7 Nisan tarihinde ölenler

Ölümler

  • 30 – İsa, Onun çarmıha gerilerek öldürüldüğüne inanılan gün
İsa
ישוע Yeşua

Ayasofya’da İsa’yı tasvir eden mozaik
Doğum Yeşua bar Yosef
(Aramice: ישוע בר יוסף)

y. MÖ 6-4
Yahudiye Hirodes Krallığı, Roma İmparatorluğu
Ölüm MS 30 veya 33
(33–36 yaşlarında)
Kudüs, Yahudiye, Roma İmparatorluğu
Ölüm sebebi Çarmıha gerilme
Milliyet Yahudi
Diğer ad(lar)ı  • Yeşua ben Yosef
(İbranice: ישוע בן יוסף)
• Yeşu
(Yahudi kullanımı, İbranice: ישו)
• İsa bin Meryem
(Müslüman kullanımı, Arapça: عيسى بن مريم)
Etkin yıllar y. MS 30–33 (dinî önder)
Dönem Roma İmparatorluğu dönemi
Memleket Nasıra, Celile
(Günümüzde İsrail)
Ebeveyn(ler) Meryem (anne)
Yusuf (üvey baba)

İsa (doğum adı Yeşua bar Yosef, Aramice: ישוע בר יוסף; Yahudilerce Yeşu adıyla anılır, İbranice: ישוy. MÖ 4 – MS 30/33), 1. yüzyılda yaşamış olan bir Yahudi vaiz ve dinî lider. Günümüzde en çok mensuba sahip din olan Hristiyanlığın merkezî figürüdür. Hristiyanlar, İsa’nın Eski Ahit’te kehanet edilen ve beklenen Mesih, Tanrı’nın Oğlu ve Tanrı’nın enkarnasyonu olduğuna inanırlar. İsa’nın, Yeni Ahit’e göre Yosef (Yusuf) adında dünyevi bir babası olduğu için İsa, mensubu olduğu Yahudi toplumunda “Yusuf’un oğlu İsa” olarak anılırdı.

Hristiyanlar, İsa’nın çarmıha gerilerek ölümünün hemen üç gün ardından dirildiğine ve kurduğu topluluğun Hristiyan Kilisesi’ne dönüştüğüne inanırlar. Hristiyan doktrinlerine göre İsa, Kutsal Ruh tarafından hamile bırakılan Meryem adında bir bakireden dünyaya gelmiş, birçok mucize gerçekleştirmiş, ardından Kilise’yi kurmuş ve en sonunda insanlığın günahlarının kefareti için çarmıha gerilerek ölmüş, üç gün sonra da dirilmiş ve tekrar geleceği tarihe kadar göğe yükselmiştir.

Yahudiler, İsa’nın beklenen Mesih olduğu inancını reddederler ve Yeşu’nun Tanah’ta belirtilen Mesih kehanetlerini karşılamadığını savunurlar. Sâbiîlik de İsa’nın Mesih olduğu inancını reddeder. Gnostisizm, Maniheizm, İslam, Dürzîlik ve Bahâîlik inanç veya felsefeleri, İsa’ya farklı yorumlarda bulunmuşlardır. Bazı Hristiyan Gnostikler İsa’yı, Tanrı’nın “gizli bilgi”yi (gnosis) dünyaya getirmek için beden almış hâli olarak tanımlarken, diğerleri, Tanrı’nın beden aldığını inkâr ederek İsa’nın yalnızca aydınlanma yoluyla gizli bilgiye ulaşan ve öğrencilerine de aynı şeyi yapmayı öğreten bir insan olduğuna inanır. Maniheizm’e göre İsa; Zerdüşt, Gotama Buda ve son peygamber Mani ile beraber inancın dört peygamberinden biri ve Mesih’tir. Maniheizm’e göre İsa ayrıca, kurtuluşlarından sonra erdemlileri selamlayan bir “yol gösterici tanrı”dır.[32] İslam inancına göre İsa, Tanrı’nın (Allah) görevlendirdiği ve ulu’l-azm (azim ve sebat sahibi) olarak kabul edilen peygamberlerdendir ve Mesih’tir. İslam’a göre İsa, Meryem adındaki bakire bir anadan doğmuşsa da Tanrı’nın Oğlu değildir ve onun doğumu bir mucizedir; ayrıca kendisine bir de kutsal kitap (İncil) indirilmiştir. Kur’an’a göre İsa çarmıha gerilmemiş, ancak Allah tarafından öldürülmüş ve Allah katına yükseltilmiştir. Dürzî inancında İsa, tarihin farklı dönemlerinde ortaya çıkan yedi peygamber arasında yer alan Mesih ve Tanrı’nın önemli peygamberlerinden biri olarak kabul edilir. Dürzîler, “Yusuf ve Meryem’in oğlu” İsa’ya ve incilleri yazan dört müjdeciye (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna) hürmet ederler. Dürzî kutsal metinlerine göre İsa, En Büyük İmam ve Nihai Aklın yeryüzündeki enkarnasyonu ve ilk kozmik ilkedir (hadd). Bahâî öğretileri, İsa’yı “Tanrı’nın Tezahürleri”nden biri sayar. Bazı Hindular ise, İsa’yı bir avatar veya sadu olarak görürler.[40] Tenzin Gyatso (14. Dalay Lama) da dahil olmak üzere bazı Budistler, İsa’yı hayatını halkın refahına adamış bir bodhisattva olarak görür.

Kaynaklara göre İsa, yaklaşık MÖ 4 yılında, günümüzde Filistin bölgesi sınırlarında yer alan, ancak o dönemde Roma İmparatorluğu’nun Yahudiye eyaleti sınırları içerisinde bulunan Beytüllahim şehrinde, annesi Meryem’in bakire olduğuna ilişkin iddia edilen bir mucizeyle doğdu. İsa’nın doğum yeri Beytüllahim olarak kabul edilmekle birlikte, memleketi sıklıkla Nasıra olarak geçer. Hristiyan kaynaklarda İsa, “Nasıralı İsa” olarak da anılır. Bu nedenle Hristiyanlık dini “Nasranilik” olarak da adlandırılır. İsa’nın ilk yıllarıyla ilgili fazla bir şey bilinmemektedir, ama çok büyük olasılıkla Yahudi kutsal yazıları ve dini konusunda eğitim görmüştür. Babasının mesleğini sürdürüp marangozluk yaptığına, Nasıra’da yaşayıp çalıştığına inanılır. Yaklaşık 30 yaşındayken, Tanrı’nın mesajını ilan ederek bölgede vaaz verme ve şifa dağıtma hizmetine başladı. İncillere göre, çekici ve şaşırtıcı mucizeleriyle büyük kalabalıkları etrafında topladı; ancak 12 takipçisine ya da havarisine özel ilgi gösterdi. Çok geçmeden Tanrı’yla ilgili mesajı, yetkililerin engeliyle karşılaştı. Havarilerinden biri olan Yahuda’nın ihanetine uğradı ve Roma askerleri tarafından tutuklanıp uydurma suçlamalarla ölüme mahkûm edildi. Hristiyanlık inancı, İsa’nın çarmıha gerilip ardından dirildiğine inanırken İslam inancı, İsa’nın çarmıhta ölmediğine, Tanrı tarafından göğe yükseltildiğine, yerine de başkasının göründüğüne inanmaktadır.

Çoğu bilimsel araştırmacı, Nasıralı İsa’nın Celileli Yahudi bir haham olduğu ve kelâmını sözel olarak[44] ilettiği, Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edildiği ve Roma İmparatorluğu Yahudiye valisi Pontius Pilatus’un emriyle çarmıha gerildiği konusunda hemfikirdir. Bugün bilim dünyasında genel olarak kabul edilen görüşe göre İsa, Yahudiliğin düzelmesi için çaba harcayan kıyametçi bir vaiz ise de, kimi önemli araştırmacıya göre kıyametçiliği tartışma konusudur. Bugün dünyanın çoğu ülkesinde kullanılmakta olan Miladi takvimdeki “milat”, İsa’nın doğduğu kabul edilen tarihtir.

Etimoloji

Sağ üstten saat yönünün tersine: Yeşua adının İbranice, Aramice, Grekçe, Latince ve İngilizce çevirileri

Türkçede kullanılan İsa sözcüğü Arapça olup Kur’an kökenlidir (عيسى, ʿĪsā). Hristiyanlığın merkezî kişisinin adı, İbranice ve Aramice bir ad olan Yeşua‘dır (İbranice: יֵשׁוּעַromanize: Yēšū́aʿ; Aramice: ישוע‘Yešua). İsrailoğullarında oldukça yaygın olan bu ad “kurtuluş Yahveh’dendir!” anlamına gelir. Yeşua adı Arapçaya Yasû (يسوع, Yasūʿ) olarak, Kitâb-ı Mukaddes kanonunun Yeni Ahit kısmının orijinal dili olan Grekçeye Yesus (Ἰησοῦς, Iēsoûs) olarak geçmiştir. Pek çok dilde Yesus adının varyasyonları kullanılır (JesusJesuGesù gibi).

Birçok dilde kullanılan ChristChristusCristo vb. isimler, ‘kutsal yağ ile ovulmuş, kutsanmış’ anlamına gelen Mesih‘in (İbranice: משיח; Aramice: משיחא‎) Grekçe karşılığı olan Hristos‘un [Χριστός] varyasyonlarıdır. Hristiyan kaynaklarında ve yer yer diğer inançların kaynaklarında ismi Yeşua Mesih/İsa Mesih olarak geçer. İslami inançta İsa’nın Mesih unvanıyla anılmasının bir sebebi, hastaları eliyle meshederek iyileştirmesidir.

Bilim dünyasında

“İyi Çoban”, Callixtus Katakombu, 3. yüzyıl (bkz. Yuhanna 10:11)
Yeşua bir felçliyi iyileştiriyor, Dura Europos Kilise Evi, 3. yüzyıl

Bazı araştırmacılara göre İsa, Roma İmparatoru Augustus zamanında, o dönemde Roma İmparatorluğu’na bağlı olan Beytüllahim’de MÖ 4’te dünyaya gelmiştir. Kendisinin, soyunun ve müritlerinin Aramice konuştuğu, bunun yanında İbranice ve Grekçeyi de anladığı ifade edilir. Bazı kaynaklara göre Beytüllahim yer adı değil, İsa’nın doğumu sırasında gökyüzünde görülen çok parlak yıldız gibi bir nesnedir. Bu iddiaya göre Beytüllahim tabiri İsa’nın nerede değil, ne zaman doğduğunu göstermektedir.

Doğum ve ölüm tarihleri ile ilgili olarak kimi tarihçiler ve araştırmacılar farklı görüşler belirtirler. Memleketine atfen Nasıralı İsa olarak da bilinir.

Mesih Efsanesi teorisi

 

Bazı tarihçi ve araştırmacılar, İsa’nın gerçek bir şahsiyet olduğu konusunda şüphecidirler. Adının Yeni Ahit kaynaklı dinî metinlerde sıkça geçmesine rağmen tarihî belgelerde kendisinden bahsedilmemesi, kendisi hakkındaki bazı anlatıların daha önceki efsanelerde de aynen yer alması gibi sebeplerle onun mitolojik bir karakter olabileceğini düşünmektedirler. Bu görüşte olan araştırmacıların İsa hakkındaki teorilerine genel olarak Mesih Efsanesi teorisi denilmektedir. Bu teoriyi savunanların hemfikir oldukları noktalar şöyle sıralanabilir: İsa’dan bahseden ve miladi birinci asra ait birincil derecede kaynağın olmaması ve Hristiyanlıktaki ibadetlerin, kendisinden önce ortaya çıkmış putperest dinlerde köklerinin olması.

İsa’nın tarihselliği

 

Günümüzde neredeyse bütün uzmanlar tarafından gerçekten yaşadığı düşünülen İsa’nın varlığının araştırılması için tarihçiler Sinoptik İnciller’i (Matta, Markos ve Luka) birincil kaynak olarak gösterir.

Hristiyanlıkta

 

Hayatı

 

Yeşua’yı öğrencileriyle konuşurken tasvir eden bir eser, Brooklyn Müzesi

Hristiyan tarihçi ve teorisyenlerin çoğu, İsa’nın Celileli bir öğretmen ve marangoz olduğu, şifa dağıttığı, Yahya tarafından vaftiz edildiği, “halkı isyana teşvik etmek” suçuyla, Yahudi din adamlarının tahriklerine kanan Roma İmparatorluğu’nun Yahudiye eyaletinin valisi Pontius Pilatus’un emri ile Kudüs’te çarmıha gerildiği konusunda hemfikirdir. Hristiyanlık teolojisinde kullanılan, İsa’nın yaşamına dair ana kaynaklar Yeni Ahit’teki dört kanonik incildir (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna). Genel kabule göre bunlar İsa’nın ölümünden 60-70 yıl sonra, I. yüzyılda yazılmışlardır. Hristiyanlığın bakış açısına göre, Eski Ahit’te yer yer ileride zuhur edeceği vadedilen Mesih, İsa’dır.

İsa’nın Davud’un soyundan geldiğine inanılır. Yahudi toplumu içinde doğup büyüyen İsa’nın yaşadığı dönemde Yahudilerin geleneksel olarak babalarının ismiyle anılması sebebi ile İsa yaşamı süresince, üvey babasına izafeten Yusuf oğlu İsa olarak tanınmıştır. Dinî anlatılara göre annesi Meryem, Levioğulları soyundan geliyordu. Matta İncili’nde Meryem’in kocası Yusuf’un soyağacı verilir ve bu, Kral Yehoyakin’e dayandırılır. Yeremya 22:28-30’da Yehoyakin’in soyuna konulmuş bir lanetten söz edilir. Matta’daki soyağacı ile İsa’nın lanetli bir soydan gelmediği açıklanır. İnanca göre Yusuf, İsa’nın biyolojik babası olsaydı İsa Davud’un krallık tahtına oturamazdı. Luka İncili’nde ise Meryem’in soyağacı verilir. Bu soy kaydında Meryem’in Yehoyakin’in soyundan değil Peygamber Natan aracılığıyla Kral Davud’a kadar uzanan soydan geldiği açıklanır.

İsa’nın varlığının hikmeti

 


İsa yine halka seslenip şöyle dedi: “Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.”
 (TLC02 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008)
Hans Holbein’ın tasviriyle Yuhanna 8:12

Hristiyanlara göre İsa’nın “dünyada kendine özgü bir önem”i vardır. Hristiyanlara göre İsa insanları Tanrı’ya yaklaştırmış ve Mahşer Günü dünyaya dönerek insanları bedensel dirilişlerinden önce ya da sonra yargılayacaktır. Kimilerine göre ise İsa’nın kurtarıcı rolü öteki dünyadan çok varoluşçu ya da toplumsal bir kimliktir; ve bazı araştırmacılar İsa’nın evrensel uzlaşıyı getireceğini savunur. Hristiyanlar İsa’ya Tanrı’nın beden almış hâli ve teslis de denilen Üçlü Birlik’teki üç hipostaz veya kişinin ikincisi olarak inanırken bazı gruplar teslis inancını kısmen ya da tamamen reddeder.

İsa’nın tabiatı

 

Yeşua’yı sırtında çarmıha gerildiği haçı taşırken gösteren bir ikona

Hristiyan inancında İsa Tanrı’nın Oğlu ve Tanrı’nın enkarnasyonudur. O, Baba (Tanrı) ile insanlar arasında aracı, Tanrı’nın sözlerinin beden bulmuş biçimi, beklenen Mesih, kurtarıcı, Rab, Tanrı ile aynı “öz”den olan, güçlü Tanrı, tek insan, dünyanın tek kralı, Üçlü Birlik’teki kişilerden “Oğul”dur. İsa için kullanılan oğul ifadesi biyolojik bir anlam içermemektedir, Tanrı’nın babalığı ruhanî bir babalıktır. Hristiyanlık inancına göre İsa, insanların günahlarının bağışlanması için çarmıhta bedenen can vermiştir.

İsa’nın tanrısal ve insani özellikleri farklı mezheplerce farklı yorumlanır. Hristiyanlığın monofizit görüşüne göre insani tabiatı ile tanrısal tabiatı, tanrısal özü altında erimiş ve ayrılmaz, bölünmez tek bir tabiat meydana gelmiştir. Çarmıhta sadece insanî tabiatı acı çekmiştir. Tanrısal tabiatı acı çekmemiştir.

Diofizit görüşe göre ise insani ve tanrısal olmak üzere birbirinden bağımsız iki tabiatı vardır. Çarmıha gerildiğinde tanrısal tabiatı bedeninden ayrılmış, sadece insani tabiat acı çekmiştir. Meryem, insan olan İsa’nın annesidir, dolayısıyla da ona Theotokos, yani Tanrı anası denemez. Ortodoks, Katolik ve Protestanlara göre İsa’nın insani ve tanrısal iki tabiatı olup bunlar asla birleşmezler, karışmazlar ve ayrılmazlar.

İslam’da

 

İslam’da Meryem oğlu İsa, Mesih’tir, Allâh’ın elçisidir, Rûhullah’tır, bir râsuldür, beş ulu’l-azm peygamberden biridir. Ayrıca Müslümanlar İncil’in İsa’ya vahiy yoluyla indirilen kutsal bir kitap olduğuna inanırlar. İsa, Tanrı da değildir, Allah’ın oğlu da değildir. Kur’anda İsa kendisine erkek dokunmamış bir bakirenin mucize çocuğudur. Ölüleri bile diriltebilir. Hristiyan teolojisinden önemli bir fark olarak O tanrı veya tanrının çocuğu değil, Muhammed’i müjdeleyen bir peygamberidir. Ama yine de O’nun için özel bir dil kullanılır; O tanrının sözü ve özü (ruhu)’dür. (Nisa:171) Bebekliğinden itibaren olağanüstü mucizeler ve harikalar gösteren İsa’nın hikayesine Al-i İmran ve Meryem surelerinde ayrıntılı olarak yer verilir.

Meryem oğlu Îsâ’nın temsîlî bir resmi

Hayatı

 

Doğumu

 

İslâmiyetin ana metni Kurân’a göre Îsâ, biyolojik veyâ ruhsal bir babası olmayarak, mûcizevî bir sûrette, annesinin rahminde yaratılmıştır. Kurân’da buna bir misâl olarak, toprağa insan sûreti verilip can ilka edilmesi sonucu babasız yaratılan Âdem Peygamber örnek getirilir ve iki peygamberin yaratılışı aynı mucize kategorisinde vurgulanır. Kur’an’da İsa’nın bir anne-baba ilişkisinden değil, sadece bir anneden meydâna geldiğini vurgulamak için birçok âyette, annesine izâfeten “Meryem oğlu İsa” şeklinde zikredilir. İnsanlar, doğduğunda, Şeytan tarafından dürtülüp rahatsız edilir ve ağlarlar. Meryem oğlu İsa, Şeytan’ın dokunup rahatsız edemediği kişidir.

Çarmıhtan korunması ve göğe yükseltilişi

 

Çoğu İslami gelenek, İsa’nın fiziksel olarak çarmıhta veya başka bir şekilde öldüğünü kategorik olarak reddeder. Çoğu gelenek, bunun yerine ikame veya başka bir kişinin İsa’nın yerine çarmıha gerildiği fikrini öğretir. Bununla birlikte, bazı modern Müslüman bilginler, İsa’nın gerçekten öldüğüne ve onun hayatta kalmasına yapılan atıfların gerçek değil, sembolik olduğuna inanıyorlar. İsa’nın ölümünün doğası hakkındaki bu anlaşmazlık, İslam kanonunun kendisinde bulunur ve en eski hadis, Muhammed’in arkadaşlarının İsa’nın öldüğünü söylediğini aktarır. Bu arada, daha sonraki hadis ve tefsirlerin çoğunluğu bunun tersini savunmaktadır. Muhammed Reşid Rıza gibi bazı İslami reformcular, çağdaş yorumcuların Kur’an’daki İsa’nın ölümünün inkârının mecazi olarak yorumlanmasıyla hemfikirdir.

Soyağacı

 

Kurân’da Îsâ’nın soyağacından olarak annesi Meryem ve dedesi İmran’ın adları zikredilmektedir. Müslüman bilginlerin eserlerinde hem Hristiyanların geleneklerinden iktibas edilmiş Marangoz Yusuf’un şeceresi, hem de Hristiyan geleneğine dayanmayan Meryem’in ve kuzeni Yahya’nın şecereleri mevcuttur. Marangoz Yusuf’un şeceresi ile Meryem Ana’nın ve Yahya bin Zekeriya’nın şecereleri arasında büyük farklılık mevcuttur.

Milletler ve Hükümdarlar Tarihi’nde Meryem oğlu İsa’nın Şeceresi
      1. İbrahim
      2. İshak
      3. Yakub
      4. Yahuda

    (Yahuda ile İyşa arasında ismi

    bilinmeyen birçok ata)
  1. İyşa
  2. Davud
  3. Süleyman
  4. Rahbeam
  5. Ebya
  1. Asa
  2. Yehşafaz
  3. Yarem
  4. Ahzihu
  5. Yavş
  1. Amsiya
  2. Azriya
  3. Yusam
  4. Ahaz
  5. Hazkiya
  1. Menaşe
  2. Amun
  3. Yaşhem
  4. Matan
  5. İmran
  1. Meryem
  2. İsa

Yaşadığı dönem hakkındaki ihtilaflar

 

Hristiyan geleneklerinin etkisiyle, İslâm bilginleri, Meryem oğlu İsa’nın, MS 1. yüzyılda risâlet görevini yerine getirdiğini zımnî olarak kabûl etmektedir veyâ İslâm’ın temel metni Kurân ile çatışma arzetmediği ve ayrıca akîde konusunda bir mesele olmadığı için bu konuda bir îtirazda bulunmamaktadırlar. Bununla birlikte, İslâm bilginlerinin târih boyunca yazmış oldukları eserlerde, Meryem oğlu İsa’nın ve en bilinen çağdaşları Zekeriya ve Yahya Peygamberlerin ve Meryem Ana’nın hakkında Hristiyan gelenekleriyle uyumsuzluk gösteren pek çok vakâ rivâyet edilmiştir. Meryem Ana’nın şeceresi de bunlardan birisidir. Bu örneklerden bir diğeri Ashab-ı Karye vakâsıdır. Bâzı tefsir yazarları, Ashab-ı Karye vakâsının, İsa’nın yolladığı elçiler ile ilgili olduğunu ve bu olayın Antakya’yı yöneten Antihas oğlu Antihas (انطيخس بن انطيخس) adındaki bir hükümdar zamânında yaşandığını rivâyet etmektedirler.

MS 1. asra aykırı duran bu rivâyetlerin dışında, İsa’nın Hristiyan geleneğinde anlatılandan asırlar önce yaşadığını açıkça savunan rivâyetler de İslâm geleneğinde görülmektedir. Ahmed Sirhindî de mektuplarından ikisinde, onun Eflâtun (MÖ y. 427-347) zamanında yaşadığını ve tebliğinin Eflatun’a ulaştığını dile getirir. Taberi’nin rivâyetlerinde, Makedonyalı İskender’in Babil’i ele geçirmesinin altmış beşinci senesinde (yaklaşık MÖ 266) İsa’nın doğduğunu kabûl eden Farslar; İskender’in Babil’i fethinin üç yüz üç sene sonrasında (y. MÖ 28) İsa’nın doğduğuna inanan Hristiyanlar, Makedonyalı İskender’in hakimiyetiyle İsa’nın doğumu arasında elli bir sene geçtiğini (en geç MÖ 272) kabûl eden Zerdüştler vardı.

İslam’daki özel konumu

 

Muhammed’in geleceğini bildirmesi

 

Kurân, İsa’nın, Ahmed adında, kendisinden sonra gelecek olan bir resûl olarak Muhammed’i, İsrailoğullarına haber verdiğini bildirir. Bununla ilgili olarak bir hadîste Muhammed, şöyle söylemiştir: “Benim ismim Kurân’da Muhammed, İncil’de Ahmed, Tevrat’ta Ahyed’dir.” Bâzı İslâm bilginleri, Yuhanna İncili’nde geçen Faraklit‘in İslâm peygamberi Muhammed olduğunu savunur. Hristiyan inanışına göre ise Faraklit, Kutsal Ruh’tur. Kanonik incillerde açıkça Muhammed’in geleceğini haber veren bir bilgi yoktur. O yüzden Müslümanların Yuhanna İncili’nde İsa’nın Muhammed’in geleceğini bildirdiğine dair delil kabul ettikleri sözleri, Hristiyan dünyası delil olarak kabul etmez.

Evliya Çelebi, Seyahatnâme‘de, İslâm’a göre Meryem oğlu İsa’nın havârilerinden kabul edilen Şem’un-u Safa’nın Nakura yakınlarındaki türbesinde bulduğu incil nüshasını defalarca okuduğunu ve incelediğini, İsa’ya inen ve Muhammed’i müjdeleyen ayetin o nüshada mevcut olduğunu iddia etmektedir. Evliya Çelebi’nin, bizzat Şem’un-u Safa tarafından yazıldığını naklettiği bu el yazması incil, bulunamamıştır.

Mesih olarak âhir zamanda geri dönecek olması

 

Kurân’da açıkça Meryem oğlu İsa’nın âhir zamanda geri gelip gelmeyeceği yazılı değildir. Âhir zamanda İsa’nın geleceğinin haber verildiği hadisler vardır. İsa, geldiğinde Deccâl’i helâk edecektir. Ancak, İslâm bilginleri, Deccâl’in mâhiyeti, İsâ’nın gelişinin mâhiyeti ve Deccâl’i helâk edişinin mâhiyeti konusunda oldukça farklı yorumlar yapmışlardır.

Yahudilikte

 

Yahudiler, “Yeşu” adıyla bahsetmeyi tercih ettikleri İsa’nın Mesihliğini, peygamberliğini ya da Tanrı’nın Oğlu veya enkarnasyonu olduğunu tanımaz. İbn-i Meymun, Nasıralı Yeşu’nun ve Muhammed’in mevcudiyetlerinin hikmetinin, beklenen Yahudi Mesihi’nin gelişine dünyayı hazırlamak olduğunu savunur.

Miladi takvimi ret

 

Miladî takvim, İsa’ya göre düzenlenmiştir. Milat, Roma imparatoru Ogüst’ün imparatorluğunun 28. yılıdır. Bu sene, Hristiyan geleneğinde İsa’nın doğum yılı olarak kabul edilir. Bu yıl, zaman çizelgesinde başlangıç noktasını temsil eder. Türkçede Milattan Önce (MÖ) ile İsa’dan Önce (İÖ) ve Milattan Sonra (MS) ile İsa’dan Sonra (İS) aynı anlamda kullanılır. “Milattan Sonra” anlamında kullanılan AD (Anno Domini) ise Latince “Rab’bin Yılı” anlamına gelir.

19. asrın ortalarından itibaren Yahudi akademisyenlerin öncülüğünde, Before Christ (Mesih’ten Önce) ve Anno Domini (Rab’bimizin Yılında) isimlendirmelerinin terk edilmesi gerektiği yönünde bir gelenek başlatıldı. Bunun yerine CE (İng. Common Era; Tr. Ortak Zaman) ve BCE (İng. Before Common Era, Tr. Ortak Zamandan Önce) tabirleri kullanılmaya başlandı. Bu gelenek, bilimsel çevreler tarafından benimsendi ve yaygın kabul gördü, çünkü, Ortak Zaman ve Ortak Zamandan Önce adlandırmalarında, Anno Domini (Rab’bin Yılı) ve Before Christ (Mesih’ten Önce) gibi, Hristiyanlığın miladi takvimdeki belirleyiciliğinin baskınlığının hissedildiği anlamlar öne çıkmıyordu.

Yaşadığı dönem hakkındaki ihtilaflar

 

İsa’nın Yahudi toplumlarındaki hayat öyküsü Toledot Yeşu‘nun bir versiyonunda İsa’nın MÖ 90 civarında yaşadığı anlatılır.

Ayrıca bakınız

 

  • Yeni Ahit
  • Hulûl
  • Mesih
  • 669 – Hasan bin Ali, 5. İslam Halifesi (d. 624)
Hasan bin Ali
الحسن
 

 

  • Halife
  • Emîrü’l-mü’minîn

 

Arapça Hüsn-ü Hatt ile “Hasan” yazısı
Halife
Hüküm süresi 28 Ocak 661 – Ağustos 661
Önce gelen Ali
Sonra gelen Muâviye b. Ebû Süfyân
Doğum y. 624
Medine, Hicaz, Arabistan
Ölüm 2 Nisan 670 (45 yaşında)
Medine, Emevîler
Defin Cennetü’l-Bakī’, Medine
Hanedan Kureyş (Benî Hâşim)
Babası Ali
Annesi Fâtıma
Dini İslâm

Hasan bin Ali bin Ebu Talib (4 Mart 624 – 7 Nisan 669), Ali ve Fâtıma’nın büyük oğulları ve İslam peygamberi Muhammed’in ilk torunudur. Şîa, çoğunlukla onu on iki imamlarının ikincisi kabul eder; çok küçük bir fırkaya göre ise ikinci imam Hüseyin’dir. Bununla birlikte hem Ehl-i Sünnet, hem de Şîa ve Alevî İslam anlayışında çok önemli bir yeri vardır; onun, peygamberin Ehl-i Beyt’inden olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Babası ile 37 yıl, dedesiyle ise 8 yıl birlikte bulunmuştur. Soyundan gelenlere Şerif denir.

Doğumu ve aile hayatı

 

Hasan, Hicret’ten 3 yıl sonra, miladi 624’te doğmuştur. Babası Muhammed’in Amcası Ebu Talip’in oğlu Ali, annesi ise Muhammed’in kızı Hz. Fâtıma’dır. Hasan, Muhammed’in ilk torunudur; “Güzel” anlamına gelen ismi Muhammed tarafından verilmiştir.

Hasan’ın çok sık evlenip çok sık boşandığı rivayet edilirdi. Bu yüzden Mıtlak yani boşayıcı lakabıyla da anılan Hasan’ın 100’e yakın evlilik yaptığı rivayet edilir ve ayrıca Şîa alim İbn Şehraşûb 250 veya 300 cariyesi olduğunu belirtmiştir.

Muhammed ile ilişkileri

 

Hasan ve kardeşi Hüseyin, dedeleri Muhammed tarafından çok seviliyorlardı; bu iddiayı destekleyen onlarca hadis bulmak mümkündür. Mesela bunlardan birisi: “Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir.” hadisidir.

Muhammed’in abasının altına alarak “Bunlar benim Ehl-i Beytim’dir; Allah’ım, bunlardan her türlü kusuru uzaklaştır ve bunları tertemiz kıl!” duasını ettiğine inanılan dört kişiden biridir.

Mübâhele Ayeti’nde “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım, biz bizzat gelelim, siz de gelin. Ondan sonra da dua edelim ve Allah’ın lanetini yalancılara havale edelim” ifadeleri üzerine Muhammed’in Ali, Fatma ve Hüseyin ile birlikte onu da yanına çağırdığına ve şu şekilde dua ettiğine inanılır:

“Ey Allah’ım! Bunlar benim Ehlimdir.”

Halifeliği ve Muaviye ile çatışması

 

Ali, Kûfe’de öldürüldükten sonra, Ali’nin taraftarları Hasan’a bağlılık yemini (biat) ettiler. Bu yemini, Ali ile halifelik için çatışan ve savaşan Muâviye b. Ebû Süfyân, kendi otoritesine bir tehdit olarak algıladı. Derhal Suriye, Filistin ve Lübnan’daki ordu komutanlarına savaş hazırlıklarına başlamaları için talimat verdi; diğer yandan da Hasan ile anlaşmayı denedi. Hasan’a halifelik iddiasından vazgeçmesini bildiren bir mektup gönderdi ve eğer vazgeçmezse, istemediği sonuçların doğacağını ve Müslümanların öleceğini belirtti. Aslında Muaviye için en iyisi, Hasan’ın halifelik hakkından vazgeçmesiydi. Çünkü Muaviye orduları Hasan’ı savaş meydanında öldürüp tüm gücü Muaviye’nin elinde toplasa bile, Muaviye’nin halife olabilirliği tartışılmaya devam edecekti. Kurnaz bir politikacı olan ve halka hoş gözükmeye çalışan Muaviye için bu hiç de istenen bir durum değildi.

Hasan vazgeçmedi ve anlaşma sağlanamadı. Kimi kaynaklara göre altmış bin olduğu iddia edilen Muaviye’nin ordusu Hasan ile savaşmak için yürüyüşe geçti. Diğer yandan Hasan da kırk bin kişilik ordusunu kurmuş ve savaşa hazırdı, iki ordu Sabat yakınlarında karşılaştılar.

Hasan savaş başlamadan önce Muaviye askerlerine konuşma yaparak onlara yanlış yönde olduklarını ve Muaviye’yi haksız görüyorlarsa onun tarafında bulunmamaları gerektiğini Kur’an ve hadislerden örneklerle anlattı. Hasan’ın teslim olacağını sanan bir kısım birlikler, Hasan’a asi oldular ve ona saldırdılar. Hasan yaralandıysa da, yakın korumaları bu saldırıyı püskürtmeyi başardı. Ayrıca Hasan’ın ordu komutanlarından Ubeydullah, Muaviye’nin tarafına geçti.

İki ordu arasında birkaç sonuç getirmeyen çarpışma yaşandı. Sonunda Muaviye üstün gelemeyeceğini, üstün gelse bile birçok adamını kaybedeceğini anladı. İki Kureyş’li adamını Hasan ve takipçileriyle anlaşsınlar diye görevlendirdi. Hasan yaralanmıştı ve ordusunun içinde meydana gelen başıbozukluk yüzünden ordusuna pek güvenemiyordu. Sonunda Hasan ve Muaviye bir yerde bir araya geldiler ve anlaştılar. Buna göre:

1-Kufe beytül-mali Hasan’a bırakıldı (5 milyon dirhem)

2-Darabcerd bölgesinin haracı Hasan’a ait olacak.

3-Hasan’ın babası Ali lanetlenmeyecek, en azından Hasan bunu duymayacaktı.

Antlaşmaya göre Hasan, halifeliği Muaviye’ye devretti, ancak kendisinden sonra hilafeti saltanata döndürmeyecek; bunun yerine istişare ile ardılının seçilmesine izin verecekti.

Antlaşmadan sonra Muaviye, biat almak üzere Kûfe’ye gitti. Orada Muaviye halka hitap ettikten sonra minbere çıkarak Hasan şöyle dedi:

Ey Irak halkı! Benim gönlüm sizden soğudu. Babam Ali’nin sağlığında bunca muhalefetler ettiniz, bir gün onu gamsız bırakmadınız. Nihayet babamı öldürdünüz. Bana da bunca zahmet verdiniz; üzerime hücum eylediniz; beni yaraladınız. Henüz yaram iyileşmedi. Malımı yağmaladınız. Ey Irak halkı! Eğer siz Ehli beyt’i peygambere eza kıldınızsa da Allah hıyanette bizimle sizin aranızda hakim ve kafidir. Şu halde ben Muaviye’ye biat ettim. Sizin biatınızdan bizar oldum.
Ehli Aba Serisi

Hasan
Muhammed’in Torunu
Beşinci Sünnilik İslam Hilâfetsi İkinci İmamiye (Şiilik öğretisi) İslam İmâmı

Keysanilik, Zeydilik, Yediciler, Karmatîlik, ve İsnâaşeriyye İmamiye (Şiilik öğretisi) mezheplerinde İkinci; İsmaililik’nin Mustali fıkhı mezhebinde ise İlk İmâm olup Haşhaşiler ile Nizarîlik tarafından İmâmlığı tanınmaz

  • On İki İmam
  • On Dört Masum
  • Mübahele Ayeti
  • Ehl-i Abâ Hadisi
Muhammed • Ali
Fatıma • Hasan • Hüseyin

Son yılları ve öldürülmesi

 

Hasan ibn Ali’nin mezarınında bulunduğu El-Bâki’nin Abdülaziz el-Suud tarafından 1925’te tahrip edilmeden evvelki durumu.

Şîa kaynaklara göre Muaviye hilafetinin onuncu yılında, Hasan’ın varlığından iyice rahatsız olmuş ve Hasan’ı öldürme fikirlerine kapılmıştır, diğer yandan da hilafeti oğlu I. Yezîd’e bırakmanın yollarını aramaktadır ve gizliden oğlu için biat almaya başlamıştır. Muaviye bir yandan da, Hasan’ın karısı olan Eş’as bin Kays kızı Cude’ye, kocasını zehirlediği takdirde onu yakında halife olacak oğlu I. Yezîd’le evlendireceğini söylemiş ve bu haberle birlikte yüz bin dirhem göndermiştir. Cude, babası Eşas’ın da kendisini yönlendirmesiyle, Hasan’ı zehirlemiştir.

Ehl-i Sünnet kaynaklara göre ise I. Yezîd tarafından evlendirilmek vaadiyle kandırılan eşlerinden Ca’de bint Eş’ as b. Kays tarafından zehirlendi. Hasan bu zehirlemenin karşısında kırk gün ağır bir şekilde hasta yattı. Hasan, hicretten 50 yıl sonra Safer ayı’nda, kendisine verilen kuvvetli zehir karşısında ciğerleri parçalanmış ve ölmüştür.

Defnedilmesi

 

Ehl-i Sünnet’in beşinci halifesi, Şiâ’nın ikinci imâmı olan ve imâmeti on yıl süren Hasan, kardeşi ve vasisi Hüseyin tarafından gusül verilip kefenlenmiş ve isteği üzerine dedesi Muhammed’in yanına gömülmek üzere cenazesi yola çıkarılmıştır.

Şîa kaynaklara göre bunu haber alan Birinci halife Ebû Bekir’in kızı ve Muhammed’in hanımı Âişe bunu engellemiş ve Muaviye tarafından atanmış Medine yöneticileri askerleriyle, cenazeyi oklayarak, Hasan’ın dedesi yanına gömülmesine izin vermemişlerdir.

Ehl-i Sünnet kaynaklara göre ise Ebubekir’in kızı Aişe izin vermiş ancak Mervan bin Hakem, Muhammed’in yanına gömülmesini engellemiştir. Taraftarları ve kardeşi Hüseyin, Hasan’ı Bakī’ Mezarlığı’na defnetmişlerdir.

Hasan bin Ali’nin adının yazılı olduğu hat levhası, Ayasofya

Ayrıca bakınız

 

  • On iki halife
  • Mehdî
  • 924 – I. Berengar, 887’de İtalya’nın kralı (d. 845)
  • 1498 – VIII. Charles, 1483 – 1498 arasında hüküm sürmüş olan Fransa kralı (d. 1470)
  • 1503 – Zoi Palaiologina, Paleologos Hanedanı ailesi üyesi Bizans prensesi (d. 1455)
  • 1600 – Bâki, Osmanlı şair (Divan edebiyatı şairi) (d. 1526)
  • 1614 – El Greco, Yunan asıllı İspanyol ressam (d. 1541)
  • 1651 – Lennart Torstensson, Ortala Kontu ve Virestad Baronu. İsveçli bir Mareşal ve askeri mühendisti (d. 1603)
  • 1761 – Thomas Bayes, İngiliz matematikçi (d. 1701)
  • 1789 – I. Abdülhamid, Osmanlı İmparatorluğu’nun 27. Padişahı (d. 1725)
  • 1803 – François-Dominique Toussaint L’Ouverture, Haiti Devriminde yer almış Haitili devrimci önder ve yönetici (d. 1743)
  • 1811 – Dositej Obradović, Sırp yazar, filozof, linguist, gezgin, poligot ve Sırbistan’ın ilk eğitim bakanı (d. 1742)
  • 1816 – Christian Konrad Sprengel, Alman doğa bilimci, teolog ve öğretmen (d. 1750)
  • 1823 – Jacques Charles, Fransız mucit ve bilim insanı (d. 1746)
  • 1836 – William Godwin, İngiliz gazeteci, politik filozof ve yazar (d. 1756)
  • 1861 – Elisha Otis, Amerikalı asansör imalatçısı (d. 1811)
  • 1868 – Thomas D’Arcy McGee, Kanadalı yazar (d. 1825)
  • 1891 – P. T. Barnum, Amerikalı sirk menajeri ve şovmen (d. 1810)
  • 1928 – Aleksandr Bogdanov, Rus bilim insanı, filozof ve bilimkurgu yazarı (d. 1873)
  • 1941 – Blavatniy Nikifor İvanoviç, Ukraynalı asker ve toplum eylemcisi, dramaturg, gazeteci (d. 1886)
  • 1943 – Alexandre Millerand, Fransız Cumhurbaşkanı (d. 1859)
  • 1947 – Henry Ford, Amerikalı otomobil üreticisi ve sanayicisi (d. 1863)
  • 1950 – Walter Huston, Kanada doğumlu Amerikalı aktör (John Huston’ın babası) (d. 1884)
  • 1954 – Saburō Kurusu, Japon diplomat (d. 1886)
  • 1955 – Theda Bara (Theodosia Goobman), Amerikalı tiyatro ve sinema oyuncusu (d. 1885)
  • 1980 – Mehmet İbrahim Karaca, Türk tiyatro oyuncusu (Cem Karaca’nın babası) (d. 1900)
  • 1981 – Norman Taurog, Amerikalı film yönetmeni ve senarist (d. 1899)
  • 1981 – Seyfettin Özege, Türk bibliyograf (d. 1901)
  • 1984 – Othmar Pferschy, Avusturyalı fotoğrafçı (d. 1898)
  • 1986 – Leonid Vitaliyevich Kantorovich, Sovyet matematikçi ve iktisatçı (1975 Nobel Ekonomi Ödülünü Tjalling Koopmans’la paylaşan] (d. 1912)
  • 1991 – Memduh Ünlütürk, Türk asker (d. 1913)
  • 1998 – Sirus Kayıkran, İranlı futbolcu ve teknik direktör (d. 1962)
  • 1999 – Muharrem Gürses, Türk senarist, oyuncu ve film yönetmeni (d. 1913)
  • 2000 – Moacir Barbosa Nascimento, Brezilyalı millî kaleci (d. 1921)
  • 2001 – Paul David Graf, Amerikalı oyuncu (d. 1950)
  • 2005 – Melih Kibar, Türk müzisyen (d. 1951)
  • 2008 – Perihan Altındağ Sözeri, Türk sanat müziği yorumcusu (d. 1925)
  • 2014 – Peaches Honeyblossom Geldof, İngiliz köşe yazarı ve model (d. 1989)
  • 2015 – Geoffrey Bond Lewis, Amerikalı western film oyuncusu (d. 1935)
  • 2016 – Robert Deroy Windham, Blackjack Mulligan ring adıyla bilinen eski Amerikalı profesyonel güreşçi (d. 1942)
  • 2017 – Relja Bašić, Hırvat oyuncu (d. 1930)
  • 2017 – Christopher Morahan, İngiliz sinema ve televizyon yönetmeni (d. 1929)
  • 2017 – Tim Pigott-Smith, İngiliz oyuncu (d. 1946)
  • 2017 – Frans Widerberg, Norveçli ressam ve grafik sanatçısı (d. 1934)
  • 2018 – Brigitte Ahrenholz, Eski Alman kürekçi (d. 1952)
  • 2018 – Pyotr Brayko, Sovyet asker (d. 1919)
  • 2018 – Peter Grünberg, Alman fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (d. 1939)
  • 2018 – Božidar Smiljanić, Hırvat oyuncu (d. 1936)
  • 2019 – Michael E. Busch, Amerikalı Demokrat siyasetçi (d. 1947)
  • 2019 – Seymour Joseph Cassel, Amerikalı oyuncu (d. 1935)
  • 2019 – Cho Yang-ho, Güney Koreli iş insanı (d. 1949)
  • 2019 – Sandy Ratcliff, İngiliz oyuncu (d. 1948)
  • 2019 – Hugo Ballesteros Reyes, Şilili siyasetçi ve diplomat (d. 1931)
  • 2020 – Christian Bonnet, Fransız siyasetçi ve eski içişleri bakanı (d. 1921)
  • 2020 – Roger Chappot, İsviçreli profesyonel buz hokeyi oyuncusu (d. 1940)
  • 2020 – Robert Chaudenson, Fransız dilbilimci (d. 1937)
  • 2020 – Jean-Laurent Cochet, Fransız aktör ve yönetmen (d. 1935)
  • 2020 – Eddy Davis, Amerikalı caz müzisyeni (d. 1940)
  • 2020 – Allen Garfield (doğum adı: Allen Goorwitz), Amerikalı aktör (d. 1939)
  • 2020 – Henry Franklin Graff, Amerikalı tarihçi (d. 1921)
  • 2020 – Yehuda Leib (“Leibel”) Groner, (Lubavitcher Rebbe) ana sekreteri olan haham ve yazar (d. 1931)
  • 2020 – Hudeydi, ud çalan ve besteler yapan Somalili müzisyen (d. 1928)
  • 2020 – Feriburz İsmaili, İranlı millî futbolcu (d. 1940)
  • 2020 – Sasi Kalinga, Hint aktör (d. 1960)
  • 2020 – Mişik Kazaryan, Ermenistan doğumlu Rus fizikçi (d. 1948)
  • 2020 – Jan Křen, Çek tarihçi, akademisyen ve muhalif siyasi aktivist (d. 1930)
  • 2020 – Roger Matthews, İngiliz kriminolog (d. 1948)
  • 2020 – Yaakov Perlow, Amerikalı Hasidik haham (d. 1930)
  • 2020 – John Prine, Amerikalı country folk şarkıcısı, gitarist, söz yazarı ve besteci (d. 1946)
  • 2020 – Nipper Read, İngiliz polis memuru ve boks yöneticisi (d. 1925)
  • 2020 – Donato Sabia, 800 metrede uzmanlaşmış İtalyan orta mesafe koşucusu (d. 1963)
  • 2020 – Thomas Scully, Galya futbol menajeri, rahip ve öğretmen (d. 1930)
  • 2020 – Barbara Smoker, İngiliz insan hakları aktivisti, filozof ve yazar (d. 1923)
  • 2020 – Miguel Ángel Tábet, Venezuelalı ilahiyatçı (d. 1941)
  • 2020 – Hal Willner, Amerikalı televizyon ve müzik albümü yapımcısı (d. 1956)
  • 2021 – Ferid Alekberli, Azeri tarihçi ve profesör (d. 1964)
  • 2021 – Karel Pacner, Çek gazeteci, ekonomist ve yazar (d. 1936)
  • 2022 – Garibaldi Alves, Brezilyalı siyasetçi (d. 1923)
  • 2022 – Dušan Čkrebić, Sırp siyasetçi (d. 1927)
  • 2022 – Ludwik Dorn, Polonyalı sosyolog ve siyasetçi (d. 1954)
  • 2022 – Miguel Ángel Estrella, Arjantinli piyanist ve insan hakları aktivisti (d. 1940)
  • 2022 – Birgit Nordin, İsveçli opera sanatçısı (d. 1934)

Tatiller ve özel günler

 

  • Dünya Sağlık Günü
  • Erzurum’un Şenkaya ilçesinden Rus İmparatorluğu ve Batı Ermenistan Yönetimi ordu birliklerinin çekilişi (1918)

 

wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

Tarihte 9 nisanda ölenler

Ölümler MÖ 585 – Jimmu, Japon mitolojisinde Japonya’nın kurucusu ve ilk imparatoru (d. MÖ 660) 491 – Zeno, Doğu Roma …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir