26 Nisanda yaşanmış olaylar

26 Nisan, Tarihte Bugün Miladi takvime göre yılın 116. günü

Mart – Nisan – Mayıs
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30

Olaylar

  • 1865 – ABD Başkanı Abraham Lincoln’ü bir suikastla öldüren John Wilkes Booth, Amerika Birleşik Devletleri Kara Kuvvetleri askerleri tarafından on iki günlük bir insan avının sonunda, kuzey Virginia’nın kırsal kesiminde yakalandı ve öldürüldü.
  • 1870 – Osmanlı Devleti’nde, Dârülmuallimât (Kız Öğretmen Okulu) açıldı. Sınavla 32 kız öğrenci alındı.
Dârü’l-Muallimât; 1870 yılında Osmanlı Devleti’nde, ilk ve orta öğretim kız okullarına öğretmen yetiştirmek için açılan eğitim kurumu. Kız öğretmen okulu.
Darülmuallimat: Osmanlı'nın ilk kız öğretmen okulu - Galeri - Fikriyat  Gazetesi

Osmanlı Devleti’nde, kızlar için ilk iptidâiye (ilkokul) ve rüştiye (ortaokul) mektepleri, 1858 yılında açıldı. 1869 Maârif-i Umûmiyye Nizamnâmesi’nde (Genel Eğitim Yönetmeliği’nde), bu okullara öğretmen yetiştirmek amacıyla bir kız öğretmen okulunun açılması öngörüldü. Okulun açılması, 26 Nisan 1870’te gerçekleşti; Dârülmuallimât adıyla, İstanbul’da Sultanahmet semtinde bir konakta açılan okulda eğitime başlandı. Tanzimat süresince de tek bir okul olarak kaldı.

Bu ilk kız öğretmen okulu, Dârülmuallimât-ı Sıbyan ve Dârülmuallimât-ı Rüştiye bölümlerinden meydana geliyordu. Ayrıca bu bölümler de müslim ve gayri müslim olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Sıbyan muallimliğinin öğretim süresi iki, rüştiye muallimliğinin dört yıldı.

1893’te yapılan bir düzenleme ile okula 6 yıllık ihtiyat bölümü eklendi. İhtiyat bölümü, rüştiye düzeyinde idi ve Dârülmuallimât’a öğrenci yetiştirmekteydi. Buradan veya kız rüştiyelerinden mezun olanlar Dârülmuallimât’a sınavsız alınmakta idi. Diploması olmayanlar ise sınava alınıyor, başarılı durumlarına göre sıbyan veya rüştiye şubelerine ayrılıyordu. İhtiyacı olan öğrencilere, günümüzdeki öğrenci kredisi benzeri maaş bağlanmakta idi. 5 yıllık zorunlu hizmet karşılığında verilen bu ücret, hizmet yapmayanlardan geri alınyordu.

Okulun programında ulûm-ı diniyye, kırâat-ı Türkiyye, Arabî, Farisî, lisan-ı Osmanî ve imlâ, inşâ-yı Türkî, kavâid ve imlâ, imlâ ve inşâ, resim, sülüs, rık’a, dikiş, makine, nakış, coğrafya, tarih-i Osmanî, hesap dersleri yer alıyordu. Darülmuallimin (Erkek Öğretmen Okulu) adlı okullarla aralarında pek bir ders farkı yoktu. 1879’da programa “eğitim” üzerine bir ders konmuş, Aristokli Efendi bu dersi vermekle görevlendirilmişti ancak ders, bir sene sonra kaldırıldı. 1891’de Ayşe Sıdıka Hanım’ın çabaları ile ders programına “Eğitim Yöntemi” dersi eklenmiş ve bu dersi okutma görevini de kendisi üstlenmiştir.

Maarif Nezâreti’nin Dârülmuallimât’a öğrenci alımı için açtığı ilk sınava katılan 32 öğrencinin hepsi de başarılı bulunmuş ve bunlardan 20’si 1872-73 ders yılında mezun olmuştur. Böylece 1873 yılında ilk defa kız rüstiyelerinde nakış dışındaki derslere hanım öğretmenler girmeye başladı. Bu hanımlar, Türk eğitim tarihinde resmi okuldan yetişerek görev alan ilk öğretmenler ve devletin ilk kadın memurları idi.

1910-1911 döneminde okulu yatılı taşradan öğrenci gererek okul yatılı hale getirme düşüncesi gerçekleştirilemedi; alınan öğrenciler Fatih Çarşamba’daki Saip Paşa Konağı’na yerleştirildi ve Kız Sanayi Mektebi’nin derslerine devam ettiler. 1918’de Dârülmuallimât’ın Çapa’daki Derviş Paşa Konağı’na taşınmasından sonra Çarşamba’daki yatılı Kız Sanayi Okulu kaldırılıp Dârülmuallimât ile birleştirilmiş; böylece Dârülmuallimât yatılı okul haline gelmiştir.

1913’te Dârülmuammilat’ın eğitim süresi 5 yıla çıkarıldı. Bu kuruma öğretmen yetiştirmek üzere Dârülmuammilat-ı Aliye açıldı. Aynı yıl bazı büyük vilayet merkezlerinde de, yeni Dârülmuallimâtlar açıldı. 1914’te 253 olan öğrenci sayısı, 1919 yılında İzmir, Ankara, Konya, Adana, Edirne, Eskişehir, Beyrut, Halep ve Bursa’da bulunan Dârülmuallimatlarla birlikte okulun öğrenci sayısı 6000’e yaklaşmıştı.

1916’da, Dârülmuallimât için, yeni bir nizamnâme ve müfredat programı oluşturuldu. Buna göre Dârülmuallimât, iptidâî, izhârî ve âlî olmak üzere üçe ayrıldı.

