Ölümler
- 55 – Britannicus, Roma İmparatoru Claudius ve üçüncü karısı Roma İmparatoriçesi Messalina’nın oğlu (d. 41)
Britannicus | |||||
---|---|---|---|---|---|
![]() Britannicus ve annesi (MS 45 heykeli)
|
|||||
Doğum | 12 Şubat 41 Roma, İtalya |
||||
Ölüm | 11 Şubat 55 (13 yaşında) Roma, İtalya |
||||
Defin | Augustus Mozolesi | ||||
|
|||||
Hanedan | Julio-Claudian Hanedanı | ||||
Babası | Claudius | ||||
Annesi | Valeria Messalina |
Roma hanedanları |
---|
Tiberius Claudius Caesar Britannicus (12 Şubat 41 – 11 Şubat 55), Roma İmparatoru Claudius ve üçüncü karısı Roma İmparatoriçesi Messalina’nın oğlu. Babasın tahta çıkmasında kısa bir süre sonra doğduğu için veraset göstergesi olarak kabul edildi. Annesi öldürülüp babası Claudius Genç Agrippina ile evlendiğinde genç bir çocuktu. Bu Agrippina’nın büyük oğlu Nero’ya onu taht mücadelesinde geçme şansı verdi. Nero tahta çıkar çıkmaz onu 14. yaş gününden hemen önce öldürttü.
Doğumu ve çocukluğu

Britannicus, bir ihtimale göre, 12 Şubat 41’de Roma İmparatoru Claudius ve karısı Messalina’nın oğlu olarak doğmuştur.[1] Claudius’un en büyük oğlu yaklaşık 14 yaşında yaklaşık 20 yıl önce öldüğünden babasının hayatta kalan tek erkek çocuğudur. Bu sebeple, babasının varisi olduğunun bir işareti olarak yine onun praenomen’ini (Roma yurttaşının ilk adı) alacak şekilde Tiberius Claudius Germanicus adı verilmiştir. Britannicus’un babası sadece bir ay önce tahta çıkmıştı ve varisi olarak oğlunun doğmasıyla konumunu daha da güçlendirdi. Doğumun anısına, ön yüzünde Spes Augusta – (imparatorluk ailesinin umudu) yazan sestertii bastırıldı. İki yıl sonra, 43 yılında, Senato tarafından Claudius’a Britanya’nın fethi onuruna “Britannicus” unvanı verildi. İmparator bu unvanı kendisi için kullanmayı reddetse de oğlu adına kabul etti. Bu onun gelecek kuşaklar tarafından da tanınanacak olduğu adı oldu. Suetonius’a göre Claudius, Britannicus’a çok düşkündü. Kamu etkinliklerinde onu yanında gezdiriyor ve kalabalıklardan da benzer cevabı alabilmek için “İyi şanslar oğlum!” diye bağırıyordu. Erken olgunlaşmış bir çocuk olduğu söylenir.
Annesi Messalina’nın ölümü
Britannicus 48 yılında, Messalina’nın ölümüne yol açan bir olayların bir parçası oldu. Messalina’nın aynı anda ikinci kocası olarak evlendiği Gaius Silius çocuğu kendi oğlu olarak evlatlık edindi. Ardından açıkça Claudius’u devirerek Britannicus’un tahta çıkmasından sonra imparatorluk naibi olma planları yapmaya başladılar. Messalina belki de oğlunun babasıyla birlikte öldürülmesini engellemenin tek yolunun bu olduğunu düşünmüştü. Messalina ve Silius, düğünlerindne kısa bir süre sonra boşandılar ve ölüme mahkûm edilince planlarını yerine getirme şansları kalmadı.
Üvey kardeşi Nero’nun yükselişi
Annesinin ölümünün ardından Britannicus’un sorumluluğu Claudius’a geçti. Yetişkin bir varisin eksikliği İmparatoru, özellikle diğer Julio-Claudian’larca hanedanı devirmeye yönelik tertiplerin tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyordu. İddialara göre, daha büyük bir varis bularak aile içindeki çekişmeleri durdurabilmek için son yetişkin Julian olan Genç Agrippina ile evlendi. Kısa bir süre sonra da Agrippina’nın Britaniccus’tan daha büyük olan ve doğrudan Augustus’un soyundan gelen oğlu Nero’yu evlat edindi. Nero, Britannicus’un kız kardeşi Claudia Octavia ile evlendi ve Britannicus’un taht için yeterli olgunluğa ulaşacağı zamana kadar ortak vâris olarak adlandırıldı. Nero popüler genç bir adamdı ve evlatlık edinilmesi gerçekten de Claudius’un saltanatının ikinci yarısında ona karşı yapılan tertiplerin azalmasına neden oldu. Britannicus üvey ailesiyle uyum sağlayamamıştı. Tacitus, evlatlık edinilmesinden çok sonraları bile Nero’yu doğum adı “Domitius” olarak çağırmaya devam ettiğini aktarır. Her halükarda bu iddiaların Britannicus’un düşmanları tarafından yapıldığı hatırda tutulmalıdır. Buna, çocukların etkinliklerde birlikte onurlandırılmaları ve Nero’nun erkekliğe daha erken adım atmasının kıskançlığı da dahildir. Nero bu hakaretlere Britannicus’un gayri meşru olduğu ısrarla tekrarlayarak karşılık verdi ancak Claudius bu iddiaya inandığına dair herhangi bir belirti vermedi. Tacitus, Agrippina ve Nero’ya karşı muhalif olmak için nedenleri olanlar bu tartışmalardan bir avantaj sağlayabilmek için Britannicus’un etrafında bir grup oluşturdular. Agrippina bu destekçilerden Britannicus’un çevresini değiştirerek misilleme yaptı. Özel eğitmeni ve Messalina tarafından piyon olarak kullanılan Sosibius vakit geçirilmeden bertaraf edildi. Claudius’un bunu, Damnatio Memoriae uygulanmış eski resmi karısı ile olan bağlantısı nedeniyle bunu kabul etmiş olması muhtemeldir.
Babası Claudius’un ölümü
Claudius’un saltanatını korumak için yaptıkları kısa vadede Britannicus ergenliğe yaklaşana kadar henüz tamamlanmamıştı. 54 yılı sonlarında, Britannicus 6 ay içerisinde Roma geleneklerine göre ergenlik çağına gelecek ve erken olgunlaşacaktı. Tarihçi Suetonius’a göre, Claudius artık ihtiyacı kalmadığından Agrippina’dan boşanmak ve Nero’dan kurtulmayı düşünmeye başlamıştı. Başlangıç olarak hem Nero hem de Britannicus, Claudius tarafından Senatoya son hitabında eşit olarak takdir edildi. Suetonius, Claudius’un toga virilis giydiğinde her şeyin tam olması için oğluna bir an önce büyümesi tavsiyesinde bulunduğunu aktarır.
Bu durum üzerine Nero’nun destekçileri harekete geçti. 13 Ekim 54 tarihinde Claudius, doğal yollardan ya da bir ihtimale göre Agrippina’nın zehirlemesi sonucu öldü. Tacitus, Britannicus ve kız kardeşlerinin Nero’nun tahta çıkmasını engellemeye yönelik harekette bulunmalarını önlemek amacıyla odalarına kilitlendiklerini iddia eder. Nero, imparatorun cenazesinde ağıtlar söyledi ve ardından tek başına tahta çıktı. Claudius’un, Britannicus ve Nero’nun ortak ya da Britannicus’un tek başına saltanatını isteyen yeni vasiyeti imparatorun adamları tarafından senato’da sümen altı edildi. Tacitus’a göre Britannicus’un destekçisi olan azatlı köle Narcissus çabucak öldürüldü. Britannicus geri plana itilmişti.
Ölümü
Britannicus, üvey kardeşinin saltanatı altında, çoğunlukla ihmal edilerek, birkaç ay daha yaşadı ancak üvey annesi Agrippina’nın yaptıkları onun ölümüne neden oldu. 55 yılı başlarında, Agrippina’nın gözdelerinden ve Claudius zamanından beri hazine sekreteri olan azatlı köle Pallas işten kovuldu. Tacitus’a göre, Agrippina’nın bu duruma gösterdiği öfke Nero tarafından hiç önemsenmemişti. Agrippina, bunun üzerine Nero’yu tahta çıkarmak için yaptıklarından pişman olduğunu ve onu devirerek tahtın gerçek sahibi olan ve yakında ergenlik çağına gelecek olan Britannicus’u tahta geçireceğini ilan etti. Ayrıca Nero’yu, çocuğu Praetorian karargâhına götürmek ve burada Claudius’un nasıl öldürüldüğünü itiraf ederek Britannicus’u imparator ilan ettirmekle tehdit etti. Bu tehdit Nero tarafından ciddiye alınmadı.
Tacitus, Nero’nun Britannicus’un halkın gözündeki imajını bozmak için yaptığı sayısız denemeden bahseder. Örneğin, 14. doğum gününden kısa bir süre önce yapılan bir içki aleminde Nero Britannicus’tan şarkı söylemesini istemişti. Ancak Britannicus küçük düşmekten kurtulduğu gibi, okuduğu şiirin ardından Nero’nun lütfundan nasıl mahrum bırakıldığı hakkında bir hikâye anlatarak misafirlerin sempatisini kazanmıştı. Tacitus, aynı zamanda Britannicus’un ölümünden birkaç gün önce Nero’nun cinsel tacizine uğradığını söyler.
Tacitus’a göre Nero, Britannicus’a karşı babasının katili olan aynı zehirci Locusta ile anlaşmıştı. İlk doz denemesi başarısız oldu. Britannicus, kız kardeşi Claudia Octavia, Agrippina ve birkaç başka soylunun da hazır bulunduğu bir akşam yemeğinde içkisine konulan ilaçla zehirlendi. Zehir hemen ölümcül etkisini gösterdi ve Britannicus ağzından köpükler çıktığı halde yere düştü. 11 Şubat 55 tarihinde, 14. doğum gününden bir gün, ergenliği ulaşmasından bir ay önce ve babasının ölümünden sadece dört ay sonra öldü.[2] Nero, cinayeti çocuğun sara krizinden öldüğü iddiasıyla örtbas etti. Aralarında Anthony Barrett’in de bulunduğu bazı modern tarihçiler, Britannicus’un gerçekten de bir hastalık sonucu ve büyük ihtimalle şiddetli bir nöbet nedeniyle öldüğünü iddia ederler. Bu belki de Nero’nun sara nöbeti iddiasının da nedenidir. Britannicus hemen yakıldı ve Julio-Claudian hanedanının sonuncusu olarak Augustus Mozolesi’ne defnedildi.
Suetonius’a göre Britannicus, babası Vespasian’ın Britanya lejyonları komutanı olduğu geleceğin imparatorlarından Titus’un iyi arkadaşıydı. Flavian’ların kendilerini Julio-Claudian’larla ilişkilendirme çabaları sırasında Titus, Britannicus’un öldürüldüğü gece onunla beraber oturduğunu iddia etmiştir. Ayrıca zehirden tattığını ve bunu sonucu ciddi ve uzun bir hastalık geçirdiğini de iddia etmiştir. Titus sonradan arkadaşı adına altın bir heykel diktirecek ve onun anısına sikke bastıracaktı.
Claudius | |||||
---|---|---|---|---|---|
Augustus | |||||
![]() İmparator Claudius’un büstü
|
|||||
4. Roma imparatoru | |||||
Hüküm süresi | 41 – 54 | ||||
Önce gelen | Caligula | ||||
Sonra gelen | Neron | ||||
Doğum | 1 Ağustos MÖ 10 | ||||
Ölüm | 13 Ekim 54 | ||||
Eş(ler)i | Aemilia Lepida Livia Medullina Plautia Urgulanilla Aelia Paetina Valeria Messalina Genç Agrippina |
||||
Çocuk(lar)ı | Britannicus, Claudia Antonia, Claudia Octavia | ||||
|
|||||
Hanedan | Julio-Claudian Hanedanı | ||||
Babası | Nero Claudius Drusus | ||||
Annesi | Antonia Minor |
Roma hanedanları |
---|
Tiberius Claudius Caesar Augustus Germanicus ya da Claudius (başa geçmeden önceki adı Tiberius Claudius Drusus Nero Germanicus, d. 1 Ağustos MÖ 10 – ö. 13 Ekim 54), Julio-Claudian hanedanının dördüncü Roma imparatorudur. 24 Ocak 41’den 54 yılında ölümüne kadar hüküm sürmüştür. Drusus ve Küçük Antonia’nın oğlu olarak Galya’da Lugdunum’da (bugünkü Lyon) doğmuştur. İtalya dışında doğmuş ilk Roma imparatorudur.
Claudius imparator olmasına pek ihtimal verilmeyen biriydi. Anlatılanlara göre bir sakatlığı vardı ve 37 yılında yeğeni Caligula ile birlikte konsül olana kadar ailesi kendisini kamu görevlerinden muaf tutmuştu. Bu zafiyeti Tiberius ve Caligula’nın yönetimleri sırasındaki tasfiyelerde diğer birçok Romalı soyluyla aynı kaderi paylaşmasını engellemiş olabilir. Bu sayede Caligula’nın suikasta kurban gitmesinden sonra ailesinin hayatta olan tek yetişkin erkeği olarak imparator ilan edilmiştir.
- 244 – III. Gordianus, Roma İmparatoru. I. Gordianus’un torunu (d. 225)
III. Gordianus | |||||
---|---|---|---|---|---|
![]() İmparator III. Gordianus’un büstü
|
|||||
32. Roma imparatoru | |||||
Hüküm süresi | 22 Nisan – 29 Temmuz 238 (Sezar olarak Pupienus ve Balbinus ile); 29 Temmuz 238 – 11 Şubat 244 (yalnız) |
||||
Önce gelen | Pupienus ve Balbinus | ||||
Sonra gelen | Arap Philip | ||||
Doğum | 20 Ocak 225 | ||||
Ölüm | 11 Şubat 244 Zaitha |
||||
Eş(ler)i | Sabina Tranquilina | ||||
|
|||||
Hanedan | Gordiani Hanedanı | ||||
Annesi | Antonia Gordiana |
Roma hanedanları |
---|
Marcus Antonius Gordianus Pius, (20 Ocak 225 – 11 Şubat 244) 238 – 244 arası (III. Gordianus olarak bilinen) Roma imparatoru. I. Gordianus’un kızı ve II. Gordianus’un kızkardeşi Antonia Gordiana’nın oğludur. Babasını adı bilinmemektedir ve kendi adını 238’de dedesinden almıştır.
Yükselişi

Alexander Severus’un, Roma eyaleti Germania Inferior’nın başkenti Moguntiacum’da (şimdi Mainz) öldürülmesinin ardından, Maximinus Thrax Roma Senatosu ve halkın çoğunluğunun güçlü muhalefetine rağmen imparatorluğunu ilan etti. Yanıt olarak Roma bir isyanı göze aldı ve Gordianus’un dedesi ve dayısı I. ve II. Gordianus, Afrika’da müşterek imparatorluklarını ilan ettiler.
İsyanları, Numidya valisi ve Maximinus Thrax’ın sadık destekçilerinden Cappellianus tarafından, bir ay içerisinde bastırıldı. I.ve II. Gordianus öldü ancak hatıraları halkın belleğinde, barışsever, edebiyat adamları ve Maximinus’un zalimliğinin kurbanları olarak sevgiyle anıldı.
Bu sırada, Maximinus Roma’ya doğru ilermekteydi ve Senato Pupienus ve Balbinus’u müşterek imparatorlar olarak seçti. Bu senatörler çok popüler insanlar değillerdi ve Roma halkı hala I. Gordianus’un yazgısının şokundaydı. Bu durumda Senato genç Gordianus’u Marcus Antonius Gordianus olarak yeniden adlandırdı ve Sezar konumuna yükselterek imparatorluk varisi yaptı. Pupienus ve Balbinus, Maximinus’u aslında tam olarak birkaç Roma Lejyonunun özellikle de Maximinus’u öldüren II. Parthica’nın ihaneti sayesinde bozguna uğrattı. Ancak onların müşterek imparatorlukları popüler kargaşalarla, askeri rahatsızlıklar ve Roma’yı 238 Haziran’ında yakıp kül eden büyük bir yangınla başladı. 29 Temmuz’da Pupienus ve Balbinus, Praetorian muhafızlar’ca öldürüldü ve Gordianus tek başına imparatorluğunu ilan etti.
Saltanatı

Yaşından dolayı, İmparatorluk yönetimi Roma senatosu ile ilişkileri kontrol eden aristokrat aileler tarafından sürdürüldü. 240’ta Sabinianus Afrika eyaletinde isyan etti ancak durum hemen kontrol altına alındı. 241’de Gordianus, yeni “praetorian prefect”‘i Timesitheus’un kızı Furia Sabina Tranquillina ile evlendi. Praetorian muhafızların başı ve imparatorun kayınpederi olarak Timesitheus, kısa bir süre sonra de facto olarak Roma İmparatorluğunu yöneticisi haline geldi.
3. yüzyıl’da, Roma sınırları, Cermen kabilelerin Ren ve Tuna nehirlerini, Sasani Krallığınında Fırat’ı geçerek saldırılarını artırması sonucu zayıflamaya başladı. Perslerin Shapur I komutasında Mezopotamya’yı işgal etmesi üzerine genç imparator Janus Tapınağı’nın kapılarını Roma tarihinde son defa açtırdı ve doğuya büyük bir ordu gönderdi. Sasani’ler (243) Resaena Muharebesi’nde bozguna uğratıldılar ve Fırat nehrinin gerisine sürüldüler. Sefer başarılıydı ve orduya katılmış olan Gordianus kayınpederi açıklanamayan bir şekilde öldüğünde düşman topraklarına bir işgali planlıyordu. Timesitheus olmadan seferin ve imparatorun güvenliği riskliydi.
Arap Philip olarak da bilinen Marcus Julius Philippus, bu dönemde imparatorun yeni Praetorian Prefect’i oldu ve sefere devam edildi. 244 başlarında Persler karşı saldırıya geçtiler. Pers kaynaklarına göre savaş bugünkü Felluce (Irak) yakınlarında yapıldı ve Roma’nın büyük bozgunu ve III. Gordianus’un ölümüyle sonuçlandı. Roma kaynakları bu savaştan bahsetmez ve Gordion’un uzakta Fırat’ın akıntısında boğulduğunu iddia eder. Antik kaynaklar sık sık Zaitha (Qalat es Salihiyah Suriye) de halefi Philip tarafından öldürüldüğünü söylese de Gordianus’un ölüm nedeni bilinmemektedir.
Gordianus’un genç ve iyi yapısı, dedesi ve amcasın ölümleri ve başka bir gaspçının ellerinde son bulan kendi trajik yazgısı ona Romalıların ölümsüz takdirini bahşetmiştir. Yeni imparatorun muhalefetine rağmen Gordianus, ölümünden sonra halkın isyanını önlemek için Senato tarafından tanrılaştırıldı.
- 641 – Herakleios, Bizans İmparatoru (d. 575)
Herakleios Ηράκλειος |
|||||
---|---|---|---|---|---|
![]() 610-613’te basılmış 35-38 yaşlarındaki Herakleios’u tasvir eden bir Solidus
|
|||||
Bizans İmparatoru | |||||
Hüküm süresi | 5 Ekim 610 – 11 Şubat 641 | ||||
Önce gelen | Phocas | ||||
Sonra gelen | III. Konstantinos Heraklonas |
||||
Doğum | y. 575 Kapadokya, Bizans İmparatorluğu |
||||
Ölüm | 11 Şubat 641 (66 yaşında) Konstantinopolis, Bizans İmparatorluğu |
||||
Eş(ler)i | Fabia Eudokia Martina |
||||
Çocuk(lar)ı | III. Konstantinos Heraklonas |
||||
|
|||||
Hanedan | Herakleios | ||||
Babası | Yaşlı Herakleios |
Herakleios Hanedanı | ||
---|---|---|
Kronoloji | ||
610-641
613-641
641
641
641
641
641
641-668
654-668
659-668
659-668
668-685
668-681
668-681
685-695
705-711
706-711
|
||
Veraset | ||
|
||
Herakleios veya Heraklius (Yunanca: Ηράκλειος, Hērakleios; Latince: Heraclius; d. y. 575 – ö. 11 Şubat 641), Bizans İmparatorluğu’nun 610–641 yılları arasındaki imparatorudur. İslam’ın Muhammed tarafından kuruluşu ve yayılışı sırasında Bizans tahtında yer alan imparatordur.
İmparatorluktan önceki yaşamı
Ailesi Ermeni asıllıydı. İmparator Mauricius döneminde, Sasani İç Savaşı sırasında 590 yılında Sasani tahtına geçen asi general Behrâm-ı Çûbîn ile savaşan Roma ordusunda kilit rol üstlenen Yaşlı Herakleios‘un oğlu olduğu sanılmaktadır. Savaştan sonra Mauricius Yaşlı Herakleiosu Kartaca’da Afrika Eksarhlığı’na atadı. Bu nedenle Herakleios’un doğum yeri kesin olarak bilinememektedir ancak Roma Afrikası’nda büyümüş olduğu sanılmaktadır. Bir rivayete göre bir delikanlıyken aslanlarla gladyatör dövüşleri yapmıştır.
608’de Yaşlı Herakleios 6 yıl önce Mauricius’u devirip imparator olmuş olan Phocas’a karşı ayaklandı. Asiler her iki Herakleios’u da konsül giysileri ile gösteren paralar bastılar. Yalnız o an için imparatorluk iddiasında bulunmuş olup olmadıkları kesin değildir. 609’da Yaşlı Herakleios‘un yeğeni Nicetas Mısır’a karadan gidip o eyaleti zapetti. Niketas, Phocas’ın gönderdiği ve tüm Bizans doğu orduları ile Mısır’a gelen general Bonosus‘u yenip eyaleti elinde tutmayı başardı. Bu arada Herakleios ordusuyla da bir deniz filosuna binip Sicilya ve Kıbrıs’ı fethettikten sonra İstanbul’a doğru yola çıktı. İstanbul’a yakında kendisini karşılamaya gelen kentin önde gelen soylularıyla ittifak kurup imparatorluk ilanı için taç giyme törenleri için planlar hazırlandı. Kente vardığında Phocas’ın damadı Priscusun komuta ettiği imparatorluk muhafızları (Excubitores) da kendisinin yanına geçti. Ciddi bir direnmeyle karşılaşmaksızın şehre giren Herakleios, Phocas’ı kendi elleriyle öldürdü.
