Herhangi bir metni seçin ve dinlemek için simgeye tıklayın!

Tarihte 11 Şubat olayları

11 Şubat  Tarihte Bugün Miladi takvime göre yılın 42. günüdür

 

Ocak – Şubat – Mart
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29

Olaylar

  • 1250 – Eyyubiler ile Fransa Kralı IX. Louis önderliğindeki Haçlılar arasındaki Mansure Muharebesi sona erdi.
  • 1752 – Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk hastanesi, Pensilvanya’da açıldı.
  • 1808 – Antrasit, ilk defa bir yakıt olarak kullanıldı.
  • 1809 – Robert Fulton, buharlı geminin patentini aldı.
  • 1826 – University College London kuruldu.
  • 1843 – Giuseppe Verdi’nin “I Lombardi alla prima crociata” adlı operasının ilk gösterimi Milano’da yapıldı.
  • 1867 – Sadrazam Mehmed Emin Âli Paşa, beşinci ve son kez sadrazam oldu.
Mehmed Emin Âli Paşa
Osmanlı Sadrazamı
Görev süresi
11 Şubat 1867 – 7 Eylül 1871
Hükümdar Abdülaziz
Yerine geldiği Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa
Yerine gelen Mahmud Nedim Paşa
Görev süresi
6 Ağustos 1861 – 22 Kasım 1861
Hükümdar Abdülaziz
Yerine geldiği Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa
Yerine gelen Keçecizade Fuat Paşa
Görev süresi
7 Ocak 1858 – 18 Ekim 1859
Hükümdar Abdülmecid
Yerine geldiği Koca Mustafa Reşid Paşa
Yerine gelen Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa
Görev süresi
2 Mayıs 1855 – 1 Kasım 1856
Hükümdar Abdülmecid
Yerine geldiği Koca Mustafa Reşid Paşa
Yerine gelen Koca Mustafa Reşid Paşa
Görev süresi
6 Ağustos 1852 – 3 Ekim 1852
Hükümdar Abdülmecid
Yerine geldiği Koca Mustafa Reşid Paşa
Yerine gelen Damad Mehmed Ali Paşa
Kişisel bilgiler
Doğum 5 Mart 1815
Mercanağa semti, İstanbul
Ölüm 7 Eylül 1871 (56 yaşında)
İstanbul
Milliyeti Türk
İmzası

Mehmed Emin Âli Paşa (d. 5 Mart 1815 – ö. 7 Eylül 1871), Osmanlı Devleti’nde Tanzimat döneminin Mustafa Reşid Paşa ve Keçecizade Fuat Paşa ile birlikte en önemli üç devlet adamından biridir. Abdülmecid ve Abdülaziz saltanatlarında beş defa olmak üzere toplam sekiz yıl üç ay sadrazamlık yapmıştır. Ayrıca Londra Büyükelçiliği, İzmir ve Bursa valiliği, Meclis-i Vala reisliği, Meclis-i Tanzimat reisliği ile birlikte toplam sekiz kez hariciye nazırlığı görevinde bulunmuştur. Âli Paşa, Tanzimat devrinde 1871’e kadar çeşitli mevkilerde Osmanlı idaresini ve dış siyasetini elinde tuttu. Bazen hariciye nazırı, bazen de sadrazam olarak devlet idaresinin en üst düzeyinde bulundu. Devlet idaresini senelerce elinde tutan Âli Paşa, her zaman için sultanın keyfî idaresine karşı koymaya çalıştı ve onun mutlak salahiyetini kısıtlamak amacını güttü.

  • 1888 – İstanbul’un Avrupa’ya açılan kapısı Sirkeci Garı’nın inşası büyük bir devlet töreniyle başladı.
Sirkeci Garı
İstanbul Garı
TCDD Taşımacılık istasyonu

Sirkeci Garı (Ön Cephe)
Harita

Wikimedia | © OpenStreetMap
Konum Hocapaşa Mahallesi, Ankara Caddesi, 34110, Sirkeci
Fatih, İstanbul
Türkiye
Koordinatlar 41°00′54″K 28°58′35″D
Sahip TCDD
İşletmeci TCDD Taşımacılık
Peronlar 2 kenar peronu
1 ada peronu
Raylar 6
Tren işletmecileri TCDD Taşımacılık
Otobüs güzergâhları

İETT
Bağlantılar Line T1 (Sirkeci)Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistemi (Sirkeci) (İDO Sirkeci・BUDO Eminönü・Turyol)
Yapı
Yapı türü Hemzemin
Otopark Hayır
Bisiklet altyapısı Hayır
Engelli erişimi Hayır
Diğer bilgiler
Durum İşletmede
Ücret bölgesi 1. Bölge
Tarihçe
Açılış 22 Temmuz 1872 (Rumeli Demiryolu)[1]
3 Kasım 1890 (Rumeli Demiryolu)[1]
4 Aralık 1955 (Sirkeci banliyösü)[2]
Kapanış 12 Ağustos 2013[3]
Elektriklendirme 25 kV AA Katener (1955)
Hizmetler
Demiryolu ulaşımı
Toplu ulaşım
Sirkeci
TCDD Taşımacılık istasyonu
Marmaray istasyonu

Marmaray istasyonunun platformu
Harita

Wikimedia | © OpenStreetMap
Konum Hocapaşa Mahallesi, Ankara Caddesi, 34110, Sirkeci
Fatih, İstanbul
Türkiye
Koordinatlar 41°00′54″K 28°58′35″D{{#coordinates:}}: sayfa başına birden fazla birincil etiket olamaz
Sahip TCDD
İşletmeci TCDD Taşımacılık
Hat(lar) Marmaray
Peronlar 1 ada peronu
Raylar 2
Tren işletmecileri TCDD Taşımacılık
Otobüs güzergâhları

İETT
Bağlantılar Line T1 (Sirkeci)Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistemi (Sirkeci) (İDO Sirkeci・BUDO Eminönü・Turyol)
Yapı
Yapı türü Yer altı
Otopark Hayır
Bisiklet altyapısı Evet
Engelli erişimi Evet
Diğer bilgiler
Durum İşletmede
Ücret bölgesi 1. Bölge
Tarihçe
Açılış 29 Ekim 2013[5]
Elektriklendirme 25 kV AA Katener (2013)
Hizmetler
Demiryolu ulaşımı
Toplu ulaşım
Sirkeci
TCDD Taşımacılık istasyonu

U3 istasyonunun platformu
Konum Hocapaşa Mahallesi, Sirkeci İstasyon Caddesi, 34110, Sirkeci
Fatih, İstanbul
Türkiye
Koordinatlar 41°00′54″K 28°58′35″D{{#coordinates:}}: sayfa başına birden fazla birincil etiket olamaz
Sahip Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
İşletmeci TCDD Taşımacılık
Hat(lar) Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistemi
Peronlar 1 kenar peronu
Raylar 1
Tren işletmecileri TCDD Taşımacılık
Otobüs güzergâhları

İETT
Bağlantılar Marmaray (Sirkeci)Line T1 (Sirkeci) (İDO Sirkeci・BUDO Eminönü・Turyol)
Yapı
Yapı türü Hemzemin
Otopark Hayır
Bisiklet altyapısı Evet
Engelli erişimi Evet
Diğer bilgiler
Durum İşletmede
Ücret bölgesi U3
Tarihçe
Açılış 26 Şubat 2024[6]
Elektriklendirme 27,5 kV AA Katener (2024)
Hizmetler
Demiryolu ulaşımı
Toplu ulaşım

Sirkeci Garı ya da İstanbul Garı, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda, Fatih ilçesi Hocapaşa Mahallesi’nde yer alan TCDD’ye ait ana tren istasyonudur.

İstanbul-Sirkeci – Pythion demiryolu başlangıç noktası olan gar, Chemins de fer Orientaux / Rumeli Demiryolu (CO) Şirketi tarafından inşa edilerek 3 Kasım 1890’da -II. Abdülhamid devrinde- hizmete girmiştir.[1]

TCDD tarafından elektrifikasyon altyapısıyla yenilenerek 4 Aralık 1955’te tekrar hizmete giren[2] istasyon, 1955 – 2013 yılları arasında B1 (Sirkeci – Halkalı) Banliyö Treni’ne hizmet vermiş, Marmaray projesi kapsamında 12 Ağustos 2013’te kapatılmıştır.[3]

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından Sirkeci – Kazlıçeşme Raylı Sistemi kapsamında yenilenen istasyon, 26 Şubat 2024’te tekrar hizmete girmiştir.[6]

İstasyon, TCDD Taşımacılık tarafından işletilen Sirkeci – Kazlıçeşme Raylı Sistemi’ne hizmet vermektedir.

Sirkeci Tren İstasyonu, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda, Fatih ilçesi Hocapaşa Mahallesi’nde yer alan TCDD’ye ait yer altı tren istasyonudur.

İstanbul-Sirkeci – Pythion demiryolu’nun Marmaray Tüneli kısmında yer alan istasyon, Marmaray projesi kapsamında inşa edilerek 29 Ekim 2013’te hizmete girmiştir.[5]

İstasyon, TCDD Taşımacılık tarafından işletilen B1 (Halkalı – Gebze & Ataköy – Pendik) Banliyö Trenleri’ne hizmet vermektedir.[5]

  • 1895 – Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı’nda Büyük Britanya adası tarihinin en soğuk gününü yaşadı: -27.2 °C. Bu rekor daha sonra 10 Ocak 1982’de tekrarlandı.
  • 1926 – Siirt Milletvekili Mahmut Soydan’ın kurduğu Milliyet gazetesi, yayımlanmaya başladı.
Mahmut Soydan

Mahmut Soydan (d. 1883, Siirt – ö. 3 Aralık 1936), Türk siyasetçi, gazeteci, iş Adamı, asker, yazar. TBMM Riyaseti Refakat Zabitliği, Hakimiyet-i Milliye Gazetesi müdürlüğü ve Başyazarı, Milliyet Gazetesi Müdürlüğü ve Başyazarlığı, Tan Gazetesi Müdürlüğü ve Başyazarlığı, Atatürk’ün 1924 yılında İş Bankası kurulması fikrini açtığı ikinci adamdan biridir. Ölümüne kadar İş Bankası müdürlük görevini yerine getirmiştir. TBMM Başkanlık Divanı Kâtip Üyeliği ile 2., 3., 4. ve 5. Dönem Siirt Milletvekilliği yapmıştır.[1] Evli ve 3 çocuk babasıdır. 3 Aralık 1936’da kalp rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Arapça, Almanca ve Fransızca dillerini bilmekteydi.

Babası Rüştü Efendi, Annesi Emine Hanımdır. Eşi Nahide Hanımdır. Harp Okulu’nu bitirdikten sonra Rumeli 3. Ordu Komutanlığı’nda göreve başlamıştır. Daha sonra 1908 yılına kadar Kosova ve Manastır bölgesinde Nizamiye Birlikleri ile eşkıya takibinde bulunmuştur. 1908 yılı başlarında Manastır Fırkası Kurmaylığına atanmıştır. 31 Mart olayı sonrasında Nisan’da II. Abdülhamid ile birlikte Selanik’e gider ve orada II. Abdülhamid’in Muhafız Subaylığına atanır. Balkan Savaşları’na kadar bu görevde kalır. Manastır Fırkası Kurmayı, II. Abdülhamid’in Muhafız subayı, Şehzadeler Askeri Mürebbisi, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları’nda çeşitli görevlerde bulunmuştur. 1913 yılında Sultan Abdülhamit’in Beylerbeyi Sarayı’na getirilmesi üzerine, aynı görevle İstanbul’a dönmüştür. Muhafız Subaylığına ek olarak Sultanın yanındaki oğlu Abit Efendinin eğitim ve öğrenimini de üstlenir. Daha sonra Ihlamur Köşkü’nde açılan Şehzadeler Okulu’nda çalışmıştır. Milli Mücadele başlayınca Anadolu’ya geçerek mücadeleye katılır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Refakat Subaylığına Binbaşı olarak atandı. Anadolu Ajansı (1920), Telsiz Telefon Türk Anonim Şirketi (1926), Türk Eğitim Derneği (1928), Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti (1929) gibi önemli kurum kuruluşlarda bulunmuştur.[2]

Ayrıca Muhabbet-i Vataniye, Atatürk’ün Anıları: 1914-1919 (Falih Rıfkı Atay ile birlikte kaleme alınan), Milli Mücadele Tarihine Dair Notlar; Ankaralının Defteri (Nejdet Bilgi tarafından derlenen) eserlere sahiptir.

  • 1928 – Kış Olimpiyat Oyunları, St. Moritz’de (İsviçre) başladı.
  • 1936 – İstanbul’da kar fırtınası; binalar yıkıldı, 120 kadar tekne battı ve Unkapanı Köprüsü parçalandı.
  • 1939 – Lockheed şirketine ait P-38 tipi bir uçak, Kaliforniya’dan New York’a 7 saat 2 dakikada uçtu.
  • 1940 – Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında ekonomik işbirliği antlaşması imzalandı.
  • 1941 – Ecnebi Musevilerin Türkiye’den transit geçmeleri hakkında kararname yayımlandı; tabiyetlerinde bulundukları devletler tarafından kısıtlama getirilmiş ecnebi Museviler, ancak konsolosluklardan transit vizesi alarak Türkiye topraklarından geçebilecekler.
  • 1945 – Birleşik Krallık Başbakanı Sir Winston Churchill, ABD Cumhurbaşkanı Franklin Roosevelt ve Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Josef Stalin’in bir araya geldiği, 4 Şubat’ta başlayan Yalta Konferansı sona erdi. II. Dünya Savaşı sonrasında dünya düzeninin esasları belirlendi.
  • 1953 – SSCB, İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesti.
  • 1957 – Muhalefet milletvekilleri, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda değişiklik istedi.
  • 1957 – Gazeteci Metin Toker tutuklanarak ceza evine girdi. Metin Toker, Demokrat Parti (DP) İstanbul Milletvekili ve eski Devlet Bakanı Mükerrem Sarol ile Akis dergisi arasındaki davadan hapis cezasına çarptırılmıştı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü, “Damadımın tutuklanması haberine üzülmedim, bu şerefli bir mahkümiyettir” dedi.
  • 1959 – Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla ilgili Zürih Antlaşması, Türkiye ile Yunanistan arasında imzalandı.
  • 1961 – 5 parti kuruldu. Adalet Partisi, Memleketçi Serbest Parti, Çalışma Partisi, Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi ve Cumhuriyetçi Mesleki Islahat Partisi.
  • 1961 – Adalet Partisi, Ragıp Gümüşpala’nın başkanlığında kuruldu.
Ragıp Gümüşpala
1333-P.92
TBMM Ana Muhalefet Partisi Lideri
Görev süresi
25 Haziran 1962 – 6 Haziran 1964
Yerine geldiği Ekrem Alican
Yerine gelen Süleyman Demirel
Türkiye Büyük Millet Meclisi
12. Dönem Milletvekili
Görev süresi
25 Ekim 1961 – 6 Haziran 1964
Seçim bölgesi 1961 – İzmir
Adalet Partisi Genel Başkanı
Görev süresi
11 Şubat 1961 – 6 Haziran 1964
Yerine geldiği Yeni makam
Yerine gelen Süleyman Demirel
11. TSK Genelkurmay Başkanı
Görev süresi
3 Haziran 1960 – 4 Ağustos 1960
Yerine geldiği Rüştü Erdelhun
Yerine gelen Cevdet Sunay
3. Ordu Komutanı
Görev süresi
21 Ağustos 1958 – 3 Haziran 1960
Yerine geldiği Cemal Gürsel
Yerine gelen Danyal Yurdatapan
Kişisel bilgiler
Doğum 1897
Edirne, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 6 Haziran 1964 (67 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Defin yeri Zincirlikuyu Mezarlığı, İstanbul
Partisi Adalet Partisi
Çocuk(lar) 6
Bitirdiği okul Harp Okulu
Mesleği Asker
Ödülleri Harp Madalyası Liyakat Madalyası Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası
Askerî hizmeti
Bağlılığı Osmanlı (1917-1920)
Türkiye (1920-1960)
Hizmet yılları 1917-1960
Rütbesi  Orgeneral
Komutası 65. Tümen Piyade Tugayı, 3. Ordu Kurmay Başkanlığı, 65. Tümen, 7. Kolordu, 3. Ordu
Çatışma/savaşları I. Dünya Savaşı
Türk Kurtuluş Savaşı

Mehmet Ragıp Gümüşpala[1] (d. 1897, Edirne, Osmanlı İmparatorluğu – ö. 6 Haziran 1964, İstanbul, Türkiye), Türk asker ve siyasetçi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 11.[2] Genelkurmay Başkanı. 27 Mayıs Darbesi’nden sonra bu görevi yürüten Gümüşpala, Millî Birlik Komitesi tarafından emekliye sevk edildikten sonra darbeyle devrilen Demokrat Parti’nin siyasi mirasçısı olan Adalet Partisi’nin kurucu genel başkanlığını yaptı.

Yaşamı

Askeri yaşamı

Edirne Lisesinden mezun olup Mekteb-i Harbiyeye girdi. Öğrenci iken talimgaha çıktı ve 1917 yılında asteğmen rütbesine terfi etti. 63. Alay 12. Bölük Komutan Vekili iken, 2 Ekim 1918 tarihinde Sina ve Filistin Cephesi’nde Nablus Muharebesi sırasında İngilizlere esir düştü. 6 Ekim 1920 tarihine kadar esarette kaldı. Esaret dönüşü İstanbul’dan Ankara’ya geçerek 13 Aralık 1920 tarihinde İstiklal Savaşı’na katıldı. Millî Mücadele’ye katkılarından dolayı Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edildi. Takım ve Bölük Komutanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 1931 yılında girdiği Harp Akademisi’ni aynı yıl bitirerek kurmay subay oldu.

Çeşitli karargah ve birliklerde görev yaptıktan sonra 1948 yılında tuğgeneral, 1951 yılında tümgeneral, 1955 yılında korgeneral ve 1959 yılında orgeneral rütbesine terfi etti. Tuğgeneral rütbesi ile 65. Tümen Piyade Tugay Komutanlığı, Motorlu Birlikler Okul Komutanlığı, 9. Tümen Komutan Yardımcılığı ve 3. Ordu Kurmay Başkanlığı, Tümgeneral rütbesi ile 65. Tümen Komutanlığı ve 11. Kolordu Komutan Vekilliği, Korgeneral rütbesi ile 7. Kolordu Komutanlığı ve 3. Ordu Komutan Vekilliği görevlerinde bulundu.

1960 yılında orgeneral rütbesinde 3. Ordu Komutanı iken 27 Mayıs Darbesi oldu. Ankara’da darbe yapan Millî Birlik Komitesine liderlerinin kim olduğunu sordu ve eğer liderleri kendisinden daha kıdemli bir orgeneral değilse emrindeki 3. Ordu ile Ankara’ya yürüyüp isyana son vereceğini bildirdi. Bunun üzerine cuntacılar, emekli orgeneral Cemal Gürsel’i askeri uçakla İzmir’den Ankara’ya getirip, darbenin en kıdemlisi olan Tümgeneral Cemal Madanoğlu’nun yerine lider gösterdiler. 3 Haziran 1960 tarihinde genelkurmay başkanlığına atandı. 2 Ağustos 1960 tarihinde, daha sonra Emekli İnkılap Subaylar Derneğini oluşturacak olan yaklaşık 5000 subayla birlikte Millî Birlik Komitesi tarafından re’sen emekliye sevk edildi.

Siyasi yaşamı

Askerlik sonrası siyasete girdi. 29 Eylül 1960 tarihinde Demokrat Partinin (DP) kapatılmasından sonra, bu partinin seçmen kitlesini toplayacak bir siyasal partinin kurulması çalışmalarına katıldı. 11 Şubat 1961 tarihinde kurulan Adalet Partisinin (AP) ilk genel başkanlığına seçildi. Bu partinin ilk genel başkanı olarak 1961 genel seçimlerinde İzmir milletvekili seçildi. 20 Kasım 1961 tarihinde İsmet İnönü başkanlığında kurulan CHP-AP koalisyon hükümetinde görev almadı. 1962 yılında toplanan AP I. Kongresi’nde yeniden genel başkan seçildi.

Kişisel yaşamı

Gümüşpala, evli ve altı çocuk babasıydı.[3]

Ölümü

6 Haziran 1964 tarihinde İstanbul’da öldü. Kabri Zincirlikuyu Mezarlığı’ndadır.

Gümüşpala’nın Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri.

Ölümünden sonra AP genel başkanlığına Süleyman Demirel seçildi. DP’nin devamı olarak algılanan AP, 1965 seçimlerinde %52 oy oranıyla tek başına iktidara geldi.

Askerî görevi
Önce gelen:
Rüştü Erdelhun
TSK Genelkurmay Başkanı
3 Haziran 1960 – 4 Ağustos 1960
Sonra gelen:
Cevdet Sunay
Önce gelen:
Cemal Gürsel
3. Ordu Komutanı
21 Ağustos 1958 – 3 Haziran 1960
Sonra gelen:
Danyal Yurdatapan
Önce gelen:
Yeni Makam
Adalet Partisi Genel Başkanı
11 Şubat 1961 – 6 Haziran 1964
Sonra gelen:
Süleyman Demirel
  • 1964 – Tayvan, Fransa ile diplomatik ilişkilerini kesti.
  • 1964 – Limasol’da (Kıbrıs) Rumlarla Türkler arasında çarpışmalar başladı.
  • 1965 – ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, hava ve deniz kuvvetlerine, Kuzey Vietnam’daki askeri hedeflerin bombalanması emrini verdi.
  • 1965 – Yeni Adana gazetesi, Dünya Basın Başarı Ödülü’nü kazandı.
Yeni Adana
Kuruluş tarihi 25 Aralık 1918
Dil Türkçe
Son yayım tarihi 31 Temmuz 2023
Genel merkez Adana

Yeni Adana, Adana’da 1918-2023 yılları arasında yayınlanan günlük yerel gazete.

Adana’nın 1918’de Fransız güçlerince işgal edilmesinin hemen ardından yayın hayatına başlayan gazetenin kurucusu Ahmet Remzi Yüreğir’dir. 105 yıl yayın hayatını sürdüren gazete; 1965 yılında Amerika Gazete Sahipleri Birliği Vakfı’nın Dünya Basın Başarı Ödülü’ne, 1996’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Türkiye Basın Özgürlüğü Ödüllü’ne değer görüldü.

Tarihçe

Gazetenin ilk sayısı Adana’nın Fransız güçleri tarafından işgalinden 5 gün sonra, 25 Aralık 1918 tarihinde Adana Gazetesi adıyla yayımlanmıştır. Ahmet Remzi Bey ile Yozgatlı yedek subay Mehmet Avni Doğan’ın yayın hayatına başlattığı gazete, ilk üç sayı sonra işgalci Fransız güçlerinin baskısıyla 28 Aralık 1918 tarihinde kapandı; ancak kapanmanın ardından beş gün sonra gazete Yeni Adana adıyla yeniden yayınlanmaya başladı.

Gazetenin başyazarı Avni Doğan Bey’in işgal kuvvetlerini kast ederek Eşeğin kuyruğu hala elimizdedir. diyen başyazısı üzerine, matbaayı basan Fransız kuvvetleri, Avni Doğan Bey’i işgal bölgesi dışına sürgüne gönderdi.

Ahmet Remzi Bey daha sonra hakkında ölüm fermanı çıkarılması üzerine, çarşaf giyerek kadın kılığında Pozantı’ya kaçtı. Yeni Adana Gazetesi’nin matbaası da 8 sayı sonra Fransızlar tarafından kapatıldı. Bu kez gazetenin basımını gerçekleştiren basımevinin sahibi Mücavirzade Mustafa ile gazetenin öteki sahibi Avni Doğan da tutuklandı. Doğan, Yozgat’a sürgün edildi.

Ahmet Remzi ise, büyük bir inatla Adana’da dağıtılacak bir gazete çıkarmak üzere Kayseri’ye gitti. Ne var ki, Kayseri’de yaptığı bir iki denemeden başarısız sonuçlar elde etti. Bunun üzerine, Adana’nın bu kez Karaisalı beldesine döndü. Karaisalı’da istasyonda kullanılmayan bir vagon içinde tek başına ve büyük güçlüklerle Yeni Adana gazetesini gizlice hazırlayan Ahmet Remzi, haftada iki kez gazeteyi Adana’da dağıtmaya başladı.

Pozantı, Fransız işgalinden kurtarıldıktan sonra, gazetesini sırtına yükleyip Pozantı’ya geçti. Gazetenin yazı kadrosu, o sırada cepheden dönen yedek subaylarla daha da güçlendi. O dönem gazetede yayınlanan yazılarda Ferit Celal ile birkaç yedek subayın emeği vardır.

Adana ve çevresi Yeni Adana gazetesi sayesinde, I. İnönü, II. İnönü ile Sakarya zaferlerinin kazanıldığını öğrenmişti.

1921 yılında Ahmet Remzi, Pozantı’dan Adana’ya geçti ve yaşadığı sürece gazetesini Cumartesi günleri hariç her gün düzenli olarak yayınladı.

Gazete 1 Ocak 1922’den itibaren önce Ferit Celal, daha sonra Celal Sahir, Muzaffer Timurtaş, Refi Kerem gibi başyazarlar yönetiminde yayınına devam etti.

Remzi Yüreğir’in 1951 yılında ölümünün ardından gazetenin yayını oğulları Çetin ve Aydın Remzi Yüreğir kardeşler tarafından sürdürüldü.

1965 yılında Amerika Gazete Sahipleri Birliği Vakfı’nın, Amerika ve Kanada dışındaki ülkeler yayın organları için oluşturduğu Dünya Basın Başarı Ödülü’nü alan ilk ve tek Türk gazetesi Yeni Adana oldu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin verdiği Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü 1996 yılında Yeni Adana Gazetesi’ne verildi. Gazete yayımını 31 Temmuz 2023 tarihine dek Çetin Remzi Yüreğir’in imtiyaz sahipliğinde günlük gazete olarak sürdürdü. Yüreğir ailesi, 105 yıllık gazetenin yayınını sürdürmenin gerek maddi gerekse de manevi olarak artık olanaksız olduğunu belirterek 31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla yayın yaşamına son verdi.[1][2]

Basın Anıtı

Adana’daki Sanatçılar Parkı’na Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) tarafından 1990’lı yılların başında dikilen Basın Anıtı, Yeni Adana Gazetesi’ne ve onun kurucularıyla görev başında öldürülen gazeteciler için dikilmiştir.[3] Anıtta, gazetenin kurucusu Ahmet Remzi Yüreğir’in büstü bulunur ve yanındaki mermer blokun üstünde ” şu sözler yazar:

  • 1969 – Amerikan 6. Filosu’nu protesto gösterileri sürüyor; 1969’da üniversite öğrencileri Beyazıt Kulesi’ne üzerinde Vedat Demircioğlu’nun resmi bulunan bir bayrak çekti. Vedat Demircioğlu, 6. Filo’nun 1968’deki gelişinde öldürülmüştü.
  • 1971 – ABD, Birleşik Krallık, SSCB ve diğer ülkeler arasında, uluslararası sularda nükleer silahların kullanılmaması konusunda antlaşma imzalandı.
  • 1973 – Vietnam Savaşı: ilk Amerikalı esirleri serbest bırakıldı.
Vietnam Savaşı
Soğuk Savaş

Saat yönüyle: ABD’ye ait Bell UH-1 Iroquois helikopterlerine binen askerler. Vietnam’da yanan bir ev. My Lai katliamına ait bir görüntü ve çatışmada olan ABD askerleri.
Tarih 1 Kasım 1955 – 15 Mayıs 1975 Vietnam, Kamboçya, Laos
Sonuç Kuzey Vietnam’ın zaferi.

  • ABD’nin Vietnam’dan çekilmesi
  • Güney Vietnam’ın Kuzey Vietnam’la birleşmesi
  • Kamboçya ve Laos’ta sosyalist yönetimlerin başa geçmesi
Taraflar
Güney Vietnam Güney Vietnam
Amerika Birleşik Devletleri Amerika Birleşik Devletleri
Güney Kore Güney Kore
Tayland Tayland
Avustralya Avustralya
Yeni Zelanda Yeni Zelanda
 Kamboçya Cumhuriyeti
 Laos Krallığı
Filipinler Filipinler

Destekleyenler:
 Tayvan[1]
Kanada Kanada[1]
Batı Almanya Batı Almanya[1]
Birleşik Krallık Birleşik Krallık[1]
İran İran[1]
 İspanya[1]
Malezya Malezya[2][3]

Kuzey Vietnam Kuzey Vietnam

  •  Viet Cong

Kamboçya Kızıl Kmerler
Laos Pathet Lao
Çin Çin
Kuzey Kore Kuzey Kore

Destekleyenler:
Sovyetler Birliği Sovyetler Birliği
Küba Küba[4][5]
Çekoslovakya Çekoslovakya[6][7]
Bulgaristan Bulgaristan[8]
Doğu Almanya Doğu Almanya[9]
Romanya Romanya[10]
 Polonya[11][12]
 Macaristan[12]
İsveç İsveç[13][14]

Komutanlar ve liderler
Güney Vietnam Nguyen Van Thieu
Güney Vietnam Ngo Dinh Diem
Amerika Birleşik Devletleri John F. Kennedy
Amerika Birleşik Devletleri Lyndon Johnson
Amerika Birleşik Devletleri Robert McNamara
Amerika Birleşik Devletleri William Westmoreland
Amerika Birleşik Devletleri Richard Nixon
Amerika Birleşik Devletleri Gerald Ford
Amerika Birleşik Devletleri Creighton Abrams
Filipinler Ferdinand Marcos
Güney Kore Park Chung-hee
Kuzey Vietnam Ho Chi Minh
Kuzey Vietnam Le Duan
Kuzey Vietnam Nguyen Chi Thanh
Kuzey Vietnam Vo Nguyen Giap
Kuzey Vietnam Truong Nhu Tang
Kuzey Vietnam Van Tien Dung
Kuzey Vietnam Tran Van Tra
Kuzey Vietnam Duong Van Nhut
Kuzey Vietnam Đồng Sỹ Nguyên
Kuzey Vietnam Le Duc Anh
 Trần Văn Trà
 Nguyen Van Linh
Güçler
~1.830.000 (1968)
Güney Vietnam: 850.000
ABD: 536.100
Güney Kore: 50.000
Tayland & Filipinler: 10.450
Avustralya: 7.672
Yeni Zelanda: 3.890
Diğer Batı İttifakı Güçleri: 65.000
~461.000
Kuzey Vietnam: 287.465 (Ocak 1969)[15]
Çin Halk Cumhuriyeti: 170.000
Sovyetler Birliği: 3.000
Kuzey Kore: 300-600
Kayıplar
 Güney Vietnam
220.357-316.000 ölü, 1.170.000 yaralı
Amerika Birleşik Devletleri ABD
58.220 ölü, 303.635 yaralı, 1.687 kayıp
Güney Kore Güney Kore
5.099 ölü, 10.962 yaralı, 4 kayıp
Avustralya Avustralya
521 ölü, 3.000 yaralı
Yeni Zelanda Yeni Zelanda
37 ölü, 187 yaralı
Tayland Tayland
1.351 ölü
Laos Laos Krallığı
30.000 ölü, yaralı sayısı bilinmiyor. Toplam ölü: 315.384-412.000

Toplam yaralı: 1.490.000+

  Kuzey Vietnam & Vietkong
1.176.000 ölü/kayıp (en yüksek tahmin), 600.000+ yaralı
 Çin
1.446 ölü, 4.200 yaralı
 Sovyetler Birliği
16 ölü
Kuzey Kore: 14 ölü[16]

Toplam ölü: 1.177.462 (en yüksek tahmin)

Toplam yaralı: 604.200+

Vietnamlı sivil ölü sayısı (her iki taraftan): ~2.000.000
Kamboçyalı sivil ölü sayısı: 700.000–1.000.000
Laoslu sivil ölü sayısı: ~50.000
Toplam sivil ölü sayısı: ~2.750.000 – 3.050.000

Vietnam Savaşı veya İkinci Çinhindi Savaşı, Doğu Bloku ülkeleri olan Kuzey Vietnam, Çin ve Sovyetler Birliği ile ABD ve ABD destekçisi anti-komünist Güney Vietnam arasında yaşanan savaştır. Kore Savaşı’ndan sonra Soğuk Savaş’ın ikinci sıcak çatışması olmuştur. ABD, 1963-1973 yılları arasında savaşa dâhil olmuş ve 60.000 kadar asker kaybetmiştir. ABD kamuoyu, savaşa girilmesini sorgulamış ve savaştan sonra Anti-Amerikancılık yükselmiştir.

ABD Silahlı Kuvvetleri ve onunla eşgüdüm halinde davranan Güney Kore birlikleri savaş sırasında işkence, tecavüz, toplu infaz, sivillerin öldürülmesi ve kimyasal silah kullanmak gibi pek çok savaş suçu işlemiştir.

Vietnam savaşı çok çetin geçtiği kadar iki tarafın da birbirine acımadığı bir savaş olarak akıllara kazınmıştır. Vietkonglar akla gelebilecek her türlü işkenceyi ele geçirdikleri Amerikan askerlerine yapmaktan geri kalmamış, keza Amerikan askerleri de yakaladıkları Vietkonglar’ı diri diri helikopterle alçaktan (ölümleri geç ve can çekişerek olsun diye) atmışlardır. Aynı şekilde Güney Kore askerleri de tecavüz ve katliam gibi savaş suçları işlemiş ve Lai Dai Han adı verilen melez çocukları bırakmışlardır.[17] Toplu halde yapılan işkenceler, insanları canlı canlı yakmalar, biyolojik saldırılar, napalm bombaları, köy baskınları, toplu cinayetler ve yağmalar sıradan hale gelmiştir.

ABD’den 19.000 km uzakta cereyan eden savaş, televizyon sayesinde Amerikalıların oturma odalarına taşınmıştır. Savaş görüntüleri olarak ölen, yaralanan, acı çeken asker görüntüleri, savaş sırasında mağdur olan sivil halkın durumu, özetle kan ve gözyaşı, insanları savaştan soğutmuş ve böylece ABD kamuoyunun savaşa olan desteği her geçen gün azalmıştır. Zaten, 1960’lardan itibaren Vietnam Savaşı yaygın halk muhalefetini ortaya çıkartmış ve Amerikalı gençler arasında haksız bir savaşa karşı bir duruş ortaya çıkmıştı. 1970’lere gelindiğinde ise nüfusun %60’ı savaş karşıtı olmuştur.

Sonuçları

Vietnam 1,5 milyon yurttaşını ve zehirlenme sonucu topraklarının 3’te birini kaybetmesine rağmen savaştan galip çıktı. Amerikalılar ise bölgede 58 bin ölü bırakırken, savaş sonrası Vietnam’dan ülkelerine dönen askerlerin önemli bir kısmı da intihar ederek yaşamlarına düşman kurşunlarıyla değil de kendi elleri ile son verdiler.[19] Amerika ayrıca savaş boyunca, çoğunluğu uçaksavar ateşiyle düşürülen 10 bine yakın hava aracını yitirdi. Buna karşılık Kuzey Vietnam’ın kaybı 150 civarındaydı. Vietnam Savaşının başlangıcında Çin-Sovyet ilişkilerinin düzeleceği varsayılıyordu. Fakat algı farklılıkları ilişkilerin daha da bozulmasına sebep olmuştur. Sovyet-Çin farklılıklarının derinleşmesi, çok kutupluluğu güçlendirerek yumuşama sürecinin hızlanmasına sebep olmuştur. Böylece, ABD’nin Vietnam’ı bölme planı suya düşerken, Kuzey Vietnam ve Güney Vietnam 1975 yılında birleştiler.

  • 1978 – Çin, Aristoteles, Shakespeare ve Charles Dickens’in eserlerine uyguladığı sansürü kaldırdı.
  • 1979 – 15 yıllık sürgün hayatından sonra ülkesine 9 gün önce dönen Ayetullah Humeyni yanlıları İran’da yönetimi ele geçirdi. Şah’ın Başbakanı Şahpur Bahtiyar istifa etti.
  • 1981 – Polonya’da Komünist Parti, Józef Pińkowski’yi Başbakanlıktan aldı; yerine General Wojciech Witold Jaruzelski’yi getirdi.
  • 1988 – Avusturya halkının yüzde 70’i Cumhurbaşkanı Kurt Waldheim’ın istifa etmesini istemedi. Kurt Waldheim Nazi geçmişine ilişkin sorgulanmıştı.
  • 1990 – Mike Tyson ağır sıklet boks şampiyonu unvanını, Buster Douglas’a nakavt olarak kaybetti.
  • 1990 – Güney Afrika’da ırkçı rejime karşı savaşan Afrika Ulusal Kongresi’nin lideri Nelson Mandela, 27 yıllık hapis hayatının ardından bugün özgürlüğüne kavuştu.
Nelson Mandela
Nelson Mandela (2000)
1. Güney Afrika Devlet Başkanı
Görev süresi
10 Mayıs 1994 – 14 Haziran 1999
Yerine geldiği Frederik Willem de Klerk
Yerine gelen Thabo Mvuyelwa Mbeki
Afrika Ulusal Kongresi 11. Başkanı
Görev süresi
7 Temmuz 1991 – 20 Aralık 1997
Yerine geldiği Oliver Tambo
Yerine gelen Thabo Mbeki
Bağlantısızlar Hareketi
Görev süresi
2 Eylül 1998 – 14 Haziran 1999
Yerine geldiği Andrés Pastrana Arango
Yerine gelen Thabo Mbeki
Kişisel bilgiler
Doğum Nelson Rolihlahla Mandela
18 Temmuz 1918
Mvezo, Güney Afrika
Ölüm 5 Aralık 2013 (95 yaşında)
Johannesburg, Güney Afrika
Vatandaşlığı Güney Afrika Cumhuriyeti
Partisi Afrika Ulusal Kongresi
Diğer siyasi
bağlantıları
Güney Afrika Komünist Partisi
Evlilik(ler) Evelyn Ntoko Mase (1944-1957)
Winnie Madikizela (1957-1996)
Graça Machel (1998-2013)
Çocuk(lar) 6
Ödülleri  Nobel Barış Ödülü (1993)
İmzası

Nelson Rolihlahla Mandela ya da kabile adıyla Madiba (18 Temmuz 1918 – 5 Aralık 2013), Güney Afrikalı Anti Apartheid (ayrımcılık karşıtı) aktivist ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyahî devlet başkanı. 1994’te ilk defa tüm halkın katıldığı seçimlerde devlet başkanı seçilmiştir. Yönetimi, Apartheid’ın mirasının dağılmasına, ırkçılığı engellemeye, fakirlik ve eşitsizliğe odaklanmıştır. Siyasi görüş olarak Demokratik Sosyalist olan Mandela, Afrika Ulusal Konseyi siyasi partisinde 1990’dan 1999’a kadar parti başkanlığı yapmıştır.

Bantu dillerine ait olan Kosa (Xhosa) dilini konuşan Tembu (Thembu) kabilesinde, kabile şefinin oğlu olarak doğan Mandela, Fort Hare Üniversitesi ve Witwatersrand Üniversitesi’nde hukuk eğitimi gördü. Johannesburg’un ilçelerinde yaşarken sömürgecilik karşıtı hareketi benimsedi ve ANC’ye katılarak bu partinin gençlik kolunun kurucu üyesi oldu. Ulusal Parti, Apartheid’ı 1948’de uyguladığında, ANC’nin 1952’deki Başkaldırı Mücadelesi (Defiance Campaign)’nde göze çarptı ve Halk Kongresinde buna bağlı olarak Transvaal ANC koluna başkan olarak seçildi. Avukat olarak çalışırken sürekli olarak kışkırtıcı aktivitelerden ve 1956’dan 1961’e kadar süren İhanet Duruşmaları’ndan dolayı tutuklandı. Başlangıçta şiddet içermeyen protestolar olacağını söylemesine rağmen Güney Afrika Komünist Partisi ile iş birliği yaparak 1961’de, sonradan devlet hedeflerine saldıracak olan militan Umkhonto we Sizwe (MK) örgütünü kurdu. 1962’de tutuklandı ve hükûmeti alaşağı etmek için komplo kurmak ve sabotaj etmekten dolayı ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Mandela cezasını önce Robben Adası’nda daha sonra Pollsmoor Hapishanesinde çekti. Bu esnada salıverilmesi için 1990’da yani 27 yıl sonra onay verilecek uluslararası bir kampanya düzenlendi. Hapishaneden çıktıktan sonra ANC başkanı olan Mandela otobiyografisini yazdı ve başkan F.W. de Klerk ile 1994’te tüm halkın katıldığı ve ANC’nin büyük çoğunlukla kazandığı bir seçimin kurulması Apartheid’ın sona erdirilmesi için görüşmelere sebep oldu. Devlet Başkanı olarak yeni bir anayasa oluşturdu ve toprak reformu, yoksullukla mücadele ve sağlığın iyileştirilmesi gibi politikaları uygularken Doğruluk ve Uzlaşma Komisyonu’nu geçmişte yaşanan insan hakları ihlalini araştırması için oluşturdu. Uluslararası olarak Libya ve Birleşik Krallık arasında olan Lockerbie Faciası görüşmeleri sırasında arabulucu olarak rol oynadı. İkinci bir seçime katılmayı reddetti ve yerine seçimle yardımcısı Thabo Mheki geçti. Mandela daha sonra ulusal lider olarak hayır işlerinde yer aldı ve daha çok yoksullukla ve AIDS ile mücadele etti.

Mandela, anti-sömürgeci ve anti-apartheid görüşü ile uluslararası beğeni topladı ve 1993’teki Nobel Barış Ödülü, Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı Özgürlük Madalyası ve Sovyet Lenin Nişanı da dahil olmak üzere 250’nin üzerinde ödül kazandı. Güney Afrika’da “Ulusun Babası” olarak görülür.

  • 1992 – Azerbaycan Merkez Bankası kuruldu.
  • 2000 – Romanya’da bir altın madeninden sızan siyanür, Macaristan sınırından geçen Tisa nehrinde binlerce canlının ölmesine neden oldu.
  • 2006 – Alman arkeologlar, Şanlıurfa’daki Göbekli Tepe Mabedinde, insanlığın en eski haber sistemi olarak tanımladıkları ve günümüzde kullanılan yazının ilkel biçimi olan işaretler buldular.
  • 2007 – ÖDP’nin 5. olağan kongresinde, Genel Başkanlığa Ufuk Uras seçildi.
  • 2008 – Almanya’nın Ludwigshafen kentindeki bir apartmanda çıkan yangında ölen dokuz Türk’ün cenazesi Gaziantep’te toprağa verildi.
  • 2011 – Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, uzun bir direnmenin ardından istifa ettiğini açıkladı.
  • 2015 – Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan, tecavüze uğrayarak öldürüldü. Olay Türkiye’de kadın hakları eylemlerine dönüştü.
Özgecan Aslan
Doğum 22 Ekim 1995
Mersin, Türkiye
Ölüm 11 Şubat 2015 (19 yaşında)
Tarsus, Mersin, Türkiye
Ölüm sebebi Cinayet
Defin yeri Şehir Mezarlığı, Mersin
Meslek Öğrenci
Aile Songül Aslan (anne)
Mehmet Aslan (baba)
Beste Aslan (abla)[1]
Barış Ali Aslan (erkek kardeş)[2]

Özgecan Aslan (22 Ekim 1995[3] – 11 Şubat 2015) Mersin’in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015’te tecavüz girişimine direndiği için bir minibüste öldürülen üniversite öğrencisi.[4] Aslan’ın yanmış bedeni; 12 Şubat 2015’te, suçu beraberindeki iki kişiyle işlediğini itiraf eden kişinin jandarma ekiplerini olay yerine götürmesi ile bulundu.

Özgecan Aslan cinayetinin ortaya çıkması Türkiye çapında olayın ortaya çıktığı gün ve takip eden günlerde öfkeye ve gösterilere yol açtı. Binlerce kadın, kadınların tecavüze uğramasına, şiddet görmesine ve öldürülmesine hükûmetten yeterli tepkinin gelmemesiyle bu durumun normalleştirildiği gerekçesiyle sokaklara döküldü. Gösterilerde kadına karşı şiddetle ilgili daha güçlü tedbirlerin alınması istendi. Olay sosyal medyada da büyük ilgi gördü ve ülke çapında pek çok gösterinin düzenlendiği 16 Şubat günü “Kara Pazartesi” olarak anıldı ve kadınların yaşadıkları taciz olaylarına sessiz kalmayarak anlatmaları istendi.

Yaşam öyküsü

Özgecan Aslan, Mersin’de 22 Ekim 1995 tarihinde, aslen Tuncelili bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Mersin’in Tarsus ilçesindeki Çağ Üniversitesi’nde Psikoloji bölümünde okumaktaydı.[5][6]

Olayın öncesi

Özgecan Aslan, Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 1. sınıf öğrencisiydi. Mersin’de doğup büyüdü ve psikolog olmak istiyordu. Ailesi onu bu konuda destekledi. Özgecan, okuduğu vakıf üniversitesinden yüzde 50 burs kazanmasına karşın annesi Songül Aslan, kızının eğitimi için kendisine bir iş buldu. Özgecan’ın planları arasında yaz tatillerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bir otelde çalışmak da vardı. Böylelikle kendisi de eğitimi için bir miktar para kazanarak ailesine yardımcı olabilecekti.[3]

Cinayeti işlediğini itiraf eden Suphi Altındöken ve ona cinayette yardım eden babası ise Tarsus’un zengin ailelerinden biriydi. Kuyumculuk işlerinde iflas ettikten sonra baba ve oğul minibüs şoförlüğü yapmaya başladılar. Baba Necmettin Altındöken’in de olaydan önce polis kayıtlarında kaçakçılıktan sabıkası olduğu ve kısa süre önce bir trafik kazasına karıştığı belirlendi.[7]

Özgecan’ın arkadaşlarının iddiasına göre minibüslere binmek her zaman zordu. Yolculuk sırasında aynalardan bakan şoförler ve yolcular tarafından sürekli izlenmeleri bu yolu kullanmak zorunda olan öğrenciler arasında korku yaratıyordu.[8]

Cinayet ve zanlıların yakalanması

Özgecan Aslan’ın Mersin Şehir Mezarlığı’ndaki anıt mezarı.

Cinayetin yaşandığı 11 Şubat 2015 tarihinde Özgecan Aslan, okuldan çıktıktan sonra Tarsus’ta bir alışveriş merkezinde arkadaşıyla birlikteydi. Alışveriş merkezinde arkadaşından ayrıldı ve ikamet ettiği Mersin’e gitmek için şehirlerarası sefer yapan minibüse bindi. O saatten sonra Özgecan Aslan’dan haber alınamayınca 11 Şubat 2015’te ailesi tarafından polise kayıp olduğu yönünde dilekçe verildi.[9] Bu tarihten itibaren, kayıp olan Özgecan Aslan’ı arayan jandarmanın, kendilerine yol soran bir minibüsten şüphelenmesi üzerine yapılan aramada minibüsün içinde kan izlerine rastlandı. Jandarma bu kişileri yakaladı. Ancak yapılan sorguda bir sonuca varılamadı ve şüpheliler serbest bırakıldı.[10]

Minibüste bulunan kadın şapkasının Özgecan Aslan’a ait olduğunun Özgecan’ın babası tarafından teşhis edilmesi üzerine Jandarma, minibüsü yeniden incelemeye aldı. Yeniden sorguya alınan iki şüpheli, (Suphi Altındöken’in babası ve arkadaşı) cinayeti itiraf ettiler ve 3. bir kişinin de kendilerine yardım ettiğini söylediler. Böylece 3. kişi olan Suphi Altındöken’in aranması süreci başladı.[10]

Minibüs şoförünün ifadesinde yer alan bilgilere ilişkin haberlere göre, şoför Suphi Altındöken, Mersin’e D-400 karayolundan gitmesi gerekirken güzergâh değiştirerek Tarsus – Mersin Otoyolu’na doğru saptı. Sürücünün güzergâhını değiştirmesinden ‘kaçırılıp başına kötü bir şey geleceğini’ anlayan ve tepki gösteren Özgecan, şoförle tartıştı. Tecavüz girişiminde bulunan Suphi Altındöken’e Özgecan biber gazı kullanarak engel olmaya çalıştı.[11] Ancak bunun ardından Suphi Altındöken tarafından birkaç kez bıçaklandı[12] ve demir çubukla öldüresiye dövüldü. Tarsus’a geri dönen zanlı olayı babasına ve bir arkadaşına anlattı ve yardım istedi. Üç kişi olay yerine döndüler ve Özgecan Aslan’ın cesedini ormanda ateşe verdiler. Özgecan’ın direndiği sırada zanlı Suphi Altındöken’in yüzüne tırnaklarını geçirmesi nedeniyle bu üç kişi Özgecan’ın ellerini keserek, olası bir DNA tespitinde bir eşleşmenin önüne geçmek istediler. Özgecan’ın tecavüze uğrayıp uğramadığı hakkında Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi raporuna göre, maktul Özgecan Aslan’a tecavüz edilmediği belirlendi.[12][13][14]

Zanlıların tümünün yakalanmasından sonra polise verdikleri ifadeler sonucu Özgecan’ın cesedi,Tarsus,Çamalan Mahallesi, Cinderesi yatağında yüzünün ve vücudunun bir bölümü yanmış halde bulundu.[15] Tarsus Devlet Hastanesi’ne kaldırılan ceset yandığı için kimlik tespiti Özgecan’ın kıyafetleri üzerinden yapılabildi.[10]

Soruşturma ve dava aşaması

Yakalanan Suphi Altındöken, Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre suçunu itiraf etti ve babası ile arkadaşının kendisine yardım ettiğini söyledi. Altındöken sorgu sırasında çok soğukkanlı ve sakin bir tavır sergiledi.

Türk hukuk sistemine göre davanın başlayabilmesi için şüpheliyi savunacak bir avukat olması gerekmektedir. Ancak, Mersin Barosu’nun 1.600 avukatı “böyle bir caninin yanında olmak istemediklerini” beyan etti ve baro da davaya avukat vermeyi reddetti.[16] Sorgulama aşamasında yer alan iki avukattan birisi şüphelilerin akrabası, diğeri de olayın iç yüzünü öğrendikten sonra desteğini çeken bir avukat olunca şüpheliler mahkemeye gönderilemedi.

16 Şubat 2015 günü şüpheli Suphi Altındöken, ifadesinde değişikliğe giderek cinsel saldırı niyeti olmadan ve alkol etkisi altında bu suçu işlediğini söyledi. Altındöken, amacının Özgecan Aslan’ı kısa yoldan eve götürmek olduğunu, ancak Özgecan kendisine saldırınca onunla konuşmak için aracın arkasına doğru gittiğini söyleyerek ifadesini değiştirdi.[17]

Özgecan’a ait otopsi raporu olduğu iddia edilen bilgiler 22 Şubat 2015 tarihinde basında yer almıştır.[18] Hazırlanan iddianamede katil zanlıları için ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenmiştir.[19] İddianame 14 Nisan 2015 tarihinde Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.[20] Davaya bakan savcı iddianamede cezada indirim yapılmamasını ve alt sınırdan uzaklaşılarak, üst sınırdan ceza verilmesini istedi.[21]

İlk duruşma 12 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirildi.[22] Duruşma Tarsus Adliyesi’nin konferans salonunda yapıldı. 10 saat süren duruşmada alınan ara kararda sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, Fatih Gökçe’nin cinsel saldırısı hakkında ek iddianame talebinin kabulüne, avukat sanıkların sonraki ifadelerinin tutuklu kaldıkları cezaevlerinden görüntülü alınmasına ve bir sonraki duruşmanın 9 Eylül 2015 tarihine ertelenmesine karar verildi.[23]

3 Aralık 2015’te gerçekleşen son duruşmada mahkeme, Suphi Altındöken’e “nitelikli cinsel saldırı ve canavarca hisle öldürme”, Fatih Gökçe’ye “canavarca his ve nitelikli cinsel saldırıyla kasten öldürme”, Necmettin Altındöken’e ise “Canavarca his ve eziyetle kasten öldürme” suçundan, 3 zanlıya da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme üç sanığa verdiği bu cezaların yanı sıra, tecavüz ve diğer suçlardan, Suphi Altındöken’e 27 ve arkadaşı Fatih Gökçe’ye 24 yıl hapis cezası daha verdi.[24][25]

Katilin akıbeti

Özgecan Aslan’ın katillerinden Ahmet Suphi Altındöken, 11 Nisan 2016 tarihinde Adana Kürkçüler E tipi kapalı cezaevinde Gültekin Alan tarafından[26] uğradığı silahlı saldırıda kalbine isabet eden mermi sonucu öldü. Silahı cezaevine sokan kişinin İnanç Meçul olduğu öğrenildi. Babası Necmettin Altındöken karın boşluğu ve kalçasından yaralandı. Adalet Bakanlığı olayı soruşturmak için 2 müfettiş görevlendirdi. Hükûmet sözcüsü Numan Kurtulmuş, olayla ilgili olarak “Cezaevinde kim olursa olsun birinin öldürülmüş olması asla kabul edilemez” açıklamasını yaptı. Gültekin Alan, ağırlaştırılmış müebbet ve 29 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. Altındöken’in cenazesi Mersin’de adı açıklanmayan bir mezarlığa defnedildi.[27]

Tepkiler

14 Şubat 2015 akşamı Türkiye’nin birçok yerinde kadın cinayetlerini protesto eden gösteriler düzenlenmiştir.[28] Ayrıca yurt dışında da çeşitli tepkiler görmüştür.[29]

Anısına

Silifke’deki Göksu Parkı’nın adı cinayetin ardından Özgecan Aslan Parkı olarak değiştirildi.[30]

Türkiye Jokey Kulübü tarafından Özgecan Aslan anısına 8 Mart 2015 tarihinde Dünya Kadınlar Günü kapsamında kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla koşu düzenlendi. Yarışı jokey Uğur Polat’ın bindiği ‘Sonkalelim’ adlı at kazandı.

2015 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilecek olan Uluslararası İyilik Ödülünün Özgecan Aslan’ın babası Mehmet Aslan’a verileceği açıklandı.

2014-15 sezonunda Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu elde eden Eczacıbaşı voleybol takımı başkanı Faruk Eczacıbaşı kupa sonrasında yaptığı açıklamada “Bu şampiyonluğu başta Özgecan kızımız olmak üzere tüm şiddet gören kadınlarımıza adıyoruz. Türk kadınının maruz kaldığı şiddet ve cinayetlerle değil başarılarıyla anılmasını istiyoruz.” dedi.

Adana’daki Özgecan Aslan Koruluğu’nun tabelası

1 Mayıs 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özgecan’ın ailesini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti.

7 Mayıs 2015 tarihinde İstanbul Çekmeköy’de Özgecan’ın isminin verildiği bir park Fenerbahçe futbol takımı sporcu ve teknik heyetinin de katıldığı bir törenle açıldı.

Buca Belediyesi, Özgecan Aslan’ın anısına bir sosyal merkezinin adını Özgecan Aslan Kadın Danışma Merkezi olarak değiştirdi. Kadın Danışma Merkezi, dezavantajlı ve şiddete maruz kalmış kadınlar öncelikli olmak üzere Buca’lı tüm kadınlara sosyolojik farkındalık konusunda hizmet vermektedir. Ayrıca merkezde kadınlara sosyolojik, psikolojik ve hukuksal destek verilmektedir. Kadına yönelik şiddetin nedenleriyle birlikte incelenmesi ve ortadan kaldırılmasını, Buca ilçesinde yaşayan her sosyal kesimden kadının korunması, desteklenmesi ve güçlendirilmesini hedeflemektedir.

Özgecan Aslan’ın anısına Beylikdüzü’nde Özgecan Aslan Kültür Merkezi vardır.

2017 yapımı “Çalınmış Hayatlar” Belgeselinde Özgecan Aslan’ı Özge Özkaplan canlandırmıştır.

 

wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

13 martta ölenler

Ölümler 1352 – Ashikaga Tadayoshi, Japon yönetici ve asker (d. 1306) 1447 – Şahruh, Timur İmparatorluğu üçüncü hükümdarı (d. 1377) Şahruh Mirza شاهرخ …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Seç ve dinle