22 Ocak, Miladi takvime göre yılın 22. günüdür.
Aralık – Ocak – Şubat | ||||||
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 |
8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 |
15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 |
22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 |
29 | 30 | 31 |
Olaylar
- 871 – Basing Savaşı: Danimarkalı istilacı Vikingler, Anglosaksonları (Anglosakson Kralı: Ethelred of Wessex) Basing’de yendi.
- 1517 – Osmanlı ordusu, Ridaniye Savaşı’nda Memluk ordusunu yendi. Bu savaşın ardından, halifelik Osmanlılara geçti.
Ridâniye Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Osmanlı İmparatorluğu’nun Yakın Doğu’daki savaşları | |||||||
|
|||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı İmparatorluğu | Memlûk Sultanlığı | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Yavuz Sultan Selim Şehsüvaroğlu Ali Bey Hadım Sinan Paşa (ölü) |
II. Tomanbay Canberdi Gazâlî Sadi Bey (ölü) |
||||||
Güçler | |||||||
20.000 | 20.000 | ||||||
Kayıplar | |||||||
4.000 | 4.000 |
Ridâniye Muharebesi, 22 Ocak 1517 yılında Osmanlı Devleti ile Memlûk Sultanlığı arasında geçen muharebedir. Muharebeyi I. Selim komutasındaki Osmanlı ordusu kazanmıştır.
Muharebe öncesi
1516’da I. Selim, ordusuyla Memlûk Sultanlığı’na karşı Suriye ve Mısır seferine çıktı. Suriye’de Memlûklu hükümdarı Kansu Gavri komutasındaki Memlûk ordusuna karşı 24 Ağustos 1516’da Mercidabık Muharebesi’ni kazanan I. Selim komutasındaki Osmanlı ordusu Halep, Hama, Humus ve Şam’ı teslim aldı. Ardından Lübnan emirleri de Osmanlı hakimiyetini kabul etti. 21 Aralık 1516’da Sadrazam Hadım Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Han Yunus Muharebesi’nde Memlûklu emirlerinden Canberdi Gazâlî’yi yenerek yoluna devam etti. I. Selim, Kudüs’ü teslim alıp ziyaret ettikten sonra Osmanlı ordusu Gazze’ye yöneldi.
Muharebe
Mercidabık Muharebesi’nden sonra Memlûk Sultanlığı’nın başına geçen Tomanbay; Osmanlı hakimiyetini kabul etmediği gibi, barış teklifi için gelen Osmanlı elçisini de öldürtmüştü. I. Selim, ordusuyla birlikte Sina Çölü’nü 13 gün içinde (3 Ocak-16 Ocak) geçerek, Ridâniye’de Memlûk Ordusu ile karşılaştı.
Ridâniye’de yeni Memlûk Sultanı Tomanbay, Venedikliler’den top ve silah alarak kuvvetli bir savunma hattı kurmuştu. Memlûk Ordusu’na, El-Mukaddam Dağı’nın etrafını dolaşarak güneyden saldıran I. Selim, bu manevra sayesinde Memlûk Ordusu’nun yönleri sabit olan toplarını etkisiz hale getirdi.
Memlûk Sultanı Tomanbay, çok büyük çabalarla yaptığı savaş hazırlıklarına rağmen, 22 Ocak günü Ridâniye Muharebesi’ni kaybetmekte olduğunu anlayınca en cesur askerleri ile bir birlik kurup Osmanlı komuta merkezine bir baskın düzenledi. Sultan Selim’in otağı sandığı veziriazamın çadırına girdi ve Veziriazam Sinan Paşa öldürüldü. Bu suikast baskınının da istenen hedefi bulmaması sonucu, Tomanbay savaş alanından çekildi. Böylece 22 Ocak 1517’de Ridâniye Zaferi kazanıldı.
Sonuçları
Ridâniye Muharebesi çok kesin bir sonuç vermekle beraber savaşının stratejik hedefi olan Mısır’ın fethi hemen mümkün olmamıştır. Çünkü Memlûklular büyük bir direniş göstermişlerdir. Kahire’yi hiç zayiat ve şehrin sosyal ve ekonomik hayatına zarar vermeden ele geçirmek niyetiyle 25 Ocak’ta Selim direniş göstermeden teslim olan bütün Memlûkluların affedileceğini ilan etmişti. Fakat Tomanbay ve ona yakın Memlûklu komutanları gerilla tipi direniş organize etmeye başladılar ve bu nedenle Kahire ancak üç gün süren çok şiddetli sokak savaşlarından sonra ele geçirilebildi. Şehir kısmen yıkıldı ve binlerce kişi öldü. 4 Şubat 1517’de I. Selim törenle Kahire’ye girdi ve “Yusuf Nebi Tahtı”na oturdu. Memlûklular, Nil deltasında ve Yukarı Mısır’da direnişe devam ettiler. Fakat fazla zaman geçmeden Osmanlı güçleri bu direniş merkezlerini bertaraf edip Tomanbay’ı yakalamayı başardılar. Tomanbay, 13 Nisan 1517’de Kahire kale kapısında asılarak idam edildi.
Bu zaferle birlikte Memlûk Sultanlığı yıkılmış, bütün toprakları Osmanlı egemenliğine girmiştir. Memlûk Sultanlığı tarihe karışmış, Osmanlı Devleti Mısır’a hakim olmuş ve Halifelik Osmanlılara geçmiştir. Mısır’daki Kutsal Emanetler İstanbul’a getirilmiştir. Osmanlı Devleti, Doğu Akdeniz’in ve Baharat Yolu’nun tek hakimi durumuna yükselmiş; Kızıldeniz ve Hint Okyanusuna açılmıştır.
- 1580 – İstanbul Rasathanesi, III. Murat tarafından yıktırıldı.
Takiyüddin’in Rasathanesi (Dar-ü’r Rasad-ül Cedid), 1575 yılında Osmanlı bilgini Takiyüddin tarafından İstanbul’da Tophane sırtlarında kurulan gözlemevidir.
1571 yılında Osmanlı Sarayı’na müneccimbaşı olarak atanan Takiyüddin’in, Padişah III. Murad’a, astronom Uluğ Bey’in Semerkant’da hazırlattığì “Zic-i İlhânî” adlı astronomi gözlem ve hesaplarının eskidiğini belirten raporunu sunmasından sonra kurulmuştur. İstanbul Rasathanesinin yapımına kesin olarak ne zaman başlandığına dair kanıt niteliğinde herhangi bir belge bulunmamasına karşın, rasathanenin aletleri ve yapımı tamamlanmamış bile olsa 1575-1580 yılları arasında gözleme açık olduğu belirlenmiştir.
Rasathane 1580 yılında, Şeyhülislam Kadızade’nin onaylayan fetvası ve padişah III. Murad’ın emriyle denizden topa tutularak yıkılmıştır.
Tarihçe
Kuruluşu
Osmanlı Devleti’nde 16. yüzyılda namaz vakitlerinin belirlenmesi, kıble yönünün tayin edilmesi ve takvimin hazırlanması için gökbilim kullanılmaktaydı ancak kurulan küçük çaplı rasathanaler gündelik hayata yönelik oldukları için uzun ömürlü olmamıştı. 1571’de Müneccimbaşı Mustafa Çelebi ölünce yerine Müneccimbaşılığa atanan Takiyüddin’i himayesi altına alana Vezir Sokullu Mehmet Paşa ve Hoca Sadettin Efendi, onun gözlemevi kurma isteği ile ilgilendiler ve onu desteklediler.
Uluğ Bey, Zîci’nin gününü doldurduğunu, günün ihtiyaçlarına uygun olmadığını ve yeni gözlemler ışığı altında yeni tablolar oluşturulmasının gerekliliğini açıklayan bir layiha hazırlayıp padişah III. Murat’tın huzuruna çıkan Takiyüddin, Padişahın adıyla anılacak bir zîc hazırlamakla görevlendirilerek rasathanenin kurulması için izin, yer ve ödenek aldı; rasathanenin müdürlüğüne atanarak inşasına nezaret etme görevi de kendisine verildi.
Kaynaklara göre gözlemevinin kurulması için hükûmetin tahsis ettiği masraf on bin altındır; Bu tutar o dönemde büyük bir miktardır ancak Merâga ve Semerkand gözlemevlerinin masrafları göz önüne alındığında oldukça düşüktür.
Konumu
Gözlemevinin yerleşim yeri için İstanbul’da Avrupa yakasında bulunan yüksek bir yer olan Tophane sırtlarındaki bir bölge seçilmiştir. Bu yer kimilerine göre “Galatasaray Mektebi’nin bulunduğu mevki civarında”; kimi kaynaklara göre Galata Kulesi’nde ve Galata Sarayı’da; kimilerine göre ise Galata Dağı’nın tepesindedir.
Hüseyin Ayvansarayî’nin 18. yüzyıl sonlarında yayımlanan Hadikatü’l Cevami adlı eserinde, bir rivayete göre Galata Kulesi’nin Takiyüddin tarafından bir gözlemevi olarak yaptırıldığından; ancak bu gözlemevinin Padişah III. Murad tarafından Ocak 1580’de yarısına kadar yıktırılsa da kulenin yıkılmadığından bahsedilir. Aynı eserin başka bir yerinde ise Tophane’de yer alan kulenin, Hoca Sâdeddin Efendi’nin “astronomiyle uğraşan devletlerin kısa sürede yıkılması” yönündeki ifadelerinden ötürü yıktırıldığı ifade edilir. Tayyarzâde Ahmed Atâ’nın Tarih-i Atâ adlı eserinde, kulenin 1582 civarında Takiyüddin tarafından gözlemevi olarak kullanma amacıyla tamir ettirildiği belirtilir. Takiyüddin de Cedvel-i Esma-i Buldan adlı eserinde, Galata’daki bir kulede gözlemler yaptığından bahseder. Mehmed Süreyya, bu gözlemevinin Galata Kulesi’nde kurulduğunu belirtse de Johannes Heinrich Mordtmann, Mehmed Süreyya’nın Tarih-i Atâ‘da geçen “Tophane üstünde kulle-i cebelde” (“Tophane üstündeki tepenin zirvesinde”) ifadesindeki “büyük bağ evi” anlamına gelen “kulle” sözcüğünün “kule” olarak yorumlanmasıyla birlikte “hatalı olarak” gözlemevinin Galata Kulesi’nde olduğu çıkarımında bulunduğunu ifade eder.[4] Kulenin, Takiyüddin’in gözlemevi olduğu yönündeki iddialar günümüzde geçerliliğini korumamaktadır; ancak Takiyüddin, gözlemevinin inşası öncesinde Galata Kulesi’nde birtakım çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Yıkılışı
İddiaya göre rasathanenin tamamlanmasının üzerinden birkaç ay geçtikten sonra beliren bir kuyruklu yıldız nedeniyle Sultan III. Murad Takiyüddin’den kehanette bulunmasını talep etmiş, o da bu yıldızın bir mutluluk ve saadet devrinin habercisi olduğu tahmininde bulunmuştu. Ancak bunun tam aksine o devirde ortaya çıkan bir salgın hastalığın getirdiği felaket nedeniyle rasathanenin muhaliflerinin sayısında bir hayli artış olmuştu. Takiyüddin gözlemlerine bir iki yıl daha devam edebilmişti. Bazı kaynaklar ise bilime muhalif bir tarikatın yıkım kararının alınmasında etkili olduğunu belirtmektedir.
İlber Ortaylı’ya göre İstanbul’daki bir depremden sonra halk ayaklanmış ve depremin rasathane yüzünden olduğunu söylemişlerdir. Sarayın önünde büyük gösteriler olmuş, bunun üzerine III. Murat, denizden top atışı ile rasathaneyi yıktırmak zorunda kalmıştır.
Kimi araştırmacılar[kim?] rasathanenin yıkılmasının gerçek sebebinin bir siyasal çekişme olduğu iddia edilmiştir. Rasathanenin kurulmasına önayak olan Hoca Sadettin Efendi’nin Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi ile farklı siyasi gruplarda yer alması ve bu gruplar arasındaki çekişmenin yıkıma sebep olduğu sanılmaktadır.
- 1771 – Falkland Adaları, İspanya tarafından Britanya’ya bırakıldı.
- 1889 – Columbia Phonograph plak ve müzik şirketi Washington’da kuruldu.
- 1905 – Birinci Rus Devrimi başladı. Çar birliklerinin Kışlık Saray’a dilekçe vermek için yürüyüşe geçen işçilere ateş açmaları ve Kanlı Pazar diye anılan günde, 500 işçiyi öldürmeleri üzerine ayaklanmalar baş gösterdi.
Rus Devrimi (1905)
1905 Rus Devrimi (Rusçası: Русская революция 1905 года), Rus İmparatorluğu çapında geniş yankı bulan kitlesel siyasi eylemlerdir. 1905 Moskova Ayaklanması örneğinde olduğu gibi, bazı eylemler doğrudan hükûmeti hedef almıştır. Saldırılar, işçi grevleri, köylü ayaklanmaları ve askeri isyanlar şeklinde gelişmiştir. Olaylar sonucunda anayasal monarşiye geçiş yapılmış ve Çarlık Duması kurulmuş, çok partili seçimler yapılmış, 1906 Anayasası meydana getirilmiştir. Ancak Çarlık rejiminin yıkılması ve bazı bölgelerdeki bağımsızlık yönünde yapılan silahlı ayaklanma girişimleri başarısız olmuş ve bastırılmıştır.
Arka plan
1861 yılında serflere özgürlüklerini veren ve çok sayıda reforma öncelik eden Rus Çarı II. Aleksandr 1 Mart 1881 günü Narodnaya Volya (Rusçası: Народная Воля, Halkın İradesi) örgütü üyesi bir suikastçı tarafından öldürülür. Yerine geçen Çar III. Aleksandr imparatorluğu demir yumrukla yönetir. Devlet kurumlarını ve kiliseyi otokrasisine boyun eğdirir. 1894 yılında ölünce yerine oğlu II. Nikolay geçer. 1905 Devrimi sırasında başta Romanov Hanedanına mensup II. Nikolay bulunmaktadır.
Rus-Japon Savaşı
20.yüzyılın başlarında Rusya ile Japonya arasında bir çatışma kaçınılmaz hale gelmekteydi. Rusya Balkanlara doğru ilerlemeyi gerçekleştiremeyince doğuya doğru genişlemiş, ele geçirdiği geniş araziler nedeniyle Japonya’nın Asya’daki ilerleme emellerine engel olmuştu. Beklenen savaş 1904 yılının Şubat ayında başlar. Port Artur Baskını olarak adlandırılan saldırıda Japon donanması savaş ilan etmeksizin Rus donanmasına saldırır. Uzakdoğudaki Pasifik Filosu ağır bir yenilgiye uğrayan Rusya Baltık Deniz Filosunu 18 bin deniz mili (33 bin km) katederek bölgeye gönderse de bu donanmayı da 27-28 Mayıs 1905 tarihindeki Tsushima Muharebesinde kaybedecektir. Kara yoluyla bölgeye ulaşım ancak tek hatlı Sibirya tren hattıyla olmakta olduğu bölgeye asker sevkiyatı çok sınırlı olabilmiştir. Bölgeye çok sayıda birlik getirebilen Japon Ordusu 9 aylık bir kuşatmadan sonra Port Artur limanı ve çevresini ele geçirecektir. 1905 yılı sonuna gelindiğinde Çar II. Nikolay ABD tarafından yapılan arabuluculuk girişimlerini kabul ederek barış görüşmelerini onaylar.
Çarın savaş sırasındaki tutumu çoğu siyasetçiyi şaşırtmıştır. Çar II. Nikolay savaşa büyük bir güvenle yaklaşmış ve savaşın Rus halkının moralini ve milliyetçiliğini yükselteceğini düşünerek yaşanan sıkıntıların unutulacağını düşünmüştür. Ancak savaşın uzun vadedeki mali ve askeri gereklerini ihmal etmiş veya dikkate almamıştır. Japonların Port Artur’a saldırısından az önce Çar Japonya’nın saldırmayacağından emin konuşmuş, savaşmaya cesaret edemeyeceklerini vurgulamıştır. Savaşın ilerleyen dönemlerinde kaybedilen çok sayıda muharebeye rağmen Çarın zafere inandığı anlaşılmaktadır. Bazı yorumcular bu inancın cesaretten değil ilgisizlikten kaynaklandığını iddia etmektedirler. Rus mağlubiyeti giderek belirginleştikçe barış çağrısı yapan çevreler artacak ancak Çar hiçbir çağrıya kulak vermeyecektir. Ancak Tsushima Muharebesi sonucundaki hezimetten sonra Çar barış görüşmeleri için onay verecektir.
Muhalefetin gelişmesi
20.yüzyılın başlarında Rus liberal aydınları anayasal monarşi isteklerini dile getirdikleri çeşitli birlikler kurmuşlardı. Ayrıca Rus sosyalistleri de bu dönemde iki ana koldan gelişmekteydi. Sosyalist Devrimci SR partisi ile Rusya Sosyal Demokat İşçi Partisi RSDİP.
1904 yılında anayasal monarşi istekleri daha yüksek sesle söylenir hale gelir. 30 Kasım 1904 günü Moskova Duması aldığı kararla seçimlere gidilmesi, basın ve din özgürlüğünün sağlanması gibi talepleri dile getirir. Benzer kararlar diğer şehirlerde de dile getirilmeye başlanır.
Çar II. Nikolay, İçişleri Bakanı Vyaçeslav von Plehve suikast sonucu öldürülünce yerine atadığı liberal Pyotr Dmitrievich Sviatopolk-Mirskii aracılığıyla bu isteklere cevap vermeye çalışır. 12 Aralık 1904 günü Çar, yayınladığı manifestoda Zemstvo ve yerel meclislerin yetkilerinin genişletileceğine söz verir, sanayi işçilerine sağlık sigortası yapılacak, sansür kaldırılacaktır. Ancak belgede seçimlerden ve parlamentodan bahsedilmemektedir.
Devrimin başlangıcı
Aralık 1904’te Sankt-Peterburg’daki Putilov Fabrikasında başlayan grev kıvılcım etkisi yapar. Şehrin diğer fabrikaları buradaki greve destek verince grevdeki işçilerin sayısı 80 bine yaklaşır. Çarlık yanlısı sendikal örgütlenme önderlerinden ve Ohranka ajanı Georgy Gapon barışçıl bir işçi gösterisi düzenleyerek işçilerin taleplerini Çara iletmek üzere Kışlık Saray önüne gelir. İşçilerin rahatsızlıklarını Çarın dinleyeceği ve halledeceğini uman Gapon bile gelişen olaylardan sonra şaşkınlığını gizlemeyecektir. Kanlı Pazar olarak adlandırılacak olaylarda 22 Ocak 1905 günü binlerce kişi ölecek, silahsız insanların üzerine ateş açan Çarlık askerleri 1905 Devriminin ilk kıvılcımını ateşleyeceklerdir.
Sankt Petersburg’daki olay çok geniş bir alanda yankılanır. Tüm Rusya’da Çarlık rejimine karşı eylemler ve grevler yapılır. Yükselen ayrılıkçı milliyetçilik dalgası Kafkaslarda patlak verir ve Ermeni ve Azeriler arasında kanlı çatışmalar yaşanır. Bölgedeki önemli sanayi şehri Bakü büyük ölçüde tahrip edilir. Rusya’ya bağlı Polonya’daki grevlerde 400 bin işçi iş bırakır. Çarlık hızlı davranarak içişleri bakanını görevden alarak Sankt Petersburg’daki işçiler arasındaki huzursuzluğun sebebinin araştırılması için bir komisyon kurar. Yoğunlukla devlet adamları ve fabrika sahiplerinin katıldıkları komisyon bir faaliyet gerçekleştirmeden tasfiye edilecektir. İşçiler sosyalist partilerin de etkisiyle isteklerini elde etmek için devrimci mücadeleye girişmektedir.
Bu dönemde amcası Büyük Dük Sergey Aleksandroviç’in 4 Şubat 1905 günü öldürülmesinden sonra Çar yeni haklar vermeye razı olur. 18 Şubat günü Bulygin Açıklaması ile danışma meclisi, dini hoşgörü, konuşma özgürlüğü ve köylülerden alınan vergilerin düşürülmesi vadedilir.
24 ve 25 Mayıs günlerinde toplanan 300’e yakın yerel Zemstvo temsilcisi Moskova’da yaptıkları toplantıda ulusal seviyede temsil edilme yönünde hak talep ederler. 6 Haziran 1905 günü Zemstvo temsilcilerini Çar II. Aleksandr kabul eder. Çar halkın temsilcilerinden oluşacak olan bir parlamento vaadini tekrarlar.
Ekim 1905’te Sankt Petersburg Sovyeti kurulur. Halkın kendiliğinden kurduğu bu taban örgütü genel grev çağrısı yapar. Halk vergi ödememeye, bankalardaki paralarını çekmeye davet edilir.
Devrim dorukta
5 Şubat günü II. Nikolay danışma görevini yerine getirecek Rus İmparatorluğu Devlet Duması’nı kurulmasını onaylar. Ancak Duma’nın hiçbir şekilde gücü olmayacağı ve seçimlerin son derece sınırlandırıldığı anlaşılınca huzursuzluk artacak ve Ekim ayına gelindiğinde genel grev yapılacaktır. 14 Ekim günü Sergey Vitte ve Alexis Obolenskii tarafından yazılan Ekim Manifestosu Çara teslim edilir. Bundan sonra Zemstvo Kongresi yapılacak ve burada Duma yasa koyucu organ olarak tanımlanacaktır. Çar bir süre bekledikten sonra 30 Ekim 1905 tarihinde manifestoyu imzalar. Çar kitlesel gösterileri bastıracak sayıda askeri olmadığından ötürü imzaladığını itiraf edecek ve imzalarken Romanov Hanedanına ihanet ediyormuş gibi hissettiğini açıklayacaktır.
Manifesto ilan edildiğinde tüm şehirlerde destek mitingleri düzenlenir. Sankt Petersburg ve diğer şehirlerdeki grevler sona erdirilir. Ayrıca bu döneme kadar geçen sürede işlenen siyasi suçlar için genel af çıkartılır. Ancak bu tavizler özellikle sosyalistlere ve devrimcilere karşı artan baskı ve tutuklamalarla gider. Ayrıca özellikle sağ kanat partiler ve örgütler tarafından grevci işçilere, solculara ve Yahudilere karşı saldırılar başlar.
Rus liberaller Çarlıktan istediklerini almanın sevinci içinde Duma seçimlerine hazırlanırken, Çarlığın devrilmesini amaçlayan sosyalistler rejimi devirmek için silahlı ayaklanma planları yaparlar. Kasım 1905’te Sivastopol’da ayaklanma yaşanır. Genelde ayaklanmaya katılanlar işçiler, yoksul köylüler, komutanlarına isyan etmiş denizciler başta olmak üzere askerlerdir. Rus-Japon Savaşından dönen askerleri taşıyan Sibirya tren hattı boyunca isyanlar yaşanır, terhis edilen askerler ile halk kaynaşır. Çar özel birliklerini göndererek tren hattı boyunca duruma hakim olmaya çalışır. Ayaklanmalar Moskova’daki ayaklanmanın bastırılmasıyla birer birer çözülür. 5 – 7 Aralık 1905 tarihleri arasında Rusya’nın tamamında işçiler genel greve gider. 7 Aralık günü Moskova’ya giren Çarlık Ordularıyla ayaklanmacılar arasında kıyasıya çarpışmalar yaşanır. 1905 Moskova Ayaklanması olarak anılan bu olaylarda özellikle Kazak süvarilerinin ve topçu birliklerinin desteğini alan Çarlık Orduları 18 Aralık günü şehri teslim alırlar. Moskova’da Bolşeviklerin önderliğinde kalkışılan ayaklanma başarısız olacak ve binlerce kişi hayatını kaybedecektir. Nisan 1906’ya gelindiğinde ülke çapında 14 bin kişi ölmüş, 75 bin kişi de tutuklanmıştır.
Duma ve Stolipin
Kurulan veya yasallaştırılan partiler arasında liberal aydınların kurduğu Kadetler, köylü hareketinin önderlerinin kurduğu Trudovikler, liberaller kadar yenilik yanlısı olmayan Oktobristler ve gerici büyük toprak sahiplerinin kurduğu Toprak Sahipleri Birliğidir. Seçim yasaları Aralık 1905’te onaylanarak yasalaşır. Buna göre 25 yaşından büyük erkeklere oy hakkı tanınsa da atılan oyun değeri seçmene göre değişmekteydi. Seçim sistemine göre toplumdaki bazı sınıfların oyları diğerlerine göre daha değerliydi. Örneğin bir büyük toprak sahibinin oyu, bir köylü veya işçinin oyundan daha etkiliydi. Duma seçimleri Mart 1906 tarihinde yapılacak ve sosyalist partiler olan SRlar ve Bolşevikler tarafından boykot edilecektir. Seçimlerin sonucunda Kadetler 170, Trudovikler 90 vekillik kazanacak, 100 bağımsız aday, 63 ulusla temsilci ve Oktobristlerden 16 aday vekilliğe hak kazanacaktır. Nisan 1906’da Çarlık hükûmeti yayınladığı temel yasalarla yeni siyasi düzenin sınırlarını belirler. Çarın mutlak otoritesi korunmuş, tüm yürütme yetkisi ona tanınmıştır. Ayrıca dışişleri, kilise ve silahlı kuvvetler alanlarında tek yetkili Çardı. Duma ise yarısı seçilmiş yarısı da Çar tarafından atanmış Devlet Konseyinin alt kanadı haline indirgenmişti. Bir yasal düzenlemenin kanun olabilmesi için sırasıyla Duma, Devlet konseyi ve Çar tarafından onaylanması gerekiyordu. İstisnai durumlarda Duma’nın onayı olmaksızın da yasa onaylanabiliyordu. Yine Nisan’da ülkenin sıkıntılı ekonomik durumuna çare için 900 milyon rublelik bir mali kaynak bulan Bakan Sergey Witte görevinden istifa eder. Witte’nin yerine İvan Goremykin geçecek, o da görevi Mayıs 1906’da Pyotr Stolipin’e bırakacaktır. Kürsüsünden sürekli olarak daha fazla reform ve özgürlük talep edilen Duma Çar tarafından Temmuz 1906’da sadece propaganda yaptığı suçlamasıyla kapatılır. Kadetlerin ve Çarlık hükûmetinin beklentilerinin aksine halk Duma’nın kapatılması karşısında hiçbir tepkide bulunmaz. Ne var ki Stolypin’e düzenlenen ve başarısız olan suikast girişiminden sonra terörizm bahanesiyle baskılar artırılacak ve sekiz ay boyunca binin üzerinde devrimci idam edilecektir. Kapatılan Duma’dan sonra yeniden yapılan 2. Duma seçimlerine bu sefer sosyalist partiler katılacak ve vekillik kazanacaklardır. Ancak 2. Dumanın da sonu ilki gibi olacak ve Haziran 1907’de kapatılacaktır. Ayrıca seçilmiş sosyalist vekillerin tutuklanmasıyla Çarlık rejimi kesin bir zafer kazanır. Devrimci süreç kapanmış ve otokrasinin devamı sağlanmıştır.
Yükselen terörizm
Devrim sürecinde grev, miting ve gösteri gibi kitle eylemlerinin azaldığı dönemde siyasi terörün arttığı gözlemlenmiştir. SR’ların Savaş Örgütü, eski Narodnik hareketin kalıntıları ve Bolşeviklere bağlı gruplar çok sayıda siyasi cinayet işlemiş ve örgütlere kaynak aktarmak için banka soygunları yapmıştır. 1906-1909 yılları arasında binlerce devlet görevlisi, polis memuru öldürülecektir. Öne çıkan kurbanlar arasında şu kişiler bulunmaktadır:
- Dmitri Sipyagin – İçişleri Bakanı. 2 Nisan 1902’de Sankt Petersburg’da öldürülür.
- Nikolay Bobrikov – Finlandiya Valisi. 17 Haziran 1904’te Helsinki’de öldürülür.
- Vyaçeslav von Plehve – İçişleri Bakanı. 28 Temmuz 1904’te Sankt Petersburg’da öldürülür.
- Eliel Soisalon-Soininen – Finlandiya Yüksek Mahkemesi Hakimi. 6 Şubat 1905’te Helsinki’de öldürülür.
- Büyük Dük Sergey Aleksandroviç–17 Şubat 1905’te Moskova’da öldürülür.
- Viktor Saharov – eski Savaş Bakanı. 22 Kasım 1905’te öldürülür.
- Amiral Çuhnin – Karadeniz Donanma Komutanı. 11 Temmuz 1906’da öldürülür.
Baskılar
[değiştir | kaynağı değiştir]
Devrim sürecinde Çarlık rejimi kimi özgürlükleri tanımak zorunda kalsa da ağır hapis ve idam cezalarını yoğunlukla kullanacak ve toplum üzerindeki baskısını hafifletmeyecektir. Özellikle 1906-1909 sürecinde binlece kişi idam edilecektir. Bu sayılar sadece idam edilen siviller içindir. Bunun yanı sıra ordu ve donanma bünyesinde yaşanan ayaklanmalar sonucunda gerçekleştirilen divanı harp mahkemelerinde binlerce asker idam edilmiş, ayaklanan köylü bölgelerine düzenlenen ve özellikle Sibirya, Kafkaslar ve Baltık bölgelerindeki cezalandırma seferlerinde sayısız köylü öldürülmüştür.
Finlandiya
[değiştir | kaynağı değiştir]
Rusya’ya bağlı olan ancak sürekli olarak bağımsızlık talebinde bulunan Finlandiya’da sosyalistler 30 Ekim – 6 Kasım 1905 tarihleri arasında genel grev düzenlerler. Bağımsızlık ve özgürlük talebiyle taban örgütleri oluşturulacak ve ilk Kızıl Muhafız birlikleri örgütlenecektir. Genel grev sırasında Yrjö Mäkelin tarafından hazırlanan Kızıl Deklarasyon ile Finlandiya’daki Çarlık Senatosunun kapatılması, seçimlerin yapılması, siyasi özgürlüklerin tanınması ve sansürün kaldırılması talep edilir. Anayasal monarşi taraftarlarından Leo Mechelin tarafından hazırlanan Kasım Manifestosunda ise bağımsız Finlandiya Parlamentosunun kurulması talep edilir. Ayrıca bölgede devam eden Rus asimilasyon politikalarına da son verilmesi istenir. 30 Haziran 1906 tarihinde Helsinki’deki Rus denizciler Fin devrimciler lehine ayaklanacak ve Fin halkı tarafından genel grev ile desteklenseler de Baltık Filosu askerleri tarafından 60 gün süren çatışmalar sonucu bastırılacaklardır.[7]
Estonya
[değiştir | kaynağı değiştir]
Rusya İmparatorluğuna bağlı Estonya’da ulusal özerklik, basın ve toplanma özgürlüğü ile seçimler için eylemlere girişirler. 16 Ekim 1905 günü Tallinn’deki bir sokak gösterisine ateş eden Rus askerleri 94 kişinin ölmesine sebep olur. Çarlık tarafından ilan edilen Ekim Manifestosu Estonya’da destek görmüş ve gösteriler sırasında ilk kez ulusal Estonya bayrağı meydanlarda görülmüştür. Jaan Tõnisson görece özgürlük ortamından faydalanarak Estonyalıların haklarını artırmak için ilk Estonya siyasi partisi olan Ulusal İlerleme Partisini kurar. Aynı dönemde daha radikal olan Estonya Sosyal Demokrat İşçi Birliği de Jaan Teemant tarafından kurulacaktır. İki siyasi akım Çarlığa karşı izlenecek yolda anlaşamasa da Baltık ülkesinde yaşanmakta olan Cermenleştirme ve Ruslaştırma politikalarına karşı dururlar. Aralık 1905’te çıkan olaylarda çok sayıda büyük toprak sahibinin çiftliği yağmalanacak ve Çarlık Ordusu tarafından işçi ve köylüler ayrım gözetilmeksizin öldürülecektir. Devrimci sürecin sönümlenmesiyle Estonya yine eski statüsüne dönse de 1905 yılında yaşanan gelişmeler 1917 Ekim Devriminden sonra bu ülkenin bağımsız olmasına yarayacaktır.[8]
Değerlendirme
[değiştir | kaynağı değiştir]
1905 Devrimi kendiliğinden gelişen bir yapıya sahiptir. Özellikle Rus-Japon Savaşı sonrasında çok kötü durumda olan Rus donanmasındaki bahriyeliler bulundukları savaş gemilerinde subaylarına isyan etmiş ve gemileri ele geçirmişlerdir. Bunlardan en önemlisi olan Potemkin Zırhlısı örneğinde de görüleceği gibi Rus askeri yüksek derecede siyasallaşacak ve benzer durumdaki işçi ve yoksul köylülükle eylem birliği yapacaktır.
1905 Devrim sürecinin en önemli özelliklerinden birisi de tabanda asker, işçi ve köylülerin oluşturdukları Sovyet organının kurulmuş olmasıdır. Özyönetim organı olarak ayaklanmanın başarılı olduğu yerlerde yönetimi ele alan bu organ devrimin bastırılmasıyla tasfiye edilse de 1917 Şubat Devrimi ile birlikte yeniden kurulacak ve Ekim Devrimi ile birlikte iktidar organı olacak, yeni kurulan Sovyetler Birliğine adını verecektir.
Moskova’da 1905 yılının Aralık ayında özellikle Bolşeviklerin önderliğinde gerçekleştirilen işçi ayaklanması özellikle Lenin tarafından sonraki dönemde derinliğine incelenecek ve bu deneyimden dersler çıkartılacaktır. Başarısız olmuş olsa da işçilerin desteğini kazanmış olan bir silahlı ayaklanma girişimi Bolşevikler adına Ekim Devrimine ışık tutacak ve çok önemsenecektir.[9]
- 1924 – Birleşik Krallık’ta, İşçi Partisi lideri Ramsay MacDonald başbakanlığa atandı.
- 1930 – Gazi ve Türklük aleyhine yayın yapmaktan dolayı Resimli Ay dergisi aleyhine dava açıldı.
- 1932 – İlk Türkçe Kur’an, Hafız Yaşar (Okur) tarafından Yerebatan Camii’nde okundu.
- 1938 – Yalova Termal Oteli açıldı.
- 1939 – Columbia Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı, uranyum atomunu parçalamayı başardı.
- 1942 – İmla Kılavuzu’nun tüm okul ve iş yerlerinde kullanılması hakkında genelge yayımlandı.
- 1946 – Ampul satışları serbest bırakıldı.
- 1946 – Mahabad Cumhuriyeti kuruldu.
- 1947 – Fransa’da yeni kabineyi, sosyalist Paul Ramadier kurdu.
- 1949 – Mao’nun orduları Pekin’i aldı.
- 1950 – İstanbul grekoromen güreş takımı, İstanbul’da Paris takımını 7-1 yendi.
- 1952 – Dünyanın ilk jet yolcu uçağı olan de Havilland Comet, BOAC Havayolu Şirketi’nin filosunda hizmete girdi.
- 1957 – İsrail ordusu Sina Yarımadası’ndan çekilmekle birlikte, Gazze Şeridi’ndeki işgalini sürdürdü.
- 1959 – İzmir Toplu Basın Mahkemesi, Demokrat İzmir gazetesi Yazı İşleri Müdürü Şeref Bakşık’a 15 gün, gazetenin sahibi Adnan Düvenci’ye ise, 1 yıl mahkûmiyet cezası verdi.
- 1959 – Kadın avukatlar, Refik Erduran’a “Bir Kilo Namus” adlı yapıtı nedeniyle açtıkları davadan vazgeçtiler.
- 1961 – İstanbul’da 300 cam işçisi kapalı salon toplantısı yaptı.
- 1965 – Yeni Seçim Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildi. Yeni Seçim Kanunu millî bakiye sistemini ve birleşik oy pusulası kullanımını öngörüyor.
- 1969 – Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun “Türk Halkına Mektup” başlıklı bildirisi toplatıldı.
- 1969 – Teksif Sendikası’na bağlı işçiler, Defterdar Fabrikası’nda grev başlattı.
- 1970 – Boeing 747 ilk kez Londra’ya uçtu.
- 1972 – Brüksel Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre; Birleşik Krallık, İrlanda, Danimarka ve Norveç, 1 Ocak 1973’ten itibaren Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) üye olacak.
- 1973 – 12 Mart dönemi başbakanlarından Nihat Erim, İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye Yargıçlığına adaydı. Çok tepki görünce adaylıktan çekildi.
- 1977 – İstanbul’da Saraçhane-Sultanahmet arasında, “Faşizme Ölüm” yürüyüşü yapıldı. Yürüyüşe 5 bin kişi katıldı.
- 1979 – Türkiye’de 12 Eylül 1980 Darbesi’ne Giden Süreç (1979- 12 Eylül 1980): Devrimci Demokratik Kültür Derneklerinin, “Doğu’da Kürt halkından olmayan kamu görevlilerinin bölgeden uzaklaştırılması” kararı devlet tarafından yerine getirilmediği için Mardin Bayındırlık Müdürlüğünde görevli inşaat mühendisi İbrahim Özer, sabah işe giderken bir endüstri meslek lisesi öğrencisi tarafından silahlı saldırıya uğrayarak öldürüldü.
- 1980 – Türkiye’de 12 Eylül 1980 Darbesi’ne Giden Süreç (1979- 12 Eylül 1980): Tariş olayları: Güvenlik güçleri arama yapmak için TARİŞ (Tariş İncir, Üzüm, Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri) İşletmelerine girmek istedi; 50 kişi yaralandı, 600 işçi gözaltına alındı. TARİŞ’e bağlı iş yerlerinde işçiler direnişe geçti.
- 1980 – Nükleer fizikçi Dr. Andrey Saharov, SSCB’de ülke içi sürgüne gönderildi.
- 1981 – İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığınca gözaltına alınan Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu (MİSK) yöneticilerinin tümü serbest bırakıldı.
- 1983 – 12 Eylül Darbesi’nin 28. idamı: Kumarda kaybedip borçlandıktan sonra 1973 yılında bir taksi şoförünü, 1974 yılında ise araba almak için para biriktiren bir arkadaşını para için öldüren Ahmet Mehmet Uluğbay idam edildi.
- 1984 – Kullanıcı dostu grafik arayüzü ve faresi ile bilgisayarı kullanıcılara sevdiren ilk ticari bilgisayar olan Apple Macintosh, ünlü “1984” televizyon reklam kampanyası ile tanıtılmaya başlandı.
- 1987 – Türkiye-Yunanistan Uyum Antlaşması, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) adına parafe edildi.
- 1987 – Yüksek Sağlık Şurası, tüp bebek uygulamasının Türkiye’de de başlatılmasını kararlaştırdı.
- 1988 – Nâzım Hikmet’e vatandaşlık haklarının geri verilmesi için kampanya başlatıldı.
- 1989 – Sovyetler Birliği’nde ilk kez “Uluslararası Güzellik Yarışması” düzenlendi. Yarışmada Türkiye’yi temsil eden Meltem Hakarar birinci seçildi.
- 1990 – Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov, Kızıl Ordu askerlerinin ayaklanmayı bastırmak üzere Azerbaycan’a yollandığını açıkladı.
- 1991 – Bir Irak scud füzesi İsrail’e düştü, üç kişi öldü.
- 1996 – Gazeteci Metin Göktepe’yi öldürdükleri iddiasıyla biri Emniyet Amiri 24 polis gözaltına alındı.
- 1996 – Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) kuruldu. Partinin genel başkanlığına Doç. Dr. Ufuk Uras seçildi.
- 2000 – Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, DYP Şanlıurfa Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu’nun ölümü ile ilgili davada, MHP Milletvekili Cahit Tekelioğlu’nu 2 yıl 9 ay 10 gün ağır hapse mahkûm etti. MHP Milletvekili Mehmet Kundakçı’nın ise beraatine karar verildi.
- 2002 – ABD perakende devi Kmart iflas etti.[1]
- 2006 – Mersin’de 4,0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
- 2006 – BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, Yemen açıklarında kaçakları taşıyan bir teknenin alabora olması sonucu ilk belirlemelere göre 22 kişinin öldüğünü bildirdi.
- 2006 – Profesyonel basketbol ligi olan NBA’in şu andaki en iyi oyuncusu olan Kobe Bryant, Toronto Raptors karşısında 81 sayı atarak NBA tarihinin Wilt Chamberlain’den (100) sonra, bir maçta en çok sayı atan oyuncusu oldu.
- 2007 – Bağdat’taki bombalı saldırılarda 73 kişi öldü, 138 kişi yaralandı.
- 2007 – Vikipedi, Altın Örümcek 2006 “En İyi İçerik” ödülünün sahibi oldu.
- 2008 – Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarıyla ilgili soruşturmada emekli Tuğgeneral Veli Küçük, avukat Kemal Kerinçsiz, gazeteci Güler Kömürcü, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın ve Halkla İlişkiler Sözcüsü Sevgi Erenerol, Susurluk davası hükümlüsü Sami Hoştan’ın da aralarında bulunduğu 33 kişi gözaltına alındı.
- 2013 – Galatasaray Üniversitesi Saray Binası yangını. Ortaköy Çırağan Caddesi üzerinde bulunan yerleşkede elektrik kontağından çıkan yangın, Feriye Sarayları’ndan olan tarihî binanın pek çok tarihî eser ve kitap ile birlikte küle dönüp kullanılamaz hâle gelmesine sebep olmuştur.
Wikipedia