abdüllaziz’in arasının iyi olduğu Mısır hidivi İbrahim Paşa’ca iknası akabinde Mısır’a dış borçlanma yetkisi veren fermana karşı çıkmış ancak bunda başarılı olamamış, neticede Mısır İngiliz hâkimiyetine girmiştir. 1876’da Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle sonuçlanan askeri darbenin liderlerinden biri olmuş, aynı yıl padişah V. Murat’ın tahttan indirilerek II. Abdülhamid’in tahta geçirilmesi olayında da belirleyici rol oynamıştır. Abdülhamid döneminde 2. sadareti başlamıştır. Abdülhamid’in 23 Aralık 1876’da ilan ettiği Kanun-u Esasinin mimarlarından biridir. Balkanlarda Rusya’nın kışkırtmalarıyla çıkan ayaklanmalar ve Rusya’nın savaş tehditleri karşısında, padişahın karşı görüşü ve Lord Salisbury’nin uyarılarına rağmen[2] İngiltere’nin yardım edeceğine inanarak İmparatorluğu Rusya ile savaşa sürüklemiş ve bu savaş Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihindeki en büyük felaketlerden biri olan 93 Harbi olarak tarihe geçmiştir. Bu olaylardan kısa bir süre sonra Mithat Paşa Abdülhamid’in gözünden düşerek sürgüne gönderilmiş, 1881’de Abdülaziz’e suikast suçlamasıyla Yıldız Sarayı’nda kurulan Yıldız mahkemesi tarafından idama mahkûm edilmiştir. Cezası Abdülhamid tarafından Taif’te hapis cezasına çevrilmiş ancak üç yıl sonra muhafızları tarafından öldürülmüştür. Cinayetin II. Abdülhamid’in emriyle işlendiğinden şüphelenildiyse de kesinlikle kanıtlanamamıştır.

  • 1885 – Belçika Kralı II. Léopold, Kongo’yu kendi kişisel mülkiyeti ilan etti.
Belçika
Koninkrijk België (Felemenkçe)
Royaume de Belgique (Fransızca)
Königreich Belgien (Almanca)

Belçika Krallığı
Bayrak
Bayrak
Arma
Arma
Slogan
Eendracht maakt macht (Felemenkçe)
L’union fait la force (Fransızca)
Einigkeit macht stark (Almanca)
“Birlikten Kuvvet Doğar”
Millî marş
La Brabançonne (Brabantlı)

Süre: 1 dakika ve 4 saniye.

(instrumental version)

Belçika haritadaki konumu
Başkent Brüksel
Resmî dil(ler)
  • %59 Felemenkçe
  • %40 Fransızca
  • %1 Almanca
Demonim Belçikalı
Hükûmet Federal Parlamenter monarşi[1]
• Kral
Philippe
• Başbakan
Alexander De Croo
Yasama organı Federal Parlamento
• Üst meclis
Senato
• Alt meclis
Temsilciler Meclisi
Tarihçe
• İlan Hollanda Birleşik Krallığı’ndan
4 Ekim 1830
• Tanınma
19 Nisan 1839
Yüzölçümü
• Toplam
30.528 km2 (139.)
• Su (%)
6,4
Nüfus
• 1 Kasım 2019 sayımı
11.515.793 (80.)
• Yoğunluk
376/km2 (33.)
GSYİH (SAGP) 2023 tahminî
• Toplam
$636,48 milyar[2] (37..)
• Kişi başına
$53.973[2] (18..)
GSYİH (nominal) 2023 tahminî
• Toplam
$579 milyar[2] (24..)
• Kişi başına
$50.103[2] (16..)
Gini (2018) ▼ 25.6[3]
düşük
İGE (2022) artış 0.937[4]
çok yüksek · 13.
Para birimi Euro (€, EUR)1
Zaman dilimi UTC+01:00 (OAS)
• Yaz (YSU)
UTC+02:00 (OAYS)
Trafik akışı sağ
Telefon kodu 32
ISO 3166 kodu BE
İnternet alan adı .be
  1. 1999’dan önce: Belçika frangı (BEF)
  2. .eu da kullanabilmektedir.

Belçika (Felemenkçe: België Felemenkçe telaffuz: [ˈbɛlɣijə]  (dinle); Fransızca: Belgique; Almanca: Belgien), resmî adıyla Belçika Krallığı, Batı Avrupa’da bulunan bir devlettir. Avrupa Birliği’ne üyedir. Birliğin ve NATO gibi bazı uluslararası organizasyonların merkezlerini barındırır.[5] 30.528 km²’lik bir alanı kaplayan ülkenin nüfusu yaklaşık 11,4 milyon kişidir.

Cermen ve Latin dünyası arasında bir sınır oluşturan Belçika’da Felemenkler tarafından Felemenkçe, Valonlar tarafından Fransızca ve küçük bir Alman grup tarafından Almanca konuşulur. Belçika federal bir devlet yapısına sahip olup Felemenkçe’nin resmî dil olduğu Flaman Bölgesi, Fransızcanın resmi dil olduğu Valon Bölgesi ve her iki dilin de resmî dil sıfatını taşıdıkları Brüksel Başkent Bölgesi’nden oluşur.[6] Son olarak, tamamı Valon Bölgesi’nin sınırları içinde kalan ve Almanya’ya komşu Almanca konuşan küçük bir topluluk, Valon bölgesine bağlı olmakla birlikte bazı alanlarda özerkliğe sahiptir ve yaşadıkları bölgede Almanca resmi dildir.[7] Belçika’nın dilsel çeşitliliği ve bununla ilgili politik ve kültürel anlaşmazlığı, Belçika tarihine ve yönetim sistemine yansımıştır.[8][9]

Belçika adı, Kelt ve Cermen karışımı bir halk olan Belgae‘lerin yaşadığı, Roma eyaleti Galya’nın en kuzeyindeki Gallia Belgica‘dan kaynaklanır.[10][11] Belçika, Hollanda ve Lüksemburg tarihsel olarak Benelüks’ten daha büyük bir alanı kaplayan Alçak Ülkeler diye anılır. Orta Çağ’ın bitiminden 17. yüzyılın başlarına kadar ticari ve kültürel açıdan bir refah merkezi olan ülke, 16. yüzyıldan 1830’daki Belçika Devrimi’ne kadar Avrupa güçleri tarafından birçok muharebeye sahne olarak Avrupa’nın savaş alanı olarak tanımlanmış.[12] ve bu unvanı I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı ile de güçlenmiştir.

Bağımsızlığın üzerine ülke, hevesle Endüstri Devrimi’ne katılmış[13][14] ve 20. yüzyıl boyunca Afrika’da birçok koloni kurmuştur.[15] Belçika’da 20. yüzyılın ikinci yarısına ise bir yandan Felemenkler ve Frankofonlar arasındaki çatışma diğer yandan Flaman ve Valon Bölgeleri arasındaki eşit olmayan ekonomik gelişme damgasını vurmuştur. Bu hâlâ devam eden çatışmalar ülkede üniter devlet yapısından federal devlete doğru bir dizi reformun yapılmasına neden olmuştur.

II. Léopold
Belçika Kralı
Hüküm süresi 17 Aralık 1865 – 17 Aralık 1909
Önce gelen I. Léopold
Sonra gelen I. Albert
Başbakanlar

Liste
Doğum 9 Nisan 1835
Brüksel, Belçika
Ölüm 17 Aralık 1909 (74 yaşında)
Laeken, Belçika
Eş(ler)i Marie Henriette
Çocuk(lar)ı Prens Leopold, Brabant Dükü
Stéphanie, Avusturya Veliaht Prensesi
Clémentine, Prenses Napoléon
Hanedan Saxe-Coburg ve Gotha Hanedanı
Babası I. Léopold
Annesi Louise-Marie
Dini Roma Katoliği

II. Leopold (Leopold Lodewijk Filips Maria Victor van Saksen-Coburg en Gotha; 9 Nisan 1835 – 17 Aralık 1909) 1865’ten 1909’a kadar Belçika Kralı’ydı. Brüksel’de I. Leopold ve Orléans Prensesi Louise’nin ikinci oğlu olarak doğdu, 1865’te babasının yerine Belçika tahtına çıktı ve ölümüne kadar 44 yıl hüküm sürerek, saltanatı en uzun Belçika hükûmdarı oldu. Hayatta kalan oğlu olmadan öldü. Şu anki Belçika kralı, yeğeni ve halefi olan I. Albert’in soyundan gelmektedir.

II. Léopold, Avrupa’nın en çok gezen hükûmdarlarından biriydi. 1860’ta Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’a da geldi.

1861’de Belçikalılara şu tavsiyelerde bulundu:

“Komşularınızla iyi geçinin; fırsat çıktığı anda denizlerin ötesine yayılın. Orada ürünleriniz için kıymetli pazarlar, ticaretiniz için gıda, […] ve büyük Avrupa ailesi içinde daha iyi bir konum bulacaksınız.”

1865’te ölen babasının yerine taç giydi. Anayasaya bağlı bir hükümdar olarak hükûmet siyasetini belirleme yetkisi olmamasına karşın “daha büyük, daha güçlü ve daha güzel bir Belçika istediğini” söylüyordu.

1876’da Brüksel’de uluslararası bir jeofizik konferansı topladı. Bu konferansta, “Kongo yöresi halkına medeniyet götürmek, bilimsel araştırma ve ticaret yapmak, köle tüccarlarına karşı savaşmak için” uluslararası bir komite kurulmasını savundu. Konferanstaki konuşmasında öne sürdüğü fikirlerden biri şuydu:

“Dünyanın henüz nüfuz edilemeyen tek yöresini medeniyete kavuşturmak, oradaki halkların üstünde asılı duran karanlığı delmek, kanımca içinde bulunduğumuz bu ilerleme çağına yaraşır bir seferidir.”

Bu çabaların sonucu olarak Uluslararası Afrika Derneği kuruldu ve II. Léopold derneğin başına geçti.

1878’de Henry Morton Stanley’e Kongo havzasını keşfetme görevi verdi. Stanley’in gizli görevi ise, Kongo nehrinin güney yakasında Belçika egemenliği kurmak ve yöredeki kauçuk ve fildişi ticaretini ele geçirmekti. II. Léopold, bunu, eğer Stanley’e doğrudan görev verseydi, İngilizlerin buna engel olacağından emin olduğunu söyleyerek açıklamıştır. Stanley’e verdiği özel talimatlar şöyledir:

“[…] alabildiğin kadar toprak al ve egemenliğimiz altında topla […] en kısa sürede, tek bir dakika kaybetmeden, Kongo ağzından Stanley Çağlayanlarına kadar tüm ticaret yollarını ele geçir.” “Bu mümkün olduğu kadar büyük bir devlet yaratma ve yönetme projesi. Bu projede zencilere en ufak bir siyasi söz hakkı vermeyeceğimiz açıkça anlaşılmalı. Aksi çok saçma olurdu.”

Bunu takip eden yıllarda, 1884’e kadar, Stanley Kongo’da büyük miktarda fildişi ele geçirir, Léopoldville dâhil koloniler kurar, bir demiryolu hattı inşa ettirir, siyahî kabile liderlerini kandırarak veya zorlayarak egemenliği devretmelerini sağlar. Léopold, kabile liderleriyle yapılan anlaşmaların kısa ve basit olmasını, “birkaç maddeyle her şeyi kendilerine bırakmasını” istemiştir.

II. Léopold, Kongolu yerlilerden Halk Ordusu (la Force Publique) adında bir ordu oluşturur ve bunu yine Kongoluların kendilerini savunması için çalışır.

Ülkenin altyapısı zorla çalıştırılan yerlilere kurdurulur. Vergi gelirlerinin çok azı ülke için harcanır, çoğu Belçika’ya transfer edilir. Kongo bütçesine ayrılan verginin bir bölümü Halk Ordusu için ayrılır.

1897 yazında, Belçika kralı II. Leopold, başkent Brüksel’in doğusunda bir insan hayvanat bahçesi kurulmasını emrederek, yaklaşık 260 Kongolunun bu bahçeye taşınmasını sağladı. Birçok kaynağa göre, en az 1,3 milyon Belçikalı, kapalı alanlarda tutulan Kongoluları görmek için Brüksel’in doğusundaki insan hayvanat bahçesini ziyaret etti.

19. yüzyılın ikinci yarısında, bu fikri benimseyen sömürge güçleri, Afrika kökenli insanları Avrupa ve Amerika’nın en büyük şehirlerindeki kafeslerde sergilemek için harekete geçti.

Kurulan insanat bahçelerinde, Kongolular gibi Afrikalılar, Kızılderililer, Aborjinler gibi topluluklardan tutsak edilen insanlar sanki birer hayvanmışçasına Avrupalılar tarafından hapsedilerek seyrediliyordu.

1908’de Belçika parlamentosu, II. Léopold’ün Kongo üzerindeki yetkileri sona erdirdi. II. Léopold’e Kongo için yaptığı “büyük fedakârlıklar” nedeniyle yüklü bir maaş bağlandı.

Hükûmdarlığı döneminde açlık, hastalık ve katliamlardan ötürü Kongo nüfusu tahminen 20-30 milyondan dokuz milyonun altına düştü.

2020 yılında gerçekleşen George Floyd protestolarında, heykeli ağır tahribata uğradı ve protestocular heykelinin önünde Kongo Demokratik Cumhuriyeti bayrağını açtı.[1] Kral Philippe, Kongo devlet başkanı Félix Tshisekedi’ye gönderdiği mektupta dedesi II. Léopold’ün Kongo halkına yaptıklarından dolayı derin bir üzüntü duyduğunu ve tüm Kongo halkından özür dilediğini yazdı.[2]

Kongo Demokratik Cumhuriyeti
République Démocratique du Congo (Fransızca)
Repubilika ya Kôngo ya Dimokalasi (Kituba)
Republíki ya Kongó Demokratíki (Lingala)
Jamhuri ya Kidemokrasia ya Kongo (Svahili)
Ditunga dia Kongu wa Mungalaata (Luba-Lulua)
Kongo Demokratik Cumhuriyeti bayrağı
Bayrak
{{{arma_açıklaması}}}
Arma
Slogan
Fransızca: Justice, Paix, Travail
(Türkçe: “Barış, Adalet, Çalışma”)
Millî marş
Debout Congolais
(“Ayağa kalk Kongolu”)
Kongo Demokratik Cumhuriyeti haritadaki konumu
Başkent

ve en büyük şehir
Kinşasa
Resmî dil(ler) Fransızca, Kongoca, Lingala, Svahili ve Ciluba
Hükûmet Üniter yarı başkanlık sistemi
• Başkan
Félix Tshisekedi
• Başbakan
Judith Tuluka
Tarihçe
• Bağımsızlık
30 Haziran 1960
Yüzölçümü
• Toplam
2344858 km2[1] (11.)
• Su (%)
3,3
Nüfus
• Tahminî
101.780.263 (2020)[2] (15..)
• Yoğunluk
39,19/km2
GSYİH (SAGP) 2019 tahminî
• Toplam
77,486 milyar $[2]
• Kişi başına
843 $[2]
GSYİH (nominal) 2019 tahminî
• Toplam
46,117 milyar $[2]
• Kişi başına
501 $[2]
Gini (2006) ▲ 44.4[3]
orta
İGE (2019) azalış 0.480[4]
düşük · 179.
Para birimi Kongo Frangı (CDF)
Zaman dilimi UTC+1,+2 (WAT
CAT)
Telefon kodu +243
İnternet alan adı .cd

Kongo Demokratik Cumhuriyeti, (Fransızca: République Démocratique du Congo), eski adıyla Zaire, Orta Afrika’da bir ülkedir. Yüzölçümü bakımından Sahra Altı Afrika’nın en büyük, Afrika’nın (Cezayir’in ardından) ikinci büyük, dünyanın ise 11. büyük ülkesidir. 105 milyonluk nüfusuyla en kalabalık Frankofon ülkedir. Ayrıca Afrika’nın en kalabalık 4. (Nijerya, Etiyopya ve Mısır’ın ardından), dünyanın ise 15. ülkesidir. Kongo Demokratik Cumhuriyeti, kuzeyden saat yönünde ilerlendiğinde Orta Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan, Uganda, Ruanda, Burundi, Tanzanya, Zambiya, Angola, Kongo Cumhuriyeti ve 40 km’lik bir sahil şeridi ile Atlas Okyanusu ile çevrilidir. Ülkenin başkenti Kinşasa’dır.

Büyük ölçüde Kongo Havzası’nda bulunan KDC’nin ilk yerleşimcileri 90.000 yıl önce bölgeye ulaşan avcı-toplayıcı Afrika Pigmeleridir. 3000 yıl önce Bantu halkları havzaya yayıldı. Kongo Krallığı 14 ile 19. yüzyıllar arasında Kongo Nehri’nin denize döküldüğü bölgede hüküm sürdü. Kuzeydoğu, orta ve doğu bölgelerde ise Azande, Luba ve Lunda krallıkları 16 ve 17. yüzyıllardan 19. yüzyıla dek varlığını sürdürdü.

Afrika Talanı’nın başlamasından kısa bir süre önce, 1870’li yıllarda Avrupalılar Kongo Havzası’na keşif seferleri düzenlediler. Bu seferlerin ilki Belçika Kralı II. Léopold’ün desteğiyle Henry Morton Stanley tarafından yapıldı. Léopold 1885 Berlin Konferansı’nda Kongo topraklarının tüm haklarını resmen aldı ve Kongo Bağımsız Devleti adıyla kendi özel mülkü ilan etti. Bu dönemde kralın sömürge askerî gücü olan Force Publique (Halk Gücü) yerel halkı kauçuk üretimine zorladı ve 1885’ten 1908’e dek milyonlarca Kongolu hastalık ve sömürü sonucu hayatını kaybetti. 1908’de Leopold sözde bağımsız Kongo’yu Belçika’ya devretti, böylece ülke Belçika Kongosu adını aldı.

Kongo, 1960’ta Kongo Cumhuriyeti adıyla Belçika’dan bağımsızlığını kazandı. Aynı yıl yapılan seçimlerle Kongo milliyetçisi Patrice Lumumba ülkenin ilk başbakanı, Joseph Kasa-Vubu ise ilk cumhurbaşkanı oldu. Bağımsızlıktan kısa bir süre sonra yönetimde çıkan anlaşmazlıklar Kongo Krizi’ne yol açtı. Güney Kasai ile Moïse Tshombé yönetimindeki Katanga bölgeleri ülkeden ayrılma girişiminde bulundu. BM ve Batı yönetimlerinin müdahale isteklerini yanıtsız bırakmasının ardından Başbakan Lumumba Sovyetler Birliği dahil tüm ülkelerin yardımına açık olduğunu belirtti. Bunun üzerine ABD ve Belçika, Cumhurbaşkanı Kasa-Vubu’nun 5 Eylül’de başbakanı görevden almasını sağladılar. Lumumba 1961’de Belçika destekli Katangalı askerlerce infaz edildi.

