Mart – Nisan – Mayıs | ||||||
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 |
8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 |
15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 |
22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 |
29 | 30 |
Olaylar
- 451 – Hun İmparatoru Attila, Franklar’ın elinde buluna Fransa’nın kuzeyindeki Metz şehrini ele geçirdi. Germen müttefikleriyle birleşerek; Reims, Mainz, Strazburg, Köln, Worms ve Trier kentleri yağmalandı.
- 1140 – İmparatoriçe Matilda, İngiltere’nin ilk kadın hükümdarı oldu ve “İngiliz Leydi” unvanını aldı.
- 1348 – Charles Üniversitesi Prag’da kuruldu.
- 1521 – Ferdinand Magellan, Cebu adasına ulaştı.
- 1712 – New York’ta köleler isyan başlattı.
- 1789 – Sultan I. Abdülhamid öldü, III. Selim tahta çıktı.
I. Abdülhamid | |||||
---|---|---|---|---|---|
İslâm Halifesi Emîrü’l-mü’minîn İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Han |
|||||
![]() Fransız ressam Ferdinando Tonioli tarafından 1788 yılında çizilmiş portresi
|
|||||
27. Osmanlı Padişahı | |||||
Hüküm süresi | 21 Ocak 1774 – 7 Nisan 1789 (15 yıl, 2 ay ve 17 gün) |
||||
Önce gelen | III. Mustafa | ||||
Sonra gelen | III. Selim | ||||
106. İslâm Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 21 Ocak 1774 – 7 Nisan 1789 | ||||
Önce gelen | III. Mustafa | ||||
Sonra gelen | III. Selim | ||||
Doğum | 20 Mart 1725 Topkapı Sarayı, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu |
||||
Ölüm | 7 Nisan 1789 (64 yaşında) İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu |
||||
Defin | I. Abdülhamid Türbesi, Fatih, İstanbul | ||||
Eş(ler)i |
|
||||
Çocuk(lar)ı |
|
||||
|
|||||
Hanedan | Osmanlı Hanedanı | ||||
Babası | III. Ahmed | ||||
Annesi | Rabia Şermi Kadınefendi | ||||
Dini | İslam | ||||
İmza | ![]() |
I. Abdülhamid (Osmanlı Türkçesi: عبد الحميد اول Abdü’l-Ḥamīd-i evvel) (20 Mart 1725 – 7 Nisan 1789), 27. Osmanlı padişahı ve 106. İslam halifesidir. III. Ahmet’in oğlu ve III. Mustafa’nın kardeşidir.
Sultan I. Abdülhamid, siyasi ve askerî ıslahatlara girişti. Yeniçeri Ocağı’na ve donanmaya yeni bir çehre kazandırmaya çalıştı. Yeniçerilerin sayımını yaptırdı ve gereksiz yere fazla para alanları tespit ettirdi. Bu faaliyetleri yürüten Sadrazam Halil Hamit Paşa, menfaati bozulanlar tarafından padişaha şikâyet edildi. Sultan Abdülhamid’i devirerek onun yerine Selim’i tahta çıkarmak istediği suçlamasıyla yaptığı tüm olumlu çalışmalara rağmen Halil Hamit Paşa, Sultan I. Abdülhamid’in emriyle idam edildi. 1782 İstanbul yangınında itfaiye çalışmalarına katılmasından dolayı halkın sevgi ve takdirini kazanmıştı.

Sultan I. Abdülhamid, bütün başarısızlıklara rağmen Osmanlı padişahları arasında iyi niyeti ve gayreti ile anıldı. Merhametli, nazik ve şefkatli kişiliğiyle takdir topladı. Padişah olduktan sonra 49 yıllık saray hayatının ardından İstanbul’da sık sık dolaşmış, değişik semtleri ziyaret etmiş, farklı kıyafetlerle tebdil çıkarmıştır. Bunun yanında esnaf ve halkın derdini de dinlerdi.
Adaletli ve merhametli bir padişah olan I. Abdülhamid, Beylerbeyi’nde bir cami ve okul, Bahçekapı’da bir sebil, bir imaret, bir kütüphane ve bir türbe (Şimdi bunların yerinde Dördüncü Vakıf Han vardır.) Emirgan’da bir cami ile çeşme ve Medine’de yaptırdığı bir medrese ile mimari çalışmalarda da bulunmuştur. Kendinden sonra oğulları IV. Mustafa ve II. Mahmut da padişah olabilmiştir.
Ölümü

1787-1792 Osmanlı-Rus savaşında Özi Kalesi’nin Rusların eline geçtiği ve kale içindeki halkın Ruslar tarafından katledildiği haberini duyunca sağ tarafına felç geldi ve 64 yaşında iken 7 Nisan 1789’da öldü. Cenazesi Bahçekapı’da kendi yaptırdığı türbesine defnedildi.
III. Selim | |||||
---|---|---|---|---|---|
İslâm Halifesi Emîrü’l-mü’minîn İki Kutsal Caminin Hizmetkârı |
|||||
![]() III. Selim’in Konstantin Kapıdağlı tarafından çizilmiş portresi, 1803.
|
|||||
28. Osmanlı Padişahı | |||||
Hüküm süresi | 7 Nisan 1789 – 29 Mayıs 1807 (18 yıl, 1 ay ve 22 gün) |
||||
Önce gelen | I. Abdülhamid | ||||
Sonra gelen | IV. Mustafa | ||||
107. İslâm Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 7 Nisan 1789 – 29 Mayıs 1807 | ||||
Önce gelen | I. Abdülhamid | ||||
Sonra gelen | IV. Mustafa | ||||
Doğum | 24 Aralık 1761 Topkapı Sarayı, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu |
||||
Ölüm | 28 Temmuz 1808 (46 yaşında) Topkapı Sarayı, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu |
||||
Defin | Laleli Camii, İstanbul | ||||
Eş(ler)i |
|
||||
|
|||||
Hanedan | Osmanlı Hanedanı | ||||
Babası | III. Mustafa | ||||
Annesi | Mihrişah Sultan | ||||
Dini | İslam | ||||
İmza |
III. Selim (Osmanlı Türkçesi: سليم ثالث Selīm-i sālis), divan edebiyatındaki mahlasıyla İlhami (24 Aralık 1761 – 28 Temmuz 1808), 28. Osmanlı padişahı ve 107. İslam halifesidir.
III. Selim, 24 Aralık 1761 tarihinde babası III. Mustafa’nın saltanatı döneminde dünyaya geldi. Babası, 21 Ocak 1774 günü öldüğünde yalnızca 13 yaşında olduğu için, amcası I. Abdülhamid tahta çıktı. I. Abdülhamid, şehzade Selim’e kendisinden önceki padişahların tersine, oldukça iyi davrandı. Kafes (oda hapsi) hayatı yaşamasına rağmen Selim’in iyi bir eğitim almasını sağladı. Şehzade Selim, müzik ve edebiyatla ilgilendi. Fransa’nın Fransız İhtilali öncesindeki son kralı olan XVI. Louis’le mektuplaştı. Daha tahta çıkmadan Osmanlı Devleti’nde köklü bir yapısal değişikliğe gerek olduğu inancına vardı. I. Abdülhamid, 7 Nisan 1789 yılında ölünce, III. Selim; Avrupa’yı temelinden sarsacak olan Fransız İhtilali’nin eşiğinde tahta çıktı.
III. Selim, tahta çıktığında Osmanlı İmparatorluğu hem Avusturya hem de Rusya’yla savaş halindeydi. Başarısızlıkla sonuçlanan bu savaşlar 1792 yılında Avusturya’yla yapılan Ziştovi Antlaşması ve 1792 yılında Rusya’yla yapılan Yaş Antlaşması ile son buldu. Böylece III. Selim, Osmanlı Ordusu’nda çoktandır yapmak istediği yenilikleri yapma fırsatı buldu. 1793 yılında Nizam-ı Cedid ordusunu kurdu. Bu sırada Napolyon Bonapart’ın komutası altındaki Fransız orduları Osmanlı Devleti’ne ait olan Mısır’a saldırmıştı (1798). Osmanlı ordusu İngilizlerin yardımıyla Mısır’ı başarıyla savundu. 1801 yılında yapılan El-Ariş Antlaşması ile Fransa Mısır’daki emellerinden vazgeçti.
1807 yılında Nizam-ı Cedid ordusunun kaldırılmasını isteyen yeniçeriler Kabakçı Mustafa’nın önderliği altında ayaklandılar. III. Selim Nizam-ı Cedid ordusunu dağıtmak ve 29 Mayıs 1807 tarihinde de tahttan çekilmek zorunda kaldı. III. Selim’in yerine geçen amca oğlu IV. Mustafa III. Selim’i tekrar kafese gönderdi. 28 Temmuz 1808 tarihinde III. Selim’i tekrar tahta çıkarmak amacıyla Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa saraya yaklaşırken III. Selim, kuzeni padişah IV. Mustafa’nın emriyle boğduruldu. III. Selim ile onu idam etmeye gelen yeniçeriler arasında büyük bir arbede geçtiği bilinmektedir. III. Selim’in cenazesi Laleli Camii’nin avlusunda babası III. Mustafa Türbesi’ne defnedildi.
- 1795 – Fransa’da metre, uzunluk ölçüsü birimi olarak kabul edildi.
- 1827 – İngiliz kimyager John Walker’ın buluşu olan kibrit, İngiltere’de piyasaya sürüldü.
- 1906 – Vezüv Yanardağı, lav püskürttü ve Napoli şehri harabeye döndü.
- 1939 – II. Dünya Savaşı: İtalya, Arnavutluk’u işgal etti.
- 1939 – Adalet Bakanlığı çok eşle evlilik yasağını delmek için yapılan sahte iş sözleşmelerine karşı genelge yayımladı.
- 1943 – Batı Ukrayna’nın Terebovlia kentinde Naziler, 1100 Yahudiyi öldürüp toplu mezara gömdüler.
- 1945 – Kantaro Suzuki, Japon İmparatorluğu’nun 42. Başbakanı oldu.
- 1948 – Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak kuruldu.
- 1963 – Yugoslavya’da sosyalist cumhuriyet ilan edildi. 1946’dan bu yana “Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti” olan ülkenin adı Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti olarak değiştirildi.
- 1964 – Pemba Halk Cumhuriyeti, bağımsızlığına son vererek Zanzibar ile birleşti. Zanzibar ve Pemba Adası ise, 26 Nisan 1964 tarihinde Tanganika Cumhuriyeti ile birleşerek Tanzanya devletini oluşturmuşlardır.
- 1969 – İnternet’in sembolik doğum günü.
İnternet |
---|
![]() |
Ölçeğe göre bilgisayar ağı türleri |
---|
![]() |
|

İnternet, bilgisayar sistemlerini birbirine bağlayan elektronik iletişim ağıdır. TDK, internet sözcüğüne karşılık olarak genel ağı önermiştir. İnternet yerine zaman zaman sadece net sözcüğü de kullanılır.
İnternet, çok protokollü bir ağ olup birbirine bağlı bilgisayar ağlarının tümü olarak da tanımlanabilir. Binlerce akademik ve ticari ağ ile devlet ve serbest bilgisayar ağının birbirine bağlanmasıyla oluşmuştur. Bilgisayarlar arasında bilgi çeşitli protokollere göre paketler hâlinde transfer edilir. İnternet üzerinde elektronik posta ve birbirine bağlı sayfalar gibi çok çeşitli bilgiler ve hizmetler vardır. İnternet üzerinden oyunlar da oynanabilir.
İnternetin kökeni, hataya dayanıklı, sağlam ve özel bir bilgisayar ağı kurmak isteyen Amerika Birleşik Devletleri hükûmeti tarafından 1960 yılındaki araştırmalara dayanır. 1980’lerde Ulusal Bilim Vakfı tarafından yeni bir ABD omurgasının finansmanı için toplanan özel fonlar, dünya çapında katılım ve birçok özel ağın birleşmesine neden olmuştur. 1990’larda uluslararası bir ağın yaygınlaşması ile internet, modern insan hayatının temelinde yer almıştır.
Etimoloji
1985 yılında kullanılmaya başlayan İngilizce internet kelimesi, “kendi aralarında bağlantılı ağlar” anlamına gelen Interconnected Networks teriminin kısaltmasıdır. Ön ek olan inter-, İngilizcede arasında ve karşılıklı anlamlarına gelir. Net kelimesi ise ağ anlamına gelir.
Zaman zaman internet kelimesi yerine kullanılan “WWW” kısaltması ise World Wide Web (Dünya Çapında Ağ) sözcüklerinin akronimidir ve internet ile eş anlamlı değildir.
Yazılışı
İnternet, belirli ve tek bir iletişim ağının adı olduğu için özel isimdir. Özel isimlerin büyük harfle yazılması gerektiği kuralına dayanarak büyük harfle yazılmalıdır. Ancak bunun dışında, özel isimler, anlamı dışında kullanıldığı zaman küçük harfle yazılabilir. Örneğin: “Güneş’e en yakın gezegen Merkür’dür” cümlesinde Güneş büyük harfle yazılırken “Bu odaya hiç güneş girmiyor” cümlesinde “güneş” özel isim anlamı yerine “güneş ışığı” anlamında kullanıldığından küçük harfle yazılır. Buna benzer olarak “İnternet” de bazen anlamı dışında, örneğin “Evimde internet yok”, “İnternet hızım düşük” gibi bir cümlelerde “internet bağlantısı” anlamında kullanılabilir ve özel isimlerin yazım kuralı gereği bu kullanımlar bağlamında küçük harfle yazılabilir. İnternet’in yaygınlaşmasıyla, özel isim olan temel anlamı dışındaki yan anlamlar da yaygınlaşmış, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde de sadece “isim” olarak nitelendirilmiş ve küçük harfle yazılmış, temel anlamının gerektirdiği “özel isim” yazım biçimine yer verilmemiştir.
Geçmiş

İnternet üzerinden ağ sayesinde iletişim kuran bilgisayar sistemleri olan askerî iletişim sistemi Semi-Automatic Ground Environment (SAGE) ve ticari hava yolu rezervasyon sistemi olan Semi-Automatic Business Research Environment (SABRE) 1950’lerin başında başlamıştır. 1960^’larda ise the Advanced Research Projects Agency (ARPA), ABD’nin savunma sistemi için the Advanced Research Projects Agency Network’ün (ARPANET) tasarım finansmanı olmaya başladı. 1960’larda oluşturulan projelerin sayesinde 1969’da internet o dönemin zirvesine ulaşmıştır. Bu tarihten sonra da ARPANET bildiğimiz modern internet olarak hayatımıza girmiş oldu. 70’li yılların başında Amerikan üniversitelerinde bu projeden yararlanma imkânı verilmesinin ardından e-posta (SMTP) ve NNTP uygulamaları yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Bunları FTP ve HTTP izlemiştir. 30 Nisan 1993’te CERN tarafından WWW ön eki ile internet kamunun ulaşabileceği şekle getirildi. internet teknolojisi Türkiye’ye ilk olarak 1987 yılında Ege Üniversitesi’nin öncülüğünde kurulan Türkiye Üniversite ve Araştırma Kurumları Ağı (TÜVAKA) ile geldi, 12 Nisan 1993 tarihinde ODTÜ’den Ankara-Washington arasında kiralık hat ile de Türkiye’de ilk internet bağlantısı kuruldu ve vatandaşların kullanımına açıldı.
Kişisel kullanım
Kişisel bilgisayarlar ile internete bağlanabilmek için genellikle bir telefon hattına ihtiyacı vardır. Bunun yanında uydu, kablo ve Wi-Fi diye adlandırılan radyo yayınlarıyla da internete bağlanılabilir. En yaygın olanı ise bir analog modem ile belli hızda bir internet servisi veren bir şirketin hizmetinden yararlanmaktır. Modemin ayarları şirketin verdiği servis telefon numarası ve özelliklerine göre ayarlanıp, bağlan komutu verilir. Analog modem bilgisayarın dijital verileri (bits) çeşitli ses frekanslarına çevirip telefon hattından internet servisine ulaştırmakta olup tersine aynı yöntemle verileri almaktadır.
Her görüntülenen sitenin bir adresi numarası vardır Bu, dört yuvadan oluşan ve her yuvanın 0 ile 255 arası değeri olan bir adrestir. Fakat kullanıcı bu yalın sayı değerini her çağıracağı site için aklında tutamayacağı için bu adresleri Web sayfasına eş değer tutan DNS bilgisayarları vardır. Bunların görevi ise görüntülenecek her site ismine eş değer IP adresini hazır tutmak ve bilgi taşıma protokolünün paketlerini (TCP/IP) bu adrese yönlendirmektir. Tıpkı telefon rehberlerindeki isim-numara eşleştirmesi gibi alan adı-IP eşleştirmesi yapar. Böylece az uğraşla internet gezgincisinin çağırdığı sitedeki bilgilere ulaşılabilir.
Günümüzde analog modemlerin yerini daha hızlı ve daha az hatalı olan dijital (ADSL) modemler almaktadır. Bunların kullanım ücretleri, çoğul katılımın artması sayesinde makul ödenebilir düzeye inmektedir. ADSL bir analog modemden 10x – 1500x kez hıza sahip olup canlı videolu sohbet imkânı yanında bir sinema filmini kısa bir zaman dilimi içinde yükleme imkânı vermektedir.
WWW. Dünyası yanında dosya indirimi sanal sohbet odaları, eCommerce (sanal ticaret), tartışma mekânları (forum), internet üzerinden sohbet doğrudan mesaj (IM) gibi kullanım alanlarını, bugün bütün Dünya’da yüz milyonlarca insan kullanmaktadırlar.
Günümüzdeki kullanımı
Günümüzde özellikle mobil internet aygıtlarıyla hemen hemen her yerden internete erişilebilir. Kablosuz ağ bağlantısını destekleyen cep telefonları, taşınabilir oyun konsolları, dizüstü bilgisayarlar gibi cihazlarla kullanıcılar istedikleri zaman istedikleri yerden internete ulaşabilirler. Servis sağlayıcılarının hizmetleri ve sundukları kablosuz veri iletim ücretleri diğer erişim yöntemlerine göre daha yüksek olabilir.
Yaygınlaşması
Radyo, televizyon ve internetin bulunuşundan 50 milyon kullanıcıya ulaşmak için geçen süre incelendiğinde radyo için 38, televizyon için 13 yıl iken internet için sadece beş yıldır.
İnternet Türkiye’ye 1993 yılında gelmiştir ve geldikten sonra Türkiye’de kullanımı yaygınlaşmıştır. İnternet günümüzde de yaygın olan yediden 70’e herkesin kullandığı teknoloji ürünü olan ve her gün yenilenen bir bilgi kaynağı teknoloji ürünüdür.
Terimler
İnternet ve “World Wide Web” sözcükleri günlük kullanımda genelde aynı anlamda kullanılır fakat aynı şey değillerdir. İnternet yazılım ve donanım altyapısı ile sağlanan küresel veri iletişim dizgesidir fakat web, internet ile sağlanan iletişim şekillerinden yalnızca birisidir.
Site

İnternet sitesi, internet üzerinden yazı, resim ve diğer dosyaların paylaşıldığı dijital sayfalar grubudur. internetin, ekran aracılığıyla görsel olarak hoparlörler aracılığıyla da işitsel olarak kullanıldığı ortamlardır. Bir internet sitesi bir sayfadan ya da binlerce sayfadan oluşabilir. Bir sitenin kullanıcının karşısına çıkan ilk sayfasına “ana sayfa” denir. Ana sayfadan, linkler (bağlantılar) aracılığıyla sitenin diğer kısımlarına veya yabancı sitelere ulaşılabilir.
Modem
Telefon sinyallerini sayısal verilere çeviren ve bilgisayarın internete bağlanmasını sağlayan elektronik alettir.
TCP/IP
interneti çağın haberleşme ortamı yapan ise TCP/IP dosya iletişim protokolüdür. Açılımı; Transmission Control Protocol/Internet Protocol’dur (Aktarım Denetim Kuralı/internet Kuralı).
TCP/IP, özde makinelerin konuşmasını sağlayan, işletim sisteminden veya uygulama yazılımlarından bağımsız bir kuralıdır. Bu özelliği sayesinde, cep telefonu, kişisel bilgisayar veya bir saat dahi internete bağlı diğer cihazlarla konuşabilir.
Adres işareti (@)
internette sık kullanılan sembollerden birisi @’dir (okunuşu: et). Elektronik posta adreslerinde kullanıcı ismi ile gönderilen hedef alanını (site adı) ayırır. Adres işareti, güzel a olarak da bilinir. Türk Dil Kurumu çengelli a ya da kuyruklu a karşılıklarını önermiştir.
E-posta
E-posta (İngilizce: e-mail) “elektronik posta” sözcüklerinin kısaltmasıdır. internet üzerinden gönderilen ve alınan dijital mektuplardır. Günlük kullanımda “mail” (okunuşu: meyl) olarak da geçer. Görsel olarak kâğıt bir mektup ile aralarında büyük bir fark yoktur. E-postalara resim, müzik, video gibi her türlü dosya türü eklenebilir ve alıcının bilgisayarına transfer edilebilir. Her gün Dünya’da milyarlarca e-posta gönderilmektedir. Ucuzluğu ve kolaylığı nedeniyle kâğıt mektuplardan daha yaygın olarak kullanılmaktadır ancak güvenilirliğinin yetersizliği nedeniyle resmî işlerde kullanımı oldukça kısıtlıdır.
E-posta hesapları bu hizmeti veren çeşitli sitelerden ücretsiz veya belirli bir ücret karşılığında açılabilir. E-posta adresleri; kullanıcı adı, adres işareti, hesabın oluşturulduğu sitenin e-posta sunucusunun adı, nokta (.) ve site uzantısının aralık bırakılmadan yazılması ile oluşur. Örneğin: vikipedist@vikipedi.com
İnternete bağlanabilen cihazlara gelebilecek dijital tehlikeler
Pek çok faydasının yanında internet çeşitli tehlikelere de yol açar. İnternet ağına bağlanıldığı andan itibaren çeşitli zararlı yazılımların saldırılarına mazur kalınabilir, hacker diye tanımlanan bilgisayar korsanlarının bilgisayarı ele geçirebileceğine şahit olunabilir, çevrimiçi bankacılık aracılığı ile banka hesabı boşaltılabilir; cihazlar, anlaşılamayan garip davranışlarda bulunmaya başlayabilir.
Virüsler
Bilgisayar virüsleri, zararlı kod ve programcıklardır. Bilgisayarlara veri taşıyan diskler, taşınabilir hafızalar, yerel ağlar ya da internet aracılığıyla girerler. Kendini kopyalamak, verileri silmek, istenmeyen programları çalıştırmak, kişisel (şifre vb.) bilgileri yaymak gibi zararlı faaliyetlerde bulunabilirler. Bilgisayarlara zarar verme yöntemleri canlılarda hastalık meydana getiren virüslere benzediği için bu isim uygun görülmüştür.
Bazı virüsler bir programın zaman aşımına uğramış veya bozunmuş yani istem dışı çalışan ve genellikle görevleri belli olmayan hâlleridir. Kötü emeller için hazırlanan trojan, win32, win29, solucan vb. virüsler başkaları tarafından bulaştırılırlar. Virüsler kendi kendine oluşmazlar, fark edildiğinde derhâl temizlenmesi gerekir.
Casus programlar
Malware, adware, spyware gibi çeşitli şekillerde adlandırılan casus programlar, bilgisayarlardan bilgi toplamak amacıyla oluşturulmuş küçük yazılımlardır. Virüs gibi faaliyet gösterirler bu nedenle bir kısmı virüs olarak da adlandırılır. Bilgisayar kullanıcısının internet alışkanlıkları, hesap numaraları gibi bilgileri zararlı kişi ve kuruluşlara ulaştırırlar. Bazıları çok zararlı olmamakla birlikte, veri toplarken arka planda çalışarak bilgisayar hafızasını gereksiz yere işgal ederler. Bazı casus programlar ise resmî kuruluşlar tarafından suçluları ve terörist faaliyetleri izlemek amacı ile geliştirilmiştir. Ayrıca devletler eski casusluk yöntemleri yerine bilgisayar ortamında casusluk yöntemlerine başvurmakta buna bağlı olarak risk ve maliyeti düşürmektedirler.
Bilgisayar korsanları
Başka insanların bilgisayar, telefon gibi elektronik cihazların bilgilerine izinsiz olarak ulaşarak kişisel bilgilerini çalan kişilerdir. Fakat her zaman bu gerekmez. Bazı hackerlara yer verilen sitelerde hackerlar, sitelerin teknik gelişimine yardım ederler. Bunun Vikipedi’de örneği teknisyenlerdir.
Bu tehlikelerden korunma yöntemleri
Bilgisayarları internetten gelebilecek tehditlere karşı korumanın en etkin yolu bilinçli olmaktır. Şüpheli sitelere, bağlantılara girilmemeli ve antivirüs, anticasus ve güvenlik duvarı yazılımları kullanılmalıdır. Norton, Kaspersky, McAfee, Avast gibi günümüzdeki birçok ticari güvenlik yazılımı, bu üç korumayı da içerir.
İnternetten gelebilecek diğer tehlikeler
İnternetin yaygınlaşması sonucu her gün milyonlarca insanın hiç tanımadığı insanlarla şahsi bilgilerini paylaşması, virüslerden çok daha tehlikeli bir tehdit oluşturmaktadır. İnternetin dikkatsiz kullanımı, kimlik bilgilerinin çalınması ya da polisiye olaylara istemeden karışmak gibi sonuçlar doğurabilir.
Sohbet ve oyun odaları, çok güzel dostluklara ve ilişkilere vesile olabildiği gibi, hırsızlık, pedofili, teşhir, taciz, tecavüz ve hatta cinayete varan tehditlere de kapımızı sonuna kadar açmaktadır.
Pornografiye erişimin hızlı ve kolay olması, her yaşta pornografi bağımlılığı riskini artırmakta; şahısların cinsel hayatını, aile hayatını ve zaman zaman da psikolojilerini tehdit etmektedir. Çocukların çok küçük yaşta pornografiye kolayca erişebilmeleri, ileriki yaşlarda ciddi cinsel ve psikolojik rahatsızlıklara sahip olmalarına neden olabilmektedir.
- WWW
World Wide Web

World Wide Web, Dünya Çapında Ağ (kısaca WWW veya Web), İnternet üzerinde yayınlanan birbirleriyle bağlantılı hiper-metin dokümanlarından oluşan bir bilgi sistemidir. Bu dokümanların her birine Web sayfası adı verilir ve Web sayfalarına İnternet kullanıcısının bilgisayarında çalışan Web tarayıcısı adı verilen bilgisayar programları aracılığıyla erişilir. Web sayfalarında metin, imaj, video ve diğer multimedya ögeleri bulunabilir ve diğer bağlantı ya da link adı verilen hiper-bağlantılar ile başka Web sayfalarına geçiş yapılabilir.
İnternet ve Web terimleri aynı olguyu tanımlamaz. Zira Web sadece İnternet üzerinde çalışan bir servistir. Web kavramı, CERN’de bir bilgisayar programcısı olan Tim Berners-Lee’nin HTML adlı metin işaretleme dilini geliştirmesiyle oluşmuştur.[1] Bugün de kendisinin başkanı olduğu W3C (World Wide Web Consortium) tarafından standartları belirlenmektedir.
Yapısı
Web’in temeli İnternet’tir. Web İnternet üzerinde kurulmuştur ve İnternet’in sunduğu mekanizmalardan çoğunun kullanılmasını sağlar. İnternet’in fiziksel görünüşleri –bilgisayarlar, ağlar ve servisler– Dünya üzerindeki diğer binlerce bilgisayara bağlanmamıza izin verir. Web, İnternet’in en tepesindeki soyutlanmış genel servisler kümesidir. World Wide Web (W3), insanların fikir ve projelerinin paylaşılmasını sağlayan bir bilgi ve kültür havuzudur. İstemci-sunucu uygulamaları ile yapılan birçok organizasyon üzerinde Web tarayıcıları istemci olarak çalışabilirler. Web yürütümü standart İstemci-sunucu modelini izler. Aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi “Web tarayıcısı” adı verilen programı çalıştıran bir istemci bilgisayar ile Web sunucu yazılımı çalıştıran bir sunucu bilgisayar arasındaki etkileşime “istemci-sunucu” etkileşimi adı verilir. İstemci bilgisayar sunucudan HTTP’yi (Hypertext Transfer Protocol) ve İnternet mesaj standardı TCP/IP’yi kullanarak bir doküman ister ve sunucu istemcinin göstereceği dokümanı geri döndürür.
“World-Wide Web” ibaresi HTTP ile anlaşan sunucuların kolektif ağını ifade etmek için kullanılır. HTTP, var olan bilgilerin kullandıkları protokolün küresel yapısıdır.
Web tarayıcılarının ve sunucularının kendi aralarında iletişim için kullandıkları protokole HTTP (Hypertext Transfer Protocol) adı verilir. Bunun için Web sunuculara genellikle HTTP sunucu veya HTTP Deaemons (HTTPD) denir.
Bu örnekte bir tarayıcı kullanıyorsunuz (Google, Safari, Firefox veya diğer bir tarayıcı) ve “ Webmaster Magazine Online’”ı referans olarak tıklıyorsunuz. Tarayıcı, sizin bu nesneye ulaşmak için http://tr.wikipedia.org 3 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. web adresine (veya URL) gitmek istediğinizi anlayacaktır.
Sunucular ve istemciler arasındaki iş paylaşımı
Tarayıcı, istemcinin isteğini sunucuya iletir. İsim sunucularının, domain isimlerinin, adres isimlerinin ve fiziksel konumların tutulduğu diğer araçlarla iletir. Tarayıcı www.cio.com için istekleri karşılayan makineye doğru iletir.
Bilgiler Web sunucuya gelince sunucu onları başka bir işleme gönderir (arama işlemi veya bir uygulama) ve bir süre bekler. Cevabı alırsa nesneyi hedef tarayıcınıza gönderir. Tarayıcı birçok değişik parçayı birlikte tutar. Bir Web sayfası ağ üzerindeki birçok nesnenin referansını tutabilir. Hepsini birlikte çeker ve son ürünü geri sunar.
İstatistikler

2001’deki çalışmaya göre,çoğunlukla görünmez Web ya da derin Web’de 550 milyardan fazla belge vardı. 2.024 milyon Web sayfasının anketinin belirlediğine göre İngilizce sayfalar %56,4’le birinci sırada, ardından %7,7 ile Almanca, %5,6 ile Fransızca ve son olarak %4,9 Japonca gelir. Örnek olarak 75 farklı dilde Web arması olarak kullanılan yeni bir çalışma, Ocak 2005 sonu itibarıyla kamuya indekslenebilir 11,5 milyar Web sayfası bulunduğu belirlenmiştir. Mart 2009 itibarıyla endekslenebilir Web 25 milyardan fazla sayfa içerir. 25 Temmuz 2008’de Google yazılım mühendisleri Jesse Alpert ve Nissan Hajaj, Google Ara’da benzersiz URL’ler bulduklarını açıkladı.
Hypertext
WWW belgelerinin temel özelliklerinden biri Hypertext yapılarıdır (şekil 2). Grafik terminalde bir referans alt çizgili bir yazı veya işaretçi ile sunulur. Kullanıcı, bunu tıklar ve referans edilen belge gelir. [TBL, WWW: An Information Infrastructure] Bu yöntem bilgilerin kopyalanmasını gereksiz kılar, verinin bir kere yüklenmesi yeterlidir ve ona referans edilen bütün bağlarla orijinal belgeye ulaşılabilir.
URL
URL Web nesnesini bulmak için Web istemcisinin ihtiyacı olan erişim yöntemini (nasıl), konumunu (nerede) ve sunucu ismini (ne) belirtir. URL’nin genel yapısı: erişim-yöntemi://sunucu-ismi[: port] / konum şeklindedir.
Nasıl Çalışır?
1. İnternet üzerinde kendi sitesini barındırmak isteyen abc firması ya da kişisi, kendisine ait bir alan (İngilizce: domain) adı seçer. Örneğimizde bu alan adı abc.com olsun. Daha sonra kişi ya da firma, alan adı kaydı yapabilen bir firmaya giderek (İngilizce: registrar) kendisi için belirlemiş olduğu alan adını, belli bir süre için (bir yıldan az olmamak şartı ile) tescil ettirir.
2. Nasıl ki bir yere gitmek için gidilecek yerin adresine ihtiyaç varsa sanal dünya olan İnternet’te de bir siteye girmek için o sitenin adresine ihtiyacımız vardır. İnternet üzerindeki sunucuların adresleri IP (İngilizce: Internet Protocol) denilen her biri 0..255 arasında olan dört basamaktan oluşur (Ör: 10.23.12.5, 192.168.5.3 gibi).
İnternet kullanıcılarının girmek istedikleri Web sitelerinin IP adreslerini akıllarında tutmaları çok zor olacağından İnternet üzerinde alan adı – IP adresi eşleştirmesi yapan servisler yer almaktadır. Bu servislere DNS (İngilizce: Domain Name Services – Alan Adı Servisi) adı verilir. DNS’ler kendilerine sorulan alan adlarını IP adreslerini soran kullanıcılara verirler. Çok basit olarak bunu bir telefon rehberine benzetebilirsiniz.
Alan Adı IP Adresi
abc.com 13.56.11.120
vyz.com 168.32.45.11
bcg.net 89.86.10.51
… …
DNS Tablosu: Mantıksal gösterim
Dolayısıyla alan adını tescil ettirirken hangi DNS sunucusunda alan adına ait IP adresi bulunacak ise kayıt yapan firmaya (İngilizce: egistrar‘a) bu bilgi verilir. Böylece alan adına ait IP adresi, tüm Dünya’daki İnternet kullanıcıları tarafından erişilebilir duruma gelir.
3. Bir İnternet kullanıcısı www.abc.com sayfasına girmek istediği zaman İnternet tarayıcısının (Internet Explorer, Firefox, Opera vb.) adres çubuğuna www.abc.com yazar. İnternet üzerindeki adresleme yukarıda anlatıldığı gibi IP tabanlı olduğu için tarayıcının bu alan adının IP adresini öğrenmesi gerekmektedir. Öğrenmek için ise kullanıcı bilgisayarında tanımlı olan DNS sunucusuna giderek abc.com’un IP adresini sorar. 4. DNS sunucusundan cevap olarak abc.com’un IP adresinin bilgisini alır (tıpkı bilinmeyen numaralar için yapılan telefon numarası sorgulama servisi gibi) 5. Bu işlemin sonunda www.abc.com’un IP adresini öğrenen İnternet kullanıcısının tarayıcı programı (Internet Explorer, Firefox vb.), İnternet üzerinden abc.com’un Web sunucuna ulaşır ve kendisine üzerinde yüklü bulunan Web sayfasına ilişkin ana sayfa dosyasının gönderilmesini ister. 6. www.abc.com’un Web sunucusu, İnternet kullanıcısına ana sayfa dosyasını gönderir. Genellikle ana sayfalar default.html, default.php, default.asp, index.html, index.php, index.asp gibi dosyalardan oluşur. Kullanıcı bilgisayarına ana sayfa dosyası yüklendikten sonra tarayıcı program tarafından (Internet Explorer, Firefox v.b), dosya görüntülenir. Kullanıcı, ana sayfa üzerindeki başka bağlantılara tıklayarak www.abc.com Web sunucusunun kendisine başka dosyalar göndermesini de isteyebilir. Sunucudan gelen dosyalar yine tarayıcı altından gösterilecektir.
Gizlilik
Zaman ve paradan tasarruf edip bilgisayarın kolaylık ve eğlencesinden yararlanan bilgisayar kullanıcıları, Web de dahil teknoloji getirilerini kullanma karşılığında özel hayatın gizliliği haklarını kullanmış ya da kullanmamış olabilirler. Yani İnternet kullanıcılarının bir kısmı özel hayatını gizli tutarken bir kısmı bu ayrıntıyı çok da fazla önemsememekte. Dünya çapında yarım milyondan fazla insan, İnternet’i kullanarak ve İnternet’le büyümüş olan Amerikalıların yarısı, çevrimiçi profiller oluşturarak kalıpları yıkan, kuralları değiştiren nesile mahsus bir değişimin de parçası olmuş durumdalar. Facebook, önceden yalnızca Amerikalı üniversite öğrencileri tarafından kullanılırken şimdilerde %70’i Amerikan olmayan insanlar tarafından kullanılıyor. Üstelik 2009’da yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu kullanıcıların yalnızca %20’si özel hayatın gizliliği ayarlarını kullanıyor. Facebook’un kuruluşundan altı yıl sonra 2010’da şirketin kurucusu Mark Zuckerberg şunları yazdı: “Kullanımı çok kolay olan ve güvenlik kontrolü sağlayan uygulamalar ekleyeceğiz.”
Hız sorunları
İnternet’teki yoğunluk probleminden dolayı sayfa yüklemelerinde aşırı gecikme oluşmaktadır. Bu nedenden dolayı ‘World Wide Web’ (Dünya Çapında Ağ) terimi küçük düşürülerek ‘World Wide Wait’ (Dünya Çapında Bekleme) olarak tanımlanmaktadır. İnternet’i hızlandırma tartışmaları Qos teknolojilerini kullanmak üzerine devam ediyor. Yoğunluğu düşürmek için diğer çözümler W3C’de bulundu. İdeal Web sayfası için standart zaman aralığı şunlardır:
- 0,1 saniye (100 ms) ideal cevap süresidir. Kullanıcı herhangi bir kesinti hissetmez.
- 1 saniye en yüksek ulaşılabilecek cevap süresidir ve kullanıcı 1 saniyeden sonra kesinti yaşayabilir.
- 10 saniye cevap süresinin en yüksek süredir ve kullanıcı, bu kesintiden dolayı siteden ayrılır veya bu kesinti nedeniyle otomatik olarak siteden ayrılır.
- İnternet sansürü
Makale serilerinden |
Sansür
|
---|
![]() |
İnternet sansürü (İngilizce: Internet censorship), internetteki bilgilere erişmeye veya bilgi koymaya yönelik denetime verilen addır. İnternet sansür, sansürün en yeni türlerinden biridir. Devlet, hükûmet organları, İnternet sağlayıcı ve interneti kontrol etme imkânı olan şirket ve kurumların kullanıcıların İnternetteki faaliyetine kontrol veya yasaklar koyması demektir. İnternet sansürün giderilmesi şu anda İnternetin en büyük sorunlarından biridir. İnternetle ilgili olan birçok şirket internet sansürünün giderilmesi ve İnternet sansürden kaçınma yolları aramakla meşguldürler.
Google ve Orta Avrupa Üniversitesi 20-22 Eylül 2010 yılında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de “Özgürlük’te İnternet 2010” uluslararası önlemini düzenledi. Çeşitli kurumlar ve şirketler İnternette anonimliği sağlamak, engellenmiş sayfalara girmeye ortam yaratmak için değişik araçlar hazırlamıştır. Bu araçlara Freegate, Dynaweb, Tor, JonDo, Puff, Ultrasurf, Tor Tarayıcı Paketi, Psiphon, Hotspot Shield ve diğer VPN servisleri dahildir.
Dünya ülkeleri

2009 yılında Reporters without Borders 12 ülkeyi internet düşmanı ilan etti.
Burkina Faso
Çin
Küba
Mısır
İran
Kuzey Kore
Suudi Arabistan
Suriye
Tunus
Türkmenistan
Özbekistan
Vietnam
Türkiye’de İnternet sansürü
Türkiye’de 2001-2007 arası dönemde çok sayıda web sitesi, büyük çoğunluğu devlet ve devlet kurumlarını aşağılama gerekçesiyle engellenmiştir. 2007’de çıkarılan 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile kısıtlamalar artmış, kanunun çıktığı 2007 yılının Mayıs ayından 1 Ekim 2008 tarihine dek 5651 Sayılı Kanun hükümlerine göre erişimi engellenen web sitesi sayısının 1115 olmuştur. 2019 sonu itibarı ile 130 bin URL adresi, 7 bin Twitter hesabı, 40 bin tweet, 10 bin YouTube videosu ve 6 bin 200 Facebook içeriğine erişim engellenmiştir.
Genelde hedef olan siteler
İnternet sansürü için, siyasal nedenler, sosyal normlar ve ahlak, güvenlik meseleleri gibi ülkeden ülkeye değişen gerekçeler gösterilmiştir. Ayrıca bazen bu engellemeleri aşmak için kullanılan araçlar da filtreleme ve sansüre uğramaktadır.
Bu sitelerin başında cinsellik, kumar, ırkçılık gibi temalara sahip siteler ile pek çok serbest paylaşım siteleri hedef alınmıştır.
Siyasi gerekçeler
Otoriter ve baskıcı rejimlerce yönetilen ülkelerde muhalefete yönelik sansür uygulanması yaygındır. Bazı ülkelerde din veya azınlık meseleleriyle ile ilgili konulardaki siteler, özellikle içerik iktidar için tehdit unsuru olarak görülüyorsa bloke edilmektedir.
Bazı örnekler:
- Siyasal bloglar ve web siteleri
- Lèse-majesté suçu, devletin otoritesine karşı gelen siteler, hükûmeti veya otoriteyi eleştiren siteler
- Dini misyonerlik siteleri
- Otoriteleri yolsuzlukla suçlayan siteler
- Azınlıkların durumuyla ilgili yorumlar yapan siteler
Toplumsal normlar
Kabul edilen toplumsal normlara aykırı içeriklerin sansürlenmesine sosyal filtreleme denir. Çoğu ülkede, çocukları korumak amacıyla, çocuk pornografisi içeren sitelerin engellenmesi ve gerekli ek önlemlerin alınması desteklenmektedir. Bunun dışında ırkçılığı, cinsiyetçiliği, homofobiyi körükleyen ve nefret söylemleri içeren ayrımcı siteler; uyuşturucu kullanımını öven siteler, kumar, pornografi, suça özendiren siteler, şiddet uygulanmasını teşvik eden siteler; Polonya, Litvanya, Ukrayna, Latviya, Moldova ve Macaristan’da komünist semboller; Almanya ve Fransa’da Nazi sembolleri toplumsal normlara dayalı engellemeler arasında sayılabilir.
Güvenlik endişesi
Birçok devlet kendi güvenlikleri için tehdit olarak gördükleri siteleri engellemektedir. Örneğin WikiLeaks’in engellenmesi, Güney Kore’de Kuzey Kore taraftarı sitelerin engellenmesi, bazı Ortadoğu ülkesinde Müslüman Kardeşler’le ilgili sitelerin engellenmesi bunlar arasında sayılabilir.
Telif hakları
Özellikle dosya paylaşım siteleri, telif hakkı sahibi şirketlerin ekonomik kaygıları nedeniyle birçok ülkede engellenmektedir.
Kişisel haklar
Avrupa Adalet Divanı, 30 Mayıs 2014’te yürürlüğe giren, Google’ın AB veri gizliliği yasalarına uyması gerektiği yönündeki kararını almasından sonra kişisel verilerin silinmesine yönelik 12000 başvuru almıştır.
İnternet sansürünü aşmanın hukuki boyutu
Erişim engelleme suretiyle sansür uygulamaları çoğunlukla DNS değiştirme yöntemiyle veya VPN gibi diğer yöntemlerle internet kullanıcıları tarafından aşılmaktadır. Bu bağlamda çoğu kez internet sansürünü aşmanın suç teşkil edip etmeyeceği sorusu gündeme gelmiştir. Cevaben, yargı veya idare birimlerince erişime engellenen sitelere erişimin, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca bir suç olarak tanımlanmadığı ve kanunun en temel ilkelerinden biri olan suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince bu internet sitelerine erişmenin, bu sitelerde paylaşımlarda bulunmanın yasa dışı olmayacağı hukukçular tarafından belirtilmiştir.
- İnternet (terim isim)
İnternet, yönelticiler ile birbirine bağlanmış herhangi bir ağlar kümesini tanımlamak için kullanılır. İsmini interconnected (kendi arasında bağlı) ve network (ağ) kelimelerinin birleştirilmesinden alır. Artık kullanımda olmayan bir terim olarak catenet de aynı anlama gelir. Dünyanın en büyük interneti, “genel ağ” olarak da bilinen internettir.
- İnternete erişim hakkı
İnternete erişim hakkı, tüm insanların ifade ve düşünce özgürlüğü ile diğer temel insan haklarını kullanmak ve bunlardan yararlanmak için İnternet’e erişebilmesi gerektiğini belirten bir görüştür. Ayrıca devletlerin İnterneti geniş çapta erişilebilir olmasını sağlama sorumluluğu olduğu ve bireylerin İnternete erişimini makul olmayan bir şekilde kısıtlayamayacağını da vurgular.
Tarihçe

Aralık 2003’te, Dünya Bilgi Toplumu Zirvesi (WSIS) Birleşmiş Milletler himayesinde toplandı. Hükûmetler, işletmeler ve sivil toplum temsilcileri arasındaki uzun müzakerelerin ardından WSIS İlkeler Bildirgesi kabul edildi ve Bilgi Toplumunun, insan haklarının sürdürülmesi ve güçlendirilmesindeki önemi vurgulandı.
2009–2010: BBC Dünya Servisi anketi
BBC Dünya Servisi 30 Kasım 2009 ile 7 Şubat 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen ve 26 ülkede 27.973 yetişkinin katıldığı bir anketle, dünyadaki her beş İnternet kullanıcısının ve kullanıcısı olmayanların dördünün, İnternetin temel bir hak olduğunu düşündüğünü tespit etti.
2011: BM Özel Raportör raporu
Mayıs 2011’de, Birleşmiş Milletler düşünce ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesi ve korunmasına ilişkin Özel Raportörü Frank La Rue, BM İnsan Hakları Konseyi’ne “tüm bireylerin her türlü medyadan bilgi ve fikir arama, alma ve verme hakkına yönelik temel eğilimleri ve zorlukları keşfetmek” konulu bir rapor sundu. Raporda, çevrimiçi ifade özgürlüğünün geliştirilmesi ve korunmasına ilişkin olmak üzere herkes için internete güvenli erişimi sağlamak da dahil 88 tavsiyede bulunuldu. Diğer tavsiyeler, ülkeleri çevrimiçi gizliğe saygı göstermeye, gizlilik ve veri koruma yasalarını kabul etmeye ve karalamayı suç olmaktan çıkarmaya çağırıyordu.
İnternet Topluluğunun, Küresel İnternet Kullanıcı Anketi
Temmuz ve Ağustos 2012’de İnternet Topluluğu, 20 ülkede 10.000’den fazla İnternet kullanıcısıyla çevrimiçi görüşmeler gerçekleştirdi. “İnternete erişim temel bir insan hakkı olarak görülmelidir” ifadesine yanıt olarak insanlar:
- % 83’ü bir şekilde veya kesinlikle katıldıklarını
- % 14 bir şekilde veya kesinlikle katılmadıklarını
- % 3’ü kararsız olduklarını
söyledi.
2016 Birleşmiş Milletler Kararı
2016 yazında, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, devletler tarafından internet erişiminin kasıtlı olarak kesilmesini kınayan ve bağlayıcı olmayan bir karar yayınladı. Karar, “insanların çevrimdışı olarak sahip olduğu hakların çevrimiçi olarak da korunması gerektiğini” belirtti.
- Ölü İnternet teorisi
Ölü İnternet teorisi, İnternetin artık ağırlıklı olarak bot faaliyetlerinden; algoritmik düzenleme yoluyla manipüle edilen, otomatik olarak oluşturulan içerikten oluştuğunu iddia eden bir çevrimiçi komplo teorisidir.[1][2][3][4][5] Teorinin savunucuları, bu botların algoritmaları manipüle etmek ve arama sonuçlarını yükseltmek için kasıtlı olarak oluşturulduğunu ve nihayetinde tüketicilerin manipüle edildiğini düşünmektedir. Dahası, teorinin bazı savunucuları devlet kurumlarını kamuoyu algısını manipüle etmek için botları kullanmakla suçlayarak “ABD hükûmeti tüm dünya nüfusunu yapay zekâ destekli bir şekilde yönlendiriyor” demektedirler. Bu “ölüm” için verilen tarih genellikle 2016 veya 2017 yılları civarındadır.
Teori, gözlemlenen olguların çoğunun artan bot trafiği gibi ölçülebilen olgulara dayandırılması sebebiyle dikkat çekmiştir. Her ne kadar bot trafiği ve internetin bütünlüğü ile ilgili meşru eleştiriler olsa da bunun eşgüdümlü bir psikolojik harekât olduğu düşüncesi The Atlantic’te çalışan yazar Kaitlin Tiffany tarafından “paranoyak bir kuruntu” olarak nitelendirilmiştir. Ölü İnternet teorisi bazen ChatGPT gibi büyük dil modelleri (LLM’ler) aracılığıyla üretilen içerikteki gözlemlenebilir artışa atıfta bulunmak için kullanılmakta ve tam teoriden bahsedilmeden popüler İnternet mecralarında yer almaktadır.
Kökeni ve gelişimi
Teorinin kesin kökenlerini belirlemek zor olsa da, ölü İnternet teorisi büyük ihtimalle 2010’ların sonlarında veya 2020’lerin başlarında bir kavram olarak 4chan veya Wizardchan’dan ortaya çıktığı düşünülmektedir. 2021 yılında, “Ölü İnternet Teorisi: İnternetin Çoğu Sahtedir” başlıklı bir başlık Agora Road’s Macintosh Cafe forumunda yayınlanarak, terimin bu ilk görüntü tahtalarının ötesine yayılmasına işaret etti. Ancak teoriyi çevreleyen tartışmalar, muhtemelen daha önceden beri çevrimiçi forumlarda, teknoloji konferanslarında ve akademik çevrelerde yaygın olarak bilinmekteydi.
İnternet’in artan karmaşıklığı, savunmasız altyapıya bağımlılığı, potansiyel siber saldırı açıkları ile en önemlisi yapay zeka yeteneklerinin katlanarak artması konusundaki endişelerden esinlenilmiştir. Teori, internete olan bağımlılığımızla ilişkili potansiyel riskleri keşfetmeye çalışan teknoloji meraklıları, araştırmacılar ve fütüristler arasındaki tartışmalarda ilgi görmüştür. Komplo teorisi geniş çaplı haberlerle toplum gündemine girdi ve çeşitli yüksek profilli YouTube kanallarında tartışılmaya başlandı. The Atlantic’te yayınlanan “Belki Kaçırdınız, Ama İnternet Beş Yıl Önce ‘Öldü'” başlıklı bir makaleyle ana akım ilgiyi daha da artırdı. Bu makale, konuyla ilgili diğer makalelerde geniş bir şekilde yer almıştır.
Son yıllarda bu terim, botlar tarafından üretilen içeriğin insan tarafından üretilen içeriğin yerini alması olgusunu tanımlamak için kullanılmaktadır ve tüm teori tartışılmamaktadır.
İddialar ve kanıtlar
Büyük dil modelleri
Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü (GPT’ler), insana benzer içerik üretmek için yapay sinir ağlarını kullanan bir tür büyük dil modelidir. Bu modellerden ilki OpenAI şirketi tarafından geliştirilmiştir. Bu modeller ciddi ölçüde tartışma yarattı. Bir örnekte, Kopenhag Gelecek Çalışmaları Enstitüsü’nden Timothy Shoup şunları belirtti: ” GPT-3’ün ‘kaybolduğu’ senaryoda internet tamamen tanınmaz bir hale gelecektir.” Bu senaryoda, 2025 ila 2030 yılına kadar internetteki içeriğin %99 ila %99,9’unun yapay zeka tarafından oluşturulabileceğini öngörmektedir. Bu öngörüler ölü internet teorisi için kanıt olarak kullanılmaktadır.
2024 yılında Google, arama sonuçlarının “insanlar yerine arama motorları için oluşturulmuş gibi hissettiren” web siteleriyle dolup taştığını bildirmiştir. Gizmodo ile yazışan bir Google temsilcisi, bu tür içeriklerdeki hızlı çoğalmada üretken yapay zekanın rolünü ve insan eliyle üretilen daha değerli içeriklerin yerini alabileceğini kabul etmiştir. Büyük dil modellerini kullanarak botların spam miktarını arttırması ve birbirleriyle etkileşime giren botların sadece insan kullanıcılarının engelleyebileceği döngülerle sonuçlanan “kendi kendini kopyalayan komut istemleri” oluşturduğu bir durum yaratması beklenmektedir.
SocialAI
SocialAI, 18 Eylül 2024 tarihinde oluşturulan bir uygulamadır. Bu uygulama, insan etkileşimi olmadan yalnızca yapay zeka botlarıyla sohbet etmek amacıyla geliştirilmiştir. Şirketin yaratıcısı, Facebook, Roblox ve Twitter’da da çalışmış olan Google’ın eski ürün yöneticilerinden Michael Sayman’dır. Ars Technica web sitesinde yer alan bir makale SocialAI ile Ölü İnternet Teorisi arasında bağlantı kurmaktadır.
ChatGPT
ChatGPT, 2022 yılında piyasaya sürülen ve gazetecilerin ölü internet teorisini öncekinden daha gerçekçi olarak nitelendirmesine yol açan bir yapay zeka sohbet robotudur . Bundan önce, ölü internet teorisi çoğunlukla devlet kuruluşlarını, şirketleri ve teknoloji meraklısı bireyler tarafından önemsenirken, ChatGPT ile yapay zekanın gücünü ortalama internet kullanıcılarının gözlerinin önüne sürdü. Bu teknoloji, İnternet’in, organik insan içeriğini bastıracak yapay zeka kullanımı yoluyla oluşturulan içerikle dolacağı yönünde endişelere neden olmuştur.
Imperva Bot Trafik Raporu 2016
2016 yılında güvenlik firması Imperva bot trafiği hakkında bir rapor yayınladı ve botların web trafiğinin %52’sinden sorumlu olduklarını ortaya koydu; bu oran ilk kez insanların oluşturduğu trafiği geride bıraktı. Bu rapor, ölü internet teorisine ilişkin raporlarda kanıt olarak öne sürüldü.
2024 yılında Facebook’ta yapay zeka tarafından üretilen görseller yayılmaya başladı. Yapay zeka tarafından üretilen bu görsellerin konuları arasında İsa’nın karides, hostesler ve siyahi çocuklarla “çeşitli şekillerde iç içe geçmiş” halleri, kendi yarattıkları iddia edilen sanat eserlerinin yanında yer almaktaydı. Bu, internetin neden “ölü” hissettirdiğine dair bir örnek olarak kullanılmıştır.
Facebook, grup gönderilerine yapay zeka tarafından oluşturulan yanıtlar sağlama seçeneği de sunmaktadır. Bu tür yanıtlar, bir kullanıcı bir gönderide @MetaAI’yi açıkça etiketlerse veya gönderi bir soru içeriyorsa ya da bir saat içinde başka hiçbir kullanıcı yanıt vermemişse ortaya çıkmaktadır.

“Reddit 3. parti uygulamalarını (ve kendisini) öldürüyor” yazısı Reddit protestolarında yaygın olarak kullanılmıştır.
Geçmişte sosyal medya sitesi Reddit, API’sine ve verilerine ücretsiz erişime izin vererek kullanıcıların 3. taraf denetleme uygulamaları kullanmasına ve yapay zekayı insan etkileşiminde eğitmesine olanak tanımıştı.[21] Tartışmalı bir hamleyle Reddit, kullanıcı veri setine erişim için ücret talep etti. Yapay zekayı eğiten şirketler muhtemelen bu verileri gelecekteki yapay zekayı eğitmek için kullanmaya devam edecektir. ChatGPT genel kullanıma sunuldukça, kullanıcılar ve bot hesapları tarafından Reddit’te giderek daha fazla kullanılmaktadır. New South Wales Üniversitesi’nden Profesör Toby Walsh, Business Insider ile yaptığı röportajda, yeni nesil yapay zekayı önceki nesiller tarafından oluşturulan içerikle eğitmenin olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ifade etti. Güney Florida Üniversitesi profesörü John Licato, yapay zeka tarafından oluşturulan web içeriğinin Reddit’e taşması durumunu Ölü İnternet Teorisi ile benzeştirdi ve bu duruma bir başka kanıt olabileceğini belirtti.
“Mesaj atmaktan nefret ediyorum” tweetleri
Twitter’daki birçok hesap, “Mesaj atmaktan nefret ediyorum” ifadesiyle başlayan ve ardından “Mesaj atmaktan nefret ediyorum, sadece elini tutmak istiyorum” veya “Mesaj atmaktan nefret ediyorum, sadece benimle yaşa” gibi alternatif bir etkinlikle başlayan tweetler atmaya başladı. Bu paylaşımlar on binlerce beğeni aldı ve pek çok kişi bunların bot hesaplar olduğundan kuşkulandı. Bu hesaplar ölü internet teorisinin destekçileri tarafından bir delil olarak gösterildi.
Twitter’ın Elon Musk tarafından satın alınması
Botlar tarafından yönetilen kullanıcı hesaplarının yüzdesi, Elon Musk’un Twitter’ı satın alması sırasında önemli bir sorun haline geldi. Bu süreçte Musk, Twitter’ın para kazanılabilir günlük aktif kullanıcılarının %5’inden daha azının bot olduğu iddiasına karşı çıktı. Bu tartışmalar sırasında Musk, Twitter hesaplarının yüzde kaçının bot olduğunu tahmin etmek için Cybra şirketini devreye soktu; bir çalışma %13,7, ikincisi ise %11 oranında bot hesap olduğunu tespit etti. Musk tarafından görevlendirilen bir başka firma olan CounterAction, Twitter hesaplarının %5,3’ünün bot olduğunu tahmin etmektedir. Söz konusu bot hesaplar, sorulduğunda hisse senedi fiyatlarını verebilen bot gibi hizmetler sağlarken, diğerleri trollük yapmakta, yanlış bilgi yaymakta veya kullanıcıları dolandırmaya çalışmaktadır. Bu bot hesapların, üretilen içeriğin orantısız bir kısmından sorumlu olduğu düşünülmektedir. Bu olay, ölü internet teorisine inananlar tarafından kanıt olarak gösterilmiştir.
TikTok
2024 yılında TikTok, reklam ajanslarına sanal influencer’ların kullanımını önermiştir. 2024 yılında Fast Company’de yayınlanan bir makalede Michael Grothaus, sosyal medyada yapay zeka tarafından üretilen bu ve benzeri içerikleri Ölü İnternet Teorisi ile ilişkilendirmiştir. Bu makalede, söz konusu içerikten “AI-slime” olarak bahsetmiştir.
Youtube
“Ters Çevirme”
Bir videonun itibarını artırmak ve daha geniş kitlelere ulaşmak için sahte YouTube görüntülemeleri için internette bir piyasa bulunmaktadır. Bir noktada, sahte görüntülemeler o kadar yaygınlaşmıştı ki, bazı mühendisler YouTube’un bunları tespit etmeye yönelik algoritmasının sahte görüntülemeleri varsayılan olarak ele almaya ve gerçek olanları yanlış sınıflandırmaya başlayacağından endişe duyuyordu. YouTube mühendisleri bu olguyu tanımlamak için “tersine çevirme” terimini oluşturdular. İnternet forumu Agora Road’s Macintosh Cafe’deki bir başlıkta ölü internet teorisine destek olarak YouTube botları ve ” tersine çevirme” endişesi gösterilmiştir.
YouTube’da Kapsam
Linus Tech Tips-forumları da dahil olmak üzere çok sayıda YouTube kanalı ve internet topluluğu ölü internet teorisini ele alarak bu fikrin ana akım söyleme dönüşmesine katkıda bulunmuştur.
Popüler Kültürde
Twitter Tartışmaları
Ölü internet teorisi, sosyal medya platformu X’in (eski adıyla Twitter) kullanıcıları arasında tartışılmaktadır. Kullanıcılar bot faaliyetlerinin internet deneyimlerini etkilediğini belirtmişlerdir.
YouTube kapsamı
Linus Tech Tips forumları da dahil olmak üzere çok sayıda YouTube kanalı ve çevrimiçi topluluk, ölü İnternet teorisini ele almış ve bu da fikrin ana akım söylemde ilerlemesine yardımcı olmuştur.
- Algoritmik radikalleşme
Algoritmik radikalleşme, YouTube ve Facebook gibi popüler sosyal medya sitelerindeki algoritmaların kullanıcıları zaman içinde giderek daha aşırı içeriklere yönlendirdiği ve onların radikalize olmuş aşırıcı siyasi görüşler geliştirdiği kavramıdır. Algoritmalar, beğenilerden/beğenmeme işaretlerine ve paylaşımlara harcanan süreye kadar kullanıcı etkileşimlerini kaydederek, kullanıcıların ilgisini devam ettirecek sonsuz medya içeriği üretir. Kendi fikirlerini teyit etmeye yönelik medya tercihleri ve kendini doğrulama yoluyla, kullanıcı, yankı odası kanalları aracılığıyla daha kutuplaşmış hale getirilir.
Algoritmik radikalleşme, genellikle sosyal medya şirketlerinin yankı odası kanallarını kaldırmak konusunda çıkarları olmadığı için tartışmalı bir özellik olarak kalmaktadır. Sosyal medya şirketleri algoritmik radikalleşmenin varlığını kabul etmiş olsa da, her birinin bu büyüyen tehdidi nasıl yöneteceği henüz net değildir.
Sosyal medya yankı odaları
Sosyal medya platformları, kullanıcıların ilgi ve beğenilerini öğrenerek, beslemelerinde deneyimlerini değiştirir ve onları bağlı tutmak için kaydırma yapar. Bir yankı odası, kullanıcıların düşüncelerini büyüten veya pekiştiren inançlarla karşılaştıklarında ve benzer düşünen kullanıcıların bir grup oluşturduğu kapalı bir sistemde oluşur. Yankı odalarının sorunu, karşıt inançları içermeyen bilgilerin yayılması ve doğrulama yanlılığına yol açabilmesidir. Bir gruplaşma teorisi olan “gruplaşma” teorisine göre, bir yankı odası kullanıcıları ve grupları daha aşırı radikalize pozisyonlara yönlendirebilir. Ulusal Tıp Kütüphanesi’ne göre, “Çevrimiçi kullanıcılar genellikle dünya görüşlerine uygun bilgilere daha çok ilgi gösterir, farklı düşünceleri görmezden gelir ve paylaşılan anlatımlar etrafında kutuplaşmış gruplar oluşturur. Ayrıca, kutuplaşma yüksek olduğunda dezenformasyon hızla yayılır.”
Facebook’un algoritmaları
Facebook’un algoritması, kullanıcıların etkileşimde bulunmak isteyeceği içeriği önermeye odaklanır. Arkadaşların popüler gönderilerini, viral içerikleri ve bazen ayrıştırıcı içerikleri önceliklendirerek içeriği sıralar. Her besleme, kullanıcının belirli ilgi alanlarına göre kişiselleştirilir ve bu bazen kullanıcıları sorunlu içeriklerin yer aldığı bir yankı odasına yönlendirebilir. Kullanıcılar, algoritmanın kullandığı ilgi alanları listesini “Reklam Tercihleriniz” sayfasına giderek bulabilirler. Pew Araştırma çalışmasına göre, Facebook kullanıcılarının %74’ü bu listenin varlığını araştırmadıkları sürece o sayfaya yönlendirilmediklerini belirtmişlerdir. Ayrıca, Facebook’un kullanıcılarına siyasi etiketler ataması da oldukça yaygındır. Son yıllarda, Facebook yapay zeka kullanarak kullanıcıların beslemelerinde gördükleri içeriği ve onlara önerilen içeriği değiştirmeye başlamıştır. The Facebook Files adlı belge, AI sisteminin kullanıcı etkileşimini her şeyin üzerinde önemsediğini ortaya koymuştur. The Facebook Files aynı zamanda yapay zeka sistemlerini kontrol etmenin zor olduğunu göstermiştir.
Facebook’un iddiaları
2021 yılında sızdırılan bir iç yazışmada, Facebook “platformlarımızın işleyişi tarafsız değil” diyerek, maksimum kar elde etmek için etkileşimi optimize etmenin gerekliliğini kabul etmiştir. Etkileşimi artırmak için algoritmaların nefret, yanlış bilgi ve siyasetin uygulama faaliyetleri için önemli olduğunu tespit etmiştir. Bahsi geçen iç yazışmada, “Materyal ne kadar kışkırtıcı ise, kullanıcıları o kadar fazla etkilemektedir ve algoritma tarafından daha çok desteklenmektedir” ifadesine yer verilmiştir. Bir 2018 çalışmasına göre, “yalan haberler gerçek bilgilerden daha hızlı ve geniş bir şekilde yayılmaktadır… Yalan haberlerin, doğrulara kıyasla Twitter’da yeniden paylaşılma olasılığının %70 daha yüksek olduğu ve ilk 1,500 kişiye 6 kat daha hızlı ulaştığı bulunmuştur. Bu etki, diğer kategorilere kıyasla siyasi haberlerde daha belirgin bir şekilde görülmektedir.”
YouTube’un algoritması
YouTube, 2005 yılından beri var olan ve aylık olarak 2.5 milyardan fazla kullanıcıya sahip olan bir platformdur. YouTube’un keşif içerik sistemleri, kullanıcının kişisel etkinliklerine (izlenen, favoriler, beğeniler) odaklanarak onları önerilen içeriğe yönlendirmektedir. YouTube’un algoritması, kullanıcılara önerilen videoların yaklaşık %70’inden ve insanları belirli içerikleri izlemeye yönlendiren faktörlerden sorumludur. Yeni bir çalışmaya göre, kullanıcıların önerilen içeriklerinde istenmeyen videoları görmemek için çok az gücü vardır. Bu durum, nefret söylemi, canlı yayınlar gibi videoları da içermektedir.
YouTube’un iddiaları
YouTube, radikal içeriğin yayılması için etkili bir platform olarak belirlenmiştir. El-Kaide ve benzeri aşırıcı grupların, YouTube’u terör örgütü propaganda videolarının yayılması ve uluslararası medya kuruluşlarıyla etkileşime girmek için kullandığı tespit edilmiştir. Amerikan Behavioral Scientist Journal tarafından yayınlanan bir araştırma çalışmasında, “YouTube algoritmasının karar verme sürecine katkıda bulunabilecek bazı özelliklerin belirlenebilir olup olmadığını” araştırdılar. Çalışmanın sonuçları, YouTube algoritmasının aşırıcılık içeren içerik önerilerinde video başlığında radikal kelimelerin varlığının etkili olduğunu gösterdi. 2023 Şubat ayında, Gonzalez v. Google davasında, sorulan soru Google’ın, YouTube’un ebeveyn şirketi olan Google’ın, algoritması aracılığıyla teröristlere yardım ettiği iddia edilen ISIS videolarını kullanıcılara önermesi konusunda davalardan korunup korunmadığıdır. Bölüm 230, genel olarak çevrimiçi platformları, kullanıcılarının yayınladığı içeriklerden kaynaklanan hukuki sorumluluktan koruma altına alır.
TikTok algoritması
TikTok, her kullanıcının sayfasını farklı hale getiren videoları ‘Sana Özel Sayfa’ (For You Page – FYP) olarak öneren bir uygulamadır. Uygulamanın algoritma yapısı gereği, TikTok’un FYP’si, uygulamadaki önceki etkileşimlerinize dayanarak zamanla daha açıklayıcı ve radikal videoların gösterilmesiyle ilişkilendirilmiştir. TikTok’un başlangıcından bu yana, uygulama, yanlış bilgi ve nefret söylemi konularında eleştirilere maruz kalmıştır çünkü bu tür medya içerikleri genellikle algoritma tarafından daha fazla etkileşim üretmektedir.
2022 yılı itibarıyla TikTok’un ABD Güvenlik Başkanı, “Nisan-Haziran arasında 81.518.334 video, Topluluk İlkelerimizi veya Hizmet Şartlarımızı ihlal ettiği için küresel olarak kaldırıldı” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Bu adımlar, nefret söylemi, taciz ve yanlış bilginin önüne geçmek amacıyla atılmıştır.
Kendi kendine radikalleşme

ABD Adalet Bakanlığı, ‘yalnız kurt’ terörizmini “bir hükümetin veya terör örgütünün yardımı veya teşviki olmaksızın tek başına bir terör saldırısına karışan kişi” olarak tanımlamaktadır. İnternet üzerindeki sosyal medya platformları aracılığıyla, ‘yalnız kurt’ terörizmi, algoritmik radikalleşmeyle bağlantılı olarak artmaktadır. İnternet üzerindeki yankı odaları aracılığıyla, genellikle radikal olarak kabul edilen bakış açıları benimsenmiş ve hızla diğer aşırılık yanlıları tarafından benimsenmiştir. Bu bakış açıları, forumlar, grup sohbetleri ve sosyal medya aracılığıyla teşvik edilerek inançlarını pekiştirmektedir.
Medyadaki kaynaklar
The Social Dilemma
“The Social Dilemma” adlı 2020 yapımı belgesel-drama, sosyal medyanın ardındaki algoritmaların bağımlılığı teşvik ettiğini, insanların görüşlerini, duygularını ve davranışlarını manipüle ederek komplo teorileri ve yanlış bilgileri yaymada yetenek sahibi olduğunu anlatmaktadır. Film, “yankı odaları” ve “sahte haberler” gibi kavramları defalarca kullanarak sosyal medyadaki psikolojik manipülasyonu kanıtlamaya ve bunun sonucunda siyasi manipülasyona yol açtığını göstermeye çalışmaktadır. Filmde, Ben’in sosyal medya bağımlılığına daha da derinlemesine düştüğü, algoritmanın onun sosyal medya sayfasının uzun vadeli etkileşim için %62.3 olasılığa sahip olduğunu tespit ettiği şeklinde bir hikâye anlatılmaktadır. Bu durum Ben için önerilen videoların daha da artmasına ve sonunda propaganda ve komplo teorilerine daha fazla dahil olmasına, her videoyla birlikte daha da kutuplaşmasına yol açar.
