
Tarihte 7 mart olayları
Şubat – Mart – Nisan | ||||||
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 |
8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 |
15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 |
22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 |
29 | 30 | 31 |
Olaylar
- 161 – Marcus Aurelius, Roma İmparatoru oldu.
- 1864 – Adigey‘de Şapsığlar için Ruslarca verilen köylerinden ayrılma süresi doldu ve terk ettirilen Şapsığ köylerinin, Rus askerlerince ateşe verilip yakılmasına başlandı.
- 1876 – Alexander Graham Bell, telefon buluşunun patentini aldı (patent no: 174464).
- 1908 – Kabataş Erkek Lisesi, Padişah II. Abdülhamid‘in fermanıyla “Kabataş Mekteb-i İdâdisi” adı altında kuruldu.
Kabataş Erkek Lisesi | |
---|---|
![]() |
|
![]() |
|
![]() |
|
Slogan | Karanlığı Ezenlerin Lisesi |
Kuruluş | 1908 |
Ülke | Türkiye |
Şehir | İstanbul |
İlçe | Ortaköy, Beşiktaş |
Türü | Anadolu lisesi |
Müdür | Muharrem Bayrak[1] |
Eğitim dili | Türkçe, İngilizce, Almanca |
Yabancı dil(ler) | İngilizce, Fransızca, Almanca |
Öğrenci sayısı | 947 (2021 Mart) |
Öğretmen sayısı | 64 (2021 Mart) |
Adresi | Ortaköy, Çırağan Cd. No:40, 34349 Beşiktaş/İstanbul |
Resmî sitesi | kabataserkeklisesi.meb.k12.tr |
Koordinat | 41°02′48″K 29°01′22″D |


Kabataş Erkek Lisesi, 1908 yılından beri öğretim yapan, Türkiye‘nin en eski liselerinden biridir.
Kampüsü İstanbul‘un Ortaköy semtinde deniz kenarında yer alır. Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı‘nın yaptığı Liseye Geçiş Sınavı (LGS) sonucunda tercih yapıp bu liseyi kazanan kız ve erkek öğrenciler bu liseye gitmeye hak kazanırlar.
Kabataş Erkek Lisesi’nde hâlen yaklaşık 250’si yatılı 900 lise öğrencisi okumaktadır. Ana binanın hemen yanında kız ve erkek yatılı bölümü, yemekhane ve kantini kapsayan bir diğer binayı bulundurmaktadır. Öğretim kadrosu bir müdür, 3 müdür yardımcısı ve 64 öğretmenden oluşmaktadır.
Tarihçe

Kabataş Erkek Lisesi 7 Mart 1908 tarihinde Padişah II. Abdülhamit‘in fermanıyla “Kabataş Mekteb-i İdâdisi” adı altında kuruldu. Kuruluş amacı; İslam dünyasına seçkin idareci yetiştirmekti. 18 Nisan 1908 tarihinde Kabataş semti deniz kıyısındaki set üstünde Esma Hatun Konağı’nda öğretime başladı. İlk müdürü Hasan Tahsin (Ayni) Bey’di ve bütün lise 7 sınıf ve 276 öğrenciden oluşuyordu. 1909-1910 öğretim döneminde ilk mezunlarını 23 öğrenciyle verdi.
Balkan Savaşları‘na diğer okullar gibi Kabataş’tan da birçok öğretmen ve son sınıf öğrencisi katıldı. Savaş sonucunun ülkede yarattığı büyük üzüntü ve ilan edilen genel yas sonucunda, 7 Mart 1913’te okul flamasının kırmızı-beyaz olan renkleri kırmızı-siyah olarak değiştirildi.
Okul 1913’te beş sınıflı ilk kısmı açılarak 12 sınıflı sultaniye dönüştürüldü ve Kabataş Mekteb-i Sultanisi adını aldı. 1919’da yatılı kısmı açıldı. Cumhuriyet’in ilanı ile sultaniler kaldırılınca, Kabataş Mekteb-i Sultanisi 1923-1924 öğretim yılında Kabataş Erkek Lisesi oldu, 1925-1926 öğretim yılında ilk kısmı kaldırıldı. Lise, 1928-1929 öğretim yılında, 19. yüzyılın ikinci yarısında padişah yakınlarının yazlık ikametgâhı olarak yapılmış olan Feriye Sarayları’nın günümüzde öğretim yapılan binasına taşındı. Bu binalar Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz‘in 1876 yılında tahttan zorla indirilerek 4 gün süreyle hapis yaşadıktan sonra intihar ederek öldüğü ya da öldürülüp bırakıldığı mekân olarak bilinirler. Abdülaziz‘in naaşı şu anda müdür odası olarak kullanılan odada bulunmuştur.
1934 yılında okul bahçesinde bulunan ve Ağalar Dairesi adıyla bilinen, cadde üzerindeki eski bina onarılarak konferans salonu ve laboratuvarların yer aldığı Kültür Binası olarak kullanıma açıldı.
Öğrenci sayısının artması nedeniyle 1941-1942 ve 1959-1960 öğretim yıllarında orta kısmı 2 kez kapatılan ve yalnız lise olarak devam eden Kabataş Erkek Lisesi binalarına, Feriye Sarayları’nın Beşiktaş Ortaokulu olarak kullanılan bugünkü yatakhane binası da pansiyon binası olarak eklendi. 1979-1980 öğretim yılında okula 42 kız öğrenci kaydedildi. Kız öğrenciler yalnız bir yıl okuduktan sonra Beşiktaş Ortaokulu’na nakledildiler.
1987’de Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı kuruldu. 1992-1993 öğretim yılında karma eğitime ve Yabancı Dil Ağırlıklı Türkçe Eğitim/Süper Lise programına geçildi, İngilizce hazırlık sınıfı açıldı. 1994-1995 yılından itibaren kız öğrencilere de yatılılık olanağı sağlandı. Okulun bitişiğindeki eski kömür deposu ve sonradan tekel deposu olan Feriye Karakolu ve Zaptiye Koğuşları 1989’da Kabataş Eğitim Vakfının çabalarıyla okul alanına dahil edildi. Burası restore edilerek 1995’ten itibaren Eğitim ve Kültür Sitesi olarak hizmet vermeye başladı.
1998-1999 öğretim yılından itibaren Kabataş Erkek Lisesi Anadolu Lisesi statüsünde eğitim yapmaktadır.
2006-2007 eğitim sezonu ile birlikte öğrenim süresi 5 yıla çıkarılmıştır.
2009 yılından itibaren birinci yabancı dil olarak Almanca eğitim veren iki sınıf açılmıştır.
2017’nin Haziran ayında yatakhane binasının depreme dayanıksız olduğundan restorasyon kararı alınmıştır. İstanbul Valiliği, sonradan yapılan ek binların yıkılacağını, tarihi yapıların ise restore edileceğini söylese de uzmanlar iş makinelerinin binanın tarihi yapısını zarar verdiğini belirtti. Günümüzde yatakhane binasında restorasyon çalışmaları devam edip erkek pansiyonları Üsküdar‘da, kız pansiyonları ise Ortaköy‘de hizmet vermeye devam etmektedir.
2022 yılında Kabataş Erkek Lisesi Cambridge Üniversitesi bazlı IGCSE adlı uluslararası programı yürürlüğe koymuştur.[2]
Sosyal etkinlikler
Kabataş Erkek Lisesi, akademik başarısının yanı sıra Türkiye‘de sosyal yönden en aktif olan okullardan biridir. Yaklaşık olarak 40 kulüp faaliyet göstermektedir.
Sosyal sorumluluk projesi olarak Van‘da bir okulla ‘Kardeş Okul’ bağı kurulmuş, karşılıklı olarak ziyaretler gerçekleştirilmektedir. Ayrıca engellilerle ilgili de birçok etkinlikte yer alan Kabataş Erkek Lisesi, 2011 yılından beri Best Buddies Türkiye projesine katılmakta, projeye katılan öğrencilerle engelli gençler arasında arkadaşlık bağları kurulmaktadır. Yine engellilerle ilgili olarak, okulun ‘Sosyal Sorumluluk ve Dayanışma Kulübü’, ilgilenen öğrencilere işaret dili öğretmektedir.
Okuldaki İngilizce Kulübü adı altında çalışan Avrupa Gençlik Parlamentosu Kulübü (EYP) ve Model Birleşmiş Milletler Kulübü (MUN) kulüpleri vardır. Bu iki kulüp şu ana kadar okulda pek çok konferans organize etmiştir.
Almanca Kulübü’nde ise Almanya-Türkiye arası öğrenci değişimi ve çevreye duyarlılığı kapsayan Çevrecilikle Kurulan Köprüler (UBB) ve pek çok ülkeden öğrencilerin katılımıyla kültürel etkileşimin ve yine çevre duyarlılığının sağlandığı Comenius projeleri yürütülmektedir.
Robotik takımı, uluslararası olarak her sene düzenlenen FRC yarışmasına katılmakta ve önemli başarılar elde etmektedir. Üyelerine gerekli eğitimleri sağlamaktadır.
Junior Achievement kulübü uluslararası olarak düzenlenen JA yarışmasına katılarak önemli başarılar elde etmesinin yanı sıra yaptığı etkinliklerle de önemli işlere imza atmaktadır.
Kültür Edebiyat ve Yayın Kulübü, Kabataş mezunu ve edebiyat öğretmeni Behçet Necatigil anısına 2010 yılından itibaren her yıl İstanbul liseler arası Behçet Necatigil Şiir Yarışması düzenlemektedir. 2019 yılından itibaren 1952-56 yılları arasında çıkmış Dönüm dergisi tekrar yayın hayatına kavuşturulmuş, 2021 itibarıyla üçüncü sayısı yayımlanmıştır. Yine Kabataş’ta öğretmenlik yapmış Ömer Seyfettin anısına her yıl İstanbul liseler arası Ömer Seyfettin Öykü Yarışması düzenlenmektedir.
Ayrıca Satranç kulübü altında yer alan Kabataş Erkek Lisesi Satranç takımı 2017-2018 eğitim yılı okullararası Türkiye Satranç Şampiyonası Gençler Genel kategorisi 1.si Gençler Kızlar 3.sü olmuştur.
Mezun kuruluşları
- Kabataşlılar Derneği
- Kabataş Mezun ve Mensupları Derneği
- İstanbul Kabataş Erkek Liseliler Derneği (İSKADER)
- Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı (KELEV)
- Antalya Kabataşlılar Derneği
- Ankara Kabataş Erkek Lisesi Mezunları Derneği
- Trakya Kabataşlılar Derneği
Müdürleri
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi
- Hasan Tahsin Ayni (1908-1908)
- Lütfü Emiroğlu (1908-1911)
- Hüseyin Mazım (1911-1914)
- M. Sait Erkol (1914-1917)
- Abdülkerim Nadir (1917-1922)
Türkiye Cumhuriyeti Dönemi
- M. Edip Ergun (1922-1931)
- Mahmut Ekrem (1931-1932)
- Nuri Onur (1932-1949)
- Cemal Artüz (1949-1951)
- Faik Dranaz (1951-1958)
- Adnan Dinçer (1958-1974)
- M. Nihat Tünaydın (1974-1980)
- A. Azmi Güler (1980-1985)
- Korel Haksun (1985-2005)
- Recep Memiş (2005-2010)
- Uğur Açıkgöz (2010-2012)
- Fatih Güldal (2015-2018)
- Selman Küçük (2018-2021)
- Muharrem Bayrak (2021-)
Kayda değer öğretmenleri
- Hüseyin Nihal Atsız Yazar (Yardımcı Öğretmen)
- Faruk Nafiz Çamlıbel Yazar
- Hikmet Turan Dağlıoğlu Yazar, Antalya milletvekili
- Zeki Ömer Defne Şair
- Memduh Şevket Esendal Yazar ve siyaset adamı
- Reşat Nuri Güntekin Yazar
- İskilipli Atıf Hoca Kurucu öğretmenlerinden
- Behçet Necatigil Yazar
- Fuat Köprülü Yazar
- Ömer Seyfettin Yazar
- Suna Tanaltay Psikolog
- Samih Nafiz Tansu Yazar
- Ali Canip Yöntem Şair ve Yazar
Galeri
- 1911 – Meksika Devrimi: 20. yüzyılın ilk büyük devrimi gerçekleşti.
- 1919 – Fransızlar Kozan‘ı işgal etti.
Kozan | |
---|---|
![]() Türkiye’de yeri |
|
![]() İlçe sınırları haritası |
|
Ülke | Türkiye |
İl | Adana |
Coğrafi bölge | Akdeniz Bölgesi |
İdare | |
• Kaymakam | Bahattin Alp Arslankörü |
• Belediye başkanı | Mustafa Atlı (MHP) [1] |
Yüzölçümü | |
• Toplam | 1690 km² |
Rakım | 120 m |
Nüfus
(2018)
|
|
• Toplam | 130.495 |
• Kır | – |
• Şehir | 132.974 |
Zaman dilimi | UTC+03.00 (TSİ) |
Posta kodu | 01510 |
İl alan kodu | 0322 |
İl plaka kodu | 01 |
Resmî site
Belediye |
Kozan, Adana ilinin bir ilçesidir. Adana ovasının Yukarı Ova denilen kısmında düz arazinin tepelik bölgeye geçtiği kesimde kurulmuş olup, il merkezine uzaklığı 73 km’dir. İlçe kuzeyde Kayseri, Yahyalı, Feke, Saimbeyli; doğuda Osmaniye, Kadirli; güneyde Ceyhan, İmamoğlu; Batıda Aladağ ilçeleriyle çevrilmiştir. İlçenin yüzölçümü 1690 km²’dir. Adana’nın, metropoller, hariç iki büyük ilçesinden birisidir. Ayrıca Adana İl Sınırları içindeki en geniş ilçe durumundadır. Tarih boyunca önemli bir yerleşim olan Kozan Kilikya Ermeni Krallığı‘nın başkentliğini yapmış olup Osmanlı ile Cumhuriyet döneminde 1926’ya kadar vilayetlik yapmıştır. Ancak 1926’da bazı milletvekilleri yüzünden vilayetliği lağvedilmiştir. Ayrıca vilayetken Fevzi Çakmak‘ı TBMM’ye milletvekili olarak göndermiştir.
Profesyonel liglerde oynayan tek takımı Kozanspor’dur. Bölgesel Amatör Ligde mücadele etmektedir. Kulüp tarihi boyunca bir 3. Lig bir Bölgesel Amatör Lig arası gidip gelse de 2015 yılında 3. Lige yükselmiş ve bir daha hiç düşmemiştir. İç saha maçlarını İsmet Atlı Stadında oynar.
İlçenin Kozan Dağı, Dengin Yoktur Kozan ve Kozan gibi çok sayıda tanıdık türküleri bulunmaktadır. Otağ TV adında bir televizyon kanalı, Kozan FM ve Sis FM adında da iki radyosu bulunmaktadır. 7 adet yerel gazetesi bulunan Kozan, İnternet haberciliğinde birçok ilden ileri durumdadır. Eğitimde de oldukça iyi olan Kozan’ın Okuryazarlık Oranı birçok ilçeden yüksektir. İlçede Çukurova Üniversitesi‘ne bağlı yüksekokul mevcuttur. İlçeye 4 yıllık fakülte kurulmuştur. Ekonomide de yükselen güç olan Kozan’da Kozan Organize Sanayi Bölgesi bulunmaktadır. Türkiye’nin birçok yerinde Kozan’dan göç etmiş olanların kurmuş olduğu, Kozan adını taşıyan yerleşim yerleri de mevcuttur (Kozanlı, Kulu, Kozanlı, Soma, Kozan, Çandır, Kozan, Serik, Hacılar vb).
Etimoloji
Şehrin bilinen en eski ismi Sis veya Siski’dir. Roma kontrolü altında şehire Flavias veya Flaviopolis denilmiştir.[2] Bizans döneminde ise şehrin eski Yunanca ismi olan Sision (Σίσιον) yaygınlık kazanmıştır.[3] Ermenicede şehre Sis (Սիս) veya Sissu denilmiştir. Şehre Kozan (Osmanlıca: قوزان) isminin verilmesi, aslen Gaziantep’in Kozan köyü kökenli Kozanoğlu Hanedanı’na (1689-1865) dayanmaktadır.[4]
Kozan adı eski Türkçede aynı zamanda bazı boyların totemi olan “Yaban Tavşanı” (İng. jack Rabbit, Hare) anlamına gelir. Genellikle Ogur Türkçesinde çok eskiden kullanılan “Ksoran” biçiminin, Ogur-Oğuz değişimiyle yani –r ve –s/z değişimiyle “Kozan” şeklini almasıyla oluşmuştur. Diğer Kuzey Türkçelerinde çoğunlukla “Kıyan-Kuyan-Koyon-Köyön-Kodan-koygun” biçiminde görülen bu kelime Türkiye’de Orta Anadolu’da “Göcen-Gocen-Gozan” biçiminde fakat “Yaban Tavşanı Yavrusu” anlamında kullanılır. Orta Çağ’dan önce kaydı yoktur fakat kesinlikle iki nedenden dolayı daha eskidir. 1- bazı kuzey-doğu formları çok eski bir biçimi olan *Koḏan (Kozan) şeklindedir. 2- *Kuyan kelimesi Çuvaşca’daki (Ogur) eski *X/Ksoran biçiminin daha yeni bir formunun oldukça eski bir kanıtıdır ki burada –r ve -ḏ yani –s/z değişiminden dolayı *Koḏan (Kozan) biçimini alır. Diğer formları ise; Teleüt: Koyon/Köyön, Khakas: Kozan/Xozan, Tuva: Kodan/Koygun, Türkmen: Tawşan/ Dawuşğan, Bulgar: Tawşan ve Kıyan/Kuyan, biçimindedir.[5] Ayrıca; Eski Uygurcada (8. yy.): Koyan/koyun, Çağataycada PdC: Koyan, Harezm’de: koyan, Codex Cumanicus’ta: Koyan, Biruni’de: Tuşkan, Kaşgarlı’da: Tavyişgan, «Imennik» Yıl 866 (Bul): Dvansh, Dovshon, Tatar: Kuyan, Taushan ve Karaçay-Balkar: K’on, olarak kayıtlıdır. Modern lehçelerde ise; Başkurd: kuyan, Nogay: Koyan, Kazak: Koyan, Kırgız: Koyon, Karakalpak: koyan, Altay: koyon / köyön, Leb (Lop/Karluk): koyon / köyön, Koyb: kozan, Sakha: Kozan, Şor: Kozan, Hakas: Hozan ve bazı orta kuzey, orta güney ve kuzey batı lehçelerinde koyan vb. biçimlerdedir.[6]
Nüfus
1893 yılında Osmanlı Devleti tarafından yapılan nüfus sayımına göre Sis (Kozan) kazasının nüfusu 32.507 kişidir. Bunun %56’sı Müslümanlardan (çoğunluğu Türk), %43’ü Gayrimüslimlerden (çoğunluğu Ermeni) oluşmaktaydı.[7] Kazada 18.338 Türk (Müslüman), 14.026 Ermeni, 56 Katolik ve 87 Protestan yaşamaktaydı.[7] Aynı yılda Kozan sancağının toplam nüfusu 84.312 idi. Bunlardan 55.269 (%66) Müslüman ve 29.043 (%34) gayrimüslim idi.[7]
İlçenin nüfusu 31 Aralık 2020 tarihinde açıklanan ADNKS kesin sonuçlarına göre 132.974’tür.
- 1921 – Artvin‘in düşman işgalinden kurtuluşu.
- 1921 – Ardanuç ve Borçka‘nın düşman işgalinden kurtuluşu.
- 1920 – Kadirli‘nin düşman işgalinden kurtuluşu.
- 1925 – Şeyh Said‘in emrindeki 5000 kişilik bir kuvvet, Diyarbakır‘a saldırdı.
- 1925 – İstiklal Mahkemeleri üyeleri, yapılan seçimlerle belirlendi. Denizli Milletvekili Mazhar Müfit Bey (Kansu) Mahkeme Başkanlığına, Karesi Milletvekili Süreyya Bey (Özgeevren) savcılığa getirildi. Urfa Milletvekili Ali Saip (Ursavaş) ve Kırşehir Milletvekili Lüfi Müfit beyler ise asil üyeliğe seçildi.
- 1927 – İstiklal Mahkemeleri‘nin görevi fiilen sona erdi. Tamamen ortadan kalkması ancak 1948’de gerçekleşti.

İstiklâl mahkemesi, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı çalanları, casusları, asker kaçaklarını ve bağımsızlık hareketini engelleme amacıyla propaganda yapanları yargılamak için, çıkarılan özel bir kanunla ilk olarak 18 Eylül 1920 tarihinde kurulan mahkemelerdir. İlk dönem İstiklâl Mahkemeleri, Ankara‘daki hariç olmak üzere 17 Şubat 1921 tarihinde kapatıldı. İkinci dönem İstiklâl Mahkemeleri, çalışmalarına 30 Temmuz 1921’de başladı ve 1923’ün Ekim ayına dek faaliyetlerini sürdürdü. Üçüncü ve son dönem İstiklâl Mahkemeleri ise 1923 ile 1927 yılları arasında etkin oldu.
Kurtuluş Savaşı yıllarında görev yapan birinci dönem İstiklâl Mahkemeleri dışında daha sonraları da dönemlerine göre farklı vazifeler yürüten İstiklâl Mahkemeleri kurulmuştur. Sonradan kurulan bu mahkemeler birer devrim mahkemesi niteliğindedir. Uğur Mumcu‘ya göre bu kurumlar mahkeme değil, savaş ve ihtilal gibi özel durumlarda isyancı, bozguncu ve karşı devrimcilerin yargılandığı anti-demokratik “infaz kurulları”dır.[1]
Arka plan
Yunan ordusu karşısında asker kaçakları sebebiyle düzenli bir ordu kurulamıyordu. Karşılarında duracak bir güç olmadığından Yunan ordusu hiçbir direnişle karşılaşmadan ilerleyebiliyordu. Halife ve saltanat propagandası yapanlar halkın millî direniş kuvvetlerine katılmasını olumsuz etkiliyordu.[2][3][4] Cemiyet-i Müderrisin tarafından yayınlandığı izlenimi veren, Kuvâ-yi Milliye hakkındaki olumsuz bir fetva, Yunan uçakları tarafından Anadolu’ya atılıyordu. Asker kaçaklarından meydana gelen çeteler köy ve kazaları soyuyordu.
Büyük Millet Meclisi tarafından 29 Nisan 1920 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarılmıştı. Bu kanun cürümleri ve vatana ihanet niteliğindeki suçları önlemeye yeterli gelmemişti. İhtilal ve savaş koşullarında sivil mahkemelerin ve harp divanlarının çalışma usulleri bir caydırıcılık unsuru taşımıyordu. Kanunsuzlukların önüne geçilemiyor en önemlisi hem Yunan ordusunun Anadolu’daki ilerleyişi karşısında düzenli bir ordu çıkarılamıyor hem de asker kaçakları çeteler oluşturarak soygun yol kesme gibi suçlar işliyor ve iç isyanların insan kaynağı oluyordu. Asker kaçağı yakalansa bile cephede ölmek yerine hapse girmek daha çok işine geliyordu.
Kuruluşu

ile ilgili metin bulabilirsiniz.

ile ilgili metin bulabilirsiniz.
Hiyânet-i Vataniye Kanunu, 4 aydır yürürlükte olduğu halde Dr. Tevfik Rüştü Bey, asker kaçakları, bozguncu ve casusların ve çoğunlukla firarilerden kurulu çetelerin önlenebilmesi için İhtilal Mahkemelerinin kurulmasını önerdi. Refik Şevki Bey bu fikre destek verdi ancak isminin İstiklâl Mahkemeleri olmasının daha uygun olacağını bildirdi. 2 Eylül 1920 tarihinde “Firar Ceraimini İrtikâp Edenler Hakkında Kanun Tasarısı” isimli yasa teklifi incelenmek üzere Millî Savunma encümenine verildi. Encümen bir karara varamadığı için Millî Savunma Bakanı Ferik Fevzi (Çakmak) meclise Şimdiki durum dolayısıyla ve görülen lüzum ve olağanüstü ihtiyaca dayanarak savaş zamanına ait olmak üzere firariler hakkındaki kanun önergesini meclise sundu.[5]
TBMM‘nin, 18 Eylül 1920 tarih ve 42 sayılı kararı ile kaçak erat ve casusların yargılanmasıyla görevli olmak üzere İstiklâl Mahkemeleri kurulması kararına dayanmaktadır. Mahkeme üyeleri, Millet Meclisinden oluşmuştur. Savaş şartlarında bozgun, yağma ve casusluk gibi vatana ihanet niteliğinde kabul edilen suçları önleyebilmek ve acil hükümler verebilmek için Millet Meclisi tarafından özel kanunla ihdas edilmiştir.
Birinci dönem
18 Eylül 1920 ile 17 Şubat 1921 tarihleri arasında görev yaptı. İstiklâl mahkemeleri yasasının kabulünden sonra Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa 14 istiklâl mahkemesi kurulması için öneride bulundu. Fakat sayı çok görüldüğü için 7 mahkeme bölgesi saptandı. Bir ay sonra Diyarbakır’a da bir mahkeme kurulması kabul edilince sayı sekize yükseldi: Ankara, Eskişehir, Konya, Isparta, Sivas, Kastamonu, Pozantı (Adana), Diyarbakır.
Mecliste yapılan oturumda, her mahkeme için aşağıdaki milletvekilleri seçilmiştir:
№ | İsim | Seçim bölgesi | Oy | Görevi |
---|---|---|---|---|
Ankara İstiklâl Mahkemesi | ||||
1 | “Kılıç” Ali Bey | Ayıntap | 58 | Aza |
2 | İhsan Bey | Cebelibereket | 45 | Reis |
3 | Hüseyin Bey | Elaziz | 41 | Aza |
4 | Cevdet Bey | Kütahya | 61 | Aza |
Eskişehir İstiklâl Mahkemesi | ||||
5 | Rasih Efendi | Antalya | 65 | Aza |
6 | Muhittin Baha Bey | Bursa | 73 | Aza |
7 | Haydar Bey | Kütahya | 54 | Aza |
8 | Yusuf Bey | Denizli | 41 | Reis |
Konya İstiklâl Mahkemesi | ||||
9 | Tevfik Efendi | Kengiri | 73 | Aza |
10 | Osman Nuri Bey | Bursa | 57 | Reis |
11 | Hacı Tahir Efendi | Isparta | 31 | Aza |
Isparta İstiklâl Mahkemesi | ||||
12 | Hamit Bey | Biga | 76 | Reis |
13 | Hamdi Bey | Biga | 41 | Aza |
14 | Hüsrev Sami Bey | Eskişehir | 73 | Aza |
15 | Tahsin Bey | Maraş | 49 | Aza |
Sivas İstiklâl Mahkemesi | ||||
16 | Mustafa Necati Bey | Saruhan | 89 | Aza |
17 | Emin Bey | Canik | 55 | Reis |
18 | Necati Bey | Bursa | 56 | Aza |
19 | Mustafa Zeki Bey | Dersim | 44 | Aza |
Kastamonu İstiklâl Mahkemesi | ||||
20 | Refik Şevket Bey | Saruhan | 89 | Aza |
21 | Dr. Fikret Bey | Kozan | 37 | Aza |
22 | Yusuf Ziya Bey | Bitlis | 51 | Aza |
23 | Necip Bey | Mardin | 30 | Reis |
Pozantı İstiklâl Mahkemesi | ||||
24 | Atıf Bey | Bayazıt | 37 | Aza |
25 | Abdülkadir Kemali Bey | Kastamonu | 60 | Reis |
26 | Şevki Bey | İçel | 48 | Aza |
27 | Sırrı Bey | Ergani | 31 | Aza |
Diyarbekir İstiklâl Mahkemesi | ||||
28 | Sıtkı Bey | Bayazıt | 37 | |
29 | Şeyh Servet Efendi | Bursa | – | |
30 | Sıddık Bey | Çorum | 58 |
Canik milletvekili Nafiz Bey ve Bitlis milletvekili Vehbi Öztekin İstiklâl Mahkemesi üyeliklerine seçilmişler ancak göreve gitmemişlerdir.[6] Refik Şevket Bey, Konya İstiklâl Mahkemesine seçilmişken Tevfik Rüştü Bey ile Dr. Fikret Bey’in ricası ile Kastamonu İstiklâl Mahkemesine geçmiştir.[7]
İkinci dönem
30 Temmuz 1921 tarihi ile 1923 Ekim ayı arasında çalışmıştır.[8] İlk olarak 19 Ağustos 1921 tarihinde Kastamonu’da, 12 Ağustos 1921 tarihinde Konya’da, 17 Ağustos 1921 Samsun, 22 Eylül 1921 tarihinde Yozgat’ta kuruldu. İkinci istiklâl mahkemelerinde asker kaçakları, Kurtuluş Savaşında düşmana yardım edenler ve isyan çıkaranlar yargılandı.
24.7.1921’de seçilen İstiklâl Mahkemeleri üyelerinden bir kısmı, bir süre sonra istifa edip ayrıldılar. Yerlerine yeni üyeler Başkomutan tarafından atandı. Yine Başkomutanın emriyle, duyulan lüzum üzerine 8.9.1921’de Yozgat İstiklâl Mahkemesi kuruldu. Ankara İstiklâl Mahkemesi ile birlikte bu dönemde beş İstiklâl Mahkemesi görev yaptı. Son duruma göre şu şekilde dağılıyordu:[9]
1. Ankara İstiklâl Mahkemesi: Mahkeme kaldırılmadığı için yeni üye seçimi yapılmadı. Aynı kadro ile çalıştı.
2. Konya İstiklâl Mahkemesi:
- Hacim Muhiddin Bey (Karasi) 13.8.1921
- Muhiddin Baha Bey (Bursa) 13.8.1921
- Ali Saib Bey (Urfa) 13.8.1921 9.1.1921 istifa
- Yusuf Bey (Denizli) 13.8.1921
- Ali Rıza Efendi (İçel) 31.1.1922 Başkomutanın emriyle
3. Kastamonu İstiklâl Mahkemesi:
- Mustafa Necati Bey (Saruhan) 13.8.1921
- Neşet Bey (Kengiri) 13.8.1921
- Hamdi Bey (Canik) 13.8.1921
- Mahmud Esad Bey (İzmir) 13.8.1921 15.8.1921 istifa
- Hamdi Bey (Trabzon) 8.9.1921 Başkomutanın emriyle
4. Samsun İstiklâl Mahkemesi:
- Emin Bey (Canik) 13.8.1921
- Necati Bey (Bursa) 13.8.1921
- Veli Bey (Burdur) 13.8.1921
- Şevket Bey (Sinop) 13.8.1921
- Bahri Bey (Yozgat) 9.9.1921 Başkomutanın emriyle
5. Yozgat İstiklâl Mahkemesi: 8.9.192l Başkomutanın emriyle
- Refik Bey (Konya)
- Ethem Fehmi Bey (Menteşe) istifa etmiş, yerine Mazhar Bey
- Ahmet Mazhar Bey (İstanbul) vazifesine gitmedi
- Ziya Hurşit Bey (Lâzistan) vazifesine gitmedi
- Mazhar Müfit Bey (Hakkâri)
- Necip Ali Bey 9.11.1921 Başkumandan’m emri
Üçüncü dönem
1923 ile 1927 yıllarında çalıştı. İsyanlarda ve olağanüstü hâllerde kurulmuştur. 6 Nisan 1925 tarihinde Diyarbakır’da Şeyh Said İsyanı sonrasında Şark İstiklâl Mahkemesi kurulmuştur bu mahkemeler hilafet ve saltanat yıkılmasına itiraz edenleri, kılık kıyafet ve şapka kanunu reddedenleri ve Cumhuriyetin ilanını eleştirenleri yargılamak için İstanbul ve Ankara’da kurulmuştur. Mustafa Kemal Paşa’ya 14 Haziran 1926 tarihinde yapılması planlanan İzmir Suikastı‘nın ardından önce İzmir’de, birkaç gün sonra ise Ankara’da kurulmuştur. Ankara İstiklâl Mahkemesi isyan bölgesi İstiklâl Mahkemesi’yle birlikte 7 Mart 1927’de kapatıldı. Görev yaptığı iki yıl içinde 2436 kişiyi yargılayan mahkeme toplam 240 kişiyi idama mahkûm etti. Ancak asker kaçaklarıyla ilgili kararlar ve sıkıyönetim mahkemelerinin verdiği idam kararları bu sayıya dahil değildir (Aybars, II, 474).
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2 Mart 1927 tarih ve 979 sayılı kanunla Takrîr-i Sükûn Kanunu’nun 4 Mart 1929 tarihine kadar yürürlükte kalmasına karar verdi. İstiklâl Mehâkimi Kanunu ve ekleri ise ancak 4 Mayıs 1949 tarih ve 5384 sayılı kanunla yürürlükten kaldırıldı. Fakat 1927-1949 yılları arasında herhangi bir İstiklâl mahkemesi kurulmadı.
Cezalar
Cezalardaki amaç asker kaçaklarını cepheye döndürmekti. Ancak ağır suç işlemiş olanlar, askerden firar etmeyi alışkanlık haline getirenler ile firarları teşvik edenler ve yardım edenler suçlarının ağırlığına göre cezalar alıyorlardı. Sadece birkaç kez kaçmış askerlere halka açık bir yerde ve doktor gözetiminde 40-100 değnek cezası veriliyor, künyelerine de kaçak olduğu tekrar kaçması halinde idam edileceği yazılıyordu.
Kaçağın idam edilmesi en ağır cezaydı. Bunun dışında evinin yakılması, firari dönene kadar ailesinden birisinin kendisi yerine asker alınması yanında eğer yaşadığı mahallenin muhtarı veya imamı kaçağı yetkililere haber vermezse ağır para ve hapis cezası alıyordu. Rüşvet karşılığı firari askeri koruyan devlet görevlileri görevlerinden alınıyor ve 15-25 sene ağır hapis cezası veriliyordu. Eğer kaçağı hem haber vermemiş hem de saklamışsa daha ağır hapis cezası alıyordu. Rum asıllı Osmanlı vatandaşları esir düştüklerinde haklarında soruşturma yapılıyor Osmanlı vatandaşı olanlar sadece asker kaçağı değil aynı zamanda vatan haini olarak yargılanıyor ve suçlu bulunursa idam ediliyordu. Türk askerî birliklerine sabotaj yapan yerli Rumlar da yargılandı. Bu mahkemelerde 59 yerli Rum bu suçtan vatan haini olarak yargılandı ve idam edildi.
Suçlar
- Vatana ihanet ve ayaklanma
- Casusluk
- Bozgunculuk ve aleyhine propaganda
- Görevi kötüye kullanma
- Halka eziyet ve baskı
- Asker ailesine saldırı
- Tekalif-i Milliye’den mal kaçırmak
- Cinayet
- Adam Yaralama
- Düşman işgalinin yarattığı koşullardan istifade edip kanunsuz hareketlerde bulunmak
- Düşmana yardım ve düşmanla iş birliği
- Düşman ordusuna katılmak
İstanbul Hükûmeti, İngilizler ile iş birliği yapıp iç isyanlar çıkarıyorlardı.[10] Sait Molla’dan ele geçen belgelerde isyan bölgelerine paralar gönderildiği ve İngiliz Muhipler Cemiyeti Başkanı Rahip Frew’a gelişmeleri bildirdiği ortaya çıkmıştı. İngiliz ajanı Mustafa Sagir Ankara’da yakalanmış ve deşifre edilmişti. Damat Ferit Paşa, sadrazam olduğunda Kuvâ-yi Milliye’ye karşı alınacak tedbirleri görüşmek üzere İngiliz Başkomiseri Robbeck ile görüştü.[11][12] Bu isyanlara katılan elebaşılara idam cezası veriliyordu.
Casuslara eğer suçu sabitse idam cezası veriliyordu. Delil yetersizse sürgün veya beraat kararı veriliyordu. Bunlardan en tanınmışı Hint asıllı Müslüman bir İngiliz vatandaşı olan Mustafa Sagir idi.[13]
Tartışmalar
Kurtuluş Savaşı sırasında savaşın kazanılması için ve sonra Türk Devrimi’ne karşı yapılan saldırı ve müdahalelerin önlenmesi gayesiyle çalışmıştır. Dünyadaki devrim mahkemeleri örneklerine göre verdiği cezalar bakımından en az ölüm cezası vermiş mahkemelerdir. Örneğin Fransız Devrimi’nde 1793 yılında 17.000 kişi yargılanıp idam edilmiştir.[14] Yargılanmadan idam edilenler ile birlikte Fransız Devrimi‘nde bir yılda 40.000 kişi infaz edilmiştir. Rus Devrimi‘nde ise aristokrat ve burjuva sınıfından on binlerce kişi öldürülmüştür.
Ergün Aybars İstiklâl Mahkemeleri isimli çalışmasında bu mahkemelerinin Türk Devriminin bir parçası olduklarını ve bu devrimi gerçekleştirmek için çalıştıklarının unutulmaması gerektiğini yazmıştır.[15] İstiklâl mahkemelerinin verdiği idam kararı Ergün Aybars’a göre birinci dönemde resmi kayıtlara göre gerçekleşen infaz 1054, İsyan bölgesi dahil ikinci ve üçüncü dönem mahkemelerin verdiği azami infaz sayısı ise 576’dır. Toplamda bütün idam kararlarının sayısı 1.630 kişidir.[8]
Mahkemelerin niteliği
İstiklâl mahkemelerinin en temel karakteri yargılananların itiraz yani temyiz hakkının bulunmamasıdır. Mahkemelerde yargılananların birçoğu aynı gün-hafta içerisinde tutuklanır, yargılanır ve cezaları infaz edilirdi.
Ergün Aybars, 1975 baskılı İstiklâl Mahkemeleri adlı kitabında şu yorumda bulunur: Dünyadaki devrim mahkemeleri içinde en adil hüküm verdiklerini ve yasalara en çok bağlı çalıştıklarını ve az kıyıcı olduklarını söyleyebileceğimiz İstiklâl Mahkemeleri, Türk Devrimi’ne, rejime karşı koymak isteyen her gerici ve olumsuz girişimi sert şekilde bastırmış, hiyânet-i vataniye, casusluk, karşıdevrimci ayaklanma, siyasi suikast gibi önemli davalar yanında eşkıya, şehir kabadayılığı, yolsuzluk ve rüşvet suçlarına karşı amansız bir çalışma göstermiştir.[16]
Okuma
- Mahmut Akyürekli, Şark İstiklal Mahkemesi (1925-1927) (Kitap Yayınevi, 2013)
- Tahir’ül-Mevlevi, Matbuat Alemindeki Hayatım – İstiklal Mahkemesi Hatıraları (Büyüyen Ay Yayınları, 2012)
- Ahmet Turan Alkan, İstiklal Mahkemeleri ve Sivas’ta Şapka İnkılabı Duruşmaları (Ötüken Neşriyat, 2011)
- Ahmet Süreyya Örgeevren, Şeyh Sait İsyanı ve Şark İstiklal Mahkemesi (Temel Yayınları, 2007)
- Fahrettin Gün, Eşref Edib İstiklal Mahkemelerinde (Beyan Yayınları, 2002)
- Cengizhan Halaçlı, Cumhuriyet Rejiminin Tesisi ve Devamlılığında İstiklal Mahkemelerinin Rolü (1923-1927) (Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2017)
- Cengizhan Halaçlı, İstiklal Mahkemeleri ve Cumhuriyet Rejimi, (Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık, 2020)
- 1945 – Amerikan I. Ordusu, Remagen Köprüsü’nden Ren Nehrini geçti.
- 1950 – Milletvekilleri adaylarının sayısı bütün tahminleri aştı, yalnız Elazığ‘dan 600 kişi aday oldu.
- 1951 – İran Başbakanı General Ali Razmara, radikal dinci bir militan tarafından öldürüldü.
- 1952 – Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü ve 222 arkadaşı, Anayasa‘nın dilini yaşayan dile dönüştürmek için DP Meclis Grubu adına bir önerge hazırlayarak Meclise sundular. Önergede, değiştirilmesi gereken kelimeler arasında suç, bakanlar kurulu, devrim, ivedilik gibi kelimeler yer alıyordu.
- 1954 – Basın ve radyo yoluyla işlenecek suçların kapsamının genişletilmesi ve cezaların arttırılması hakkındaki kanun tasarısı, Mecliste görüşüldü. Tasarı, gazetecilere iddialarını ispat hakkı tanımıyordu.
- 1954 – Petrol işletmeciliğini, yabancı sermayeye açan Petrol Yasası kabul edildi. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü kuruldu.
- 1957 – Ankara sokaklarında rock and roll: Gece sinemasından çıkan gençler, Bulvarda rock and roll yapmaya başlayınca zabıta tarafından durduruldular.
- 1958 – Akis dergisi toplatıldı; derginin satışı sekiz saat sonra serbest bırakıldı.
- 1959 – Yargıtay, “Nalıncı Keseri” başlıklı yazı nedeniyle Ulus gazetesi başyazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Yazı İşleri Müdürü Ülkü Erman hakkında, Ankara Toplu Basın Mahkemesi’nin verdiği mahkûmiyet kararını bozdu.
- 1960 – Vatan gazetesi Başyazarı Ahmet Emin Yalman, “Pulliam” davasından aldığı 15 ay 16 günlük hapis cezasını çekmek üzere cezaevine girdi. Yalman, 4 gün sonra hastaneye kaldırıldı.
- 1961 – Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, yayımladığı mesajda şöyle dedi. “Namlularını daima temiz ve süngülerini daima parlak tutan ordumuzun her türlü engelleri yok etme azmi ile bugünkü hedefi, demokrasiyi ulusuna teslim etmektir.”
- 1963 – Anayasa Mahkemesi, İş Kanunu’ndaki grev yasağını iptal etti.
- 1966 – Erzurum ve Muş’ta meydana gelen depremde; 15 kişi öldü, 25 kişi de yaralandı ve 2380 ev yıkıldı.
- 1973 – İsmail Beşikçi, komünizm propagandasında 8 yıl hapse mahkûm oldu.
- 1977 – Pakistan‘da seçimleri, Zülfikar Ali Butto kazandı.
- 1978 – Orgeneral Kenan Evren, Türk Genelkurmay Başkanlığı görevine resmen başladı.
- 1979 – ABD uzay aracı Voyager I, Jüpiter ve Uranüs‘ün Satürn gibi halkalara sahip olduğunu keşfetti. Voyager I, Jüpiter‘in halkalı resimlerini dünyaya gönderdi.
- 1979 – İstanbul‘da Taksim Meydanı‘na Sular İdaresi’nin bulunduğu yere cami yapılması için, “Taksim Camii Şerifi ve Külliyesini Yaptırma ve Yaşatma Derneği” kuruldu.
- 1979 – Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında, petrol anlaşması imzalandı.
- 1983 – Ahmet Necdet Sezer, Yargıtay üyeliğine seçildi.
- 1984 – Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi, kapatılan Milliyetçi Hareket Partisi‘nin (MHP) Genel Başkanı Alparslan Türkeş‘in tahliyesini 23. kez reddetti.
- 1984 – KKTC bayrağı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi tarafından onaylandı.
- 1984 – Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla, Gölcük Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılanan şair Arif Damar beraat etti.
- 1989 – Anayasa Mahkemesi, üniversitelerde “dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılmasını” serbest bırakan yasayı iptal etti.
- 1989 – İran, Birleşik Krallık ile diplomatik ilişkilerini kesti.
- 1989 – Çin, Lhasa–Tibet‘te sıkıyönetim ilan etti.
- 1990 – Hürriyet gazetesi Yönetim Kurulu üyesi, gazeteci yazar Çetin Emeç ve şoförü Ali Sinan Ercan, uğradıkları silahlı saldırıda yaşamlarını yitirdi. 6 yıl sonra 9 Mart 1996‘da Emeç’i vuran İslami Hareket Örgütü sorumlusu İrfan Çağırıcı, İstanbul‘da yakalandı.
- 1992 – İsrail Büyükelçiliği Koruma Amiri, Ankara‘da otomobiline konan uzaktan kumandalı bombanın patlaması sonucu öldü.
- 1993 – İstanbul‘da bir grup kadın, savaşlarda kadına tecavüze ve devletin kadın bedeni üzerindeki denetimine dikkat çekmek için Beyoğlu‘nda bir sokak sergisi açtı. Aynı grup, İstiklal Caddesi‘nde, devletin kadın bedeni üzerindeki denetimini simgeleyen ve ilgili yasal düzenlemeleri içeren ferman biçiminde bir bildiri de dağıttı.
- 1994 – Moldova‘da yapılan referandum sonucu, halkın yüzde 90’ı Romanya‘yla birleşmeyi reddetti.
- 1997 – İskenderun Cezaevi’nden sol görüşlü 28 mahkûm tünel kazarak kaçtı, firarilerden 8’i yakalandı.
- 1997 – İstanbul DGM, Avrasya feribotunu kaçıran 9 kişiye, sekiz yıl on ay yirmişer gün hapis cezası verdi.
- 1997 – Jean-Dominique Bauby‘nin göz kapakları yardımıyla yazdırdığı kitabı, Kelebek ve Dalgıç Giysisi satışa çıktı.
- 2014 – Ergenekon davasından yargılanan İlker Başbuğ, 26 ay sonra hak ihlali gerekçesiyle tahliye edildi.
wikipedia.org