Herhangi bir metni seçin ve dinlemek için simgeye tıklayın!

Tarihte 7 mart olayları

7 Mart, Tarihte Bugün Miladi takvime göre yılın 66. (artık yıllarda 67.) günü.
Şubat – Mart – Nisan
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

Olaylar

Kabataş Erkek Lisesi
Harita

Slogan Karanlığı Ezenlerin Lisesi
Kuruluş 1908
Ülke Türkiye
Şehir İstanbul
İlçe OrtaköyBeşiktaş
Türü Anadolu lisesi
Müdür Muharrem Bayrak[1]
Eğitim dili TürkçeİngilizceAlmanca
Yabancı dil(ler) İngilizceFransızcaAlmanca
Öğrenci sayısı 947 (2021 Mart)
Öğretmen sayısı 64 (2021 Mart)
Adresi Ortaköy, Çırağan Cd. No:40, 34349 Beşiktaş/İstanbul
Resmî sitesi kabataserkeklisesi.meb.k12.tr
Koordinat 41°02′48″K 29°01′22″D
Kabataş Erkek Lisesinde Ocak 2017
29 Mayıs 1950 tarihli Akşam gazetesinde Kabataş Lisesi Mezunları

Kabataş Erkek Lisesi, 1908 yılından beri öğretim yapan, Türkiye‘nin en eski liselerinden biridir.

Kampüsü İstanbul‘un Ortaköy semtinde deniz kenarında yer alır. Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı‘nın yaptığı Liseye Geçiş Sınavı (LGS) sonucunda tercih yapıp bu liseyi kazanan kız ve erkek öğrenciler bu liseye gitmeye hak kazanırlar.

Kabataş Erkek Lisesi’nde hâlen yaklaşık 250’si yatılı 900 lise öğrencisi okumaktadır. Ana binanın hemen yanında kız ve erkek yatılı bölümü, yemekhane ve kantini kapsayan bir diğer binayı bulundurmaktadır. Öğretim kadrosu bir müdür, 3 müdür yardımcısı ve 64 öğretmenden oluşmaktadır.

Süre: 24 saniye.
Kabataş Erkek Lisesinin İstanbul Boğazı‘ından görünümü (Şubat 2013)

Tarihçe

Kabataş Erkek Lisesi

Kabataş Erkek Lisesi 7 Mart 1908 tarihinde Padişah II. Abdülhamit‘in fermanıyla “Kabataş Mekteb-i İdâdisi” adı altında kuruldu. Kuruluş amacı; İslam dünyasına seçkin idareci yetiştirmekti. 18 Nisan 1908 tarihinde Kabataş semti deniz kıyısındaki set üstünde Esma Hatun Konağı’nda öğretime başladı. İlk müdürü Hasan Tahsin (Ayni) Bey’di ve bütün lise 7 sınıf ve 276 öğrenciden oluşuyordu. 1909-1910 öğretim döneminde ilk mezunlarını 23 öğrenciyle verdi.

Balkan Savaşları‘na diğer okullar gibi Kabataş’tan da birçok öğretmen ve son sınıf öğrencisi katıldı. Savaş sonucunun ülkede yarattığı büyük üzüntü ve ilan edilen genel yas sonucunda, 7 Mart 1913’te okul flamasının kırmızı-beyaz olan renkleri kırmızı-siyah olarak değiştirildi.

Okul 1913’te beş sınıflı ilk kısmı açılarak 12 sınıflı sultaniye dönüştürüldü ve Kabataş Mekteb-i Sultanisi adını aldı. 1919’da yatılı kısmı açıldı. Cumhuriyet’in ilanı ile sultaniler kaldırılınca, Kabataş Mekteb-i Sultanisi 1923-1924 öğretim yılında Kabataş Erkek Lisesi oldu, 1925-1926 öğretim yılında ilk kısmı kaldırıldı. Lise, 1928-1929 öğretim yılında, 19. yüzyılın ikinci yarısında padişah yakınlarının yazlık ikametgâhı olarak yapılmış olan Feriye Sarayları’nın günümüzde öğretim yapılan binasına taşındı. Bu binalar Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz‘in 1876 yılında tahttan zorla indirilerek 4 gün süreyle hapis yaşadıktan sonra intihar ederek öldüğü ya da öldürülüp bırakıldığı mekân olarak bilinirler. Abdülaziz‘in naaşı şu anda müdür odası olarak kullanılan odada bulunmuştur.

1934 yılında okul bahçesinde bulunan ve Ağalar Dairesi adıyla bilinen, cadde üzerindeki eski bina onarılarak konferans salonu ve laboratuvarların yer aldığı Kültür Binası olarak kullanıma açıldı.