Sasanilerle savaş
Herakleios tahta çıktığında imparatorluk güç bir durumdaydı. Phocas’ın, isyanı başlattığı Tuna boyundan orduyu çekmesi ülkeyi Avar işgaline açık hale getirmişti. İran’da Behrâm-ı Çûbîn’den tahtını Mauricius sayesinde geri alan II. Hüsrev, onun öldürülmesini Roma ile savaş nedeni saydı. Kendi sarayında Mauricius’un oğlu Theodosius olduğunu iddia ettiği bir adam vardı ve onun Roma imparatoru olarak kabul edilmesini istiyordu. Sasaniler zaten Phocas’ın imparatorluğu sırasında Mezopotamya’yı almışlar ve Herakleios’un isyanı sırasında da Suriye’ye girmişlerdi. Herakleios barış önerisinde bulundu ama Hüsrev onu Mauricius’un tahtına haksız yere geçmiş biri saydığından buna yanaşmadı. Herakleios’un ilk askerî harekâtları felaketle bitince Sasaniler hızla Batıya ilerledi. 613’te Şam’ı ve 614’te Yahudilerin işbirliğiyle Kudüs’ü ardından Mısır’ı ele geçirdiler. Kudüs’teki Kutsal Kabir Kilisesi’ni yıktılar ve Hristiyanlar için çok önemli olan Kutsal Haç’ı götürdüler.
İstanbul Boğazı kıyısına kadar ilerleyip Kadıköy’ü (Kalkhedon’u) aldılar. Avarlarla da ittifak kurdular. Durum öyle umutsuzdu ki İmparator başkenti İstanbul’dan Kartaca’ya taşımayı bile düşündü, ama patrik tarafından caydırıldı. Doğuda kaldı ve Doğu Roma ordusunu yeniden düzenlemeye girişti.
İmparatorluğun eski asker ve sivil idareyi ayıran yerel idaresini değiştirerek (sadece Ravenna ve Kartaca (Afrika’da) uygulanan Eksarhlık sistemine benzeyen yerel sistemi) Thema yerel idare sistemi adıyla kabul etti. Thema sistemi hem askerî hem sivil güçleri olan bir vali ile idare edilen, Osmanlılardaki timar sistemine benzeyen, toprağın gelirinin askerlere bırakıldığı bir kolordu çıkartan bir geniş bir yerel çevreydi.
Ordusunu bu biçimde düzenledikten sonra Herakleios 621’de ordusunun başına geçip sefere çıktı. I. Theodosius’dan sonra hiçbir imparator ordunun başında sefere çıkmamıştı. Anadolu’ya geçti ve Sasani ülkesine doğru ilerlemeye başladı. Yıllar süren bu sefer sırasında İstanbul’u 626’da Avarlar kuşattılar. O esnada Sasaniler de İstanbul Boğazına kadar ilerlediler ama karşıya geçip Avarlara yardım etme girişimleri Roma donanmasının başarısı sayesinde sonuçsuz kaldı. O sırada Avarlar Dalmaçya’ya saldıran Hırvatlarla savaşmak üzere geri çekildiler.
Bu arada Herakleios da Sasanilerin düşmanları Kafkasya’yı işgal eden Batı Göktürk Kağanı Tong Yabgu ile bağlaşıklık kurdu. Sasani kralının başkomutanı Şahrbaraz’a kral Hüsrev’in ağzından kendisinin öldürülmesi buyruğu veren mektuplar yazıp bunların komutanın eline geçmesini sağlayarak Şahrbaraz’ın tarafsızlığını sağladılar.
Kendisini terk eden Hazarların desteğinden mahrum kalan (Doğu) Romalılar tek başlarına Rahzadh komutasındaki İranlıları 627’de Ninova Savaşında yendiler. Herakleios savaş meydanında şahsen Rahzadh ile teke tek düelloya tutuştu, onu yenip öldürdü. Hüsrev yine de barışı reddediyordu. Bu nedenle Doğu Romalılar ilerlemeye devam etti. Başkent Tizpon (Ktesiphon)’a yaklaştıkları sırada Sasani soyluları Hüsrev’i öldürdüler. Yerine geçen oğlu II. Kavad barış isteğinde bulundu. Her iki imparatorluk arasında Fırat sınır olmak üzere barış yapıldı.
Muzaffer Herakleios, kendisine İranlıların Krallar Kralı unvanını aldı ama 629 yılında Yunancada basitçe monark anlamına gelen Basileus unvanını benimsedi. Bundan sonra 8 asır boyunca imparatorlar Basileus unvanını taşıyacaklardı. İmparatorluğun resmi dilini de Latince’den Yunancaya çevirdi. İmparatorluk resmen Roma adını taşımayı sürdürdü; ancak artık Rum biçiminde de söylenen bu ad her şeyden önce Yunan anlamına gelecekti.
630’da Herakleios, İran’dan geri alınan Kudüs’e de hac ziyaretinde bulundu. Ama bu yolculuktan kısa süre sonra hastalandı ve bir daha hiç ordusunun başında sefere çıkamadı.
- 731 – II. Gregorius, Katolik Kilisesi’nin 89. Papası (d. 669)
Papa Aziz
II. Gregorius |
|
---|---|
![]() Katolik Kilisesi Papası II. Gregorius portresi
|
|
Doğum | Gregorius Sabellus 669 Roma, Ravenna Eksarhlığı |
Ölüm | 11 Şubat 731 Roma, Ravenna Eksarhlığı |
Etkin yıllar | 19 Mayıs 715 – 11 Şubat 731 |
Yerine geldiği | Papa Constantinus |
Yerine gelen | Papa Zacharias |
Din | Hristiyanlık (Katolik) |
Ebeveyn(ler) | Marcellus ve Honesta. |
Papa II. Gregorius (İtalyanca: Gregorio II; İngilizce: Gregory II; Fransızca: Grégoire II) (d. 669 – o. 11 Şubat 731), 19 Mayıs 715 – 11 Şubat 731 döneminde papalık yapmıştır. Soylu bir aile çocuğu olup Roma doğmuştur ve ebeveyninin isimleri Marcellus ve Honesta olduğu bilinmektedir.
19 Mayıs 715 tarihinde Papa Constantinus’dan sonra göreve gelmiştir. Papalığı Bizans İmparatorluğu’nda yaşanan ikonoklazm tartışmaları ile geçmiştir. Bizans İmparatorluğu merkezi ile bu nedenle ortaya çıkan anlaşmazlık gittikçe daha da ciddileşmiş ve isyanlar, ikiye bölünmeler ve iç harpler ortaya çıkartmıştır. Bu kargaşalık içinde II. Gregorius Roma’da bulunan ve o zamana kadar Bizans’ın ve Bizans’ın İtalya’daki idaresi olan Ravenna Eksarhlığı altında bulunan düşük statüsünü yükseltme için uğraş vermiş ve böylece sadece dinsel işlerle ilgilenen Papalık gittikçe diğer alanlarda da Hristiyanlığa inananlar üzerinde iktidar gücü kazanmaya başlamıştır.
- 1503 – Yorklu Elizabeth, İngiltere Kraliçesi (d. 1466)
Yorklu Elizabeth | |
---|---|
![]() |
|
İngiltere konsort kraliçesi | |
Hüküm süresi | 18 Ocak 1486-11 Şubat 1503 |
Taç giymesi | 25 Kasım 1487 |
Doğum | 11 Şubat 1466 Westminster Sarayı, Londra, İngiltere |
Ölüm | 11 Şubat 1503 Londra Kalesi, Londra, İngiltere |
Defin | 24 Şubat 1503 Westminster Abbey |
Eş(ler)i | VII. Henry (e.1486) |
Çocuk(lar)ı | Arthur Tudor Margaret Tudor VIII. Henry Elizabeth Tudor Mary Tudor Edmund Tudor Katherine |
Hanedan | York Tudor |
Babası | IV. Edward |
Annesi | Elizabeth Woodville |
Dini | Katolik |
İmza | ![]() |

Yorklu Elizabeth (11 Şubat 1466 – 11 Şubat 1503), 1486’da İngiltere kralı olan VII. Henry ile evlendi ve İngiltere kraliçesi oldu. VII. Henry’nin karısı, VIII. Henry’nin annesi, IV. Edward’ın kızı, III. Richard’ın yeğeni ve V. Edward’ın kızkardeşidir. Ayrıca IV. Edward’ın kızı ve V. Edward’ın kızkardeşi olması dolasıyla da İngiltere Prensesidir. İngiltere Krallarının kardeşi, kızı, yeğeni, karısı ve annesidir.
Hayatı
Kralın kızı
Elizabeth 1466’da, Westminster Sarayı’nda Kral IV. Edward ile Kraliçe Elizabeth Woodville’in ilk çocukları olarak doğdu. Büyükanneleri Bedford Düşesi Jacquetta ve York Düşesi Cecily Neville sponsorluğunda vaftiz edildi. Üçüncü sponsoru ise kuzeni 16. Warwick Kontu Richard Neville idi.
1469’da kısa bir süre Northumberland Kontu John Neville’in oğlu George Neville ile sözlendi. John Neville, abisi 16. Warwick Kontu Richard Neville’in çıkardığı isyanda Kral IV. Edward’ı desteklemiş, daha sonra abisi Warwick’in tarafına geçmişti. 1475’te Fransa Kralı XI. Louis, Elizabeth ile oğlu VIII. Charles’ın sözlenmesini kabul etmişti. Ancak 1482’de bu sözünden vazgeçti.
Kralın kardeşi
9 Nisan 1483, Elizabeth’in babası beklenmeyen bir şekilde öldü ve küçük erkek kardeşi Galler Prensi Edward kral oldu. Amcası Gloucester Dükü Richard yeğeninin koruyucusu ve yeğeni olgun bir yaşa ulaşana kadar Kral vekili oldu.[1]
Abisinin ölümünden sonra Gloucester Dükü, yeğenlerini Woodville ailesinden uzaklaştırmak için çabalamaya başladı. Yeğeni V. Edward, Galler Prensi olarak yaşadığı Ludlow’dan taç giymek için geleceği Londra’ya yolculuğa çıktığında, amcası tarafından yolda karşılandı ve güvenliği öne sürülerek Londra Kulesi’ne götürüldü. Eski Kraliçe Elizabeth Woodville kızları ve diğer oğlu York Dükü Richard ile birlikte Westminster Abbey’e sığındı. Gloucester, diğer yeğeni Prens Richard’ın abisi Edward ile birlikte kuleye getirilmesini istedi.
İki ay sonra 22 Haziran 1483’te Kral IV. Edward’ın Elizabeth Woodville ile olan evliliği geçersiz sayıldı. Parlamento Titulus Regius isimli yasa ile bunu destekledi. Bu durum IV. Edward’ın iki prensini ve kızlarını gayrimeşru sayıyor, bu yüzden tahtta hakları olmadığını söylüyordu. Gloucester Dükü Richard, yeğenleri gayrimeşru ilan edilince 6 Temmuz 1483’te III. Richard olarak tahta çıktı. Yeğenleri, V. Edward ve York Dükü Richard bundan kısa süre sonra kuleden kayboldu. Öldürüldüklerine dair söylentiler yayılmaya başladı.[2]
Kralın yeğeni
Elizabeth’in annesi, eski Kraliçe Elizabeth Woodville, Henry Tudor’un annesi Lady Margaret Beaufort ile ittifak kurmaya başladı. Henry Tudor, Kral III. Edward’ın torunun çocuklarından biri olsa bile tahtta hak iddia etme şansı oldukça azdı.[3] Buna rağmen annesi Margaret Beaufort ve Elizabeth Woodville Henry’nin taht için savaşması gerektiğine, kazandığında ise Elizabeth ile evlenerek iki rakip ailenin birleşmesi konusunda anlaşmışlardı. Aralık 1483’te, Rennes’de bir katedralde, Henry Tudor, Elizabeth ile evleneceğine herkese ilan etti.