Muhtemel çözümler
Bölüm 230
1996 iletişim Ahlaki Düzensizlik Yasası’nın 230. bölümü, “Bir interaktif bilgisayar hizmetinin sağlayıcısı veya kullanıcısı, başka bir bilgi içerik sağlayıcısı tarafından sağlanan herhangi bir bilginin yayıncısı veya konuşmacısı olarak kabul edilmeyecektir” şeklinde belirtmektedir. 230. bölüm, medyayı üçüncü taraf içeriğinden kaynaklanan yasal sorumluluklardan veya davalardan korur, örneğin kullanıcının yasadışı faaliyetlerinden. Ancak, bu yaklaşım şirketin zararlı içeriği veya yanlış bilgileri kaldırma teşvikini azaltmaktadır. Bu açık, sosyal medya şirketlerine yasal risk olmaksızın radikal içeriği yayma ve karlarını maksimize etme imkanı sağlamaktadır.
- Yankı odası (medya)
Yankı odası veya medya yankı odası iletişim jargonunda bilgi, fikir veya inançların tanımlı bir sistemde iletişim ve tekrarla güçlendirildiği bir durumun metaforik bir tanımlamasıdır. Burada akustik seslerin, duvarlardan yankılandığı yankı odası veya yankılanma odası ile bir analoji söz konusudur. Bir medya yankı odası içinde kaynaklar genellikle tartışmasızdır ve karşıt görüşler sansürlenir veya yetersiz temsil edilir.
Mekanizmalar
Tütün şirketi Philip Morris’te lobici olan John Scruggs, 1998’de “yankı odaları” dediği şeyin iki mekanizmasını tanımlamıştır. İlki, aynı mesajın farklı kaynaklar tarafından tekrar edilmesinden ibarettir. İkinci mekanizma, benzer ancak birbirini tamamlayan mesajların tek bir kaynaktan yayınlanmasıdır. Scruggs yankı odasını, belirli bilgilerin bir hedef kitle için güvenilirliğini artırmaya yönelik bir strateji olarak tanımlar.
İnternetin demokratikleşmesi ve sosyal medyanın gelişiyle birlikte yankı odaları çoğaldı. Sosyal medya algoritmaları filtreler gibi davranır ve filtre balonları olarak adlandırılan şeyleri üretir. Böyle bir balonun içindeki kullanıcı, bir ağ üzerindeki faaliyetine göre bilgisi dışında sıralanan bilgileri elde eder. Bireylerin görüşlerine karşılık gelen bilgilere artan erişilebilirlik, kendilerininkinden farklı görüşlere daha az maruz kaldıkları anlamına gelir.[2] Yankı odalarında, çoğunluğun görüşlerine karşıt görüşler geniş çapta yayılmaz ve belirtilseler bile genellikle bu çoğunluğun itibarlarını sarsmak için saldırıların hedefi olurlar.
Bilgi birçok medya tarafından alındığında pek çok açıdan çarpıtılabilir veya abartılabilir. Temelsiz bir söylentiye maruz kalmanın artmasıyla güvenilirliği artma eğilimindedir. Bir yankı odasında, bireylerin çoğunluğunun doğru bilginin çarpıtılmış bir versiyonuna veya düpedüz yanlış bilgiye inanmasına sebep olunabilir.
Sonuçlar
Çoğunlukla, medya yankı odaları içinde izole edilmiş bireyler kendi dünya görüşlerine göre inşa edilmiş, inançlarını pekiştiren ve sunulan görüşlere eleştirel ve yapıcı bir bakış atamamalarına yol açan entelektüel ve enformasyonel bir hapistedirler. Bu nedenle, bu kişiler maruz kaldıkları bilginin kalitesini daha az yargılayabilirler. Bu entelektüel sınır, özellikle Düz Dünya Derneği tarafından desteklenen Platists teorisi aracılığıyla görülebilir.
Ek olarak, bu yankı odaları yanlış bilgilerden ve hatta yalan haberlerden etkilenebilir. Bunların ve yankı odalarının etkisi, sosyal ağların yoğun kullanımından kaynaklanmaktadır. Gerçekte, siyasi tartışmalar ve hatta sarı yelekliler gibi gösteriler sahte haberlerin yaratılmasına yardımcı olan ve daha sonra yankı odaları tarafından yayılacak olan olaylardır.
- Yapay zekâ etiği
Yapay zekâ |
---|
dizisinin bir parçası |
![]() |
Yapay zekâ etiği, robotlara ve diğer yapay zekalı varlıklara özgü teknoloji etiğinin bir parçasıdır. Yapay zekalı varlıkları tasarlarken, inşa ederken, kullanırken ve onlara karşı davranırken insanların etik davranışları ile ilgili bir roboetiğe ve yapay ahlaki etkenlerin ahlaki davranışlarıyla ilgilenen makine etiği şeklinde ikiye ayrılabilir. Yapay genel zekâlara (YGZ) ilişkin olarak, tam etik aracı olan YGZ’lerin mevcut yasal ve sosyal çerçevelerle bütünleştirilmesine yönelik yaklaşımlar üzerinde ön çalışmalar yapılmıştır. Bu yaklaşımlar yasal konumlarının ve haklarının iki yönlü olarak ele alınmasına odaklanmıştır. YGZ sistemlerinin adil ve tarafsız olması, etik açıdan büyük önem taşır. YGZ algoritmalarının karar alma süreçlerinde hiçbir grubu haksız bir şekilde avantajlı veya dezavantajlı hale getirmemesi gerekir. Ancak, YGZ sistemleri, geliştirildikleri veri setlerinden etkilenir ve bu veri setleri, mevcut toplumsal önyargıları yansıtabilir. Bu nedenle, YGZ’nin adalet ve tarafsızlık prensiplerine uygun olarak geliştirilmesi kritik öneme sahiptir.
- Turing testi
Yapay zekâ |
---|
dizisinin bir parçası |
![]() |
Turing testi, ilk olarak 1950 yılında Mind adlı felsefe dergisinde ünlü İngiliz matematikçi ve bilgisayar bilimcisi Alan Turing’in Computing Machinery and Intelligence başlıklı ünlü makalesinde sözü edilen kavram.
İşleyiş
Turing testinin amacı, bir makinenin düşünebildiğini söyleyebilmenin mantıksal olarak mümkün olup olmadığıdır. Turing testine göre makine, gönüllü bir insanla birlikte, sorgulayıcının görüş alanının dışında bir yere saklanır. Sorgulayıcı yalnız soru sormak suretiyle hangisinin insan hangisinin bilgisayar olduğunu saptamaya çalışır. Sorgulayıcının soruları ve daha önemlisi aldığı yanıtlar, tamamen ses gizlenerek, yani ya bir klavye sisteminde yazılarak veya bir ekranda gösterilerek verilir. Sorgulayıcıya bu soru-cevap oturumunda elde edilen bilgiler dışında her iki taraf hakkında hiçbir bilgi verilmez. Dizi halinde tekrarlanan testler sonucunda sorgulayıcı, tutarlı bir şekilde insanı saptayamadığı takdirde makine Turing testini geçmiş sayılır.

Örneğin yukarıdaki resimde, duvarın arkasında A ve B bulunmaktadır. Bunlardan, B aslında gerçek bir insan ve A aslında bir bilgisayar üzerinde çalışan yazılımdır. Duvarın arkasındaki C kişisi, A ve B’yi görmeden sadece klavye ve monitör marifeti ile A ve B’ye istediği soruları sorabilir. B kişisi normal cevaplar vermelidir, buna karşılık A bilgisayarının amacı insan gibi davranıp C kişisini kandırmaktır.
Bu test, yapısı itibarıyla bilgisayar bilimlerindeki pek çok yapay zeka probleminin çatısını teşkil etmektedir. Örneğin, girilen yazıların anlaşılması ve cevapların üretilmesi için doğal düşünme yöntemlerinden faydalanmak gerekir.
Bu problem, aynı zamanda soru cevaplama yarışmalarına da esin kaynağı olmuştur.
-
- 1971 – ABD Başkanı Nixon, Vietnam’daki ABD birliklerinin geri çekilme hızını arttıracağını açıkladı.
- 1978 – ABD Başkanı Jimmy Carter, Nötron bombasının geliştirilme çalışmalarının durdurulmasına karar verdi.
- 1987 – Altı yıl süren Milliyetçi Hareket Partisi davası bitti. Genel Başkan Alparslan Türkeş, 11 yıl 10 ay hapse mahkûm oldu.
- 1994 – Almanya, sivil halka karşı kullanıldığı iddiasıyla Türkiye’ye silah ambargosu koydu.
- 2001 – 2001 Mars Odyssey fırlatıldı.[1]
- 2003 – Bağdat, tümüyle ABD’ye bağlı askerî birliklerin kontrolüne geçti.
- 2011 – 11 Mart’ta Tōhoku bölgesinde meydana gelen “2011 Tōhoku depremi ve tsunamisi” olarak adlandırılan ve tarihinin en büyük depremini yaşayan Japonya’da, 7.1 büyüklüğünde şiddetli bir deprem daha meydana geldi. Depremin merkez üssünün ise Miyagi bölgesinin 40 kilometre açığında denizin altında olduğu ifade edildi.
- 2017 – 2017 Stockholm saldırısı sonucunda beş kişi öldü ve on beş kişi yaralandı.
- 2017 – Mısır’ın Garbiya iline bağlı Tanta şehrinde bulunan Saint George Kilisesi’nde Tanta saldırısı gerçekleştirildi.
- 2019 – Atatürk Havalimanı yolculu seferlere kapatıldı. İstanbul Havalimanı tam kapasite ile seferlerine başladı.