Öğrenci sayısının artması nedeniyle 1941-1942 ve 1959-1960 öğretim yıllarında orta kısmı 2 kez kapatılan ve yalnız lise olarak devam eden Kabataş Erkek Lisesi binalarına, Feriye Sarayları’nın Beşiktaş Ortaokulu olarak kullanılan bugünkü yatakhane binası da pansiyon binası olarak eklendi. 1979-1980 öğretim yılında okula 42 kız öğrenci kaydedildi. Kız öğrenciler yalnız bir yıl okuduktan sonra Beşiktaş Ortaokulu’na nakledildiler.

1987’de Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı kuruldu. 1992-1993 öğretim yılında karma eğitime ve Yabancı Dil Ağırlıklı Türkçe Eğitim/Süper Lise programına geçildi, İngilizce hazırlık sınıfı açıldı. 1994-1995 yılından itibaren kız öğrencilere de yatılılık olanağı sağlandı. Okulun bitişiğindeki eski kömür deposu ve sonradan tekel deposu olan Feriye Karakolu ve Zaptiye Koğuşları 1989’da Kabataş Eğitim Vakfının çabalarıyla okul alanına dahil edildi. Burası restore edilerek 1995’ten itibaren Eğitim ve Kültür Sitesi olarak hizmet vermeye başladı.

1998-1999 öğretim yılından itibaren Kabataş Erkek Lisesi Anadolu Lisesi statüsünde eğitim yapmaktadır.

2006-2007 eğitim sezonu ile birlikte öğrenim süresi 5 yıla çıkarılmıştır.

2009 yılından itibaren birinci yabancı dil olarak Almanca eğitim veren iki sınıf açılmıştır.

2017’nin Haziran ayında yatakhane binasının depreme dayanıksız olduğundan restorasyon kararı alınmıştır. İstanbul Valiliği, sonradan yapılan ek binların yıkılacağını, tarihi yapıların ise restore edileceğini söylese de uzmanlar iş makinelerinin binanın tarihi yapısını zarar verdiğini belirtti. Günümüzde yatakhane binasında restorasyon çalışmaları devam edip erkek pansiyonları Üsküdar‘da, kız pansiyonları ise Ortaköy‘de hizmet vermeye devam etmektedir.

2022 yılında Kabataş Erkek Lisesi Cambridge Üniversitesi bazlı IGCSE adlı uluslararası programı yürürlüğe koymuştur.[2]

Sosyal etkinlikler

Kabataş Erkek Lisesi, akademik başarısının yanı sıra Türkiye‘de sosyal yönden en aktif olan okullardan biridir. Yaklaşık olarak 40 kulüp faaliyet göstermektedir.

Sosyal sorumluluk projesi olarak Van‘da bir okulla ‘Kardeş Okul’ bağı kurulmuş, karşılıklı olarak ziyaretler gerçekleştirilmektedir. Ayrıca engellilerle ilgili de birçok etkinlikte yer alan Kabataş Erkek Lisesi, 2011 yılından beri Best Buddies Türkiye projesine katılmakta, projeye katılan öğrencilerle engelli gençler arasında arkadaşlık bağları kurulmaktadır. Yine engellilerle ilgili olarak, okulun ‘Sosyal Sorumluluk ve Dayanışma Kulübü’, ilgilenen öğrencilere işaret dili öğretmektedir.

Okuldaki İngilizce Kulübü adı altında çalışan Avrupa Gençlik Parlamentosu Kulübü (EYP) ve Model Birleşmiş Milletler Kulübü (MUN) kulüpleri vardır. Bu iki kulüp şu ana kadar okulda pek çok konferans organize etmiştir.

Almanca Kulübü’nde ise Almanya-Türkiye arası öğrenci değişimi ve çevreye duyarlılığı kapsayan Çevrecilikle Kurulan Köprüler (UBB) ve pek çok ülkeden öğrencilerin katılımıyla kültürel etkileşimin ve yine çevre duyarlılığının sağlandığı Comenius projeleri yürütülmektedir.

Robotik takımı, uluslararası olarak her sene düzenlenen FRC yarışmasına katılmakta ve önemli başarılar elde etmektedir. Üyelerine gerekli eğitimleri sağlamaktadır.

Junior Achievement kulübü uluslararası olarak düzenlenen JA yarışmasına katılarak önemli başarılar elde etmesinin yanı sıra yaptığı etkinliklerle de önemli işlere imza atmaktadır.

Kültür Edebiyat ve Yayın Kulübü, Kabataş mezunu ve edebiyat öğretmeni Behçet Necatigil anısına 2010 yılından itibaren her yıl İstanbul liseler arası Behçet Necatigil Şiir Yarışması düzenlemektedir. 2019 yılından itibaren 1952-56 yılları arasında çıkmış Dönüm dergisi tekrar yayın hayatına kavuşturulmuş, 2021 itibarıyla üçüncü sayısı yayımlanmıştır. Yine Kabataş’ta öğretmenlik yapmış Ömer Seyfettin anısına her yıl İstanbul liseler arası Ömer Seyfettin Öykü Yarışması düzenlenmektedir.

Ayrıca Satranç kulübü altında yer alan Kabataş Erkek Lisesi Satranç takımı 2017-2018 eğitim yılı okullararası Türkiye Satranç Şampiyonası Gençler Genel kategorisi 1.si Gençler Kızlar 3.sü olmuştur.

Mezun kuruluşları

  • Kabataşlılar Derneği
  • Kabataş Mezun ve Mensupları Derneği
  • İstanbul Kabataş Erkek Liseliler Derneği (İSKADER)
  • Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı (KELEV)
  • Antalya Kabataşlılar Derneği
  • Ankara Kabataş Erkek Lisesi Mezunları Derneği
  • Trakya Kabataşlılar Derneği

Müdürleri

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi

  • Hasan Tahsin Ayni (1908-1908)
  • Lütfü Emiroğlu (1908-1911)
  • Hüseyin Mazım (1911-1914)
  • M. Sait Erkol (1914-1917)
  • Abdülkerim Nadir (1917-1922)

Türkiye Cumhuriyeti Dönemi

  • M. Edip Ergun (1922-1931)
  • Mahmut Ekrem (1931-1932)
  • Nuri Onur (1932-1949)
  • Cemal Artüz (1949-1951)
  • Faik Dranaz (1951-1958)
  • Adnan Dinçer (1958-1974)
  • M. Nihat Tünaydın (1974-1980)
  • A. Azmi Güler (1980-1985)
  • Korel Haksun (1985-2005)
  • Recep Memiş (2005-2010)
  • Uğur Açıkgöz (2010-2012)
  • Fatih Güldal (2015-2018)
  • Selman Küçük (2018-2021)
  • Muharrem Bayrak (2021-)

Kayda değer öğretmenleri

Galeri

Kozan
Türkiye'de yeri
Türkiye’de yeri
Harita

İlçe sınırları haritası

Ülke Türkiye
İl Adana
Coğrafi bölge Akdeniz Bölgesi
İdare
 • Kaymakam Bahattin Alp Arslankörü
 • Belediye başkanı Mustafa Atlı (MHP) [1]
Yüzölçümü

 • Toplam 1690 km²
Rakım 120 m
Nüfus

 (2018)
 • Toplam 130.495
 • Kır

 • Şehir

132.974
Zaman dilimi UTC+03.00 (TSİ)
Posta kodu 01510
İl alan kodu 0322
İl plaka kodu 01
Resmî site
Belediye

KozanAdana ilinin bir ilçesidir. Adana ovasının Yukarı Ova denilen kısmında düz arazinin tepelik bölgeye geçtiği kesimde kurulmuş olup, il merkezine uzaklığı 73 km’dir. İlçe kuzeyde KayseriYahyalıFekeSaimbeyli; doğuda OsmaniyeKadirli; güneyde Ceyhanİmamoğlu; Batıda Aladağ ilçeleriyle çevrilmiştir. İlçenin yüzölçümü 1690 km²’dir. Adana’nın, metropoller, hariç iki büyük ilçesinden birisidir. Ayrıca Adana İl Sınırları içindeki en geniş ilçe durumundadır. Tarih boyunca önemli bir yerleşim olan Kozan Kilikya Ermeni Krallığı‘nın başkentliğini yapmış olup Osmanlı ile Cumhuriyet döneminde 1926’ya kadar vilayetlik yapmıştır. Ancak 1926’da bazı milletvekilleri yüzünden vilayetliği lağvedilmiştir. Ayrıca vilayetken Fevzi Çakmak‘ı TBMM’ye milletvekili olarak göndermiştir.

Profesyonel liglerde oynayan tek takımı Kozanspor’dur. Bölgesel Amatör Ligde mücadele etmektedir. Kulüp tarihi boyunca bir 3. Lig bir Bölgesel Amatör Lig arası gidip gelse de 2015 yılında 3. Lige yükselmiş ve bir daha hiç düşmemiştir. İç saha maçlarını İsmet Atlı Stadında oynar.

İlçenin Kozan DağıDengin Yoktur Kozan ve Kozan gibi çok sayıda tanıdık türküleri bulunmaktadır. Otağ TV adında bir televizyon kanalı, Kozan FM ve Sis FM adında da iki radyosu bulunmaktadır. 7 adet yerel gazetesi bulunan Kozan, İnternet haberciliğinde birçok ilden ileri durumdadır. Eğitimde de oldukça iyi olan Kozan’ın Okuryazarlık Oranı birçok ilçeden yüksektir. İlçede Çukurova Üniversitesi‘ne bağlı yüksekokul mevcuttur. İlçeye 4 yıllık fakülte kurulmuştur. Ekonomide de yükselen güç olan Kozan’da Kozan Organize Sanayi Bölgesi bulunmaktadır. Türkiye’nin birçok yerinde Kozan’dan göç etmiş olanların kurmuş olduğu, Kozan adını taşıyan yerleşim yerleri de mevcuttur (Kozanlı, KuluKozanlı, SomaKozan, ÇandırKozan, SerikHacılar vb).

Etimoloji

Şehrin bilinen en eski ismi Sis veya Siski’dir. Roma kontrolü altında şehire Flavias veya Flaviopolis denilmiştir.[2] Bizans döneminde ise şehrin eski Yunanca ismi olan Sision (Σίσιον) yaygınlık kazanmıştır.[3] Ermenicede şehre Sis (Սիս) veya Sissu denilmiştir. Şehre Kozan (Osmanlıca: قوزان) isminin verilmesi, aslen Gaziantep’in Kozan köyü kökenli Kozanoğlu Hanedanı’na (1689-1865) dayanmaktadır.[4]

Kozan adı eski Türkçede aynı zamanda bazı boyların totemi olan “Yaban Tavşanı” (İng. jack Rabbit, Hare) anlamına gelir. Genellikle Ogur Türkçesinde çok eskiden kullanılan “Ksoran” biçiminin, Ogur-Oğuz değişimiyle yani –r ve –s/z değişimiyle “Kozan” şeklini almasıyla oluşmuştur. Diğer Kuzey Türkçelerinde çoğunlukla “Kıyan-Kuyan-Koyon-Köyön-Kodan-koygun” biçiminde görülen bu kelime Türkiye’de Orta Anadolu’da “Göcen-Gocen-Gozan” biçiminde fakat “Yaban Tavşanı Yavrusu” anlamında kullanılır. Orta Çağ’dan önce kaydı yoktur fakat kesinlikle iki nedenden dolayı daha eskidir. 1- bazı kuzey-doğu formları çok eski bir biçimi olan *Koḏan (Kozan) şeklindedir. 2- *Kuyan kelimesi Çuvaşca’daki (Ogur) eski *X/Ksoran biçiminin daha yeni bir formunun oldukça eski bir kanıtıdır ki burada –r ve -ḏ yani –s/z değişiminden dolayı *Koḏan (Kozan) biçimini alır. Diğer formları ise; Teleüt: Koyon/Köyön, Khakas: Kozan/Xozan, Tuva: Kodan/Koygun, Türkmen: Tawşan/ Dawuşğan, Bulgar: Tawşan ve Kıyan/Kuyan, biçimindedir.[5] Ayrıca; Eski Uygurcada (8. yy.): Koyan/koyun, Çağataycada PdC: Koyan, Harezm’de: koyan, Codex Cumanicus’ta: Koyan, Biruni’de: Tuşkan, Kaşgarlı’da: Tavyişgan, «Imennik» Yıl 866 (Bul): Dvansh, Dovshon, Tatar: Kuyan, Taushan ve Karaçay-Balkar: K’on, olarak kayıtlıdır. Modern lehçelerde ise; Başkurd: kuyan, Nogay: Koyan, Kazak: Koyan, Kırgız: Koyon, Karakalpak: koyan, Altay: koyon / köyön, Leb (Lop/Karluk): koyon / köyön, Koyb: kozan, Sakha: Kozan, Şor: Kozan, Hakas: Hozan ve bazı orta kuzey, orta güney ve kuzey batı lehçelerinde koyan vb. biçimlerdedir.[6]

Nüfus

1893 yılında Osmanlı Devleti tarafından yapılan nüfus sayımına göre Sis (Kozan) kazasının nüfusu 32.507 kişidir. Bunun %56’sı Müslümanlardan (çoğunluğu Türk), %43’ü Gayrimüslimlerden (çoğunluğu Ermeni) oluşmaktaydı.[7] Kazada 18.338 Türk (Müslüman), 14.026 Ermeni, 56 Katolik ve 87 Protestan yaşamaktaydı.[7] Aynı yılda Kozan sancağının toplam nüfusu 84.312 idi. Bunlardan 55.269 (%66) Müslüman ve 29.043 (%34) gayrimüslim idi.[7]

İlçenin nüfusu 31 Aralık 2020 tarihinde açıklanan ADNKS kesin sonuçlarına göre 132.974’tür.

Ankara İstiklâl Mahkemesi üyeleri; soldan sağa: “Kılıç” Ali Bey“Kel” Ali BeyNecip Ali Bey ve Reşit Galip Bey

İstiklâl mahkemesiTürk Kurtuluş Savaşı sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı çalanları, casusları, asker kaçaklarını ve bağımsızlık hareketini engelleme amacıyla propaganda yapanları yargılamak için, çıkarılan özel bir kanunla ilk olarak 18 Eylül 1920 tarihinde kurulan mahkemelerdir. İlk dönem İstiklâl Mahkemeleri, Ankara‘daki hariç olmak üzere 17 Şubat 1921 tarihinde kapatıldı. İkinci dönem İstiklâl Mahkemeleri, çalışmalarına 30 Temmuz 1921’de başladı ve 1923’ün Ekim ayına dek faaliyetlerini sürdürdü. Üçüncü ve son dönem İstiklâl Mahkemeleri ise 1923 ile 1927 yılları arasında etkin oldu.

Kurtuluş Savaşı yıllarında görev yapan birinci dönem İstiklâl Mahkemeleri dışında daha sonraları da dönemlerine göre farklı vazifeler yürüten İstiklâl Mahkemeleri kurulmuştur. Sonradan kurulan bu mahkemeler birer devrim mahkemesi niteliğindedir. Uğur Mumcu‘ya göre bu kurumlar mahkeme değil, savaş ve ihtilal gibi özel durumlarda isyancı, bozguncu ve karşı devrimcilerin yargılandığı anti-demokratik “infaz kurulları”dır.[1]

Arka plan

Yunan ordusu karşısında asker kaçakları sebebiyle düzenli bir ordu kurulamıyordu. Karşılarında duracak bir güç olmadığından Yunan ordusu hiçbir direnişle karşılaşmadan ilerleyebiliyordu. Halife ve saltanat propagandası yapanlar halkın millî direniş kuvvetlerine katılmasını olumsuz etkiliyordu.[2][3][4] Cemiyet-i Müderrisin tarafından yayınlandığı izlenimi veren, Kuvâ-yi Milliye hakkındaki olumsuz bir fetva, Yunan uçakları tarafından Anadolu’ya atılıyordu. Asker kaçaklarından meydana gelen çeteler köy ve kazaları soyuyordu.

Büyük Millet Meclisi tarafından 29 Nisan 1920 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarılmıştı. Bu kanun cürümleri ve vatana ihanet niteliğindeki suçları önlemeye yeterli gelmemişti. İhtilal ve savaş koşullarında sivil mahkemelerin ve harp divanlarının çalışma usulleri bir caydırıcılık unsuru taşımıyordu. Kanunsuzlukların önüne geçilemiyor en önemlisi hem Yunan ordusunun Anadolu’daki ilerleyişi karşısında düzenli bir ordu çıkarılamıyor hem de asker kaçakları çeteler oluşturarak soygun yol kesme gibi suçlar işliyor ve iç isyanların insan kaynağı oluyordu. Asker kaçağı yakalansa bile cephede ölmek yerine hapse girmek daha çok işine geliyordu.

Kuruluşu

Hiyânet-i Vataniye Kanunu, 4 aydır yürürlükte olduğu halde Dr. Tevfik Rüştü Bey, asker kaçakları, bozguncu ve casusların ve çoğunlukla firarilerden kurulu çetelerin önlenebilmesi için İhtilal Mahkemelerinin kurulmasını önerdi. Refik Şevki Bey bu fikre destek verdi ancak isminin İstiklâl Mahkemeleri olmasının daha uygun olacağını bildirdi. 2 Eylül 1920 tarihinde “Firar Ceraimini İrtikâp Edenler Hakkında Kanun Tasarısı” isimli yasa teklifi incelenmek üzere Millî Savunma encümenine verildi. Encümen bir karara varamadığı için Millî Savunma Bakanı Ferik Fevzi (Çakmak) meclise Şimdiki durum dolayısıyla ve görülen lüzum ve olağanüstü ihtiyaca dayanarak savaş zamanına ait olmak üzere firariler hakkındaki kanun önergesini meclise sundu.[5]

TBMM‘nin, 18 Eylül 1920 tarih ve 42 sayılı kararı ile kaçak erat ve casusların yargılanmasıyla görevli olmak üzere İstiklâl Mahkemeleri kurulması kararına dayanmaktadır. Mahkeme üyeleri, Millet Meclisinden oluşmuştur. Savaş şartlarında bozgun, yağma ve casusluk gibi vatana ihanet niteliğinde kabul edilen suçları önleyebilmek ve acil hükümler verebilmek için Millet Meclisi tarafından özel kanunla ihdas edilmiştir.

Birinci dönem

18 Eylül 1920 ile 17 Şubat 1921 tarihleri arasında görev yaptı. İstiklâl mahkemeleri yasasının kabulünden sonra Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa 14 istiklâl mahkemesi kurulması için öneride bulundu. Fakat sayı çok görüldüğü için 7 mahkeme bölgesi saptandı. Bir ay sonra Diyarbakır’a da bir mahkeme kurulması kabul edilince sayı sekize yükseldi: AnkaraEskişehirKonyaIspartaSivasKastamonuPozantı (Adana)Diyarbakır.

Mecliste yapılan oturumda, her mahkeme için aşağıdaki milletvekilleri seçilmiştir:

İsim Seçim bölgesi Oy Görevi
Ankara İstiklâl Mahkemesi
1 “Kılıç” Ali Bey Ayıntap 58 Aza
2 İhsan Bey Cebelibereket 45 Reis
3 Hüseyin Bey Elaziz 41 Aza
4 Cevdet Bey Kütahya 61 Aza
Eskişehir İstiklâl Mahkemesi
5 Rasih Efendi Antalya 65 Aza
6 Muhittin Baha Bey Bursa 73 Aza
7 Haydar Bey Kütahya 54 Aza
8 Yusuf Bey Denizli 41 Reis
Konya İstiklâl Mahkemesi
9 Tevfik Efendi Kengiri 73 Aza
10 Osman Nuri Bey Bursa 57 Reis
11 Hacı Tahir Efendi Isparta 31 Aza
Isparta İstiklâl Mahkemesi
12 Hamit Bey Biga 76 Reis
13 Hamdi Bey Biga 41 Aza
14 Hüsrev Sami Bey Eskişehir 73 Aza
15 Tahsin Bey Maraş 49 Aza
Sivas İstiklâl Mahkemesi
16 Mustafa Necati Bey Saruhan 89 Aza
17 Emin Bey Canik 55 Reis
18 Necati Bey Bursa 56 Aza
19 Mustafa Zeki Bey Dersim 44 Aza
Kastamonu İstiklâl Mahkemesi
20 Refik Şevket Bey Saruhan 89 Aza
21 Dr. Fikret Bey Kozan 37 Aza
22 Yusuf Ziya Bey Bitlis 51 Aza
23 Necip Bey Mardin 30 Reis
Pozantı İstiklâl Mahkemesi
24 Atıf Bey Bayazıt 37 Aza
25 Abdülkadir Kemali Bey Kastamonu 60 Reis
26 Şevki Bey İçel 48 Aza
27 Sırrı Bey Ergani 31 Aza
Diyarbekir İstiklâl Mahkemesi
28 Sıtkı Bey Bayazıt 37
29 Şeyh Servet Efendi Bursa
30 Sıddık Bey Çorum 58

Canik milletvekili Nafiz Bey ve Bitlis milletvekili Vehbi Öztekin İstiklâl Mahkemesi üyeliklerine seçilmişler ancak göreve gitmemişlerdir.[6] Refik Şevket Bey, Konya İstiklâl Mahkemesine seçilmişken Tevfik Rüştü Bey ile Dr. Fikret Bey’in ricası ile Kastamonu İstiklâl Mahkemesine geçmiştir.[7]

İkinci dönem

30 Temmuz 1921 tarihi ile 1923 Ekim ayı arasında çalışmıştır.[8] İlk olarak 19 Ağustos 1921 tarihinde Kastamonu’da, 12 Ağustos 1921 tarihinde Konya’da, 17 Ağustos 1921 Samsun, 22 Eylül 1921 tarihinde Yozgat’ta kuruldu. İkinci istiklâl mahkemelerinde asker kaçakları, Kurtuluş Savaşında düşmana yardım edenler ve isyan çıkaranlar yargılandı.

24.7.1921’de seçilen İstiklâl Mahkemeleri üyelerinden bir kısmı, bir süre sonra istifa edip ayrıldılar. Yerlerine yeni üyeler Başkomutan tarafından atandı. Yine Başkomutanın emriyle, duyulan lüzum üzerine 8.9.1921’de Yozgat İstiklâl Mahkemesi kuruldu. Ankara İstiklâl Mahkemesi ile birlikte bu dönemde beş İstiklâl Mahkemesi görev yaptı. Son duruma göre şu şekilde dağılıyordu:[9]

1. Ankara İstiklâl Mahkemesi: Mahkeme kaldırılmadığı için yeni üye seçimi yapılmadı. Aynı kadro ile çalıştı.

2. Konya İstiklâl Mahkemesi:

Hacim Muhiddin Bey (Karasi) 13.8.1921
Muhiddin Baha Bey (Bursa) 13.8.1921
Ali Saib Bey (Urfa) 13.8.1921 9.1.1921 istifa
Yusuf Bey (Denizli) 13.8.1921
Ali Rıza Efendi (İçel) 31.1.1922 Başkomutanın emriyle

3. Kastamonu İstiklâl Mahkemesi:

Mustafa Necati Bey (Saruhan) 13.8.1921
Neşet Bey (Kengiri) 13.8.1921
Hamdi Bey (Canik) 13.8.1921
Mahmud Esad Bey (İzmir) 13.8.1921 15.8.1921 istifa
Hamdi Bey (Trabzon) 8.9.1921 Başkomutanın emriyle

4. Samsun İstiklâl Mahkemesi:

Emin Bey (Canik) 13.8.1921
Necati Bey (Bursa) 13.8.1921
Veli Bey (Burdur) 13.8.1921
Şevket Bey (Sinop) 13.8.1921
Bahri Bey (Yozgat) 9.9.1921 Başkomutanın emriyle

5. Yozgat İstiklâl Mahkemesi: 8.9.192l Başkomutanın emriyle

Refik Bey (Konya)
Ethem Fehmi Bey (Menteşe) istifa etmiş, yerine Mazhar Bey
Ahmet Mazhar Bey (İstanbul) vazifesine gitmedi
Ziya Hurşit Bey (Lâzistan) vazifesine gitmedi
Mazhar Müfit Bey (Hakkâri)
Necip Ali Bey 9.11.1921 Başkumandan’m emri

Üçüncü dönem

1923 ile 1927 yıllarında çalıştı. İsyanlarda ve olağanüstü hâllerde kurulmuştur. 6 Nisan 1925 tarihinde Diyarbakır’da Şeyh Said İsyanı sonrasında Şark İstiklâl Mahkemesi kurulmuştur bu mahkemeler hilafet ve saltanat yıkılmasına itiraz edenleri, kılık kıyafet ve şapka kanunu reddedenleri ve Cumhuriyetin ilanını eleştirenleri yargılamak için İstanbul ve Ankara’da kurulmuştur. Mustafa Kemal Paşa’ya 14 Haziran 1926 tarihinde yapılması planlanan İzmir Suikastı‘nın ardından önce İzmir’de, birkaç gün sonra ise Ankara’da kurulmuştur. Ankara İstiklâl Mahkemesi isyan bölgesi İstiklâl Mahkemesi’yle birlikte 7 Mart 1927’de kapatıldı. Görev yaptığı iki yıl içinde 2436 kişiyi yargılayan mahkeme toplam 240 kişiyi idama mahkûm etti. Ancak asker kaçaklarıyla ilgili kararlar ve sıkıyönetim mahkemelerinin verdiği idam kararları bu sayıya dahil değildir (Aybars, II, 474).

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2 Mart 1927 tarih ve 979 sayılı kanunla Takrîr-i Sükûn Kanunu’nun 4 Mart 1929 tarihine kadar yürürlükte kalmasına karar verdi. İstiklâl Mehâkimi Kanunu ve ekleri ise ancak 4 Mayıs 1949 tarih ve 5384 sayılı kanunla yürürlükten kaldırıldı. Fakat 1927-1949 yılları arasında herhangi bir İstiklâl mahkemesi kurulmadı.

Cezalar

Cezalardaki amaç asker kaçaklarını cepheye döndürmekti. Ancak ağır suç işlemiş olanlar, askerden firar etmeyi alışkanlık haline getirenler ile firarları teşvik edenler ve yardım edenler suçlarının ağırlığına göre cezalar alıyorlardı. Sadece birkaç kez kaçmış askerlere halka açık bir yerde ve doktor gözetiminde 40-100 değnek cezası veriliyor, künyelerine de kaçak olduğu tekrar kaçması halinde idam edileceği yazılıyordu.

Kaçağın idam edilmesi en ağır cezaydı. Bunun dışında evinin yakılması, firari dönene kadar ailesinden birisinin kendisi yerine asker alınması yanında eğer yaşadığı mahallenin muhtarı veya imamı kaçağı yetkililere haber vermezse ağır para ve hapis cezası alıyordu. Rüşvet karşılığı firari askeri koruyan devlet görevlileri görevlerinden alınıyor ve 15-25 sene ağır hapis cezası veriliyordu. Eğer kaçağı hem haber vermemiş hem de saklamışsa daha ağır hapis cezası alıyordu. Rum asıllı Osmanlı vatandaşları esir düştüklerinde haklarında soruşturma yapılıyor Osmanlı vatandaşı olanlar sadece asker kaçağı değil aynı zamanda vatan haini olarak yargılanıyor ve suçlu bulunursa idam ediliyordu. Türk askerî birliklerine sabotaj yapan yerli Rumlar da yargılandı. Bu mahkemelerde 59 yerli Rum bu suçtan vatan haini olarak yargılandı ve idam edildi.

Suçlar

  • Vatana ihanet ve ayaklanma
  • Casusluk
  • Bozgunculuk ve aleyhine propaganda
  • Görevi kötüye kullanma
  • Halka eziyet ve baskı
  • Asker ailesine saldırı
  • Tekalif-i Milliye’den mal kaçırmak
  • Cinayet
  • Adam Yaralama
  • Düşman işgalinin yarattığı koşullardan istifade edip kanunsuz hareketlerde bulunmak
  • Düşmana yardım ve düşmanla iş birliği
  • Düşman ordusuna katılmak

İstanbul Hükûmeti, İngilizler ile iş birliği yapıp iç isyanlar çıkarıyorlardı.[10] Sait Molla’dan ele geçen belgelerde isyan bölgelerine paralar gönderildiği ve İngiliz Muhipler Cemiyeti Başkanı Rahip Frew’a gelişmeleri bildirdiği ortaya çıkmıştı. İngiliz ajanı Mustafa Sagir Ankara’da yakalanmış ve deşifre edilmişti. Damat Ferit Paşa, sadrazam olduğunda Kuvâ-yi Milliye’ye karşı alınacak tedbirleri görüşmek üzere İngiliz Başkomiseri Robbeck ile görüştü.[11][12] Bu isyanlara katılan elebaşılara idam cezası veriliyordu.

Casuslara eğer suçu sabitse idam cezası veriliyordu. Delil yetersizse sürgün veya beraat kararı veriliyordu. Bunlardan en tanınmışı Hint asıllı Müslüman bir İngiliz vatandaşı olan Mustafa Sagir idi.[13]

Tartışmalar

Kurtuluş Savaşı sırasında savaşın kazanılması için ve sonra Türk Devrimi’ne karşı yapılan saldırı ve müdahalelerin önlenmesi gayesiyle çalışmıştır. Dünyadaki devrim mahkemeleri örneklerine göre verdiği cezalar bakımından en az ölüm cezası vermiş mahkemelerdir. Örneğin Fransız Devrimi’nde 1793 yılında 17.000 kişi yargılanıp idam edilmiştir.[14] Yargılanmadan idam edilenler ile birlikte Fransız Devrimi‘nde bir yılda 40.000 kişi infaz edilmiştir. Rus Devrimi‘nde ise aristokrat ve burjuva sınıfından on binlerce kişi öldürülmüştür.

Ergün Aybars İstiklâl Mahkemeleri isimli çalışmasında bu mahkemelerinin Türk Devriminin bir parçası olduklarını ve bu devrimi gerçekleştirmek için çalıştıklarının unutulmaması gerektiğini yazmıştır.[15] İstiklâl mahkemelerinin verdiği idam kararı Ergün Aybars’a göre birinci dönemde resmi kayıtlara göre gerçekleşen infaz 1054, İsyan bölgesi dahil ikinci ve üçüncü dönem mahkemelerin verdiği azami infaz sayısı ise 576’dır. Toplamda bütün idam kararlarının sayısı 1.630 kişidir.[8]

Mahkemelerin niteliği

İstiklâl mahkemelerinin en temel karakteri yargılananların itiraz yani temyiz hakkının bulunmamasıdır. Mahkemelerde yargılananların birçoğu aynı gün-hafta içerisinde tutuklanır, yargılanır ve cezaları infaz edilirdi.

Ergün Aybars, 1975 baskılı İstiklâl Mahkemeleri adlı kitabında şu yorumda bulunur: Dünyadaki devrim mahkemeleri içinde en adil hüküm verdiklerini ve yasalara en çok bağlı çalıştıklarını ve az kıyıcı olduklarını söyleyebileceğimiz İstiklâl Mahkemeleri, Türk Devrimi’ne, rejime karşı koymak isteyen her gerici ve olumsuz girişimi sert şekilde bastırmış, hiyânet-i vataniye, casusluk, karşıdevrimci ayaklanma, siyasi suikast gibi önemli davalar yanında eşkıya, şehir kabadayılığı, yolsuzluk ve rüşvet suçlarına karşı amansız bir çalışma göstermiştir.[16]

Okuma

  • Mahmut Akyürekli, Şark İstiklal Mahkemesi (1925-1927) (Kitap Yayınevi, 2013)
  • Tahir’ül-MevleviMatbuat Alemindeki Hayatım – İstiklal Mahkemesi Hatıraları (Büyüyen Ay Yayınları, 2012)
  • Ahmet Turan Alkanİstiklal Mahkemeleri ve Sivas’ta Şapka İnkılabı Duruşmaları (Ötüken Neşriyat, 2011)
  • Ahmet Süreyya ÖrgeevrenŞeyh Sait İsyanı ve Şark İstiklal Mahkemesi (Temel Yayınları, 2007)
  • Fahrettin Gün, Eşref Edib İstiklal Mahkemelerinde (Beyan Yayınları, 2002)
  • Cengizhan Halaçlı, Cumhuriyet Rejiminin Tesisi ve Devamlılığında İstiklal Mahkemelerinin Rolü (1923-1927) (Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017)
  • Cengizhan Halaçlı, İstiklal Mahkemeleri ve Cumhuriyet Rejimi, (Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık, 2020)

wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

14 Martta ölenler

Ölümler Karl Marx’ın mezar taşı (Highgate Mezarlığı, Londra) 1457 – İmparator Jingtai, Çin’in Ming Hanedanı’nın yedinci imparatoru (d. 1428) …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Seç ve dinle