1918’de çıkan Fatih yangını sırasında okulun yanması üzerine mektep, Çapa’daki binasına taşınmıştı. İlk uygulamalı dersler, burada başlatıldı. 1922’de Maârif Vekâleti’ne bağlanan Dârülmuallimât, 1924’te Kız Muallim Mektebi adını aldı.

Ayrıca bakınız

  • Dârülmuallimîn

Dârülmuallimîn, Sultan Abdülmecid döneminde, 16 Mart 1848 tarihinde rüşdîyyelere erkek öğretmen yetiştirmek üzere açılan okuldur. 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı ile başlayan bugünkü modern eğitim ve öğretimin ilk modelini oluşturan rüştiye mekteplerinde başarılı öğretim yapılabilmesi için ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının karşılanması gerekiyordu. Darülmuallimin, Darülmuallimin-i Rüşdî olarak da anılır. Darülmuallimin’in açılmasından sonra, sırasıyla Darülmuallimin-i Sıbyan (1870), Darülmuallimin-i İdâdî (1877) ve Darülmuallimin-î Âli açılmıştır. Böylece Türkiye’de öğretmenlik, orta öğretimin ilk basamağından sonra ilköğretim basamağı ile ortaöğretimin ikinci basamağında da çağdaş anlamda meslekleşme sürecine girmiştir. Bu girişimde Darülmuallimin-i Rüşdî bahsi geçen öğretmen okullarının öncüsü kabul edilir.

  • 1903 – Ünlü İspanyol takımı Atlético Madrid kuruldu.
  • 1912 – İlk defa, bir Osmanlı pilotu olan Fesa Bey (Evrensev), Osmanlı tayyaresi ile Türk toprakları üzerinde uçtu.
  • 1930 – İstanbul, Mecidiyeköy’deki likör fabrikası açıldı.
  • 1937 – Guernica Bombardımanı: General Franco’ya yardım amacıyla Hitler’in talebiyle bazı gönüllü havacıların İspanya’nın Bask bölgesindeki Guernica kentini bombalaması.
  • 1954 – Burdur Şeker Fabrikası’nın temeli atıldı.
  • 1954 – Kore ve Hindiçin ile ilgili Cenevre Konferansı toplandı.
  • 1961 – Yüksek Seçim Kurulu oluşturuldu.

Yüksek Seçim Kurulu (Türkiye)

Türkiye Cumhuriyeti
Yüksek Seçim Kurulu
YSK
Kuruluş 21 Şubat 1950 (75 yıl önce)
Yargı Karma idari ve yargı organı
Yer Ankara
Oluşum türü Seçimlerin genel yönetimi ve denetimi
Dil Türkçe
Website ysk.gov.tr
Başkan
Mevcut Ahmet Yener
Görev başı 26 Ocak 2023
Başkan Vekili
Mevcut Ekrem Özübek
Görev başı 26 Ocak 2023

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Türkiye Cumhuriyeti’nde, Yargıtay ve Danıştay’ın kendi içlerinden çıkardıkları üyelerden oluşan, Türkiye’deki seçimlerin genel yönetimi ile denetimini sağlayan ve seçimlerin yargısal denetimini sağlayan bir karma idari ve yargı merciidir. 1950 yılında kurulun oluşturulması ile seçimler üzerinde yargı denetimi esas alındı. Milletvekili tutanaklarının iptali yetkisi meclise verildi. 1954’te yapılan değişikliklerle bu yetki YSK’ye verildi ve kurulun teşekkülü belirlendi. Kurulun başkanının Yargıtay Başkanı olacağı, üyelerin de Yargıtay ve Danıştay üyelerinden seçileceği, kurulun vereceği kararların kesin nitelikte olduğu hükme bağlandı. 1957 yılında yapılan değişiklikle, partilerin seçimlere ittifak yaparak girmeleri engellendi.

27 Mayıs Darbesi’nin sonucunda hazırlanan yeni Anayasa ile kurul, seçim denetimi ve yönetimi gibi hususlar anayasal zemine kavuşturuldu. TBMM üyelerinin seçim tutanaklarını kabul etme yetkisi Anayasa ile kurula verildi. İptal yetkisi ise daha sonra çıkarılan bir kanun ile kurula verildi. Ayrıca Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve anayasa değişikliğinin referanduma götürülmesi hususları da YSK’nin görev alanına dahil edildi. 1980 yılında gerçekleşen darbeden sonra da bu hükümlerin büyük ölçüde korunduğu ancak son dönemlerde kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte YSK kararlarının daha çok tartışıldığı söylenir.

Kurul yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur. Bu üyeler kendi içlerinden birini başkan, birini de başkanvekili seçer. Üyelerin görev süreleri altı yıl olup görev süresi sona eren üyenin tekrar seçilmesi mümkündür. Siyasi partiler, belirli şartları taşımaları halinde kurulda bir asıl ve bir yedek temsilci bulundurabilir. Kurulun görevleri Anayasa’da ve kanunlarda düzenlenir. Kurul, seçimlerin başından sonuna kadar düzen içinde yönetimi için bütün işlemleri yapar. Seçim süresince ve seçim sonrasında seçimle ilgili bütün şikayet ve itirazları inceleyerek kesin karara bağlar. Ayrıca TBMM üyelerinin ve Cumhurbaşkanının seçim tutanaklarını kabul eder. Temel olarak kurulun asıl amacının seçimlerin yönetim ve denetimini sağlamak olduğu vurgulanır.

Kurulun merkez ve taşra teşkilatı bulunmaktadır. Merkez teşkilatının kendi içinde dört alt birimi vardır. Taşra teşkilatı ise il ve ilçe seçim kurulları ile seçim müdürlüklerinden oluşur. Kurul’un ana hizmet binası Mart 2019’dan beri Çankaya’da Kızılay Mahallesi’nde, ek hizmet binası ise Kavaklıdere Mahallesi’ndedir.

Yüksek Seçim Kurulu binası, Çankaya, Ankara

Tarihçe

1950-1961 arası

Türkiye’de 1942 yılına kadar seçimlerin denetimine ilişkin özel bir yasal düzenleme bulunmamakta olup 1908 tarihli İntihab-ı Mebusan Kanun-ı Muvakkatı çerçevesinde seçimlerin denetimi gerçekleştirilmiştir. 1942’de çıkarılan Mebus Seçimi Kanunu ile 1908 tarihli kanun ilga edilmiş olup teftiş kurulları oluşturulmuştur. Bu kurullar seçim kurullarının yetkilerine sahipti. Bu heyetler belediye başkanlarından oluşuyordu. Ancak bu heyetlerin gerçek manada bir denetim yürütmediği, beklentilere cevap vermekten çok uzak kaldığı belirtilir. 1942 tarihli kanunun ardından ilk olarak 1943’te genel seçimler yapıldı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek parti olarak katıldığı seçim, 1942 tarihli kanun kapsamında yapılan ilk seçim oldu. 1946’da yürürlüğe giren Milletvekilleri Seçim Kanunu ile Mebus Seçimi Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. Bu kanun ile oluşturulan seçim kurulları seçimleri yönetmek üzere görevlendirilmiştir. Belediye başkanlarından oluşan bu kurulların da denetim yürütmediği iddia edilir.

1948’de seçim kanunlarında değişiklikler yapılmasına yönelik hazırlıklara başlandı. Bu süreçte Demokrat Parti, seçimlerin yargı organlarının denetiminde gerçekleşmesi gerektiğini savunmuş ancak Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yargı organlarının kendi işleri dışında bir işe karışmaması gerektiği ileri sürülmüştür. Şemsettin Günaltay başkanlığındaki hükûmetin programında, 1950’de yapılacak seçimlerin kimsede şüphe oluşturmayacak şekilde yapılması için bilimsel ve deneyime dayalı tedbirlerden faydalanılarak yeni bir seçim kanunun hazırlanacağına yer verilmiştir. Başbakanlıkta Adalet ve İçişleri Bakanlığı görevlilerinden oluşan bir teknik heyet tarafından kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu heyetin hazırladığı tasarıyı değerlendirmesi için de bir ilim heyeti oluşturuldu. 11 kişiden oluşan bu heyetin üyelerinden ikisi Yargıtay, ikisi Danıştay, üçü barolar ve dördü üniversite temsilcilerinden oluşuyordu.

Kurul 1949’da çalışmalarına başladı. Hükûmetin ön tasarısının yanında siyasi partilerin kanuna ilişkin düşünceleri de dikkate alındı. Bunun dışında başka ülkelerin seçi mevzuatları da Türkçeye çevrilerek incelendi. Bu aşamada kurul, hükûmetin ön tasarısında değişiklikler yapmanın tasarının kendi düzenini bozacağı gerekçesiyle yeni bir tasarı hazırlama yoluna gitti. Hükûmet de bu yeni tasarı üzerinde kendi değişikliklerini yaparak tasarıyı tamamladı.[5] Hazırlanan kanun tasarısı 16 Şubat 1950’de TBMM’de kabul edildi ve 21 Şubat 1950 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

5545 sayılı Milletvekilleri Seçim Kanunu ile seçimler üzerinde yargı denetimi esas alınmış ancak milletvekili tutanağının iptali yetkisini meclise verilmiştir. Bu düzenlemenin kanunun mantığından bir sapma oluşturduğu, çoğunluğun muhaliflere karşı kullanabileceği bir koz olabileceği belirtilmiştir. 1950 yılında yapılan seçimlerde Kastamonu’dan milletvekili seçilen eski bakan Tahsin Coşkan’ın milletvekilliği bu şekilde iptal edilmiştir. Bu yönüyle YSK’nin yetkisinin seçimlerin denetimi ve yönetimine ilişkin gerekli bilgilerin toplanmasıyla sınırlı tutulduğu belirtilir.

1954 yılında Demokrat Parti iktidarında kanunda bazı değişiklikler yapıldı. Bu değişiklikler ile milletvekili tutanağının iptali yetkisi meclisten alınarak Yüksek Seçim Kuruluna devredilmiş ve kurulun teşekkülü belirlenmiştir. Bir başkan ve on üyeden oluşan kurulun başkanının Yargıtay başkanı olacağı, üyelerin ise Yargıtay ve Danıştay’dan beşer asıl üçer yedek olarak kura yolu ile seçileceği kararlaştırılmıştır. Kurulun son ve kesin karar merci olacağı da bu değişikliklerle hükme bağlanmıştır. Böylece YSK’nin bir yargı organı statüsüne kavuştuğu söylenir.

1957 yılında kanunda yapılan değişiklikle partilerin seçimlere ittifak yaparak girmeleri engellendi. Bu değişikliğin, muhalefetin iktidara karşı ortak olarak seçimlere girme girişimlerine karşı iktidarın aldığı bir önlem olduğu vurgulanmıştır.

1961-1990 arası

27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen askeri darbe sonucunda yeni anayasa çalışmaları başlatıldı. Bu süreçte İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi tarafından iki farklı anayasa tasarısı oluşturuldu. Anayasa çalışmalarında İstanbul Üniversitesi’nin tasarısı ana metin olarak ele alınırken Ankara Üniversitesi’nin tasarısı ise yardımcı metin olarak kullanıldı. İstanbul Üniversitesi’nin tasarısında, seçim tutanaklarındaki hukuka aykırılık iddialarını inceleme yetkisi Anayasa Mahkemesi’ne verilirken, Ankara Üniversitesi’nin tasarısında ise bu yetki kanun koyucunun takdirine bırakılmıştı.

