Doğumlar
- 574 – Prens Shōtoku, Asuka Dönemi Japonya İmparatorluk Ailesi üyesi ve devlet adamı (ö. 622)

Prens Shōtoku (7 Şubat 574 – 8 Nisan 622), Asuka Dönemi Japonya İmparatorluk Ailesi üyesi ve devlet adamı. Öldükten sonra verilen adı Prens Umaya’dır. İmparator Yōmei’nin (用明天皇) ikinci oğludur. Annesi ise İmparator Kinmei’nin (欽明天皇) üçüncü kızı Prenses Anahobe no Hashihito’dur (穴穂部間人皇女). İmparatoriçe Suiko’nun (推古天皇) döneminde diğer bir devlet adamı olan Soga no Umako (蘇我馬子) ile işbirliği kurarak siyasette yer almış ve uluslararası gerginliklerin arasında Çin’in Sui Hanedanı gibi merkezlere diplomatik heyetler göndererek Asya kıtasının ileri kültür ve uygulamalarını Japonya’ya getirmiştir. On İki Rütbeli Sistem ile On Yedi Maddeli Anayasa gibi icraatlarıyla imparator odaklı baskıcı bir merkezi devlet yönetim şeklinin kuruluşunu planlamasına ilaveten, Budizm’e derinden inanmış ve Japonya’da önem kazanması için çaba sarf etmiştir.
Adı
Çocukluğunda kullandığı ad Umayado (厩戸) olup bu adın sebebini Shōtoku’nun at ahırına bakan bir odada doğmasına bağlayan açıklamalar bulunmaktadır. Ayrıca, doğumu anneannesi Soga no Oane no Kimi’nin (蘇我小姉君) evinde, yani amcası Soga Umako’nun (蘇我馬子) evinde gerçekleştiğinden ve Japonca’da “Soga malikanesi” (馬子屋敷 Soga yashiki) ifadesinin bir diğer anlamının “at ahırı”na (厩戸 umayado) denk gelmesini gerekçe gösteren açıklamalara ek olarak, Shōtoku’nun doğduğu evin yakınlarında Umayado adlı bir yerin bulunduğunu öne süren teoriler de mevcuttur.
Nihon Shoki’deki Tasviri
Japonya’nın ilk resmî tarih kayıtları olan Nihon Shoki‘de, 574 yılında Prens Tachibana no Toyohi (橘豊日皇子) ile Prenses Anahobe no Hashihito’nun birlikteliğinden doğduğu bilgisi yer alır. Prens Toyohi, Budizmin Japonya’daki ilk destekçilerinden Soga Iname’nin (蘇我稲目) kızı Prenses Kitashi’nin oğludur. Prenses Hashihito’nun annesi de Iname’nin diğer kızı olan Soga no Oane no Kimi’dir. Bu sebepten ötürü, Prens Shōtoku’nun Soga ailesi ile güçlü bir kan bağı bulunmaktadır. Prens Toyohi ile Prenses Hashihito’nun anneleri farklı ancak babaları İmparator Kinmei aynı olduğundan, Prens Shōtoku’nun gizli kardeş ilişkisinden doğduğu kabul edilmiştir.
Prens Shōtoku’nun çocukluğundan itibaren bilgelik göstererek Budizme değer verdiği söylenmiş, kendisinden geriye çeşitli anekdot ve efsaneler kalmıştır.
585 yılında İmparator Bidatsu’nun vefat etmesi üzerine, babası Prens Toyohi, İmparator Yōmei adıyla tahta çıktı. Bu dönemde, Budizmin kabul edilmesi konusunda Budizm destekçisi Soga no Umako ile Budizm karşıtı Mononobe no Moriya (物部守屋) arasında şiddetli bir düşmanlık başlamıştır.
İmparator Yōmei, 587 yılında vefat edince taht kavgaları başladı. Soga no Umako, İmparator Bidatsu’nun eşinden aldığı fermanla Moriya’nın desteklediği Prens Anaobu’yu idam ettirip birçok güçlü aile ve prensleri yanına alarak, Moriya’yı bastıracak büyük bir ordu kurdu. Shōtoku’nun da katıldığı bu orduyla Moriya’nın Kawauchi Beyliği’nin Shibukawa şehrindeki köşküne saldıran Soga, savaşçı bir klan olan Monobe ailesi askerlerinin gücü ve sağlam savunmalarına karşılık inatçı bir dirençle karşılık verdi.
Savaştan sonra, Soga’nın desteklediği Prens Hatsusebe tahta geçti ve İmparator Sushūn adını aldı. Ancak, asıl siyasi gücü elinde tutan Soga’yı hazmedemeyen Sushūn, ona karşı düşmanlık beslemeye başladı.Bunun üzerine, 592 yılında Soga, Sushun’a suikast düzenleyerek onu öldürttü. Takiben, Soga’nın desteklediği Prenses Toyomi Kekashikiya, Japonya’nın resmî kayıtlara geçen ilk kadın yöneticisi olarak İmparatoriçe Suiko (推古天皇) adıyla tahta geçti. Veliaht prens konumuna gelen Shōtoku, Soga ile birlikte imparatoriçenin yardımcılığını yürüttü.
Aynı yıl, Monobe ailesi ile savaşırken ettiği yemini tutan Shōtoku, Settsu Beyliği’nin Nanba şehrine Shitenōji Tapınağı’nı inşa ettirdi. Tapınağın içinde eczane, hastane ve mezarlık bulunduğu rivayet edilmektedir.
İmparatoriçe Suiko, 594 yılında Budizmin resmen kabul edildiği fermanı yayımladı. 595’te de Kore’nin Koguryo Krallığı’ndan bir rahip heyeti ziyarette bulunmuş, bir süre Shōtoku’nun din hocalığını yaparak ona “Sui Hanedanı, iyi yönetilen ve Budizm’i koruyan güçlü kardeş ülkemizdir” mesajını iletmişlerdir.
602 yılında imparatoriçe, Kore’deki Silla Krallığı’na sefer göndermeye karar vermiş ve 25.000 askerden oluşan ordunun başına farklı babadan olan kardeşi Prens Kume’yi getirmiştir. Ancak, ordunun denizi aşma hazırlıklarını yürüten Kume aniden vefat edince ve yerine kumandan olarak atanan Prens Tōma eşinin vefatını bahane ederek görevi üstlenmemesinden ötürü, bu sefer başlamadan bitmiştir. Orduyu hazırlamak ve deniz aşırı sefere göndermekle imparatoriçenin güç gösterisi yapma amacında olduğu kabul edilse de, seferin aslında Silla’yı işgal etme amacında bulunduğu da iddia edilmektedir. Aynı yıl Japonya’ya gelen ünlü Koreli rahip Kanroku’yu evine davet eden Shōtoku, ondan Budist takvim sistemini öğrenmiştir.
Shōtoku’nun 603 yılında kurduğu On İki Rütbeli Sistem’de, asil ailelerden olmayan ancak yeteneğini açılan sınavlarda ispat eden kişiler bürokrat olabilmekte ve imparator odaklı merkezi bir devlet yönetimi öngörülmekteydi. Ertesi yıl, 3 Nisan 604’te de On Yedi Maddeli Anayasa’yı çıkartan Shōtoku’nun maddelerde önem verdiği konular imparatora bağlılık ve Budizme saygı olmuştur. Eylül ayında anayasaya saray protokollerini içeren maddeler eklenmiş, 605’te de resmî görevlilerin kıyafetlerini düzenleyen yasa çıkartılmıştır.
607’de her beyliğe ambar kurdurtmuş ve su depoları kazdırtmış olan Shōtoku, yabancı ülkelere de heyetler göndermiştir. Bir sonraki yıl Çin’deki Qing Hanedanı’ndan olumlu ilişki mesajları taşıyan heyeti karşılamıştır. Nihon Shoki’ye göre bu heyetin getirdiği mesajlar “Yamato İmparatoru’na Soru” damgalıdır. Shōtoku, geri dönen heyetle beraber öğrenci göndermiştir.
613 yılında yaptırdığı Nanba-Asuka yolu, Japonya’nın en eski şehirlerarası yolu olup günümüzde o güzergahta kullanılan otobanın altında yatmaktadır.
622’de sağlık durumu kötüleşen Shōtoku, 21 Şubat günü Nara’da bulunan İkaruga no Miya tapınağında fenalaşmış, ertesi gün de ölmüştür.
Hakkındaki Rivayetler ve Efsaneler
Shōtoku’nun hakkında birçok efsane ve söylenti mevcuttur. Ayrıca, başarıları ve hayatı hakkındaki yazılar çoğunlukla Kojiki ile Nihon Shoki‘de bulunmakta ve bu yazılar sadece Prens’in hayatını değil, ölümünün üzerinden geçen yüzyılı da aydınlatmaktadır. Bir diğer kaynak olan ve Heian Dönemi’ni anlatan Prens Shōtoku’nun biyografisi Prens Shōtoku Efsaneleri, Shōtoku hakkındaki rivayetlerin ve efsanelerin en kapsamlı derlemesidir.
Doğumu
Prens’in doğumuyla ilgili efsaneye göre, Merhamet Tanrıçası Kannon Bosatsu Prenses Hashihito’nun ağzından girmiş ve rahminde Shōtoku’yu oluşturmuştur. İsa’nın doğum hikâyesiyle benzerlik gösteren bu efsanenin Kojiki ile Nihon Shoki‘de yer almasının sebebi ise Çin’den gelen Nesturilik etkisi olduğu söylenebilir. Ayrıca, hikâye Buda’nın doğum hikâyesiyle de benzerlik göstermektedir.
Duyma yeteneği
Diğer bir rivayete göre, şikayetlerin dinlendiği bir toplantıda 10 kişinin aynı anda konuşmalarına rağmen, Shōtoku herkesi rahatlıkla anlayabilmiş ve tüm şikayetlere aynı anda çözüm bulabilmiştir. Ancak, aslında büyük ihtimalle 10 kişi önce sırayla dertlerini anlatmış ve sonra güçlü hafızasıyla sorunları aklında tutan Prens’in çözümleri sırayla bulmuştur.
Müneccimliği
Nihon Shoki‘de “müneccimlik” özelliği olduğu yer almaktadır. Olacakları önceden görebildiği iddia edilen Shōtoku’nun geleceği birebir tasvir eden öngörülerini yazdığı bir kitabın varlığı rivayet edilmiştir. Bu rivayet, Heike Monogatari’nin sekizinci cildinde de tekrarlanmış, hatta bir başka tarihi kaynak olan Daiheiki‘nin altıncı cildinde bu kitabın İmparator Godaigo’nun yönetimini her detayıyla tasvir ettiği belirtilmiştir. Edo Dönemi’nde insanları kötü anlamda etkileyeceği bahane edilerek, bu rivayetin basılacak eserlerde yer alması Bakufu tarafından yasaklanmıştır.
Uçması
Prens Shōtoku Efsaneleri‘nde anlatılan bir hikâyede, 598 yılının Nisan ayında kendisine binek at arayan Shōtoku, gösterilen yüzlerce atın arasında siyah bir at görür ve atın kutsal olduğunu anlar. Yardımcısına bu atı alıp eğitmesini söyleyen Prens, aynı yılın Eylül ayında atı denemek ister. Shōtoku ata binince, at birden göğe yükselir ve uçmaya başlar. At, Fuji Dağı’nı uçarak aşıp Shōtoku’yu Shinano Beyliği’ne kadar götürür ve üç gün sonra geri getirir.
Prens Shōtoku İnancı
Prens Shōtoku’nun 8. yüzyılda “Japonya’nın Budası” olarak saygı gördüğü Nihon Shoki‘de yer almış ve sadece Kamakura Dönemi’ne kadar hakkında yirmiden fazla biyografi yazılmıştır. Heykelleri yapılan Prens’in adına çeşitli şehirlerde tapınaklar inşa edilmiştir. Dahası, kendisinin Kannon Bosatsu’nun reenkarnasyonu olduğuna inananlar olmuştur.
Muromachi Dönemi’nden itibaren ölüm tarihi olarak kabul edilen 22 Şubat günü “Prens Shōtoku Günü” ilan edilmiş ve oduncular ile marangozlar tarafından Prens koruyucu ilah olarak benimsenmiştir. Bunun sebebi, Prens’in inşa ettirdiği muazzam büyüklükteki Shitennōji Tapınağı ile Noritaka Tapınağı’nın neredeyse tamamen ahşaptan yapılmış olmasıdır. Edo Dönemi’nde nalbant gibi diğer zanaatkarlar da Prens Shōtoku inancına dahil olmuş, büyük bir şevkle bu inancı sürdürmüşlerdir.
Günümüzde bu inanç halen ana tapınak olan Noritaka Tapınağı’nda devam ettirilmektedir.
- 1102 – Matilda, İngiltere Krallığı kraliçesi (ö. 1167)
İmparatoriçe Matilda | |||||
---|---|---|---|---|---|
İmparatoriçe Matilda portresi (Yapım:15. yuzyil) | |||||
![]() |
|||||
Kutsal Roma İmparatorluğu’nun imparatoriçesi | |||||
Hüküm süresi | 7 Ocak 1114 – 23 Mayıs 1125 (11 yıl 4 ay ve 16 gün) |
||||
Önce gelen | Adelaide Kievli | ||||
Sonra gelen | Richenza Nordheimlı | ||||
Almanya kraliçesi | |||||
Hüküm süresi | 7 Ocak 1114 – 23 Mayis 1125 (11 yıl 4 ay ve 16 gün) | ||||
Önce gelen | Constance de Hautevilleli | ||||
Sonra gelen | Richenza Nordheimlı | ||||
İngiltere Krallığı krallık hak iddiacısı ve Normandiya Dükalığı Düşesi | |||||
Hüküm süresi | 7 Nisan 1141– 1 Kasım 1141 ((6 ay ve 25 gün)) | ||||
Taç giymesi | Tac giymedi | ||||
Önce gelen | Kral Stephen | ||||
Sonra gelen | Kral Stephen | ||||
Anju Kontu naip Kontes | |||||
Hüküm süresi | 2 Haziran 1129 – 7 Eylül 1151 (22 yil 3 ay ve 5 gun) |
||||
Önce gelen | Erembourg Maineli | ||||
Sonra gelen | Akitanya düşesi Eleanor | ||||
Doğum | 7 Şubat 1102 İngiltere |
||||
Ölüm | 10 Eylül 1167 (65 yaşında) Rouen, Normandiya |
||||
Defin | Rouen Notre-Dame Katedrali, Fransa | ||||
Eş(ler)i |
|
||||
Çocuk(lar)ı |
|
||||
|
|||||
Hanedan | Norman | ||||
Babası | I. Henry | ||||
Annesi | Matilda (İskoçya) |
İmparatoriçe Matilda (İngilizce: Empress Matilda veya Empress Maud) (7 Şubat 1102, Sutton Courtenay, Abingdon, Oxfordshire – 10 Eylül 1167, Rouen, Normandiya), Anarşi olarak da adlandırılan iç savaş döneminde meşru İngiltere Krallığı hükümdar kraliçe olduğunu iddia etmiş ve kral olarak taç giymiş olan Stephen ile karşı çıkıp ortaya çıkan anarşide İngiltere’nin güney kısmını yönetmiştir.
Çocukluk
Matilda, İngiltere Kralı ve Normandiya Dükü I Henry ve ilk karısı İskoçyalı Matilda’nın muhtemelen 7 Şubat 1102 civarında Berkshire’daki Sutton Courtenay’da doğdu. Henry, 1066’da İngiltere’yi işgal ederek Galler’e uzanan bir imparatorluk yaratan Fatih William’ın en küçük oğluydu . İşgal, birçoğu İngiliz Kanalı’nın her iki yakasına yayılmış mülkleri olan bir Anglo-Norman seçkinleri yaratmıştı. Bu baronların tipik olarak Fransa krallığıyla yakın bağlantıları vardı. Annesi Matilda, Batı Sakson kraliyet ailesinin bir üyesi ve Büyük Alfred’in soyundan gelen İskoçya Kralı III. Malcolm’un kızıydı. Henry için İskoçyalı Matilda ile evlenmek saltanatına daha fazla meşruiyet kazandırmıştı ve onun için bu İngiltere’de yüksek statü ve güç için bir fırsattı.
Matilda’nın daha genç, meşru bir erkek kardeşi, William Adelin vardı ve babasının sayısız metres ile olan ilişkileri, yaklaşık 22 gayri meşru kardeşle sonuçlandı. Matilda’nın ilk yaşamı hakkında çok az şey biliniyor, ancak muhtemelen annesiyle birlikte kaldı, okuması öğretildi ve dini ahlak eğitimi aldı. Annesinin sarayındaki soylular arasında, daha sonra İskoçya Kralı olan amcası David ve üvey kardeşi Robert, kuzeni Stephen ve Kont Brian Fitz gibi soylular vardı.1108’de Henry, Matilda ve erkek kardeşini Anselm’e emanet etti.Canterbury Başpiskoposu Normandiya’ya seyahat ederken; Anselm, Matilda’nın annesinin gözde bir din adamıydı. Matilda’nın görünüşü hakkında ayrıntılı bir açıklama yok; çağdaşlar Matilda’yı çok güzel olarak tanımladılar, ancak bu, tarihçiler arasındaki geleneksel uygulamayı yansıtmış olabilir.
Kutsal Roma İmparatorluğu
İmparatorla Evliliği 1108’in sonlarında veya 1109’un başlarında, o zamanlar Romalıların Kralı olan V. Heinrich Normandiyalı Matilda’nın onunla evlenmesini teklif eden elçiler gönderdi ve aynı konuda annesine de ayrı bir mektup yazdı. O İngiliz kralı için çekiciydi: Avrupa’nın en prestijli hanedanlarından olan biriyle evlenecek, yeni bir kraliyet hanedanının en küçük oğlu olarak kendi statüsünü yeniden teyit edecek ve Fransa ile uğraşırken ona bir müttefik kazandıracaktı Karşılığında V. Heinrich Kutsal Roma İmparatoru olarak taç giyme töreni için Roma’ya bir seferi finanse etmesi için ihtiyaç duyduğu 10.000 marklık bir çeyiz alacaktı. Anlaşmanın son detayları Haziran 1109’da Westminster’de müzakere edildi ve değişen statüsünün bir sonucu olarak Matilda Ekim ayında ilk kez bir kraliyet konseyine katıldı. Şubat 1110’da Almanya’ya gitmek için İngiltere’den ayrıldı.
Çift, 10 Nisan’da resmen nişanlandıkları Utrecht’e gitmeden önce Liège’de bir araya geldi. 25 Temmuz’da Matilda, Mainz’de düzenlenen bir törenle Roma Kraliçesi olarak taç giydi. Matilda sadece sekiz, Heinrich 24 yaşında olduğu için aralarında önemli bir yaş farkı vardı. Nişandan sonra, eğitimle görevli Trier Başpiskoposu Bruno’nun velayeti altına alındı. Alman kültürünü, görgü kurallarını ve hükûmeti öğrendi. Ocak 1114’te Matilda, Heinrich ile evlenmeye hazırdı ve düğünleri Worms şehrinde abartılı kutlamalar arasında yapıldı.
Evlilikten kısa bir süre sonra İmparatorluk genelinde siyasi çatışmalar patlak verdi, Heinrich, Şansölye Adalbert’i ve diğer çeşitli Alman prenslerini tutukladığında tetiklendi. Bunu, İmparatorluğun yönetiminde önemli bir rol oynayan Kilise içinden gelen muhalefetin eşlik ettiği isyanlar izledi ve bu, İmparator’un Papa II. Paschalis tarafından resmi olarak aforoz edilmesine yol açtı. Heinrich ve Matilda, meseleleri Papa ile kalıcı olarak halletmek niyetiyle 1116’nın başlarında Alpler üzerinden İtalya’ya yürüdüler. Matilda artık imparatorluk hükûmetinde tam bir rol oynuyor, kraliyet bağışlarına sponsor oluyor, dilekçe sahipleriyle ilgileniyor ve törenlere katılıyordu. Yılın geri kalanı kuzey İtalya’nın kontrolünü sağlamakla geçti ve 1117’nin başlarında çift Roma’nın üzerine ilerledi.
Paschalis, Heinrich ve Matilda geldiğinde kaçtı ve onun yokluğunda papalık elçisi Maurice Bourdin, daha sonra Antipope Gregory VIII, çifti Aziz Petrus Bazilikası’nda taçlandırdı. Matilda bu törenleri Kutsal Roma İmparatorluğu İmparatoriçesi unvanını talep etmek için kullandı. İmparatorluk, V. Heinrich gibi, büyük soylular tarafından Romalıların Kralı olmak üzere seçilen seçilmiş hükümdarlar tarafından yönetiliyordu. Bu krallar tipik olarak daha sonra Papa tarafından Kutsal Roma İmparatoru olarak taç giymeyi umuyorlardı, ancak bu garanti edilemezdi. V. Heinrich, Papa’yı 1111’de taç giymeye zorlamıştı, ancak Matilda’nın kendi durumu daha az netti. Evliliğinin bir sonucu olarak açıkça Romalıların meşru Kraliçesiydi, mühründe ve tüzüklerinde kullandığı bir unvan, ancak imparatoriçe unvanı üzerinde meşru bir iddiası olup olmadığı belirsizdi.
Hem Bourdin’in statüsü hem de törenlerin kendileri derinden belirsizdi. Açıkça söylemek gerekirse, törenler imparatorluk taç giyme törenleri değildi, bunun yerine hükümdarların taçlarını mahkemede takacakları yılda birkaç kez arasında, resmi “taç giyme” etkinlikleriydi. Bourdin de ikinci töreni düzenlediği sırada aforoz edilmişti ve daha sonra Papa tarafından tahttan indirilip ömür boyu hapsedildi. Yine de Matilda, Roma’da resmi olarak imparatoriçe olarak taç giydiğini iddia etti. Bu dönemde imparator ve imparatoriçe unvanları her zaman tutarlı bir şekilde kullanılmadı ve her halükarda onun bu unvanı kullanımı geniş çapta kabul gördü. Matilda, daha sonra yanlış bir şekilde Papa’nın kendisini Roma’da taçlandırdığını kaydeden Anglo-Norman tarihçilerine karşı çıkmamayı seçti.
Heinrich’in ölümü
1118’de Heinrich, yeni isyanları bastırmak için Alpler üzerinden kuzeye Almanya’ya döndü ve Matilda’yı İtalya’yı yönetmesi için naibi olarak bıraktı. Önümüzdeki iki yıl boyunca hükümdarlığının çok az kaydı var, ancak muhtemelen hükûmet konusunda kayda değer bir pratik deneyim kazandı. 1119’da Lotharingia’da Heinrich ile buluşmak için kuzeye döndü. Kocası, kendisini aforoz eden Papa ile bir uzlaşma bulmakla meşguldü.[8] Matilda o yıl İngiltere’deki babasını ziyaret etmeye çalıştı, ancak yolculuk, topraklarından geçmesi gereken Flanders Kontu I. Charles tarafından engellendi. Tarihçi Marjorie Chibnall, Matilda’nın bu yolculukta İngiliz tacının mirasını tartışmayı amaçladığını savunuyor.
Matilda ve Heinrich çocuksuz kaldılar, ancak her iki taraf da kısır olarak kabul edilmedi ve çağdaş tarihçiler durumlarını İmparator ve Kilise’ye karşı günahlarının sonucu olarak açıkladılar. 1122’nin başlarında, Heinrich devam eden siyasi huzursuzluğu bastırmaya devam ederken, çift Ren Nehri’ni birlikte gezdi, ancak Heinrich kanser yüzünden acı çekiyordu. Durumu kötüleşti ve 23 Mayıs 1125’te Utrecht’te öldü ve Matilda’yı mülklerinin varisi olan yeğenleri Frederick’in korumasına bıraktı. Ölümünden önce, imparatorluk nişanını Matilda’nın kontrolüne bıraktı, ancak başka bir liderlik seçimiyle karşı karşıya kalan İmparatorluğun geleceği hakkında ona hangi talimatları verdiği açık değil. Başpiskopos Adalbert daha sonra Matilda’yı kendisine nişanı vermesi gerektiğine ikna etti ve Başpiskopos, Heinrich’in eski bir düşmanı olan Lothar’ı Romalıların yeni Kralı olarak atayan seçim sürecini yönetti.
Şimdi 23 yaşında olan Matilda, hayatının geri kalanını nasıl geçireceği konusunda sadece sınırlı seçeneklere sahipti. Çocuğu olmadığı için, imparatorluk naibi rolünü üstlenemedi, bu da ona rahibe olma ya da yeniden evlenme seçeneği verdi. Alman prenslerinden bazı evlilik teklifleri gelmeye başladı, ancak o Normandiya’ya dönmeyi seçti. İmparatorluk içindeki mülklerinden vazgeçtiği ve kişisel mücevher koleksiyonu, kendi imparatorluk kıyafeti, Heinrich’in iki tacı ile ayrıldığı için Almanya’ya dönmeyi beklemiyor gibi görünüyordu.
Veraset krizi

1120’de, Beyaz Gemi felaketinden sonra İngiliz siyaseti önemli ölçüde değişti. Matilda’nın kardeşi William Adelin ve diğer birçok üst düzey soylu dahil olmak üzere yaklaşık üç yüz yolcu, Normandiya’daki Barfleur’dan İngiltere’ye seyahat etmek için bir gece Beyaz Gemiye bindi. Gemi, muhtemelen aşırı kalabalık veya gemi kaptanı ve mürettebatının aşırı içki içmesi sonucu limanın hemen dışında battı ve ikisi hariç tüm yolcular öldü. William Adelin kayıplar arasındaydı.
William’ın ölümüyle, İngiliz tahtının halefi şüpheye düştü. O zamanlar batı Avrupa’da veraset kuralları belirsizdi; Fransa’nın bazı bölgelerinde, en büyük oğlun bir unvanı miras alacağı erkek primogeniture(en büyük çocuk) daha popüler hale geliyordu. Fransa Kralı’nın halefine hala hayattayken taç giydirmesi de gelenekseldi, bu da amaçlanan veraset çizgisini nispeten açık hale getiriyordu. Sorun, önceki altmış yıldaki istikrarsız Anglo-Norman ardıllarının dizisiyle daha da karmaşıklaştı. Fatih William İngiltere’yi işgal etmişti, oğulları William Rufus ve Robert Curthose miraslarını kurmak için aralarında bir savaşa girmişlerdi ve Henry Normandiya’nın kontrolünü sadece zorla ele geçirmişti.
Başlangıçta Henry umutlarını başka bir erkek çocuk sahibi olmaya bağladı. William ve Matilda’nın annesi – İskoçyalı Matilda – 1118’de öldü ve bu yüzden Henry yeni bir eş, Louvain’li Adeliza aldı . Henry ve Adeliza hiç çocuk sahibi olmadılar ve hanedanın geleceği risk altında görünüyordu.[14] Henry olası bir varis için yeğenleri arasında aramaya başlamış olabilir. Kız kardeşi Adela’nın oğlu Blois Stephen’ı olası bir seçenek olarak görmüş olabilir ve belki de buna hazırlık olarak Stephen için Matilda’nın zengin anne kuzeni ve adaşı Boulogne Kontesi ile faydalı bir evlilik ayarladı . Curthose’un tek oğlu William Clito, Fransa Kralı VI Henry de kendi gayri meşru oğlu Gloucester’lı Robert’ı olası bir aday olarak görebilirdi, ancak İngiliz gelenek ve görenekleri buna olumsuz bakardı. Henry’nin planları İmparatoriçe Matilda’nın kocası İmparator Henry 1125’te ölünce değişti.
Normandiya’ya dönüş
Matilda 1125’te Normandiya’ya döndü ve yaklaşık bir yılını, babası Henry’nin ikinci evliliğinin bir erkek vâris oluşturacağını umduğu kraliyet sarayında geçirdi. Bunun gerçekleşememesi durumunda, Matilda artık Henry’nin tercih ettiği seçimdi ve eğer bir erkek vâris olmadan ölürse, onun meşru halefi olacağını ilan etti. Anglo-Norman baronları, Noel 1126’da Westminster’de bir araya geldiler ve burada Ocak ayında Matilda’yı ve gelecekteki meşru varisini tanıyacaklarına dair yemin ettiler.
Henry, 1127 başlarında Matilda için resmen yeni bir koca aramaya başladı ve İmparatorluk içindeki prenslerden çeşitli teklifler aldı. Onun tercihi Matilda’nın evliliğini kullanarak onu Anjou Kontu Fulk’un en büyük oğlu Anjou’lu Geoffrey ile evlendirerek Normandiya’nın güney sınırlarını güvence altına almaktı . Henry’nin Normandiya üzerindeki kontrolü, 1106’da fethettiğinden beri sayısız zorlukla karşılaşmıştı ve en son tehdit, Fransız Kralı’nın desteğini alan yeni Flanders Kontu yeğeni William Clito’dan geldi. Henry için Normandiya’nın doğusundan olduğu kadar güneyden de bir tehditle karşı karşıya kalmaması çok önemliydi. William Adelin, Fulk’un kızı Matilda ile evlenmişti ki bu, Henry ve Anjou arasında bir ittifakı güçlendirecekti, ancak Beyaz Gemi felaketi buna bir son verdi. [88]Henry ve Fulk, evlilik çeyizinin kaderi hakkında tartıştı ve bu, Fulk’u onun yerine William Clito’yu desteklemeye teşvik etti. Henry’nin çözümü şimdi Matilda’nın Geoffrey ile evliliğini müzakere ederek eski ittifakı yeniden yaratmaktı.
Matilda bu plandan etkilenmemiş görünüyordu. Bir kontun oğluyla evlenmenin imparatorluk statüsünü azalttığını hissetti ve muhtemelen kendisinden çok daha genç biriyle evlenmekten de mutsuzdu; Matilda 25 ve Geoffrey sadece 13 yaşındaydı. Tours Başpiskoposu Hildebert sonunda müdahale ederek onu nişana katılmaya ikna etti. Matilda sonunda kabul etti ve Mayıs 1127’de Gloucester’lı Robert ve Brian Fitz Count ile Rouen’e gitti ve burada Geoffrey ile resmen nişanlandı. Gelecek yıl boyunca, Fulk kral olmayı umduğu Kudüs’e gitmeye karar verdi ve mal varlığını Geoffrey’e bıraktı. Henry müstakbel damadını şövalye ilan etti ve Matilda ve Geoffrey bir hafta sonra 17 Haziran 1128’de Le Mans ve Séez piskoposları tarafından Le Mans’ta evlendiler. Fulk nihayet 1129’da Kudüs’e gitmek için Anjou’dan ayrıldı ve Geoffrey’i Anjou ve Maine Kontu ilan etti.
- 1478 – Thomas More, İngiliz yazar ve devlet adamı (ö. 1535)
Thomas More | |
---|---|
![]() |
|
More’un Hans Holbein tarafından 1527 yılında yapılan portesi | |
Lordlar Kamarası başkanı | |
Görev süresi Ekim 1529 – Mayıs 1532 |
|
Yerine geldiği | Thomas Wolsey |
Yerine gelen | Thomas Audley |
Lancaster Dükalığı Şansölyesi | |
Görev süresi 31 Aralık 1525 – 3 Kasım 1529 |
|
Yerine geldiği | Richard Wingfield |
Yerine gelen | William FitzWilliam |
Avam Kamarası Meclis Başkanı | |
Görev süresi 16 Nisan 1523 – 13 Ağustos 1523 |
|
Yerine geldiği | Thomas Nevill |
Yerine gelen | Thomas Audley |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 7 Şubat 1478 Londra, İngiltere Krallığı |
Ölüm | 6 Temmuz 1535 (57 yaşında) Londra, İngiltere Krallığı |
Evlilik(ler) | Jane Colt (1505-1511) Alice Harpur (1511 – 1535) |
Çocuk(lar) | Margaret Elizabeth Cicely |
Bitirdiği okul | Oxford Üniversitesi |
Mesleği | Devlet adamı, hukukçu, yazar |
Dini | Katolik |
İmzası | ![]() |
Thomas More (tahminen, 7 Şubat 1478, Londra – 6 Temmuz 1535, Londra), İngiliz devlet adamı, hukukçu, filozof, Rönesans dönemi hümanist yazardır. 1516’da yazdığı “Ütopya” başlıklı eserinde, hayalî bir adada kurguladığı bir ülkenin siyasi sistemini, “ideal” olarak tarif eder. More’un Kral VIII. Henry’nin İngiliz Kilisesi’nin başına geçme niyetine ilke olarak karşı çıkması, kendi siyasi kariyerinin sonunu hazırlayıp hain olarak idam edilmesine sebep oldu. Ölümünden 400 yıl sonra, 1935’te Papa XI. Pius tarafından da “aziz” ilan edildi.
Hayat
Kabul gören tahmine göre 7 Şubat 1478’de, Londra’da doğdu. Babası dönemin önemli bir yargıcı olan Sir John More’dur. Ailesi sonradan aristokratlık kazanan, burjuva kökenli bir aileydi.
1490-1492 yılları arasında Canterbury Başpiskoposu John Morton’nun hizmetine girdi ve burada eğitimine başladı. Bu dönemde Rönesans’tan da etkilenmeye başladı. Eğitimini tamamladıktan sonra Başpiskopos Morton’un sayesinde Oxford Üniversitesi’ne girmeye hak kazanan Thomas More, burada geçirdiği 2 yılda yazılar yazmaya başladı. Antik Yunan ve Latin edebiyatına ilgisi de bu dönemde başladı. Ancak bu 2 yılın ardından babasının ısrarıyla Oxford’u bırakıp Londra’ya geri döndü ve 1496 yılında hukuk öğrenimi görmeye başladı. 21 yaşına geldiğinde bir avukat olarak Londra Barosu’na kaydoldu.
Siyasî hayatı
Hukuk öğrenimi gördüğü yıllarda manastır yaşamı yaşamaktaydı ve bir rahip olmak isteğiyle yanıp tutuşmaktaydı. 1501-1504 yılları arasında keşiş olmak amacıyla bir manastıra çekilen More, 1504’te Avam Kamarası seçimlerine katılmaya karar verdi. Parlamentoya seçilince manastır hayatına son veren More, ertesi sene Jane Colt ile evlendi.
1499’da Hollandalı yazar Erasmus ile tanıştı ve aralarında sıkı bir dostluk başladı. Öyle ki Erasmus, 1509’da basılan Deliliğe Övgü adlı eserini Thomas More istediği için yazdı ve eserini ona adadı.
Hem avukatlık yapan hem de Parlamentoda yasama faaliyetlerine katılan More, kralların mutlak iktidarına şiddetle karşı çıkıyor ve bu düşüncesini etrafıyla paylaşıyordu. Bu yüzden zamanla Kral VII. Henry’nin öfkesini üzerine çekti. Kralın öfkesinden kurtulmak için seyahate çıkmak zorunda kalan More, VII. Henry’nin 1509’da ölmesi üzerine ülkesine geri döndü. Ertesi yıl yargıçlığa atanan More, hümanist tutumuyla halkın sevgisini kazanmaya başladı. Örneğin Chelsea’de bir huzurevi kuran More, 1517’ye ayaklanan yoksul halkı yatıştırarak isyanı önleyecek, isyanın elebaşlarını da idamdan kurtaracaktır.
More, üst düzey devlet görevlerine karşı isteksizdi ancak Kral VIII. Henry, 1517’de More’u hizmetine aldı ve özel danışmanı yaptı. Bu dönemde Kral tarafından Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Şarlken’e elçi olarak gönderilen More, bu başarılı diplomatik görevinin ardından 1521’de şövalye unvanı kazandı. More, diplomatik görevinin ardından kraliyet hazinesinde görev yapmaya başladı. Kariyeri gittikçe parlayan More, kısa süre sonra Kralın sekreteri olarak da görev yapmaya başladı. Zamanla yetki ve görevleri arttı; resmî belgeleri yazmaya, yabancı elçileri karşılamaya, Kral VIII. Henry ile Lordlar Kamarası başkanı Kardinal Thomas Wolsey arasında iletişimi sağlayan birincil kişi hâline gelmeye başladı.
Lordlar Kamarası başkanlığı
Thomas More, 1523 yılındaki seçimlerde şövalye unvanıyla Middlesex kentinden Lordlar Kamarası’na seçildi. 2 yıl sonra mevcut Meclis Başkanı Thomas Wolsey’in istifası üzerine Avam Kamarası Başkanı seçildi. Aynı yıl Lancaster Düklüğü’nün şansölyesi oldu ve Britanya’nın kuzey topraklarında geniş yetkiler elde etti.
O dönemde Kral VIII. Henry, mevcut eşi Catherine d’Aragon’dan boşanıp Anne Boleyn ile evlenmek istedi. Bu evlilikle ilgili kendisine yeterince yardım edemeyen mevcut başkan Thomas Wolsey’i istifaya zorladıktan sonra yerine Thomas More’u Lordlar Kamarası Başkanı ilân etti. Başlarda Kralın düşüncelerini paylaşan More, zamanla Kralın Protestanlığa olan artan ilgisi ve kiliseye olan negatif düşüncelerinden rahatsız oldu.
Catherine d’Aragon’dan boşanmak isteyen Kral’a özellikle Papalık karşı çıkıyordu. Papalık’a karşı Thomas More’u ve Lordlar Kamarası’nı kendi safına çekmek isteyen Kral, 1532’de Act of Supremacy adlı yasayı çıkarttı. Bu yasaya göre Kral, kendisini İngiltere Kilisesi’nin başı ilân ediyordu ve ülkesini Katolik dünyadan kopartarak Anglikan mezhebini kuruyordu.
Thomas More ise kişisel olarak Protestanlığı doğru bulmuyor; Katolikliği benimsiyordu. Bu dönemde Protestanlığı eleştiren kitaplarıyla Kral ile olan ilişkisini gerdi. Böylece 1531’de Kral’a bağlılık yemini etmeyi reddetti. Ancak kısa süre sonra hem Katolikliğe bağlı olduğu için, hem de Kral’la çatışmak istemediği için sağlık problemlerini bahane eden More, 1532’de istifa etti.
İstifasına rağmen Kral, More’un peşini bırakmadı. Önceli mallarına el konulan, ardından göstermelik nedenlerle sorgulanan More, 1533’te Anne Boleyn’in İngiltere Kraliçesi olarak ilan edildiği taç giydirme törenine katılmayı reddedince şimşekleri üzerine çekti. Yalan davalar ve dedikodular başladı. Parlamentonun Anne Boleyn’i İngiltere’nin kraliçesi olarak ilân edebileceğini kabul etmesine rağmen, bağlılık yemini etmeyi reddetti. Zira bu durum Papa’ya karşı bir davranış olacaktı.
Kralı kilisenin başı olarak görmemeyi sürdüren Thomas More, Mart 1534’te Act of Supremacy‘yi kabul ettiğine dair yemin etmeye zorlandı. Bu yasaya direnmesi üzerine tutuklandı ve Londra Kalesi’ne hapsedildi. Aynı yıl yargılanmaya başlanan More, başlarda sessiz kalmak istedi. Ancak hakkında vatan hainliğine varan asılsız iddialar öne sürülmesi üzerine konuşmaya başladı.
Konuştuğunda Act of Supremacy‘nin Tanrı’nın yasalarına aykırı olduğu ve parlamentonun kimseyi Kilise’nin başı olarak ilân edemeyeceğini söyledi. Bu sözleri üzerine ölüm cezasına çarptırılan More, 6 Temmuz 1535’te idam edildi.
- 1693 – Anna İvanovna, Rus çariçesi (ö. 1740)
Anna | |||||
---|---|---|---|---|---|
![]() |
|||||
Rusya imparatoriçesi | |||||
Hüküm süresi | 26 Şubat 1730 — 28 Ekim 1740 | ||||
Taç giymesi | 28 Nisan 1730 | ||||
Önce gelen | II. Peter | ||||
Sonra gelen | VI. İvan | ||||
Doğum | 7 Şubat 1693 Moskova, Rusya Çarlığı |
||||
Ölüm | 28 Ekim 1740 (47 yaşında) Sankt-Peterburg, Rus İmparatorluğu |
||||
Defin | Peter ve Paul Katedrali | ||||
Eş(ler)i |
Kurlandiya Dükü Frederick William
(e. 1710; ö. 1711) |
||||
|
|||||
Hanedan | Romanov | ||||
Babası | Rusya Çarı V. İvan | ||||
Annesi | Praskovya Saltıkova | ||||
Dini | Rus Ortodoksluğu | ||||
İmza | ![]() |
Anna İvanovna (7 Şubat 1693 Moskova – 28 Ekim 1740 Sankt-Peterburg), 1730 ile 1740 yılları arasındaki Rusya imparatoriçesi. Genellikle Anna ya da Anne olarak bilinir. II. Petro’nun ölümü üzerine tahta geçti. Onun devrinde Ruslar Karadeniz’e inme maksadıyla İran’la dostluk teyit edilerek Petro devrinde alınan yerleri geri verdi. 1736’da müttefiki Avusturya ile Osmanlı’ya savaş açtılar. Ancak Avusturya siyasi destek vermekle yetinerek savaşın 1739’da kadar uzamasına sebep oldu. Bu esnada Ruslar 1735’te Kırım’a girmiş, Oçakov, Prepko (1736-37) ve Azak Kalesi’ni zapt ederek kazanımlarını 1739 Belgrad Antlaşması ile onaylatarak Karadeniz’e inmede esaslı bir evreye adım atmıştı.
- 1741 – Johann Heinrich Füssli, İsviçreli ressam (ö. 1825)
- 1804 – John Deere, Amerikalı sanayici (ö. 1886)
- 1812 – Charles Dickens, İngiliz yazar (ö. 1870)
- 1837 – James Murray, İngiliz sözlükbilimci ve filolog (ö. 1915)
- 1839 – Nicolaas Pierson, Hollanda ekonomist ve Liberal devlet adamı (ö. 1909)
Nicolaas Pierson | |
---|---|
![]() |
|
Hollanda başbakanı | |
Görev süresi 27 Temmuz 1897 – 1 Ağustos 1901 |
|
Hükümdar | Wilhelmina |
Yerine geldiği | Joan Röell |
Yerine gelen | Abraham Kuyper |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | Nicolaas Gerard Pierson 07 Şubat 1839 Amsterdam, Hollanda |
Ölüm | 24 Aralık 1909 (70 yaşında) Heemstede, Hollanda |
Nicolaas Gerard Pierson (7 Şubat 1839 – 24 Aralık 1909) 1897’den 1901 yıllarına kadar Hollanda Bakanlar Konseyi (Başbakan) olarak görev yapan bir Hollanda ekonomisti ve Liberal devlet adamıydı.
Pierson, Amsterdam Üniversitesi’nde profesör ekonomi ve istatistiklere ve Hollanda ulusal bankası De Nederlandsche Bank’ın direktör yardımcısı ve başkan yardımcısıydı. Van Tienhoven Kabine’de Maliye Bakanı olarak görev yapıyordu. Görev döneminde önemli bir vergi revizyonu başlattı. Bakanlar Kurulunun başkanlığını dört yıl sürdürdükten sonra, 1905-1909 yılları arasında Gorinchem’in seçim bölgesinden Temsilciler Meclisinde yer aldı. Pierson, Cambridge Üniversitesi’nden fahri doktora derecesi aldı.
Gençliği ve eğitimi
Nicolaas Gerard Pierson, 7 Şubat 1839’da Amsterdam’da Jan Lodewijk Gregory Pierson ve eşi Ida Oyens için dünyaya geldi. Altı çocuğun en küçüğü olan Pierson’un iki kardeşi ve üç kızkardeşi vardı. İki kardeşi Allard ve Hendrik Pierson ünlü papazlar oldular. Annesi Réveil yazarı iken babası bir tüccardı. Pierson, 1845-1853 yılları arasında Amsterdam’da bir Fransız okuluna devam etti. 1853’te Brüksel’de bir İngiliz okuluna gitti ancak bir yıl sonra Amsterdam’daki ticaret okuluna geçti. 2 Haziran 1864’te Pierson siyasi ekonomide öğretmen olarak mezun oldu.
Kariyeri
Pierson, 21 Ağustos 1891’den 9 Mayıs 1894’e ve yine 26 Temmuz 1897’den 1 Ağustos 1901’e kadar Maliye bakanı olarak görev yapmıştır. İkinci görev süresince ikinci dönem bakan olarak görev yaparken, aynı zamanda Bakanlar Kurulu Başkanlığı görevini de yürüttü. Bu görevin daha sonra Hollanda Başbakanı olarak değiştirilmesi planlandı. Bakanı olarak görev yaptığı dönemde, kurumsal ve sermaye vergi sistemlerini geliştirdi ve ulusal istatistik dairesi olan İstatistik Hollanda’nın kuruluşunda etkili oldu. 26 Temmuz 1905’te Pierson, Gorinchem’in seçim bölgesi için Temsilciler Meclisine seçildi. 1909’da seçim istemedi ve 1 Ağustos’ta görevini bıraktı.
- 1841 – Auguste Choisy, Fransız mühendis ve mimarlık tarihçisi (ö. 1909)
- 1842 – Alexandre Ribot, Fransız siyasetçi (ö. 1923)
- 1867 – Laura Ingalls Wilder, Amerikalı yazar (ö. 1957)
- 1870 – Alfred Adler, Avusturyalı psikiyatrist (ö. 1937)
- 1873 – Thomas Andrews, İrlandalı gemi mühendisi ve iş insanı (ö. 1912)
- 1875 – Lore Alford Rogers, Amerikalı bakteriyolog ve süt bilimcisi (ö. 1975)
- 1877 – Godfrey Harold Hardy, İngiliz matematikçi (ö. 1947)
- 1885 – Hugo Sperrle, Alman mareşal (ö. 1953)
Hugo Sperrle | |
---|---|
![]() Hugo Sperrle, 1940
|
|
Doğum | 7 Şubat 1885 Ludwigsburg, Almanya |
Ölüm | 2 Nisan 1953 (68 yaşında) Münih, Almanya |
Bağlılığı |
|
Branşı | ![]() |
Hizmet yılları | 1903–1944 |
Rütbesi | Generalfeldmarschall![]() |
Komutası | Kondor Lejyonu Luftflotte 3 OKL |
Çatışma/savaşları | I. Dünya Savaşı II. Dünya Savaşı |
Ödülleri | ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Hugo Sperrle (7 Şubat 1885 – 2 Nisan 1953), II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’nda Luftwaffe Mareşaliydi. Hugo Sperrle 1935’teki İspanya iç savaşı’nda görev yapmıştı. Fransa’ya karşı savaşta 3. hava komutanlığını kontrol etmiş ve İngiltere’de geçen hava savaşlarında komutasındaki filo büyük rol oynamıştır. Savaştan sonra Müttefik Kuvvetler tarafından yakalanmış fakat çıkarıldığı mahkemede beraat etmiş, 1953 yılında ise ölmüştür.
Hayatı
1903 yılında Alman Ordusu’na katıldı ve daha sonra Oberleutnant (Teğmen) olarak görevlendirildi. I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden sonra iki kişilik bir uçak ile gözlemci olarak görev Luftstreitkräfte’ye (Alman Ordusu Air Service) transfer oldu. Savaş sırasında aldığı rütbelerle yükseldi ve Alman 7. Ordu hava bileşenlerinin komutanı oldu.
Savaşlar arasında

Sperrle, Reichswehr’e dönmeden önce, Hava Gücünün dağıtılması sonrasında savaşın sonunda Freikorps’a katıldı. Müttefikler tarafından Almanya’ya hava birimleri oluşturması için izin verilmemesi yüzünden Lojistik ve ordu komutanlığı görevlerinde bulundu. Naziler iktidarı 1933’te devraldıktan sonra yeni bir hava kuvvetleri olan Luftwaffe kurulmuştur. Yakın zamanda Tuğgeneralliğe yükseltildi. Burada 1935 yılında yeni kurulan Luftwaffe’ye girdi. Daha sonra, Ekim 1937 yılından itibaren İspanya İç Savaşı sırasında Kondor Lejyonu’nun ilk komutanı oldu. Wolfram Freiherr von Richthofen ise onun Kurmay Başkanı olarak görev yaptı.
II. Dünya Savaşı’nda
II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle Alman Luftflotte 3’ün (Hava Filosu 3) komutanı oldu. Bu birim, Polonya Seferi sırasında hiçbir görev yapmadı ama Fransa’da Mayıs ayından itibaren yapılan taktik bombardıman destek birimi olarak önemli bir rol oynadı. Temmuz 1940’ta Luftwaffe Generalfeldmarschall (Mareşal) yapıldı. Kuzey Fransa’da konuşlu Hava Filosu 3, Britanya Savaşı’nda önemli bir rol oynadı. Önümüzdeki 3 yıl boyunca Fransa’da kendi birimleri ile kaldı. Kuzey Afrika Seferi’nde Erwin Rommel’i destekleyen ve kısa bir süre Batı Avrupa’ya Müttefiklerin çıkarma yapmasından önce yani 1944 yılında Batı Avrupa’daki Alman hava kuvvetlerinin tam komutasını devraldı.
Normandiya Çıkarması’nda elinde bulunduğu sadece 319 operasyonel uçağa karşı Müttefiklerin 9.000 adet uçağı karşı karşıya kalmıştı. Kendi birimlerindeki yetersizlik yüzünden Müttefiklerin inişini engelleyemedi ve Ağustos 1944 yılında bu komutanlıktan kovuldu.
Mareşal Sperrle Müttefikler tarafından yakalandı ve Nürnberg Mahkemelerinde Yüksek Komuta Yargılama savaş suçlarıyla suçlandı ancak beraat etti. Savaştan sonra sessizce yaşamış ve 1953 yılında Münih’te ölmüştür.
- 1885 – Sinclair Lewis, Amerikalı yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 1951)
- 1887 – Eubie Blake, Amerikalı piyanist ve besteci (ö. 1983)
- 1889 – Josef Thorak, Alman heykeltıraş (ö. 1952)
- 1901 – Seyfettin Özege, Türk bibliyograf ve kitap koleksiyoncu (ö. 1981)
- 1904 – Arif Nihat Asya, Türk şair (ö. 1975)
- 1905 – Ulf von Euler, İsveçli fizyolog ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (ö. 1983)
- 1906 – Puyi, Çin İmparatoru (ö. 1967)
- 1907 – Cevdet Kudret, Türk yazar ve edebiyat tarihçisi (ö. 1992)
- 1913 – Ramón Mercader, İspanyol suikastçı (Lev Troçki’nin katili) (ö. 1978)
- 1919 – David Hafler, Amerikalı ses mühendisi (ö. 2003)
- 1927 – Juliette Gréco, Fransız şarkıcı ve oyuncu (ö. 2020)
- 1929 – Aysel Gürel, Türk söz yazarı ve oyuncu (ö. 2008)
- 1934 – Anestis Vlahos, Yunan aktör ve siyasetçi
- 1940 – Toshihide Maskawa, Japon Kuramsal fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (ö. 2021)
- 1946 – Héctor Babenco, Arjantin doğumlu Brezilyalı film yönetmeni, senarist ve yapımcı (ö. 2016)
- 1946 – Pete Postlethwaite, İngiliz aktör (ö. 2011)
- 1947 – Teoman Duralı, Türk filozof, mütefekkir ve akademisyen. (ö. 2021)
- 1947 – Wayne Allwine, Amerikalı seslendirme sanatçısı (ö. 2009)
- 1954 – Dieter Bohlen, Alman müzisyen
- 1955 – Miguel Ferrer, Amerikalı oyuncu ve seslendirme sanatçısı (ö. 2017)
- 1962 – David Bryan, Amerikanlı müzisyen ve Bon Jovi grubunun klavyecisi
- 1962 – Eddie Izzard, Yemen asıllı İngiliz komedyen, oyuncu ve yapımcı
- 1962 – Garth Brooks, Amerikalı country müzik sanatçısı
- 1965 – Chris Rock, Amerikalı komedyen
- 1968 – Sully Erna, Amerikalı şarkıcı, söz yazarı, gitarist ve Godsmack grubunun üyesi
- 1968 – Yıldıray Şahinler, Türk tiyatro ve sinema sanatçısı
- 1971 – Kerem Kupacı, Türk dizi ve sinema oyuncusu
- 1972 – Essence Atkins, Amerikalı oyuncu
- 1974 – J Dilla, Amerikalı rapçi ve prodüktör (ö. 2006)
- 1974 – Steve Nash, Kanadalı basketbolcu ve Phoenix Suns basketbol takımı oyuncusu
- 1975 – Rémi Gaillard, Fransız komedyen ve aktör
- 1975 – Wes Borland, Amerikalı gitarist (Limp Bizkit grubu üyesi)
- 1976 – Amon Tobin, Brezilyalı DJ, prodüktör, senarist ve Two Fingers grubunun üyesi
- 1977 – Mariusz Pudzianowski, Polonyalı karışık dövüş sporcusu
- 1977 – Tsuneyasu Miyamoto, Japon futbolcu
- 1978 – Ashton Kutcher, Amerikalı oyuncu
- 1978 – Daniel van Buyten, Belçikalı futbolcu
- 1978 – Marina Kislova, Rus kısa mesafe koşucusu
- 1979 – Cerina Vincent, Amerikalı oyuncu
- 1979 – Tawakel Karman, Yemenli gazeteci, aktivist ve Nobel Barış Ödülü sahibi
- 1982 – Mickaël Piétrus, Fransız basketbolcu
- 1983 – Christian Klien, Avusturyalı araba yarışçısı ve eski Formula 1 pilotu
- 1987 – Kerli Kõiv, Eston şarkıcı
- 1988 – Mübariz İbrahimov, Azeri asker (ö. 2010)
Mübariz İbrahimov | |
---|---|
![]() Mübariz İbrahimov’un mezarı
|
|
Doğum | 7 Şubat 1988 Aliabad Köyü, Bilesuvar, Azerbaycan SSC, SSCB |
Ölüm | 18 Haziran 2010 (22 yaşında) Çaylı Köyü, Terter, Azerbaycan |
Ölüm sebebi | Çatışmada ölüm |
Defin yeri | İkinci Fahri Hiyabanı Mezarlığı |
Bağlılığı | ![]() |
Branşı | Azerbaycan Kara Kuvvetleri |
Hizmet yılları | 2007–2010 |
Rütbesi | Gedikli subay |
Çatışma/savaşları | 2010 Çaylı çatışmaları |
Ödülleri | ![]() |
Ailesi | |
Babası | Ağakerim İbrahimov |
Annesi | Şamama İbrahimova |
Kardeşleri | 2 erkek kardeşi vardı |
İmza | |
![]() |
Mübariz Ağakerim oğlu İbrahimov (d. 7 Şubat 1988; Bilesuvar Rayonu – ö. 18 Haziran 2010; Terter Rayonu), Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin askeriydi, gedikli subay olarak görev yapmaktaydı. İbrahimov, 2010 yılında ölümünden sonra Azerbaycan’da yılın adamı ve Azerbaycan ulusal kahramanı unvanlarına layık görüldü.
Çocuk yaşlarından boksla ilgilenen İbrahimov, 2005 yılında ortaöğretimini tamamladıktan sonra askeri hizmete gitmiştir. Azerbaycan İçişleri Bakanlığına bağlı özel kuvvetlerde görev yapmış olan İbrahimov, iki yıl sonra hizmetini bitirmiş ve 2009 yılında Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin saflarında gönüllü hizmete başlamıştır.
İbrahimov, 18-19 Haziran gecesi bir mektup yazarak, kendi birliğinden kimseye haber vermeden Dağlık Karabağ Temas Hattına doğru ilerlemeye başladı. 1 km’lik mayınlı araziyi geçerek Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’ne ait Terter rayonunun Çaylı köyünde bulunan karakola baskın düzenleyerek beş saat savaştı ve sabah saatlerinde öldü.
İbrahimov’un öldürdüğü asker sayısı hakkında çeşitli kaynaklar farklı sayılar vermektedir; öldürdüğü asker sayısı 4, Azerbaycan’a yakın kaynaklara göre ise 45 olarak geçmektedir.
Savaştan sonra İbrahimov’un naaşı Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin işgal ettiği topraklarda kaldı, ancak Ermenistan tarafı bunu uzun süre reddetti. Aylarca süren müzakerelerin ardından Ekim ayında Rusya’nın arabuluculuğuyla Astrahan kentinde imzalanan anlaşmaya göre İbrahimov’un naaşı 6 Kasım’da Azerbaycan tarafına teslim edildi. İkinci Fahri Hiyabanı Mezarlığı’na defnedildi.
İbrahimov, Azerbaycan toplumunda millî bir kahraman olmuştur. Bilesuvar’da onun adını taşıyan bir sokak ve bir okul var. İbrahimov’un heykelleri dikildi, anısına plaketler yapıldı, filmler çekildi, kitaplar yazıldı, yabancı dizilerde ondan bahsedildi. İkinci Karabağ Savaşı sırasında 4 Ekim 2020’de İbrahimov’un öldüğü yer Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolüne geçmiş ve buraya Azerbaycan bayrağı dikilmiştir.
Yaşam öyküsü
7 Şubat 1988 yılında Bilesuvar rayonunun Aliabad köyünde doğan İbrahimovun, babasının ismi Ağakerim, annesinin ismi Şamama idi. Behruz ve Reşat adında 2 erkek kardeşi vardı. Bekardı. İbrahimov’un notlarına göre seyyid soyundandır. Dindar müslüman idi ve namaz kılıyordu. İbrahimov, 1994 yılında Malik Piriyev adına Aliabad köy ilköğretim okuluna gitmiştir. Tarihe büyük bir ilgisi vardı. Özellikle Hocalı Katliamı ve Birinci Dağlık Karabağ Savaşı’na alakası yüksekti ve defterine savaş sırasında işgal edilen rayonların adıyla beraber işgal edildiği tarihleri listelemiş ve komando yeminini yazmıştı. Sporla da ilgisi yüksekti ve 12 yaşında en büyük tutkusu olan boksa başlamıştı. İbrahimov, Ukrayna’da kendi yaşıtları arasında yapılacak olan spor yarışlarına eli yaralandığı için katılamadı. 2005 yılında ortaöğretimini tamamladıktan sonra askeri hizmete gitmiştir. Azerbaycan İçişleri Bakanlığına bağlı özel kuvvetlerde görev yapan İbrahimov, askerlik görevini 2007 yılında çavuş rütbesiyle tamamladı. Bir süre sivil işlerde çalıştıktan sonra, Eylül 2009’da subay eğitim kurslarına gitti, ardından Naftalan’da görev yaptı. İbrahimov, aynı yılın ağustos ayında gönüllü olarak Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerine askerlik yapmak için başvurmuş ve Terter rayonunda Dağlık Karabağ Temas Hattı’na yakın konumdaki birliklerden birinde gedikli subay olarak göreve başlamıştır.
Ölümü
Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan Gedikli subay Mübariz İbrahimov, 18 Haziran 2010 günü saat 23.30 sularında bir mektup yazarak, görev yaptığı birlikteki kimseye haber vermeden Dağlık Karabağ Temas Hattına doğru ilerlemeye başladı. Gecenin karanlığı ve kamuflajı sayesinde görünmeden tek başına 1 kilometre (0,62 mi) mayınlı alanı geçerek, Terter rayonunun o dönem işgal altındaki Çaylı köyünde bulunan Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin karakoluna baskın düzenledi. İbrahimov burada karakoldaki cephaneyi kullanarak Ermeni kuvvetleriyle beş saat savaştı ve sabah saat 5 civarında öldü. Ermeni iddiasına göre İbrahimov bu savaşta 4 Ermeni askerini öldürmüş, 4 Ermeni askerini de yaralamıştı. Ancak farklı kaynaklara göre 45 Ermeni askerini öldürmüştür.
İbrahimov’un babası, birliğinde olmadığı anlaşılınca olayın sabahı gün erkenden ona arama geldiğini ve oğlunun eve gelip gelmediğini sorduklarını ve birçok silah ve mühimmatı götürüp bölgeden uzaklaştığını söylediklerini anlattı. Babası cevabında şunu demiştir:
Ben oğlumu tanıyorum, sınıra doğru gidin.
Ermeni karakoluna gittiği anlaşılan İbrahimov’un mektubunda şöyle yazıyordu:
Babama ve anneme mektup.
Canım babam ve annem. Beni merak etmeyin. İnşallah cennette buluşacağız. Benim için bol bol dua edin. Vatanımın zor günlerine artık yüreğim dayanmıyor. Allah rızası için bunu yapmalıyım. En azından kalbim sakinleşir. İnşallah şehit düşenedek bu şerefsizlerin üzerine gideceğim. Şehit düşersem ağlamayın aksine o mertebeye yükseldiğim için sevinin. Allah’a ibadetlerinizi aksatmayın. Çok çok sadaka verin.
Seyit torunu olarak bunu yapmalıyım.
Allah büyüktür. Vatan sağolsun.
Hakkınızı helal edin.
Oğlunuz Mübariz.
İbrahimov Mübariz
Naaşının tutsak tutulması
Azerbaycan Savunma Bakanlığı’ndan yapılan ilk açıklamaya göre, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin Terter bölgesine yönelik saldırısını püskürtürken öldü. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti yetkilileri, temas hattında yer alan Ermeni Silahlı Kuvvetlerine ait birliklerin, Azerbaycan’a ait 20 kişilik istihbarat-sabotaj biriminin aniden saldırıya uğradığını iddia etti. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı’nın iddiasına göre, silah arkadaşları geri çekilirken Mübariz İbrahimov’un naaşı Ermenilere ait temas hattının yanında bırakıldı. Hem Ermeni hem de Dağlık Karabağ Cumhuriyeti yetkilileri, bunun çatışmanın Azerbaycan güçleri tarafından kışkırtıldığının kanıtı olduğunu belirtti. Azerbaycan hükûmeti bu iddiaları yalanlayarak savaşa yalnızca Mübariz İbrahimov’un katıldığını belirtti. Mübariz İbrahimov’un ölümünden sonra cenazesi 141 gün boyunca Ermeni kuvvetlerin kontrolünde kaldı. Ermeni Ulusal ve Uluslararası Araştırma Merkezi Direktörü ve “Janes Bilgi Hizmetleri” eski askeri analisti Richard Giragosyan, savaşın ya “Ermenilerin tepkisini test etme niteliğinde” ya da “Azerbaycan ordusunda komuta ve disiplin eksikliğinin bir işareti” olarak değerlendirdi. Thomas de Waal’a göre cesetlerin Ermeni kontrolündeki topraklarda olması, çatışmanın daha çok Azerbaycan tarafının saldırısı olduğunu gösteriyor. Yine de o asıl manzaranın hiçbir zaman bilinmeyeceğini belirtti.

Çatışmanın ardından Azerbaycan tarafı, Mübariz İbrahimov’un naaşının iadesini talep etti. Ancak Ermeni hükûmeti daha sonra ilk iddiayı yalanladı ve naaşının Ermeni tarafında değil, tarafsız bölgede olduğunu açıkladı. Ancak 2 Ağustos’ta Mübariz İbrahimov’un cansız bedenine ait olduğu iddia edilen fotoğraflar Rus internet sitelerinden birinde yayılmaya başladı. Azerbaycan kamuoyu bu resimlere duygusal tepki vermiş, Azerbaycan Savunma Bakanlığı da Ermeni tarafının bu resimleri yayınlayarak uluslararası hukuk normlarına uymadığını açıklamıştı. Kurum ayrıca Azerbaycan tarafının Mübariz İbrahimov’un naaşının Ermenistan’dan alınması için çabalarını sürdüreceğini ve bu konuda tüm imkanlarını seferber edeceğini belirtmiştir. Kayıp kişileri ve rehineleri, savaş esirlerini aramayla ilgili uluslararası grubun eski koordinatörü Avaz Hasanov da, naaşının iade edilmemesinin Cenevre Sözleşmeleri’ne aykırı olduğunu kaydetti. Azerbaycan hükûmeti Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin Bakü’deki temsilciliğine başvurdu. Buradaki daire başkanı İlaha Huseynova, bu talebi Erivan’da bulunan temsilcilik aracılığıyla Ermeni hükûmetine ilettiklerini belirtti. Komitenin Bakü temsilciliği, Mübariz İbrahimov’a ait olduğu iddia edilen elleri bağlı cansız bedene ait fotoğrafların internette dağıtıldığı bilgisini hem Cenevre’deki merkeze hem de Erivan’daki temsilciliğe iletti. Azerbaycanlı siyaset bilimci Fariz İsmayilzade’ye göre yaşanan gerginlik savaşa yol açabilecek düzeydeydi.
Kafkasya Dini Konseyi’nin 12. Şeyhülislamı Allahşükür Paşazade, Moskova ve Tüm Rusya Patriği Kirill aracılığıyla Ermeni Apostolik Kilisesi başkanı II. Karekin’e başvurarak bu konuda yardım istedi. Eylül ayında II. Karekin, Mübariz İbrahimov’un naaşının Azerbaycan’a iade edilmesi için dönemin Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile bir araya geldi. Bazı siyaset bilimcileri ve politikacılar Katolikos’un bu konuda yanlış kişiye başvurduğuna inanıyordu. Onlar II. Karekin’in Sarkisyan yerine dönemin Dağlık Karabağ Cumhuriyeti başkanı Bako Sahakyan ile konuşması gerektiğini iddia ediyorlardı. Muhalefetteki Ermenistan Miras Partisi’nin parlamento grubu lideri Stepan Safaryan, “Ermenistan tarafı en azından bu konunun Ermenistan yetkililerine değil, Dağlık Karabağ yetkililerine yöneltilmesi gerektiğini anlamalıdır” açıklamasını yapmıştır.


4 Ağustos’ta, çoğu Ağdamlı olan onlarca yerinden edilmiş kişi ve Birinci Karabağ Savaşı gazileri, Mübariz İbrahimov’un naaşının Ermeni yetkililerden iadesini talep ederek Bilesuvar’da bir protesto düzenledi. Bölge sakinleri kendi inisiyatifleriyle eyleme başladı. Katılımcılar, 15-20 hafif araba ve bir büyük otobüsle hareket etti, ellerinde Azerbaycan bayrakları, İbrahimov’un fotoğrafları ve üzerinde “Hamımız Mübarizik!” (Türkçe: Hepimiz Mübariziz!) yazılı slogan taşıyan pankartlar kaldırmıştırlar.
Mübariz İbrahimov’un naaşının Ermenistan tarafından rehin tutulduğu dönemde hakkında birçok dezenformasyon yayıldı.[33] İnsan hakları savunucusu Avaz Hasanov’a göre hem Azerbaycan hem de Ermenistan durumu propaganda amacıyla kullanmaya çalıştı. “Azerbaycan’da askeri söylemin yoğunlaşması”nın Ermeni basınında sürekli yer aldığını söyleyen Hasanov, “Azerbaycan ateşkesi ihlal ederek bu söylemi güçlendirmeye çalışıyor” dedi. Dolayısıyla Hasanov’a göre “Ermeni basını böyle bir gerçeğin dünya kamuoyuna gösterilmesiyle ilgilendi”. Bunun Ermeniler için gerekli bir konu olduğunu, çünkü bu şekilde “Azerbaycan barış görüşmeleri yürütüyor olsa da askerleri ön cephede dört savaşçımızı öldürüyor” diyebileceklerini ifade etti. Hasanov’a göre Ermenistan bu durumdan uluslararası propaganda, Azerbaycan ise iç propaganda için yararlanmıştır.
Defni
27 Ekim 2010’da Rusya’nın Astrahan kentinde Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya cumhurbaşkanlarının üçlü toplantısında ortak deklarasyon imzalandı. Bu bildirgeye göre savaş esirlerinin değiştirilmesi ve ölenlerin cenazelerinin gecikmeksizin karşı tarafa teslim edilmesi gerekmekteydi. Anlaşma, 4 Kasım’da yürürlüğe girdi.
Mübariz İbrahimov ve 4 Eylül’de Terter bölgesi yönünde Ermenistan ordusuyla çıkan çatışmada ölen kıdemli üsteğmen Ferid Ahmedov’un naaşları, 6 Kasım’da Ağdam’ın Baş Qərvənd köyü yakınında, Dağlık Karabağ Temas Hattı’nda, tarafsız bölgede Azerbaycan tarafına teslim edildi. Bu sürece Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Savaş Esirleri, Rehineler ve Kayıp Kişiler Devlet Komisyonu’nun temsilcileri de katıldı. Aynı zamanda Azerbaycan tarafı, ön bölgede hayatını kaybeden eski Ağdere rayonuna bağlı Sugovuşan’da yaşamış köylülerden 86 yaşındaki Gavrusha Arustamyan’ın naaşını da Ermenistan tarafına teslim etti.
Ertesi gün Mubariz İbrahimov ve Ferid Ahmadov’un cenazeleri saat 12’de morgdan alınarak Taze Pir Camii’ye götürüldü ve burada cenazeler dini geleneklere göre defnedilmek üzere hazırlandı. Azerbaycan Sağlık Bakanlığı Adli Tıp Uzmanlığı ve Patolojik Anatomi Birliği’nden cenazelere, kalabalık ve ilgili devlet kurumlarının temsilcileri, Devlet Trafik Polisi araçları eşliğinde camiye kadar eşlik edildi. Şeyhülislam Allahşükür Paşazade, cenazeleri Taze Pir Camii’de karşıladı. Daha sonra her iki askerin naaşları Azerbaycan Savunma Bakanlığı’na götürüldü ve burada veda töreni düzenlendi. Törene başta cumhurbaşkanı İlham Aliyev olmak üzere çok sayıda asker ve sivil de katıldı.
Mubariz İbrahimov ve Ferid Ahmedov, 7 Kasım’da Bakü’de bulunan II. Fahri Hiyabanı Mezarlığı’na oldukça geniş katılımlı bir törenle toprağa verildi. Cenaze törenine katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, iki askerin anısına saygı duruşunda bulunarak Dağlık Karabağ sorununun güç kullanılarak çözülmesine ilişkin tehditlerini yineledi. Aliyev, Azerbaycan “ülkenin toprak bütünlüğünü askeri yollarla her an yeniden tesis edebilir” diye açıklama yaptı. Ayrıca, Ermenistan’ı “Azerbaycan’ın tarihi toprakları” olarak adlandırdı.
11 Kasım’da Taze Pir Camii’de İlham Aliyev adına Mübariz İbrahimov ve Ferid Ahmedov anısına tören düzenlendi. Törene askerlerin ebeveynleri, akrabaları, yakınları, Kafkasya Dini Konseyi Başkanı Şeyhülislam Allahşükür Paşazade, İçişleri, Savunma Bakanlıkları yöneticileri ve personeli, Bakü Valiliği, sosyo-siyasi figürler, aydınlar topluluğu ve kamu temsilcileri katılmıştır.
Hatırası
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 22 Temmuz 2010 tarihli kararnamesi ile Mübariz İbrahimov’a Azerbaycan’ın Ulusal Kahramanı unvanı verildi. Kararnamede, Mübariz İbrahimov’a “Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunmasında gösterdiği olağanüstü hizmet ve cesaret nedeniyle” Milli Kahraman unvanının verildiği belirtildi. Ayrıca, Aliyev’in İbrahimov’un anısını yaşatmak için imzaladığı kararnamede şöyle deniyordu:
- 1. “Azerbaycan Bakanlar Kurulu Bilesuvar Rayonu’nun okullarından birine Mübariz İbrahimov’un adının verilmesini temin etsin.”
- 2. “Bilesuvar Valiliği Bilesuvar Rayonu’nda sokaklardan birine Mübariz İbrahimovun adının verilmesini temin etsin.”
15 Haziran 2011 tarihinde Azerbaycan Merkez Bankası sponsorluğunda Mübariz İbrahimov’un adını taşıyan okulun önünde 4 metrelik granit heykelinin açılışı yapıldı. Mübariz İbrahimov, 2010 yılında ANS Şirketler Grubu tarafından Azerbaycan’da “Yılın Adamı” seçildi.

İbrahimov’un naaşının rehin tutulduğu dönemde Azerbaycan’ın tüm şehirlerindeki binalar, otobüsler ve arabalar İbrahimov’un resimleriyle süslendi. Türkiye’de faaliyet gösteren Palmalı Şirketler Grubu’nun sahibi Mübariz Mansimov, tankerlerinden birine Mübariz İbrahimov’un adını verdi. Şubat 2011’de Uluslararası Basın Merkezi’nde “Kaspi” gazetesinin Mübariz İbrahimov’a ithaf ettiği yazı yarışması düzenlendi. Yarışmayı 83 eser kazanmaya hak kazandı. Yazar ve düşünce yazarı Hafız Mirza’nın “Gayret” adlı öyküsü birinciliğe (1.000 manat) layık görüldü. Hazar Denizi’nde 30 kilometre (19 mi) mesafeyi 8,5 saatte yüzen Lenkeranlı Elşan Salayev, başarısını Mübariz İbrahimov’a adadı.
13 Kasım 2010’da Azerbaycan’ın güney bölgelerinden Bakü’ye araba yürüyüşü düzenlendi. Çoğunlukla dindar kişilerin düzenlediği yürüyüş, Mübariz İbrahimov ve Ferid Ahmedov’un anısına adandı. Eylem, Bakü’de ulusal kahramanların defnedildiği II. Fahri Hiyabanı Mezarlığı’nda devam etti. Kasım 2015’te dindarlar Mübariz İbrahimov’u anmak için Şehitler Hiyabanı’na yürüdü. Bu kapsamda Müslüman İttihat Hareketi lideri Şii ilahiyatçı Taleh Bağırzade, Yasamal ilçe polis karakoluna çağrıldı, ardından Bağırzade’nin yardımcısı Elçin Gasimov da gözaltına alındı. Bu, onun destekçilerinin Sabuncu rayon polis teşkilatı önünde protesto yapmasına neden oldu.
2014 yılında Azerbaycan toplumunun girişimiyle Kanada’nın Ottawa kentinde bulunan Minto Park’a Mübariz İbrahimov’un adını taşıyan bir anıt plaket dikildi. 2016 yılında Sumgayıt’ta bir caddeye İbrahimov’un adı verildi. 2016 yılında Azerbaycan Devlet Petrol ve Sanayi Üniversitesi’ne heykeli dikildi.
2008 yılında Azerbaycan Savunma Sanayii Bakanlığı tarafından üretilen “İstiklâl” keskin nişancı tüfeği ailesinden ikinci 12,7 mm’lik tüfeğe onun onuruna “Mübariz” adı verildi. Mayıs 2016’da Cemşid Nahçivanski Askerî Lisesi’nde Mübariz İbrahimov’un anısına askeri oyunlar düzenlendi. Azerbaycan Savunma Bakanlığı Basın Servisi’ne göre, öğrenciler koşma, el bombası atma, atış ve halat çekme dallarında yarıştı. Dereceye giren öğrenciler ödüllendirildi.
Eylül 2010’da Bakü’de Mübariz İbrahimov’un yaşam öyküsünü anlatan bir belgesel film gösterildi. Ayrıca, “Era” film stüdyosu onun hakkında Mübariz filmini çekti. Mübariz İbrahimov hakkında, Mustafa Çemenli’nin Mübariz romanı, Elhan Elatlı’nın İntikam Gecesi romanı, Maarif Köçkü’nün Mübariz’in cesareti anlatı şiiri, Bakseyiş Abbasoğlu’nun Ölüm bir son değil… ya da sonsuzluğun şarkısı romanı, Cengiz Gacar’ın Turan bahaduru ve Zaur Ustacın Orientir yıldızı adlı eseri aittir. Ayrıca, 28 Aralık 2016 tarihinde Azerbaycan Diller Üniversitesi’nde Azerbaycan Yazarlar ve Gazeteciler Birliği üyesi, Dünya Türk Halkları Kongresi Başkanı, yazar, profesör Yahya Caniyar’ın Mübariz İbrahimov’un hayatını anlatan Turan mübarizi adlı kitabının tanıtım töreni yapıldı. Raset Pirisoyu, Mübariz İbrahimov’a ithaf edilmiş bir ağıt yazdı. 2013 yılında yayınlanan Sakarya Fırat dizisinde Mübariz İbrahimov’un adı birkaç kez anıldı. 2014 yılında TRT 1 kanalında yayınlanan Kızıl Elma dizisinde kendisi hakkında bilgiler verilmiştir. 2015 yılında sanatçı Vasif Saftarov tarafından filoloji filozofu Şamil Sadık’ın senaryosundan yola çıkarak Mübariz İbrahimov’u anlatan bir çizgi roman hazırlandı. 2022 yılında Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın desteğiyle “Sanal Karabağ” Bilişim Gençlik Kamu Birliği tarafından Türkiye’de Mübariz İbrahimov’u anlatan bir animasyon filmi yapıldı.
İkinci Karabağ Savaşı sırasında 4 Ekim 2020’de Mübariz İbrahimov’un öldüğü yer Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolüne geçti ve burada Azerbaycan bayrağı göndere çekildi.
Yaklaşım
Mübariz İbrahimov’un naaşının rehin tutulduğu dönemde Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Azerbaycan tarafını “Mübariz İbrahimov’u kahraman gibi göstererek Ermenilere gözdağı vermekle” suçlamış, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise “Savaşın kendi kanunları vardır. Biz bunu yapmadık. O tek başına askerlerinin koruduğu hendeği yok ederek ondan fazla işgalci askerini öldürdü ve kahramanca canını feda etti. Savaş kanunlarına göre taraflar Kahramanlarına saygılı davranmalıdır. Mübariz İbrahimov gerçek bir kahramanlık örneği gösterdi ve haklı olarak Ulusal Kahraman unvanını kazandı” açıklamasında bulunmuştur.
Mübariz İbrahimov, Azerbaycan toplumunda ulusal bir kahraman haline geldi. Silahlı Kuvvetlerin Kamu Denetleme Birliği Başkanı Emin Hasanlı, Mübariz İbrahimov’un “eylemiyle Azerbaycan’da ebedî yaşayacağını” söyledi. Tam tersine, Ermenistan’da Mübariz İbrahimov “sabotajcı” ve “suçlu” olarak adlandırılarak geniş çapta şeytanlaştırıldı. İbrahimov’un katıldığı 2010 Çaylı çatışmaları, Ermeniler arasında, Azerbaycan’ın ayrılıkçı Dağlık Karabağ bölgesinin kontrolünü ele geçirmek için güç kullanmayı planlayabileceği yönünde endişeleri artırmıştı.
Azerbaycanlı siyasi aktivist Toğrul İsaoğlu, Mübariz İbrahimov’un Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan askerî personeli herhangi bir emir almadan öldürmesini “itaatsizlik” olarak nitelendirdi. Ona göre Mübariz İbrahimov hayatta kalsaydı, Azerbaycan mevzuatına göre “görev yaptığı askeri birliği terk etmek” suçundan tutuklanacak ve yargılanacaktı. Mübariz İbrahimov’un ölümü Azerbaycan’da yeni bir tartışma başlattı. Blog yazarı Reşad Babalı’ya göre, “ateşkesten sonra Mübariz gibi Ermenilerin arasına girip onları öldürenlerin sayısı az değildi” ama “isimsiz kahramanlar haline geldiler” ve “birçok kişi yaptıklarından dolayı devletin onlara muamelesinden şikâyetçiydi.” yaptı”. Babalı, “Mübariz İbrahimov’un güçlü vaazlarından rahatsız olanlar olduğunu” ve bunların bir kısmının “hükümet kendisini propaganda aracına dönüştürdüğü için yetkililerin de karışık savaşçının eylemlerinden nefret ettiğini” kaydetti.
- 1989 – Nick Calathes, Yunan basketbolcu
- 1989 – Alexis Rolín, Uruguaylı futbolcu
- 1989 – Elia Viviani, İtalyan profesyonel bir bisikletçi
- 1990 – Gianluca Lapadula, İtalyan asıllı Perulu millî futbolcu
- 1990 – Dalilah Muhammad, Amerikalı atlet
- 1992 – Sergi Roberto, İspanyol futbolcudur
- 1992 – Ksenia Stolbova, Rus artistik buz pateni sporcusu
- 1993 – Diego Laxalt, Uruguaylı futbolcu
- 1996 – Pierre Gasly, Fransız Formula 1 pilotu
- 1997 – Nicolò Barella, İtalyan futbolcudur
wikipedia.org