Ölümler
- MÖ 45 – Titus Labienus, Romalı asker (d. MÖ 100 civarı)
- 180 – Marcus Aurelius, Roma İmparatoru (d. 121)
Marcus Aurelius Antoninus Augustus | |||||
---|---|---|---|---|---|
![]() İmparator Marcus Aurelius’un büstü
|
|||||
16. Roma imparatoru | |||||
Hüküm süresi | 8 Mart 161 – 169 (Lucius Verus ile), 169–177 (yalnız), 177 – Mart 180 (Commodus ile) |
||||
Önce gelen | Antoninus Pius | ||||
Sonra gelen | Commodus (yalnız) | ||||
Doğum | 26 Nisan 121 Roma |
||||
Ölüm | 17 Mart 180 (58 yaşında) Vindobona veya Sirmium |
||||
Defin | Hadrianus’un Mozolesi | ||||
Eş(ler)i | Genç Faustina | ||||
Çocuk(lar)ı | Aşağıya bakınız | ||||
|
|||||
Hanedan | Nerva-Antoninus Hanedanı | ||||
Babası | Annius Verus | ||||
Annesi | Domitia Lucilla |
Roma hanedanları |
---|
Marcus Aurelius Antoninus (/ɔːˈriːliəs/ or-EE-lee-əs; Latince telaffuz: [ˈmaːrkʊs au̯ˈreːliʊs antoːˈniːnʊs]; 26 Nisan 121 – 17 Mart 180), 161 ile 180 yılları arasında Roma imparatoru olan Stoacı bir filozoftur. Nerva-Antoninus hanedanının bir üyesi, daha sonra Beş İyi İmparator olarak bilinen yöneticilerin sonuncusu ve Roma İmparatorluğu için MÖ 27’den MS 180’e kadar süren göreceli bir barış, sükûnet ve istikrar çağı olan Pax Romana’nın son imparatoruydu. 140, 145 ve 161 yıllarında Roma Konsülü olarak görev yaptı.
Marcus Aurelius, praetor Marcus Annius Verus ve karısı Domitia Calvilla’nın oğluydu. İmparator Trajan ve Hadrianus ile evlilik yoluyla akrabaydı. Babası öldüğünde Marcus üç yaşındaydı ve annesi ile dedesi tarafından büyütüldü. Hadrianus’un evlatlık oğlu Aelius Caesar 138 yılında öldükten sonra, Hadrianus Marcus’un amcası Antoninus Pius’u yeni varisi olarak evlat edindi. Antoninus da Marcus’u ve Aelius’un oğlu Lucius’u evlat edindi. Hadrianus o yıl öldü ve Antoninus imparator oldu. Artık tahtın varisi olan Marcus, İrodis Attikos ve Marcus Cornelius Fronto gibi öğretmenlerden Yunanca ve Latince eğitimi aldı. Antoninus’un kızı Faustina ile 145 yılında evlendi.
Antoninus, 161 yılında öldükten sonra Marcus, Lucius Aurelius Verus adını alan üvey kardeşiyle birlikte tahta geçti. Marcus Aurelius’un hükümdarlığı döneminde Roma İmparatorluğu pek çok askeri çatışmaya sahne oldu. Doğu’da Romalılar, Part İmparatorluğu ve isyancı Ermenistan Krallığı ile savaştı. Marcus, Markoman Savaşları’nda Markomanlar, Quadi ve Sarmatian Iazyges’i yendi. Bunlar ve diğer Cermen halkları, İmparatorluk için rahatsız edici bir gerçeklik oluşturmaya başladı. Roma para birimi denarius’un gümüş saflığını düşürdü. Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlara yönelik zulümlerin onun döneminde arttığı düşünülse de, dönemin kaynaklarında böyle bir zulüm yer almadı ve Iustinus ve Tertullianus’un eserlerinde “Hristiyanların koruyucusu” olarak adlandırıldı. 165 ya da 166 yılında patlak veren Antoninus vebası, Roma İmparatorluğu’nun nüfusunu harap ederek 5 ila 10 milyon insanın ölümüne neden oldu. Marcus, 180 yılında öldüğünde yerine oğlu Commodus geçti.
Commodus’un Marcus’tan sonra tahta geçmesi, hem çağdaş hem de modern tarihçiler arasında tartışma konusu oldu. Marcus Aurelius Sütunu ve Marcus Aurelius’un Atlı Heykeli, askeri zaferlerini kutlamak için dikildikleri Roma’da hâlen ayakta durmaktadır. Bir filozof olarak Kendime Düşünceler adlı eseri, antik Stoacı felsefenin modern anlayışı için en önemli kaynaklardan biridir. Bu yazılar, ölümünden yüzyıllar sonra diğer yazarlar, filozoflar, hükümdarlar ve politikacılar tarafından övgüyle karşılandı.
İlk yılları
İsmi
Marcus, 26 Nisan 121 tarihinde Roma’da doğdu. Doğum adı bazen Marcus Annius Verus olarak verilir, ancak kaynaklar bu adı ona babasının ölümü ve reşit olduktan sonra büyükbabası tarafından gayri resmî olarak evlat edinilmesi üzerine verir. Doğduğunda ya da gençliğinin bir noktasında Marcus Annius Catilius Severus veya Marcus Catilius Severus Annius Verus olarak biliniyor olabilir. Antoninus tarafından tahtın vârisi olarak evlat edinildikten sonra Marcus Aelius Aurelius Verus Caesar ve tahta çıktıktan sonra ölümüne kadar Marcus Aurelius Antoninus Augustus olarak tanındı. Salamisli Epifanios, Ağırlıklar ve Ölçüler Üzerine adlı eserinde yer verdiği Roma imparatorları kronolojisinde onu Marcus Aurelius Verus olarak adlandırır.
Aile kökenleri
Marcus Aurelius’un babası Marcus Annius Verus (III) idi. Mensubu olduğu Annia sülalesi, İtalyan kökenliydi, ancak zamanla İberya’daki Baetica eyaletinde, günümüzde İspanya’nın Endülüs bölgesinde yer alan Córdoba’nın güneydoğusundaki küçük bir Roma kolonisi olan Ucubi’ye yerleşti. Bu sülale, efsanevi olarak Roma’nın ikinci kralı Numa Pompilius’un soyundan geldiğini iddia ediyordu. Annii Veri ailesi, Roma’da 1. yüzyılın sonlarına doğru yükselişe geçti. Marcus’un büyük büyükbabası Marcus Annius Verus (I), senatör ve eski praetordu. Büyükbabası Marcus Annius Verus (II) ise 73-74 yıllarında patrici statüsüne yükseltildi. Anne tarafından ise Marcus Aurelius, Nerva-Antoninus hanedanıyla bağlantılıydı. Büyükannesi Rupilia Faustina, İmparator Trajan’ın yeğeni olan Salonia Matidia’nın üvey kızıydı.
Marcus’un annesi Domitia Lucilla Minor, Roma’nın soylu ailelerinden birine mensup olan P. Calvisius Tullus’un kızıydı. Ailesinden ve büyüklerinden büyük bir servet miras aldı; bu servet, Plinius’un mektuplarından birinde ayrıntılı şekilde anlatılmaktadır. Mirası arasında, Roma’nın hızla geliştiği ve inşaat faaliyetlerinin yoğun olduğu bir dönemde büyük kazanç sağlayan Roma dışındaki geniş tuğla üretim tesisleri bulunuyordu. Ayrıca, Roma’nın Caelian Tepesi’nde yer alan Horti Domitia Calvillae adlı bir villaya da sahipti. Marcus Aurelius, çocukluğunu bu villada geçirdi ve burada büyüdü. Caelian Tepesi’ne duyduğu bağlılığını, onu ‘‘Benim Caelian’ım’’ şeklinde anarak ifade etti.
Çocukluğu

Marcus Aurelius, Domitia Lucilla ile Marcus Annius Verus’un tek oğluydu. Annesi Domitia Lucilla Konsül mevkisindeki varlıklı bir aileden gelir. Tek öz kardeşi, kendisinden 2 yaş küçük kız kardeşi Annia Cornificia Faustina’dır. Marcus’un kız kardeşi Annia Cornificia Faustina muhtemelen 122 veya 123’te doğdu.
İspanyol kökenli olan ve praetor olarak görev yapan babası Marcus Annius Verus, Marcus Aurelius henüz üç yaşında iken 125 veya 126’da öldü. Marcus, babasını pek tanıyamamış olsa da Meditations adlı eserinde babasının anılarından ve adamın ölümünden sonraki itibarından ‘tevazu ve erkekliği’ öğrendiğini yazmıştır.
Annesi Lucilla yeniden evlenmed ve hakim aristokrat gelenekleri takip ederek muhtemelen oğluyla fazla zaman geçirmedi. Bunun yerine Marcus, ‘hemşirelerin’ bakımındaydı ve babasının ölümünden sonra, oğlu ve torunu üzerinde her zaman patria potestas ‘ın yasal otoritesini elinde tutan büyükbabası Marcus Annius Verus (II) tarafından büyütüldü. Teknik olarak bu evlat edinme değildi, yeni ve farklı bir patria potestas ‘ın yaratılmasıydı. Lucius Catilius Severus, Marcus’un anne tarafından büyük büyükbabası olarak tanımlanır ve yetiştirilmesinde de yer almıştır ki muhtemelen büyük Domitia Lucilla’nın üvey babasıydı.
Marcus, Caelian Tepesi ‘ndeki ebeveynlerinin evinde büyüdü. Burası, birkaç kamu binasının olduğu ancak birçok aristokrat villasının bulunduğu lüks bir bölgeydi. Marcus’un büyükbabası, çocukluğunun çoğunu geçirdiği Lateran’ın yanında bir saraya sahipti. Marcus, büyükbabasına ona ‘iyi karakter ve kötü huydan kaçınma’ öğrettiği için teşekkür eder.
Büyükbabasının karısı Rupilia’nın ölümünden sonra alıp birlikte yaşadığı metresine daha az düşkündü. Marcus, onunla olduğundan daha uzun süre yaşamak zorunda kalmadığı için minnettardı.

Babasının halası Vibia Sabina, İmparatoriçe ve Roma imparatoru Hadrianus’un karısıydı. Rupilia Faustina (Marcus Aurelius’un babaannesi), Vibia Sabina ve Salonina Matidia (Roma imparatoru Trajan’ın yeğeni) üvey kardeştiler. Babasının kız kardeşi Yaşlı Faustina, Roma imparatoru Antoninus Pius’la evli bir İmparatoriçedir.
Babasının ölümünün ardından Aurelius, dedesi Marcus Annius Verus tarafından evlat edinildi ve annesiyle birlikte büyütüldü. 138 yılında dedesi yaklaşık 90 yaşında öldü.
Hadrian’ın halefi
136’nın sonlarında İmparator Hadrian bir kanama nedeniyle neredeyse ölüyordu. Tivoli’deki villasında iyileşirken, biyografi yazarına göre ‘herkesin isteklerine aykırı olarak’[18] Marcus’un kayınpederi Lucius Ceionius Commodus’u halefi ve evlat edinilmiş oğlu olarak seçti. Nedenleri kesin olmamakla birlikte, amacının o zamanlar çok genç olan Marcus’u tahta oturtmak olduğu anlaşılıyor.
Evlat edinilmesinin bir parçası olarak Commodus, Lucius Aelius Caesar adını aldı. Sağlığı o kadar kötüydü ki, tahtın varisi olduğunu kutlamak için yapılan bir tören sırasında kendi başına büyük bir kalkanı kaldıramayacak kadar zayıftı. Tuna sınırında kısa bir görev süresinin ardından Aelius, 138’in ilk gününde Senato’ya bir konuşma yapmak üzere Roma’ya döndü. Ancak, planlanan konuşmadan önceki gece hastalandı ve günün ilerleyen saatlerinde bir kanamadan öldü.

24 Ocak 138’de Hadrian, Marcus’un teyzesi Yaşlı Faustina’nın kocası olan Aurelius Antoninus’u yeni halefi olarak seçti. Hadrian’ın şartlarının bir parçası olarak Antoninus da Marcus’u ve Lucius Aelius’un oğlu Lucius Commodus’u evlat edindi. Marcus, M. Aelius Aurelius Verus oldu ve Lucius, L. Aelius Aurelius Commodus oldu.
Hadrian’ın isteği üzerine Antoninus’un kızı Faustina, Lucius ile nişanlandı. Marcus’un Hadrian’ın evlat edinen büyükbabası olduğu haberini sevinç yerine üzüntüyle karşıladığı bildirildi. Annesinin Caelian’daki evinden Hadrian’ın özel evine ancak isteksizce taşındı.
Marcus çoktan Hadrianus’un dikkatini çekmişti (Marcus’u verissimus (“en dürüst”), olarak adlandıran oydu): sonradan Commodus’un kızı Ceionia Fabia ile nişanlandı. Nişan, her nedense, Commodus’un ölümünün ardından Marcus’un Antoninus’un kızına verdiği evlilik sözü ile bozuldu. Bu sebeple, Hadrian’un ilk evlatlığı L. Aelius Verus’un ölümü üzerine, Hadrian imparatorluk sıralaması için önce Antoninus’u halefi ilan etti, ardından Antoninus Marcus’u (Marcus Aelius Aurelius Verus) ve Lucius Ceionius Commodus olarak isim değiştirdi ve Lucius Aurelius Verus olarak isimlendirilen Lucius Aelius’un Marcus’dan 10 yaş küçük oğlunu evlat edindi.
Antoninus, bu evlat edinmenin ardından her ikisini de 25 Şubat 138’de Marcus henüz 17 yaşındayken halef İmparator olarak gösterdi. 40 yaşında İmparator olacaktı. İddialara göre Commodus ve Antoninus Pius, Hadrianus tarafından genç Marcus ve Verus için “koltuk ısıtıcı” olarak planlanmıştı.
Antoninus yönetimi sırasında Marcus’un hayatı Hadrianus tarafından atanan ve döneminin kültür hayatıyla oldukça ilgili olan öğretmeni Fronto ile olan yazışmalarından dolayı kesintisiz olarak bilinmektedir. Bu mektuplara göre Marcus zeki, ciddi fikirli ve çalışkan bir genç portresi çizer. Mektuplar aynı zamanda geleceğin imparatoru için felsefenin artan önemini gösterir: Yunan ve Latin retorikleri üzerine bitmek bilmeyen alıştırmalar için sabırsızlığını ki sonra Epiktetos’un Diatribai (“Söylemler”)’inin aşığı ve Stoa Okulu’nun önemli bir ahlakçı filozofu olacaktır.
138’de bir ara Hadrian, Senato’da Marcus’un yirmi dördüncü yaş gününden önce quaestor olmasını engelleyen yasadan muaf tutulmasını talep etti. Senato uydu ve Marcus, 139’un konsülü olan Antoninus’un yanında görev yaptı. Marcus’un evlat edinilmesi, onu sınıfının tipik kariyer yolundan uzaklaştırdı. Evlat edinilmeseydi, muhtemelen devlet darphanesinin sembolik yönetimini içeren oldukça saygın bir görev olan triumvir monetalis olurdu. Bundan sonra, bir lejyonda tribün olarak görev yapabilir ve lejyonun nominal ikinci komutanı olabilirdi. Marcus muhtemelen bunun yerine seyahat etmeyi ve daha fazla eğitim almayı tercih ederdi. Durum böyle olunca, Marcus diğer vatandaşlardan ayrı tutulmuştu. Bununla birlikte, biyografi yazarı karakterinin etkilenmediğini doğruluyor: ‘Hala akrabalarına sıradan bir vatandaşken gösterdiği saygıyı gösteriyordu ve özel bir evde yaşadığı zamanki kadar tutumlu ve eşyalarına dikkat ediyordu’.
Bir dizi intihar girişiminin ardından, hepsi Antoninus tarafından engellenen Hadrian, Campania kıyısındaki bir sahil beldesi olan Baiae’ye gitti. Durumu düzelmedi ve doktorlarının önerdiği diyeti bıraktı, kendini yemek ve içkiye verdi. 10 Temmuz 138’de öldüğünde yanında olan Antoninus’u çağırdı. Kalıntıları Puteoli’de sessizce gömüldü.
Antoninus’un halefi barışçıl ve istikrarlıydı: Antoninus, Hadrian’ın adaylarını görevde tuttu ve senatoyu yatıştırdı, ayrıcalıklarına saygı gösterdi ve Hadrian’ın son günlerinde suçlanan adamların ölüm cezalarını hafifletti. Görev bilincine sahip davranışı nedeniyle Antoninus’tan ‘Pius’ adını kabul etmesi istendi.
Antoninus Pius’un (138–145) varisi

Hadrian’ın ölümünden hemen sonra Antoninus, Marcus’a yaklaştı ve evlilik düzenlemelerinin düzeltilmesini talep etti: Marcus’un Ceionia Fabia ile olan nişanı iptal edilecek ve bunun yerine Antoninus’un kızı Faustina ile nişanlanacaktı. Faustina’nın Ceionia’nın kardeşi Lucius Commodus ile olan nişanı da iptal edilmek zorunda kalacaktı. Marcus, Antoninus’un teklifini kabul etti.
140 yılında Antoninus’la birlikte konsül yapıldı ve tarikatın 15 Temmuz 139’daki yıllık geçit töreninde şövalyelerin altı komutanından biri olan sevir olarak atandı. Varis olarak Marcus, equestrian tarikatın başı olan princeps iuventutis oldu. Artık Marcus Aelius Aurelius Verus Caesar adını alıyordu. Marcus daha sonra bu ismi çok ciddiye almaması konusunda kendisini uyaracaktı: ‘Sakın Sezar’a dönüşmeyin, mor boyaya batırılmayın; çünkü bu olabilir’.
Senatonun talebi üzerine Marcus tüm rahiplik kolejlerine katıldı (pontifices, augures, quindecimviri sacris faciundis, septemviri epulonum, vb.); ancak üyelik için doğrudan kanıt sadece Arval Kardeşler için mevcuttur.
Antoninus, Marcus’un Palatinus’taki imparatorluk sarayı olan Tiberius Hanedanlığı’nda ikamet etmesini ve Marcus’un itirazlarına rağmen yeni makamının, yani aulicum fastigium veya ‘sarayın ihtişamı’nın alışkanlıklarını benimsemesini istedi. Marcus, saray hayatını felsefi özlemleriyle uzlaştırmak için çabalayacaktı. Kendine bunun ulaşılabilir bir hedef olduğunu söyledi – ‘Hayatın mümkün olduğu yerde, doğru hayatı yaşamak da mümkündür; hayat sarayda mümkündür, bu yüzden doğru hayatı sarayda yaşamak da mümkündür’ –ama yine de zor buldu. Meditasyonlarda kendisini topluluğun önünde ‘saray hayatını kötüye kullanmak’la eleştirirdi.
Quaestor olarak Marcus’un yapması gereken çok az idari iş olurdu. Antoninus yokken senatoya imparatorluk mektuplarını okurdu ve senatörler için sekreterlik işini yapardı. Ancak kendini evrak işlerinin altında boğulmuş hissediyordu ve öğretmeni Marcus Cornelius Fronto’ya şikayette bulundu: ‘Otuzdan fazla mektubu dikte etmekten nefes nefese kaldım.’ Biyografi yazarının ifadesiyle, ‘devleti yönetmeye uygun hale getiriliyordu’. Ayrıca toplanan senatörlere bir konuşma yapması gerekiyordu, bu da hitabet yeteneğinin gelişmesi için olmazsa olmazdı.
1 Ocak 145’te Marcus ikinci kez konsül yapıldı. Fronto ona yazdığı mektupta bol bol uyumasını, ‘Senato’ya güzel bir renkle girebilmen ve konuşmanı güçlü bir sesle okuyabilmen için’ diye ısrar etti. Marcus daha önceki bir mektubunda bir hastalıktan şikayet etmişti: ‘Gücüm söz konusu olduğunda, onu geri kazanmaya başlıyorum; göğsümdeki ağrıdan eser yok. Fakat o ülser […] Tedavi görüyorum ve tedaviyi etkileyecek hiçbir şey yapmamaya dikkat ediyorum’. Hiçbir zaman çok sağlıklı ve güçlü olmayan Marcus, Cassius Dio tarafından son yıllarında çeşitli hastalıklarına rağmen görev bilinciyle davrandığı için övülmüştür.
145 yılının Nisan ayında Marcus, 138 yılından beri planladığı gibi Antoninus’un kızı veaynı zamanda yeğeni Genç Faustina ile evlendi. Tören hakkında özel olarak çok az şey biliniyor, ancak biyografi yazarı bunu ‘dikkat çekici’ olarak nitelendirir. Çiftin başlarının bulunduğu madeni paralar basıldı ve Antoninus, Pontifex maximus olarak, bu töreni yönetmiş olurdu. Marcus, günümüze ulaşan mektuplarında evlilikten açıkça bahsetmez ve Faustina’ya sadece seyrek göndermelerde bulunur.
Marcus aynı zamanda Antoninus’un yanında 140, 145 ve 161 yıllarındaki konsüllüğünde, kararlarda iş birliği yaparak artan toplumsal rollerde almaya başladı.
147’de Roma dışında proconsular İmperium ve ardından da imparatorluktaki ana resmi güç Tribunicia Potestas oldu.
Roma imparatoru
İkili İmparatorluk
Antoninus Pius’un (7 Mart 161) ölümü üzerine Lucius Verus’la birlikte ikili imparatorluk koşullarını kabul etti. (Augusti). Teoride yasal olarak eşit olmalarına rağmen, Verus hem daha genç hem de daha az tanınmış olması sebebiyle pratikte ikinci sıradaydı.
Müşterek dönüşüm belki de Marcus Aurelius’un sürekli olarak imparatorluğun dışında birileriyle savaşta olması nedeniyle askeri deneyimlerden hareketle hayata geçirilmişti. İmparatorun hem Germen hem de Pers cephesindeki birliklere aynı anda kumanda edecek yeteneği henüz olmadığından bir hayli otoriter bir yöneticiye ihtiyaç vardı. Ancak Jül Sezar ve Vespasian örneklerinde olduğu gibi herhangi bir komutanın yetkiyle birliklerin başına geçirilmesi zamanla bu generallerin birliklerin yardımıyla yönetimi ele geçirip kendilerini diktatör olarak ilan etmeleriyle sonuçlanma riskine sahipti. Marcus Aurelius problemi Verus’u doğu lejyonları komutanı yaparak çözdü. Verus birliklerini onların sadâkatiyle otoriter biçimde yönetecek kadar güçlüydü ve aynı zamanda Marcus’u devirecek kadar dürtüye de sahipti. Verus 169’da bir seferde ölene kadar sadık kaldı.
Müşterek İmparatorluk hafiften Roma Cumhuriyeti döneminde bir kişinin tüm gücü elinde toplamasını engelleyen ve collegiality prensibine istinaden çalışan bir politik sistemi anımsatır. Müşterek yönetim 3. yüzyıl sonlarında Diocletianus’un Tetrarşiyi (4’lü yönetim) ilan etmesiyle yeniden hayat buldu.
Acil olarak yönetiminin ilk yıllarında Marcus, seleflerince çıkarılan birçok kanunda özellikle de sivil hukuktaki suistimal ve kural dışılığa karşı reform yaptı. Bizzat uygun ölçülerle, köleler, dullar ve azınlıkları sınıflandırdı; kan ilişkisini yeniden tanımladı. Ceza hukukundaki farklı cezalandırmalardan kaynaklanan sınıf farkını honestiores ve humiliores (“daha dürüstler” ve “daha alçak gönüllüler”) olarak düzenledi.
Marcus’un yönetiminde, Hristiyanların durumu Trajan zamanında olduğu gibi değişmedi. Yasal olarak cezalandırılabilmelerine rağmen (gerçekte) nadiren eziyet edildiler. Örneğin 177’de Lyon’da bir grup Hristiyan idam edildi ancak eylem esasen yerel valinin inisiyatifi olarak nitelenebilir.

Savaşları
Part İmparatorluğu
Asya’da tekrar güçlenen Part İmparatorluğu, 161’de iki Roma ordusunu bozguna uğrattıktan sonra Ermenistan ve Suriye’yi işgal etmişti. Marcus Aurelius, Müşterek İmparator Verus’u lejyonları kumanda etmesi ve tehlikeyi önlemesi için doğuya gönderdi. Savaş 166 yılında, her ne kadar Gaius Avidius Cassius gibi alt kademedeki generallerin liyakati ile kazanılmış olsa da başarıyla sona erdi. Savaştan dönüşte Verus triumph’la (bir tür onursal karşılama töreni) ödüllendirildi; geçit töreni oldukça sıra dışıydı çünkü törende iki İmparator vardı ve İmparatorların oğulları ve evlenmemiş kızlarıyla birlikte oldukça büyük bir aile kutlamasıydı. Bu arada fırsattan istifade Marcus Aurelius’un, beş yaşındaki oğlu Commodus ve üç yaşındaki Annius Verus’a Sezar statüsü verildi.
Savaştan dönen ordunun tüm İmparatorluğa yaydığı veba (çiçek hastalığı olduğu da iddia edilir) birkaç yıl boyunca etkili oldu.

Germanya ve Tuna
160’ların başında, Germen kabileler ve diğer kuzeyli halklar kuzeydeki sınır boyunca (limes Germanicus) yağmalarla Tuna nehrini geçerek Galya içlerine ulaşmıştı. Batı yönündeki bu yeni şiddet dalgası, belki de uzak doğudaki kabileler yüzündendi. Germania Superior (yukarı Germanya eyaleti) idari bölgesi Catti’deki ilk işgal 162’de püskürtüldü. Asıl büyük işgal, MS 19’dan beri Roma vatandaşı olan Bohemya’lı Marcomanni kabilesinin 166’da Lombard’lar ve diğer Germen kabilelerle Tuna nehrini geçtiği zaman ortaya çıktı. Yine bu sıralarda Sarmatian’lar, Tuna ve Tisza nehirleri arasından saldırdı.
Doğudaki durum yüzünden cezalandırıcı bir sefer ancak 167 yılında mümkün oldu. Marcus ve Verus’un her ikisi de birliklere eşlik ettiler. Verus’un 169’da ölümünden sonra Marcus, Germenlere karşı hayatının geri kalan büyük bir kısmında kişisel olarak mücadele etti. Romalılar en az iki kez ciddi olarak, Alpleri geçen Quadi ve Marcomanni’lerin Oderzo’daki Opitergiumu yağmalaması ve Kuzey doğu İtalya’daki ana şehir Aquileia’yı kuşatmasıyla çok zor durumda kaldı. Aynı anda Karpat Dağları’ndan gelen Costoboci’ler Moesia, Makedonya ve Yunanistan’ı işgal ettiler. Uzun bir mücadeleden sonra, Marcus Aurelius işgalcileri bu topraklardan çıkarmayı başardı. Birçok Germen kendiliklerinden cephedeki Dacia ve Pannonia ile Germanya ve İtalya’ya yerleştiler. Bu yeni bir şey değildi ancak bu defa yerleşimciler Tuna nehrinin sol kıyısında Sarmatia ve Marcomannia’da (bugünkü Bohemya ve Macaristan dahil) iki yeni sınır şehri kurulmasını talep ettiler.
İmparatorun planları Avidius Cassius tarafından uydurulan ve Marcus Aurelius’un hastalıktan öldüğü şeklindeki söylenti yüzünden çıkan isyan sebebiyle engellendi. Doğu eyaletlerinden sadece Kapadokya ve Bithynia isyancıların tarafına geçmedi. Marcus Aurelius’un yaşadığı haberi duyulunca Cassius’un kaderi hemen çizildi ve birlikleri tarafından sadece 100 günlük bir saltanattan sonra öldürüldü.
Karısı Faustina ile Marcus Aurelius 173’e doğru doğu eyaletlerini ziyaret ettiler. Atina’yı ziyaretinde kendisini felsefe’nin koruyucusu olarak ilan etti. Roma’daki bir triumph’in ardından takip eden yıl tekrar Tuna hududuna hareket etti. 178’deki kesin zaferin ardından, Bohemya’nın ilhak planı başarıyla hazırlansa da Marcus Aurelius’un 180’de hastalanmasıyla yarım kaldı.

Çin’le ilk temas
Marcus Aurelius zamanında, Han hanedanı kayıtları 166’da Roma’dan bir temsil heyetinin Çin’in başkenti Luoyang’da Çin imparatoru Huan’la görüştüğünü yazar. Kayıtlara göre, Romalılar Antun tarafından gönderildiklerini belirttiler. Belirtilen tarihe göre bu Marcus Aurelius Antoninus olabilir. Diğer taraftan, çağdaşı Roma kayıtları Çin’le irtibat için herhangi bir girişimden söz etmez.
Ölümü ve halefi
Marcus Aurelius 17 Mart 180 tarihinde Tuna Nehri yakınlarındaki ayaklanmaların son bulmaması üzerine çıktığı seferde halefi Commodus kendisine eşlik ederken Vindobona’da (günümüzde Viyana)’da geçirdiği hastalık sebebiyle hastalığının 7. gününde öldü. Hemen tanrılaştırıldı ve külleri Roma’ya gönderilerek Vizigotların şehri yağmaladığı 410 yılına kadar ayakta kalan Hadrianus Mausoleum’una (günümüzde Sant’Angelo Kalesi) yerleştirildi. Germen ve Sarmatlara karşı mücadelesi anısına Roma’da Marcus Aurelius Sütunu dikildi.
Marcus Aurelius 166’da Ceasar ve 177’de yardımcı İmparator yaptığı Commodus’un halefi olmasını -farkında olunmayan bir talihsizliğe rağmen- sağlamıştı. Bu karar, talihli Evlatlık İmparatorlar dönemini sona erdirmişti ve Commodus sonradan tarihçiler tarafından, politika ve askerlikle ilgisi olmayan, aşırı egoist ve sinirli birisi olarak çok eleştirilmiştir. Bu sebep yüzünden Marcus Aurelius’un ölümü Pax Romana’nın sonu olarak kabul edilir. Commodus’u fazla aday olmadığı için ya da ölümünün ardından meydana gelebilecek olası bir iç savaş korkusuyla seçmiştir.
Evliliği ve çocukları
Aurelius, 145’te Genç Faustina ile evlendi. 30 yıllık evliliği boyunca Faustina 13 çocuk doğurdu. Bunlardan sadece bir oğlan ve dört kız babalarından daha uzun yaşadılar. Çocuklarının isimleri;
- Annia Aurelia Galeria Faustina (147- 165’ten sonra)
- Annia Aurelia Galeria Lucilla (148/50-181) Lucius Verus’la evlendi.
- Lucilla’nın Gemellus Lucillae adında bir ikizi vardır (149-150)
- Titus Aelius Antoninus (150 doğumda, 7 Mart 161’den önce öldü)
- Titus Aelius Aurelius (150 doğumda, 7 Mart 161’den önce öldü)
- Hadrianus (152doğumda, 7 Mart 161’den önce öldü)
- Domitia Faustina (150 doğumda, 7 Mart 161’den önce öldü)
- Fadilla (159, 192)
- Annia Cornificia Faustina Minor (160, İmparator Caracalla’nın saltanatında öldü. 211-217)
- Titus Aurelius Fulvus Antoninus (161-165) ve sonradan İmparator olan Commodus, (161-192)
- Marcus Annius Verus Caesar (162-169)
- Vibia Aurelia Sabina (170-217)
Popüler kültürde Marcus Aurelius
- Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü (1964), Anthony Mann’ın yönettiği filmde Marcus Aurelius’u Alec Guinness canlandırmıştı.
- Gladyatör (2000), Ridley Scott’ın yönetmenliğini yaptığı filmde Marcus Aurelius’u Richard Harris canlandırmıştır.
- 624 – Ebû Cehil, Mekke’nin liderlerinden (d. 556)
Amr bin Hişam
|
|
---|---|
![]() Amr bin Hişam’ın Bedir Muharebesi’nde ölümü (Tarihname, Belamî)
|
|
Doğum | 570 civarı Mekke |
Ölüm | 13 Mart 624 Medine yakınında Bedir Muharebesi |
Diğer ad(lar)ı | Ebû Cehil Ebu’l-Hakem |
Çocuk(lar) | İkrime bin Ebû Cehil |
Amr bin Hişam (Arapça: عمرو ابن هشام; 570 civarı – 13 Mart 624), diğer adıyla Ebu’l-Hakem (Arapça: أبو الحكم) veya İslam peygamberi Muhammed’in ona koyduğu ve bilinen adıyla Ebû Cehil (Arapça: أبو جهل), Mekke’nin eski liderlerinden biridir. Muhammed’e muhalefeti ve Müslümanlara karşıt olan davranışları dolayısıyla tanınmıştır.
Mahzum kabilesinin önde gelen liderlerinden biri olan Ebu Cehil, İslam öncesi Araplar arasında Ebü’l-Hakim (Bilgeliğin Babası) olarak biliniyordu. Muhammed İslam’ı tebliğ etmeye başladıktan sonra Ebu Cehil ona karşı çıktı ve sıklıkla ilk Müslümanlara fiziksel saldırılarda bulundu. Sümeyye bint Habbat ve Yasir bin Amir de dâhil olmak üzere birçok Müslüman’a saldırdı. Müslümanlara yönelik saldırıları Muhammed’in kendisine Ebu Cehil (Cehaletin Babası) ve Firavun el-Ümme (Ümmetin Firavunu) unvanını vermesine neden oldu.
13 Mart 624’te Ebu Cehil’in Mekke tarafının komutanı olduğu Bedir Savaşı gerçekleşti. Savaşta Ebu Cehil, Muavviz bin Amr ve Muaz bin Amr tarafından ölümcül şekilde yaralandı ve Abdullah bin Mesud tarafından öldürüldü.
Hayatı
Ataları ve ailesi
Amr bin Hişam, Mekke’de 570 yılında doğdu. Babası, Hicaz’daki Mekke şehrinin hakimi olan Hişam bin Muğire idi. Hişam, Kureyş kabilesinin ve Mekke’nin İslam öncesi aristokrasisinin önde gelen kabilelerinden biri olan Mahzum’a mensuptu. Hişam, ‘Mekke’nin efendisi’ olarak biliniyordu ve onun ölüm tarihi, Kureyşliler tarafından takvimlerinin başlangıcı olarak kullanılıyordu.[5] Amr’a, annesinin Hanzala kabilesine mensup olduğunu belirten İbnü’l-Hanzaliyye de deniyordu.
Haris bin Hişam ile Ayyaş bin Ebu Rebî’a’nın kardeşi olan Amr, Ebu’l-Hakem (Türkçe: Bilgeliğin Babası) künyesiyle de tanınırdı, çünkü Kureyş kabilesi içinde bilge bir adam olarak kabul edilirdi. Amr yeni gelişmekte olan İslam dininin en güçlü rakiplerinden biriydi ve insanlara karşı agresif bir tutumu vardı, bu yüzden Müslümanlar onu Ebû Cehil (Türkçe: Cahilliğin Babası) künyesiyle andı. Kureyş kabilesinde Mahzûmoğullarının üyesiydi ve Mekke şehrinin (Muhammed’in ordusuna teslim olmadan önceki) lideriydi. Sahibi olduğu kervanlarla gezip yeni şehirler görmeyi severdi.
Lakabı Ebu’l-Hakem (أبو الحكم) (“bilgeliğin babası”) idi, çünkü o putperestler tarafından derin bilgeliğe sahip, Kureyş’in ileri gelenleri tarafından zeki ve anlayışlı bir adam olarak kabul ediliyordu ve onun görüşlerine çok güvenirlerdi. Onu meclislerinin seçkin bir üyesi olarak görürlerdi. Otuz yaşında bile Hakim bin Hizam’ın lideri olduğu Dar’un-Nedve’de düzenlenen özel toplantılara katılırdı ki bu özel toplantılara giriş yaşı kuralı en az kırktı.
Amr bin Hişam, Muhammed İslam’ı ilk duyurduğunda hemen karşı çıktı ve söylediklerini reddetti. Muhammed bu bağlamda onu Ebû Cehil (أبو جهل) (“cehaletin babası”) olarak vasfetti. Muhammed şöyle demiştir: “Ebu Cehil’e ‘Ebu Hakem’ diyen kişi ciddi günah işlemiştir. Bunun için Allah’tan bağışlanma dilesin.”
Ebu Cehil, İslam’a ve Muhammed’e karşı savaşmaya yemin eden muhalif grupların aslanı olarak vasfedildiği için de Esad el-Ahlaf olarak da biliniyordu.
Ebu Cehil Muhammed’le aynı yaştaydı. Gençliklerinde bir zamanlar, Abdullah bin Cudan et-Teymi’nin toplantısında bir araya getirilmişlerdi. Muhammed, Ebu Cehil’den daha zayıftı ve onu ittiğinde dizlerinin üzerine düştü ve dizlerinden biri yaralanarak kalıcı bir yara izi kaldı.
İslam’la olan ilişkisi
Kabile ve nüfuz üstünlüğü
Buhari’ye göre Ebu Cehil, Müslümanlara karşı çeşitli derecelerde “amansız bir düşmanlık” besleyen Kureyş liderleri arasındaydı.
Amr Hişam, Muhammed halka açık olarak tebliğde bulunmaya başladığında derhal karşı çıkmaya başladı. Aşağıdaki nedenlerle Muhammed’e karşı düşmanlık yapıyordu:
Ebu Cehil bir keresinde “gizlice” evinde Kur’an okuyan Muhammed’i dinlemek için gece dışarı çıktı. Mekke’nin ileri gelenlerinden Ebu Süfyan ve Ahnes bin Şurayk da aynı amaçla dışarı çıkmıştı. Her biri oturup dinleyebileceği bir yer seçti ve hiç kimse diğerinin nerede oturduğunu bilmiyordu. Böylece geceyi onu dinleyerek geçirdiler ta ki şafak vakti gelip dağılıncaya kadar. Eve dönerken karşılaştılar ve birbirlerini kınadılar ve biri diğerine şöyle dedi: ‘Bir daha böyle yapma, çünkü aklı başında biri seni görürse, onun aklında şüphe uyandırırsın.’ Ancak sonraki iki gün boyunca bunu yapmaya devam ettiler.
Ebu Cehil daha sonra Ahnes bin Şerik’e şöyle dedi: “Statü ve asalet elde etmek için Abdümenaf ile her konuda yarıştık. Onlar insanlara yedirdi, biz de yedirdik. Onlar sadaka verdi, biz de verdik. İnsanlarla ilgileniyorlardı biz de öyle. Eşit oluncaya kadar bunları yaptık. Şimdi de diyorlar ki, ‘Bizden gökten vahiy alan bir peygamber geldi’ Peki biz bununla nasıl yarışabiliriz? Vallahi biz ona asla inanmayacağız ve onun mesajını asla kabul etmeyeceğiz!”
Muğire bin Şube anlatıyor: “Muhammed’i ilk tanımam şöyle olmuştur: “Mekke sokaklarının birinde Ebu Cehil’le beraber yürürken yolda Muhammed’e rastladık. Muhammed: “Ebu’l Hakem! Neden İslam’ı kabul etmiyorsun ve bana Allah’ın Resulü olarak inanmıyorsunuz? Allah ve Resulüne gel, seni Allah’a çağırıyorum” dedi. Ebu Cehil ise: “Ey Muhammed! Tanrılarımıza dil uzatmaktan ne zaman vazgeçeceksin? Yalnız senin getirdiğine şahitlik etmemizi mi istiyorsun? Biz senin vazifeni yaptığına şahitlik ediyoruz. Vallahi, söylediklerinin gerçek olduğunu bilsem elbette sana uyarım” dedi. Muhammed gidince, Ebu Cehil bana dönerek: “Onun söylediklerinin gerçek olduğunu kesinlikle biliyorum. Fakat beni men eden şey şu: “Kusayy oğulları, Hicabet bizde dediler. Peki dedik. Sikayet bizde dediler, peki dedik. Nedve bizde dediler, peki dedik. Sonra onlar yemek verdiler, biz de verdik. Sonunda bir konuda onlarla tam eşitliği sağlamışken, onlar; “Peygamber de bizden” diyorlar. Hayır! Vallahi bunu kabul edemem.
Yıldırma faaliyetleri
Müslüman kaynaklarna göre Ebu Cehil, Mekkelileri Müslümanlara karşı kışkırtırdı. Müslüman olan eğer toplumsal öneme sahip bir insansa ve kendisini savunacak akrabaları varsa, onu azarlar ve aşağılayarak şöyle derdi: ‘Sen, senden daha hayırlı olan babanın dinini terk ettin. Seni sefih ilan edeceğiz, aptal olarak işaretliyeceğiz ve itibarını zedeleyeceğiz.’ Eğer tüccarsa, ‘Mallarınızı sattırmayız, sizi dilenci durumuna düşürürüz’ derdi. Eğer sosyal önemi olmayan biriyse onu döver ve insanları ona karşı kışkırtırdı. Amr’dan en çok zarar gören hür insanlar, sosyal statüsü olmayan yoksullardı. Amr bu kimseleri bazen tartaklardı ve dostlarının da kendisi gibi yapmalarını isterdi.
Politeist Kureyşe ait olan köleler İslam’a geçtiklerinde ağır bir şekilde cezalandırılırlardı. Bu cezalar dövülmeyi veya kırbaçlanmayı, ardından susuz ve yemeksiz bırakılmayı içeriyordu. Amr ibn Hişam’ın, hata yapmaları durumunda kölelerinin sırtına sıklıkla ağır taşlar koyduğu söylenmiştir. Hişam, böyle bir köle olan Harise bint Mu’ammil’i, din değiştirmesi nedeniyle görme yeteneğini kaybedecek kadar dövdü. Ayrıca Ammar bin Yasir’in annesi Sümeyye bint Hayyat’a saldırdı ve onu genital bölgesinden mızraklayarak ölümcül yaralar açarak öldürdü. İslam dininin ilk kutsal şehidi bu kadındı. Ebu Cehil ayrıca Ammar’ın babası Yasir ibn Amir ve kardeşi Abdullah’a da zulmetti ve gözlerinin önünde onlara işkence ederek öldürdü. İleride Bedir Muharebesi’nde kendisini öldürecek olan Abdullah bin Mesud’u da yumraklayarak dövmüştür.
Fiziki bakımdan kötü durumda olanlar, verilen cezalara dayanamayıp İslam’dan vazgeçmişlerdir. Ancak bazıları İslam’dan gerçekten vazgeçmemişlerdir ve gizlice ibadet etmişlerdir.
Bedir Muharebesi
Bedir Muharebesi’nden önce Medine’deki Evs kabilesi lideri Sa’d bin Muaz, gayr-i müslim dostu Ümeyye bin Halef ile Mekke’yi ziyarete geldi. Bir süre sonra Amr ile karşılaşıp onunla tartışmaya girdiler ve tartışma aniden hararetlendi ve Sa’d, onu Suriye’ye giden Mekke ticaret yolunu kesmekle tehdit etti. Böylece Amr, Ümeyye’ye kendisinin Muhammed tarafından tehdit edildiğini söyledi.[8] Amr, Bedir Muharebesi’nde Muaz bin Amr ve Muavvez bin Amr isimli iki erkek kardeş tarafından savaş sırasında ölümcül şekilde yaralandı. Daha sonra Abdullah bin Mesud tarafından kafası kesilerek öldürüldü. Cesedi, kendi safında savaşanların ölüleri ile beraber, Bedir’de bulunan kör bir kuyuya atılmıştır.[15]
- 1008 – Kazan, Japonya’nın geleneksel veraset düzenine göre 65. imparatorudur (d. 968)
İmparator Kazan | |
---|---|
![]() |
|
Japonya İmparatoru | |
Hüküm süresi | 984-986 |
Önce gelen | En’yū |
Sonra gelen | Ichijō |
Doğum | 29 Aralık 968 Heian-kyō |
Ölüm | 17 Mart 1008 Heian-kyō |
Babası | İmparator Reizei |
Annesi | Fujiwara no Kaishi |
İmparator Kazan (Japonca: 花山天皇 Kazan-tennō; 29 Aralık 968-17 Mart 1008), Japonya’nın geleneksel veraset düzenine göre 65. imparatorudur. Saltanatı MS 984’ten 986 yılına kadar sürmüştür.
40 – I. Harold, İngiltere Kralı (d. 1015)
Tavşanayak Harold | |
---|---|
Tavşanayak Harold, Kral Günah Çıkartıcı Aziz Edward’ın Hayatı, Matthew Paris, 13.yy | |
![]() |
|
İngiltere Kralı | |
Hüküm süresi | 12 Kasım 1035 – 17 Mart 1040 |
Önce gelen | Büyük Knud |
Sonra gelen | Harthacnut |
Doğum | Ocak 1015 Northampton, İngiltere |
Ölüm | 17 Mart 1040 Oxford, İngiltere |
Defin | St. Clement Danes, Westminster, Birleşik Krallık |
Eş(ler)i | Ælfgifu? |
Çocuk(lar)ı | Ælfwine? |
Hanedan | Danimarka Hanedanı |
Babası | Büyük Knud |
Annesi | Ælfgifu of Northampton |
Tavşanayak Harold ya da I. Harold (yaklaşık 1015 – 17 Mart 1040), 1035 ile 1040 yılları arası İngiltere Kralı. “Tavşanayak” lakabı hızına ve av yeteneklerini vurgular. İngiltere, Danimarka ve Norveç Kralı Büyük Knud’un ilk karısından doğan en küçük oğludur.
- 1272 – Go-Saga, Japonya’nın geleneksel veraset düzenine göre 88. imparatorudur (d. 1220)
İmparator Go-Saga | |
---|---|
![]() |
|
Japonya İmparatoru | |
Hüküm süresi | 1242-1246 |
Önce gelen | Shijō |
Sonra gelen | Go-Fukakusa |
Doğum | 1 Nisan 1220 |
Ölüm | 17 Mart 1272 |
Eş(ler)i | Fujiwara no Kitsushi |
Go-Saga (Japonca: 後嵯峨天皇 Go-Saga-tennō; 1 Nisan 1220 – 17 Mart 1272), Japonya’nın geleneksel veraset düzenine göre 88. imparatorudur. Saltanatı 1242’den 1246 yılına kadar sürmüştür.
Japoncada go (後) sonraki anlamına gelmekte olup bazen “II. Saga” olarak da adlandırılabilmektedir.
- 1361 – Hasan, Türk asıllı Memlûk sultanıdır (d. 1334)
Ebu Maali Hasan | |||||
---|---|---|---|---|---|
Mısır Memlûk Sultanı | |||||
Hüküm süresi | 1347 – 1351 | ||||
Önce gelen | Seyfeddin Hacı | ||||
Sonra gelen | Salih Selahaddin | ||||
Hüküm süresi | 1354 – 1361 | ||||
Önce gelen | Salih Selahaddin | ||||
Sonra gelen | Selahaddin Muhammed | ||||
Doğum | 1334 | ||||
Ölüm | 1361 | ||||
|
|||||
Hanedan | Bahri Hanedanı | ||||
Babası | Nasır Muhammed bin Kalavun |

Ebu Maali Hasan (tam adıyla: Nasır Bedreddin Ebu Ma’ali Hasan; Arapça: الناصر بدر الدين أبو المعالي الحسن بن الناصر محمد,) d. 1334 – ö. 1361), 1347 ile 1351 dönemi ve 1354 – 1361 döneminde olmak üzere iki defa hükümdarlık yapmış olan ondokuzuncu Bahri hanedanından Türk asıllı Memlûk sultanıdır. Hükümdarlık dönemleri arasında kardeşi Salih Selahaddin 1351de hükümdarlığa getirilmişti. Ama hemen 1354de Ebu Maali Hasan tekrar tahta geçirildi ve 1361de öldürülene kadar tahtta kaldı. Nasır Muhammed bin Kalavun’un hükümdarlık yapan 8 oğlundan 7incisi olup bunlar arasından üç yıldan fazla bir dönem saltanat süren tek oğludur. 1361de tahttan indirilip yeğeni Salahaddin Muhammed yerine sultan olmuştur.
Yaşamı
Birinci hükümdarlık dönemi (1347 – 1351)
1347’de Ebu Maali Hasan kardeşi Seyfeddin Hacı yerine Sultan oldu. Son hükümdar Kahire halkı açlıktan kıvranırken kölemenleri desteğiyle devlet hazinesini soyup boşaltmış ve bu gerçek ortaya çıkınca öldürülmüştü.[1]
Ebu Maali Hasan önce kendinden önceki sultanların kölemenlerini ve diğer saray mensuplarını devlet idaresinden elimine etmeye çalışmakla işe başladı. Fakat 1348’de çok büyük bir tehlike Mısır kapısına gelmişti. Orta Asya’dan Moğol İmparatorluğu içlerinden Karadeniz üzerinden tüccarlar ve tüccar gemileri vasıtası gelen büyük veba salgını kendini Mısır’da da gösterdi. Bu veba salgını Avrupa’ya da yayılıp “Kara Ölüm” adıyla anılarak bütün Avrupa ülkelerini kırıp geçirdi. Mısır halkı tümüyle bu veba salgınından çok etkilendi. Vebaya yakalanan Sultan’ın muhafızları ortadan kayboldular; Kahire kalesindeki asker kışlaları boşaldı. 1348’de Kasım ile Aralık arasında bir ayda 900.000 kişinin öldüğü bildirilir. Kahire’de mezarlıklar dolduğu için vebadan ölenler gömülemez olmuş ve salgından ölenlerin cesetleri yığılı kalmıştı. 1349 güzünde vebanın yayılması biraz yavaşladı ve sonunda durdu.[3] Fakat veba salgını ve ölüm Memlûklu emirler arasındaki rekabeti sona erdirmemişti. Ebu Maali Hasan bir komployla karşılaştı. 1351de komplo liderleri onu tahttan indirip 14 yaşındaki kardeşi Selahaddin Salih’i Memlûklu Sultanı olarak tahta geçirdiler.
İkinci hükümdarlık dönemi (1354 – 1361)
1454de ise bu sefer kardeşi Sultan Selahaddin Salih aleyhine yapılan bir darbe ile Ebu Maali Hasan tekrar tahta geçirildi. Bu seferki hükümdarlık döneminde Ebu Maali Hasan devlet işlerini kendini tahta geçiren komplocu Memlûklu emirlerine bıraktı ve sarayında zevküsefa ile hayat geçirmeye daldı. Kilikya’ya bir Memlûklu ordusu gönderildi ve bu ordu Adana ve Tarsus’u eline geçirdi.
Fakat bu hayat da pek uzun sürmedi 1361’de yeni bir hükûmet darbesi ile Ebu Maali Hasan tahttan indirilip yeğeni Selahaddin Muhammed tahta geçirildi. Ebu Maali Hasan tutuklandı. Hapishanede iken büyük olasılıkla öldürülmüş olduğu kabul edilmektedir ve cesedi bulunamamıştır.
Bu nedenle Kahire ortasında adına 1356-1363’te yaptırılan “Sultan Hasan Cami” yanında bulunan türbesindeki mezar boştur.
- 1425 – Ashikaga Yoshikazu, Ashikaga şogunluğunun beşinci şogunudur (d. 1407)
Ashikaga Yoshikazu 足利 義量 |
|
---|---|
5. Ashikaga şogunu | |
Görev süresi 1423-1425 |
|
Yerine geldiği | Ashikaga Yoshimochi |
Yerine gelen | Ashikaga Yoshinori |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 27 Ağustos 1407 |
Ölüm | 17 Mart 1425 (17 yaşında) |
Ashikaga Yoshikazu (Japonca: 足利 義量; 27 Ağustos 1407-17 Mart 1425), Ashikaga şogunluğunun beşinci şogunudur. İktidarı 1423’ten 1425’e kadar sürmüştür.[1] 1425 yılında genç yaşta ölmüştür.
- 1642 – Jakub Zadzik, Polonya Büyük Taç Sekreteri (d. 1582)
- 1650 – Carl Gyllenhielm, İsveçli asker ve politikacı (d. 1574)
- 1680 – François de La Rochefoucauld, Fransız yazar (d. 1613)
- 1782 – Daniel Bernoulli, Hollandalı matematikçi (d. 1700)
- 1826 – Ferdinand Bauer, Avusturyalı botanik ressamı (d. 1760)
- 1830 – Laurent de Gouvion Saint-Cyr, Fransa mareşali ve Marki (d. 1764)
- 1831 – Napoleon Louis Bonaparte, Hollanda Krallığı’nın Bonapart Hanedanı’ndan gelen son kralı (d. 1804)
II. Louis | |
---|---|
![]() |
|
Hollanda kralı | |
Hüküm süresi | 1 Temmuz 1810 – 13 Temmuz 1810 |
Önce gelen | I. Louis |
Berg ve Kleve büyük dükü | |
Hüküm süresi | 3 Mart 1809 – 1 Aralık 1813 |
Sonra gelen | I. Joachim |
Doğum | 11 Ekim 1804 Paris, Birinci Fransız İmparatorluğu |
Ölüm | 17 Mart 1831 (26 yaşında) Forli, Papalık Devletleri |
Defin | Saint-Leu-la-Forêt |
Eş(ler)i | Charlotte Bonaparte |
Hanedan | Bonaparte |
Babası | Hollanda kralı I. Louis |
Annesi | Hortense de Beauharnais |
Napoleon Louis Bonaparte (11 Ekim 1804 – 17 Mart 1831) Son Berg Büyük dükü ve Hollanda Krallığı’nın Bonapart Hanedanı’ndan gelen son kralı. I. Napolyon’un erkek kardeşi Louis Bonaparte ve Hortense de Beauharnais’in oğlu. Babasının tahtı bırakması üzerine taç giydi.
Armaları
-
Napolyon Louis Bonapart’ın Cleol ve Berg Büyük Dükü olarak arması.
-
Napolyon Louis Bonapart’ın Hollanda kralı olarak arması.
Bonapart Hanedanı | |
---|---|
![]() |
|
Ülke | Fransa İmparatorluğu İtalya Krallığı İspanya Krallığı Vestfalya Krallığı Hollanda Krallığı Napoli Krallığı Berg Büyük Dükalığı |
Milliyet | Korsikalı (Toskana), daha sonra Fransız |
Kuruluş | 1804 |
Kurucu | I. Napolyon |
Devriliş | 1815: Restorasyon (Fransa) 1870: Üçüncü Fransız Cumhuriyeti’nin ilanı |
Son hükümdar | III. Napolyon |
Unvan(lar) | Fransa İmparatoru Elba Prensi İtalya kralı İspanya kralı Hollanda kralı Vestfalya kralı Napoli kralı Berg Büyük Dükü |
Alt kolları | Murat Hanedanı (anne tarafından) |
Bonapart Hanedanı, Fransız Devrimi’nden sonra 1804 yılında Fransa Krallığı’nı imparatorluğa yükselten Fransız askeri lider ve siyaset adamı I. Napolyon’un kurmuş olduğu hanedanlık. Napolyon, Grande Armée’yi büyük Avrupa askerî gücüne çevirdi ve Napolyon Savaşları sırasında Avrupa’da başarılar kazandı. Hanedanının gücünü genişleterek aile üyelerini kurdurduğu kukla devletlerin tahtlarına yerleştirdi.
Bonapart hanedanı, Fransa imparatoru unvanını kazanmasının yanı sıra Napolyon Savaşları sırasında İtalya Krallığı, İspanya Krallığı, Vestfalya Krallığı, Hollanda Krallığı ve Napoli Krallığı üzerinde de kral unvanını taşımayı başarmıştır. Alt kolu ise anne tarafından olmak üzere Murat Hanedanıdır.
Bonapart armaları
-
Carlo Bonapart arması.
-
Fransa imparatoru I. Napolyon, II. Napolyon ve III. Napolyon arması.
-
Joseph Bonaparte arması, İspanya kralı.
-
Lucien Bonaparte arması, Canino ve Musignano Prensi.
-
Louis Bonaparte arması, Hollanda kralı.
-
Jérôme Bonaparte arması, Westphalia kralı.
-
Berg Büyük Dükü Napoleon Louis Bonaparte arması.
Soy ağacı
Carlo Buonaparte (1746–1785) |
Letizia Ramolino (1750–1836) |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
3 | 1 | 2 | 5 | 4 | 6 | 7 | 8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Lucien Bonaparte (1775–1840) m.(2) Alexandrine de Bleschamp |
Joseph Bonaparte (1768–1844) m. Julie Clary |
Marie Louise of Austria (1791–1847) |
Napoléon I (1769–1821) |
Joséphine de Beauharnais (1763–1814) |
Alexandre de Beauharnais (1760–1794) |
Elisa Bonaparte (1777–1820) m. Félix Baciocchi |
Pauline Bonaparte (1780–1825) m.(1) Charles Leclerc m.(2) Camillo Borghese |
Caroline Bonaparte (1782–1839) m. Joachim Murat |
Betsy Patterson (1785–1879) |
Jérôme Bonaparte (1784–1860) |
Catharina of Württemberg (1783–1835) |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Napoléon II (1811–1832) |
Eugène de Beauharnais (1781–1824) m. Augusta of Bavaria |
Hortense de Beauharnais (1783–1837) |
Louis Bonaparte (1778–1846) |
4 children | Achille Murat (1801–1847) m. Catherine Willis Gray |
Jérôme Napoléon Bonaparte (1805–1870) m. Susan May Williams |
Jérôme Napoléon Charles Bonaparte (1814–1847) |
Mathilde Bonaparte (1820–1904) m. Anatoly Demidov, Prince of San Donato |
Prince Napoléon Bonaparte (1822–1891) m. Marie Clothilde of Savoy |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Charles Lucien Bonaparte (1803–1857) |
Zénaïde Bonaparte (1801–1854) |
Julie Joséphine Bonaparte (b.&d. 1796) |
Charlotte Bonaparte (1802–1839) |
Napoléon Louis Bonaparte (1804–1831) |
Napoléon Charles Bonaparte (1802–1807) |
Napoléon III (1808–1873) m.Eugénie de Montijo |
Jerome Napoleon Bonaparte II (1830–1893) m. Caroline Edgar |
Charles Bonaparte (1851–1921) m. Ellen Channing Day |
Napoléon V Victor (1862–1926) m. Clémentine of Belgium |
Napoléon Louis Joseph Jérôme Bonaparte (1864–1932) |
Maria Letizia Bonaparte (1866–1926) m. Amadeo of Savoy |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Joseph Lucien Bonaparte (1824–1865) |
Lucien Cardinal Bonaparte (1828–1895) |
Napoléon Charles Bonaparte (1839–1899) |
10 others | Napoléon IV Eugène (1856–1879) |
Marie Clotilde Bonaparte (1912–1996) |
Napoléon VI Louis (1914–1997) m. Alix de Foresta |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zénaïde Bonaparte (1860–1862) |
Mary Bonaparte (1870–1947) |
Eugénie Bonaparte (1872–1949) |
Napoléon VII Charles (b. 1950) |
Catherine Elisabeth Bonaparte (b. 1950) |
Laure Clémentine Bonaparte (b. 1952) |
Jérôme Xavier Bonaparte (b. 1957) |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
- 1846 – Friedrich Wilhelm Bessel, Almanyalı gök bilimci ve matematikçi (d. 1784)
- 1849 – II. William, Hollanda Kralı, Lüksemburg Büyük Dükü ve Limburg Dükü (d. 1792)
- 1853 – Christian Andreas Doppler, Avusturyalı matematikçi ve fizikçi (d. 1803)
- 1862 – Jacques Fromental Halévy, Fransız besteci (d. 1799)
- 1872 – Aleksa Simić, Sırp siyasetçi (d. 1800)
- 1879 – Ludwig Reichenbach, Alman bitki bilimci ve ornitolog (d. 1793)
- 1885 – Susan Bogert Warner, Amerikalı yazar (d. 1819)
- 1890 – Władysław (Ladislaus) Taczanowski, Polonyalı ornitoloji ve zooloji uzmanı bilim insanı (d. 1819)
- 1893 – Jules Ferry, Fransa eski Başbakanı (d. 1832)
- 1911 – Paul Arbaud, Fransız kitap koleksiyoncusu ve hayırsever (d. 1832)
- 1917 – Franz Brentano, Alman psikolog ve filozof (d. 1838)
- 1922 – Gördesli Makbule, Türk Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlarla savaşırken 20 yaşında ölen Türk kadını (d. 1902)
- 1926 – Aleksey Brusilov, I. Dünya Savaşı sırasında Rus komutan (d. 1853)
- 1927 – Victorine Louise Meurent, Fransız ressam ve ressam modeli (d. 1844)
- 1937 – Joseph Austen Chamberlain, İngiliz siyasetçi – 1925 Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüştür (d. 1863)
- 1949 – Alexandra Ekster, Rus-Fransız tiyatro tasarımcısı, ressam (d. 1882)
- 1952 – Ali Rıza Özdarende Türk politikacı ve din adamı (d. 1876)
- 1956 – Irène Joliot-Curie, Fransız bilim insanı ve Nobel Kimya Ödülü sahibi (d. 1897)
- 1974 – Louis Kahn, Amerikalı mimar (d. 1901)
- 1976 – Luchino Visconti, İtalyan sinemacı (d. 1906)
- 1978 – Ceyhun Atuf Kansu, Türk şair (d. 1919)
- 1988 – Nikolas Asimos, Yunan besteci (d. 1949)
- 1993 – Helen Hayes, Amerikalı oyuncu (d. 1900)
- 1995 – Ruşen Cevadov, Azeri asker ve siyasetçi (d. 1951)

- 2001 – Angel Mojsovski, Makedon komünist aktivist, Yugoslavya Cephesi’nde savaşan asker, Halk Kahramanı Nişanı sahibi (d. 1923)
- 2005 – George Kennan, Amerikalı diplomat (d. 1904)
- 2006 – İstemihan Taviloğlu, Türk besteci (d. 1945)
- 2007 – John Backus, Amerikalı matematikçi (d. 1924)
- 2011 – Michael Gough, Britanyalı karakter oyuncusu (d. 1916)
- 2011 – Ferlin Husky, (doğum adıyla: Terry Preston ya da Simon Crum), Amerikalı country müzisyeni (d. 1925)
- 2012 – III. Şenuda, Mısırlı hristiyan ortodoks din adamı (d. 1923)
III. Şenuda
|
|
---|---|
![]() |
|
Doğum | 3 Ağustos 1923![]() |
Ölüm | 17 Mart 2012 (88 yaşında)![]() |
Meslek | Kıpti patrik |
III. Şenuda Jeho Svatost (Nazir Cayid 3 Ağustos 1923, Asyut, Mısır – ö. 17 Mart 2012, Kahire) Mısırlı hristiyan ortodoks din adamı. Mısır eski devlet başkanı Enver Sedat zamanında 1971 yılında göreve gelen Kıpti patrik olarak da bilinen 117. İskenderiye Ortodoks kilisesi rahibi olarak uzun yıllar görev yapan III. Şenuda 17 Mart 2012 tarihinde 88 yaşında öldü.
- 2013 – Olivier Metzner, Fransız ceza avukatı (d. 1949)
- 2014 – Mareike Carrière, Alman oyuncu, sunucu ve çevirmen (d. 1954)
- 2014 – Muhammed Salah Cedidi, Tunuslu millî futbolcudur (d. 1938)
- 2014 – L’Wren Scott, Amerikalı stilist ve moda tasarımcısı (d. 1964)
- 2015 – Ashley Adams, Avustralyalı atıcı (d. 1955)
- 2015 – Guido Zappa, İtalyan bir matematikçi (d. 1915)
- 2016 – Ralph David Abernathy III, Amerikalı siyasetçi ve iş insanı (d. 1959)
- 2016 – Shozo Awazu, Japon dövüş ve judo ustası (d. 1923)
- 2016 – Aluf Meir Dagan, İsrailli asker ve siyaset adamı (d. 1945)
- 2016 – Paul Daniels, İngiliz illüzyonist ve televiyoncu (d. 1938)
- 2016 – Larry Drake, Amerikalı oyuncudur (d. 1949)
- 2016 – Léonie Geisendorf, Polonya doğumlu İsveçli mimardır (d. 1914)
- 2016 – Zoltán Kamondi, Macar film yönetmeni, oyuncu, yapımcı ve senarist (d. 1960)
- 2016 – Marian Kociniak, Polonyalı aktör (d. 1936)
- 2016 – Solomon Marcus, Romanyalı semiyotikçi, matematikçi ve seçkin akademisyen (d. 1925)
- 2017 – Robert Day, İngiliz film yönetmenidir (d. 1922)
- 2017 – Auntie Fee, Amerikalı You Tube ünlüsü kadın sunucu, oyuncu ve yemek uzmanıdır (d. 1957)
- 2017 – Lawrence Montaigne, Amerikalı oyuncu, yazar, dansçı ve dublördür (d. 1931)
- 2017 – Laurynas Stankevičius, Eski Litvanya başbakanı ve siyasetçi (d. 1935)
- 2017 – Derek Walcott, Saint Lucialı şair ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (d. 1930)
- 2018 – Geneviève Fontanel, Fransız kadın tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1936)
- 2018 – Mike Allan MacDonald, Kanadalı stand-up komedyen ve oyuncu (d. 1954)
- 2018 – Zdeněk Mahler, Çek yazar, müzikolog, pedagog ve senarist (d. 1928)
- 2019 – Ken Bald, Amerikalı çizgi roman sanatçısı (d. 1920)
- 2019 – Ulf Bengtsson, İsveçli profesyonel masa tenisi oyuncusudur (d. 1960)
- 2019 – Bill Burlison, Amerikalı siyasetçi (d. 1931)
- 2019 – René Fontès, Fransız spor yöneticisi ve siyasetçi (d. 1941)
- 2020 – Michael Broadbent, İngiliz şarap eleştirmeni, iş insanı ve yazar (d. 1927)
- 2020 – Manuel Serifo Nhamadjo, bir Gine-Bissau’lu politikacı (d.1958)
- 2020 – Stephen Schwartz, Amerikalı patolog (d. 1942)
- 2020 – Lyle Waggoner, Amerikalı oyuncu, manken ve heykeltıraş (d. 1935)
- 2020 – Betty Williams, Kuzey İrlandalı barış gönüllüsü ve Nobel Barış Ödülü sahibi (d. 1943)
- 2021 – Helenês Cândido, Brezilyalı hukukçu ve siyasetçi (d. 1935)
- 2021 – Xosé Ramón Barreiro Fernández, İspanyol tarihçi (d. 1936)
- 2021 – Ayla Karaca, gerçek adı ile Atina Miloharakti, Türkiye Rumu oyuncu (d. 1933)
- 2021 – John Magufuli, Tanzanyalı öğretim görevlisi ve siyasetçi (d. 1959)
- 2022 – Peter Bowles, İngiliz tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1936)
- 2022 – Oksana Şvets, Ukraynalı oyuncu (d. 1955)
- 2023 – Adrian Duivestein, Hollandalı siyasetçi ve eğitimci (d. 1950)
- 2023 – Lance Reddick, Amerikalı tiyatro, film ve televizyon oyuncusu (d. 1962)
- 2023 – Guy Troy, Amerikalı bir modern pentatletti (d. 1923)
- 2023 – Dubravka Ugrešić, Hırvat yazar (d. 1949)
- 2024 – Ali Sirmen, Türk hukukçu, gazeteci, yazar, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1939)
Ali Sirmen
|
|
---|---|
![]() |
|
Doğum | Ali Gazanfer Sirmen 10 Kasım 1939 Beyoğlu, İstanbul, Türkiye |
Ölüm | 17 Mart 2024 (84 yaşında) İstanbul, Türkiye |
Defin yeri | Zincirlikuyu Mezarlığı |
Milliyet | Türk |
Eğitim | İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi |
Meslek | Yazar, gazeteci, oyuncu |
Etkin yıllar | 1966-2024 |
Evlilik | Mine Sirmen |
Çocuk(lar) | 1 |
Akraba(lar) | Sadi Işılay (dedesi) |
Ödüller | Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü (2015) |
Ali Gazanfer Sirmen (10 Kasım 1939, İstanbul – 17 Mart 2024, İstanbul), Türk hukukçu, gazeteci, yazar, sinema ve dizi oyuncusudur. Aynı zamanda Cumhuriyet gazetesinde Dünyada Bugün isimli köşenin yazarıydı.
Erken hayatı ve eğitimi
Türk sanat müziği bestekârı ve keman sanatçısı Sadi Işılay’ın torunu olan Ali Sirmen, 10 Kasım 1939’da İstanbul’un Galata semtinde doğdu.[3] Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
Kariyeri
Sirmen, köşe yazarlığına 1966 yılında Akşam gazetesinde başladı. Yeni Ortam ve Milliyet gazetelerinde de köşe yazıları yazdı. 2024 itibarıyla halen Cumhuriyet gazetesinde köşe yazıları yazmaktaydı.
1972 yılında kurulan Barış Derneği’nin kuruluşunda yer aldı. 12 Eylül döneminde Barış Derneği Davası’nda tutuklandı. 4 yıl hapis yattı.
İkinci Bahar televizyon dizisinde Antep’li bir komiseri canlandırdı. Cumhuriyet adlı filmde ise, Cumhuriyet gazetesinin kurucusu olan Yunus Nadi Abalıoğlu’nu canlandırdı.
SkyTürk kanalında Siyah-Beyaz isimli programın sunucularından biriydi. Ayrıca Cem TV’de Süheyl Batum ile Ayıptır Söylemesi isimli tartışma programını sundu.
Özel hayatı ve ölümü
Mine Sirmen ile evliliğinden Devrim (d. 1966) adında bir oğlu vardır. 25 Mart 2020 tarihinde COVID-19 teşhisi konularak tedavi altına alındı. 4 Nisan 2020 tarihinde koronavirüsü yenerek sağlığına kavuştuğu açıklandı.
Ali Sirmen, 17 Mart 2024’te İstanbul’da tedavi gördüğü bir hastanede 84 yaşında öldü. 19 Mart 2024’te Zincirlikuyu Camiinde düzenlenen cenaze töreninin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Ödülleri
- Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü (2015)
Filmografisi
- Sevgili Dünürüm (2007) – Ziya
- Ahududu (2005)
- Hızlı Adımlar (2004)
- Şapkadan Babam Çıktı (2003)
- Hayat Bilgisi (2003) – Doktor
- Sultan Makamı (2003) – Müteahhit
- Esir Şehrin İnsanları (2003) – Ahmet Rasim
- Havada Bulut (2002) – Demir Kaptan
- Biz Size Aşık Olduk (2002) – Hakim
- Cumhuriyet (1998) – Yunus Nadi Bey
- İkinci Bahar (1998) – Başkomiser Halil
- Seni Seviyorum Rosa (1992)
Kitapları
[değiştir | kaynağı değiştir]
- Erkeklere Mahsus (1990)
- Sevgiliye Mektuplar (2007)
Tatiller ve özel günler
[değiştir | kaynağı değiştir]
- Aziz Patrick Günü