Anayasa çalışmalarını yürüten Milli Birlik Komitesi, kendi üyeleri ile Temsilciler Meclisi üyelerinden oluşan bir kurucu meclis oluşturdu. Kurucu meclis, Temsilciler Meclisi üyelerinden oluşan 20 kişilik bir komisyon oluşturdu. Bu komisyon, anayasa hazırlamanın yanında seçim kanunu hazırlamakla da görevlendirildi. Bu komisyon, çalışmalarında İstanbul ve Ankara üniversitelerinin ön tasarıları ile birlikte yabancı anayasa metinlerinden ve uluslararası metinlerden yararlandı. Komisyonun oluşturduğu anayasa tasarısı Temsilciler Meclisine sunuldu. Tasarı üzerindeki ihtilaflar Milli Birlik Komitesi ve Temsilciler Meclisinden seçilen eşit sayıda üyeden oluşan bir kurul tarafından çözüme kavuşturuldu. Nihai tasarı kurucu meclis tarafından kabul edilerek halkoylamasına sunuldu. Halkoylaması sonucunda yeni anayasa kabul edilerek yürürlüğe girdi.

1961 yılında yürürlüğe giren anayasa ile Yüksek Seçim Kurulu ve seçim denetimi ile yönetimi anayasal zemine kavuşturuldu. TBMM üyelerinin seçim tutanaklarını kabul etme görevi anayasa ile YSK’ye verilmiştir. TBMM üyelerinin seçim tutanaklarını iptal etme görevi ise anayasa ile değil, 26 Nisan 1961 tarihinde kabul edilen ve 2 Mayıs 1961’de yürürlüğe giren 298 sayılı Kanun ile YSK’ye verilmiştir. Bu düzenlemelerle 1950 tarihli Kanun’un 1954’te değiştirilmeden önceki versiyonu tercih edilmiştir.

1982 Anayasası döneminde seçimlerin denetimi ve yönetimine ilişkin hükümlerin neredeyse aynı olduğu vurgulanır. Bu hususa dayanak olarak da anayasayı hazırlayan komisyonun, raporunda 1961 Anayasası’nın en iyi işleyen hükümlerinden birinin seçimlerin denetimi ve yönetimine ilişkin hükümlerin aynen korunmasının uygun görüldüğüne ilişkin görüşleri gösterilir. Ancak yeni anayasa ile öncekinden farklı olarak Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi ve anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulması gibi görevler de YSK’ye verilmiştir. Ayrıca önceki dönemde YSK’nin kararlarına karşı başka bir mercie başvurulamayacağına ilişkin hükümler 298 sayılı Kanun’da yer alırken bu hüküm yeni anayasa ile anayasal temele oturtulmuştur.

Türkiye’de seçim hukukunun temeli olarak görülen 298 sayılı Kanun’un birçok maddesi zaman içerisinde birçok kez değiştirilmiştir. Bu nedenle kanunun sistematiğinin bozulduğu ve her an yeni sorunlar oluşturabileceği ileri sürülmüştür.

1990-günümüz

12 Eylül 1980’de gerçekleşen askeri darbenin sonrasında oluşturulan 1982 Anayasası’nın korumacı ve otoriter eğilimleri ağır basan bir anayasa olduğu, bu nedenle çeşitli dönemlerde anayasayı sivilleştirme ve demokratikleştirme amaçlı girişimlerde bulunulduğu dile getirilir. Bu girişimlerin tarihsel olarak daha önce olanlarında anayasada değişiklikler önerilirken YSK’nin sisteminin ise korunması öngörülmüştür. Ancak son dönemlerde kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte YSK kararlarının daha çok tartışıldığı söylenir. Tarihsel süreçte YSK’nin verdiği bazı kararlar nedeniyle dikkatlerin YSK’ye ve seçimlerin denetimine yöneldiği belirtilir. YSK’nin üye yapısının kaynaklarının sorgulanmaya başlandığı vurgulanır. Bu tartışmaların etkisiyle YSK üyelerinin bazılarının bu alanda çalışmalar yapmış akademisyenler ve avukatlar arasından, TBMM’nin nitelikli çoğunluğuyla seçilmesi, mecliste grubu bulunan parti temsilcilerinin kurulda yer alması, son milletvekili seçimlerinde en çok oy alan belirli sayıda parti temsilcisinin kurulda yer alması gibi önerilerin dile getirildiği aktarılır.

Oluşumu

Yüksek Seçim Kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşmaktadır. Bu üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay genel kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tam sayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir. Bu üyeler salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir başkan ve bir başkanvekili seçer. YSK üyelerinin görev süresi altı yıldır. Görev süresi biten üyeler yeniden seçilebilmektedir.

Seçimlere katılan partilerden, en son yapılan genel seçimlerde en çok oy alan dört parti ve TBMM’de grubu bulunan partiler, parti genel başkanının yazılı olarak yetkilendirmesi halinde kurulda bir asıl ve bir yedek temsilci bulundurabilir. Bu temsilciler kurulun çalışmalarına katılabilir ancak oy kullanamaz.

Kurulun görev ve yetkileri

YSK’nin asıl kuruluş amacının seçimlerin yönetim ve denetimini sağlamak olduğu belirtilir. Bu doğrultuda, seçimlerin başından sonuna kadar düzen içinde yönetimi için bütün işlemleri yapar/yaptırır, seçim süresince ve seçim sonrasında seçimle ilgili bütün şikayet ve itirazları inceleyerek kesin karara bağlar. Ayrıca TBMM üyelerinin ve Cumhurbaşkanının seçim tutanaklarını kabul eder. Bu kapsamda kalmak kaydıyla, kurulun ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkilerini belirleme yetkisinin kanun koyucuya bırakıldığı belirtilir.

