Herhangi bir metni seçin ve dinlemek için simgeye tıklayın!

18 Şubat tarihinde yaşanmış olaylar

18 Şubat, Tarihte Bugün Miladi takvime göre yılın 49. günüdür.
Ocak – Şubat – Mart
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29

Olaylar

Uzay mekiği Enterprise
  • 1451 – Fatih Sultan Mehmet, ikinci kez tahta çıktı.
II. Mehmed
Fâtih Sultan Mehmed
محمد ثانى
Kayser-i Rûm· Ebû’l-Feth
Fâtih  ·Han·Sultan

II. Mehmed’in 1479’da İtalyan ressam Gentile Bellini’ye yaptırdığı portresi.
7. Osmanlı Padişahı
Birinci saltanatı
Hüküm süresi Ağustos 1444 – Eylül 1446
Önce gelen II. Murad
Sonra gelen II. Murad
İkinci saltanatı
Hüküm süresi 3 Şubat 1451 – 3 Mayıs 1481
Önce gelen II. Murad
Sonra gelen II. Bayezid
Doğum 30 Mart 1432
Edirne, Rumeli Eyaleti, Osmanlı Devleti
Ölüm 3 Mayıs 1481 (49 yaşında)
Gebze yakınları,[a] Anadolu Eyaleti, Osmanlı İmparatorluğu
Defin 22 Mayıs 1481
Fatih Camii, İstanbul, Türkiye
Eş(ler)i Emine Gülbahar Hatun
Gülşah Hatun
Helena Hatun
Alexias Hatun
Sitti Mükrîme Hatun
Hatice Hatun
Çiçek Hatun
Anna Hatun
Çocuk(lar)ı II. Bayezid
Cem Sultan
Şehzade Mustafa
Gevherhan Hatun
Tam adı
Meḥemmed bin Murad Han
Hanedan Osmanlı Hanedanı
Babası II. Murad
Annesi Hüma Hatun
Dini Sünni İslam
İmza

II. Mehmed (Osmanlıca: محمد ثانىromanize: Meḥemmed-i Sânî) veya bilinen adıyla Fatih Sultan Mehmed ya da kısaca Fatih (30 Mart 1432, Edirne – 3 Mayıs 1481, Gebze), Osmanlı İmparatorluğu’nun 7. padişahıdır. İlk olarak 1444-1446 yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 1451’den 1481 yılındaki ölümüne kadar 30 yıl boyunca hüküm sürdü. 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul’u fethetti ve yaklaşık bin yıllık Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’na son verdi. Fetihten sonra “Fâtih” ünvanıyla anılmaya başladı. Bu olay, birçok uzman kişi tarafından Orta Çağ’ın sonu ve Yeni Çağ’ın başlangıcına neden olan tarihî olaylardan biri olarak görülmektedir.

II. Mehmed, 30 Mart 1432 tarihinde Edirne’de doğdu. Babası altıncı Osmanlı padişahı II. Murad, annesi ise Hüma Hatun’dur. Küçük yaşta tahsiline ve yetişmesine çok önem verilen Şehzade Mehmed, devrin en üstün âlimlerinden eğitim gördü. 11 yaşına geldiğinde idari yönden tecrübe kazanması için Manisa sancakbeyliğine tayin edildi. Felsefe, hadis, tefsir, fıkıh, kelâm, tarih, geometri ve matematik alanlarında fevkalâde yetişti. 1444 yılında II. Murad, tahtı 12 yaşındaki oğlu Mehmed’e devrederek Manisa’ya çekildi. Ancak Osmanlı tahtına küçük yaşta birisinin geçtiğini duyan Avrupa ülkeleri, bir kez daha Osmanlı topraklarına yöneldi. Bunun üzerine II. Murad, 1446 senesinde tekrar tahta geçti.

II. Mehmed, 1451 yılında babasının ölmesi üzerine 19 yaşında tekrar Osmanlı tahtına oturdu. Osmanlı donanmasını güçlendirip Konstantinopolis’e saldırmak için hazırlıklara başladı ve şehri 1453’te 21 yaşındayken fethedip Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’na son verdi. Ardından 1460’ta Mora Despotluğu’nu, 1461’de ise Trabzon İmparatorluğu’nu ele geçirip Bizans’ın son iki kalıntısını da egemenliği altına aldı. 1473’te, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ı Otlukbeli Muharebesi ile mağlup etti. Bunların yanı sıra, Anadolu’da ve Güneydoğu Avrupa’da fetihlerini sürdürüp Karaman ve çevresi, Sırbistan, Eflak, Bosna, Arnavutluk, Kırım gibi önemli bölgeleri Osmanlı İmparatorluğu’na kazandırdı. 1481 yılında Anadolu’ya doğru yeni bir sefere çıkan Sultan Mehmed, yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs 1481 tarihinde, Gebze yakınlarında yer alan Hünkârçayırı’ndaki ordugâhında 49 yaşındayken öldü. Mezarı İstanbul’un Fatih ilçesindeki Fatih Camii’nde yer almaktadır.

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u fethettikten sonra kendini “Roma hükümdarı” (Kayser-i Rûm) ilan etti ve hayatının geri kalanında Osmanlı Devleti’ni Roma İmparatorluğu’nun devamı olarak, kendini de imparatorluğun “yerine geçen” değil onu “devam ettiren” kişi olarak gördü. Saltanatı süresince birçok siyasi ve sosyal reform yapan II. Mehmed, döneminde çıkardığı kanunları ”Fâtih Kanunnâmesi” adıyla kitaplaştırıp yürürlüğe koydu.[4] Sanatı ve bilimi teşvik etti ve saltanatının sonlarına gelindiğinde, “yeniden inşa” programı sayesinde Konstantinopolis’i gelişen bir imparatorluk başkentine dönüştürdü.

İsimleri ve ünvanları

Fâtih Sultan Mehmed’in doğum adı olan Mehmed, İslam peygamberi Muhammed’in adından türemiş Arapça kökenli bir sözcüktür ve “övülen, methedilen, her türlü övgüye layık olan” anlamlarına gelmektedir.[5][6] Türkler Muhammed ismini “Mehemmed” diye telaffuz ettikleri için kaynakların bazılarında Mehemmed şeklinde geçmiş; sonra bu isim Mehmed, ondan sonra ise Mehmet olarak okunmaya başlanmıştır. Mehmed ismi ayrıca, Muhammed isminin kısaltılmış ve Türkçeleştirilmiş hâlidir.

  • 1695 – Osmanlı donanması, Sakız Adası’nı Venedikliler’den geri aldı.
  • 1856 – Islahat Fermanı yayınlandı.
30 Mart 1856’da Kırım Savaşı’nı sona erdiren Paris Antlaşması’nı imzalayarak fermanı yürürlüğe koyan Sadrazam Mehmed Emin Âli Paşa.

Islahat Fermanı veya Islâhat Hatt-ı Humâyûnu, Tanzimat’ın ilanından sonraki uygulamalarla ilgili olarak özellikle gayrimüslimlere yeni haklar tanıyan 18 Şubat 1856 tarihli hatt-ı hümâyun.

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde devletin yıkılmaktan kurtarılması amacıyla; siyasi kuruluşlar, kişi hakları ve yeni kurumların kurulması konularında yapılması tasarlanan köklü değişiklikler için Sultan Abdülmecid zamanında yayımlanan fermandır. Tanzimat Dönemi’nin önde gelen devlet adamlarından biri olan Sadrazam Mehmed Emin Âli Paşa tarafından büyük Avrupa devletlerinin arzuları doğrultusunda hazırlanarak yürürlüğe konmuştur.

İlan edilme sebebi, Tanzimat Fermanı ile benzerlik gösterir. Bu ferman da Avrupalı devletlerin desteğini almak ve Kırım Savaşı’nı sona erdirecek Paris Antlaşması’nda kazanımlar elde etmek amacıyla ilan edilmiştir.

İmparatorluk boyunca en önemli fermanlar: 3 Kasım 1839’da Tanzimat Fermanı, 18 Şubat 1856’da Islahat Fermanı ve 1860’ta da Sultan Abdülaziz fermanları olarak sıralanır. Bu fermanlarla, devletin çöküşünün toplumsal ve ekonomik nedenleri araştırılmadan, bazı Batı kuruluşlarını ve anlayışını devlete getirmekle devletin kurtarılabileceği sanılmış fakat bu fermanlarla toplumdaki kuruluş ve anlayış ikileme düşmüş, din merkezli dünya görüşü ve bu anlayışla kurulan kuruluşlarla birlikte Batı asıllı kuruluşlar arasındaki çatışmalar sonucunda toplumun içinde daha büyük sorunlar çıkmış, çöküşü önleyeceği düşünülen ıslahat fermanları, beklenen etkiyi gösterememiştir.

Bu dönemde Batı’nın ekonomik desteğine, vereceği borçlara gereksinim duyan Osmanlı Devleti, bunları ancak Batı devletlerine çeşitli imtiyazlar tanımak koşuluyla elde edebilmiştir. Bu imtiyazlar sayesinde Osmanlı topraklarına giren yabancı sermaye ve yatırım, sahip olduğu imkân ve güçle yerli sanayiyi büyük ölçüde öldürmüştür. Böylece Osmanlı Devleti yarı sömürge bir devlet hâline gelmiş, bütün ekonomisi ve zengin kaynakları Batılı devletlerin eline geçmiştir.

Islahat Fermanı, Tanzimat Fermanının devamı olarak nitelendirilebilecek bir değişim olarak da kabul edilebilir. Zaten fermân Paris Antlaşması metni içerisinde yer almış; antlaşmanın imza aşamasında ise Batılı devletler tarafından Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasının engellenmesi neticesinde yapılan baskı ile ilân edilmek durumunda kalmıştır.

1856 Islahat Fermanı, Osmanlı tebâası içerisinde gayrimüslimlere yönelik birtakım hakların verilmesini içermektedir. Avrupalı devletlerin Fransız İhtilali’nin yaymış olduğu milliyetçilik akımlarından etkilenerek Balkanlar’da isyanlar çıkarmakta olan gayrimüslim azınlıkları ülkeye bağlamayı amaçlamaktadır ve dolayısıyla amaçlanan hedeflerden biri de Avrupalı devletlerin bunları bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasını önlemektir.

Ferman, bir Osmanlı toplumu oluşturmayı amaçlar. Irk, dil, din vb. ayrımı yapmaksızın bir Osmanlı milleti oluşturmayı amaçlar ki 19. yüzyılda devletin kötü gidişâtını durdurmak amacıyla ortaya çıkan fikir akımlarından Osmanlıcılık kapsamındadır. Tanzimât Fermânı (Gülhane Hatt-ı Şerif-î, 3 Kasım 1839)‘nın amacı azınlık isyanlarını önlemek, azınlıkları bahane ederek Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasını önlemek ve toprak bütünlüğünü korumaktır.

Ferman

Bâb-ı Âli tarafından ilan edilen Islahat Fermanı, Kırım Savaşı’nın ateşkesinden 18 gün sonra, 18 Şubat 1856’da ilân edilmiştir. Islahat Fermanı, Tanzimat Fermanı tarafından sağlanan reformları genişletmiştir.

Bu fermanın amacı, millet sistemini kaldırarak bütün din topluluklarının eşit vatandaşlık hakları sağlayarak Müslüman ve gayrimüslim Osmanlı tebaası arasında tam bir eşitlik sağlamaktır. Böylece Millet-i Rûm haricinde gayrimüslimlere de devlet kademelerine memur olma yolu açılmıştır. Din değiştirme hakkı kabul edilmiş, İslam’dan çıkmanın ölüm cezasıyla cezalandırılması usulüne son verilmiştir. Gayrimüslimlere askerî okullara gitme hakkı tanınmıştır. Ayrıca uygulanan vergilerde (bkz. cizye) de bir eşitlik sağlanmıştır. Bu anlamda 15. madde ile eşit haklar beraberinde eşit yükümlülükler getirir düşüncesi getirilmiştir. Böylece gayrimüslimlerin de askerlik yapma yükümlülüğü doğmuş, askerlik yapmak istemeyenlere de askerlik vergisi olan (bedel-i askerî / ‏بدل عسكري) olanağı sunulmuştur. Bu yeni uygulama sayesinde Müslüman tebaa da para karşılığında (bedel-i nakdî / ‏بدل نقدي) askerlik görevinden muaf olma şansını yakalamıştır. Ayrıca devletin vatandaşa toprak kiralaması olan ve vergi gelirlerinin azalmasına yol açan iltizam kaldırılmıştır.

Islahat Fermanı ile gayrimüslimler kendi meclislerini oluşturarak kendi meselelerini (ağırlıklı olarak yönetimsel ve dinsel) yönetmiş ve o konularda kararlar alabilmişlerdir. Aldıkları kararlar da (Rum Patrikliği Nizâmâtı, 1862, Ermeni Patrikliği Nizâmâtı, 1863 ve Hahamhâne Nizâmâtı, 1865) Batı tarafından anayasa olarak anılmıştır. Nizamnâme-i Millet-i Ermeniyân (Ազգային սահմանադրութիւն Azgayin sahmanadrutyun) yazarlarından Krikor Odyan daha sonra Kanun-i Esasi oluşturma komisyonunda danışmanlık yapmıştır.

I. Meşrutiyet

1875 ile 1876 yıllarında Bosna-Hersek ve Bulgaristan’da bağımsızlık talebiyle ayaklanmalar çıkmıştır. O dönemde Osmanlı dış politikasında isyanları destekleyen Rusya’ya bir yönelim hâkim olmuştur. Bu yönelime karşı 10/11 Mayıs 1876 tarihinde bir ayaklanma çıkmış, çıkan ayaklanma sonucunda Sadrazam Mahmud Nedim Paşa düşürülmüş ve diğer üst düzey mevkilere yeni kişiler getirilmiştir. Böylece Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa sadrazam, Hasan Hayrullah Efendi şeyhülislam ve Hüseyin Avni Paşa savaş dairesi başkanı olmuştur. Bu yeni isimler Midhat Paşa ile beraber Padişah Sultan Abdülaziz’i 30 Mayıs 1876 tarihinde tahttan düşürmüş ve yerine yeğeni Mehmed V. Murad Efendi’yi getirmişlerdir. İlerleyen zamanlarda bir anayasa çıkarmaya karşı olan Hüseyin Avni Paşa ile anayasa savunucu Midhat Paşa arasında büyük tartışmalar meydana gelmiştir. Sadrazam Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa, Hüseyin Avni Paşa tarafında yer almış ve V. Murad’ın ruh sağlığının bozuk olduğu gerekçesiyle bir anayasanın kabulü için uygun zaman olmadığını ve böyle bir şeyin söz konusu bile olamayacağını savunmuştur. Hüseyin Avni Paşa 15 Haziran 1876’da Midhat Paşa’nın evinde bir toplantı esnasında tahttan düşürülmüş olan Sultan Abdülaziz’in bir taraftarı tarafından vurularak öldürülmüştür.

30 Temmuz 1876 tarihinde Sırbistan-Karadağ Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş ilan etmişlerdir. Aynı zamanda İngiltere de yaklaşan Osmanlı-Rus Savaşını engellemek ve ayaklananlara büyük bir özerklik verilmesi amacıyla bir konferansın düzenlemesi için sıkıştırmıştır. Olası bir yabancı müdahaleye karşı koymak için Midhat Paşa bütün Osmanlı tebâasına eşit haklar sağlayacak ve planlanan konferanstan önce yürürlüğe girecek olan bir acil anayasanın çıkarılması konusunda ısrar etmiştir.

Mithat Paşa, V. Murad’ı tahttan indirebilmek için V. Murad’ın kardeşi Abdülhamit ile konuşur ve ona anayasayı kabul etmesi koşulu ile tahtı teklif eder. Abdülhamit anayasayı kabul edeceğini ilân ettikten sonra 31 Ağustos 1876 tarihinde II. Abdülhamit sıfatıyla tahta gelir. II. Abdülhamid tuttuğu sözü yerine getirmek için, özellikle de anayasa komisyonun görevlendirmek için kendine zaman verir, fakat Midhat Paşa’nın devam eden baskıları sonucu sözünü yerine getirir.

20 ulema ve üst düzey devlet görevlilerinden oluşan ve gelişmeleri belirleyecek olan birinci danışma kurulu 30 Eylül 1876’da padişahın emri ile toplanmıştır. Kurula Midhat Paşa başkanlık yapmıştır. Kurula Midhat Paşa’nın hazırladığı 59 maddelik Kanûn-î Cedîd (‏قانون جديد‎) ile Said Paşa’nın Fransız Anayasası çevirisinden oluşan bir taslak sunulmuştur. Kurulda anayasa karşıtlarının da olması sebebiyle gazetelerin de haber ettiği büyük tartışmalar çıkmıştır. Bakanlar kurulu (Hey’et-i Vükelâ / ‏هيئت وكلا‎) oluşturulduktan sadece bir hafta sonra var olan kurulun feshine ve yeni bir kurulun oluşturulmasına karar vermiştir.

8 Ekim 1876 tarihinde yeni anayasa kurulu (Cemiyet-i Mahsusa) üyelerinin isimleri açıklanmıştır. Birçok kaynağa göre üye sayısı 2 asker, 10 ulema ve 13 Müslüman ile 3 Hristiyan olma üzere toplam 28’dir. Daha etkili çalışabilmek için çalışma grupları yönetim ile ilgili düzenlemeler konusunda eğitilmişlerdir.

Anayasa taslağı oluşturulurken Midhat Paşa ve Said Paşa’nın eserlerinin yanı sıra Süleyman Hüsnü Paşa’nın Kanûn-î Esasî müsveddesinden ve mümkün olduğunca Belçika ile Prusya Anayasalarından yararlanılmıştır. Anayasa taslakları (toplam üç taslak) padişahın isteği doğrultusunda seçilen memurlara, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa ile bakanlar kuruluna Yıldız Sarayı’nda üzerinde çalışması için sunulmuştur. Son taslak 1 Aralık 1876’da son halini almış ve 6 Haziran’da bakanlar kurulunca kabul edilmiştir.

Yıldız Sarayı’nda padişahın sürgün hakkı üzerinde ısrarla durulmuştur. Böylelikle, 3. paragrafında padişaha sürgün hakkının verildiği 113. madde anayasaya eklenmiştir. Bu gelişme, özellikle özgürlük hakkını ve anayasal yönetimi savunduğu politik görüşünden dolayı Londra’ya kaçmış olan ve daha sonra affedilerek 2 Kasım 1876’da özel anayasa kurulunda üye olan Genç Osmanlılar’dan Namık Kemal’de öfkeye neden olmuştur. Anayasanın çıkarılması için baskı yapan Midhat Paşa da sonunda öfkeleri dindirebilmiş ve 19 Aralık 1876’da sadrazam olmuştur.

23 Aralık 1876’da Kanûn-î Esasî padişah tarafından kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. İstanbul Konferansı’na ev sahipliği yapmış olan hariciyeden sorumlu bakan Mehmed Esad Saffet Paşa 101 top atışıyla yeni anayasanın ilanı edildiğini ve bütün Osmanlı tebâasının eşit duruma getirilip haklarının ve özgürlüklerinin garanti altına alındığını duyurmuştur. Buna rağmen Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’na kuşkuyla bakmaya devam etmiş ve bu anayasayı da öne alınmış göstermelik bir çözüm olarak değerlendirmiştir. 5 Şubat 1877’de padişah sürgün hakkını ilk defa Midhat Paşa’yı görevinden alarak kullanmıştır. Tam 11 hafta sonra da kaybedilen Osmanlı-Rus Savaşı başlamıştır. Yıldız Sarayı’nın görüşüne göre anayasa amacını gerçekleştirememiştir. Padişah da bu yenilgiden sorumlu tutulmaktan korkmuş, bu yüzden parlamentoyu yenilginin suçlusu olarak göstererek 14 Şubat 1878’de 7. maddeyi kullanarak (padişahın olağanüstü durumlarda parlamentoyu askıya alması) parlamentoyu feshetmiş ve tam monarşik bir sistemle ülkeyi yönetmeğe devam etmiştir.

Anayasanın arkasındaki itici güç olan Midhat Paşa, Yıldız Mahkemesi tarafından Sultan Abdülaziz’in ölümünde birinci derecede sorumlu tutularak hakkında çıkarılan ölüm fermânına ve mahkemeden bağımsız iki kurulun da bu idamı onaylamasına rağmen İngilizlerin baskısıyla padişah tarafından affedilip sürgüne gönderilmiş ve sürgüne gönderildiği Hicaz’daki Taif kalesinde 8 Mayıs 1884’te İstanbul’dan gelen emirle boğularak öldürülmüştür. (Ref: Gábor Ágoston; Bruce Alan Masters (2009) Encyclopedia of the Ottoman Empire. Infobase Publishing. pp. 378–379. ISBN 978-1-4381-1025-7. Retrieved 9 June 2013.)

Midhat Paşa, Niş, Tuna, Bağdat ve Suriye de Valilik yaptığı dönemlerde sayısız okul, hastane, yol ve köprü gibi altyapı hizmetlerini halkın katılımıyla yaptırarak büyük ün kazanmıştır. Üç yıl süren Bağdat valiliği sırasında bölge Osmanlı tarihindeki en güvenli ve istikrarlı dönemini yaşamıştır.

II. Meşrutiyet

II. Abdülhamit’in monarşi rejimine karşı yürütülen harekette yer alan Kolağası Ahmet Niyazi Bey 3 Temmuz 1908’de dağda bulunan 200-400 askeri ile anayasanın yeniden yürürlüğe girmesini sağlamıştır. Ahmet Niyazi Bey, Enver Bey yönetimindeki İttihat ve Terakki Fırkası, Ermeni Devrimci Federasyonu ile Arnavut, Yunan ve Bulgar toplulukları tarafından desteklenmiştir. Niyazi Bey tarafından başlatılan Jön Türkler Ayaklanması Makedonya ve özellikle Kosova vilayetlerinde, Korzo ve Selanik’te gerçekleşmiştir. Buna karşılık olarak padişah 18. bölük ile Niyazi Bey’e karşı koyması için Şemsi Paşa’yı göndermiştir. Şemsi Paşa, Jön Türk Atıf Bey tarafından vurularak öldürülmüştür. Bunun üzerine Padişah bu ayaklanmaya karşı koyabilmek için Sadrazam Avlonyalı Mehmed Ferid Paşa’yı görevinden almış ve 1876 yılındaki anayasa çalışmalarında hazırlamış olduğu Fransız Anayasası çevirisinden yararlanılmış olan Mehmed Said Paşa’yı sadrazam ilan etmiştir. Mehmed Said Paşa kabinesinde monarşi yanlıları da yer almıştır.

23 Temmuz 1908’de İttihat ve Terakki Cemiyeti Makedonya’nın birçok kentinde gerçekleşen ve katılımın çok yüksek olduğu eylemlerde bağımsızlık ilan etmişlerdir. Aynı zamanda İstanbul’da anayasanın 24 saat içinde tekrar yürürlüğe girmezse 2. ve 3. Ordu’nun başkente yürüyecekleri haberleri İstanbul’da yayılmıştır. Bu haberler üzerine padişah kabinenin tavsiyesi üzerine aynı gün anayasanın yeniden yürürlüğe girdiğinin bildirildiği ve 24 Temmuz’da gazetelerde yer alan bir fermân yayınlamıştır. Bu fermândan bir hafta sonra ajanlığın ve sansürün sona erdiği saray tarafından duyurularak 1 Ağustos 1908 tarihinde anayasanın yeniden geçerliliği Tanzimat Ferman tarafından teyit edilmiştir. Böylece devrimciler başta olmak üzere, cezalarının üçte ikisini çekmiş olan politik suçlular affedilmiştir. Protestolar nedeniyle de genel af çıkarılmış, bu da Bâb-ı Âli’ye yürüyüşe geçen yaklaşık 2000 kişilik bir isyana neden olmuştur. Bundan yaklaşık iki hafta sonra da Mehmed Said Paşa genel affa eleştirel ve karşı düşüncelerini açıklamasından dolayı, özellikle de İttihat ve Terakki Cemiyeti ile düşünce ayrılığı sebebiyle 5 Ağustos 1908’de sadrazamlıktan düşürülmüş, yerine İngiliz hayranı ve liberal olarak tanınan Yusuf Kamil Paşa getirilmiştir.

Senato ve yeni seçilen Meclis-i Mebûsan 17 Aralık 1908’de toplanmış, meclis başkanı sürgünden geri gelen Ahmed Rıza olmuştur. Mecliste toplam 147 Türk, 60 Arap, 27 Arnavut, 26 Rum, 14 Ermeni, 4 Yahudi ve 10 Slav temsilci yer almıştır. Talat Bey gibi İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleri de milletvekili olarak sayılmıştır. Buna karşılık yürütücü isimler Enver ve Cemal Bey vekil olmamış; fakat politika üzerinde büyük etkileri olmuştur. Sadrazam Yusuf Kamil Paşa 10 Şubat’ta İttihat ve Terakki Cemiyeti komitesine sormadan yeni bir donanma ve savaş bakanı atmasından sonra 14 Şubat 1909’da güvensizlik oyu ile düşürülür ve yerine Hüseyin Hilmi Paşa getirilir. Ayrıca Islahat Fermanı nedeniyle ‘gavur ve kafir’ kelimesinin de içinde olduğu birçok kelime yasaklanmıştır.

  • 1885 – Mark Twain’in Huckleberry Finn’in Maceraları adlı kitabı, ilk kez yayımlandı.
  • 1913 – Raymond Poincaré, Fransa Devlet Başkanı oldu.
Raymond Poincaré
Fransa cumhurbaşkanı
Görev süresi
18 Şubat 1913 – 18 Şubat 1920
Başbakan Aristide Briand
Louis Barthou
Gaston Doumergue
Alexandre Ribot
Paul Painlevé
Georges Clemenceau
Alexandre Millerand
Yerine geldiği Armand Fallières
Yerine gelen Paul Deschanel
Fransa başbakanı
Görev süresi
23 Temmuz 1926 – 29 Temmuz 1929
Cumhurbaşkanı Gaston Doumergue
Yerine geldiği Édouard Herriot
Yerine gelen Aristide Briand
Görev süresi
15 Ocak 1922 – 8 Haziran 1924
Cumhurbaşkanı Alexandre Millerand
Yerine geldiği Aristide Briand
Yerine gelen Frédéric François-Marsal
Görev süresi
21 Ocak 1912 – 21 Ocak 1913
Cumhurbaşkanı Armand Fallières
Yerine geldiği Joseph Caillaux
Yerine gelen Aristide Briand
Kişisel bilgiler
Doğum Raymond Nicolas Landry Poincaré
20 Ağustos 1860
Bar-le-Duc, Fransa
Ölüm 15 Ekim 1934 (74 yaşında)
Paris, Fransa
Partisi Demokrat Cumhuriyetçi İttifak
Bitirdiği okul Nantes Üniversitesi
Paris Üniversitesi
Dini Roma Katoliği

Raymond Poincaré (d. 20 Ağustos 1860 – ö. 15 Ekim 1934), Fransız siyasetçi.

1912’deki başbakanlığı sırasında Fransa’nın I. Dünya Savaşı’na girmesiyle sonuçlanan politikaların belirlenmesinde önemli rol oynadı. 1913-1920 arasında cumhurbaşkanlığı görevinde bulundu. I. Dünya Savaşı sırasında cumhurbaşkanlığı yaptı. Savaştan sonra 2 kez daha başbakanlık yaptı.

15 Ekim 1934 tarihinde Paris’te öldü.

  • 1930 – Amerikalı astronomi tutkunu Clyde Tombaugh, 33 cm’lik bir teleskopla Plüton cüce gezegenini keşfetti.
  • 1932 – Japon İmparatoru, Manzhouguo’nun (Mançurya’nın eski Çince adı) Çin’den bağımsızlığını ilan etti.
  • 1941 – Anıtkabir için mimari yarışma açıldığı resmen ilan edildi.
  • 1941 – Petrol Ofisi kuruldu.
Petrol Ofisi
Tip Anonim şirket
Endüstri Benzin ve gaz
Kuruluş 18 Şubat 1941
Kurucu Bakanlar Kurulu
Genel merkezi
Üsküdar, İstanbul

,

Türkiye
Hizmet alanları Migros Jet, Vimax, PO Gaz, Market Plus
Önemli kişiler Mehmet Abbasoğlu (CEO)[1]
Ürün Petrol, doğalgaz, yağlar
Sahibi Vitol (%100)
Çalışan sayısı 830
Web sitesi petrolofisi.com.tr

Petrol Ofisi A.Ş., Vitol Group’un sahibi olduğu, petrol ve petrol ürünleri üzerine Türkiye’de ticari faaliyet gösteren anonim şirket.

Kamu ve özel sektör kuruluşları ile nihai tüketicilerin gereksinimi için petrol ve petrol ürünleri satın almak, ithal etmek ve ülkenin çeşitli yerlerinde stoklar oluşturup pazarlamasını yapmak amacıyla 1941 yılında kuruldu. Simgesi ağzından alev çıkan kurttur.

1983 yılında anonim şirket yapısına kavuşan ve 2000 yılında özelleştirilen Petrol Ofisi, günümüzde 1800’e yakın akaryakıt istasyonu, 1 madeni yağ fabrikası, 9 akaryakıt terminali, 3 LPG terminali, 20 havalimanı ikmal ünitesi ve yaklaşık 1 milyon metreküp depolama kapasitesiyle Türkiye’nin önde gelen akaryakıt dağıtım ve madeni yağ şirketidir.

3 Mart 2017 tarihinde Petrol Ofisi, Hollandalı enerji şirketi Vitol’e 1,3 milyar euro karşılığında satıldı.

Petrol Ofisi, Capital 500’ün 2018 verilerine göre 49.9 milyar TL’lik cirosuyla Türkiye’nin en büyük üçüncü şirketidir.

Petrol Ofisi, EPDK’nin 2023 yılı verilerine göre yurt içi toplam akaryakıt satışlarında yüzde 21,90 pazar payı ile liderliğini korudu.[2]

Tarihçe

Petrol Ofisi’nin eski logosunun bulunduğu bir varil
İzmir’deki bir Petrol Ofisi istasyonu

Petrol Ofisi, 18 Şubat 1941’de petrol ürünlerinin ithalat, depolama, arıtma ve dağıtımı amacıyla bir devlet şirketi olarak kuruldu. 1983 yılına kadar TÜPRAŞ ve BOTAŞ ile aynı çatı altında yer alan şirket, bu tarihten sonra anonim şirkete dönüştü. 1990 yılında ise özelleştirme kapsamına alındı.

24 Temmuz 2000’de şirket özelleştirildi ve ilk aşamada hisselerinin %51’i İŞ-Doğan Petrol Yatırımları A.Ş.’ye devredildi. Doğan Holding Ağustos 2005’te Türkiye İş Bankası hisselerini devraldı.

13 Mart 2006’da Avusturya petrol şirketi OMV hisselerin %34’ünü 1.054 milyar $ karşılığında satın aldı. Bu işlem sonucu Doğan Grubu’nun ortaklık payı %86,7’den %52,7’ye düştü.

2010 sonunda ise OMV, şirketin kalan hisselerinin %54,17’sini Doğan Holding’den 1 milyar € karşılığı satın alarak şirketteki toplam payını %95,75’e yükseltti.[3] Şirketin Borsa İstanbul’da PTOFS kısaltmasıyla işlem gören hisseleri 29 Nisan 2015’te işleme kapatılarak borsa endekslerinden çıkarıldı.[4]

2016 yılının Ocak ayında OMV CEO’su Rainer Seele’in “Türkiye’deki durumun sürdürülebilir olmadığı ve kârlılığın azaldığı”nı söylemesinin ardından, Şubat 2016’da Reuters, Avusturyalı OMV şirketinin Petrol Ofisi’nin tamamını satışa çıkardığını duyurdu.

3 Mart 2017’de Petrol Ofisi’nin Cenevre merkezli Vitol şirketi tarafından OMV’de bulunan tüm hisselerinin 1,368 milyar € karşılığında satın alınacağı açıklandı. Satın alma işlemi Vitol’ün Türkiye’deki şirketi VIP Turkey Enerji A.Ş. aracılığıyla 13 Haziran 2017’de tamamlandı. Petrol Ofisi’nin el değiştirmesinden sonra Gülsüm Azeri yerine CEO’luğa 16 Ekim 2017 tarihi itibarıyla Selim Şiper getirildi. Genel müdürlük görevini 5 yıldır sürdüren Selim Şiper, 1 Eylül 2022 tarihi itibarı ile icra dışı göreve geçti ve Petrol Ofisinde CFO olarak görev yapan Mehmet Abbasoğlu ise bu tarihten itibaren yeni Genel Müdür olarak atandı.

  • 1943 – Naziler, Beyaz Gül hareketi üyelerini tutukladılar.
  • 1943 – Joseph Goebbels, Sportpalast konuşmasını yaptı.
  • 1952 – TBMM, Türkiye’nin NATO üyeliğini onayladı. Türkiye, 21 Şubat günü NATO üyesi oldu.
  • 1957 – BM’de Kıbrıs görüşmelerine başlandı. BM, 26 Şubat’ta sorunun öncelikle ilgili taraflar arasında görüşülmesine karar verdi.
  • 1960 – 7 ülke, Latin Amerika Serbest Ticaret Birliğini (LAFTA) kurdu. 1980’de imzalanan yeni bir anlaşma ile ALADI adını aldı.
  • 1965 – Gambiya, Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını kazandı.
Gambiya

Republic of The Gambia (İngilizce)

Gambiya Cumhuriyeti
Gambiya bayrağı
Bayrak
{{{arma_açıklaması}}}
Arma
Slogan
“İlerleme, Barış, Refah”
Millî marş
For The Gambia Our Homeland
Gambiya haritadaki konumu
Başkent Banjul
En büyük Serekunda
Resmî dil(ler) İngilizce
Demonim Gambiyalı
Hükûmet Cumhuriyet
• Cumhurbaşkanı
Adama Barrow
Tarihçe
• Birleşik Krallık’tan ayrılış
18 Şubat 1965
• Cumhuriyetin İlanı
24 Nisan 1970
Yüzölçümü
• Toplam
11.295 km2 (164.)
• Su (%)
11,5
Nüfus
• 2020 tahminî
2.173.999 (144..)
• 2013 sayımı
1.857.181
• Yoğunluk
176,1/km2 (74.)
GSYİH (SAGP) 2020 tahminî
• Toplam
5,420 milyar $
• Kişi başına
2.240 $
GSYİH (nominal) 2020 tahminî
• Toplam
1,810 milyar $
• Kişi başına
746 $
Gini (2015) ▼ 35.9
orta
İGE (2019) artış 0.496
düşük · 172.
Para birimi Dalasi (GMD)
Zaman dilimi GMT
Trafik akışı sağ
Telefon kodu 220
İnternet alan adı .gm

Gambiya (İngilizce: The Gambia), resmî adı ile Gambiya Cumhuriyeti, Batı Afrika’da bir ülkedir. Yüzölçümü bakımından Afrika anakarasının en küçük ülkesidir. İsmini aldığı Gambiya Nehri’nin her iki kıyısı boyunca kurulmuş olan ülke Atlas Okyanusu kıyısı hariç, tamamen Senegal ile çevrilmiştir. Yüzölçümü 10.689 km² ve nüfusu 2013 verilerine göre 1.857.181 kişidir. Başkenti Atlas Okyanusu kıyısında bir ada üzerine kurulu olan Banjul’dur. En büyük şehirleri ise Serekunda ve Brikama’dır.

Gambiya’yı ilk sömürgeleştiren Portekizlilerdir. Bu dönemde ülke A Gâmbia ismiyle biliniyordu. Portekizlilerin Gambiya Nehri üzerinde sömürge kurmalarının en önemli sebebi köle ticaretiydi. Bu anlamda Gambiya diğer Batı Afrika ülkeleriyle aynı tarihsel kökenlere sahiptir. 1765’te bölge Britanya İmparatorluğu’nun kontrolüne girerek Gambiya Kolonisi ve Protektorası adını aldı. 1965’te Dawda Jawara önderliğinde bağımsızlığını kazanan Gambiya, Yahya Jammeh’in iktidarı ele geçirdiği 1994 darbesine dek Jawara tarafından yönetildi. 2016 seçimlerinde Jammeh’i yenen Adama Barrow 2017’de Gambiya’nın üçüncü başkanı oldu. Jammeh başta seçim sonuçlarını kabul etti, ancak sonra yaşanan usulsüzlükler nedeniyle sonuçları tanımayacağını söyledi. Bu durum ülkede anayasal bir krize yol açtı. Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ülkeleri Gambiya’ya askeri müdahalede bulunarak Jammeh’i görevden ayrılmaya zorladı. 21 Ocak’ta Jammeh ülkeyi terk etti.

Gambiya ekonomisi tarım, balıkçılık ve turizme dayanır. 2015’te nüfusun %48,6’sı yoksulluk içinde yaşamaktaydı. Bu oran kırsal bölgelerde %70’lere ulaşmaktadır.

Tarihçe

James adası ve Gambiya kalesi haritası

Gambiya Nehri’nin verimli toprakları uzun yıllardır yerleşim bölgesi olarak kullanılmaktadır. Milattan önceye dayanan ve gezgin Hanno’ya ait olduğu belirlenen yazılı belgelerde, Hanno’nun özellikle Batı Afrika bölgelerinde gezerken Gambiya bölgesindeki durumdan bahsetmektedir. Milattan sonraki dönemlerde ise bölge ile ilgili ilk kayıtlar 9. yüzyıl ve 10. yüzyılda Arap tüccarına aittir. 10. yüzyıl boyunca Müslüman tüccarlar ve öğretmenler birçok Batı Afrika ülkesinde çeşitli yerleşimler kurmuştur. Bu iki grup altın ve fildişi karşılığında değiş tokuş sağlayan ve Sahra’yı aşan ticaret rotaları oluşturmuşlardır. Bölgenin Mali Krallığı’na bağlı olduğu dönemlerde bu bölgeye seferler düzenleyen Portekiz tüccarlar bölgede de hakimiyet kurmaya başlamışlardır. 17. yüzyılda İngiliz kralının da yetki vermesi ile Gambiya ve Altın Sahili bölgelerinin kullanım hakkını alan topluluk, bölge ticaretinde söz sahibi konuma gelmiştir. 17. yüzyıl sonu ile 18. yüzyıl başlarında İngiltere ve Fransa bölgede bulunan su kaynaklarının paylaşımında siyasi ve ticari sebeplerden dolayı ihtilaflar yaşamış, bu sorunlar Paris Antlaşması (1763) ile sona erdirilebilmiş ve Gambiya üzerindeki tüm hakimiyet Birleşik Krallık’a devredilmiştir. Bu süreçten sonra da Fransa, Gambiya üzerinde hakimiyeti ele alabilmek adına Afrika kıtasında bulunan başka sömürge bölgelerini bu bölgeye karşılık Büyük Britanya’ya teklif etmiş ama başarı elde edememiştir. Özellikle 18. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında yaşanan ve merkezi James Adası üzerinde bulunan kale olan köle ticareti döneminde üç milyona yakın kişi bu bölgelerden Amerika kıtasına köle olarak götürülmüştür. Büyük Britanya hakimiyetinin ilk dönemlerinde Sierra Leone Valisi’nin hakimiyeti altındaki topraklara dahil edilen Gambiya, 1888 yılında başlı başına bir sömürge düzeni olarak kurulmuştur. Bu oluşum ile Fransa himayesindeki Senegal ile kesin sınır çizgileri 1889 yılında belirlenmiştir.

18. yüzyıl bölgeden bir harita

Gambiya, meşrutiyet sistemi ile 18 Şubat 1965 tarihinde Büyük Britanya’dan bağımsızlığını kazanarak İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olmuştur. 1967 yılında dönemin Senegal devlet başkanı Léopold Sédar Senghor’un ziyaretinde iki ülke arasında yakın işbirliği konusunda anlaşma sağlanmıştır. 24 Nisan 1970 tarihinde yönetim şeklini cumhuriyet olarak değiştiren ülke, ülkenin ilk devlet başkanı olarak da o güne kadar başbakan olarak görev alan ve bu süreçten sonra 1994 yılına kadar beş defa daha aynı göreve getirilen Sir David Dawda Kairaba Jawara üstlenmiştir. 1981 tarihinde Jawara’nın ülke dışında bulunduğu bir zamanda ülkede gerçekleştirilmeye çalışılan darbe Senegal ordusunun da yardımı ile beş günlük bir süre sonunda sonlandırılmış, ülkesine geri dönen Jawara, dört yıllık olağanüstü hâl ilan etmiştir. Özellikle gerçekleştirilen darbenin de etkisi ile Gambiya ve Senegal 12 Aralık 1981 tarihinde imzaladıkları anlaşma ile askeri alanda, para biriminde ve ekonomi alanında birlikte hareket etme iradelerini ortaya koymuşlardır. Senegambiya Konfederasyonu olarak adlandırılan bu yeni oluşum, 1 Şubat 1982 ile 30 Eylül 1989 tarihleri arasında varlığını sürdürmüş, bu süreçte Senegal’in sık bir şekilde dile getirdiği Senegal altında birleşme talepleri nedeniyle Gambiya’nın birlikten çekilmesi ile sonlandırılmıştır.

  • 1967 – Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşüldü; 35.000 köyden 15.000’inde okul olmadığı açıklandı.
  • 1971 – Elazığ Senatörü Profesör Celal Ertuğ, “Bir dikta ortamına adım adım yaklaşılmaktadır. Ordunun mesajı açıktır. Demirel derhal istifa etmelidir” dedi. Başbakan Süleyman Demirel ise, “Meşru yollardan geldim. Bulurlar 226’yı, bizi devirirler” dedi.
  • 1974 – Kiss müzik grubu, kendi adlarını taşıyan ilk albümlerini yayımladılar.
  • 1977 – Uzay mekiği Enterprise, bir Boeing 747’nin üstünde ilk yolculuğuna çıktı.
  • 1977 – İstanbul Yükseköğrenim Derneği, (İYÖD) “amaç dışı faaliyet” gösterdiği gerekçesiyle süresiz kapatıldı. İYÖD, Dev-Genç’in (Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu) İstanbul Bölge Yürütme Kurulunu oluşturuyordu.
  • 1979 – Sahra Çölü’ne kar yağdı.
  • 1988 – İstanbul’daki Spor ve Sergi Sarayı’nın adı, “Lütfi Kırdar” olarak değiştirildi.
  • 1993 – Gazeteci Kemal Kılıç öldürüldü. Kılıç, İnsan Hakları Derneği’nin Urfa Şubesi Yönetim Kurulu üyesiydi.
  • 1994 – Demokrasi Partisinin (DEP) Genel Merkezi bombalandı, bir kişi öldü, 2’si ağır 16 kişi yaralandı. Demokrasi Partisi (DEP) yılbaşından beri 4 kez saldırıya uğramıştı. Olayı İslami Cihat Örgütü üstlendi.
  • 1995 – Sosyaldemokrat Halkçı Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi, CHP çatısı altında birleşti. SHP’li Hikmet Çetin oy birliğiyle Genel Başkan seçildi.
  • 1997 – Tansu Çiller, TEDAŞ ve TOFAŞ soruşturmalarından aklandı. Refah Partisi milletvekilleri Tansu Çiller’in aklanmasından yana oy kullandılar.
  • 2003 – Güney Kore’nin Daegu metrosunda çıkan yangında, yaklaşık 200 kişi öldü.
  • 2004 – İran’ın Nişabur kenti yakınlarda kontrolden çıkan bir yük treninde meydana gelen patlama ve yangında, 200’ü kurtarma personeli olmak üzere 295 kişi öldü. Tren; kükürt, petrol ve gübre taşıyordu.
  • 2007 – NBA’de oynayan en iyi oyunculardan oluşan iki takımın karşılaşması şeklinde, her yıl gösteri amaçlı yapılan 2007 NBA All-Star Maçı, Las Vegas’ta yapıldı.
  • 2008 – Amerika Birleşik Devletleri, Afganistan ve Türkiye; Kosova’nın tek taraflı bağımsızlığını tanıdığını açıkladı.
  • 2021 – NASA’nın keşif aracı Perseverance Mars’a indi.
Perseverance
Mars 2020 görevinin bir parçası

Perseverance’ın Eylül 2021’de, Mars 2020 görevinin ilk çekirdek örneklerinin bulunduğu bir kaya olan Rochette’de çektiği otoportre fotoğrafı.
Tip Mars keşif aracı
Sahibi NASA
Üretici Jet İtki Laboratuvarı
Özellikler
Boyutlar 2,9 m × 2,7 m × 2,2 m
(9 ft 6 in × 8 ft 10 in × 7 ft 3 in)
Boş ağırlık 1.025 kilogram (2.260 lb)
İletişim
  • UHF: ~400 MHz, 2 Mbit/s
  • X bandı: 7–8 GHz, 800 bit/s
Güç MMRTG; 110 watt
Roket Atlas V 541
Cihazlar
  • Cachecam
  • EDLC × 2
  • Hazcam × 8
  • Mastcam-Z
  • MEDA
  • Mikrofonlar
  • MOXIE
  • Navcam × 4
  • PIXL
  • RIMFAX
  • SHERLOC
  • SuperCam
Tarihçe
Fırlatma
  • 30 Temmuz 2020, 11:50 UTC
  • Cape Canaveral SLC-41
Konuşlanma
  • 18 Şubat 2021, 20:55 UTC; (3 yıl, 11 ay önce)
  • Mars 2020 EDLS
Konum 18.447°K 77.402°D
Jezero krateri, Mars
Kat edilen mesafe 27,81 km (17,28 mi) (13 Ağustos 2024 itibarıyla)
NASA Mars keşif araçları
← Curiosity

Perseverance (lakabı Percy), NASA’nın Mars 2020 görevinin bir parçası olarak Mars’taki Jezero kraterini keşfetmek amacıyla tasarlanmış bir Mars keşif aracıdır. Yaklaşık bir otomobil büyüklüğündedir. Jet İtki Laboratuvarı tarafından üretilmiştir ve 30 Temmuz 2020 11:50 UTC’de fırlatılmıştır. Keşif aracının Mars’a başarıyla indiğine dair onay 18 Şubat 2021 20:55 UTC’de alındı. Perseverance, 16 Şubat 2025 itibarıyla, inişinden bu yana 1420 sol (1.459 Dünya günü veya 3 yıl, 11 ay, 28 gün) boyunca Mars’ta aktif durumdadır. Keşif aracının varışının ardından NASA, iniş bölgesini Octavia E. Butler İniş Alanı olarak adlandırdı.

Perseverance, önceki keşif aracı Curiosity’yle benzer bir tasarıma sahip, fakat orta düzeyde daha fazla geliştirilmiştir. Yedi birincil faydalı yük cihazı, on dokuz kamera ve iki mikrofon taşımaktadır.

Keşif aracı aynı zamanda 19 Nisan 2021’de başka bir gezegende ilk motorlu hava aracı uçuşunu gerçekleştiren deneysel bir teknoloji test platformu olan mini helikopter Ingenuity’yi Mars’a taşıdı. 18 Ocak 2024’te (UTC) 72. ve son uçuşunu gerçekleştiren helikopterin bir veya daha fazla rotor kanadında meydana gelen hasar, NASA’nın helikopteri hizmet dışı bırakmasına neden oldu.

Keşif aracının hedefleri arasında yaşamı destekleyebilecek çok yaşlı Mars ortamlarını belirlemek, bu ortamlarda var olan eski mikrobiyal yaşamın kanıtlarını aramak, Mars yüzeyinde depolamak için kaya ve toprak örnekleri toplamak ve gelecekteki mürettebatlı görevlere hazırlık amacıyla Mars atmosferinden oksijen üretimini test etmek yer alıyor.

Görev


Perseverance
 keşif aracının Mars yüzeyindeki ilk görüntüsü (19 Şubat 2021)

Görev, Mars’ta geçmişte yaşanabilir şartların olup olmadığını, biyolojik izleri ve geçmiş mikrobik yaşamı araştıracaktır. Araç, 2020’de Atlas V-541 üzerinde fırlatılmak için planlanmıştır ve görevi Jet Propulsion Laboratory yönetecektir. NASA Bilim Ekibi, aracın dünyaya geri getirilmek üzere 31 tane taş ve yüzey örneği almasını önermiştir. 2015’te bu konsept çok daha fazla örnek alınacak şekilde geliştirilmiştir. Alınan örnekler Mars yüzeyinde belli yerlere tüpler içinde bırakılacaktır. Eylül 2013’te NASA, araştırmacıların ve bilim adamlarının gereken cihazları geliştirmesi için sağlayacağı desteği duyurdu. Cihazlar Temmuz 2014’te açık rekabetten sonra seçildi. Araç tarafından yürütülecek araştırma, toplanan örneklerin analizi için gerekli olan bilgiyi sağlayacaktır. Bilim Ekibi başkanı, NASA’nın Mars üzerinde daha önce asla hayat olmadığı varsayımındadır, ancak Curiosity’nin bulguları bunun mümkün olabileceğini göstermiştir.

Hedefler

Mars 2020 keşif aracı Mars’ta daha önce yaşama elverişli olmuş olabilecek bir bölgeyi araştıracaktır. Geçmiş yaşam için izler arayacak, yaşam içerme ihtimali en yüksek örnekleri de sonradan incelenmesi için saklayacaktır. Mars’ın insanlar tarafından keşfi için gerekli olan teknolojiyi de test edecektir. Görevin en büyük hedeflerinden bir tanesi NASA’nın uzun dönemli örnek toplama projesi ve insanlı görevler için araştırmadır. Araç, Mars’taki toz fırtınalarının tehlikelerini araştıracak ve Mars yüzeyinde atmosferdeki karbondioksitten (CO2) saf oksijen(O2) üretimi için testleri yapacaktır. 2014 İlkbaharında Bilim Ekibinin yardımıyla belirlenen hedefler, aracın taşıyacağı bilimsel cihazları da netleştirdi. Araç aynı zamanda yeraltı sularını, hava durumunu ve iklimi araştıracak, iniş tekniklerini ve teknolojilerini test edecek, Mars üzerinde insanlar için tehlike veya kolaylık yaratabilecek başka çevresel faktörleri de tespit edecektir.

Tasarım

Kaliforniya’daki Pasadena yakınlarındaki Jet İtki Laboratuvarı’nda Perseverance

Perseverance tasarımı, öncülü olan Curiosity gezgin’inden evrildi. İki gezgin de benzer bir gövde planına, iniş sistemine, seyir aşamasına ve güç sistemine sahip, ancak tasarım Perseverance için çeşitli şekillerde geliştirildi. Mühendisler, gezgin tekerleklerini, bir miktar hasar görmüş Curiosity ‘nin tekerleklerinden daha sağlam olacak şekilde tasarladı.

PerseveranceCuriosity ‘nin 50 santimetre (20 in) tekerleklerinden daha kalın, daha dayanıklı, daha az genişliğe ve daha büyük çapa 525 santimetre (207 in) sahip alüminyum tekerleklere sahiptir. Alüminyum tekerlekler, çekiş için takozlarla ve yaylı destek için kavisli titanyum tellerle kaplıdır. Gezgin için ısı kalkanı, 2.400 °F (1.320 °C) kadar ısıya dayanabilmesini sağlamak için fenolik emdirilmiş karbon ablatöründen (PICA) yapılmıştır. Curiosity gibi, gezginin de bir robot kolu vardır, ancak Perseverance ‘ın kolu daha uzun ve daha güçlüdür ve 21 metre (69 ft) uzunluğundadır. Kol’un, Mars yüzeyinden jeolojik örnekleri steril saklama tüplerinde depolamak için ayrıntılı bir kaya delme ve örnekleme mekanizması vardır. Ayrıca, tebeşir büyüklüğündeki örnekleri depolamaya yardımcı olan gezicinin altında gizli bir ikincil kol da vardır. Bu kol, Örnek İşleme Tertibatı (SHA) olarak bilinir ve toprak örneklerini gezicinin alt tarafındaki Uyarlanabilir Önbelleğe Alma Tertibatı (ACA) içindeki çeşitli istasyonlara taşımaktan sorumludur. Bu istasyonlar arasında hacim değerlendirmesi (numunenin uzunluğunun ölçülmesi), görüntüleme, mühür dağıtımı ve hermetik mühür istasyonu bulunur. SHA’nın çalışması gereken küçük alan ve mühürleme faaliyetleri sırasındaki yük gereksinimleri nedeniyle, Örnek Önbelleğe Alma Sistemi “şimdiye kadar inşa ettiğimiz, test ettiğimiz ve uzay uçuşu için hazırladığımız en karmaşık, en gelişmiş mekanizmadır.”

Gezgin’deki aile portresi

Daha büyük aletlerin, yeni örnekleme ve önbelleğe alma sisteminin ve geliştirilmiş tekerleklerin birleşimi, Perseverance ‘ı Curiosity ‘nin 899 kilogram (1.982 lb) ağırlığına kıyasla 1.025 kilogram (2.260 lb) ağırlığında daha ağır hale getirmiştir; bu da %14’lük bir artış anlamına gelir.

Gezicinin çok görevli radyoizotop termoelektrik jeneratörü (MMRTG) 45 kilogram (99 lb) kütleye sahip ve güç kaynağı olarak 48 kilogram (106 lb) plütonyum-238 oksit kullanır. Yarı ömrü 87,7 yıl olan plütonyum-238’in radyoaktif bozunması, fırlatma sırasında yaklaşık 110 watt’lık elektriğe dönüştürülen ısıyı açığa çıkarır. Güç kaynağı bozundukça bu zamanla azalacaktır. MMRTG, gezicinin faaliyetlerine güç veren iki adet lityum iyon şarjlı pili doldurur ve periyodik olarak doldurulmalıdır. Güneş panellerinin aksine MMRTG, mühendislere gece, toz fırtınaları sırasında ve kış aylarında bile gezicinin aletlerini çalıştırmada önemli bir esneklik sağlar.

Keşif aracının bilgisayarı, sağlamlaştırılmış bir PowerPC G3 mikroişlemcisine (PowerPC 750) dayanan BAE Systems RAD750 radyasyona dayanıklı tek kartlı bilgisayarı kullanır. Bilgisayar 128 megabayt uçucu DRAM içerir ve 133 MHz’de çalışır. Uçuş yazılımı VxWorks işletim sisteminde çalışır, C dilinde yazılmıştır ve ayrı bir kartta 4 gigabayt NAND uçucu olmayan belleğe erişebilir.

Perseverance ‘nın, telemetri için üç anteni vardır ve bunların hepsi halen Mars yörüngesindeki araçlar aracılığıyla iletilir. Birincil UHF anteni, keşif aracından saniyede iki megabitlik maksimum hızda veri gönderebilir. İki daha yavaş X-bant anteni iletişim yedeği içindir.

Cihazlar

Süre: 6 saniye.
WATSON kamerası kayaları görüntülüyor (Mars; video; 0:05; 10 Mayıs 2021)

NASA, gezici enstrümantasyon için yaklaşık 60 teklifi değerlendirdi. 31 Temmuz 2014’te NASA, gezginin yükü olacak yedi enstrümanı duyurdu:

  • Mars Oksijen ISRU Deneyi (MOXIE), Mars atmosferindeki karbondioksit’den (CO
    2
    ) az miktarda oksijen (O
    2
    ) üretmek için bir keşif teknolojisi araştırmasıdır. 20 Nisan 2021’de bir saatte 5,37 gram oksijen üretildi ve aleti daha fazla araştırmak için iki Dünya yılı boyunca dokuz ekstraksiyon daha planlandı. Bu teknoloji gelecekte insan yaşamını desteklemek veya dönüş görevlerinde roket yakıtı üretmek için kullanılabilir.
  • X-Işını Litokimyası için Gezegensel Cihaz (PIXL), Mars yüzey malzemelerinin ince ölçekli element bileşimini belirlemek için bir X ışını floresansı spektrometresi’dir.
  • Mars’ın yeraltı deneyi için Radar Görüntüleyici (RIMFAX), farklı zemin yoğunluklarını, yapısal katmanları, gömülü kayaları, meteorları görüntülemek ve 10 metre (33 ft) derinlikte yeraltı su buzunu ve tuzlu suyu tespit etmek için bir yeraltı radarı RIMFAX, Norveç Savunma Araştırma Kuruluşu (FFI) tarafından sağlanmaktadır.[47][48][49][50]
  • Mars Çevresel Dinamikler Analizörü (MEDA), sıcaklığı, rüzgar hızını ve yönünü, basıncı, bağıl nemi, radyasyonu ve toz parçacık boyutunu ve şeklini ölçen bir sensör setidir. İspanya’nın Astrobiyoloji Merkezi tarafından sağlanmaktadır.
  • SuperCam, kayalarda ve regolitlerde uzaktan görüntüleme, kimyasal bileşim analizi ve mineraloji sağlayabilen bir araç takımıdır. Curiosity gezginindeki ChemCam’in yükseltilmiş bir versiyonudur ancak iki lazer ve dört spektrometre ile biyolojik imzaları uzaktan tanımlamasına ve geçmişteki yaşanabilirliği değerlendirmesine olanak tanır. SuperCam, AEGIS hedefleme sistemiyle birlikte kullanılır. Los Alamos Ulusal Laboratuvarı, Fransa’daki Astrofizik ve Planetoloji Araştırma Enstitüsü (IRAP), Fransız Uzay Ajansı (CNES), Hawaii Üniversitesi ve İspanya’daki Valladolid Üniversitesi, SuperCam’in geliştirilmesi ve üretiminde işbirliği yaptı.
  • Yakınlaştırma yeteneğine sahip bir stereoskopik görüntüleme sistemi olan Mastcam-Z. NASA photogallery’de yayımlanan NASA fotoğraf galerisine birçok fotoğraf dahil edildi. (Raw dahil)
  • Organik ve Kimyasallar için Raman ve Lüminesans ile Yaşanabilir Ortamların Taranması (SHERLOC), ince ölçekli görüntüleme ve ultraviyole (UV) lazer kullanarak ince ölçekli mineralojiyi belirleyen ve organik bileşikleri tespit eden bir ultraviyole Raman spektroskopisidir.

İniş, sürüş ve örnek toplama sırasında mühendislik desteği için kullanılacak ek kameralar ve iki ses mikrofonu (Mars’ta çalışan ilk mikrofonlardır) vardır.

Perseverance‘ın bileşenlerine tam bir bakış için Learn About the Rover’a bakınız.

Bilimsel aletler diyagramı
İnişini ve alçalmasını belgeleyen kameralar
Gezgindeki kameralar

Fotoğraf Galerisi

100’den fazla ayrı görüntüden bir araya getirilmiş Perseverance‘ın iniş alanından panoramik 360° görünüm.
4 Nisan 2021 (Sol 44) 14:02:08 yerel ortalama güneş zamanı. Ingenuity, kum serpilmiş güneş pilleri ile keşif aracının önünde duruyor.
Ingenuity‘nin üçüncü uçuşundaki bir hava fotoğrafında Perseverance (solda) görünüyor
wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

15 Martta ölenler

Ölümler MÖ 44 – Jül Sezar, Romalı asker ve politik lider (d. MÖ 100) Jül Sezar Roma Cumhuriyeti …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Seç ve dinle