1484’te Elizabeth ve ailesi Westminster Abbey’deki sığınaklarından ayrıldı ve saraya geri döndü. III. Richard’ın, hasta karısı Anne Neville öldüğünde Elizabeth ile evleneceğine dair söylentiler ortaya çıktı. Croyland Chronicle’a göre Kral Richard bu söylentiyi yalanlamak zorunda kaldı. Sir George Buck (b. 1560-d.1622) çok sonraları bu söylentinin gerçekliği ile ilgili kanıtının olduğunu, Elizabeth’in mektuplarından birinde amcası Kral ile evlenmeye istekli olduğunu iddia etmişti. Kral VI. Edward’ın evliliğini gayrimeşru kılan Titulus Regius tek kopyasını ortaya çıkaran Buck, bu evlilikle ilgili iddiasına kanıt sunamadı. Anne Neville’in ölümünün ardından, III. Richard yeğeni Elizabeth’i saraydan uzaklaştırdı ve Portekiz Prensesi Joanna ile evlenmek için görüşmelere başladı. Elizabeth için ise gelecek Portekiz Kralı I. Manuel ile evlilik planladı.[4]
7 Ağustos 1485’te Henry Tudor ve ordusu Galler’e geldi. 22 Ağustos 1485’te Henry Tudor ve III. Richard, Bosworth Field Muharebesi’nde karşı karşıya geldi. III. Richard, sayıca üstün olmasına rağmen, kendi tarafında bulunan bazı güçlü lordlar tarafından ihanete uğradı ve savaşta yenildi. Henry Tudor, VII. Henry olarak İngiltere Kralı oldu.[5]
Kralın karısı
Kral IV. Edward’ın en büyük kızıydı ve yaşayan erkek kardeşi olmadığından Elizabeth’in kendi başına İngiltere tahtında hak iddia etme şansı vardı. Savaşı kazanan Henry ise Elizabeth ile evlenmenin, krallığa istikrar getireceğini ve York Hanedanı’nın diğer yaşayan üyelerinin tahtta hak iddia etmesini zayıflatacağını görmüştü. Bunun yanında Henry, tahtı York Hanedanı’ndan biriyle yaptığı evlilikle değil, savaşarak aldığının bilinmesini istiyor, tahtı paylaşmak istemiyordu.[6] Bu yüzden 30 Ekim 1485’te, evliliğinden önce Kral olarak taç takmayı seçti.
Evlilikleri başta siyasal nedenler ve ülke çıkarları için yapılmış olsa da Henry ve Elizabeth zamanla birbirlerini sevdiler. Elizabeth’in 1503’teki ölümüne kadar mutlu bir çift portresi çizdiler. Elizabeth sakin karaktere sahip sevgi dolu bir anne ve destekleyici bir eşti. Saraylılar ve halkı tarafından seviliyordu.
Çocukları
- Arthur, Galler Prensi (20 Eylül 1486 – 2 Nisan 1502)
- Margaret, İskoçya Kraliçesi (28 Kasım 1489 – 18 Ekim 1541)
- Henry VIII, İngiltere Kralı (28 Haziran 1491 – 28 Ocak 1547)
- Elizabeth (2 Temmuz 1492 – 14 Eylül 1495), Westminster Abbey’deki St Edward Şapeli’ne gömüldü
- Fransa Kraliçesi Mary (18 Mart 1496 – 25 Haziran 1533)
- Edmund (21 Şubat 1499 – 19 Haziran 1500), Westminster Abbey’de gömülü
- Katherine (2 Şubat 1503 – 10 veya 18 Şubat 1503), Westminster Abbey’de gömüldü.
- 1650 – René Descartes, Fransız matematikçi, bilim insanı ve filozof (d. 1596)
- 1823 – William Playfair, İskoç mühendis ve siyasi ekonomist (d. 1759)
- 1829 – Aleksandr Griboyedov, Rus oyun yazarı, besteci, şair ve diplomat (d. 1795)
- 1857 – Sadık Rıfat Paşa, Osmanlı Hariciye Nazırı (d. 1807)
Sadık Rıfat Paşa | |
---|---|
Osmanlı Hariciye Nazırı | |
Görev süresi 1841-1841 |
|
Yerine geldiği | Mustafa Reşid Paşa |
Yerine gelen | İbrahim Sarim Paşa |
Görev süresi 1843-1844 |
|
Yerine geldiği | İbrahim Sarim Paşa |
Yerine gelen | Mehmed Şekib Paşa |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 25 Ekim 1807 İstanbul |
Ölüm | 11 Şubat 1857 (49 yaşında) İstanbul |
Sadık Rıfat Paşa (25 Ekim 1807 – 11 Şubat 1857), iki kez Osmanlı Hariciye Nazırlığı yapmış diplomat ve devlet adamıdır.
Sadık Rıfat Paşa’nın kariyeri başlangıçta Tanzimat döneminin diplomat kökenli üç devlet adamı (Koca Mustafa Reşit Paşa, Mehmet Emin Ali Paşa ve Keçecizade Mehmet Emin Fuat Paşa) ile aynı çizgiyi izledi. Ancak içerideki kişisel rekabet ve o dönemde Osmanlı üst düzey bürokratlarının yerlerinin dama taşları gibi sık sık değiştirilmesi ve özellikle dış güçlerin müdahaleleri nedeniyle (19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde kimlerin hangi mevkilere getirileceğinde yabancı güçler söz sahibiydi) en yüksek makam olan sadrazamlığa gelemedi. Nispeten genç yaşta da öldü.
Çocukluğu ve gençliği
Sadık Rıfat Paşa 1807 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Osmanlı Devleti’nin Masarifat Nazırı (giderlerden sorumlu bakan) Hacı Ali Bey’di. Hacı Ali Bey Enderun’da yükselerek Tophane Nazırı, daha sonra da Tersane Emini olmuş, daha sonra da nazırlığa yükselmişti. Sadık Rıfat Paşa temel eğitiminden sonraki tahsilini Sarayı Hümayundaki Hazine Odasında devam etti. Ancak ailesinin tek erkek çocuğu olduğundan ve annesinin evladından ayrılmak istememesi nedeniyle dönemin padişahı II. Mahmut’un emri ile bir sene sonra Sadaret Mektubi Kalemi’nde çırak yapıldı.
Gösterdiği şevk nedeniyle kalembaşının dikkatini çeken Sadık Rıfat, 19 yaşında, 1823 yılında Hocaganlık rütbesini aldı. 1828 yılında Amedi Odası hulefalığına, yani Bakanlar Kurulu başkatipliğinde memurluğa tayin edildi. Bu sırada 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı başlamıştı. Padişahın maiyeti ile Edirne ve Gelibolu taraflarına gitti. Gayretleriyle Dahiliye Nazırı Pertev Paşa’nın da dikkatini çekmiştir. Pertev Paşa’nın bu ilgisi başta Sadık Rıfat’ın lehine gelişmesine karşılık daha sonra kendisinin bir süre İstanbul’dan çıkarılmasına neden olacaktır. Bu sırada Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlı Devleti’nin yenilgisi ile bitti ve 1829’da imzalanan Edirne Antlaşması ile bağımsız bir Yunanistan kuruldu. Genç Sadık Rıfat öncelikle Yunan sınırının çizilmesi ile görevlendirilen elçiler heyetinde zabıt katibi olarak, daha sonra da aynı görevle Mısır Meselesi’nin çözülmesinde görevlendirilecek, daha sonraki elçilik görevinin ilk tecrübelerini edinecektir. Bu arada sık sık padişahın huzuruna çıktığından, saraydaki ikinci kâtip Vassaf Efendi’nin de dikkatini çekti.
Diplomatlık kariyeri
Viyana Büyükelçiliği
Bu sırada Osmanlı Devleti’nin en güçlü adamlarından biri durumuna gelmiş olan Pertev Paşa, başta düşmanı Akif Paşa tarafından sürekli eleştirilmekte, özellikle de 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nın gerçek suçlusu gibi gösterilmekteydi. Halk arasında “tuğsuz padişah” olarak anılan bu devlet adamı en sonunda düşmanları tarafından padişah II. Mahmut’u devirip yerine veliaht Abdülmecid Efendi’yi geçirmek istemekle suçlanınca görevinden alınıp sürgüne gönderildi, sürgünde de idam edildi. Vassaf Efendi’nin de sürgüne gönderilmesinden sonra Sadık Rıfat’ı devlet kademelerinde himaye edecek kimse kalmamıştı. Akif Paşa’nın Mülkiye Nazırı olması sonucunda Pertev Paşa’nın taraftarı olarak görülen Sadık Rıfat, Hariciye Müsteşarı payesi ile Viyana’ya büyükelçi olarak atanarak İstanbul’dan çıkarıldı.
Viyana Büyükelçiliği sırasında Avusturya imparatoru I. Ferdinand’ın Venedik kralı olarak taç giyme törenine katılmak üzere İtalya’ya gitmiş, bu sırada gördüklerini anlattığı İtalya Seyahatnamesi adlı eserini yazmıştır. Yine bu görevi ve büyükelçiliği sırasında Avusturya Dışişleri Bakanı ve Başbakanı, o dönemde Avrupa diplomasisini yönlendiren kişi olan, Prens Clemens von Metternich ile pek çok defa görüşmüştür. Büyükelçilik görevlerinden biri olan Avrupa’daki olaylar ve siyasal durum hakkında bir analiz yaparak bunu İstanbul’a ilettiği yazılarını Avrupa Ahvaline Dair adıyla da bilinen risalesinde özetledi.
Mısır sorunundaki rolü
Bu sırada Mısır Meselesi yeniden gündeme gelmektedir. 1833’te imzalanan Kütahya Antlaşması Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya istediği hemen hemen her hakkı vermekle birlikte, ne bağımsızlığını ilan edebilmiş ne de Mısır valiliğini babadan oğula geçirebilmişti. Çok daha önemlisi Kütahya Antlaşması iki devletin birbiriyle karşılıklı olarak imzaladıkları bir antlaşma değil, II. Mahmut’un bir fermanla vermeye hazır olduğu ödünlerin kaleme alınmasıydı. Bir fermanla verilen bir hakkın bir başka fermanla kolayca elinden alınabileceğini bilen Mehmet Ali Paşa, bağımsızlığını ilan edebilmek için 1839 tarihinde yeniden harekete geçti. Savaşın yeniden başlaması ile Mehmet Ali Paşa’nın oğlu Kavalalı İbrahim Paşa, orduları ile birlikte Halep’ten ilerleyerek Nizip’te Osmanlı ordularına ağır kayıplar yaşattı. Kavalalı İbrahim Paşa savaşı kazandığı sırada padişah II. Mahmut ölmüş, yerine oğlu Abdülmecit geçmişti. Abdülmecit’in tahta çıkması ve Koca Mehmet Hüsrev Paşa’yı sadrazam yapması, Hüsrev Paşa’nın rakibi Kaptanıderya Ahmet Fevzi Paşa’yı ürkütmüş, Fevzi Paşa da Çanakkale’deki Osmanlı donanmasını alarak Mısır’a sığınmıştı. Böylece Osmanlı Devleti ordusuz ve donanmasız kalmıştı. Bu durum ve üstelik İbrahim Paşa’nın İstanbul’a yürüyebilecek bir mesafede olması sorunu yeniden uluslararası bir meseleye dönüştürmüştü. Bu gelişmelerin üzerine Osmanlı Devleti Mehmet Ali Paşa ile anlaşmanın yollarını aramaya başladı. Bu sırada İstanbul’a gelmiş olan Sadık Rıfat Paşa, Mısır Meselesi’nin çözülmesi için Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya gönderilecek olan heyette görevlendirildi. Sadık Rıfat Paşa çok gayret göstermesine ve görüşme üzerine görüşme yapmasına rağmen bir anlaşmaya varamadan İstanbul’a döndü. Bu sırada İstanbul’da Tanzimat Fermanı ilan edilmiş, devlet Tanzimat devrine girmişti.
Hariciye Nazırlığı
İskenderiye’de bulunduğu sırada Sadık Rıfat Paşa, Mısır’da devlet için iyi hizmetlerde bulunması sebebiyle Sadaret Müsteşarlığına getirildi. Dönmesini takiben Paşa Tanzimat Fermanında yer alan sözlerin hayata geçirilebilmesi, Fermanda verilen sözlerin taşrada uygulanabilmesi için çalışmalarına başladı. Bu görevleri sırasında yine takdir edilmiş, 1840’ta vezir rütbesini alarak Hariciye Nazırlığına atanmıştır. Zor bir zamanda Hariciyede dokuz aylık görevi sonrasında idaresizlik suçlaması ile azledildi. Yerine Ticaret Nazırı İbrahim Sarim Paşa getirildi.
Sadık Rıfat Paşa boş kaldığı sekiz aylık dönemden sonra, 1842 yılında, 1837’de oluşturulmuş küçük bir danışma meclisi olan Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye üyeliğine getirildi. İki ay sonra da Viyana’ya ikinci kez büyükelçi tayin edildi. Bir yıl sonra, 1843’te de ikinci kez İbrahim Sarim Paşa’nın yerine Hariciye Nazırlığına getirildi. 1844’te görevinden alındı. Aynı hafta yine Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye üyeliğine, 1845’te de bu meclisin başkanlığına getirildi. 1847’de ise yeniden bakan olarak Maliye Nazırlığına atandı. İki ay sonra Maliye Nazırlığı görevinden alınan Paşa tekrar Hariciye Nazırlığına, kısa bir süre sonra da tekrar Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye başkanlığına getirilmesine rağmen dokuz ay sonra bu görevden de alınır. 1849’da kez Meclis-i Vala-yi Ahkamı Adliye başkanlığına tekrar getirilir, 1851’de bu kurumun başkanlığına Koca Mustafa Reşit Paşa’nın getirilmesi sonucunda tekrar görevden alınır.
Bu arada Fransa’da imparatorluğunu ilan eden ve uluslararası ilişkilerdeki konumunu güçlendirmek isteyen III. Napolyon kendisine uygun hedef olarak Osmanlı Devleti’ni görmüş, 1740’ta imzalanan ve Osmanlı Devleti’nde yaşayan Katoliklerin himayelerinin Fransa’ya verildiği antlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesini istemişti. Osmanlı Devleti’nin Fransa’nın baskısı altında bu öneriyi kabul etmesinin Kutsal Topraklardaki statükoyu bozacağını açıklayan Rus Çarı I. Nikolay, kendi ülkesi için de aynı hakları istedi ve katı bir asker ve koyu bir Ortodoks olan Prens Menşikov’u İstanbul’a olağanüstü yetkilerle elçi olarak yolladı. Hariciye Nazırı Keçecizade Fuat Paşa’yı görüşmelerin dışında bırakacak şekilde hareket eden Menşikov’un bu tutumundan dolayı Keçecizade Fuat Paşa Hariciye Nazırlığından istifa etti. Onun yerine o sırada boş olan Sadık Rıfat Paşa atanacaktı.
Bu arada Rusya ile Osmanlılar arasındaki gerginliğin artması ve sorunu kendi çıkarları için de tehlike olarak gören İngiltere, Fransa ve Avusturya’da işe karışmaya başlaması ile Kırım Savaşı’na gidecek süreç başladı. Batılı güçleri arkasında hisseden Babıali’de gitgide Rus taleplerine daha fazla direnmeye En sonunda Prens Menşikov taleplerinin üç gün içinde kabul edilmemesi halinde İstanbul’dan ayrılacağını bildirdi. Bu sırada Prens Menşikov’un talepleri karşısında sürekli direnen Sadrazam Damat Mehmet Ali Paşa ve Hariciye Nazırı Sadık Rıfat Paşa görevlerinden alındılar. Her ikisinin de görevden alınmaları için Prens Menşikov padişaha şikayette bulunmuş, gerekçe olarak da paşaların o zamanki diplomasi dili olan Fransızca’yı bilmemelerini göstermiştir. Asıl amacı Babıali üzerindeki Rus baskısını artırmak ve Rus karşıtlarını görevlerinden uzaklaştırmaktır. Böylece Sadrazamlığa Giritli Mustafa Naili Paşa, Hariciye Nazırlığına da Koca Mustafa Reşid Paşa atandı. Ancak Prens Menşikov yine de 27 Mayıs 1853’te İstanbul’dan elleri boş olarak ayrıldı ve Kırım Savaşı]başladı.
Son yılları
Koca Mustafa Reşid Paşa’nın Hariciye Nazırı olması üzerine Sadık Rıfat Paşa dördüncü kez Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye başkanlığına tayin edildi. Ancak savaş kararını ve savaş esnasındaki Batılı devletlerin tekliflerini görüşmek üzere yapılan pek çok toplantıya Paşa da katıldı. Bu arada üst danışma meclisi olan Meclis-i Ali-ye Tanzimat üyeliğine getirildi. 2 yıl süren bu görevi sırasında ayağında nükseden bir ağrı nedeniyle ameliyat olmuş, ancak ameliyat durumunu daha da kötüleştirmiş ve Sadık Rıfat Paşa 1857 yılında ölmüştür.
Eserleri
Sadık Rıfat Paşa’nın 15 risalesi şunlardır:
- Rusya Muharebesi Tarihi.
- Gülbüni İnşa
- Avrupa Ahvaline Dair (Viyana’da Büyükelçi İken)
- İtalya Seyahatnamesi (Viyana’da Büyükelçi İken)
- Amedçi İken Yazdığı Maruzat
- Mustafa Reşit Paşa’ya Yazdığı Mektuplar (Viyana’da Büyükelçi İken)
- Babıali’ye Yazdığı Mektuplar (Viyana’da Büyükelçi İken)
- Babıali’ye Yazdığı Mektuplar (İskenderiye’de Mehmed Ali Paşa ile Görüştüğü Dönemde)
- Tanzimat Fermanı ile ilgili Valilere Gönderdiği Siyasi Yazılar
- Resmi ve Şahsi Mektupları
- Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye Başkanı ve Meclis-i Ali-yi Tanzimat Üyesi İken Yazdığı Mazbatalar
- Devlet İşlerinin Düzeltilmesi ve Bazı Islahat Hakkında Muhtelif Zamanlarda Yazdığı Layihalar ve Mazbatalar
- Bazı Islahata Dair Ara Sıra Kaleme Aldığı Layihalar
- Risale-i Ahlak
- Zeyil Risale-i Ahlak
Bunların dışında Sadık Rıfat Paşa’nın diğer eserleri oğlu Rauf Bey tarafından toplanmış ve Müntahabat-ı Asar-ı Rıfat Paşa adı altında yayınlanmıştır.
- 1868 – Léon Foucault, Fransız fizikçi (Foucault sarkacı ve jiroskop araçlarıyla tanınan) (d. 1819)
- 1870 – Carlos Soublette, Venezuela Devlet Başkanı (d. 1789)
Carlos Soublette | |
---|---|
![]() |
|
8. Venezuela Devlet Başkanı | |
Görev süresi 11 Mart 1837 – 1 Şubat 1837 |
|
Yerine geldiği | José María Carreño |
Yerine gelen | José Antonio Páez |
Görev süresi 28 Ocak 1843 – 1 Şubat 1847 |
|
Yerine geldiği | José Antonio Páez |
Yerine gelen | José Tadeo Monagas |
49. Venezuela Dışişleri Bakanı | |
Görev süresi 11 Mart 1837 – 1 Şubat 1837 |
|
Başkan | Julián Castro |
Yerine geldiği | Luis Sanojo |
Yerine gelen | Pedro de las Casas |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | Carlos Valentín José de la Soledad Antonio del Sacramento de Soublette y Jerez de Aristeguieta 15 Aralık 1789 Vargas, Venezuela |
Ölüm | 11 Şubat 1870 (80 yaşında) Caracas, Venezuela |
Partisi | Muhafazakar Parti |
Evlilik(ler) | Olalla Buroz y Tovar |
Mesleği | General, Siyasetçi |
Askerî hizmeti | |
Bağlılığı | ![]() |
Hizmet yılları | 1810-1830 |
Rütbesi | General |
Carlos Soublette (15 Aralık 1789 – 11 Şubat 1870), Venezuelalı devlet başkanı, 11 Mart 1837’den 1 Şubat 1839’e kadar ve 28 Ocak 1843’ten 1 Mart 1847’ye kadar Venezuela devlet başkanlığı yapmıştır.
- 1872 – Edward James Roye, Liberyalı tüccar ve siyasetçi (d. 1815)
- 1884 – Cenanizade Mehmed Kadri Paşa, Osmanlı devlet adamı (d. 1832)
Cenanizade Mehmed Kadri Paşa | |
---|---|
![]() |
|
Osmanlı Sadrazamı | |
Görev süresi 9 Haziran 1880 – 12 Eylül 1880 |
|
Hükümdar | II. Abdülhamid |
Yerine geldiği | Mehmed Said Paşa |
Yerine gelen | Mehmed Said Paşa |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 1832 Antep, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 11 Şubat 1884 (52 yaşında) Edirne, Osmanlı İmparatorluğu |
Cenanizade Mehmed Kadri Paşa (1832 – 11 Şubat 1884), II. Abdülhamid saltanatında 9 Haziran 1880 – 12 Eylül 1880 tarihleri arasında üç ay üç gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Ayrıca 6 Ağustos 1874 – 7 Eylül 1874 ve 11 Şubat 1876 – 4 Şubat 1877 tarihleri arasında İstanbul Şehremini (Belediye Başkanı) olmuştur.
Hayatı
Kıbrıs Mutasarrıfı İshak Hakkı Paşa’nın oğludur. 1832 yılında Antep’te dünyaya gelmiştir. Temel eğitiminden sonra, İslami ilimleri, edebiyatı, Arapça ve Farsça’yı memleketinde öğrenmiş, İstanbul’a geldikten sonra Fransızca ve İngilizce ve çağdaş bilimleri tahsil etmiştir. Memuriyete Antep kazası nüfus mukayyıtlığı ile başlamış, burada nüfus nazırlığına geldikten sonra İstanbul’a taşınmıştır. Bir süre Tercüme Odası’nda çalışan Kadri Bey, 1864’te Mahkeme-i Ticaret-i Bahriye Reisliği’ne gelmiş, Meclis-i Ali-i Hazain Başkatipliği, Meclis-i İdare-i Bahriye Reisliği gibi görevlerden sonra Altıncı Belediye Dairesi reisliğine tayin edilmiştir.
Bir ara Nafia Nezaretinde müsteşarlık yapan ve sonradan tekrar Altıncı Belediye Dairesi’ne atanan Kadri Paşa, buradan Şehremaneti’ne (Belediye) tayin olunmuş, kısa bir süre Nafıa Nezareti’nde ve Bahriye Müsteşarlığı’nda bulunduktan sonra tekrar Şehremaneti görevine tekrar tayin edilmiştir. 1 sene kadar bu görevde kalan Kadri Paşa daha sonra 5 Şubat 1877-4 Şubat 1878 tarihlerinde Şura-yı Devlet Reisliği, Sivas ve Bağdat Valiliği yapmıştır. İstanbul’a Dahiliye Nazırı olarak dönen ve buradan Ticaret Nezareti’ne atanan Kadri Paşa daha sonra kısa bir süre için sadrazamlık yapmış, hemen ardından ise Edirne Valiliği’ne atanmış ve 11 Şubat 1884’te burada ölmüştür. Mezarı Hasan Sezai Dergahı civarındadır.
Kadri Paşa Yalısı

Kadri Paşa’ya kayınbabası İzmir valisi Hekim İsmail Paşa’dan intikal eden Boğaziçi Kanlıca’daki 19. yüzyıl ortalarından kalma yalısı bugün Paşa’nın ismiyle, Kadri Paşa Yalısı olarak anılmaktadır ve torunlarının mülkiyetindedir. Kadri Paşa, Hekim İsmail Paşa’nın kızı Adviye ile evlenir. Bu evlilikten Seniye, Afife, Makbule, Mediha, Şevket, İsmail isimli çocukları dünyaya gelir. Kanlıca’da bulunan yalıda yaşayan aile, uzunluğu 110 metreyi bulan yalının gemi kazaları sonucu yıkılıp parçalanmasıyla, dağılır. Yıkılan bölümler 3. şahıslara satılır. Bu yalı, İstanbul Boğazı’nda hala ilk sahipleri tarafından yaşatılmaya çalışılan çok az eserden biridir.
- 1888 – Sarah Elmira Royster, Edgar Allan Poe’nun sevgilisi (d. 1810)
- 1892 – James Skivring Smith, Liberyalı doktor ve siyasetçi (d. 1825)
- 1894 – Emilio Arrieta, İspanyol besteci (d. 1823)
- 1941 – Rudolf Hilferding, Avusturya doğumlu Alman politikacı (d. 1877)
- 1948 – Sergei Eisenstein, Rus yönetmen ve senarist (d. 1898)
- 1949 – George Botsford, Amerikalı Ragtime bestecisi (d. 1874)
- 1963 – Sylvia Plath, Amerikalı şair ve yazar (d. 1932)
- 1970 – Tahsin Yazıcı, Türk asker ve siyasetçi (d. 1892)
- 1975 – Cemal Hüsnü Taray, Türk siyasetçi (d. 1893)
- 1976 – Lee J. Cobb, Amerikan oyuncu (d. 1911)
- 1977 – Clarence Garrett, Amerikalı beyzbol oyuncusu (d. 1891)
- 1978 – James Bryant Conant, Amerikalı kimyager (d. 1893)
- 1982 – Takashi Shimura, Japon oyuncu (Yedi Samuray) (d. 1905)
- 1985 – Henry Hathaway, Amerikalı sinema yönetmeni ve aktör (d. 1898)
- 1986 – Frank Herbert, Amerikalı yazar (d. 1920)
- 1989 – Leon Festinger, Amerikalı sosyal psikolog (d. 1919)
- 1992 – Hikmet Tanyu, Türk akademisyen, şair ve yazar (d. 1918)
- 1993 – Robert William Holley, Amerikalı biyokimyacı ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (d. 1922)
- 2000 – Roger Vadim, Fransız film yönetmeni (d. 1928)
- 2006 – Kani Yılmaz, PKK’nın bir dönem üst düzey yöneticisi (d. 1950)
- 2006 – Peter Benchley, Amerikalı yazar (d. 1940)
- 2010 – Alexander McQueen, İngiliz moda tasarımcısı ve desinatör (d. 1969)
- 2012 – Siri Bjerke, Norveçli siyasetçi ve bakan (d. 1958)
- 2012 – Whitney Houston, Amerikalı şarkıcı (d. 1963)
- 2014 – Alice Babs, İsveçli şarkıcı (d. 1924)
- 2015 – Anne Cuneo, İsviçreli-Fransız gazeteci, film yönetmeni ve senarist (d. 1936)
- 2015 – Roger Hanin, Fransız oyuncu (d. 1925)
- 2015 – Bob Simon, Amerikalı gazeteci ve haber spikeri (d. 1941)
- 2016 – William Haze, Amerikalı oyuncu ve müzik menajeri (d. 1966)
- 2016 – Kevin Randleman, Amerikalı dövüş sporcusu ve güreşçi (d. 1971)
- 2017 – Danièle Djamila Amrane-Minne, Fransız kadın hakları savunucusu aktivist (d. 1939)
- 2017 – Chavo Guerrero Sr., Meksika asıllı Amerikalı profesyonel güreşçi (d. 1949)
- 2017 – Kurt Marti, İsviçreli teolog ve şair (d. 1921)
- 2017 – Fab Melo, Brezilyalı eski basketbolcu (d. 1990)
- 2017 – Jiro Taniguchi, Japon çizer, yazar ve animatör (d. 1947)
- 2018 – Vic Damone, Amerikalı geleneksel pop-grup şarkıcısı, söz yazarı, oyuncu, radyo, televizyon sunucusu ve şovmen (d. 1928)
- 2018 – Jan Maxwell, Amerikalı şarkıcı ve oyuncu (d. 1956)
- 2018 – Juozas Preikšas, Litvanyalı Roma Katolik piskopos (d. 1926)
- 2019 – Ricardo Boechat, Arjantin doğumlu Brezilyalı haber sunucusu, yazar ve gazeteci (d. 1952)
- 2019 – Sibgatullah Müceddidi, Afganistan İslam Cumhuriyeti’nin ilk başkanı olmuştur (d. 1926)
Sibgatullah Müceddidi صبغت الله مجددی |
|
---|---|
![]() |
|
Afganistan Devlet Başkanı | |
Görev süresi 28 Nisan 1992 – 28 Haziran 1992 |
|
Başbakan | Abdül Sabur Ferid Kuhistani |
Yerine geldiği | Abdül Rahim Hatif (Geçici) |
Yerine gelen | Burhaneddin Rabbani |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 1926 Afganistan |
Ölüm | 11 Şubat 2019 (93 yaşında) |
Partisi | Afgan Ulusal Kurtuluş Cephesi |
Dini | Sünni İslam |
Sibgatullah Müceddidi (1926 – 11 Şubat 2019), Sovyet-Afgan Savaşı’nın bitiminden ve Afganistan’da sosyalist rejimin yıkılmasından sonra kurulan Afganistan İslam Cumhuriyeti’nin ilk başkanı olmuştur.
Afgan Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin lideridir. Afgan Ulusal Barış Komisyonu’nun başkanlığını da yapmıştır.
Kabil’de Müslüman ve dindar bir aileden gelmektedir. Müceddidi ailesi Afganistan’da dönemin en prestijli ailelerinden biridir. Kendisi Sünni Müslümandır.
1989’da Afganistan’daki geçici hükûmet tarafından başkan olarak atanmıştır. 1992’ye kadar bu görevi yürütmüştür.
12 Mart 2006’da Müceddidi’ye bir saldırı düzenlenmiştir. Kabil’de arabasının yanında bir bomba patlatılmıştır. Müceddidi bu saldırıyı hafif yaralarla atlatmıştır. Saldırı sonrası devlet başkanı Hamid Karzai yaptığı açıklamada, Müceddidi’nin bu saldırıyı atlatmasının Afgan halkı tarafından sevinçle karşılandığını söylemiştir. Müceddidi 11 Şubat 2019’da 93 yaşında ölmüştür.
Siyasi görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Abdül Rahim Hatif (Geçici) |
Afganistan Devlet Başkanı 1992 |
Sonra gelen: Burhaneddin Rabbani |
- 2020 – François André, Fransız siyasetçi (d. 1967)
- 2020 – Ramjit Raghav, Dünyanın en yaşlı babası (d. 1916)
- 2021 – L. Desaix Anderson, Amerikalı siyasetçi ve diplomat (d. 1936)
- 2021 – Rusty Brooks, Amerikalı profesyonel güreşçi (d. 1958)
- 2021 – Joan Weldon, Amerikalı şarkıcı, tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1930)
- 2023 – Selçuk Yaşar, iş insanı (d. 1925)
Selçuk Yaşar
|
|
---|---|
Doğum | Selçuk Yaşar 17 Ocak 1925 Rodos, İtalya Krallığı |
Ölüm | 11 Şubat 2023 (98 yaşında) İzmir, Türkiye |
Defin yeri | Soğukkuyu Mezarlığı, İzmir |
Milliyet | Türk |
Meslek | İş insanı |
Evlilik |
Zuhal Yaşar
(e. 1954; ö. 2023) |
Çocuk(lar) | 3 |
Ödüller | ![]() |
Selçuk Yaşar (17 Ocak 1925, Rodos – 11 Şubat 2023, İzmir), Türk iş insanıdır. Türkiye’nin önemli kuruluşlarından olan Yaşar Holding’in kurucusu ve onursal başkanıdır.[1]
Hayatı

17 Ocak 1925 tarihinde Rodos’ta dünyaya geldi.[2] Babası boya ticareti yapan Selçuk Yaşar ve ailesi 1931 yılında İzmir’e taşındı. Kemeraltı Şeritçiler Çarşısı’nda dükkân açan aile burada da ticaret yapmayı sürdürdü. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de bulunan Saint Joseph’de, lise öğrenimini ise İstanbul Kadıköy’de bulunan Saint Joseph Fransız Lisesi’de bitirmiştir.[3]
İş hayatına babasının Kemeraltı Şeritçiler Çarşısı’ndaki boya mağazasında başlayan Yaşar, daha sonra boya sektöründe üretim yapmak amacıyla babası ve kardeşiyle birlikte 1954 yılında Dyo’yu kurarak ve imalat yapmaya başladı. Türkiye’nin ilk boya fabrikası Dyo’dur.[4]
Selçuk Yaşar, SEK’in süt toplama ve işleme kapasitesinin yetersiz olduğunu gözlemlemiş ve köylülerin satamadıkları sütleri derelere döktüğünü görmüştür.[5] Ayrıca İzmir bölgesinde büyük bir potansiyel varken SEK’in alımlarının yetersiz olması nedeniyle süt için hayvan besiciliği gelişememektedir. Bu yüzden yatırım kararı alınıp 1973 yılında temeli atılan ve 1975 yılında Ortadoğu’nun en büyük süt üretim tesisi olarak faaliyete geçen Pınar Süt ile Türkiye de ilk defa Tetra Pak kutular içinde, UHT teknolojisiyle üretilmiş uzun ömürlü sütü üretmeye başladı.
Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı’nın ve Selçuk Yaşar Spor ve Eğitim Vakfı’nın kurucusudur.[6] Kurduğu vakıflar aracılığı ile İzmir Karşıyaka’da Selçuk Yaşar Alaybey İlköğretim Okulu ‘nu, Bayraklı’da Durmuş Yaşar Ortaokulu’nu ve Bornova’da Selçuk Yaşar Boyacılık Endüstri Meslek Lisesi ‘ni ve Alaçatı’da Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Alaçatı Çok Programlı Lisesi ‘ni yaptırmıştır. Yine Yaşar Üniversitesi’nin kurulmasına öncülük etmiştir. Ayrıca Yaşar, uzun yıllar Danimarka’nın İzmir Fahri Baş Konsolosluğu görevini yürütmüştür.
Kurduğu şirketlerle Türkiye’de ilk dayanıklı süt üretiminin (UHT) yapılmasını sağlamıştır. TÜSİAD Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Derneği ile ESİAD Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin kurucularındandır. Karşıyaka SK Onur Kurulu Başkanı’dır.
Selim, Feyhan ve İdil adında üç evladı olan Selçuk Yaşar, 1954’te Zuhal Krom ile evlenmişti.[7][8] Fransızca ve İngilizce bilmekteydi.
11 Şubat 2023’te İzmir’de yaşlılığa bağlı nedenlerden öldü. Cenazesi İzmir’de Soğukkuyu Mezarlığı’nda defnedildi.[9]
- 2023 – Deniz Baykal, Türk siyasetçi, eski Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı, eski bakan ve başbakan yardımcısı (d. 1938)
Deniz Baykal | |
---|---|
![]() |
|
Haziran 2015’te Deniz Baykal | |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Geçici |
|
Görev süresi 17 Kasım 2015 – 22 Kasım 2015 |
|
Cumhurbaşkanı | Recep Tayyip Erdoğan |
Yerine geldiği | İsmet Yılmaz |
Yerine gelen | İsmail Kahraman |
Görev süresi 23 Haziran 2015 – 1 Temmuz 2015 |
|
Cumhurbaşkanı | Recep Tayyip Erdoğan |
Yerine geldiği | Cemil Çiçek |
Yerine gelen | İsmet Yılmaz |
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı | |
Görev süresi 30 Eylül 2000 – 10 Mayıs 2010 |
|
Yerine geldiği | Altan Öymen |
Yerine gelen | Cevdet Selvi (vekil) |
Görev süresi 11 Eylül 1995 – 22 Nisan 1999 |
|
Yerine geldiği | Hikmet Çetin |
Yerine gelen | Cevdet Selvi (vekil) |
Görev süresi 9 Eylül 1992 – 18 Şubat 1995 |
|
Yerine geldiği | Mustafa Üstündağ (vekil) |
Yerine gelen | Hikmet Çetin |
Türkiye Başbakan Yardımcısı | |
Görev süresi 30 Ekim 1995 – 6 Mart 1996 |
|
Başbakan | Tansu Çiller |
Yerine geldiği | Hikmet Çetin |
Yerine gelen | Nahit Menteşe |
Türkiye Dışişleri Bakanı | |
Görev süresi 30 Ekim 1995 – 6 Mart 1996 |
|
Başbakan | Tansu Çiller |
Yerine geldiği | Coşkun Kırca |
Yerine gelen | Emre Gönensay |
Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı | |
Görev süresi 5 Ocak 1978 – 12 Kasım 1979 |
|
Başbakan | Bülent Ecevit |
Yerine geldiği | Kamran İnan |
Yerine gelen | Ahmet Esat Kıratlıoğlu |
Türkiye Maliye Bakanı | |
Görev süresi 26 Ocak 1974 – 17 Kasım 1974 |
|
Başbakan | Bülent Ecevit |
Yerine geldiği | Sadık Tekin Müftüoğlu |
Yerine gelen | Bedri Gürsoy |
Türkiye Büyük Millet Meclisi 15, 16, 18, 19, 20, 22, 23, 24, 25, 26 ve 27. Dönem Milletvekili |
|
Görev süresi 14 Kasım 2002 – 11 Şubat 2023 |
|
Seçim bölgesi | 2002 – Antalya 2007 – Antalya 2011 – Antalya Haziran 2015 – Antalya Kasım 2015 – Antalya 2018 – Antalya |
Görev süresi 14 Aralık 1987 – 25 Mart 1999 |
|
Seçim bölgesi | 1987 – Antalya 1991 – Antalya 1995 – Antalya |
Görev süresi 24 Ekim 1973 – 12 Eylül 1980 |
|
Seçim bölgesi | 1973 – Antalya 1977 – Antalya |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 20 Temmuz 1938 Konyaaltı, Antalya, Türkiye |
Ölüm | 11 Şubat 2023 (84 yaşında) Çankaya, Ankara, Türkiye |
Ölüm nedeni | Kalp krizi |
Defin yeri | Devlet Mezarlığı, Ankara |
Partisi | Cumhuriyet Halk Partisi (1968-1980; 1992-2023) |
Diğer siyasi bağlantıları |
Sosyaldemokrat Halkçı Parti (1987-1992) |
Evlilik(ler) |
Olcay Baykal
(e. 1963; ö. 2023) |
Çocuk(lar) | 2 |
Bitirdiği okul | Hukuk Fakültesi, Ankara |
Mesleği | Avukat, siyaset bilimci, akademisyen, siyasetçi |

Deniz Baykal (20 Temmuz 1938, Antalya – 11 Şubat 2023, Ankara), Türk avukat, siyaset bilimci,[1] akademisyen ve siyasetçidir. Cumhuriyet Halk Partisinin 4. genel başkanıdır. 1995-1996 yılları arasında başbakan yardımcılığı görevini yürüttü. Birçok hükûmette yer alan Baykal, kısa aralıklar dışında 1992-2010 yılları arasında (toplamda 15 yıl 8 ay boyunca) Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanlığını yaptı. 2002-2010 yılları arasında CHP’yi ana muhalefet partisi olarak yönetti.
İlk defa 1973 Türkiye genel seçimlerinde Meclis’e giren Baykal, 37. Türkiye Hükûmetinde Maliye Bakanı ve Bülent Ecevit’in kurduğu 42. Türkiye Hükûmetinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak yer aldı. 12 Eylül döneminde kısa süre gözetim altında tutuldu. Cumhuriyet Halk Partisi kapatılınca 1987 yılında Sosyaldemokrat Halkçı Partiden (SHP) milletvekili olarak seçilmiş ve genel sekreterlik görevinde bulundu.
9 Eylül 1992 tarihinde tekrar kurulan CHP’nin Genel Başkanı seçildi. SHP’nin CHP ile birleşmesinden bir süre sonra CHP genel başkanlığına seçilen Baykal, CHP’nin Tansu Çiller’in genel başkanı olduğu Doğru Yol Partisi ile yaptığı Koalisyon Hükûmetini bozdu. 1995 Türkiye genel seçimlerinden önce kurulan DYP-CHP Koalisyon Hükûmetinde, 1995-1996 yılları arasında Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. 1999 Türkiye genel seçimlerinde partisi CHP %10’luk seçim barajını geçemeyince istifa etti. 30 Eylül 2000 tarihinde tekrar CHP genel başkanı seçildi ve 2002 Türkiye genel seçimlerinde partisi ana muhalefet oldu. 2010 yılında kendisi ve başka bir CHP milletvekilinin içinde bulunduğu ve kendisinin seks kaseti olduğu iddia edilen gizli kamera görüntülerinin yayımlanmasından sonra genel başkanlık görevinden istifa etti.
Baykal, Meclis’in en yaşlı üyesi sıfatıyla 2015 Türkiye genel seçimlerinden sonra bir süre Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak görev yaptı. Haziran-Temmuz 2015 TBMM Başkanlığı seçiminde CHP’nin Meclis başkanı adayı oldu, fakat Adalet ve Kalkınma Partisi adayı İsmet Yılmaz Meclis Başkanı seçildi.[2] Ahmet Davutoğlu tarafından Baykal’a Seçim Hükûmeti bakanlığı teklif edildi fakat Baykal bu teklifi bir mektupla reddetti.[3] Kasım 2015 Türkiye genel seçimlerinden sonra Meclis’teki en yaşlı milletvekili olduğu için 17 Kasım 2015’te bir süre TBMM Başkanı olarak görev yaptı. TBMM başkanlığı görevine Baykal yerine 22 Kasım 2015 tarihinde Meclis başkanı olarak seçilen AK Parti Milletvekili İsmail Kahraman geçti.
2002 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisinden Antalya’dan milletvekili oldu ve milletvekilliğini ölümüne kadar sürdürdü.[4]
İlk yılları ve eğitimi
20 Temmuz 1938 tarihinde Antalya’da doğdu. Babası Çerkes kökenli Hüseyin Hilmi Bey, annesi ise Mısır göçmeni Feride Hanım’dır. 1952 yılında Antalya Atatürk Ortaokulundan, 1955 yılında Antalya Lisesi’nden mezun oldu. 1959 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne 1960 yılında asistan olarak girdi. 1963’te doktora çalışmalarını tamamladıktan sonra iki yıl Rockefeller Foundation bursu ile ABD’de kaldı ve Columbia Üniversitesi ile Berkeley Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürdü.[5] Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Siyaset Bilimi doçenti olarak çalıştı. Siyaset Bilimi ile ilgili birçok kitap ve makale yazdı.[1]
Siyasi kariyeri
İlk yılları
Siyasetle 1960’lı yıllara doğru Demokrat Parti iktidarına karşı gelişen öğrenci hareketlerine katılmakla tanışan Baykal, CHP’nin 1965 genel seçimlerindeki yenilgisini analiz ettiği ve daha sonra doçentlik tezine dayanak olacak olan raporla CHP yönetiminin dikkatini çekti.[6] Doçent olduğu yıl olan 1968’de CHP’ye girerek siyasal yaşama atıldı. 14 Ekim 1973 tarihinde yapılan genel seçimlerde 185 milletvekili kazanarak birinci olan Cumhuriyet Halk Partisi’nden Antalya milletvekili seçildi.
Seçimlerden sonra 1974’te Bülent Ecevit başbakanlığında kurulan ve kurulması için kendisinin de çok uğraştığı[7] CHP-MSP koalisyon hükûmetinden Maliye Bakanı oldu. Kıbrıs Harekatı’nın seçim zaferine dönüşmesi için Ecevit’i zorlayanlardan biri oldu ve hükûmetin istifasından sonra erken seçime gidilememesi nedeniyle parti içinde zor durumda kaldı.[8] Orhan Eyüboğlu’nun yeniden genel sekreterliğe seçildiği 22. Olağan kurultayda (14 Aralık 1974) Mustafa Üstündağ ile birlikte genel sekreter yardımcısı oldu. Baykal, yönetim anlayışı ve çalışma yöntemleri konusundaki görüş ayrılıkları nedeniyle 8 Mart 1976’da bu görevinden istifa etti. Merkez Yönetim Kurulunun 4 üyesi de Baykal ile hareket etti. CHP tarihinde bu olay 5’ler Hareketi olarak yer aldı.[9] 1976 yılındaki parti kurultayında Ecevit’e açıkça karşı çıktı, ancak listesi seçimi kaybetti.
5 Haziran 1977 tarihinde yeniden Antalya milletvekili seçilerek TBMM’ye girdi. 1978’de kurulan 3. Ecevit hükûmetinde ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptı. Bakanlığı sırasında ATAŞ Rafinerisi’nin kamulaştırılması için Başbakandan habersiz bir manevraya girişti.[8] Deniz Baykal bu dönemde CHP parti meclisi ve merkez yürütme kurulu, genel sekreter yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1979 Ekim ara seçimlerinden sonra toplanan olağanüstü CHP kurultayında parti yönetimini ağır bir şekilde eleştirdi ve Ecevit’e rakip olarak genel başkan adaylığını açıklayan Erol Çevikçe’yi destekledi; fakat Ecevit seçimi büyük bir oy farkıyla kazanınca Baykal’ın parti içindeki itibarı azaldı.[8] 1980 yılında MHP ile koalisyon arayışına girecek kadar Ecevit’ten uzaklaştı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi’nden sonra bir süre Ankara’da Ordu Dil Okulu’nda gözetim altında tutuldu.
1982 Anayasası’nın 5 yıl süreyle siyasi yasağı getirdiği politikacılar arasında yer aldı. 1983 yılında siyasal partilerin kurulmasına izin verilmesinden sonra “yasaklı olmalarına rağmen faaliyetlerini sürdürdüğü” gerekçesiyle bir grup önde gelen CHP’li ve AP’li politikacıyla birlikte Çanakkale Zincirbozan Askeri Tesisleri’nde ikinci kez gözetim altına alındı.
Siyasi yasaklı olmasına karşın 1984 yılında Sosyal Demokrasi Partisi’ne (SODEP) girdi; bu partinin Sosyaldemokrat Halkçı Parti’yle (SHP) birleşmesiyle SHP’li oldu. Eylül 1987’deki referandumla siyasi yasakların kaldırılmasından sonra Kasım 1987’deki genel seçimlerde SHP’den Antalya milletvekili seçildi. SHP’de önce grup başkanvekilliği ardında da genel sekreterlik görevlerinde bulunan Baykal, Haziran 1988’de göreve başladığı genel sekreterlik görevi sırasında demokratikleşme çabalarına ilişkin bir rapor hazırlattı (Temmuz 1990). Görüş ayrılıkları yüzünden 10 Eylül 1990’da genel sekreterlik görevinden istifa ettikten sonra SHP parti içi muhalefetinin önderi oldu. SHP’de bu dönemden başlayarak olağan ve olağanüstü kurultaylarda Genel Başkan Erdal İnönü’nün üç defa (Eylül 1990, Temmuz 1991 ve Ocak 1992) karşısına çıktı ancak hepsinde yenildi.
Deniz Baykal, Antalya milletvekili olarak Türkiye Avrupa Birliği Karma Parlamentolararası Komitesi eşbaşkanlığını yürüttü. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyeliğine seçildi. TBMM Dışişleri Komisyon üyeliğinde bulundu. Temmuz 1992’de kapatılan siyasi partilerin açılmasına izin veren yasanın sağladığı imkânla CHP’ye geçti ve 9 Eylül 1992 tarihinde toplanan CHP Kurultayında Genel Başkanlığa seçildi. Genel başkan olduğunda 54 yaşındaydı.
Koalisyon dönemi
Sosyal demokrat partiler 1994 yerel seçimlerine üç parça halinde (SHP, DSP, CHP) katıldı. Üç partinin de seçimlerde düşük oy alması parti tabanlarında birleşme baskısını artırdı. DSP baştan olumsuz yanıt verirken, SHP bu talebe olumlu yaklaştı. Sürdürülen görüşmeler sonucu iki partinin genel başkanları Murat Karayalçın ve Baykal arasında Birleşme Protokolü imzalandı; bütünleşme kurultayının 28 Ocak 1995’te yapılması kararlaştırıldı. Ancak, Baykal ile Karayalçın’ın genel başkanlık ve birleşmenin hangi partinin tüzel kişiliği altında olacağı konusunda anlaşmazlık yaşaması üzerine kurultay gerçekleşmedi. Daha sonraki süreçte Karayalçın ile Baykal, Hikmet Çetin’in genel başkanlığı üzerinde uzlaşmaya vardı.[9]
18 Şubat 1995 tarihinde iki partinin kurultayı yapıldı ve SHP kendisini feshederek CHP’ye katıldı. Hikmet Çetin oybirliğiyle CHP Genel Başkanı seçildi. Birleşmeden sonra, 9-10 Eylül 1995 tarihlerinde Ankara’da yapılan 27. CHP Olağan Kurultayı’nda Murat Karayalçın’ı yenerek genel başkanlığa seçildi; Parti Meclisi de Baykal’ın listesinden oluştu.
Kurultay’dan sonra DYP-SHP koalisyonunun yeni başbakan yardımcısı olan Baykal, ortağı Tansu Çiller’den İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’in istifasını istedi; ancak Çiller bunu kabul etmedi. Bozulan ortaklık nedeniyle Çiller, hükûmetin istifasını Cumhurbaşkanı Demirel’e sundu. Çiller, azınlık hükûmeti kurdu; ancak güvenoyu alamadı. Bunun üzerine Çiller ve Baykal yine bir araya geldi. Baykal, genel seçim şartıyla koalisyon kurabileceğini söyledi ve 24 Aralık tarihinde seçim yapılması kararı çıktı. 30 Ekim 1995 tarihinde kurulan DYP-CHP koalisyon hükûmetinde Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini üslendi.
24 Aralık 1995 milletvekili genel seçimlerinde yeniden Antalya milletvekili oldu. Seçimleri takiben 53. Hükümetin (Anayol Hükûmeti) kurulmasıyla Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı görevlerinden ayrıldı.
1997’de kurulan Anasol-D Hükümetini dışarıdan destekledi. 23 Mayıs 1998 tarihinde yapılan Cumhuriyet Halk Partisi 27. Olağan Kurultayında genel başkanlığa 3. kez seçildi. Baykal ile başbakan Mesut Yılmaz arasında 3 Haziran 1998’de erken seçim konusunda bir protokol imzalandı; seçimlerin 18 Nisan 1999 tarihinde yapılması kararlaştırıldı. Ancak 1998’in yaz aylarında patlak veren Türkbank Skandalı’ndan sonra hükûmetten desteğini çekti. Anasol-D Hükûmeti, yolsuzluk ve Türkbank ihalesi konusunda verilen gensorunun TBMM’de kabul edilmesi üzerine 25 Kasım 1998 tarihinde düştü.
18 Nisan 1999 seçimlerinde, yüzde 8,71 oy alan Deniz Baykal liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi tarihindeki en kötü seçim sonucunu alarak yüzde 10’luk seçim barajını aşamadı ve ilk kez TBMM dışında kaldı. Seçim yenilgisinin ardından istifa etmeyeceğini açıklayarak kendisine yöneltilen tepkileri artıran Baykal, sonunda tepkilere karşı duramayarak 22 Nisan 1999 tarihinde genel başkanlıktan istifa etti. İstifasından 17 ay sonra, 30 Eylül-1 Ekim 2000 tarihlerinde Ankara’da toplanan Cumhuriyet Halk Partisi 11. Olağanüstü Kurultayı’nda yeniden aday oldu ve dördüncü kez genel başkan seçildi.
Ana muhalefet partisi lideri
3 Kasım 2002 Türkiye genel seçimleri’nde CHP yüzde 19,4 oyla 177 milletvekili kazanarak TBMM’ye giren tek muhalefet partisi oldu. Deniz Baykal da Antalya milletvekili seçildi. Baykal, 22. Dönem TBMM’de Ana muhalefet partisi Genel başkanı olarak görev yaptı.
2002 yılında Anayasa Mahkemesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın TCK’nın 312. maddesinden mahkûm olduğu gerekçesiyle “milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmadığını” belirterek parti kurucusu olamayacağını hükme bağlamıştı. Yüksek Seçim Kurulu da (YSK) Anayasa’nın milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76. maddesinde yer alan “ideolojik ve anarşik eylemlere katılma” hükmünü gerekçe göstererek Erdoğan’ın 2002 genel seçimlerindeki adaylığını kabul etmedi.[10] Seçimden sonra, 5 Kasım 2002’de Erdoğan’ı ziyaret eden Baykal, “Kanaatim, bir insanın siyasi suç niteliğinde mahkum olmasının ömür boyu siyasetten mahrum edilmesine gerekçe olmamalıdır” dedi.[11] Baykal’ın ziyaretiyle CHP’nin anayasa değişikliğine destek vermesi ve YSK’nın Ak Parti’nin başvurusu üzerine 4 Aralık’ta, Siirt’in Doğanköy köyünde seçimde usulsüzlük olduğuna karar verilerek Siirt seçimlerinin tekrarlanmasına karar vermesi, Erdoğan’ı TBMM’ye ve başbakanlığa taşıyan süreci başlattı.[12][13]
2003 Ekim ayında 30. Kurultayda tekrar genel başkanlığa seçildi. 29-30 Ocak 2005’te yapılan 13. CHP Olağanüstü Kurultayı’nda, rakibi Mustafa Sarıgül’ü yenerek genel başkanlık görevine devam etti. 19-20 Kasım 2005’te toplanan 31. Olağan Kurultayda 1158 oyun tamamını alarak tekrar genel başkanlığa seçildi. 2007 genel seçimlerinde CHP’nin de içinde bulunduğu sol ittifak yüzde 20,9 oy aldı. Deniz Baykal 26 Nisan 2008’de yapılan 32. CHP Olağan Kurultayı’nda 1231 delegeden 1021’inin oyunu alarak tekrar genel başkan seçildi.
6 Mayıs 2010 gecesi Metacafe adlı video paylaşım sitesinde kendisi ve CHP 23. dönem milletvekili Nesrin Baytok’un içinde bulunduğu öne sürülen ve bir gizli seks kaseti olduğu iddia edilen görüntüler yayımlandı. Görüntülerin yayımlanmasının ardından video medya tarafından haberleştirildi ve Türkiye gündeminde yer buldu. Baykal’ın avukatı görüntülerin montaj olduğunu öne sürdü[14] ve Baykal olayı bir “komplo” olarak nitelendirdi.[15] 10 Mayıs 2010 tarihinde Baykal yayımlanmış görüntülere “meydan okumak için” genel başkanlık görevinden istifa ettiğini açıkladı.[16]
Ana muhalefet partisi liderliği sonrası

Baykal, 2011 ve Haziran 2015 genel seçimlerinde CHP’den Antalya milletvekili seçildi. 2015 genel seçimlerinden sonra meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla 23 Haziran 2015 günü 25. Dönemin ilk oturumunu açtı ve yeni TBMM Başkanı İsmet Yılmaz seçilene kadar Meclis Başkanlığına vekalet etti. 24 Haziran 2015 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 30 Haziran 2015’te yapılan TBMM başkanlık seçimleri için başkan adayı olarak gösterildi.[17] Seçimde 1. turda 125, 2. turda 128, 3. turda 129 ve 4. turda 182 oy alarak seçimi kaybetti. Son turdaki rakibi İsmet Yılmaz 258 oy ile 1. olup 26. TBMM Başkanı oldu.[18]
1 Kasım 2015 tarihinde yapılan erken seçimlerde CHP’den Antalya milletvekili seçildi. Yine bu seçimlerden sonra meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla yeni başkan seçilene kadar oturumları yönetti.[19]
16 Ekim 2017’de beynindeki ana damarın tıkalı olması nedeniyle Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi’nde yoğun bakım servisinde tedavi altına alındı. Buradaki 51 günlük tedavi sürecinin ardından, Almanya’da da yaklaşık 2,5 ay fizik tedavi gördü.[20] 20 Mart 2018 tarihinde Türkiye’ye dönen Baykal’ın tedavisi devam etti. 2018 Genel Seçimleri öncesinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tedavisi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde süren Baykal’ı ziyaret ederek Antalya’dan birinci sıradan adaylık teklif etti. 24 Haziran 2018 seçiminde Antalya milletvekili olarak seçilen Baykal, sağlık sorunları nedeniyle ancak 21 Şubat 2019’da Meclis’te yemin edebildi.[21] Deniz Baykal’ın en yaşlı üye olmasına rağmen sağlık sorunları gerekçesiyle özür beyan etmesi üzerine ikinci en yaşlı üye olarak Durmuş Yılmaz, meclisin geçici başkanı oldu.[22]
Ölümü ve cenaze töreni
Baykal, 11 Şubat 2023 tarihinde Ankara’daki evinde 84 yaşında hayatını kaybetti.[23] Kızı Aslı Baykal babasının kalp krizi nedeni ile öldüğünü açıkladı.[24] 14 Şubat 2023 tarihinde ilk olarak Çankaya’daki Cumhuriyet Halk Partisi genel merkezinde tören düzenlendi ve ardından naaşı Türkiye Büyük Millet Meclisine götürülerek burada resmi bir anma töreni düzenlendi. Ahmet Hamdi Akseki Camisi’nde kılınan cenaze namazı sonrası Devlet Mezarlığı’na defnedildi.[25][26]
Kişisel hayatı
1963 yılında Olcay Baykal ile yaptığı evlilikten 2 çocuk sahibi oldu. Çok iyi derecede İngilizce bilmekteydi.[27]
- 2024 – Yılmaz Karakoyunlu, Türk siyasetçi ve yazar (d. 1936)
- 2024 – Füruzan, Türk yazar (d. 1932)
wikipedia.org