Kurulun görev ve yetkileri 298 sayılı Kanun’un 14. maddesinde sayılmıştır:

  • Seçimlerde kullanılacak zarfları imal ettirmek, imalinden teslimine kadarki safhaların gözetim ve denetim altında yürütülmesini sağlamak ve il seçim kurullarına yeterli sayıda göndermek,
  • Zarfların imali için yeterli sayıda YSK filigran kalıpları ile zarf ölçü kalıplarını imal ettirip saklamak, filigranlı oy pusulaları bastırmak ve bunları ilçe seçim kurullarına ulaştırmak,
  • Kanunda bahsi geçen işlemler için gerekli tüm basılı kağıtların tasarımını ve baskısını yaptırmak, il ve ilçe seçim kurullarına ihtiyaçlarına göre ulaştırmak,
  • Seçimlere katılma yeterliliklerini karşılayan siyasi partileri tespit ve ilan etmek,
  • İl ve ilçe seçim kurullarını oluşturmak ve bunlara ilişkin itirazları kesin olarak karara bağlamak,
  • Adaylıklara dair itirazları kesin olarak karara bağlamak,
  • İl seçim kurullarının oy verme günü işlemleri hakkındaki kararlarına karşı yapılan itirazları kesin olarak karara bağlamak,
  • İl seçim kurullarının düzenlediği tutanaklarına karşı yapılan itirazları kesin olarak karara bağlamak,
  • Seçim sonuçlarını etkileyebilecek itirazları kesin olarak karara bağlamak,
  • İl seçim kurullarınca seçim işlemlerinin yürütülmesine ilişkin sorulan hususları cevaplandırmak ve seçimin ülke genelinde düzenli yapılmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak,
  • Seçmen kütüğünün oluşturulması ve işleyişi ile ilgili ilkeleri belirlemek, kurallarını oluşturmak, programlarını yapmak ve denetlemek,
  • Yurt dışındaki vatandaşların oy kullanmalarını sağlamak için gerekli düzenlemeleri yapmak,
  • Seçimin türüne göre sandık bölgesi seçmen sayısını tespit etmek,
  • Seçim güvenliği açısından gerekli görülmesi halinde sandıkların taşınması, birleştirilmesi işlemlerini yapmak,
  • Hastalığı veya engeli nedeniyle yatağa bağlı seçmenlerin oy verebilmeleri için seyyar sandıklar oluşturulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek,
  • Kanunla verilen diğer görevleri yapmak.

Bu görevlerin bir kısmı seçimlerin yönetimine ilişkin olup idari nitelik taşır. Denetime ilişkin görevlerin gerektirdiği işlemlerin ise yargısal nitelik taşımalarının söz konusu olabileceği vurgulanır. Anayasa’da kurulun hukuki niteliğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumun kurulun kararlarının niteliğini tartışmalı hale getirdiği ileri sürülür. Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında YSK’nin mahkeme niteliğinde olmadığına karar verdiği gösterilir. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin bu kararında mahkeme kavramını dar yorumladığı, itiraz ve şikayet üzerine oluşan uyuşmazlıkları incelerken mahkeme sıfatını taşıdığı ve verdiği kararların da yargı kararı niteliğinde olduğu ileri sürülür. Doktrinde de YSK kararlarının bu kapsamda olduğunun kabul edildiği belirtilir. Anayasa Mahkemesi’nin YSK’yi mahkeme olarak kabul etmemesinin, Türkiye’de seçim kanunlarının denetlenememesine yol açtığı, YSK’nin kanun hükmünü Anayasa’ya aykırı bulsa bile uygulamak zorunda kaldığı, bunun da kanunların anayasaya uygunluğu açısından hukuk devleti ilkesi yönünden eleştirilebilecek bir husus olduğu vurgulanır.

Teşkilatlanması

YSK’nin teşkilatı merkez teşkilatı ve taşra teşkilatı olarak ikiye ayrılır. Merkez teşkilatında Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü, Seçim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, İnsan Kaynakları Dairesi Başkanlığı ve Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı olmak üzere dört alt birim bulunur. Taşra teşkilatı ise il ve ilçe seçim kurulları ile seçim müdürlüklerinden oluşur.

Siyasi partiler, belirli şartları taşımaları halinde il ve ilçe seçim kurullarında birer temsilci bulundurabilmektedir.

Merkez teşkilatı

7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a göre YSK’nin merkez teşkilatı Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü, Seçim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, İnsan Kaynakları Dairesi Başkanlığı ve Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı olmak üzere dört alt birimden oluşur. Kanun’da bu birimlerin görevleri 9. maddede sayılmaktadır. Bununla birlikte YSK da merkez teşkilatındaki birimlerin görevlerine ilişkin görev tanımlarını belirleyen bir doküman hazırlamış olup işbu doküman kurulca 8 Ocak 2021 tarihinde kabul edilmiştir.

Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü, seçimlerde oy kullanacak seçmenlerin tespiti ile seçmenlerin hızlı ve doğru bir şekilde oy kullanmasından sorumludur. Bunun için seçmen kütüklerini oluşturur ve güncel tutar. Bu işlemler için gerekli bilgi ve belgeleri de ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından temin eder. Mükerrer oy kullanılması halinde bunların tespitini yapar. Seçimlere yönelik eğitim ve tanıtım programları hazırlar.

Seçim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yurt içinde ve yurt dışında seçime ilişkin hazırlıkları yapmak ve seçim çalışmalarını yürütmekten sorumludur. Buna ilişkin gerekli malların kiralanması ve satın alınması işlemleri ile; temizlik, güvenlik, aydınlatma, ısınma, onarım, taşınma ve benzeri hizmetlerin yapımı ve yaptırılmasını yürütür. İl ve ilçe seçim kurullarının oluşumlarının takibini yapar. Gelen-giden evrakların ve arşivlerin işlemlerini yürütür. Geneli ilgilendiren itiraz, iptal ve tazminat davalarına ilişkin işlemleri yapar.

İnsan Kaynakları Dairesi Başkanlığı, hem merkez hem de taşra teşkilatının personel politikası ve planlaması ile insan kaynakları sisteminin geliştirilmesi ve performans ölçütlerinin oluşturulması konusunda çalışmalar yapar ve önerilerde bulunur. Personellerin atama, nakil, performans, terfi, disiplin, emeklilik ve benzeri özlük işlemlerini yürütür. Personelin eğitimi için gerekli işlemleri yapar. Disiplin süreçlerini yürütür ve yargıya intikal eden davalara ilişkin işlemleri takip eder.

Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı ise idari faaliyet raporları ile kurum bütçesini hazırlamaktan sorumludur. Ayrıntılı harcama programlarını oluşturur ve bütçe takibini yaparak buna ilişkin verileri toplar.

Merkez teşkilatındaki her birim, ayrıca kanunlarda gösterilen veya YSK başkanı tarafından kendilerine verilen görevleri de yerine getirir.

Taşra teşkilatı

Taşra teşkilatı, il ve ilçe seçim kurulları ile seçim müdürlüklerinden oluşur. Bu birimlerin görevleri de yine 298 sayılı Kanun’da yer almaktadır.

İl seçim kurulları, il seçim çevresinde seçimin düzenli yürütülmesi için gerekli tedbirleri almaktan sorumludur. İlçe seçim kurullarından gelen seçim tutanaklarını birleştirerek o il için bir tutanak düzenler. Bununla birlikte ilçe seçim kurullarının oluşumuna, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılan itirazları inceleyerek karara bağlar. Yine ilçe seçim kurullarına oy sandığı vb. seçim araç-gereçlerini gönderir. Bu kurul bir başkan ile iki asıl ve iki yedek üyeden oluşur. Üyeler, il merkezinde görev yapan, kınama veya daha ağır disiplin cezası almamış en az birinci sınıfa ayrılmış ve birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş hâkimler arasından kura yoluyla belirlenir. İlk seçilen üye kurulun başkanı olur. Kanun’da 2022 yılında yapılan değişikliklerden önce, kurul il merkezinde görev yapan en yüksek dereceli üç hâkimden oluşuyordu.

İlçe seçim kurulları, ilçe seçim çevresinde seçimin düzenli yürütülmesi için gerekli tedbirleri almaktan sorumludur. Bunun için sandık kurulları kurar ve bu kurullara seçim için gerekli sandık vb seçim araç-gereçlerini gönderir. Bu kurulların oluşumuna, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılan itirazları inceleyerek karara bağlar. Sandık kurullarından gelen tutanakların birleştirerek ilçe için bir tutanak düzenler ve bunu il seçim kuruluna gönderir. Bu kurul bir başkan ile altı asıl ve altı yedek üyeden oluşur. İlçelerde, ilçede görev yapan kınama veya daha ağır disiplin cezası almamış en az birinci sınıfa ayrılmış ve birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş hâkimler arasından, merkez ilçelerde ise aynı niteliklerdeki hâkimler arasından kura yoluyla seçilirler. İlk seçilen hâkim kurula başkanlık eder. Dört asıl ve dört yedek üye siyasi partilerden, kalan iki asıl ve iki yedek üye ise ilçe merkezinde on yıldan uzun süredir görev yapan, yasama meclisleri veya yerel idare seçimlerinden birine siyasi parti adayı veya aday adayı olarak katılmamış memurlardan seçilir. Kanun’da 2022 yılında yapılan değişikliklerden önce, kurul bir başkan ile altı üyeden oluşuyor, ilçedeki en yüksek dereceli hâkim kurula başkanlık ediyordu. Kurulun dört asıl ve dört yedek üyesi siyasi partilerden, diğer ikişer üyesi ise ilçedeki memurlardan en yüksek dereceli sekiz kişi arasından kura yoluyla belirleniyordu.

Üyeleri

  • 7 Ocak 2024 itibarıyla,
# Adı Görevi Üyeliğe seçildiği tarih Kontenjan
1 Ahmet Yener Başkan 16 Ocak 2020 Yargıtay
2 Ekrem Özübek Başkan Vekili 22 Ocak 2020 Danıştay
3 Mahmut Akgün Üye 21 Ocak 2020 Yargıtay
4 Ali Ürker 22 Ocak 2020 Danıştay
5 Orhan Usta 23 Ocak 2020 Yargıtay
6 Battal Öğüt 22 Ocak 2020 Danıştay
7 Feyzi Eroğlu 26 Ocak 2023 Yargıtay
8 Ali Çopur 26 Ocak 2023 Danıştay
9 Talip Bakır 26 Ocak 2023 Yargıtay
10 İsmail Kalender 26 Ocak 2023 Danıştay
11 Serdar Mutta 26 Ocak 2023 Yargıtay

Kurulun başkanları

Konumu

Yüksek Seçim Kurulunun ana hizmet binası Mart 2019’dan beri Çankaya’da Kızılay Mahallesi’nde yer almaktadır. Kurul, 14 katlı tek bloktan oluşan hizmet binasında hizmet vermektedir. Binada kurul toplantı salonu, konferans salonu, toplantı salonları, kapalı otopark ve yemek salonu imkanları bulunmaktadır. Yine Çankaya’da, Kavaklıdere Mahallesi’nde de kurulun ek hizmet binası bulunmaktadır. Burada Ankara İl ve Merkez İlçe Seçim Kurulu Başkanlıkları ile Yüksek Seçim Kurulu veri merkezi yer almaktadır.

  • 1964 – Tanganika Cumhuriyeti, Zanzibar ve Pemba Halk Cumhuriyeti’nin birleşmesiyle Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti kuruldu. Julius Nyerere Cumhurbaşkanı oldu.
  • 1966 – Özbekistan’a bağlı Taşkent’te meydana gelen 7,5 Richter ölçeğindeki deprem, neredeyse kentin tamamını yerle bir etti.
  • 1967 – Pablo Picasso’nun bir tablosu, yaşayan bir sanatçı için o güne kadarki en yüksek fiyat olan 532.000 dolara satıldı.
  • 1971 – 11 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Adalet Bakanı İsmail Arar, gazetecilerin “Bir isyan mı var?” sorusunu cevapsız bıraktı. Bir ay süreyle sıkıyönetim ilan edilen iller
  • şunlar: Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Diyarbakır, Eskişehir, Hatay, Kocaeli, Sakarya, Siirt, Zonguldak.
  • 1971 – Sıkıyönetim, Devrimci Doğu Kültür Ocakları ve Dev-Genç’i kapattı.

Sıkıyönetim

Polonya’da sıkıyönetim sırasında sokaklarda devriye gezen bir tank

Sıkıyönetim veya askerî adalet; askerî otoritenin, genellikle resmî bildirgesi altında, adli yönetimi kontrol altına almasıyla işleme geçen kural sistemidir.

Askerî adalet; ortaya çıkan savaş, doğal afet, sivil kargaşa, toprak işgali veya askerî darbe gibi durumlarda, normal adli kurumların yeni duruma hâkim olamayıp vazifesini yerine getiremediği veya yavaş getirdiği takdirde, askerî otoritelerin ve kurumların tercih edilmesi ile kullanıma girer.

Sıkıyönetim; tabii afet, salgın hastalık, ağır ekonomik bunalımlar ve sıkıyönetimi gerektiren hâllerin daha hafifinin meydana gelmesi durumlarında ilan edilen olağanüstü hâlden farklıdır. Sıkıyönetimde yetki, askerî makamlarda; olağanüstü hâlde ise mülki makamlardadır. Olağanüstü hâlde sıkıyönetim mahkemeleri yoktur.

Sıkıyönetim, sadece maddi düzen ve güvenin sağlanması ile ilgili olduğundan ülkenin her yerinde değil, yalnız kamu düzeni bozulan bir veya birkaç bölgesinde ilan edilir. Gerekirse tamamında da ilan edilebilir. Anayasa sınırları içinde ve önceden tespit edilen kurallara göre uygulanan, hukuka uygun bir yönetim şeklidir. Sıkıyönetimle ilgili her şey kanunla düzenlenmiş, keyfîliğe yer bırakılmamıştır. Sıkıyönetimin bütün işleri yargı denetimine tabidir. Fakat alınacak tedbir ve kararlar, 1982 Anayasası’nın 122. maddesine göre 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’yla düzenlenmiştir. 1982 Anayasası, 1961 Anayasası’na göre sıkıyönetimin yetkisini arttırmıştır. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’nun bazı maddeleri 1982 Anayasası’nın emirleri doğrultusunda 1982 tarihli, 2766 sayılı Kanun ve 1983 tarihli, 2836 sayılı Kanun’la değiştirilmiştir. Sıkıyönetim Kanunu, 2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumuyla Anayasa’dan çıkarılmış, 31 Temmuz 2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7145 sayılı Kanun’la[1] yürürlükten kaldırılmıştır.

Türkiye’de sıkıyönetimler

Türkiye’deki farklı sıkıyönetimler farklı özellikler göstermekle birlikte birçok ortak noktaları da vardır. Bunların başında, sıkıyönetim komutanlıklarının, sıkıyönetim ilan edilme nedenleriyle tamamen ilgisiz alanlardaki tasarrufları ve yasaklamaları gelir. Örneğin toplantı yasağı konması tüm sıkıyönetim idareleri tarafından alınmıştır. Üstelik bu toplantılar siyasi toplantılarla sınırlı kalmamış, spor karşılaşmaları, nikâh, vaftiz törenleri, kooperatif toplantıları ve hatta ilkokul müsamereleri de dahil olmuştur. Trafik alanında düzenlemeler getirmek de bu ortak noktalar arasında yer alır. Korna çalmak, hız yapmak, yanlış yere park etmek, kapasite fazlası yolcu almak, yaya kaldırımını işgal ve hatta otobüse sırayla binmemek, sıkıyönetim suçları kapsamına alınabilmiştir.[2]

  • Doğu’da Şeyh Said İsyanı üzerine (Muş, Bingöl, Elâzığ, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Urfa, Bitlis, Van, Hakkâri, Malatya, Erzurum illerinde) 24 Şubat 1925-23 Aralık 1927
  • Kubilay olayı üzerine (Menemen, Manisa ve Balıkesir’de) 1 Ocak 1931 – 9 Mart 1931
  • İkinci Dünya Savaşı üzerine (İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli’de) 20 Ekim 1940-23 Aralık 1947
  • 6-7 Eylül Olayları üzerine (İstanbul, Ankara ve İzmir’de) 7 Eylül 1955-7 Haziran 1956
  • 1960 öğrenci olayları 27 Mayıs hareketi üzerine (İstanbul ve Ankara’da) 28 Nisan 1960-1 Aralık 1961
  • 20 Mayıs 1963 ayaklanması ve darbe girişimi üzerine (İstanbul, Ankara ve İzmir’de) 21 Mayıs 1963-20 Temmuz 1964
  • 15-16 Haziran Olayları üzerine (İstanbul, Kocaeli Merkez ve Gebze’de) 16 Haziran 1970-16 Eylül 1970
  • 12 Mart Muhtırası ardından (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, İzmir, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt illerinde) 26 Nisan 1971 – 26 Eylül 1973
  • Kıbrıs Harekâtı üzerine (İstanbul, Ankara, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Antalya, Muğla, Adana, İçel ve Hatay illerinde) 20 Temmuz 1974-2 Eylül 1975
  • II. Irak-Kürt İç Savaşı sebebiyle (Diyarbakır, Hakkâri, Mardin ve Siirt illerinde. TBMM onaylamadı.) 27 Mart 1975-27 Mart 1975
  • Yaygın şiddet hareketleri üzerine (Adana, Ankara, Bingöl, Elâzığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa, Adıyaman, Hakkâri, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Tunceli, İzmir, Hatay, Ağrı illerinde) 26 Aralık 1978-12 Eylül 1980
  • 12 Eylül Darbesi üzerine (bütün yurtta) 12 Eylül 1980-19 Temmuz 1987
  • 1972 – Yazar Sevgi Soysal, bir yıl hapse mahkûm oldu.
  • 1977 – Cumhuriyet Halk Partisi lideri Bülent Ecevit’in seçim otobüsü, Niksar’da kurşunlandı. Saldırıda 10 kişi yaralandı.
  • 1978 – Dr. Cengiz Taşer, TRT Genel Müdürü olarak atandı.
  • 1979 – İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı, 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarını yasakladığını bildirdi.
  • 1986 – Çernobil faciası: Ukrayna’nın (SSCB) Çernobil kentinde meydana gelen ve yaklaşık 7 milyon kişinin zarar gördüğü patlama nedeniyle ortaya çıkan radyoaktif bulutlardan, Türkiye de etkilendi.
  • 1988 – Tıp Etik Kurulu, Dr. Ziya Özel’in kanserli hastaların tedavisinde kullandığı zakkum ekstresinin ilaç olmadığına karar verdi.
  • 1991 – İstanbul Çavuşoğlu Lisesi, Dünya Liselerarası Basketbol Şampiyonu oldu.
  • 1991 – Karabağ bölgesinde, 4 Azeri güvenlik görevlisi öldürüldü. Olayı “Karabağ Savaşçıları” adlı örgüt üstlendi.
  • 1994 – Bir Çin uçağı, Japonya’da düştü ve 264 kişi öldü.
  • 1994 – Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ilk çok ırklı seçimler yapıldı. Oyların yüzde 62’sini alan Nelson Mandela liderliğindeki Afrika Ulusal Kongresi, seçimlerin galibi oldu.
  • 1995 – 31 Mart’ta PKK militanları tarafından kaçırılan Reuters muhabiri Fatih Sarıbaş ile Agence France-Presse (Fransız Basın Ajansı) muhabiri Kadri Gürsel serbest bırakıldı.
  • 1995 – Türkiye’nin ilk kadın kaymakamları Elif Arslan ile Özlem Bozkurt görevlerine başladılar.
  • 1996 – Türkiye’nin ilk üst geçit lokantası TEM otoyolu üzerinde McDonald’s tarafından Sapanca’da açıldı.
  • 1997 – Sanayi Bakanı Yalım Erez ile Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna, Refahyol Hükümetinin Cumhuriyet’in temel niteliklerini tahrip ettiğini, Türkiye için fayda değil, zarar getirdiğini açıklayarak istifa ettiler.
  • 1999 – Çernobil Faciası’nın yıl dönümünde sanal korsanlar bilgisayarları kilitledi. Çernobil virüsü’nden 300 bin PC etkilendi. Binlerce şirkette büyük panik yaşandı. Faturası 100 milyon dolar.
  • 2000 – Eskişehir Milletvekili Mail Büyükerman, Cumhurbaşkanlığı adaylığına tepki gösterildiği gerekçesiyle DSP’den istifa etti.
  • 2001 – Liberal Demokrat Parti’den Junichirō Koizumi, ilk Japon Başbakanı oldu.
  • 2004 – Karadenizliler, Çernobil faciasından tam 18 yıl sonra dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral ve Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ahmed Yüksel Özemre hakkında suç duyurusunda bulundu. Gerekçe; Karadeniz’de kanser vakalarının artması.
  • 2005 – Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği 10 bin polis kadrosu açılmasına ve ilahiyat mezunlarının da polis olabilmesine olanak sağlayan yasa, TBMM’de aynen kabul edildi.
  • 2005 – Birleşmiş Milletler, CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş’in Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanlığına seçildiğini resmen açıkladı.
  • 2006 – TTNET Anonim Şirketi kuruldu.
  • 2007 – Pekin’de Olimpiyat Oyunları ateşi yakıldı.
  • 2010 – Mardin’in Mazıdağı İlçesi’ne bağlı Bilge Köyünde, 7’si çocuk 44 kişinin öldürülmesiyle ilgili tutuklanan 8 kişiden, 6’sına kırk dörder kez müebbet hapis verildi. Bilge Köyü Katliamı olarak tarihe geçen olayda; yaşı küçük olan bir sanığa 44 kez 15 yıl, evinde silah bulunduran sanığa ise 15 yıl hapis cezası verildi.

wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

12 mayısta ölenler

Ölümler 705 – Abdülaziz bin Mervan, Mısır valisi (d. 649) Abdülazîz bin Mervan Mısır valisi Görev süresi 685-705 Yerine …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir