
Dünyada 14 Şubat tarihinde ölenler
Ölümler
- 269 – St.Valentine, Roma rahiplerinden (İdam edildiği bugün Sevgililer Günü olarak kutlanır)

Valentine ya da Valentinus, Hristiyan inanışına göre Roma azizlerinden biridir. 269 yılı civarında öldürüldüğü sanılmaktadır. Aşıkların Azizi olarak da bilinir. Valentine, her yıl 14 Şubat günü anılır. Zamanla bu gün, Sevgililer Günü’ne dönüşmüştür.
Hristiyan metinlerinde Valentinus şeklinde anılan başka bir aziz daha vardır. Bu iki azizi tek kişi kabul edenler olsa da bazı araştırmacılar Sevgililer Günü’nün Valentine’den değil de Valentinus denen diğer azizden kaynaklandığını iddia ederler.
Sözcüğün “sevgili” anlamında kullanımı
Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde “hoşlanılan kişi” ya da “sevgili” anlamında kullanılır. Sevgililer Günü’nde gençler, hoşlandıkları kişilere “Be my valentine? (Sevgilim olur musun?)” yazılı kartlar verirler.
- 869 – Kiril, Bizanslı Yunan Moravya ve Panonya’da Slavlar arasında Hristiyanlığın yayılmasını sağlayan misyoner (d. 826)
Kiril ve Methodios | |
---|---|
![]() |
|
Muadil er-Rusül; Piskopos ve Muterif; Slavların Resulleri | |
Doğum | 826, 827 veya 815’te Selanik, Bizans İmparatorluğu (Günümüz Yunanistan’ı) |
Ölüm | 14 Şubat 869’da ve 6 Nisan 885’te Roma ve Velehrad, Büyük Moravya’da |
Kutsayanlar |
|
Yortu | Doğu Ortodoks Kilisesi’nde 11 ve 24 Mayıs Roma Katolik Kilisesi’nin şimdiki takviminde 5 Temmuz |
Kiril ve Methodios (Yunancası: Κύριλλος και Μεθόδιος, Eski Slavca: Кѷриллъ и Меѳодїи, Rusça: Кирилл и Мефодий) MS 9. yüzyılda Selanik’te doğmuş olan Bizanslı Yunan kardeşler, Moravya ve Panonya’da Slavlar arasında Hristiyanlığın yayılmasını sağlayan misyonerler. Misyonerlik görevleri sayesinde Slav halklarının kültürel gelişmelerini etkilemiş ve “Slavların Önderleri” unvanına layık görülmüşlerdir. Glagolitik alfabeyi geliştirmişlerdir. Bu alfabe Eski Slav dilinin yazılabilmesi için geliştirilen ilk alfabedir. Kiril alfabesi bu alfabeyi temel almıştır ve bugün Slav dillerinde kullanılmaktadır. Ölümlerinden sonra Slav halkları arasındaki çalışmalarına öğrencileri tarafından devam edilmiştir. Ortodoks Kilisesince iki kardeş de “Havarilere denk” aziz ilan edilmiştir. 1880 yılında Papa XIII. Leo kardeşlerin bayramını Roma Katolik Kilisesi takvimine dahil etmiş, 1980 yılında ise Papa II. İoannes Pavlus kardeşleri Benedict ile birlikte Avrupa’nın koruyucuları ilan etmiştir.
İlk yılları
Kiril ve Methodios kardeşler Selanik’te sırasıyla 826 ve 827 yıllarında doğmuşlardır. Babaları “Leon” isimli bir Bizanslı Yunan subayıydı. Kiril yedi kardeşten en küçüğüdür ve Vita Cyrilli tarihine göre doğumdaki ismi Konstantin’dir. Kiril ismini keşiş olduğunda almıştır. Kiril 14 yaşındayken babası ölünce kardeşler amcaları Teoktistos’un vasiyetine geçerler. Amcaları güçlü bir Bizans devlet adamıdır, Bizans İmparatorluğu’ndaki posta hizmetleri ve diplomatik ilişkilerden sorumludur. Aynı zamanda imparatorluk dahilinde eğitimin geliştirilmesiyle de ilgilendiği için Magnaura Üniversitesi’nin kurulmasından sorumludur. Yeni kurulan üniversitede yıllar sonra Kiril ders verecektir. Amcası 843 yılında Kiril’i Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis’e çağırır ve burada bir üniversiteye gitmesine yardımcı olur. Amcası daha sonraları da Methodios’u Konstantinopolis’teki Yunan manastırı olan Polikron’a görevli olarak işe yerleştirecektir. Burada Kiril astronomi, geometri, hitabet ve müzik eğitimi alacaktır. Kiril, I. Fotios’un öğrencileri arasından en yetenekli olanıydı. Kiril’in en başarılı olduğu alan filolojiydi. Anadili olan Yunancanın yanı sıra Latince, Arapça, İbranice ve Slavcayı iyi konuşurdu. Kiril eğitimi tamamladıktan sonra keşiş olmuştur. Kilisedeki görevinin patrik yardımcılığı olduğu ve arşivlerin sorumluluğunun verildiği bildirilir. 6 aylık inzivadan sonra felsefe ve teoloji öğretmeye başlamıştır.
İlk dini görevleri
Kiril’in teoloji alanındaki yetkinliği ile birlikte Arap ve Yahudi dillerini çok iyi konuşması onun imparatorluğun dış ilişkilerinde vazgeçilmez olması anlamına gelmiştir. Abbasi halifesi Mütevekkil huzurunda Arap din bilginleriyle beraber Teslisi tartışmaya gidecek ve bu sayede halifelik ile imparatorluk arasındaki diplomatik ilişkilerde olumlu rol oynayacaktır. Kiril ayrıca Yahudilikle de ilgili yazılar yazmış, yazılarındaki Yahudi karşıtlığı ise Hazar Kağanlığı ziyaretinin sonucu olarak değerlendirilmektedir. Bilindiği gibi Hazar Hanları siyasi bir tercih yapmış ve ne Müslüman halifeliğinin ne de Hristiyan imparatorluğunun tabiyetine girmemek için Yahudiliği devlet dini olarak kabul etmiştir. Ülkede Yahudiler, Müslümanlar ve Hristiyanlar dinlerini hiçbir zorluk olmaksızın yaşamaktadırlar. Kiril, 860 yılında Bizans İmparatoru III. Mihail’in isteği üzerine Hazar Hanlığı’na gidecektir. Görevinin amacı yayılmakta olan Yahudiliği engellemektir. Ancak bu görev başarısız olacak ve Hazar halklarının resmi dini Yahudilik olacaktır. Görevden İstanbul’a döndüğünde üniversitede öğretim üyesi olacak, kardeşi de bu süre zarfında Bizans bürokrasisinde yükselecektir.
Slavlar arasında
862 yılında iki kardeş onları Hristiyanlık tarihinde önemli bir yer almalarını sağlayacak görevle görevlendirilirler. Moravya Prensi Rostislav, İmparator III. Mihail ve patriğe mesaj göndererek yönetimindeki Slav halklarını Hristiyanlık dinine geçirecek misyonerler isteyecektir. Bu isteğinin sebebinin dini değil siyasi olduğu anlaşılmaktadır. Rastislav Frankların sayesinde başa geçmiş ancak şimdi bağımsız hareket etmektedir. Roma’dan gelen misyonerleri ülkesinden kovmuş, onun yerine Bizans’dan misyoner istemiş, hem de siyasi destek talebinde bulunmuştur. Bu istek bölgede Bizans etkisinin genişlemesi için bir fırsat olarak değerlendirilecek ve göreve Kiril ve Methodios gönderilecektir. Kardeşler öncelikle bu devasa görevde kendilerine yardımcı olacak din adamlarını yetiştirirler. 863 yılında ise İncil’i Eski Slavcaya çevirirler ve dinlerini yaymak için Slav halklarının arasına giderler. Görevlerinde başarıya ulaşacaklardır. Ülkede Frankların Alman din adamlarını bulurlar, bunlarla dini anlamda çatışmalar yaşanacaktır. Görevlerini daha iyi yerine getirmek için Glagolitik alfabesini geliştirirler, bu alfabe Slav el yazmalarında kullanılan ilk alfabedir. Bu alfabe Slav dilinin yapısına uygundur ve bugün birçok dilde kullanılan Kiril alfabesinin atasıdır. Kiril ve Methodios kardeşler Hristiyanlık için önemli metinleri de Slav diline çevirerek ilk Slav Yasalarının oluşturulmasına öncülük etmişlerdir. Kardeşlerin İncil’in hangi kısımlarını Slav diline çevirdiklerini tam olarak bilinmemektedir. Ayrıca kaynak İncil olarak Roma mı yoksa Konstantinopolis İncil’ini mi aldıkları bilinmemektedir. Saresnewsky tarafından yapılan arkeolojik bulgulara göre miyonerlik faaliyetinde kullanıldığı sanılan el yazma parçalarından anlaşılan çevirilerde Roma metinlerinin kullanıldığı yönündedir. Önemli bir göreve çıkarken Roma’nın onayının alınması için böyle bir yol seçilmiş olması ihtimal dahilindedir.
Roma’ya yolculuk
867 yılında Papa I. Nikolas kardeşleri Roma’ya çağırır. Slav halkları arasındaki misyonerlik faaliyeti bu sırada Salzburg Başpiskoposu ve Passau piskoposu olan Teotmar’ı rahatsız edecektir. Teotmar bu bölgede Bizans etkisine karşıdır. Clement’e ait dini değeri olan eserlerle Pannonia (Blaton bölgesi) üzerinden 868 yılında Roma’ya ulaşırlar. Beraberlerindeki değerli eserler yüzünden çok sıcak karşılanırlar. Konstantinopolis ile Roma arasındaki çekişme yüzünden gelişlerine kuşkuyla bakılan kardeşler bilgileriyle de dikkat çekince Slav halkları arasında yaptıkları misyonerlik faaliyeti Roma tarafından desteklenir. İkilinin yardımcıları olan Formosus ve Gauderic de Roma’da bulundukları sırada kilise hiyerarşisinde yükselirler. Yolculuk sırasında yorgun düşen Kiril hastalandığını anlayacak ve ölüme kendisini kilise usullerince hazırlayacak ve 14 Şubat 869 günü hayatını kaybedecektir.
Methodios tek başına
Methodios Slav halkları arasındaki görevine tek başına devam edecektir. Ülke siyasi çalkantı içindedir, Rastislav yeğeni Svatopluk tarafından esir edilmiş durumdadır. Siyasi karışıklık yüzünden Methodios Pannonia’ya gidecektir, burada Frank etkisiyle mücadele edecektir. Bu sırada Methodios’un Roma tarafından yetkilendirilip yetkilendirilmediği ve dini sıfatının başpiskopos olup olmadığına dair tartışmalar yürütülecektir. 879 yılında Papa VIII. John yaptığı yazılı açıklamada Methodios’un başpiskopos olduğunu, yetkili kılındığı bölgenin ise Moravya, Pannonia ve Sırbistan olduğunu belirtecektir.
Methodios’un son yılları
Methodios’un yetkisi ve misyonerlik yaptığı bölge için kendisine yapılan saldırılara cevabı o kadar şiddetli ve onur kırıcıdır ki Frank kralı onu huzuruna çağıracak ve kilise konseyinde sorgulanacaktır. Konsey onu suçlu bulacak ve Almanya’da 2,5 yıl hapse mahkûm edecektir. Roma sürece dahil olacak ve kararı iptal edecektir. Ayrıca göreve iade edilmekle kalmayacak, onu suçlayan dini adamlar suçlanacaktır. Methodios yeniden tüm yetkileriyle görevine verilmiştir ancak muhaliflerin baskısıyla Slav dilinde dini merasim yapması yasaklanmıştır. Daha sonraları yetkileri azalsa da kendisine rahatça görevini yapabilecek bölge edinmiş durumdadır. Bu rahat yıllar 873-879 arası olarak geçmektedir. Slav dilinin kullanılmaması yerel önder olan Svatopluk tarafından Roma’da şikayet sebebi olsa da Methodios Roma tarafından bir kez daha korunacaktır. Ancak Papa’nın 882 yılında ölmesiyle onu artık Roma’da koruyabilecek kimse kalmaz. Bunun üzerine destek için Bizans’a dönecektir ancak Methodios 8 Nisan 885 tarihinde hayata veda edince bu çabalarının sonucunu göremeyecektir. Kendinden sonra gelmesi için seçtiği Gorazd yeni Papa V. Stefan tarafından tanınmayacak ve bölgede Slav dili yasağıyla beraber misyoner olarak Wiching atanacaktır. Wiching, Kiril ve Methodios kardeşlerin izleyenlerini bölgeden kovacaktır. Bunlar ise iyi karşılandıkları Bulgar İmparatorluğuna sığınacak ve din okullarının temelini atacaklardır. Burada Kiril alfabesini oluşturacak, Bulgaristan’da Eski Slavcanın resmi dil olmasıyla beraber tüm Slav halklarına yayılacaktır. Bu sayede Doğu Avrupa’da Kiril ve Methodios kardeşler sayesinde Hristiyanlık hızla yayılacaktır.
Glagolitik alfabesinin keşfi

Glagolitik alfabesi veya Glagolitsa, 9. yüzyıl Yunan el yazmalarına dayanır ve bilinen en eski Slav alfabesidir. Rahip kardeşler tarafından İncil’i Slav diline çevirmek için oluşturulmuştur. O zamanlarda alfabe Moravya’da 863 (rahip kardeşlerin bölgeye gelişleri) – 885 (son öğrencilerinin de bölgeden kovulması) yılları arasında kullanılmıştır. Alfabe hükûmet ve devlet yazışmalarıyla edebi eserlerde, Kiril tarafından kurulan Moravya Akademisinde kullanılmıştır. Alfabe geleneksel olarak Kiril’e mal edilir. Papalığın 880 yılındaki yazılı açıklamasında alfabenin filozof Konstantin tarafından bulunduğu belirtilmektedir. İlk Kiril alfabesi de bu Glagolitik alfabesinin basitleştirilmiş halidir. Kiril alfabesi ise Kiril ve Methodios’un öğrencilerinden Ohridli Clement’e mal edilir. Ancak bir iddiaya göre ise Kiril alfabesi 10. yüzyılda Bulgaristan’daki Preslav Edebiyat Okulunda geliştirilmiş ve Kiril’e ithaf edilmiştir.
Slav kökenleri iddiası
Slav halkları arasındaki yaygın inanışa göre Kiril ve Methodios Slav ailelerden gelmektedir. Farklı teoriler ve iddialara göre anneleri Bulgar babaları Yunan veya her ikisi de Bulgar olarak varsayılmaktadır. Özellikle Yunanlar ve Bulgarlar arasında bu konuda bir çekişme sürmektedir.
Anma törenleri
Ortodoks Kilisesi tarafından azizlik unvanı verilen Kiril, Katolik Kilisesi tarafından ise kardeşi Methodios ile beraber 1880 yılında aziz ilan edilmiştir. Slavların önderleri olarak tanımlanan kardeşler hem Katolik hem de Ortodoks Kiliseleri tarafından çok önemsenir. Roma Katolik Kilisesinin takvimine göre Kiril’in öldüğü gün olan 14 Şubat Aziz Kiril ve Methodios günü olarak anılır. Ortodoks Kilisesi ise kardeşler için 11 Mayıs gününü anma etkinlikleri için belirlemiştir. (bu tarih farklılıkları kullanılan farklı takvimlerden ileri gelmektedir.) Rahip kardeşler 1980 yılında “Avrupa’nın koruyucuları” ilan edilirler. Anma ve kutlama törenlerde aynı zamanda Slav halklarının Hristiyanlık sayesinde okuma ve yazmayı öğrenmeleri de kutlanmaktadır. 24 Mayıs tarihi Bulgaristan’da aynı zamanda Aydınlanma ve Slav Edebiyatı Günü olarak da kutlanmaktadır. Kuzey Makedonya’da da 24 Mayıs günü Aziz Kiril ve Methodios Aydınlanma Günü olarak kutlanmaktadır. Çekya ve Slovakya’da 5 Temmuz günü, Rusya’da ise yine 24 Mayıs günü azizler anılmaktadır. Ayrıca Kiril ve Metodis adları Makedonya’daki Üsküp Üniversitesine, Bulgaristan’daki Tarnovo ABD’deki Michigan Dini Okuluna ve Antarktika’daki Güney Shetland Adalarına verilmiştir. Kiril’in naaşı ise İtalya Roma’daki San Clemente Bazilikasındadır.
- 1140 – Kilikya Ermeni Lordu I. Levon (d. 1080)
Kilikya Ermeni Krallığı
Կիլիկիոյ Հայոց Թագաւորութիւն
|
|||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1080-1375 | |||||||||||||||
![]() ![]() Üst: Ruben Hanedanı tarafından tercih edilen bayrak (1198-1219) Alt: Lüzinyanlar tarafından tercih edilen bayrak (1341-1375)
![]() Arma
|
|||||||||||||||
![]() Krallığın sınırlarını gösteren harita
|
|||||||||||||||
Tür | Prenslik (1080-1198) Moğol İmparatorluğu’nun ve daha sonra İlhanlı’nın vasalı (1245-1335) |
||||||||||||||
Başkent | Tarsus (1080-1198) Sis (1198-1375) |
||||||||||||||
Yaygın dil(ler) | Ermenice (resmi) Latince Eski Fransızca |
||||||||||||||
Resmî din | Ermeni Apostolik | ||||||||||||||
Hükûmet | Feodal Monarşi | ||||||||||||||
Tarihçe | |||||||||||||||
|
|||||||||||||||
|
Ermenistan tarihi |
---|
![]() |
Anadolu tarihi
dizisinin bir parçası
|
---|
Kilikya Ermeni Krallığı, Kilikya Ermeni Prensliği ya da kısaca Kilikya, 1080-1198 arası prenslik ve 1198-1375 arası krallık olan Çukurova bölgesinde bulunan bir devlettir. Bölgedeki I. Ruben adında olan bir Ermeni beyi tarafından Bizans İmparatorluğundan aldığı toprak üzerine kurulmuştur ve zamanla daha geniş bir alana yayılmıştır. 1375’te Memlük Sultanlığı tarafından varlığına son verilmiştir.
Tarihi
I. Levon devletin ilk kralı olmuştur. Devlet Haçlılarla ve özellikle Fransızlarla sıkı ilişkiler kurmuştur. Komşu Hristiyan ve Müslüman devletlerle ve kendi içinde mücadelelerde bulunmuştur. Moğol istilasından sonra İlhanlılara bağlanmış ve birlikte Memluk Devletine karşı savaşmıştır. Devlet 1252’den sonra Hethumid Hanedanı tarafından yönetilmiştir. Memluklar 1375 senesinde Sis’i ele geçirince devlet son bulmuştur ve bundan sonra bölgede Memluklere bağlı Ramazanoğlu Beyliği kurulmuştur. Kilikya Kralı unvanı Lüzinyan Hanedanına geçmiştir. Başkenti ve kilisenin merkezi Sis idi. Krallığın pek çok kalesi vardı ve ayrıca Toros dağları tabii bir savunma bölgesi oluşturuyordu.
Arapça kaynaklardan Kilikya bölgesinde karşılaşılan halkın Rum olduğu anlaşılmakta, bu belgelerde Ermeni halkından söz edilmemektedir, Ermenilerin Kafkasya ile ilişkili olduğu yazılmaktadır. Bizans 10. yüzyılda doğu ve kuzeybatı Anadolu’daki Ermeni halkı zorla Çukurova bölgesine yerleştirdiği bilinmektedir. Ermeni nüfusunu zorunlu göçe geçiren ilk Bizans imparatoru II. Basileios’dur. Yaklaşık 50 bin kişilik bir Ermeni nüfusu Orta Anadolu’ya göç ettirmiştir. Daha sonra Türk akınlarının baskısıyla 1064 yılında bu aileler Toroslar’a kaçışmışlardır. Zaten 1045 sonrasında Türklerin Doğu Anadolu’ya akınları buralardaki Ermenileri de göçe zorlamıştı. Toroslar ve güneyinde toplanan bu Ermeni nüfusu “Kilikya Ermeni Baronluğu”‘nun kurulmasına zemin hazırlamıştır. I. Haçlı Seferi sırasında Haçlılar tarafından da desteklenip bu baronluğu kurmuşlardır. Haçlıların yıllar süresinde devam eden destekleriyle baronluk krallığa dönüştürülmüştür. Kilikya Ermeni Krallığı tarihi boyunca Bizans İmparatorluğu’na, Papalık’a, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’na, Büyük Selçuklu’lara, Anadolu Selçuklu Devleti’ne, İlhanlılar’a, Kudüs Krallığı’na ve Memlûk Sultanlığı’na tabi olarak varlığını sürdürebilmiştir.[3] Bağlılıkları konusunda titiz ve girişken olmuşlardır. Örneğin Anadolu Selçuklu Devleti’nin Kösedağ Muharebesi yenilgisinden sonra Konya istikametinde ilerleyen Moğol kuvvetleri nedeniyle Ermeni krallığına sığınan I. Alaeddin Keykubat’ın eşi, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’ın annesi Hunat Hatun, Ermeniler tarafından Moğollara teslim edilmiş, kısa süre sonra Moğollar tarafından öldürülmüştür.
Özellikle İlhanlı’lara bağlılıklarını göstermek konusunda son derece girişken bir tutum izlemiştir. Bu yüzden sık sık Memluk sultanlarının hışmını üzerlerine çekmişlerdir. Çoğu kez Memluk tüccarlarına engel olunagelmiştir. Memluk Sultanlığı, demir ve başta gemi yapımı için kereste ihtiyacını Anadolu’dan ithal etmektedir.[6]
Krallığın tarihi boyunca her zaman Haçlılarla iyi ilişkiler içinde olduğunu söylemek zordur. Kilikya, Antakya Haçlı Krallığı ana yayılma hatlarından biri olduğundan aralarında zaman zaman sürtüşmeler yaşanmıştır. Bununla birlikte Ermeni Kralları Haçlı tarikatlarının yüksek mevkiinde bulunan şövalyelere imtiyazlar ve kaleler bağışlamışlardır.
Fotoğraflar
-
Anavarza kalesinden
-
Anavarza kalesinden
I. Levon (Ermenistan prensi)
I. Levon | |
---|---|
Kilikya Lordu/”Dağların Lordu” | |
![]() |
|
Kilikya Ermeni Lordu | |
Hüküm süresi | 1129/1130–1137 |
Önce gelen | II. Konstantinos |
Sonra gelen | II. Thoros |
Doğum | 1080 |
Ölüm | 14 Şubat 1140 (60 yaşında) Konstantinopolis |
Eş(ler)i | Beatrix (Beatrice) of Rethel |
Çocuk(lar)ı | bir/iki isimsiz kız(lar)ı (?) Constantine II. Thoros Stephen I. Mleh Roupen |
Hanedan | Ruben Hanedanı |
Babası | I. Konstantinos |
Annesi | Bardas Fokas’ın büyük-büyükannesi |
I. Leo (Ermenice: Լևոն Ա), ayrıca I. Levon ya da I. Leon, (bilinmiyor – Konstantinopolis, 14 Şubat 1140) beşinci Kilikya Ermeni Lordudur ya da “Dağların Lordu” (1129/1130-1137).
Bizans İmparatorluğu ile Urfa ve Antakya’nın Haçlı devletleri arasındaki açık, ancak sınırlandırılmış düşmanlıklardan yararlanmayı öğrendi. Başarılarının çoğu, Bizans’ın Halep’den Zengî’nin (Musul atabegi) tehdidiyle uğraşması ve özellikle Antakya Prensliği’nde etkili bir Frank egemenliğinin olmaması sayesindedir.
Hakimiyetini Kilikya ovalarına ve hatta Akdeniz kıyılarına kadar genişletti. Onun zamanında iki eski müttefik olan Ermeniler ile Franklar (Haçlılar) arasındaki ilişkiler her zaman eskisi kadar saygılı değildi: aralarındaki anlaşmazlığın başlıca nedeni, güney Amanos ve İskenderun Körfezi kıyılarına komşu kalelerin mülkiyetiydi.
Levon, sahte bir barış sözü veren Bizans İmparatoru II. İoannis (h. 1118-1143) tarafından bir toplantıya davet edildikten sonra yakalandı. Levon ve iki oğlu esir alındı ve Konstantinopolis’te hapsedildi, kısa bir süre sonra orada öldü.
Evliliği ve çocukları
Karısının adı ve kökeni kesin olarak bilinmemektedir. Orderic Vitalis, Levon’un “Antakya prensi II. Boemondo’nun karısının amcası” olduğunu belirtir. Bu temelde, bazı yazarlar, karısının ya Rethel Kontu I. Hugh’un isimsiz kızı ya da Malatya hükümdarı Gabriel’in isimsiz kızı olabileceğini öne sürerler.
- (?) isimsiz kızı, “Antakyalı Frank şovalye” ile evlenmiştir, naip Thomas’ın annesidir
- isimsiz kızı, Vasil Dgha’nın karısı
- (?) Constantine[1] (? – Edessa, 1138/1144)
- II. Thoros (? – 6 Şubat 1169)
- Stephen (1110 öncesi – 7 Şubat 1165)
- I. Mleh (1120 öncesi – Sis, 15 Mayıs 1175)
- Roupen (1120 sonrası – Konstantinopolis, 1141)
(Rüdt-Collenberg tarafından öne sürülen Levon’un ikinci evliliği şüphelidir.)
Ayrıca bakınız
- Ruben Hanedanı
Ermenistan tarihi |
---|
![]() |
Ruben Hanedanı, 1080-1375 yılları arasında Kilikya Ermeni Krallığı’nı yöneten ailedir. Bu aile ilk defa Bizans İmparatoru II. Basileios döneminde duyulmaya başlandı. Ülkeyi yöneten hükümdarlar şunlardı:
Ruben Prensler
- I. Ruben (1080/1081/1082-1095)
- I. Konstantin (1095-1100/1102/1103)
- I. Toros (1100/1102/1103-1129/1130)
- II. Konstantin (1129/1130)
- I. Levon (1129/1130-1137)
- II. Toros (1144/1145-1169)
- II. Ruben (1169-1170)
- Mleh (1170-1175)
- III. Ruben (1175-1187)
- II. Levon (1187-1198/1199)
Ruben Kralları
- I. Levon (1198/1199-1219)
- Zabel (1219-1252)
Zabel’in kocası ve ortak Kral, I. Hethum ile başlayarak sonra çiftin oğlu II. Levon ile devam ederek Hethumid Hanedanı iktidara gelmiştir.
- Kilikya (Roma eyaleti)
Kilikya (eyalet)


Kilikya (Yunanca: Kilikia, Latince: Cilicia), Antik Cilicia Trachea (Dağlık Kilikya) ve Cilicia Pedias (Düzlük Kilikya) toprakları üzerinde, Tarsus başkent olacak şekilde düzenlenen antik Roma eyaleti.
Cilicia Trachea bir korsan yuvası haline gelmişti ve bölge Pompey tarafından MÖ 67’deki Korakesion (Alanya) Savaşı’nda kontrol altına alındıktan sonra Tarsus Roma eyeleti Kilikya’nın başkenti olacak şekilde düzenlendi.[2] Cilicia Pedias MÖ 103 yılında, önce Marcus Antonius Orator ve bölgenin ilk valisi olacak olan Sulla tarafından Roma topraklarına katıldı, hemen ardından da korsanlarla mücadeleye girişen Pompey tarafından MÖ 64 yılında Kilikya sınırlarına dahil edildi. Bölge Kilikya topraklarına dahil edilmeden önce kısa bir süre için Frigyanın bir parçası olarak düzenlenmişti.
MÖ 47 yılında Jül Sezar tarafından yeniden organize edilen bölge MÖ 27’de Syria-Cilicia Phoenice (Suriye-Kilikya Fenike) eyaleti sınırlarına dahil oldu. Batı bölgesi yerel krallar ya da rahip-hanedanlara, doğu bölgesi de Tarkondimotos idaresinde küçük bir krallığa bırakılarak özgürlüğü verildi ancak eyalet 74 yılında Vespasian tarafından yeniden birleştirilerek önemine atfen bir prokonsül’ün yönetimine bırakıldı.
İmparator Diocletianus’un yönetim reformunun ardından (297 civarı) Kilikya, Doğu Roma’nın Oriens pretorian prefektürlüğüne bağlı Diocesis Orientis olarak bilinen Doğu Diocese’si dahilinde İsauria, Suriye, Mezopotamya, Mısır ve Libya ile birlikte bir Consularis tarafından yönetilen eyalet statüsü kazandı.
Bölge 7. yüzyıldan itibaren Müslüman Arapların eline geçti ancak Bizans İmparatoru II. Nikiforos tarafından 965 yılından yeniden Doğu Roma topraklarına katıldı.
Roma Kilikya’sı, keçi kılından yapılan ve çadır imalatından kullanılan Cilicium adlı bir kumaş ihraç etmiştir. Yine Hristiyan azizi Pavlus Kilikya’nın başkenti Tarsus’ta doğmuştur.
- 1400 – II. Richard, İngiltere Kralı (öldürüldü) (d. 1367)
II. Richard (6 Ocak 1367 – 14 Şubat 1400), 1377-1399 döneminde İngiltere kralı. Plantagenet Hanedanı’nın Angevinler koluna mensup son hükümdardır.
Richard’ın babası, Kara Prens lakaplı Galler Prensi Edward’tı. Fakat Galler Prensi, 8 Ocak 1376’da babası Kral III. Edward hala hayattayken öldüğü için henüz on yaşında olan ve III. Edward’ın torunu olan II. Richard, Galler Prensliği ve babasının diğer unvanlarıyla birlikte veliaht olmuş; dedesi III. Edward’ın 21 Haziran 1377’de ölümüyle birlikte İngiltere Krallığı tahtına geçmiştir.
İlk yılları
Richard, aynı zamanda veliaht olan, Galler prensi Edward ve Kent kontesi Joan’un ikinci oğludur. Babası Edward, Yüz Yıl Savaşları sırasında ve özellikle de 1356’daki Poitiers Muharebesi’nde iyi bir komutan ve asker olarak isim yaptı. Çeşitli çarpışmalarda bulunan Edward, 1370’te İspanya’da bir savaş sırasında dizanteriye yakalandı. Ertesi yıl İngiltere’ye geri döndü[1] fakat tam olarak iyileşemedi ve hastalığı zaman zaman nüksetti. Kent kontesi olan Joan’la evlenmek için İngiliz yüksek soylularından Kent Dükü, Thomas Holland ve Salisbury Kontu birbirleriyle rekabete girişmişlerdi. Fakat 1361’de Joan, kral I. Edward’ın kuzeni olan Galler Prensi Edward ile evlendi. Fakat Joan, Edward’ın yakın akrabası (birinci kuzeni) olması nedeniyle bu evlilik papalık izniyle gerçekleştirilebildi.
Çiftin ikinci çocuğu olan Richard, İngiltere idaresi altında olan Akitanya Prensliği arazisi içinde bulunan Bordeaux’da bir manastırda doğdu. Bu doğum sırasında üç Avrupa kralı (Kastilya Kralı, Navarre Kralı ve Portekiz Kralı) bu manastırda bulunmaktaydılar. Bu “Wilton Epipheny Diptych” adı verilen iki kısımdan oluşan bir tabloda tasvir edilmiştir. 1371’de Richard’ın ağabeyi olan ” Edward Anglomelu” öldü ve Richard babasının varisi oldu. 1376’da da babası Edward, Kara Prens nükseden dizanteri hastalığı ile uzun bir müddet yatakta kaldıktan sonra öldü. Saraylılar ve İngiltere idarecileri Richard’ın amcası olan John Gaunt’un tahtı gasp etmesini önlemek için hemen Richard’a babasının unvanlarını ve krallık veliahtı olarak da Galler Prensi unvanını verdiler.
21 Haziran 1377’de İngiltere Kralı ve Richard’ın büyükbabası olan III. Edward öldü. 10 yaşında iken II. Richard, İngiltere ve İrlanda Kralı olarak tahta geçti ve 16 Temmuz’da taç giyme töreni yapıldı. Yine John Gaunt’a hükümdarlık yetkileri verilmemesi kararlaştırıldı. Bundan sonra yetişkinliğine kadar hükümdarlık yetkileri John Gaunt’un üye olmadığı bir seri “naiplik konseyi” tarafından yüklenildi. Bu konseylere üye olmamasına rağmen John Gaunt ve genç kardeşi Buckingham Dükü Thomas Woodstocklu ülke siyasetinde önemli rol oynamaya devam ettiler.
Fakat II. Richard yetiştikçe arkadaşları, özellikle Simon de Burley ve 10. Oxford Kontu Aubrey de Vere, önemli siyasi güç kazandılar. Bu danışmanların istekleri yolunda 1377-1381 döneminde İngiltere orduları Fransa anakarasında başarısız savaşlara giriştiler. Bu savaşları finanse etmek için gereken finansman özellikle 3 defa ayrı ayrı olarak acil olarak toplanan “kafa vergisi” ile sağlandı. Bu acil “kafa vergileri” fakir ve kırsal köylülere gayet kötü tesir yaptı; onların devletten tedirgin olmalarına yol açtı. 1380’de naiplik konseyleri kaldırıldı ve II. Richard’a, 21 yaşına daha girmeyip yetişkin sayılmamasına rağmen, ona mutlak krallık idare yetkileri verildi.
Köylü İsyanı
Krallığa ilk tehlike, her İngiliz’in üç defa acil olarak bir sabit değer olarak vermesi gereken “kafa vergisi (poll tax)” aleyhtarlarının katıldığı Köylüler İsyanı adı verilen isyanlar ortaya çıktı. İngiltere’de kırsal nüfus 1348-1350 döneminde ortaya çıkan Kara Ölüm adı verilen büyük veba salgını dolayısıyla kırılıp azalmıştı ve bu nedenle bu salgından sağ çıkan kırsal tarım işçileri eskiden çok yüksek ücretler isteyecek ve bu istekleri karşılanmazsa imtiyaz sahiplerine kafa tutabilecek güç kazanmışlardı. Köylüler toprak sahibi olmayıp soylu malikane sahiplerine ve kiliseye serflik yapmaktaydılar ve onun için bu toprak ağalarına vergi gibi ürünün bir kısmını (“aşar vergisi” gibi) vermekteydiler. II. Richard tahta geçtiğinde bu kırsal tarım işçisi toplumu palazlanmıştı. Richard’ın Fransa’ya karşı giriştiği savaştan ve bu savaşı finanse etmek için ekstradan genç ihtiyar; fakir zengin arasında hiç fark gözetmeksizin her İngiliz’den üç defa acil ve sabit olarak merkezi hükûmetin “kafa vergisi” toplaması yeniden güçlenmeye başlayan köylülere ve fakirlere büyük bir yük olmaktaydı. Bu gruplar bu “kafa vergisi”‘ni vermemek istemekteydiler. 1381’de en son “kafa vergisi” salgılanması dolayısıyla bu tedirginlik bir isyan şekline dönüştü. Köylüler isyanı ilk defa kırsal güneydoğu İngiltere’de Kent ve Essex kontluklarında ortaya çıktı ve bu isyan çok hızla tüm İngiltere yüzeyine yayıldı.

Mayıs 1381 sonlarından itibaren isyancı köylüler Londra üzerine yürüdüler ve liderleri Wat Tyler, John Ball ve Jack Straw altında Londra’da bir kırsal açık hava alanı olan Blackheath’de toplandılar. Buradan harekete geçen köylü isyancılar Gaunt’lu John’un Savoy Sarayı adlı şehir konağını yaktılar. Hem maliye bakanı hem de Canterbury Başpiskoposu olan Simon Sudbury ile kralın Yüksek Hazinedar’ı olan Robert Hales’i öldürdüler. Orta Çağlardan kalma, köylüleri serf olarak kabul eden bütün kanunların lağvedilmesi isteklerinin başında gelmeye başladı.
Kral II. Richard 14 yaşına gelmişti ve saraylılar onu Londra Kulesi’de koruma altına almışlardı. Fakat devletin köylü isyancıları bastıracak gücü bulunmamaktaydı ve isyancılarla müzakerelere girmek gerekiyordu. Genç kral 13 ve 14 Haziran’da isyancılara liderleri ile müzakerelere girip isyancıların isteklerini kabul etti ve isyancılara serflikten özgür olma beratları verildi. Fakat devlet idaresinin bu yumuşak davranışından azan isyancılar isteklerini artırıp kenti yağmalamaya devam ettiler. Ertesi gün kral isyancılar lideri Wat Tyler ile müzakereye girmiş iken, kralın adamları ile bir arbede çıktı ve Londra Şehri Belediye Reisi olan William Walworth Wat Tayler’ı atından düşürüp öldürdü. Fakat bu haber yayılmadan Londra Şehri Belediye Reisinin adamları isyancıları kamp kurdukları kırsal alanda kuşatma altına aldılar. II. Richard’ın çok dikkatli ve kararlı davranışı dolayısıyla ile isyancılara ceza verilmeyeceğinin açıkça belirtmesinden sonra lidersiz kalan isyancılar dağılıp köylerine dönmeye başladılar.
Fakat II. Richard sözünde durmadı; verdiği serflikten özürlük beratlarını geri aldı ve hatta isyancıları affettiği hakkında verdiği sözden bile geri döndü. Essex yöresi üstüne yürüdü. Buradaki tüm isyancı grupları bastırdı. 28 Haziran’da Billericay’da bulunan son isyancılar grubu da ortadan kaldırıldı. Kralın bu mutlakiyetçi tutumu kralcıları sevindirdi. Ama II. Richard bu başarısı dolayısıyla hiç halka ve halkın düştüğü zorluklara aldırmaz, halkın çektiği sıkıntılara karşı vurdumduymaz bir mizaç kazandı.
Yetişkinliğe erişme ve koyu istibdat idaresi
1380’de naipler konseyi sona ermekle beraber II. Richard yetişkin sayılmamaktadır. 1382’de Kutsal Roma-Germen İmparatoru olan IV. Karl ile karısı Pomeranyalı Elizabeth’in kızı Bohemyalı Anne ile evlendi. Bu evlenme için anlaşma 2 Mayıs 1381’de imzalanmıştı. İngilizler yeni kraliçeyi sevmediler. Bu evlenmeyi sağlamak için İngiltere büyük harcamalara girmişti. Bu evlilik nedeniyle Avrupa’da Fransa’ya karşı bir askeri koalisyon kurulması istenmekte ve beklenmekte idi. Fakat bu askeri koalisyon ortaya çıkmadı. Bu evlilikten Richard ve Bohemya’lı Anne’nin çocukları da olmadı. 1294’te Anne Bohemyalı İngiltere’de çıkan yeni bir veba salgınında öldü ve Richard ölen karısı için büyük yas çekti.
Michael de la Pole Richard’in Bohemyalı Anne ile evlenmesi ise yapılan diplomatik müzakerelerde baş rolü oynamıştı. Bu nedenle Richard ile yakın ilişkiler kurmuş ve Kral yetişkinliğe, yani 21 yaşına, yaklaşması sıralarında önemli politik güç kazanmıştı. Michael de la Pole bir alelade tüccar ailesinin oğlu idi ve bu nedenle soylular tarafından aşağılanmaktaydı. Richard 1383’te onu Hazine Bakanı yaptı ve iki yıl sonra onu asilliğe yükseltip ona “Suffolk Kontu” unvanını verdi. Kralın bir diğer favorisi de Oxford Kontu’nun oğlu Robert de Vere idi ve Richard ona 1386’da “İrlanda Dükü” unvanı verdi. Günün tarihçisi Thomas Walsingham Kral II. Richard ile Robert de Vere arasında eşcinsel ilişkiler olduğunu bildirmektedir.
Fransa ile savaş başlayınca büyük sorunlar ortaya çıktı. Saraylılarının çoğunluğu bu savaş aleyhindeydiler ve Fransa ile müzakereler yapılıp bir anlaşmaya varılmasını istemekteydiler. John Gaunt ve kardeşi Buckingham Dükü ise, Fransa’daki İngiliz idaresi altında bulunan toprakların korunması için büyük bir askeri sefer istemekteydiler. Norwich Başpiskoposu Henry le Despenser organize edip yeni bir Haçlı seferi adı verdiği, Fransa’ya karşı yaptığı büyük askeri sefer, Fransızların iyi direnmesi nedeniyle, başarısızlıkla karşılaştı. Bunun üzerine II. Richard Fransa’nın müttefiki olan, Britanya adasının kuzeyinde bulunan İskoçya Krallığı’na hücum için sefer açtı. Bu askeri seferde de başarısız oldu ve Richard’in ordusu İskoçlarla tek ciddi silahlı çatışma yapmadan geri dönmek zorunda kaldı. Ama bu sırada Fransa, müttefiki olan İskoçya’ya hiç askeri destek sağlayamadı. Fransa orduları Gent’te çıkan bir ciddi isyanla uğraşmak zorunda kalmışlardı. Bu başarısızlıklar sonucu olarak Kral Richard ile amcası John Gaunt’un arası açıldı. John Gaunt İngiltere’den ayrılarak, Kastilya Krallığı üzerine olan hakkını askeri çatışmalarla uygulamak için İspanya’ya geçti. Kral Richard, genç amcası Buckingham Dükü’ne ek olarak Gloucester Dükü unvanı verdi. Ama bu, genç amcasının kendine karşı tutumunu değiştiremedi. Yeni Gloucester Dükü ile “Arundel Kontu” Richard Fitzalan saraylılar arasında krala karşı olanların başını çekmeye başladılar.
1386-1388 siyasi krizi
Fransa ile çatışma şiddeti azalacağına 1386’da savaş durumu gittikçe daha acil bir hal aldı. Hazine Bakanı savaş masraflarını karşılamak için çok yüksek vergiler toplamak istedi. Ama Parlamento buna karşı çıkıp hazine bakanının işten çektirilmesini istediler. Yeni mali yıl bütçesini ve vergilerini bu sonuç ortaya çıkmadan kabul etmeyeceklerini de bildirdiler. Sonradan “Harika Parlamentosu” olarak anılan bu parlamentoya Gloucester Dükü ve Arundel Kontu destek sağlayıp ve asil olmayan parlamenterleri idare etmekteydiler. Parlamentonun kraldan saray harcamalarını kesmesini istemesi üzerine, II. Richard “tek bir saray mutfak hizmetçisini bile Parlamento’nun harcamaları kesme isteğine uyarak mutfak işinden çıkartmayacağını” bildirdi. Fakat Parlamento gemi azıya aldı ve Kral Richard’ı halletmekle tehdit etti. Bu tehdidin gerçekleşmesinden korkan Richard Hazine Bakanı De Pole’u işinden atmak zorunda kaldı. Parlamentoda mali durumu kontrol edebilmek için geçici, bir yıl süre ile devlet ve krallık maliyesini idare etmek için, bir hazine komisyonu kuruldu.
II. Richard kendinin mutlak istibdat yetkilerine, kararlarına ve idaresine karşı çıkan bu parlamentonun aleyhinde taraftarlar toplamak için Şubat-Kasım döneminde İngiltere’de geziler yapmaya başladı. Arkadaşı De Vere’yi Chester Yargıcı olarak tayin etti ve böylece Kuzeybatı İngiltere’de Chester merkezli bir Parlamento aleyhtarı siyaset odağı kurmaya çalıştı. Aynı zamanda, Richard, Devlet Başyargıcı Robert Tresilian’a da etki yaparak, onun bir yargı kararı ile Parlamento’nun tutumunun kanunsuz olduğunu ve bu parlamento kararların devlete ihanet suçu doğurduğu hakkında bir yargı aldı.
Fakat Kral Richard gezilerinden Londra’ya döndüğünde kendine muhalif olan Gloucester Dükü, Arundel Kontu ve Warwick Kontu olan Thomas de Bauchamp, birleştiler ve eski Hazine Bakanı De Pole, DeVere, Tresillian, Londra Şehri Belediye Reisi ve York Başpiskoposu’nu ihtiva eden bir krala taraftara bir grubun devlete ihanet suçundan yargılanması isteği ile onu ve taraftarlarını itham ettiler ve bu ithamın Parlamento’da Yǔce Divan ile yargılanması için başvuru yaptılar. Bu başvuruyu yapan asillere bundan sonra “Başvurucu Lordlar” adi verilmeye başlandı. Kral, De Vere’in Chester’de ve Cheshire Kontluğu’nda asker toplayıp kurduğu bir ordu ile gelmesini beklediği için bu Yüce Divan yargılama işini yavaşa aldı. Fakat bu üç soylu asilzade, John Gaunt’un oğlu Derby Kontu ve Nottigham Kontu Thomas de Mowbray ile güçlerini birleştirdiler. Bu grup sonradan “Başvurucu Lordlar” olarak anıldı. Bu grup da kendilerine bağlı bir ordu kurup 20 Aralık 1387’de De Vere’in Cheshire’dan gelen ordusuna karşı yürüdüler. İki ordu Radcot Bridge Muharebesi’ne giriştiler. “Başvurucu Lordlar” ordusu De Vere’in kralcı ordusuna karşı galip geldi. De Vere de İngiltere’den kaçmak zorunda kaldı.

II. Richard bu nedenle devlete ihanet ithamı ile Parlamento’nun Yüce Divan olarak yargılamaya geçmesini uygulamak zorunda kaldı. Şubat 1388’de Parlamento’da yapılan bir yargılama sonucu Londra Belediye Reisi ve Yargıç Tresilian devlete ihanetten suçlu bulundular ve idam edildiler. Ülkeden kaçan De Vere ve De La Pole da devlete ihanetten suçlu bulundular ve gıyaplarında idam cezası verildi. Bu parlamento sadece “Başvurucu Lordların” listesinde isimleri verilen kişileri devlete ihanet suçuyla yargılamakla yetinmedı. Kral Richard’ın listede isimleri olmayan birkaç yakın taraftarlarını da (başta Burley Kontu’nu) devlete ihanet suçu ile yargılayıp idam ettirdiler. Bu parlamento bundan sonra “Acımasız Parlamento” olarak anılmıştır. Böylece Richard’in mutlak istibdat idaresini destekleyen ve uygulayan kralın etrafında topladığı tüm kral taraftarları grubu elemine edilmiş oldu.
Kolay bozulabilecek bir barış dönemi

II. Richard bundan sonra tekrar krallık istibdat otoritesini kurmak için faaliyete geçti. “Başvurucu Lordlar”‘ın Fransa’ya karşı uyguladıkları saldırgan dış politika sonuç vermemişti. Fransa’ya karşı yaygın ve güçlü bir askeri koalisyon kuramadılar ve İskoç orduları Kuzey İngiltere’ye akınlara başladılar. Bu sırada Richard 21 yasına gelmişti ve kendi adına devlet idare edecek kadar yetişkin ve tecrübeli olduğu kabul edilmişti. Amcası John Gaunt 1389’da İngiltere’ye döndü ve yeğeni ile anlaştıktan sonra II. Richard’ın İngiltere’deki siyasetinin ılımlı olmasına büyük etkileri oldu. 3 Mayıs 1389’da II. Richard devlet yetkilerinin tümünü kral olarak şahsen üzerine aldı. Geçmişteki aldığı yanlış kararlar ve bunları uygulamada çektiği zorlukların töhmetini tümüyle kendine kötü danışmanlık yapmış olan eski yakın taraftarları üzerine yıktı.
Yeni bir dış politika ana hatları çizdirdi. Buna göre İngiltere Fransa ile barışacak ve devamlı barışı koruyacaktı. Bu barış dolayısıyla da halk üzerine yüklenmiş olan vergilerin yükünü gayet azaltacağını vadetti. Bundan sonra II. Richard eski rakipleri ve muhalifleri ile anlaşma sağladı. Böylece sekiz yıl ülkesini barış içinde, harpsiz ve düşük vergilerle idare etti. Fakat “Acımasız Parlamento”‘ya olan kini bitmemişti Özellikle bu parlamentonun eski hocası olan Simon de Burley’i idam ettirmesinin intikamını alma kararından vazgeçmemişti.
Ülke içinde sükûnet ve barış sağlandıktan sonra II. Richard Fransa ile devamlı bir barış sağlamak için müzakerelere girişti. 1593’te bsrış teklifi olarak İngiltere kralının şahsi arazisi olduğu kabul edilen Akitanya Düklüğü bölgesinin büyültülmesini öngördü; ama bu daha büyük arazinin üzerinde hüküm sürmek için Akitanya Dükü olarak (ve İngiltere Kralı olmasına rağmen) Fransa Kralının vasalı olması gerekmekteydi. Bu teklif ile II. Richard, İngiltere ile Fransa’nın gayet yakınlaşmasını ummaktaydı. Fakat bu teklif İngiltere’nin saraylı yöneticileri ve halkı için hiç uygun görülmemekteydi ve sonunda kabul edilmedi. Ama 1396’da İngiltere ve Fransa arasında 28 yıl sürmesi öngörülen bir barış anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre II. Richard Fransa Kralı VI. Charles’in kızı olan İsabella ile evlenecekti. Fakat İsabella daha 6 yaşında idi ve bu nedenle bir İngiltere veliahdı doğurması yıllarca imkânsızdı.
Fransa ile barış yapmakla beraber II. Richard İrlanda’ya karşı çok değişik bir politik tutum uyguladı. Anglo-İrlandalı asiller İrlandalılar tarafından baskı altındaydılar ve eğer İngiltere’den askeri destek görmezlerse İrlanda’dan sökülüp atılma rizikosu çok mümkündü. Bunu önlemek için Anglo-İrlandalı asiller II. Richard’dan askeri destek istediler. 1394’te II. Richard 8000 kişilik bir ordu ile İrlanda’ya geçti, Bu Orta Çağlarda İrlanda’ya geçirilen en büyük yabancı ordu idi. II. Richard bu ordusu ile İrlandalı yerel liderleri ve kralları sindirerek onların İngiltere’nin vasalı olmalarını sağladı. 1394’te II. Richard başarılı ordusu ile İrlanda’dan ayrılıp İngiltere’ye döndü. İrlanda’da İngiliz idaresinin güçlendirilmesi İngilizler açısından II. Richard’ın uyguladığı en iyi dış siyasetti; ama sonunda bunun da geçici olduğu anlaşılmıştır.
1397-1399 krizi
Bundan sonra 1390’lı yıllarda tarihçilerin “Kral II. Richard’ın tiranlık dönemi” dedikleri bir dönem başladı.
Temmuz 1397’de Kral II. Richard kendine muhalif olan Gloucester Dükü, Arundel Kontu ve Warwick Kontu’nu tutuklama altına aldırdı. Bu kararın neden verildiği ve neden bu tarihte verildiği tarihçiler arasında tartışma konusudur. Günün bir tarihçi kronikçisi bunun bu kişilerin krala karşı bir politik komplo hazırladıklarını bildirmektedir. Fakat bunu gerçekleyecek belge elimize geçmemiştir ve bu nedenle gerçekten böyle bir komplo olmadığı çok muhtemeldir. Daha bir uygun açıklama II. Richard’ın kendini, 1386-1388 siyasi krizinin öcünü almak istemesi ve bu suretle gelecekte olacak siyasi muhalefeti sağlayan bu kişileri elimine edebilecek siyasi gücü kendinde görmesi idi.
Eylül 1397’de Arundel Kontu parlamento yüce divanına verilip yargılanmaya başlandı. Bu yargılanma duruşmalarında Arundel Kontu ve Kral II. Rochard birbirlerine çok kızgılı olarak bir münakaşaya giriştiler. Parlamento yüce divanı Arundel Kontu’nu devlete ihanet suçundan suçlu buldu ve Arundel Kontu idam edildi.[55] Gloucester Dükü de bu Parlamento yüce divanına aynı suçla itham edilerek çağrılmıştı; ama Nottigham Kontu bu duruşma sırasında onun öldüğü haberini getirdi. Kralın genç amcası olan Gloucester Dükü’nün tutuklanması Nottingham Dükü tarafından İngiliz idaresi altında bulunan Calais’te uygulanmakta idi. Büyük olasılıkla Kral II. Richard kendine yakın ailesinden çok soylu birisinin içinde düşük sınıftan Avam Kamarası üyelerinin de bulunduğu Parlamento yüce divanı tarafından yargılanmasının Kralın idaresini halk arasında küçük düşüreceğini düşünerek şahsi bir emirle amcasını öldürtmüştü. Warwick Kontu da yine aynı kurum tarafından devlete ihanetle yargılandı ve bu suçun cezası idamdı. Fakat Warwick Kontu yüce divanca, suçlu bulunmasına rağmen, idam cezası yerine müebbet hapse mahkûm edildi. Aynı yüce divan tarafından Arundel Kontu’nun kardeşi olan ve İngiltere Katolik Kilisesinin en yüksek mercii olan Canterbury Başpiskoposu Thomas Arundel’i de hayat boyunca İngiltere’den atılıp dış ülkelerde sürgüne gönderilmesi cezasına çarptırdı. Bundan sonra Kral II. Richard dikkatini elemine etmiş olduğu bu düşmanlarının yardımcı ve destekçileri üzerine çekip onları cezalandırmaya koyuldu. Londra dışında taşrada kendine bağlı gruplar kurmaya önem verdi ve bunlar vasıtasıyla taşrada bulunan muhalif destekleyicilerine yargılayıp uygun ceza verilmesini sağladı. Bu yerel muhaliflerin ödediği para cezalarının İngiltere’de şahsi krallık hazinesine büyük gelirler getirdiği belirtilmektedir. Fakat bu türlü yargılamaların ve ceza toplanmasının kanunsuz olduğu o günün kronikçi tarihçileri tarafından hazırlanan yazılarda bile belirtilmiştir.

II. Richard’ın bu kinci politik tedbirlerine büyük amcası John Gaunt hiç karşı çıkmamıştır. Ama aynı kişi Kralın taraftarı olan ve onun tarafından yüksek mevkilere getirdiği kişileri devamlı tenkit etmiş ve II. Richard unvan verdikleri taraftarlarını, “duketti” diye alaya alarak, küçümsemiştir. Bu kral taraftarları arasında (kralın yarı kardeşi ve önce Huntington Kontu olan) I. Exeter Dükü John Holland, (kralın yeğeni ve önce Kent Dükü olan) I. Surrey Dükü Thomas Holland; 1. Somerset Kontu olan John Beaufort ; (2. York Dükü de olan) Rutland Kontu Edward Norwich; Salisbury Kontu John Montacute ve Gloucester Kontu Thomas le Despenser, bulunmaktaydı. Kral II. Richard bu yüksek unvanlı destekçilerine, yeni unvanlarına uygun olarak, muhaliflerinin yerel destekçilerinden ceza olarak eline geçirdiği meblağları ve toprakları mükafat olarak dağıtmıştı.
Fakat II. Richard’ın mutlak istibdat hükûmet idaresine karşı tehdit Lancaster Hanedanı kurucularından, yani amcası olan Lancaster Dükü John Gaunt ve onun oğlu olan Derby Kontu (ve kendine irsen verasetle geçen Bolingbroke Şatosu dolayısıyla ismi Bolingbroke olan) Henry Bolingbroke’dan gelmekteydi. Lancaster Hanedanı kurucuları çocuksuz olan II. Richard’ın kraliyet ailesindendiler; ve II. Richard ölürse İngiltere Krallığı’na çok meşru hakları bulunmaktaydı. Ayrıca İngiltere’de en büyük servete sahip olan bir aile idiler. İngiltere kraliyet ailesi arasında ve devletin en üst asilleri arasındaki anlaşmazlık Aralık 1397’de çıktı. Bu anlaşmazlık Henry Bolingbroke ile II.Richard’ın destekçisi (yeni olarak Hereford Dükü de yapılmış olan) 1. Norfolk Dükü Thomas de Mowbray arasında çıktı. Bu anlaşmazlık devletin en üst seviyesindeki iki güçlü kişi arasındaki kavgaya dönüştü. Henry Bolingbroke’un anlatısına göre, Thomas de Mowbray kendisini 1386-1388 siyasi krizinin çıkmasına neden olan “”Başvurucu Lordlar” ‘la birlikte olmakla itham etmiş ve bu nedenle Parlamento yüce divanı karşısına çıkma sırasının geldiğini belirtmişti. Henry Bolingbroke bu gerçekse devlete ihanet suçu doğurduğu için, bu ithamı çok şiddetle reddetmişti. Bu anlaşmazlığı inceleyen bir Parlamento komisyonu bu anlaşmazlığın devletin en üst seviyesinde bulunan iki kişinin bir düelloya girişmesi ile bir sonuca varmasını tavsiye etti. Fakat bu düello yapılmadan hemen önce Kral II. Richard araya girip her iki yüksek asili de sürgüne gönderdiğini bildirdi. Kralın yargısına göre 1. Norfolk Dükü Thomas de Mowbray’nin sürgünlüğü hayatı boyunca olacaktı ama Henry Bolingbroke 10 yıl sürgüne gidecekti.
3 Şubat 1399’da kralın amcası Lancaster Dükü John Gaunt öldü. Kral II. Richard, onun oğlu olan ve sürgüne gönderdiği Henry Bolingbroke’un babasının unvanına ve servetine olan veraset haklarını kabul etmedi. Henry Bolingbroke’un sürgünün dönemini hayat boyunca olmasına da karar verdi. Hayatı boyunca İngiltere’ye gelemeyeceği için de onun tüm veraset haklarını kaldırdı. Henry Bolingbroke Fransa’da sürgünde Paris’te idi. Kral Richard Fransa krallığı ile uyguladığı barış politikası nedeni ile Henry Bolingbroke İngiltere krallığına hakkını iddia ederek bir isyan hazırlamak isterse Fransa Kralı’nın ona hiçbir yardım sağlamayacağını düşünmekte idi. Bu nedenle Kral II. Richard krallığını tehlike altında olmadığını düşünüp 1399 Mayıs ayında bir diğer İrlanda seferi için ordusu ile İngiltere’den ayrıldı.
Richard’a karşı isyan ve tahttan indirilmesi

Haziran 1399’da Fransa Kralı olan VI. Charles bir sinir krizi geçirip aklını kaybetmişti. Fransa’nın efektif idaresi Haziran 1399’dan itibaren Orleans Dükü Louis’in eline geçmişti. İngiltere ile barış Orleans Dükü’nün politik hedeflerine uymamaktaydı. Bu nedenle İngiltere tahtına kendi hakkı olduğunu iddia eden ve Fransa’da zorla ikamet ettirilmekte olan Richard’ın kuzeni ve John Gaunt’un oğlu Henry Bolingbroke’u İngiltere’ye dönmek için serbest bıraktı. Henry Bolingbroke çok küçük sayıda taraftarları ile Haziran 1289 sonunda Ravenspur, Yorkshire’da İngiltere sahiline çıktı. Ülkenin her tarafından onun krallığını isteyen taraftarları onun bayrağı altında toplanmaya başladılar. İngiltere’nin kuzeyinde önemli idareci olan Northumberland Kontu Henry Percy, onun kral olmasını istememekteydi ama Henry Bolingbroke’la konuşmalar yaptıktan sonra tarafsız kalmaya karar verdi. II. Richard ordusuyla ve kendi taraftarı olan asillerle birlikte İrlanda’da idi. Yerine İngiltere’ye naip olarak York Dükü Langley’i bırakmıştı. Ama o da Henry Bolingbroke’a karşı koyamayacağını anlayınca Henry Bolingbroke’a katıldı.
Bu arada II. Richard İrlanda’dan dönmekte gecikti ve ancak 24 Temmuz’da Galler’e çıktı. Conwy kalesine ilerledi ve orada 12 Ağustos’ta müzakereler yapmak için Northumberland Dükü Henry Percy ile görüştü. 19 Ağustos’ta II. Richard Henry Bolingbroke’a, onun kendisini öldürmeyeceğine dair yemin etmesinden sonra, teslim oldu ve krallıktan feragat etti. II. Richard ve Henry Bolingbroke birlikte atla Londra’ya geldiler. 1 Eylül’de II. Richard Londra Kulesi’nde tutuklandı.
Henry İngiltere Krallığı tahtına çıkmaya hazırdı ama bunun için elinde bir hukuki neden yoktu. Bu nedenle Henry Bolingbroke’un danışmanları çeşitli geçerli bahaneler bularak Henry’nin İngiltere tahtına geçmesinin kanuni olduğunu gösterdiler. II. Richard’ın istibdad ve kötü idaresi dolayısıyla krallık hakkını kaybettiği iddia edildi ve onun tahttan indirilmesine ana sebep olarak gösterildi. Öbür taraftan İngiltere Krallığı Veliahtlik kurallarına göre krallığın III. Edward’ın ikinci oğlu Lionel Anversli’nin ikinci oğlu olan Galler Sınırı Kontu Edmund Mortimer’e geçmesi gerekmekteydi. Henry Bolingbroke ise III. Edward’ın üçüncü oğlu olan John Gaunt’un oğlu idi.[73] Bu soruna çözüm bulmak için Edmund Mortimer’in anneannesi dolayısıyla kadın tarafından krallığa hakkı olduğu; buna karşılık Henry Bolingbroke’un ise doğrudan doğruya erkekler yolu ile krallık hakkı olduğu ilan edildi. Resmi belgelere göre 29 Eylül’de II. Richard resmen krallıktan feragat etti; ama bunun ne kadar gerçek olduğu tarihçilerce bilinmemektedir. 20 Eylül’de toplanan Parlamento II. Richard’ın feragatini kabul etti ve Henry Bolingbroke’u IV. Henry olarak İngiltere kralı ilan etti. 13 Ekim’de IV. Henry için taç giyme töreni yapıldı.
Feragat etmesinden sonra II. Richard’ın hayatı hakkında ayrıntılı bilgiler azdır. 1399 sonunda Londra Kulesi’ndeki hapis odasından kuzey’de Pontefract Kalesi’ne götürülüp orada tutuklandığı bilinmektedir. Fakat ertesi yıl sabık II. Richard’ın yakınları olan Huntington, Kent, Somerset ve Rutland kontları ve Thomas Despenser’in yeni kral IV. Henry’yi bir suikastla öldürüp yerine II. Richard’ı tekrar tahta çıkartmak için komplo kurdukları öğrenildi. Bu asiller cezalandırıldılar ve bazıları unvanlarını kaybettiler. Ama artık II. Richard’ın hayatta kalmasının IV. Henry’nin krallığı için tehlikeli olduğu açığa çıkmıştı. 14 Şubat 1400’de veya çok yakın bir tarihte hapiste olan Richard’a yemek ve su verilmeyerek açlık ve susuzluktan olmesinin sağlandığı bilinmektedir. Fakat Richard’ın öldürülmesi şekli ve tarihi üzerinde tartışmalar devam etmektedir.
Richard’ın cesedi Pontefract’dan Londra’ya getirildi ve Londra’da eski St. Paul Kilisesi’nde halka gösterildi. Bundan sonra ceset Kings Langley Kilisesi’nde bir mezara gömüldü. Fakat hemen sonra İngiltere’de ve İskoçya’da kral II. Richard’ın hala yaşadığı dedikoduları yaygınlaştı. Özellikle İskoçya’da II. Richard olduğunu iddia eden bir düzmece kral İskoç asillerinin malikane ve kalelerinde misafirliğe başladı. IV. Henry’nin hükûmeti bu kişinin düzmece olduğunu ilan etti. Bu kişinin “aklı yerinde olmayan” biri olduğu ve 1419’da öldüğünde bir “dilenci” olduğu belirtildi. Ama cesedinin gömüldüğü Stirling’deki Dominiken Manastırı’nda bir kral olarak cenaze merasimi yapılmıştı.
IV. Henry bu dedikoduların önünü kesmek için II. Richard’ın cesedini King Langley Kilisesi’nden aldırdı ve bir törenle Westminister Abbey’de karısı Anne’in gömülü olduğu mezar yanında çok şatafatlı bir mezar yaptırıp oraya gömdürdü.
- 1676 – Abraham Bosse, Fransız sanatçı (d. 1604)
- 1695 – Georg von Derfflinger, Brandenburg-Prusya ordusu feldmareşali (d. 1606)
Georg von Derfflinger (d. 20 Mart 1606, Neuhofen an der Krems – ö. 14 Şubat 1695, Gusow-Platkow, Brandenburg Margravlığı), Otuz Yıl Savaşı’nda Brandenburg-Prusya ordusunda bulunan feldmareşaldir.
Erken dönemde
Avusturya’nın Neuhofen an der Krems köyünde fakir bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Ailesi protestandı ve Habsburglular karşı reformu başlattığı zaman ailesiyle birlikte köyünü terk etmek zorunda kaldı. Jindřich Matyáš Thurn liderliğindeki isyancı Bohemyalı soylularla yan yana savaştı ve ilk başta Sakson ordusunda görev alan Derfflinger, savaşta başta İsveç olmak üzere çeşitli Protestan ordularında görev yaptı. Vestfalya Antlaşmasına kadar yetenekli ve cüretkar biri olarak görüldü. Savaşta süvari birliğine liderlik ediyordu. Derfflinger, Friedrich Wilhelm’in kendisine orduda üst düzey bir pozisyonda görev verilmesini sağlayacak kadar zeka ve cesarete sahip olmasından dolayı ün kazandı.
Kişilik
Derfflinger sürekli Schnapps adında alkolü tükettiği için namı ayyaştı. Ama alkol onun askeri yeteneklerine engel olmuyordu. 1646’da Brandenburg soylularının bir mirasçısıyla evlenmesi, mülkünü arttırmasını sağlamıştı. Hayat boyu bir asker olan Derfflinger’ın resmi bir eğitimi yoktu, ancak Friedrich Wilhelm tarafından çok sayıda önemli askeri görevle görevlendirildi ve Brandenburg’lu süvari ve topçu reformunda merkezi bir rol oynadı. Friedrich Wilhelm ile çok fırtınalı bir ilişkisi vardı ve onunla sürekli tartıştı, bir noktada istifa etti. Friedrich Wilhelm’in göreve geri gelmesi teklifine onaylama koşulu olarak kabul edilmesi pek de mümkün olmayan şartları içeren liste hazırladı.
Brandenburg’taki hizmeti
1674’te Derfflinger, İmparator I. Leopold tarafından Reichsfreiherr’e yükseltildi. Bir yıl sonra İsveç’in Brandenburg’u işgalini sona erdirip onları Brandenburg’dan sürme konusunda kararlıydı. Derfflinger daha önce İsveç ordusunda subay olarak görev aldığı için Rathenow’da bulunan İsveçlileri ikna edebileceğini düşünüyordu. Asıl planı kalenin kapılarını açılmasını sağlayıp süvariler ile kaleyi ele geçirmekti. Nitekim İsveçlileri ikna etti ve baskını gerçekleştirip kaleyi ele geçirdi. Derfflinger ayrıca, XI. Karl’ın komutasına altındaki İsveç ordusunun bozguna uğradığı Fehrbellin Savaşı’nda Brandenburg ordusunun komutanıydı. Son askerî eylemi 1690’da 84 yaşındayken Fransa Kralı XIV. Louis’e karşı oldu. Derfflinger Gusow’da öldü.
Mazisi
Alman İmparatorluk Donanması’nın savaş kruvazörü olan SMS Derfflinger, onun adını aldı.
- 1779 – James Cook, İngiliz denizci ve kâşif (d. 1728)
- 1892 – Georgi Vılkoviç, Bulgar doktor, diplomat ve muhafazakâr politikacı (d. 1833)
- 1894 – Eugène Charles Catalan, Belçikalı matematikçi (d. 1814)
- 1925 – Halit Karsıalan (“Deli” Halit Paşa), Türk asker ve Türk Kurtuluş Savaşı komutanlarından (TBMM’de hangi taraftan geldiği belli olmayan bir kurşunla vurularak öldü) (d. 1883)
Halaskâr Halid Paşa 1319-P. 257 |
|
---|---|
![]() “Deli” Halit Paşa
|
|
Doğum | Ahmed oğlu Halid 1883 İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 14 Şubat 1925 (42 yaşında) Ankara, Türkiye |
Ölüm sebebi | Cinayet |
Bağlılığı | ![]() ![]() |
Hizmet yılları | 1903-1925 |
Rütbesi | ![]() |
Komutası | Mürettep Teşkilat-ı Mahsusa Alayı, Bağımsız Artvin Müfrezesi, Çoruh Müfrezesi, Batı Dersim Bölge Komutanlığı, 3. Kafkas Tümeni 9. Kafkas Tümeni, Kocaeli Grubu, 12. Grup, Kocaeli Grubu |
Çatışma/savaşları | Trablusgarp Savaşı Balkan Savaşları I. Dünya Savaşı Kurtuluş Savaşı |
Ödülleri | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Sonraki işi | TBMM Ardahan Milletvekili |

“Deli” Halid Paşa veya Halid Karsıalan (1883, İstanbul – 14 Şubat 1925, Ankara), Türk asker ve siyasetçidir.
I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde başarılar göstermiş; Türk Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıllarında Doğu Cephesi’nde, Gümrü Antlaşması’nın imzalanmasından sonra ise Batı Cephesi’nde komutanlık yapmış bir askerdir.
İkinci Büyük Millet Meclisi’ne Ardahan Milletvekili olarak katıldı. Bir tartışma sonrasında Meclis koridorunda vurularak öldü. TBMM’de işlenen ilk cinayetin kurbanıdır.
Yaşamı
1883 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Çerkes Ahmet Bey’dir.
1901 yılında Kuleli Askeri İdadisi’nden 1904 yılında Mekteb-i Harbiye’den Teğmen olarak mezun oldu. 1907 yılında Erkan-ı Harbiye Mektebi’ni Kurmay Yüzbaşı olarak bitirdi. 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Yemen’de görevlendirildi.
1910 yılının Haziran ayında Trablusgarp Savaşı’na katıldı. 3 ay süreyle görev yaptı. Bu dönemde aynı cephede görev yaptığı “Kel Ali” lakaplı subay ile (Ali Çetinkaya) anlaşamadığı için Mustafa Kemal Bey ve Enver Bey’in ortak kararı ile görev yerleri değiştirilmek zorunda kalmıştı.
Trablusgarp’taki görevinin ardından Balkan Savaşı’na katılmak üzere Çatalca’ya geçti. I. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Kafkasya Cephesi’nde görev aldı. Görevi, Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslara bırakılmış olan Kars, Ardahan ve Sarıkamış’ı geri almaktı. Dokuz günlük bir savaştan sonra 23 Aralık 1915 tarihinde Ardahan’a girmeyi başardı. Bu başarısından sonra Binbaşı rütbesine, Çoruh Müfrezesi ile yaptığı hizmetlerden sonra Kaymakam rütbesine terfi etti.
10 Mayıs 1917 tarihinde Garbi Dersim Komutanlığına atandı; savaşın en önemli milis güçlerinden birisini kurdu; Dersimli süvari birlikleri ile Erzincan, Mamahatun ve Erzurum’u geri aldı. Kafkas İslam Ordusu’nun 3. Fırka Komutanı olarak Ahıska’yı kuşattı. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanması üzerine Ardahan, Kars ve Sarıkamış’ı tahliye ederek Tortum’a çekildi; İngilizlerin baskısı ile Fırka Komutanlığı’ndan alındı.
Ali Rıza Paşa Kabinesi kurulduğunda, 9. Kafkas Fırkası Komutanlığı’na atandı. Ermenistan üzerine yapılan harekâttaki başarısı nedeniyle Miralay rütbesine terfi etti.
Millî Mücadeleye Katkıları
Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra terhis edilmemiş olan ve Kâzım Karabekir Paşa komutasında bulunan 15. Kolordu’da görev yaptı. Bölgede Kafkas İslam Ordusu’ndan kalan kuvvetlerin bir savunma çekirdeği haline getirilmesini sağladı. Erzurum Kongresi’nde Trabzon delegelerinin Mustafa Kemal’e karşı çıkmalarını, aldığı yıldırma tedbirleriyle önledi. 1920 yılının sonlarında Kars ve Sarıkamış’ı, 1921’de de Ardahan’ı düşman işgallerinden kurtardı. Soyadı Kanunu çıktıktan sonra ailesi bu nedenle “Karsıalan” soyadını aldı.
Gümrü Antlaşması’ndan sonra Batı Cephesi’nde görev verildi. Sakarya Meydan Muharebesi’nde 12. Grup Komutanlığı yaptı. Bu sırada gösterdiği cesaretten ötürü “‘Deli” lakabıyla anılmaya başlandı. Özellikle cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup tabancalarını dizlerine koyarak “Geri çekileni vururum” mesajı vermesi ve birkaç sefer geriye kaçan askerler üzerinde bunu bizzat uygulamasıyla ün yaptı. Büyük Taarruz’da Kocaeli Grubu Komutanlığı yaptı ve yaptığı mezalimi ile ünlü Yunan 11. Tümeni’ni, Tümen Komutanı Tümgeneral Nikolaos Kladas ile beraber esir aldı. Büyük Taarruz’da Mirliva rütbesine terfi etti ve Paşa oldu.
Milletvekilliği ve ölümü
İkinci Büyük Millet Meclisine Ardahan Milletvekili olarak katıldı. 9 Şubat 1925 tarihinde Meclis koridorunda, sırtından tabancayla vurularak yaralandı ve 14 Şubat 1925 tarihinde öldü. Öldürülmesi, TBMM’de gerçekleşen ilk cinayettir.
Halit Paşa, Milletvekili Ali Çetinkaya ile bir arbede sırasında patlayan bir silahla vuruldu. Paşayı kimin vurduğu kesin olarak anlaşılamadı. Paşa, yaralı halde 5 gün Millet Meclisinde tutuldu, hastaneye kaldırılmadı. Durumu giderek kötüleşen paşa, 14 Şubat’ta öldü. Öte yandan, Ankara Savcılığı, Halit Paşa’yı Ali Çetinkaya’nın vurduğu kanaatine vardı; bir nefs-i müdafaa halinde olduğunu kabul ederek bu olaydan dolayı kovuşturma yapılmaması kararı verdi.
Cenazesi, İstanbul’un Eyüp semtinde defnedildi. Mezarı, 1988 yılında Ankara’daki Devlet Mezarlığı’na taşındı.
- 1929 – Thomas Burke, Amerikalı atlet (d. 1875)
- 1942 – Fehim Spaho, Bosnalı din adamı (d. 1877)
- 1943 – David Hilbert, Alman matematikçi (d. 1862)
- 1947 – Martin Mutschmann, Nazi Bölgesel Lideri idi (d. 1879)
- 1966 – İngiliz Kemal (Ahmet Esat Tomruk), Türk ajan (d. 1887)
- 1969 – Vito Genovese, Amerikan mafyası’nın liderlerinden (d.1897)
- 1975 – Julian Huxley, İngiliz evrimsel biyolog (d. 1887)
- 1986 – Süheyl Ünver, Türk doktor, yazar ve minyatürcü (d. 1898)
- 1988 – Frederick Loewe, Avusturya asıllı Amerikalı besteci (d. 1901)
- 1990 – Yavuz Taner, Türk bestekâr, orkestra şefi ve şarkı yorumcusu (d. 1949)
- 1994 – Andrey Çikatilo, Sovyet seri katil (d. 1936)
- 1996 – Bob Paisley, İngiliz futbolcu ve teknik direktör (d. 1919)
- 2002 – Domènec Balmanya, İspanyol futbolcu (d. 1914)
- 2002 – Nándor Hidegkuti, Macar eski millî futbolcu ve teknik direktör (d. 1922)
- 2003 – Dolly, Dünya’da klonlanan ilk memeli (d. 1996)
Dolly (5 Temmuz 1996 – 14 Şubat 2003), nükleer transfer süreci kullanılarak yetişkin somatik bir hücreden klonlanan ilk hayvan olan koyun.
Dolly; Ian Wilmut, Keith Campbell ve Edinburgh Üniversitesi’nin Roslin Enstitüsündeki bilim adamları ile İskoçya’daki Edinburgh’nun yakınlarındaki biyoteknoloji fabrikası PPL Therapeutics tarafından klonlandı. Dolly’nin klonlanması için gerekli finansman PPL Therapeutics ve Tarım Bakanlığı tarafından sağlandı. Dolly, 5 Temmuz 1996’da doğdu ve ilerleyen akciğer hastalığı nedeniyle 6 yaşına kadar yaşadı. Dolly BBC News ve Scientific American’ı da kapsayan kaynaklar tarafından “dünyanın en ünlü koyunu” olarak adlandırıldı. Dolly’nin klonlanmasında donör olarak kullanılan hücre meme bezinden alındı ve böylece vücudun spesifik bir bölgesinden alınan hücrenin bütün bir bireyi yeniden yaratabileceği ve sağlıklı bir klonun üretilebileceği kanıtlanmış oldu. Dolly’nin ismiyle ilgili ise Wilmut şu açıklamayı yaptı: “Dolly bir meme bezi hücresinden türetildi ve biz Dolly Parton’ınkilerden daha etkileyicisini düşünemedik.”
Doğumu
Dolly üç annenin kullanılması sonucu 5 Temmuz 1996’da doğdu (bir tanesi yumurta hücresinin eldesinde, bir diğeri genetik materyal eldesinde ve üçüncüsü ise klonu taşımada görevliydi). Yetişkin bir vücut hücresinden alınan hücre nükleusunun, döllenmemiş fakat gelişmekte olan ve çekirdeği çıkarılmış bir yumurta hücresine transfer edildiği Somatik Hücre Nüklear Transfer tekniği kullanılarak üretilmiştir. Daha sonra bu melez hücre, bölünmesi için elektrik şoklarıyla uyarıldı ve blastosist evresine geliştiğinde taşıyıcı bir anneye nakledildi. Dolly yetişkin bir memeliden alınan hücre ile üretilen ilk klondur. Dolly’nin varlığı 22 Şubat 1997’de halka duyuruldu. Bu durum medyada büyük dikkat uyandırdı. Koyun ile oynayan İskoç bilim adamları televizyonda yayınlandı ve TIME dergisi koyun Dolly’i baz alan özel bir rapor hazırladı. Science dergisi Dolly’yi “yılın buluşu” olarak gösterdi. Dolly klonlanan ilk canlı olmasa bile medyada büyük dikkat uyandırdı çünkü o yetişkin bir hücreden klonlanan ilk canlıydı.

Hayatı
Dolly tüm hayatını Edinburgh’teki Roslin Enstitüsü’nde geçirdi. Burada bir Galler dağ koçu ile çiftleştirildi ve toplamda 6 kuzu dünyaya getirdi. İsmi Bonnie olan ilk kuzu 1998 Nisan’ında doğdu. Bir sonraki yıl Dolly, isimleri Sally ve Rossie olan ikiz kuzuları ve bundan sonraki yıl da Lucy, Darcy ve Cotton üçüzlerini dünyaya getirdi. 2001 Sonbahar’ında 4 yaşındayken, Dolly’de artrit meydana geldi ve yürümesi aksamaya başladı fakat bu durum anti-enflamatuvar ilaçlarla başarılı bir şekilde tedavi edildi.
Ölümü
14 Şubat 2003’te, Dolly ötanazi edildi çünkü ilerleyen bir akciğer hastalığına ve ağır artrite sahipti. Dolly gibi bir Finn Dorset koyununun 11 veya 12 yaşına kadar yaşaması bekleniyordu ancak Dolly yalnızca 6 yaşına kadar yaşayabildi. Otopsi sonuçları gösterdi ki Dolly, JSRV isimli bir retrovirüsün neden olduğu ve koyunlar arasında sıkça görülen, Jaagsiekte olarak adlandırılan bir çeşit akciğer kanserine sahipti. Roslin bilim insanları bu durumun Dolly’nin bir klon olmasıyla alakası olmadığı görüşünde birleştiler ve akciğer hastalığına sahip olan diğer koyunlar aynı hastalıktan öldüler. Kapalı alanlarda tutulan koyunlar için bu tür akciğer hastalıkları özel bir tehlike teşkil eder ve Dolly güvenlik nedeniyle içeride uyumak zorundaydı. Dolly’nin ölümünün, klonlandığı canlıyla aynı yaşta yani 6 yaşında doğduğuyla ilgisi olduğunu söyleyen bazı spekülasyonlar vardı. Bu fikre dayanan temellerden biri yaşlanma sürecinin tipik bir nedeni olan telomerlerinin kısa oluşuydu. Roslin Enstitüsü yaptığı yoğun sağlık taramalarının Dolly’de yaşlanmayla ilgili herhangi bir anormallik açığa çıkarmadığını belirtti.
Miras
Dolly’nin başarılı bir şekilde klonlanabilmesi sonucu, içerisinde atların ve boğaların da olduğu daha birçok büyük memeli hayvan klonlandı. Argali (dağ koyunu) klonlanması girişimi canlı embriyo vermedi. Banteng boğası klonlanması girişimi tıpkı muflon (yabani koyunun bir türü) gibi daha başarılıydı, iki girişimde canlı döl verdi. Bu şekilde gerçekleştirilen hücrelerdeki bu yeniden programlama işlemi mükemmel değil ve nüklear transfer ile üretilen embriyolar sıklıkla anormal gelişmeler gösteriyorlar. Memeli klonlaması yapmak yüksek oranda verimsiz (Dolly 277 denemeden sonra gelişmeyi başarabilen tek kuzuydu). Dolly’nin klonlanmasını sağlayan takımın başı olan Wilmut, 2007’de, nüklear transfer tekniğinin insanlarda kullanılmasının asla yeterince verimli olamayacağını açıklamıştır.
Klonlama belki koruma altında olan türlerde ve soyu tükenmiş olan canlıların yeniden üretilmesinde kullanılmak için bir araç olabilir. Evcil hayvanların klonlanması gelecekte transgenik çiftlik hayvanlarının üretilmesinde önemli olabilir.
- 2004 – Marco Pantani, İtalyan yol bisikleti yarışçısı (d. 1970)
- 2005 – Refik Hariri, Lübnan’ın eski Başbakanı (d. 1944)
Refik el-Hariri | |
---|---|
![]() |
|
Lübnan Başbakanı | |
Görev süresi 31 Ekim 1992 – 2 Aralık 1998 |
|
Yerine geldiği | Raşid el Sulh |
Yerine gelen | Selim el Hus |
Görev süresi 23 Ekim 2000 – 21 Ekim 2004 |
|
Yerine geldiği | Selim el Hus |
Yerine gelen | Ömer Karami |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | Refik Bahaddin el-Hariri 1 Kasım 1944 Sayda, Lübnan |
Ölüm | 14 Şubat 2005 (60 yaşında) Beyrut, Lübnan |
Ölüm nedeni | Suikast |
Çocuk(lar) | Saad Hariri |
Dini | Sünni İslam |
Refik Bahaddin el-Hariri (Arap: رفيق بهاءالدين الحريري, d. 1 Kasım 1944, Sayda – ö. 14 Şubat 2005, Beyrut), Lübnanlı iş insanı ve Lübnan’ın eski Başbakanı.
Refik el-Hariri, 1944’te Lübnan’ın Sayda şehrinde mütevazı bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Sayda’da tamamladı. Üniversite tahsilini Beyrut Arap Üniversitesi’nde ticaret bölümünde okudu. Üniversitede öğrenim görürken bir yandan da okul masraflarını karşılamak için gazetelerde redaktör olarak çalışıyordu. Daha sonra buradaki tahsilini keserek 1965’te Suudi Arabistan’a geçti ve orada öğretmen olarak çalışmaya başladı. Suudi Arabistan’da Kral Fahd’ın kız kardeşiyle evlendi. 1969’da CICONEST isimli kendi inşaat şirketini kurdu. 1970’li yılların ortalarında büyük petrol şirketleriyle iş anlaşmaları imzaladı. Onun servet dünyasına girmesinden kısa bir süre sonra asıl vatanı olan Lübnan’da iç karışıklıklar yaşanmaya başladı. Bu yüzden ticaret ve sanayi alanındaki faaliyetlerini Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde sürdürdü. Çok kısa bir süre içinde büyük bir servete sahip oldu ve Arap dünyasının hatta dünyanın sayılı zenginleri arasına girdi.
Servet alemine önce bazı küçük çaplı mukavelelerle girdi. Sonra bir Fransız inşaat şirketini satın alarak büyük ihalelere girmeye başladı. Lüks Taif otelinin ve bazı kraliyet saraylarının inşaatları üstlendiği büyük ihaleler arasında yer alıyordu. Ardından bankacılık işine girip Lübnan ve Suudi Arabistan’da bazı bankaları satın alarak bunların güçlerini birleştirdi. Ardından bilgisayar ve yayın dünyasına girerek işi büyüttü.
Yayın alanında el-Mustakbel televizyonunu satın aldı. Sonra Paris’ten yayın yapan eş-Şark radyosunu satın aldı. Yine aynı dönemde zamanla Arap dünyasının en etkili haftalık yayın organları arasına giren el-Mustakbel dergisini ve Savtu’l-Urube gazetesini satın aldı. Derken kendi girişimleriyle günlük el-Mustakbel gazetesini çıkardı. Çok geçmeden Arap dünyasının en yaygın günlük gazetelerinden olan en-Nehar’ın hisselerini satın alarak ortak oldu. Daha sonra Suudi Arabistan’daki üç dergiyi satın almak ve Suriye’de bu ülkenin şartlarına göre bayağı büyük sayılabilecek 100 milyon dolar sermayeyle bir yayın şirketi kurmak suretiyle medya alanındaki faaliyetlerini bayağı büyüttü. Bu yüzden gerek siyasi çevrelerde ve gerekse ekonomik rakipleri arasında “medya kralı” olarak anılmaya başlanmıştı. Yayın dünyasındaki etkisi ile kendisine zamanla kalıcı kitle tabanı kazandı ve bu yolla bir siyasi güç de elde etmiş oldu.
Hariri, 1987’de de Suudi Arabistan’dan vatandaşlık hakkı elde etti.
Finansörlüğünü yaptığı 1988 Taif Anlaşması’nın ardından Lübnan’da iç savaş çıktı ve yeni bir dönem başladı. Bu anlaşma gereği birbiriyle çatışma hâlindeki tüm silahlı grupların silahlarının toplanmasına başlandı. Zaman içinde istikrar sürecine girilmeye başlandı. Kamusal, sosyal alanlarda Özelleştirme girişimleri ve kaynakları yabancı sermayeye açmada çok başarılı olmasının yanı sıra, icraatları ile insanların değerlerine saygılı, ülkesini kalkındırma konusunda da gayretli olduğu da görülmeye başlandı ve “Beyrut’u yeniden inşa eden” biri olarak anıldı.
1992’de Lübnan Başbakanı oldu. 1995’e kadar bu görevde kaldı. 1996’da Ulaştırma Bakanı oldu ve 1998’e kadar bu görevi sürdürdü. 2000 yılında Lübnan halkının desteğiyle ikinci kez Başbakanlık koltuğuna oturma imkânı elde etti ve 2004 yılı Ekim’ine kadar da bu görevi sürdürdü. 2002 yılında Dünyanın en zengin dördüncü kişisi oldu. Ekim 2004’te bazı konularda, özellikle Suriye çizgisinde bir politika sürdüren Devlet Başkanı Emil Lahud ile aralarında ortaya çıkan ihtilaflardan dolayı istifa etti.
Refik el-Hariri, 14 Şubat 2005’te, Beyrut’taki St George oteli yakınlarındaki bir kavşağın bir tonluk TNT ile havaya uçurulması ile öldürülmüştür. Suikast sonrasında Suriye’ye çeşitli suçlamalar yönelttiyse de 2010 senesinde Refik Hariri’nin oğlu dönemin Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Suriye’yi suçlamakla hata edildiğini ifade etti.
- 2008 – Atilla Kaya, Türk taverna müziği sanatçısı (d. 1964)
Atilla Kaya | |
---|---|
![]() |
|
Genel bilgiler | |
Doğum | 8 Mart 1964 İstanbul, Türkiye |
Ölüm | 13 Şubat 2008 (43 yaşında) İstanbul, Türkiye |
Tarzlar | Arabesk · Türk halk müziği · Taverna müziği |
Meslekler | Ses sanatçısı |
Çalgılar | Piyano, Keman, Org |
Etkin yıllar | 1983-2008 |
Müzik şirketi | Esen · Disco · Cem · Barış · Kanbay |
Resmî site | atillakaya.net |
Atilla Kaya (8 Mart 1964, İstanbul – 13 Şubat 2008, İstanbul), Türk arabesk ve taverna müziği sanatçısıdır.
Hayatı
8 Mart 1964’te İstanbulda doğdu. Aslen Hataylı olan sanatçı müzik yaşamına 13 yaşlarında keman çalarak ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarında, Türk Sanat Müziği söyleyerek başladı. 1983 yılında piyanist şantör olarak İbrahim Tatlıses’in sahip olduğu Midnight’da sahne aldı. O yıllarda ünlü menajer Hasan Bora’nın kendisini keşfetmesiyle, 1984 yılında 20 yaşında iken Komşu Kızı isimli ilk albümünü piyasaya çıkardı. Asıl çıkışını 1988 yılında çıkardığı Tavernada Virtiöz 89 albümü ile yakaladı. Albümü 1,5 milyonun üzerinde satış yaptı. Adını Yollara Yazdım adlı parçası hit oldu.
Hastalığı ve ölümü
Genç yaşta yakaladığı şöhreti hızla kaybeden sanatçı alkol bağımlılığı nedeniyle yakalandığı siroz hastalığından kurtulamadı. Bacağındaki platinin enfeksiyon kapması sonucu ameliyat altına alındı, karaciğer yetmezliği yüzünden ameliyattan çıkamayıp 13 Şubat 2008’de 43 yaşında İstanbul’da öldü. Cenazesi Büyükçekmece Mimar Sinan Mezarlığına’na defnedildi.
Diskografi
Yıl | Yapım | Yapımcı | Not(lar) |
---|---|---|---|
1984 | Komşu Kızı | Esen Müzik | |
1985 | Yılın Şarkılarıyla | ||
1986 | Seni Sevmeyen Ölsün | Disco Plak | |
1987 | Falcı | Esen Müzik | |
Sev Dostum | |||
Gülsene Güzel | Disco Plak | ||
1988 | Tavernada Virtiöz 89 | ||
1989 | Liselim | Barış Müzik | |
Süper Konser | Çimen Plak | Konser albümü | |
1990 | Tavernada Düğün 90 / Halk Konseri | Aziz ve Jet Plak | Konser albümü |
Beni Yolcu Et | Barış Müzik | ||
1991 | Süper ’91 / Birkaç Gün Sabret | Cem Plak | |
Güle Güle Yabancı / Seven İnsan Unutmaz | Arna Müzik | ||
1992 | Aşk Uğruna | Cem Plak | |
92′ Konseri | Cinan Plak | Konser albümü | |
Tavernada Virtiöz 2/92 | Disco Plak | ||
1993 | Okul Yılları | Barış Müzik | |
1995 | Gücüm Yetmiyor / El Salla | Kanbay Müzik | |
1996 | Virtüöz 2 |
- 2011 – George Shearing, İngiliz caz piyanisti (d. 1919)
- 2012 – Cem Atabeyoğlu, Türk spor yazarı ve yöneticisi (d.1924)
- 2012 – Tonmi Lillman, Finlandiyalı müzisyen (d. 1973)
- 2013 – Ronald Dworkin, Amerikalı filozof ve anayasa hukukçusu (d. 1931)
- 2013 – Reeva Steenkamp, Güney Afrikalı model (d. 1983)
- 2014 – Durdy Bayramov, Turkmen akademisyen ve sanatçı (d. 1938)
- 2014 – Tom Finney, İngiliz millî futbolcu (d. 1922)
- 2014 – Ferry Hoogendijk, Hollandalı politikacı ve yazar (d. 1933)
- 2015 – Pamela Cundell, İngiliz karakter oyuncusu (d. 1920)
- 2015 – Michele Ferrero, İtalyan iş insanı (d. 1925)
- 2015 – Mahir Kaynak, Türk iktisatçı, yazar ve istihbarat analizcisi (d. 1934)
Mahir Kaynak
|
|
---|---|
Doğum | Mustafa Mahir Kaynak 1 Ocak 1934 Kilis, Türkiye |
Ölüm | 14 Şubat 2015 (81 yaşında) İstanbul, Türkiye |
Defin yeri | Karacaahmet Mezarlığı, İstanbul 41°00′42,41″K 29°01′45,65″D |
Eğitim | İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi |
Meslek | asker, iktisatçı, yazar ve istihbarat analizcisi |
Tanınma nedeni | MİT mensubu olması |
Evlilik | Şükran Kaynak |
Çocuk(lar) | Melike Beykoz Deniz Ülke Kaynak |



Mustafa Mahir Kaynak (d. 1 Ocak 1934, Kilis – ö. 14 Şubat 2015, İstanbul), Türk asker, iktisatçı, yazar ve istihbarat analizcisi.
Yaşamı
1934 yılında o dönem Gaziantep’e bağlı olan Kilis’te doğdu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra 1948’de Kuleli Askerî Lisesi’ne gitti. 1953’te Kara Harp Okulu’nu beşincilikle bitirdi, ancak 1957’de üsteğmen iken askerlikten ayrıldı.
1961’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni tamamlayarak aynı fakültede asistan oldu. 1971’de doçent unvanını aldı. Aynı dönemde Madanoğlu cuntasının çökertilmesi aşamasında devlet tarafından görevlendirilen bir istihbarat elemanı olduğu ortaya çıktı. Milli İstihbarat Teşkilatı Ekonomik İşler Daire Başkanlığı’na kadar yükseldi. 1980 Askeri Darbesi’ne kadar dokuz yıl sürdürdüğü Millî İstihbarat Teşkilatı’ndaki görevinden emekliye ayrıldı.
1982 yılında Selçuk Üniversitesi’ne atanarak yeniden üniversiteye döndü ve profesör oldu. 1989 yılında Gazi Üniversitesi’nden emekli oldu.
Mahir Kaynak 14 Şubat 2015 tarihinde İstanbul’da 81 yaşında hayatını kaybetti. Türk bayrağına sarılı cenazesi 16 Şubat 2015 Pazartesi günü Ataşehir Mimar Sinan Camii’nde öğlen namazından sonra kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi. Mahir Kaynak’ın eşi Şükran Kaynak, kızları Melike Beykoz ve Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ile damadı Lütfi Arıboğan’ın taziyeleri kabul ettiği cenaze törenine İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, MİT eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, eski Star Medya Grup Başkanı gazeteci Mustafa Karaalioğlu, gazeteci Mete Çubukçu ve yazar Cem Küçük, Galatasaray Spor Kulübü eski başkanı Faruk Süren gibi çok sayıda tanınmış isim katıldı.
Kitapları
- Uluslararası Eksende Terör ve Türkiye/ Terör Nasıl Bitirilir ? Nevzat Yalçıntaş, Mahir Kaynak, Ahmet Almaz Nokta Kitap.
- Erdoğan Operasyonu
- Amerika 11 Eylül Afganistan Irak
- Başımıza Çuval Geçirenler
- Yeni Ortadoğu Haritası (Emin Gürses ile birlikte)
- Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye Üzerine Stratejik Analizler
- Dünyayı Kimler Yönetiyor (Ömer Lütfi Mete ile birlikte)
- İstihbarat ve Terör Oyunları
- Maskeli Balo / Türkiye, ABD ve Diğerleri
- Para İmparatorluğu / Kontrol Kimin Elinde?
- Sil Baştan
- Sonuçlardan Sebepler
- Üç… İki… Bir (Ters Labirentlerde Final)
- Yel Üfürdü Su Götürdü (otobiyografik hatıralar) ISBN 975-8486-13-6
- Derin Devlet (Ömer Lütfi Mete ile)
- Yeni Dünya Düzeni
- Mit ve Türkiye (Oğuzhan İhtiyar- Truva Yay.- Kısa Röportajı)
- Geleceğin Türkiye’si Yeni Osmanlılar (Emin Gürses – Cem Küçük Röportajı)
- Darbeli Demokrasi (Olaylar ve Çözümlemeler)
- 2015 – Louis Jourdan, Fransız oyuncu (d. 1921)
- 2015 – Willem Ruska, Hollandalı eski judocu (d. 1940)
- 2016 – Muriel Casals i Couturier, Fransa doğumlu İspanyol ekonomist, siyasetçi ve bilim insanı (d. 1945)
- 2016 – Ajun Kurter, Türk coğrafyacı, denizbilimci ve havacılık tarihçisi (d. 1930)
- 2016 – Wiesław Rudkowski, Polonyalı eski boksör (d. 1946)
- 2017 – Siegfried Herrmann, uzun mesafe koşucusu Alman atlet (d. 1932)
- 2017 – Paul Nguyěn Van Hoá, Vietnamlı Katolik papaz ve din adamı (d. 1931)

Paul Nguyěn Van Hoá (d. 20 Temmuz 1931 – ö. 14 Şubat 2017), Vietnamlı Katolik piskoposu.
1959’da rahip olarak göreve başlayan, Nyugěn Van Hoá, Vietnam’daki Nha Trang Katolik Piskoposluğunca piskopos olmuş 1975’ten 2009 yılına kadar görev yapmıştır.
- 2017 – Odd Tandberg, Norveçli ressam ve grafik sanatçısı (d. 1924)
- 2017 – Hans Trass, Estonyalı çevre ve bitkibilimci (d. 1928)
- 2018 – Ebulfazl Envari, İranlı ağır sıklet güreşçi (d. 1938)
- 2018 – Pyotr Boçek, Sovyetler Birliği’nin Kahramanı unvanı olan Ukraynalı-Sovyet askeri (d. 1925)
- 2018 – Don Carter, Amerikalı yatırımcı ve iş insanı (d. 1933)
- 2018 – Nuray Hafiftaş, Türk besteci ve Türk halk müziği sanatçısı (d. 1964)
Nuray Hafiftaş | |
---|---|
![]() |
|
Genel bilgiler | |
Doğum | 2 Kasım 1962 Çıldır, Ardahan |
Ölüm | 14 Şubat 2018 (55 yaşında) İstanbul, Türkiye |
Tarzlar | Halk müziği, arabesk |
Meslekler | Şarkıcı |
Etkin yıllar | 1987-2018 |
Nuray Hafiftaş (2 Kasım 1962, Ardahan – 14 Şubat 2018, İstanbul), Türk halk müziği ses sanatçısı ve bestecisi.
Yaşamı
Nuray Hafiftaş 2 Kasım 1962 tarihinde Azeri kökenli bir ailede Çıldır’da doğdu. İlkokulu Taksim’de okudu. İTÜ Devlet Konservatuvarı’nı bitirdikten sonra İstanbul Belediye Konservatuvarı İcra Heyetinde 4 yıl kadrolu devlet sanatçısı olarak çalıştı. Aynı yıllarda İstanbul Radyosu’nda da sözleşmeli sanatçı olarak 4 yıl çalıştı. Şimdiye kadar birçok albüm çıkaran sanatçının 100’ü aşkın söz ve bestesi kendisine ait olan eserleri var. Bunlardan “Ayrılık Nikahı”, “Yalan Dünya” ve “İsyan Ediyorum”u Kibariye, “Hasret” ve “Gurbet”i ise İzzet Yıldızhan okudu.
Sanatçının son albümünde ise kendisine ait “Be Hey Gafil” ve “Yavrular” isimli iki bestesi bulunuyor.
Türk Halk Müziği’nin çağdaş, otantizm’e asla ihanet etmeyen ama teknoloji’ye açık bir neferi oldu. Zaman oldu kendi kulvarında birlikte yarıştıkları meslektaşlarının albümlerinde vokal yapacak kadar alçak gönüllü ve özverili oldu.
Nuray Hafiftaş’ın Türk Halk Müziği klasik sanatçıları literatürüne girmesine neden olan özellikleri kuşkusuz sadece bunlar değil. “Eyvah Gönül” de ürettikleri eserlerden biri.
Star Prodüksiyon etiketiyle piyasaya çıkan Yazı Bir Dert Kışı Bir Dert isimli son albümünün prodüktörlüğünü Yusuf Savaş üstlendi. 12 eserden oluşan bu albüm yaklaşık dört yıl aradan sonra çıktı.
Ölümü
Uzun bir süre kalın bağırsak kanseri tedavisi gören Nuray Hafiftaş, 14 Şubat 2018’de 55 yaşında İstanbul’da hayatını kaybetti. 15 Şubat’ta Teşvikiye Camii’nde düzenlenen devlet töreninin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Albümleri
- 1987: Asker Mektubu (Arabesk) (Raks)
- 1988: Yaradan Aşkına (Güneş)
- 1989: Dön İki Gözüm (Güneş)
- 1990: Dilanım (Güneş)
- 1990: Divane Gönlüm (Güneş)
- 1991: Turquie Aşık (Akbaş)
- 1991: Atılmaz Sevda (Güneş)
- 1992: Arada Bir (Güneş)
- 1993: Dinle (Güneş)
- 1994: Şimdi Oldu (Güvercin)
- 1996: Eline Düştüm (Mert)
- 2000: Eyvah Gönül (Prestij Müzik)
- 2002: Leyli Leyli (Prestij Müzik)
- 2005: Sılayı Ver (Ateş Müzik Üretim)
- 2007: Yıllarım (Ateş Müzik Üretim)
- 2007: Yazı Bir Dert Kışı Bir Dert (Star Prodüksiyon)
- 2016: İstanbul ve Sen (DNK Müzik)
- 2017: Düet Arabesk 2018 (Yunus Bülbül ile birlikte, Taşkın Prodüksüyon)
- 2019: Yarim (Poll Production)
- 2018 – Tuna Huş, Türk haber spikeri (d. 1942)
Tuna Huş (1942, Adana – 14 Şubat 2018, İstanbul),TRT kökenli haber spikeridir.
Yaşamı
Tuna Huş, 1942 yılında Adana’da dünyaya geldi. TRT‘nin siyah-beyaz olduğu dönemde spiker olarak görev yaptı. Her kelimesi kolaylıkla anlaşılan, yumuşak ses tonuyla hafızalarda yer etti.
1999 yılında, by-pass ameliyatı oldu, ardından 1,5 sene sonra beyne giden ana damarda pıhtı atması sonucu 2001 yılında beyin kanaması geçirdi ve beyin ameliyatı sonrasında geçirdiği felç nedeniyle konuşma yeteneğini kaybetti.
İlk evliliğinden Ali ve Tuna adında iki oğlu bulunan Tuna Huş 1990 yılında ikinci evliliğini Berrin Huş ile yapmış 1991 doğumlu Zeynep adında bir kızı vardı.
2001’den bu yana beynindeki rahatsızlık ve felç ile mücadele eden eski TRT spikeri Tuna Huş 14 Şubat 2018’de İstanbul’da 75 yaşında öldü. Cenazesi Üsküdar Selami Ali Camii’nden kaldırılarak Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
- 2018 – Antoni Krauze, Polonyalı senarist ve film yönetmeni (d. 1940)
- 2018 – Ruud Lubbers, Hollandalı siyasetçi (d. 1939)
- 2018 – Morgan Tsvangirai, Zimbabveli siyasetçi (d. 1952)
Morgan Tsvangirai | |
---|---|
![]() |
|
Zimbabve Başbakanı | |
Görev süresi 11 Şubat 2009 – 11 Eylül 2013 |
|
Yerine geldiği | Robert Mugabe |
Yerine gelen | Makam kaldırıldı |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 10 Mart 1952 Masvingo, Zimbabve |
Ölüm | 14 Şubat 2018 Johannesburg, Güney Afrika |
Partisi | Demokratik Değişiklik Hareketi |
Evlilik(ler) | Susan Tsvangirai |
Mesleği | Sendikacı, Politikacı |
Dini | Hristiyan |
İmzası | ![]() |
Morgan Richard Tsvangirai (10 Mart 1952 – 14 Şubat 2018), Zimbabve’nin eski başbakanı. Demokratik Değişim Hareketi Partisi’nin de başkanıdır (Movement for Democratic Change – Tsvangirai (MDC-T)). Ayrıca Başkan Robert Mugabe karşısındaki en güçlü isimdir. Tsvangirai 11 Subat 2009 tarihinde başbakanlık koltuğuna oturmuştur. 6 Mart 2009 tarihinde bir trafik kazası geçirmiştir. Kendisi için hayati bir tehlike bulunmasa da eşi (Susan Tsvangirai) başına aldığı darbe sonucu ölmüştür.
2002 yılı MDC başkanlık seçimlerinde başkanlığı Mugabe’ye kaybetmiştir. 2008 yılında ise %47.8 oranında oy toplayarak MDC’nin başına geçmiştir. Bu seçimlerde Mugabe 43.2% oranında oy almıştır. Tsvangirai çoğunluğu aldığını öne sürüp seçimlere kısa bir zaman kala yeniden sandık başına gitmeyi teklif etmiştir. Tsvangirai’nin amacı Mugabe’ye ciddi bir darbe indirmek olsa da kısa zamanda bu düşüncesinden vazgeçmiştir ve hükûmet yanlılarının sebep olduğu artan şiddet olaylarını ve protestoları öne sürmüştür.
Önceki Hayatı
Tsvangirai Güney-Rhodesia bölgesinde Gutu’da doğmuştur. Marangoz babanın çocuğu olan Tsvangirai 9 kardeşten en büyüğüdür. Okulunu erken terk ederek, 1974 yılında Trojan Nickel madenlerinde çalışmaya başlamıştır. 10 boyunca burada çalışıp kısa sürede müdürlüğe kadar yükselmiştir. Evi ise Harare’nin güney-batısında yer alan Buhera’da bulunmaktadır. Eşi Susan ile 1978 yılında evlenmiştir ve bu 31 yıllık birliktelikten 6 çocukları olmuştur.
Siyasete Girişi
1980 yılında bağımsızlığın ilan edilmesi sırasında Tsvangirai 28 yaşındaydı. O zamanların popüler ve iktidar partisi olan ZANU-PF’ye de bu dönemde adımını atmıştır. ZANU-PF’nin başında ise gelecekteki en büyük politik düşmanı Mugabe vardı. Tsvangirai o dönemde oldukça parlak bir Mugabe hayranı idi. Kısa zamanda parti içi hiyararşide yükselerek önemli bir konuma sahip oldu. Aynı zamanda Zimbabve ticaret hareketindeki katkılarıyla da bilinir. Ayrıca ulusal madenciler sendikasının başkanı da olmuştur.
Uluslar Zimbabve ticaret hareketini hükûmet ten uzaklaştıran Tsivangirai, güçlendikçe hükûmet in tepkisini çekmeye başladı. Bu nedenle bilindiği kadarıyla 3 kere suikast girişiminde bulunuldu. En bilinen girişim ise, 1997 yılında ofisine kadar giren şahsın Tsivangirai’nin dişlerini kırdıktan sonra onu camdan aşağıya atmak istemesiydi.
Gukurahundi Operasyonu
Başa geçişinden 3 yıl sonra Robert Mugabe, 5. tugaya bir katliam emri verdi. 5. Tugay Kuzey Kore tarafından yetiştirilen özel askerlerden oluşuyordu. Joshua Nkomo darbe planları yapmakla suçlanıyordu. Bunun üzerine Millî Savunma Bakanı Enos Nkala ve Hava Kuvvetleri Komutanı Perence Shiri’nin de işbirliği ile 5. Tugay Matabeleland şehrine girerek binlerce masum insanı katletti. Kod adı Gukurahundi operasyonu idi. Tsvangirai Tsholotsho, Kezi, Lupane ve Nkayi şehirlerindeki mezarları sık sık ziyaret eder.
2001 yılındaki bir sözü:
Bu ZANU-PF tarafından yapılmış barbarca bir operasyondur.Böyle bir şey asla yaşanmamalıydı.Tarihimizde kara leke olarak kalacak bu operasyon MDC’nin söz konusu güç kazanmak olunca hiçbir şeyden çekinmeyeceğini açıkça göz önüne koyuyor.
Anayasa Komisyonu
Morgan Tsvangirai 1997 yılında anayasa komisyonunda üye olarak görev aldı. Bu komisyonda Zimbabve halkının önde gelenleri, sivil toplum kuruluşları, işçi sendikaları, kadın kuruluşları, öğrenci ve gençlerin yer aldığı topluluklar, insan hakları örgütleri ve kilise grupları da yer alıyordu. Bu çeşitli gruplar, bağımsızlığın ilan edilmesinden önceki anayasayı yeterince özgürlükçü bulmadıkları için toplandılar ve yeni yapılan anayasanın ancak ve ancak halkın kendisinin yapması gerektiğini savundular. MDC’nin başkanı seçildikten sonra Tsvangirai buradaki görevinden çekildi.
Solidar Gümüş Gül Ödülü
2001 yılında Morgan Tsvangirai gümüş gül (Solidar Silver Rose Award) ödülüne layık görüldü. Bu ödül sivil halk ve temel hak ve özgürlükler adına mücadele eden Tsvangirai için çok büyük bir başarıydı. Dünyanın şu anda bulunduğu kritik durumda bu gümüş gül insanlık adına pozitif katkılar sağlayan kişilere ve/veya organizasyonlara verilmektedir.
Demokratik Değişim Hareketi
1999 yılında Tsvangirai, Demokratik Değişim Hareketi (Movement for Democratic Change) partisini kurdu. O dönemde Robert Mugabe ZANU-PF partisinin başındaydı ve oy çoğunluğunu sağlamıştı. Şubat 2000 tarihinde yapılan anayasal referandum adı altında yapılan anayasa, Anayasa komisyonu’nun hazırladığı anayasa yerine kabul edildi ve Mugabe Tsivangirai’yi yenmiş oldu. Tsvangirai 2002 seçimlerinde Mugabe’nin gerisinde kaldı. Seçimlerde Mugabe’nin parayla oy satın aldığı, şiddet ve tehditle oy topladığı ve medyayı kullandığı biliniyordu.
Tutuklamalar ve Politik tehditler
Tsivangirai 2000 yılındaki seçimlerden sonra defalarca tutuklandı ve vatana ihanet ile suçlandı. Daha sonra bu suçlama düştü. 2004 yılında ise Mugabe’ye suikast düzenlemeye teşebbüsten yargılanarak tekrar vatana ihanetle suçlandı. Savunma avukatı olarak George Bizos görev almıştı. Bilindiği üzere Bizos, ünlü Rivonia Davası’da Nelson Mandela ve Walter Sisulu’nun savunma avukatığını da üstlenmişti.
Ekim 2000, Tutuklanma
Tsvangirai, hükûmet i ve cumhurbaşkanı Robert Mugabe’yi tehdit ettiği için tutuklandı. Demokratik değişim hareketi’nin lideri eğer Mugabe 2002’deki seçimlerden önce koltuğundan inmezse 40,000 destekçisiyle birlikte Harare’de toplanacaklarını açıkladı. Zorla indiririz diyen Tsvangirai ardından geri adım atarak ona tarihsel birkaç olayı hatırlatmak istediğini söyledi.Tarih koltuğundan barışçıl bir şekilde inen diktatörler veya onları zorla indiren insanlarla doludur. sözünü de dava sırasında söylemiştir.Fakat ona yapılan tüm suçlamalar düşmüştür.
Haziran 2003, Tutuklanma
Haziran 2003 yılında Tsvangirai düzenlediği basın toplantısından kısa süre sonra tutuklandı. Onu tutuklamaya götüren sözleri:
Pazartesiden bu yana geçen süre içerisinde -6 gündür- Mugabe ülkesinin başında değil. Emri altındaki askerileri, Zimbabve halkının özgürlükçü isteklerine ve düşüncelerine karşı kullanmakla meşgul. Fakat, ne kadar büyük zorbalıklara ve işkencelere maruz kalırlarsa kalsınlar halkımızın içindeki özgürlükçü ateş sönmek bilmiyor. Ruhlarındaki direnç kırılmıyor. Namlulardan çıkan mermi sesleri, halkımızın özgür sesini asla bastıramaz.
Mart 2007, Tutuklanma ve İşkence
11 Mart 2007 yılında, Tsvangirai 55. doğum gününü kutladıktan birkaç gün sonra, dua etmeye giderken tutuklandı. Karısı’nın Tsvangirai’yi görmesine izin verildi. Eşi daha sonra Tsvangirai’nin yoğun bir işkence gördüğünü, kafasında büyük şişliklerin olduğunu ve gözününde neredeyse kapanmak üzere olduğunu açıkladı. Bu olay uluslararası kamuoyunda büyük yankı buldu. Tsvangirai Zimbabve’nin özel birlikleri tarafından işkence gördü. Harare kentindeki polis merkezine götürüldükten sonra sorgulanmak üzere 12 Mart 2007 tarihinde Cranborne Kışlasına götürüldü. Bir polis memurunun anlattıklarına göre : Ellerinde kırbaçlar, sopalar ve kemerlerle Tsvangirai bayılıncaya kadar ona vuruyorlardı. Bayıldıktan sonra askerlerden bir tanesi, kafasından aşağı buzlu su boşaltıyordu. Saat 1:30 gibi kendine gelmişti. Başına bir tane kadın asker bırakmışlardı. Kadın kemerini çıkardıktan sonra Tsvangirai’ye bayılıncaya kadar vurmaya devam etti.
Innocent Chagonda’nın, İngiliz Reuters gazetesine vermiş olduğu bir demeçte ise: Oldukça kötü bir durumdaydı. Her yerinden kanlar geliyordu. Kafasında yer yer şişlikler vardı. Yüzü dağılmıştı ve boynunu hareket ettiremiyordu. Gözleri artık görmez olmuştu.
Zimbabveli bir gazeteci olan Edward Chikombo ise daha sonra Tsvangirai’nin fotoğraflarını ele geçirmeyi başardı ve gazetelerde yayınladı. Chikombo ilerleyen günlerde ise Harare dışındaki evinden kaçırılarak öldürüldü. Cesedi 1 hafta sonra Darwendale köyünde tesadüfen bulundu. Bununla birlikte bir dizi kaçırılma ve şiddet olayları meydana gelmeye başladı. Hükûmet karşıtı olduğu bilinen şahıslar, plakasız veya polis araçlarıyla kaçırılıyor, işkence görüyor, öldürülüyorlardı.
Tsvangirai ile birlikte tutuklanan avukat Tendai Biti’nin açıklamalarına göre Tsvangirai’nin kafatasında çatlaklar vardı. En azından birkaç kez baygınlık geçirmiş olmalı. diye açıklıyordu durumu. BBC’nin verdği haberlere göre kafatasında çatlaklar olan Tsvangirai’nin iç kanaması da vardı. Bu nedenle birkaç defa kan nakline ihtiyaç duyulmuştu. Olayın politik bir şiddet olayı olduğu bariz bir şekilde görülse de, Tsvangirai çevre ülke liderlerinden yeterli desteği göremedi.
Parti Binasına Baskın
Tsvangirai serbest bırakıldı. Fakat polis 28 Mart 2007’de MDC’nin parti binasına baskın düzenledi. Demokratik değişim hareketi binası talan edildikten sonra partinin önde gelen üyeleri gözaltına alındı.
Politik Şiddete Uluslararası Tepkiler
Avustralya — Avustralya Hükûmet inden Alexander Downer, Zimbabve hükûmet inin acil olarak tutukluları serbest bırakması gerektiğini ve politik özgürlüklerin önünün açılması gerektiğini söyledi.
Tutuklamalar, bize Mugabe hükümetinin ne kadar aciz bir durumda olduğunu gösteriyor. Zimbabve halkının özgür iradesi dışında gelişen bu olaylar ve polisin adil olmayan tavrı Zimbabve’deki enflasyonu %1,600’e kadar çıkardı. Halkın %80’inden fazlası işsiz ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Zimbabve beklenen yaşam süresi en kısa olan halka sahip.
- 2019 – Michel Bernard, Fransız atlet (d. 1931)
- 2019 – Chun-Ming Kao, Çinli siyasetçi ve aktivist (d. 1929)
- 2019 – Andrea Levy, İngiliz romancı (d. 1956)
- 2020 – Alwin Brück, Alman siyasetçi (d. 1931)
- 2020 – Lynn Cohen, Amerikalı oyuncu (d. 1933)
- 2020 – Esther Scott, Amerikalı aktris (d. 1953)
- 2020 – John Shrapnel, İngiliz oyuncu ve dublaj sanatçısı (d. 1942)
- 2021 – Blanca Álvarez González, İspanyol gazeteci, yazar ve şair (d. 1957)
- 2021 – Ari Gold, Amerikalı şarkıcı, söz yazarı, müzik yapımcısı, dansçı, aktör ve model (d. 1974)
- 2021 – W. J. M. Lokubandara, Sri Lankalı siyasetçi (d. 1941)
- 2021 – Carlos Saúl Menem, lakabı El Turco, Arjantinli siyasetçi (d. 1930)
- 2021 – William Macpherson, Emekli İskoç Yüksek Mahkemesi yargıcı (d. 1926)
- 2023 – Viktor Aristov, Ukraynalı profesyonel futbolcu ve teknik adam (d. 1938)
- 2023 – Friedrich Cerha, Avusturyalı besteci, orkesta şefi ve eğitimci (d. 1926)
- 2023 – Charley Ferguson, Amerikan futbolu oyuncusu (d. 1939)
- 2023 – Shoichiro Toyoda, Toyota Motor Corporation Onursal Başkanı (d. 1925)
Shoichiro Toyoda (1925 – 14 Şubat 2023), Toyota Motor Corporation Onursal Başkanı. Toyota’nın kurucusu Kiichiro Toyoda’nın oğlu olan Shoichiro, şirketteki kariyerine 1952’de başladı. Toplamda Toyoda, Toyota’nın yönetim kurulunda 57 yıl görev yaptı ve bu onu firmanın en uzun süre görev yapan direktörü yaptı. 2009 yılında onursal başkanlık görevini üstlendi ve 14 Şubat 2023 Salı günü vefatına kadar bu görevi sürdürdü.
- 2024 – Saldıray Berk,Türk Silahlı Kuvvetleri Orgenerali (d. 1948)
Saldıray Berk TOP.1968-3 |
|
---|---|
![]() |
|
Doğum | 16 Şubat 1948 Pasinler, Erzurum, Türkiye |
Ölüm | 14 Şubat 2024 (75 yaşında) Ankara, Türkiye |
Defin yeri | Karşıyaka Mezarlığı |
Bağlılığı | ![]() |
Branşı | ![]() |
Hizmet yılları | 1968-2011 |
Rütbesi | ![]() |
Komutası | 2. Ordu Harekât Kurmay Yarbaşkanı, Bakü Silahlı Kuvvetler Ataşesi, 1. Piyade Tugayı, Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkan Yardımcısı, Genelkurmay Personel Daire Başkanı, 23. Jandarma Sınır Tümeni, Genelkurmay Personel Başkanı, 4. Kolordu, 3. Ordu, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı |
Ailesi | |
Eşi | Betül Reyhan Berk |
Çocukları | 2 |
Sonraki işi | Siyasetçi |
Saldıray Berk (16 Şubat 1948, Erzurum – 14 Şubat 2024, Ankara), Türk asker ve siyasetçi. Orgeneral rütbesi ile 2007-2010 yılları arasında 3. Ordu Komutanı, 2010-11 arasında ise Eğitim ve Doktrin Komutanı olarak görev aldı.
İlk yılları ve eğitimi
Aslen Sivas’ın Şarkışla ilçesinden olan Saldıray Berk babasının Erzurum Vali Yardımcısı olduğu sırada Erzurum’da dünyaya gelmiştir. Akrabaları halen Şarkışla’da yaşamaktadır. 1962’de Selimiye Askerî Ortaokulundan, 1966’da Kuleli Askerî Lisesinden, 1968 yılında Kara Harp Okulundan mezun oldu. 1969 yılında Topçu ve Füze Okulunu tamamladı.
Askeri kariyeri
1976 yılına kadar kadar Türk Kara Kuvvetlerine bağlı topçu birliklerinde bölük ve takım komutanlığı ile keşif subaylığı yaptı. 1978’de Kara Harp Akademisini bitirdi. Kurmay subay olarak 39. Piyade Tümen Lojistik Şube Müdürlüğü ile Harekât Şube Müdürlüğü, Kara Harp Okulu Öğretim Üyeliği, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Plan Subaylığı, Moskova Kara Ataşeliği, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Yönetim Şube Müdürlüğü ve 9. Piyade Tümen Topçu Alay Komutanlığı görevlerinde bulundu.
1995 yılında tuğgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede 2. Ordu Harekât Kurmay başkanlığı, Bakü Silahlı Kuvvetler Ataşeliği, 1. Piyade Tugay Komutanlığı görevlerini yürüttü. 1999 yılında tümgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkan Yardımcılığı, Genelkurmay Personel Daire Başkanlığı ve 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı görevlerini yürüttü.
2003 yılında korgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede Genelkurmay Personel Başkanı, daha sonra da 4. Kolordu Komutanı olarak görev yaptı. 2007 yılında Orgeneral rütbesine terfi etti ve 3. Ordu Komutanlığına, 2010 yılında Eğitim ve Doktrin Komutanlığına atandı. 2011 yılında emekliye ayrıldı.
Sonraki yılları ve siyasi kariyeri
Mayıs 2008’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesinin Başbağlar köyünü ziyaret ettiğinde “AK Parti’ye oy veren elleriniz kurusun. Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketi sattığını biliyor musun?” dediği iddia edildi. Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla hakkında dava açıldı. Berk, iddiaları reddetti. Mahkeme, Berk’e on bir ay, yirmi gün hapis cezası verdi.
Ergenekon davasında tutuksuz yargılandı. Mahkeme günü mahkemeye gelmedi ve Erzurum Adliyesinin üstünden iki adet F-16 uçurttu. İlerleyen yıllarda, Saldıray Berk ve dönemin Erzincan başsavcısı İlhan Cihaner hakkında Ergenekon üyesi olduğu gerekçesi ile soruşturma başlatan İliç Savcısı Bayram Bozkurt, Saldıray Berk’in Genelkurmay Başkanı olmasını engellemek için soruşturmaya dâhil edildiğini ifade etti. Bozkurt, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası Fethullahçı yapılanmaya üye olma suçundan tutuklandı.
8 Mayıs 2015 tarihinde Vatan Partisine katıldı.
Özel hayatı ve ölümü
Çok iyi Rusça bilen Saldıray Berk Betül Reyhan Berk ile evli kaldı. 14 Şubat 2024’te Ankara’da tedavi gördüğü hastanede 75 yaşında hayatını kaybetti. 15 Şubat’ta Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi.
wikipedia.org