1965’te sonraları kendini Mobutu Sese Seko olarak isimlendirecek olan genelkurmay başkanı Joseph-Désiré Mobutu bir darbeyle iktidarı ele geçirdi. Diktatör Mobutu 1971’de ülkenin ismini Zaire olarak değiştirdi ve ülkeyi kendi partisi Devrimci Halk Hareketi’nin yönetimde olduğu bir tek parti devletine dönüştürdü. Mobutu yönetimi Soğuk Savaş’taki antikomünist tutumu nedeniyle Birleşik Devletler’den kayda değer bir destek gördü. 1990’lı yılların başlarında yönetim çözülmeye başladı. 1994 yılındaki Ruanda Soykırımı ve Kongo’da yaşayan Tutsi kabilesine mensup Banyamulenge halkının vatandaşlık haklarının ellerinden alınması[5] nedeniyle doğu bölgelerde yaşanan istikrarsızlık 1996’da Tutsi FPR yönetimindeki Ruanda’nın ülkeyi işgaline yol açtı. Bu olayla Birinci Kongo Savaşı başladı.[6]

  • 1917 – Amerika Birleşik Devletleri Kongresi, Başkan Woodrow Wilson’un vetosuna rağmen, Asyalıların ülkeye göçünü yasaklayan göçmen yasasını onayladı.
  • 1919 – Charlie Chaplin, Mary Pickford, Douglas Fairbanks ve D.W. Griffith birlikte United Artists film şirketini kurdular.
  • 1919 – Karakol Cemiyeti adlı direniş örgütü kuruldu.
Karakol Cemiyeti Amblemi

Karakol Cemiyeti, Mütareke döneminde Osmanlı istihbarat örgütüdür.İstanbul’un işgalinde sonra millî uyanışın başlaması ile kişiler kendi kendilerine çeşitli örgütler kurmuştur. Bu örgütlerin birisi de ‘Karakol’ örgütüdür. Bu örgüt ve diğer örgütlerin birleşmesi ile bugünkü Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) kurulmuştur.

Karakol Cemiyeti’nin bazı üyeleri

I. Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul’un işgali sırasında (5 Şubat 1919’da) kurulmuştur. Kara Kemal ve Kara Vasıf tarafından kurulan ve yönetilen cemiyet, Millî Mücadele’ye yardım etmek için, Anadolu’ya silah ve asker kaçırmıştır. Karakol adı da bu iki kurucu idari üyenin isminden gelmektedir.

Mütareke döneminin ilk gizli direniş ve istihbarat grubudur. 1918 Ekim sonları veya Kasım başlarında Talât Paşa’nın direktifi ile kurulan cemiyetin kurucuları arasında, Kurmay Albay Kara Vâsıf, Emekli Yüzbaşı Bahâ Said, Albay Galatalı Şevket ve Yenibahçeli Şükrü Beyler gibi İttihatçı kişiler bulunmakta idi. Kısa zamanda örgütlenme çalışmalarını tamamlayan Karakol Cemiyeti’nin Millî Mücadele’ye yaptığı en büyük hizmet, İstanbul’dan Anadolu’ya silah ve cephane ile subayların kaçırılmasını sağlaması, İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi kuruluşların planlarını ve faaliyetlerini Mustafa Kemal Paşa’ya haber vermesi olmuştur. Ancak Cemiyet, Bolşevikler ile gizli ilişkilere girmesi ve kendi başına Millî Mücadele’ye sahiplenme çalışmalarında bulunması sebepleriyle Anadolu Ordusu kadrosuna alınmamış, 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından işgali sırasında da liderlerinin tutuklanmaları ile büyük bir darbe yemiş ve son olarak da Erzurum ve Sivas Kongreleri’nin kararlarını uygulamak için seçilen Heyet-i Temsiliye’nin emri üzerine faaliyetlerine son verilmiştir.

Cemiyet hakkında detaylar

Düşman gemileri 13 Kasım 1918’de artık İstanbul limanlarında demirlemiş durumdadır. 15 Mayıs 1919’da düşman İzmir’dedir. Halk bıkkın, yılgın, kararsız, Osmanlı Saltanatı aciz, belki ondan da vahimi düşmanla anlaşma yollarını aramaktadır. İngilizler ile onları destekleyen veya onların desteklediği gizli servisler askerlerin gidemediği yerlerde, İstanbul merkezli bir harekât ile Anadolu’da Osmanlı’dan kalan her karış toprak parçasında bir işgal ve nüfuz kavgasına girişmişlerdir. İttihatçı ve Teşkilat-ı Mahsusacı avı başlatılmıştır. Türk kurum, kuruluşları işletilmez hale getirilmiştir, korunmak gerekmektedir. Çareyi İttihatçılar ile Teşkilat-ı Mahsusacılar birlikte bulurlar. Ortak düşmana karşı ortak mücadele verilecektir. Teşkilat-ı Mahsusa’nın son başkanı Hüsamettin Ertürk’ün de içinde bulunduğu yeni bir örgüt kurulacaktır. Örgütün kuruluşundan ülkeden kaçan Enver, Cemal ve Talat Paşalar haberdardır. Talat Paşa’nın da oluruyla İttihatçıların ünlü iaşe nazırı Kara Kemal ile Kurmay Albay Kara Vasıf Bey ilk görüşmeleri yaparlar. Daha sonra yeni örgütün kurulması için yapılan çalışmalarda bir öncü daha belirlenir. Bu kişi Karadeniz Boğaz Komutanı Galatalı Şevket Bey’dir. Yeni örgütün kuruluş toplantısı 5 Şubat 1919 tarihinde Avukat Refik İsmail Bey’in Sultanhamam’daki yazıhanesinde yapılır. Toplantıda Galatalı Şevket Bey örgütün başkanlığına seçilir. Örgütün adı Baha Sait Bey’in isteği üzerine Kara Vasıf Bey ve Kara Kemal Beyler’in adından esinlenilerek Karakol olarak belirlenir. Örgüt öncelikle İttihatçılara ve Teşkilat-ı Mahsusacılara karşı girişilen saldırılara karşı koyacaktır. Ancak bu yapılanma giderek genişler. Bireysel savunmanın yerini Anadolu’nun düşmandan kurtarılması için genel bir karşı koyuş alır. Burada örgüt, Karadeniz kıyıları, Ege ve Doğu Anadolu’da güçlü bir şekilde örgütlenir. Bu örgütlenme adeta İttihatçıların yeni bir yapılanmasıdır. İstanbul ve Anadolu’da halk üzerinde yapılan çalışmalarda, işgal kuvvetlerine karşı konulması gerektiği vurgulanır. Türk kökenli en büyük istihbarat gücü olan Karakol Cemiyeti’nin kuruluş şeması ve çalışmaları şöyledir:

  • Kurucusu ve başkanı: Albay Kara Vasıf.
  • Yönetim kurulu üyeleri: Albay Galatalı Şevket, Yarbay Kemalettin Sami Gökçe, Yarbay Edip Servet Tör, Baha Sait, Kara Kemal, Binbaşı Ali Rıza, Binbaşı Ali Çetinkaya, Üsküdar Grubu Başkanı Yenibahçeli Şükrü Oğuz, Topkapı Grubu Başkanı Yarbay Hüsamettin Ertürk (sonra Albay), İslam Kadınlar Birliği Başkanı Naciye Faha Hanım sayılabilecek başlıca isimlerdir.
  • Başlıca müfrezeler ve önde gelen adlar: Yahya Kaptan, İpsiz Recep, Bulgar Sadık, Dayko, Yalovalı İbo, Gebzeli Rıfat Kaptan, Kuşçubaşı Eşref önde gelen isimler olarak sayılabilir.
  • 1924 – Nezihe Muhittin’in Başkanlığında Türk Kadınlar Birliği kuruldu.
Nezihe Muhiddin
Doğum 1889
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 10 Şubat 1958 (69 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Defin yeri Zincirlikuyu Mezarlığı
Milliyet Osmanlı Türkü
Meslek Gazeteci, yazar, aktivist
Tanınma nedeni Türkiye’de kadınların siyasal haklarının tanınmasını sağlama için verdiği mücadele
8 Nisan 1930 tarihli Politika gazetesinde Nezihe Muhiddin Hanım

Nezihe Muhiddin Tepedelengil (1889, İstanbul – 10 Şubat 1958, İstanbul), Osmanlı-Türk düşünür, gazeteci, yazar, kadın hakları savunucusu.

20. yüzyıl’da Osmanlı Devleti’nde kadını toplum yaşamına dahil etme, cumhuriyet rejiminin ilanından sonraysa kadınların siyasal haklarının tanınmasını sağlama için mücadele etmiş bir kadın hareketi öncüsüdür. Henüz Cumhuriyet Halk Fırkası bile kurulmadan Kadınlar Halk Fırkası (KHF) adlı siyasi partinin kuruluş çalışmalarını tamamlayarak Türkiye’deki ilk siyasal partinin kurucusu olmuş ve Türk Kadın Yolu adlı derginin kurulmasına öncülük etmiştir.

20 roman, 300 kadar öykü, piyes, senaryo, operet kaleme almış bir yazardır.

Yaşamı

1889 yılında İstanbul’da Kandilli’de Zehra Hanım ile savcı ve ceza hâkimi Muhiddin Bey’in kızı olarak dünyaya geldi.[1] Evde özel öğrenim gördü. Farsça, Arapça, Almanca, Fransızca öğrendi. İlk gençlik yıllarından itibaren siyasi ve sosyal konulara, kadınlık durumuna duyarlı birisi olarak yetişti.[2] Dayısının kızı Nakiye Hanım ile annesinin edebiyat ve toplumsal sorunlar üzerine yaptıkları tartışmalar, Nakiye Hanım’ın evde düzenlediği toplantılar, ilerideki düşüncelerinin ilk tohumlarını atmıştır.[3]

1909 yılında Maarif Nezareti’nin sınavının kazanıp Kız İdadi Mektebi’nde fen dersi öğretmeni olarak çalışmaya başladı.[4] Aynı okulda ders veren Halide Edib’le, Muallim Nakiye Hanım ve bir okulda müdürlük yapan Şükûfe Nihal ile bu ortamda tanıştı.[5] İttihat ve Terakki Kız Sanayi Mektebi’ne müdürlük yaptı; jimnastik, lisan, piyano, biçki-dikiş derslerinin öğretmenliğini üstlendi. Daha sonra Selçuk Hatun Sultanisi, Kız Hayat Mektebi ve İzmir Hilal Sultanisi müdürlüklerinde bulundu. Savaş zamanı okulunu dikimevine dönüştürdü, İlk Tedavi Hastanesi’nde öğrencileriyle birlikte hastabakıcılık yaptı.[6]

Okul dışında, kadın hakları için yürüttüğü faaliyetlere ara vermeden devam etti. Çalışma hayatına başladığı yıl Sabah, İkdam gibi gazetelerde sosyoloji, pedagoji, psikoloji konularında ilk makaleleri yayımlanmaya başladı.

İlk evliliğini Muhlis Bey ile yaptı. Kısa süren bu evliliğin ardından belediye şirketler komiseri Memduh Tepedelengil ile yaptığı ikinci evliliğinden ise Malik adında bir oğlu oldu. Edebi yaşamı boyunca ikinci evliliğinin soyadını değil, babasının soyadı olan Muhiddin’i kullandı.[3]

Bu sırada kendini edebiyata veren Nezihe Muhiddin, kadınların sorunlarını işleyen, evliliklerde erkeklerin tutumlarını eleştiren romanlar yazdı.[4] İlk romanı “Şebâb-ı Tebah” (Kaybolan Gençlik) 1911 yılında yayımlanmıştı. Hayatı boyunca 20 roman, 300 kadar öykü, piyes, operet, senaryo kaleme aldı. Goethe ve Edgar Allen Poe gibi dünya yazarlarından çeviriler yaptı.

1913’te bir hayır kurumu olan “Türk Hanımları Esirgeme Derneği”’nin kuruluşunda yer aldı ve ilk yıllarda derneğin sekreterliğini üstlendi. Aynı dönemde Osmanlı donanmasını desteklemek için kurulan Donanma Cemiyeti’nin Kadınlar Şubesinin de kurucuları arasında yer aldı.[4] Ancak hayır işleri ile uğraşırken bir yandan da kafasındaki esas mesele, kadınların siyasi hayata katılması ve birliği idi.

İstanbul’un işgalinin ardından toplanan Milli Kongre’nin delegeleri arasında yer aldı.[4]

Kadınlar Halk Fırkası

1923 yılında henüz cumhuriyet ilan edilmemişken Nezihe Muhiddin ve on üç kadın arkadaşı, kadınların siyasi hakları için bir kadın şurası toplamaya karar verdiklerini açıkladı.[4] Hazırlıkları Nezihe Muhiddin’in evinde süren şura, 15 Haziran 1923’te Darülfünun Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Şura’da Kadınlar Halk Fırkası adıyla siyasi bir parti kurma kararı alındı. Partinin programı basında yer aldı. Nezihe Hanım’ın kuruluşuna önderlik ettiği parti, henüz Cumhuriyet Halk Fırkası bile kurulmadan kuruluş çalışmalarını tamamlayıp kuruluş dilekçesini vererek Cumhuriyet tarihinin ilk siyasal partisi oldu. Ne var ki kuruluş dilekçesine sekiz ay sonra ret yanıtı geldi. “1909 tarihli seçim kanuna göre kadınların siyasi temsilinin mümkün olmadığı” gerekçesiyle parti kuruluşu için valilik tarafından faaliyet izni verilmemişti. Kadınlar Halk Fırkası, “Türk Kadınlar Birliği” adlı derneğe dönüştü.

Türk Kadınlar Birliği

Kurucuları arasında Nezihe Muhiddin’in de bulunduğu Türk Kadınlar Birliği, 7 Şubat 1924 tarihinde kuruldu.[7] Amacı “kadınlığı düşünsel ve sosyal alanlarda yükselterek modern ve olgun bir düzeye eriştirmek” olan[8] Türk kadınlar Birliği’nin başkanlığını Nezihe Muhiddin üstlendi. 1925’te “Türk Kadın Yolu” dergisini kurdu. Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni olduğu dergi 30 sayı çıktı; kadınların siyasal taleplerinin duyurulması için yayın yaptı.[9]

1925 yılında henüz kadınların siyasal haklarının tanınmamış olmasına rağmen Türk Kadınlar Birliği tarafından Nezihe Muhiddin, Halide Edip ile birlikte milletvekilliği için aday gösterildi. Amaç, seçimler sırasında konuyu gündeme getirerek kamuoyunu ve Büyük Millet Meclisi’ni kadınlara oy verme hakkı için etkilemekti.[10] Fakat adaylıkları Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından reddedildi.[11] O sırada devam eden Şeyh Said İsyanı kadınların siyasi taleplerine kulak tıkamak için yeni bir bahane oldu.[12]

1927 seçimleri

25 Mart 1927 günü Türk Kadınlar Birliği’nin merkezinde toplanan kongrede Nezihe Muhiddin’e karşı bir muhalefet başlamıştı. Üyelerden birkaçı basına, CHF’ye, Valiliğe ve Emniyet’e mektup yazarak Nezihe Muhiddin’in yolsuzluk yaptığını, kongrede seçimlerde yapılan usulsüzlükler nedeniyle Kadınlar Birliği’nin gayrikanuni ilan edilmesi gerektiğini iddia ettiler. Ancak Nezihe Muhiddin hemen bir basın toplantısı düzenleyerek bütün iddiaları reddetti. Yeni program valilikçe onaylandı, yolsuzluk iddiaları da asılsız çıktı. 1927 seçimleri için çalışma başladı.

Nezihe Muhiddin’in Kadınlar Birliği tarafından kamuoyuna adaylığı açıklanan dört adaydan birisi oldu. Alınan olumsuz tepkiler üzerine Birlik, Temmuz ayında aday göstermekten vazgeçtiklerini açıkladı ancak seçme ve seçilme hakkı için kampanya temmuz ayı boyunca sürdürüldü.

Ağustos ayında valilik, cemiyet merkezinin polis tarafından aranması için emir çıkardı ve vilayetin suçlamasına cemiyetin içinde muhaliflerin de katılmasıyla Nezihe Muhiddin için yolsuzluk iddiaları yeniden gündeme geldi. 26 Eylül 1927 tarihli Kongre’de Saime Hanım birliğin yeni başkanı olarak seçildi ve Nezihe Muhiddin, birlikten ihraç edildi.

Sonraki yılları

Valilik ve Türk Kadınlar Birliği tarafından birbiri ardına açılan yolsuzluk, sahtekarlık davalarından 1929 yılındaki Af Kanunu ile kurtulabildi.[10] Kişisel itibarı zedelenen Muhiddin, bir suskunluk dönemine girdi. Evinde yakın dostlarıyla aylık çay toplantıları yapmayı sürdürdü. Geçimini öğretmenlik yaparak, roman yazarak kazandı. 1929’da Gazi Osmanpaşa Erkek Orta Mektebi’ne tayin edildi ve bu okuldan emekliye ayrıldı.[1]

5 Aralık 1934 günü Meclis kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren kanun değişikliğini kabul edildiğinde Nezihe Muhiddin, seçme ve seçilme hakkının verilmesinden sonra 1935’teki ilk seçimde İstanbul’dan bağımsız aday oldu.[4]

10 Şubat 1958 tarihinde İstanbul’da bir akıl hastanesinde hayatı kaybetti. 12 Şubat günü Şişli Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrası Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.[13][14]

  • 1924 – Greenwich Gözlemevi, saat başı sinyallerini yayınlamaya başladı.
  • 1932 – İlk Türk tangosu olan Mazi Kalbimde Bir Yaradır, Seyyan Hanım tarafından ilk kez yorumlandı.
  • 1932 – İlk Türkçe hutbe, Süleymaniye Camii’nde okundu.
  • 1933 – Atatürk, 1 Şubat’ta Bursa’da bir grubun, ezan ve kametin Türkçe okunmasını sebep gösterip, gösteri yapması üzerine Ege gezisini yarıda keserek Bursa’ya geldi.
  • 1936 – Charlie Chaplin’in son sessiz filmi, Modern Zamanlar gösterime girdi.
  • 1937 – Anayasa’nın 2. maddesinde yapılan değişiklikle, altı ilke Anayasa metnine girdi: Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçıdır. Resmi dili Türkçedir. Makam Ankara şehridir.
  • 1939 – Uludağ’da ilk kez kayak yarışmaları yapıldı.
  • 1956 – Meriç ve Tunca nehirleri dondu; Yeşilköy ve Mecidiyeköy’e kurtlar indi ve İstanbul halkı ekmeksiz kaldı.
  • 1958 – Cemal Abdünnasır, Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olmak için aday gösterildi.
  • 1958 – ABD Hava Kuvvetleri, Georgia eyaleti sahili açıklarında bir hidrojen bombası kaybetti. Bomba bulunamadı.
  • 1959 – Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan arasındaki “Kıbrıs” konulu görüşmeler Zürih’te başladı.
  • 1971 – Apollo 14, Ay yüzeyine indi.
Apollo 14

Alan Shepard ve Ay’daki Amerikan bayrağı, Şubat 1971 (fotoğraf Edgar Mitchell)
Görev türü Mürettebatlı Ay inişi (H)
Uygulayıcı NASA[1]
COSPAR kimliği 1971-008A Bunu Vikiveri'de düzenleyin
SATCAT no.
  • CSM: 4900[2]
  • LM: 4905[3]
Görev süresi 9 gün, 1 dakika, 58 saniye
Uzay aracı özellikleri
Uzay aracı
  • Apollo CSM-110
  • Apollo LM-8
Üretici
  • CSM: North American Rockwell
  • LM: Grumman
Fırlatma ağırlığı 46.305 kilogram (102.084 lb)
Boş ağırlık 5.208 kilogram (11.481 lb)
Mürettebat
Mürettebat sayısı 3
Üyeler
  • Alan B. Shepard Jr.
  • Stuart A. Roosa
  • Edgar D. Mitchell
Çağrı işareti
  • CSM: Kitty Hawk
  • LM: Antares
Görev başlangıcı
Fırlatma tarihi 31 Ocak 1971, 21:03:02 UTC
Roket Saturn V SA-509
Fırlatma yeri Kennedy LC-39A
Görev sonu
Kurtaran USS New Orleans (LPH-11)
İniş tarihi 9 Şubat 1971, 21:05:00 UTC
İniş yeri Güney pasifik okyanusu
27°1′G 172°39′B
Yörünge parametreleri
Referans sistemi Selenosentrik
Periselene yüksekliği 16,9 kilometre (9,1 nmi)
Aposelene yüksekliği 108,9 kilometre (58,8 nmi)
Süre 120 dakika
Ay yörünge aracı
Uzay aracı bileşeni Apollo Komuta ve Hizmet Modülü
Yörüngeye yerleşme 4 Şubat 1971, 06:59:42 UTC
Yörüngeden ayrılma 7 Şubat 1971, 01:39:04 UTC
Yörünge sayısı 34
Ay iniş aracı
Uzay aracı bileşeni Ay Modülü (LM)
İniş tarihi 5 Şubat 1971, 09:18:11 UTC
Kalkış tarihi 6 Şubat 1971, 18:48:42 UTC
İniş yeri Fra Mauro
3.64530°G 17.47136°B
Örnek ağırlığı 42,80 kilogram (94,35 lb)
Yüzey EVA’ları 2
EVA süresi
  • Toplam: 9 saat, 22 dakika, 31 saniye
  • Birinci: 4 saat, 47 dakika, 50 saniye
  • İkinci: 4 saat, 34 dakika, 41 saniye
LM ile kenetlenme
Kenetlenme tarihi 1 Şubat 1971, 01:57:58 UTC
Ayrılma tarihi 5 Şubat 1971, 04:50:43 UTC
LM yükselme aşaması ile kenetlenme
Kenetlenme tarihi 6 Şubat 1971, 20:35:52 UTC
Ayrılma tarihi 6 Şubat 1971, 22:48:00 UTC
 
(soldan sağa) Roosa, Shepard, Mitchell

Apollo Projesi
← Apollo 13
Apollo 15 →

Apollo 14; Apollo programının 8. mürettebatlı görevi, 3. Ay’a insanlı iniş ve ilk dağlık inişi barındıran insanlı ay göreviydi. Görev 31 Ocak 1971’de başlamış, astronotlar 5 Şubat 1971’de Ay’a inmiş ve yaklaşık 9 saatlik bir Ay yürüyüşünden sonra 9 şubatta Dünya’ya geri dönmüşlerdir. Görevin getirdiği örnekler Ay’ın volkanik faaliyetleri ve Dünya’dan seken göktaşları hakkında bilgi vermiştir.

Görevde Ana Aşamalar

Fırlatış

Apollo 14 fırlatılıyor

Görev ilk olarak 1970 için planlanmıştı ancak Apollo 13’te servis modülünde yaşanan oksijen deposunun patlaması nedeniyle modüllerin geliştirilmesi ve soruşturma dönemi nedeniyle 1971 ocak ayına ertelendi. Komutan Alan Shepard, Komuta modülü pilotu Stuart Roosa ve Ay iniş modülü pilotu Edgar Mitchell, 42 dakikalık bir hava nedenli ertelenmeden sonra 31 Ocak 1971’de pazar günü saat 21.03 UTC’de Kennedy Uzay Merkezindeki LC-39A rampasından Saturn 5 (SA-509) roketi ile 9 günlük görevleri için havalandılar.[4]

Yörünge ve Yolculuk

Araç yörüngeye ulaştığında, üçüncü aşamanın motorları kapandı ve astronotlar, aracı Ay rotasına yerleştiren translunar enjeksiyon (TLI) için çalıştırmadan önce uzay aracının kontrollerini gerçekleştirdi. TLI’dan sonra, servis modülü üçüncü aşamadan ayrıldı ve Roosa, tüm uzay aracı ayrılmadan önce Lunar Module ile kenetlenmek için transpozisyon manevrasıyla çevirdi. Ancak modülleri nazikçe bir araya getirdiğinde kenetlenme mekanizması çalışmıyordu. İki saat içinde görev denetleyicileri toplanıp tavsiyelerde bulunurken birkaç girişimde bulundu.

Lunar Module, S-IVB üzerindeki yerinden çıkarılamazsa, ay inişi gerçekleşemezdi. Görev Kontrol, temasın mandalları tetikleyeceğini umarak kenetlenme sondası geri çekilmiş olarak ayrılmayı tekrar denemeyi önerdi. Bu işe yaradı ve bir saat içinde birleştirilen uzay aracı üçüncü aşamadan ayrıldı. Modül, üç günden biraz daha uzun bir süre sonra yaptığı ve Apollo 12 sismometresinin titreşimleri üç saatten fazla bir süre boyunca kaydettiği bir şekilde başarıyla ay yörüngesine oturdu.

İniş

Saat 06.30’da Shepard ve Mitchell sistemlerini kontrol etmek için Lunar Modülü Antares‘e girdiler. Translunar sahilinde biri 10,19 saniye, diğeri 0,65 saniye süren iki orta rota düzeltmesi yapıldı. Servis modülündeki Servis Tahrik Sistemi motoru, aracı ay yörüngesine göndermek için 370,84 saniye boyunca ateşlendi. Servis modülünün iniş modülünü alçak yörüngeye indirmesi, bir apollo görevinde ilk defa yapılmıştı (İlk olarak apollo 13 için planlanmıştı). Bu işlem, Apollo 14’ün engebeli arazide iniş yapmasından dolayı bir güvenlik adına astronotlar için havada kalma süresini artırmak için yapıldı. Ay yörüngesinde servismodülünden ayrıldıktan sonra, Lunar Module Antares’in iki ciddi sorunu vardı. İlk olarak, Lunar Module’ün bilgisayarı hatalı bir parçadan ABORT sinyali almaya başladı. NASA, küçük bir lehim topunun sallanıp anahtar ile kontak arasına girip devreyi kapattığını sonucuna vardı. Acil çözüm -parçanın yanındaki panele dokunmak- kısa bir süre işe yaradı; ancak devre kısa süre sonra tekrar kapandı. İniş motoru çalıştırıldıktan sonra sorun tekrarlanırsa, bilgisayar sinyalin gerçek olduğunu düşünür ve bir otomatik durdurma başlatarak yükselme aşamasının alçalma aşamasından ayrılmasına ve yörüngeye geri dönmesine neden olurdu. NASA ve ABD’deki yazılım ekibi Massachusetts Teknoloji Enstitüsü bir çözüm bulmak için çabaladı. Yazılım, sıfırdan güncellenmesini engelleyecek şekilde fiziksel bağlantılıydı. Düzeltme, sisteme bir iptalin zaten gerçekleşmiş gibi görünmesini sağladı ve iptal etmek için gelen otomatikleştirilmiş sinyalleri yoksayacaktı. Bu, astronotların gemiye kılavuzluk etmesini engellemeyecektir; ancak eğer bir durdurma gerekli olursa, gemiyi manuel olarak başlatmak zorunda kalabilirlerdi. Alçalma sırasında, Lunar Module iniş radarı Ay’ın yüzeyine otomatik olarak inemediğinde, navigasyon bilgisayarını aracın irtifası ve dikey iniş hızı hakkındaki hayati bilgilerden mahrum bıraktığı zaman ikinci bir sorun meydana geldi. Astronotlar iniş radarı kesicisini döndürdükten sonra, birim 22.000 fit (6.700 m) civarında bir sinyal aldı. İniş radarı 10.000 fit (3.000 m) yükseklikte olsaydı, görev kuralları iptali gerektiriyordu; ancak Shepard onsuz inmeyi deneyebilirdi. İniş radarı ile Shepard, Lunar Module’ün Ay’a inen altı görevin hedeflenen hedefine en yakın olan bir inişe yönlendirdi.

Yüzey Operasyonları

Eva 1

Shepard, Ay yüzeyine ilk adımı attıktan sonra, “Ve uzun bir yol oldu, ama biz buradayız” dedi. İlk EVA, başlangıcı erteleten iletişim sistemindeki bir sorun nedeniyle inişten 5 saat sonra başladı. Astronotlar ekipman boşaltma, ALSEP ve konuşlandırılması, ABD bayrağını dikmek ve MET’i yerleştirme, numune alma, fotoğraf çekme, deneyler yapma gibi faaliyetler gerçekleştirdi. İlk EVA 4 saat 47 dakika 50 saniye sürdü.

Eva 2

Shepard ve Mitchell, iniş alanında daha düz bir arazi bekliyordu ve dalgalı zemini örünce şaşırmışlardı. Bu, Cone kraterinin için yola çıktıklarında, ikinci EVA’da bir sorun haline geldi. Shepard ve Mitchell’in navigasyon olarak kullanmayı planladıkları küçük kraterler, ay yörüngesinden alınan çekimlere dayanarak, haritalardan çok farklı görünüyordu. Ek olarak, kat ettikleri mesafeyi sürekli olarak fazla tahmin ettiler. Görev Kontrol ve CAPCOM, televizyon kamerası İniş Modülünün yakınında kaldığı için bu anları göremese de, saatler ilerledikçe astronotların ağır nefesleri ve hızlı kalp atışlarını izleyip endişelenmeye başladılar. Araziye yukarıdan bakmak için, krater kenarı olduğunu umdukları bir tepeye çıktılar. Mitchell, kraterin yakınlarda olduğundan şiddetle şüphelenmesine rağmen, fiziksel olarak tükenmişti ve görev kontrol tarafından bulundukları yerden numune almaları ve ardından Lunar Module’e geri dönmeye başlamaları talimatı verildi. Daha sonra çektikleri resimleri kullanarak yapılan analizler, kraterin kenarının yaklaşık 20 m yakınına geldiklerini belirledi.

Shepard ve Mitchell’in karşılaştığı zorluklar, sıradaki Apollo görevleri için Ay’a rover gönderme fikrinin temellerini atmış oldu. Astronotlar İniş Modülünün yakınına döndükten ve tekrar televizyon kamerasının görüş alanına girdikten sonra, Shepard, Ay’a ulaşması durumunda yıllardır planladığı bir hayalini gerçekleştirdi ve muhtemelen Apollo 14’ün için en çok hatırlanan şey buydu. Yanında bir golf sopası ve iki golf topu getirmişti; Shepard (EVA giysisinin sınırlı esnekliği nedeniyle) birkaç tek elle salladı ve coşkuyla ikinci topun düşük ay yerçekiminde “miller miller miller” gittiğini haykırdı. Mitchell daha sonra bir cirit gibi bir ay kepçe sapı fırlattı. İkinci EVA toplam 4 saat 34 dakika 41 saniye sürdü.

İki görevle birlikte toplam 9 saat 22 dakikalık 2 ay yürüşü yapıldı ve 43 kilogram ay numunesi getirildi.

Yörünge işlemleri

Roosa, Kitty Hawk 31 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.’ta neredeyse iki gününü tek başına geçirdi ve çoğu Apollo 13 tarafından yapılması planlanan, Ay yörüngesinden ilk yoğun bilimsel gözlem programını gerçekleştirdi. Antares ayrıldıktan ve mürettebatı karaya çıkmak için hazırlıklara başladıktan sonra, Roosa içinde servis modülünün Ay Modülü Antares‘ten kalma bırakma sırasındaki yörüngesindeki bozukluğu düzeltmek kaldı.

Roosa, ay yörüngesinden fotoğraflar çekti. Aynı zamanda Hycon kamera olarak da bilinen Ay’ın Topografik olarak fotoğraflamaya yarayan kamerayla, Apollo 16 için düşünülen Descartes Highlands bölgesi de dahil olmak üzere yüzeyi görüntülemek için kullanılması gerekiyordu. Ancak deklanşörde Roosa’nın hatırı sayılır yardıma rağmen düzeltemediği bir hata oluştu. Fotoğraf hedeflerinin yaklaşık yarısının fırçalanması gerekmesine rağmen, Roosa, Descartes’ın bir Hasselblad fotoğraf makinesiyle fotoğraflarını elde etti ve Apollo 16 için bunun uygun bir iniş noktası olduğunu doğruladı. Roosa, Apollo 13’ün S-IVB’sinin Lansburg B krateri yakınlarındaki çarpma noktasının fotoğraflarını çekmek için de Hasselblad’ı kullandı. Görevden sonra sorun giderme, deklanşör kontrol devresini kirleten ve deklanşörün sürekli çalışmasına neden olan küçük bir alüminyum parçası buldu.

Roosa, Antares’ten parlayan güneş ışığını ve yörünge 17’deki ay yüzeyindeki uzun gölgesini görebildi; Yörünge 29’da güneşin ALSEP’ten yansımasını görebiliyordu. Roosa Ay’ın etrafında toplam 34 kere döndü.

Ay’dan kalkış ve yörüngede kenetlenme

İniş modülü Antares, 6 Şubat 1971’de 18.48.42 UTC saatinde Ay’dan kalktı. İniş modülü, servis modülüne 47 dakika sonra yanaştı. Misyonun başındaki kenetlenme sorunlarına dayanan endişelere rağmen, kenetlenme ilk denemede başarılı oldu. Ancak Lunar Module’de navigasyon için kullanılan Abort Guidance System iki araç yanaşmadan hemen önce çalışmayı bıraktı. Mürettebat, ekipman ve ay örnekleri Kitty Hawk’a aktarıldıktan sonra, iniş modülü atıldı. Atılan modülün Ay’a çarpması Apollo 12 ve 14 sismometreleri tarafından duyuldu.

Kitty Hawk’un 34. ay dönüşü sırasında 350,8 saniye süren bir transearth enjeksiyon ateşlemesi 7 Şubat 01.39.04 UTC gerçekleşti. Ek olarak, iletişim kaybının ardından Dünya’ya dönüşü simüle etmek için bir navigasyon uygulaması yapıldı: Hepsi başarılıydı. Ardından Dünya’ya dönüş yolculuğu başladı, ekip için dinlenme vaktiydi.

Ev’e Geri Dönüş

Kitty Hawk Dünya’ya geri dönüyor

Kitty Hawk komuta modülü, 9 şubat 1971’de saat 21.05 UTC ile Amerikan Samoasının 1.400 km güneyine; güney pasifiğe düştü. Gemi ile kurtarımdan sonra astonotlar 27 gün karantina da kaldı. Aynı zamanda bu karantina Apollo görevlerindeki son karantina idi. Gençliğinde ormancılıkta çalışan Roosa, uçuş sırasında yanına birkaç yüz ağaç tohumu aldı. Bunlar Dünya’ya döndükten sonra filizlendi ve hatıra Ay ağaçları olarak dünya çapında yaygın bir şekilde dağıtıldı. Amerika Birleşik Devletleri’nin Bicentennial’ı münasebetiyle 1975 ve 1976’da eyalet ormancılık birliklerine bazı fideler verildi.

Getirilen Ay Örnekleri

Apollo 14’ten toplam 43 kg Ay kayaları veya ay örnekleri geri getirildi. Çoğu, diğer eski kayalardan oluşan breşlerdir. Breşler, meteorların ısısı ve basıncı ile küçük kaya parçalarını bir araya getirdiğinde oluşur. Bu görevde breşten parçalar şeklinde toplanan birkaç bazalt ta vardı. Apollo 14 bazaltları genellikle alüminyum bakımından daha zengindir ve bazen potasyum açısından diğer ay bazaltlarından daha zengin olabilir. Apollo programı sırasında toplanan ay bazaltlarının çoğu 3,0 ile 3,8 milyar yıl önce oluşturuldu. Apollo 14 bazaltları, Apollo programı sırasında ulaşılan kısrak konumların herhangi birinde meydana geldiği bilinen volkanizmadan daha eski olan 4,0 ila 4,3 milyar yıl önce oluşmuştur.

Yüzeyden alınmadan önce Big Bertha

Ocak 2019’da yapılan araştırma, 8.998 kg ağırlığındaki Big Bertha’nın Dünya bir göktaşı olma olasılığını artıran özelliklere sahip olduğunu gösterdi. Dünya’da yaygın olarak bulunan ancak Ay’da çok nadir bulunan granit ve kuvarsın Büyük Bertha’da var olduğu doğrulandı. Örneğin yaşını bulmak için Curtin Üniversitesi’nden araştırma ekibi yapısına gömülü mineral zirkon parçalarına baktı. Araştırmacı Alexander Nemchin, “Örnekte bulunan zirkonun yaşını belirleyerek, ana kayanın yaklaşık dört milyar yıllık yaşını belirleyebildik ve bu da onu dünyadaki en eski kaya olduğunu gördük” dedi ve “Bu örnekteki zirkonun kimyası, ay örneklerinde şimdiye kadar analiz edilen diğer tüm zirkon tanelerinden çok farklı ve Dünya’da bulunan zirkonlarınkine oldukça benzer.” Bu, Büyük Bertha’nın hem keşfedilen ilk karasal göktaşı hem de bilinen en eski Dünya kayası olduğu anlamına gelir.

Bazı jeologlar, astronotların Cone kraterine yakın bir yaklaşımdan yeterince memnundu görev sonrası karantinadayken astronotlara bir kasa viski gönderecek kadar mutluydu. Ancak Shepard ve Mitchell’in getirdikleri örneklerden sadece birkaçını belgelemeleri gerçeği coşkularını azalttı. Haritaya geri dönüyor, nereden geldiklerini ayırt etmekte zorlanıyor ve bazen imkansız hale getiriyor. Diğerleri daha az mutluydu; Don Wilhelms, Apollo’nun jeolojik yönleri üzerine kitabında şöyle yazmıştı: “Golf oyunu, Cone kraterindeki sonuçlar ışığında çoğu jeolog için pek iyi sonuç vermedi. Cone’nin kenar kanadından toplam çekim … 16 Hasselblad fotoğrafı idi. 50 g’dan daha ağır altı kaya boyutunda örnek ve 9 kg’ı bir kayanın içinde olmak üzere toplamda 10 kg örnek. Yani, Big Bretha dışında, 1 kg’dan daha az kaya var -kesin olarak 962 gr- bence Ay’da astronotların ulaştığı en önemli tek nokta.” Jeolog Lee Silver, “Apollo 14 mürettebatı doğru tutuma sahip değildi, görevleri hakkında yeterince şey öğrenmediler, mümkün olan en iyi ön kontrol fotoğrafına sahip olmama yüküne sahiptiler ve hazır değildiler.” dedi.[5]

Fotoğraf Galerisi

  • 1972 – Bob Douglas, Basketball Hall of Fame’e seçilen ilk siyah Amerikalı oldu.
  • 1973 – Güney Afrika’da 20 bin siyah işçi greve başladı.
  • 1975 – ABD Kongresi’nin 11 Aralık 1974’te aldığı, Türkiye’ye silah ambargosu kararı uygulanmaya başlandı. Ambargonun gerekçesi, Türkiye’nin Temmuz-Ağustos 1974’te Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmasıydı.
  • 1976 – Amerikan uçak firması Lockheed, Türkiye’de rüşvet verdiklerini açıkladı.
  • 1983 – 12 Eylül Darbesi’nin 37, 38 ve 39. idamları: 1973’te kardeşleri Hasan Karaköse’nin Halil Çatal tarafından öldürülüşünden bir yıl sonra, 20 Mart 1974’te tarlaya gitmekte olan Halil Çatal’ın karısı Nafiye Çatal ve oğlu Mevlüt Çatal’ı öldüren Rıdvan Karaköse, Cavit Karaköse ve Süleyman Karaköse idam edildiler.
  • 1983 – Nokta dergisi yayın hayatına başladı.
  • 1988 – Manuel Noriega’ya kaçakçılık ve para aklama suçlarından dava açıldı.
  • 1988 – Yunan uyrukluların Türkiye’de bulunan gayrimenkulleri üzerindeki haklarını donduran 1964 tarihli kararname kaldırıldı.
  • 1993 – ANAP İstanbul milletvekili Adnan Kahveci, eşi ve kızı, Bolu-Gerede yakınlarında geçirdikleri trafik kazasında öldüler; Kahveci’nin oğlu, kazadan yaralı kurtuldu.
Adnan Kahveci
Türkiye Maliye ve Gümrük Bakanı
Görev süresi
29 Mart 1990 – 20 Kasım 1991
Cumhurbaşkanı Turgut Özal
Başbakan Yıldırım Akbulut
Mesut Yılmaz
Yerine geldiği Ekrem Pakdemirli
Yerine gelen Sümer Oral
Türkiye Büyük Millet Meclisi
18. ve 19. Dönem Milletvekili
Görev süresi
14 Aralık 1987 – 5 Şubat 1993
Seçim bölgesi 1987 – İstanbul
1991 – İstanbul
Kişisel bilgiler
Doğum 20 Şubat 1949
Beşköy, Köprübaşı, Trabzon, Türkiye
Ölüm 5 Şubat 1993 (43 yaşında)
Gerede, Bolu, Türkiye
Defin yeri Yakacık Mezarlığı, Kartal, İstanbul
Partisi Anavatan Partisi (1983-1993)
Bitirdiği okul Kabataş Erkek Lisesi, İstanbul
Elektrik Fakültesi, İstanbul

Adnan Kahveci (20 Şubat 1949, Trabzon – 5 Şubat 1993, Bolu), Türk bürokrat, milletvekili ve bakan. 12 Eylül 1980 Darbesi sonrası Turgut Özal’ın yakın çevresinde geniş bir kamuoyunun takdirini kazanan Adnan Kahveci, 1983’te Anavatan Partisi’nin kurucuları arasında da yer almıştı. Adnan Kahveci, 1993 yılında kendi kullandığı arabayla meydana gelen trafik kazasında eşi ve kızıyla birlikte öldü.

Hayatı

Adnan Kahveci, 1949 yılında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Beşköy’ün Yılmazlar Mahallesinde doğdu. Recep Yazıcıoğlu ile çocukluk ve ilkokul arkadaşıdır. İlkokula doğduğu köyde başlamasına rağmen babasının görevi nedeniyle ilk ve orta öğrenimini Samsun’da tamamladıktan sonra eğitimine İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesinde devam etti. 1966’da dönem birincisi olarak mezun oldu. Üniversite sınavında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne birincilikle girmeye hak kazandı. Devlet bursuyla üniversite eğitimine ABD’de Indiana eyaletinde Purdue Üniversitesinde devam etti ve buradan elektrik mühendisi olarak mezun oldu. Missouri Üniversitesinde mühendislik alanında doktor oldu. Bu üniversitede bir süre akademik çalışmalarına devam ettikten sonra Türkiye’ye dönerek Boğaziçi Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı.

Siyasi hayatı

Akademik hayatının ardından, İçişleri Bakanlığı bünyesinde çalışan ve Turgut Özal’ın yıldız danışmanlarından biri olan Kahveci, Özal’ın liderlik ettiği ANAP’ın kurucularından biriydi. 1987 genel seçimlerinde İstanbul’dan milletvekili seçilen Kahveci, 18’inci ve 19’uncu yasama döneminde milletvekilliği yaptı.[1] Bu süreçte, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve hazineden sorumlu devlet bakanı görevine getirilen Adnan Kahveci, Özal’ın ardından başbakanlık görevine getirilen Yıldırım Akbulut tarafından 1990’da maliye bakanı olarak atanmıştı.

Dürüstlüğü, çalışkanlığı, ürettiği yeni fikirler ve Türkiye’nin sorunlarına sunduğu çözümlerle dikkatleri üzerine çeken Kahveci, Özal’ın çok sevdiği ve güvendiği isimler arasında yer aldı. “Harika çocuk” olarak da adlandırılan Kahveci, teknoloji ve bilime merakı, döneminin çok ilerisinde hazırladığı projeleriyle isminden söz ettirdi.

Kahveci, sanayi ve istihdam başta olmak üzere pek çok alanda yaptığı çalışmalar ve yolsuzlukların üzerine kararlı şekilde gitmesiyle sevilen siyasi kişilerden biri oldu. Dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal’a Kürt sorununun çözümüne yönelik bir rapor hazırlayan Kahveci’nin buradaki demokratikleşme vurgusu dikkati çekti.

Ölümü

Ailesiyle İstanbul’a gitmek üzere 5 Şubat 1993’te otomobiliyle yola çıkan Adnan Kahveci, İstanbul-Ankara otobanında Bolu-Gerede yakınlarında Gerede-Çaydurt bağlantısına geldiğinde İstanbul gidişinin bariyerlerle kapatılması ve yol işaret tabelalarının değiştirilmiş olması nedeniyle ters yola girdi. Yoğun sisin de etkili olduğu yolda Kahveci’nin kullandığı otomobil, karşı yönden gelen başka bir araçla çarpıştı. Kazada, Adnan Kahveci ve eşi Füsun Kahveci olay yerinde, ağır yaralanan 17 yaşındaki kızları Aslıhan Kahveci ise kaldırıldığı hastanede öldü. Kazadan sadece oğulları Cihan Kahveci sağ kurtuldu. Kahveci’nin büyük oğlu Mehmet Kahveci ise araçta bulunmuyordu. Yakacık Mezarlığı’nda toprağa verildi.[2]

  • 1994 – Bosna Savaşı sırasında Markale Pazar yerinde bomba patladı; 68 kişi öldü, 144 kişi yaralandı.
  • 2006 – Trabzon’un Santa Maria Katolik Kilisesi’nde Roma Katolik Rahibi Andrea Santoro silahlı saldırı sonucu öldürüldü.
Santa Maria Katolik Kilisesi (Ağustos 2011)

Santa Maria Katolik Kilisesi, Trabzon’un Ortahisar ilçesinde bulunan bir kilisedir. Kilise, misafirhane ve iki yardımcı binadan oluşan kompleks, 1869-1874 yılları arasında Sultan Abdülmecid tarafından Trabzon’a gelen turistler için inşa ettirilmiştir. Üç nefli bazilikanın üzeri beşik tonozla örülmüş ve kiremitle kaplanmıştır. Kilisenin içinde birçok ikona ve fresk bulunmaktadır. Yapı, günümüzde de kilise olarak hizmet vermektedir.[1] Kiliseye 2006-2018 yılları arasında çok sayıda saldırı düzenlenmiştir. 2006 yılındaki saldırıda kilisenin rahibi Andrea Santoro silahla vurularak öldürülmüştür.[2]

  • 2007 – Amerikalı astronot Sunita Williams, Uluslararası Uzay İstasyonunun soğutma sistemini tamir etmek amacıyla yaptığı 22 saat 27 dakikalık uzay yürüyüşle “en uzun uzay yürüyüşünü yapan kadın” oldu.
  • 2020 – 2193 sefer sayılı uçuş: İzmir-İstanbul seferini yapan Pegasus Hava Yolları uçağı, Sabiha Gökçen Havalimanı’na inişi sırasında pistten çıkarak parçalandı. Kazada 3 kişi öldü, 179 kişi yaralandı.
Pegasus Hava Yolları’nın 2193 sefer sayılı uçuşu

Kazadan bir görsel
Özet
Tarih 5 Şubat 2020
Olay türü Pistten çıkma
Bölge Sabiha Gökçen Havalimanı, Pendik, İstanbul, Türkiye
Koordinatlar 40°53′54″K 029°18′33″D
Hava taşıtı
Kalkış Adnan Menderes Havalimanı
Destinasyon Sabiha Gökçen Havalimanı
Yolcu sayısı 177
Mürettebat 6
Yaralı sayısı 179[1]
Ölü sayısı 3[2]
Kurtulanlar 180
Hava taşıtı modeli Boeing 737-800
İşletmeci Pegasus Hava Yolları
Sefer sayısı 2193
Kuyruk numarası TC-IZK[3]

Pegasus Hava Yolları’nın 2193 sefer sayılı uçuşu, 5 Şubat 2020 tarihinde Pegasus Hava Yolları’na ait Boeing 737-800 tipi yolcu uçağının pistten çıkması ile sonuçlanan uçuştur. İzmir-İstanbul seferini yapan ve Adnan Menderes Havalimanı’ndan kalkan uçak, Sabiha Gökçen Havalimanı’na indikten sonra pistten çıkmış, uçakta bulunan 183 kişiden üçü ölmüştür.

Uçak

Kaza yapan uçak; Açelya adlı 37742 seri numaralı ve TC-IZK kuyruk numaralı bir Boeing 737-800’dür. Kaza yaptığında 11 yaşında olan uçak ilk uçuşunu Ocak 2009’da yapmış ve TUI fly Deutschland ve Air Berlin olmak üzere 2 Alman hava yolu firması tarafından işletilmiştir. Nisan 2016’da Pegasus Hava Yolları uçağı satın almıştır.

Kaza

2193 sefer sayılı uçuş, İzmir’den İstanbul’a kadar sorunsuz gerçekleştirilmiştir. Uçağın inmeye çalıştığı sırada Sabiha Gökçen Havalimanı’nda şiddetli rüzgar vardı ve yağmur yağıyordu.[4] Kaza sırasında kuvvetli bir rüzgar etkiliydi.[5]

Uçak yavaşlayamadı, Türkiye Ulaştırma Bakanı’nın “sert iniş” olarak nitelendirdiği inişte uçak pistten çıkarak toprak zemine girdi ve üç parçaya ayrıldı. Uçağın kokpit kısmı ve kuyruğu ana gövdeden ayrıldı ve uçak büyük yapısal hasar aldı. Yolcuların birçoğu uçağın acil çıkış kapılarından ve parçaya ayrılan kısımlarından çıkarken, bir kısmı ise güvenlik ve kurtarma ekipleri tarafından tahliye edildi. Olayın ardından kaza yerine çok sayıda itfaiye ve sağlık ekibi gönderildi, çıkan yangın söndürüldü.[4][6] Kazada üç kişi hayatını kaybederken 174 kişi yaralandı.[7] Kazadan sonra Sabiha Gökçen Havalimanı 10 saat boyunca tüm iç ve dış hat uçuşlarına kapatıldı ve buraya inmesi gereken uçaklar İstanbul Havalimanı’na yönlendirildi. Havalimanında uçuş trafiği 6 Şubat sabahı 4’te yeniden açıldı.[8] Kazadan 2 yıl sonra soruşturma tamamlandı ve şu bilgilere ulaşıldı: Rapora göre, inişe geçmeden 6 dakika önce uçağa bir yıldırım isabet etti. Bu da pilotlardaki stresi artırdı. Kuzeydoğu 06 pistine havalimanı yaklaşma sistemi tarafından yönlendirilmesine rağmen pilotlar tam ters istikametteki 24 pistine iniş planladı. Hava trafik kontrolörünün iniş öncesi mevcut hava koşulları ve pistin durumunu Türkçe bilgilendirdiği ortaya çıktı. Bu da yabancı uyruklu yardımcı pilotun bilgilendirmeyi anlamamasına yol açtı. Raporda son iniş safhasında uçağın olması gerekenden hızlı olduğu ve pozisyonunun inişe tam olarak uygun olmadığı belirtildi. Ayrıca uçağın frenleme sisteminin inişten önce devre dışı bırakıldığı bunun yerine manuel frenleme yapıldığı ama gerekli yavaşlamanın sağlanamadığı da eklendi. Pist sonunda duramayan uçak yaklaşık 40 metre yükseklikten düştü.[9]

Yolcular ve mürettebat

Uçakta 155 Türk, 4 Amerikalı, 4 Çinli, 3 Iraklı, 2 İsrailli, 2 Kırgız, 1 İsveçli, 1 Suriyeli, 1 Lübnanlı, 1 Kazak, 1 Faslı ve 1 Türkmen yolcu vardı. 177 yolcudan Zehra Bilgi Koçar, Alev Gençoğlu ve Songül Bozkurt hayatını kaybetti, 6 mürettebatın da aralarında yer aldığı 180 kişi ise yaralandı.[10]

Kazanın ardından

Soruşturma

Kazanın ardından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. Uçağın yaralanan kaptan pilotu Mahmut Aslan ve Hollanda uyruklu yardımcı pilot Ferdinant Pondaag hakkında[11] “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçlamasıyla soruşturma açıldı. İki pilotun alkol ve uyuşturucu madde kullanıp kullanılmadığının tespiti için kan örneklerinin alınmasına ve numunelerin daha sonra Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine karar verildi. Savcılık ayrıca iki pilotun da cep telefonlarına mahkeme kararı ile el konulmasını talep etti. Cumhuriyet Başsavcılığı, kazanın yaşandığı pisti gören güvenlik kamerası görüntüleri ile havalimanı kulesi ve pilotlar arasındaki konuşma dökümlerinin soruşturma dosyasına eklenmesini istedi.[12]

Etkileri

Kazanın ardından Borsa İstanbul’da işlem gören Pegasus hisseleri %2,85 değer kaybetti. 6 Şubat sabahı 74,65 puandan başlayan Pegasus hisseleri akşam seansında 71,95 puandan kapandı.[13]

Uçak kazasından sonra kazaya neden olan gelişmeleri anlatan eğitmen pilot Bahadır Altan CNN Türk’te konuştuğu sırada yayından alındı. Ardından Pegasus Hava Yolları tarafından işten çıkartıldı.[14][15]

  • 2023 – 2023 Kıbrıs cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda Nikos Hristodulidis yeni cumhurbaşkanı oldu.
Nikos Hristodulidis
Νίκος Χριστοδουλίδης
Hristodulidis, 2024
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Görevde
Makama geliş
28 Şubat 2023
Yerine geldiği Nikos Anastasiadis
Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı
Görev süresi
1 Mart 2018 – 11 Ocak 2022
Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis
Yerine geldiği İoannis Kasulidis
Yerine gelen İoannis Kasulidis
Hükûmet Sözcüsü
Görev süresi
14 Nisan 2014 – 28 Şubat 2018
Kişisel bilgiler
Doğum 6 Aralık 1973 (51 yaşında)
Yeroşibu, Baf, Kıbrıs Cumhuriyeti
Milliyeti Kıbrıs Rumu
Partisi Demokratik Seferberlik (DİSİ)
Uzmanlık alanı Siyaset bilimi, bizantoloji
Evlilik(ler) Philippa Karsera
Çocuk(lar) 4
Bitirdiği okul New York Üniversitesi
Malta Üniversitesi
Atina Üniversitesi
Mesleği Diplomat, siyasetçi, akademisyen
İmzası

Nikos Hristodulidis (Yunanca: Νίκος Χριστοδουλίδης, d. 6 Aralık 1973, Yeroşibu) Kıbrıslı Rum akademisyen, diplomat ve siyasetçi. 28 Şubat 2023’ten beri Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanı olarak görev yapmaktadır. Bu görevinden önce, 2018-2022 yılları arasında Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olarak çalıştı.

İlk yılları ve eğitimi

Nikos Hristodulidis, 6 Aralık 1973’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Baf kazası’nın Yeroşibu şehrinde doğdu.[1] New York City Üniversitesi, Queens College’dan siyaset bilimi, ekonomi ile Bizantoloji ve Modern Yunan araştırmaları alanlarında lisans derecesi ile mezun oldu. Daha sonra New York Üniversitesi’nde siyaset bilimi, Malta Üniversitesi’nde ise diplomasi araştırmaları alanlarında lisansüstü eğitim aldı. Atina Üniversitesi siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümünden doktorasını tamamladı.[2]

Kariyeri

1999-2013 yılları arasında kariyer diplomatı olarak görev yaptı. Hristodulidis bu süre zarfında; Dışişleri Bakanlığı Ofisinde direktörlük, Brüksel’de Avrupa Birliği Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanlığı sözcüsü, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Yunanistan Büyükelçiliğinde misyon şefi olarak görev aldı.[1] Ayrıca Dışişleri Bakanlığı Daimi Sekreterliği Ofis Direktörü ve Birleşik Krallık’taki Kıbrıs Cumhuriyeti Yüksek Komiserliği’nde başkonsolos olarak çalıştı.[3] 2007-2010 yılları arasında Kıbrıs Üniversitesi Tarih ve Arkeoloji bölümü’nde öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi olarak akademik kadroda yer aldı. Dışişleri Bakanı olarak atanmadan önce 2013-2018 yılları arasında Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın Diplomatik Ofisi Direktörü pozisyonunda görev aldı.

2014-2018 yılları arasında Nikos Anastasiadis hükûmetinin sözcülüğünü yürüttü.[4] Anastasiadis’in 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci kez kazanmasının ardın Şubat 2018’de Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olarak atandı ve 1 Mart 2018’de görevine başladı.[5] 2009 yılında “Kıbrıs Sorunu’nun Çözümü İçin Planlar 1948-1978”[6] ve 2013’te ise “Atina ile Lefkoşa Arasındaki İlişkiler ve Kıbrıs Sorunu 1977-1988” adlı iki kitap yazdı.[1][7] 9 Ocak 2022’de, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde istifa etti ve yerine İoannis Kasulidis atandı.[8][9]

Hristodulidis cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgilendiğini, ancak henüz kesin bir karar almaya hazır olmadığını söyleyerek, “nihai kararımı verdiğimde bir duyuru yapacağım” ifadelerini kullandı.[10] Mayıs 2022’de sosyal medyadan halka hitaben yaptığı geniş kapsamlı konuşmayla Şubat 2023’teki cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylığını açıkladı.[11][12] 2023 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu %32,04 oyla kazandı. İkinci turda AKEL’in desteklediği Andreas Mavroyannis’in aldığı %48,08’ine karşı %51,92 oyla ikinci turu kazandı ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sekizinci cumhurbaşkanı oldu.[13][14] 28 Şubat 2023’te Temsilciler Meclisi’nde yemin ederek göreve başladı.[15][16]

Politikaları ve görüşleri

Hristodulidis, Kıbrıs Sorunu’nun ancak müzakere masasında çözülebileceğini belirterek, “Kıbrıs Sorununa iki bölgeli, iki toplumlu federasyon zemininde kapsamlı çözüm. Size bunun, uluslararası toplumun da isteği olduğunu söyleyebilirim. Bu istikamette çalışıyoruz ve tek hedefimiz de budur” ifadelerini kullandı.[17] Temmuz 2020 Azerbaycan-Ermenistan çatışmalarına tepki gösteren ve Ermenistan’ın yanında yer alan Hristodulidis, Azerbaycan’ın ateşkes ihlallerini kınadı ve bölgedeki gerilimin tırmanmaması için taraflara baskı yapılması çağrısında bulundu.[18] Ağustos 2020’de Associated Press ajansına verdiği demeçte, “Türkiye’nin bölgesindeki faaliyetleriyle jeostratejik hedeflerine ulaşmayı, İslam dünyasının lideri olma emelleri ile Doğu Akdeniz’de oluşan boşluğu doldurmayı ve hâkim güç olmayı amaçladığını ileri sürdü.[19] 2018’de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığı görüşme sonrasında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Lavrov’a, görüşmemiz çerçevesinde Kıbrıs halkının genel olarak Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin yapımı ile ilgili duyduğu endişeyi de dile getirdim” ifadelerini kullandı.[20]

Özel hayatı

Kendisi gibi diplomat olan Philippa Karsera ile evli olan Hristodulidis’in Ioanna, Ekaterini, Despina Maria ve Phoebe adlarında dört kızı vardır.

l

WİKİPEDİA.ORG

Ayrıca Kontrol Edin

5 Şubat tarihinde ölenler

Ölümler 806 – Kammu, Japonya’nın geleneksel veraset düzenine göre 50. imparatoru (d. 737) İmparator Kammu Japonya İmparatoru Hüküm süresi …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir