22 Şubatta ölenler

Ölümler

Amerigo Vespucci
  • 970 – I. García Sánchez, Orta Çağ Pamplona kralı (925-970) (d. 919)

I. García Sánchez (Baskça: Gartzea) (y. 919 – 22 Şubat 970), Orta Çağ Pamplona kralı (925 – 970).

Hayat

García, kral I. Sanço’nun ile karısı Toda Aznárez’in sadece oğludur ve León kraliçesi Uraka Sánchez’in kardeşidir.[1]

925’te kral Sanço öldü ve García Pamplona kralı oldu; ardından, García oğlan oldu.

Amca Jimeno Garcés’in ölümünden (29 Mayıs 931) sonra García gerçek kral oldu.

García Aragon soylu kadını ile kadın kuzeni Andregoto Galíndez’la evlendi; Andregoto, prenses Oneka Garcés’in torunudur. García’nın ile Andregoto’nun çocukları:

  • Kral II. Sanço, García’nın halefi
  • Prenses Toda Garcés

Boşanma daha sonra García León prensesi Teresa Ramírez’la evlendi; García’nın ve Teresa’nin çocukları:

  • Kral Ramiro Garcés
  • Prens Jimeno Garcés
  • Prenses Uraka Garcés
  • 1297 – Cortonalı Margherita, İtalyan azize ve mistik (d. 1247)
Cortonalı Margherita
Fransisken Üçüncü al Düzenli üyesi, Mistik
Doğum 1247
Laviano, Napoli Krallığı
Ölüm 22 Şubat 1297
Cortona, Kutsal Roma İmparatorluğu
Kutsayanlar Katolik Kilisesi
Aziz ilanı 16 Mayıs 1728 Papa XIII. Benedikt tarafından
Türbe Cortona kilisesi
Yortu 22 Şubat

Cortonalı Margherita (1247, Laviano – 22 Şubat 1297, Cortona) bir İtalyan azize ve mistik, Fransisken Üçüncü al Düzenli üyesi. 16 Mayıs 1728’de Papa XIII. Benedikt tarafından azize ilan edildi. Bayram günü 22 Şubat.[1] Kalıntıları hala Cortona kilisesinde tutuluyor.[2]

Hayatı

Margherita, çiftçi bir anne babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. 17 yaşında ve hayatından memnun değilken genç bir asilzadeyle tanışır ve onunla kaçar. 9 yıl boyunca onun metresi oldu ve bu sürede bir erkek çocuk doğurdu. Sevgilisinin ölümünden sonra Cortona’ya taşındı ve kendini Fransiskenlerin rehberliğine verdi. Daha sonra bir kefaret hayatı yaşamaya başladı ve sonunda Fransisken Üçüncü al Düzenli’ne katıldı.[2]

13 yıl boyunca çileci ve tasavvufi pratikleri yoğun bir sosyal hayatla birleştiren bir hayat sürdü. Kutsallık ile nam salmış olmasından yararlanarak barış yapma faaliyetlerine katıldı (çalkantılı yerel gruplara barış getirmeye çalıştı). Ayrıca zengin prensler gibi bir yaşam süren piskoposlara da meydan okudu. Yoksullar için bir hastane kurdu. Hayatının sonuna doğru bir münzevi olarak dünyadan elini ayağını çekti.[3]

Margherita’nın Mistik Deneyimleri

Margherita, değişiminden sonra sert bir münzevi hayat yaşadı ve olağanüstü mistik zarafetlerle donatıldı.[2] O, Mecdelli Meryem gibi birisiydi ve değişiminden sonra ağır kefaret yaşamı ve Mesih’e sevgi dolu adanmışlığı onu günahkarlar için ümit veren bir rol model yaptı.[4]

Onun mistisizmi, günahkarların en kötüsü olduğu duygusuna dayanıyordu. Meditasyon yapmak ve İsa Mesih’in tutkusunun bir parçası olmak onun dindarlığının merkezindeydi. İtirafçısının anlatışıyla, tutkusunda kendisini tamamen Mesih’le özdeşleştirdiği söylenir. İsa’nın çarmıhtaki acısını yaşadığı söylenir. Tutkusuyla İsa Mesih’le birdi.[5]

  • 1371 – II. David, İskoçya kralı (d. 1324)
II. Dauíd
İskoçya kralı
Hüküm süresi 7 Haziran 1329 – 22 Şubat 1371
Taç giymesi 24 Kasım 1331
Önce gelen I. Roibert
Sonra gelen II. Robert
Doğum 05 Mart 1324
Ölüm 22 Şubat 1371 (46 yaşında)
Eş(ler)i Margaret Drummond
Hanedan Bruce Hanedanı
Babası I. Roibert
Annesi Elizabeth Burgh
Dini Roma Katoliği

II. Dauíd ya da David, (d. 5 Mart 1324 – ö. 22 Şubat 1371), 1329’dan ölümüne kadar İskoçya kralı ve Bruce Hanedanının son hanedan üyesidir.

  • 1512 – Amerigo Vespucci, İtalyan tüccar ve kâşif (d. 1454)
Amerigo Vespucci

Vespucci öldükten sonra, y. 1568’te resmedilmiş, Cristofano dell’Altissimo’ya atfedilen portre.
Doğum 9 Mart 1454
Floransa, Floransa Cumhuriyeti
Ölüm 22 Şubat 1512 (57 yaşında)
Sevilla, Kastilya
Diğer ad(lar)ı Américo Vespucio (İspanyolca)
Americus Vespucius (Latince)
Américo Vespúcio (Portekizce)
Meslek Kâşif, kartograf, tüccar
Tanınma nedeni Yeni Dünya’nın Asya değil, yeni bir kıta olduğunu Avrupalılara göstermek
İmza

Amerigo Vespucci (9 Mart 1454 – 22 Şubat 1512), İtalyan kâşif, kartograf.

Hayatı

Floransa’daki Uffizi Galerisinde sergilenen heykel

Amerigo Vespucci 9 Mart 1454’te dünyaya gelmiştir. İtalyan kâşif Amerika kıtasını bulduğuna inanıp İtalya’ya yazdığı mektuplarda bildirmektedir. Amerika kıtasına bugünkü adını vermiştir.

Özellikle iki mektubunun: “Mundus Novus” (Yeni Dünya) ve “Lettera” (ya da “Dört Deniz Yolculuğu”) güvenilirliğine gölge düşmüş olması nedeniyle Vespucci’nin rolü çok tartışılmıştır. Bazıları Vespucci’nin kendi rolünü abarttığı ve kasıtlı olarak sahte kanıtlar ürettiğini, diğerleri iki mektubun da sahte olduğu ve aynı dönemde başkaları tarafından yazıldığı düşüncesini savunurlar. Amerigo, Güney Amerika kıyısı açıklarına vardıktan sonra İtalya’ya yazdığı mektupta, keşif yaptığı kara parçalarının beklenenden çok daha geniş olduğunu, daha önce Avrupalıların anlattıkları Asya gibi bir yer olduğunu ve bu yüzden de bir Yeni Dünya, yani Avrupa’da önceden bilinmeyen dördüncü bir kıta (Asya ve Afrika’dan sonra) olması gerektiğini yazdı.

Amerigo’nun mektuplarının yayımlanarak yaygın bir şekilde benimsenmesi Martin Waldseemüller’ın 1507 yılındaki “Universalis Cosmographia” (ya da Waldseemüller Haritası) isimli dünya haritasında bu yeni kıtaya Amerika adını koymasına yol açtı. Vespucci, Latince yazdığı yazılarını kendi adının Latincesi olarak düşündüğü Americus Vespucius adıyla imzalamıştı. Waldseemüller o yüzden bu yeni kıtaya, Vespucci’nin ilk adının Latince formundan yola çıkarak, feminin şekli olan America ismini koydu. Amerigo isminin kendisi Orta Çağ Latincesindeki Emericus isminin İtalyanca hali olup, Almancadaki Heinrich yoluyla (İngilizcedeki Henry), Cermence bir ad olan Haimrich‘den türemiştir.

Bu tartışmalı iki mektup Vespucci’nin Amerika’ya toplam dört deniz yolculuğu yaptığını iddia ederken bunlardan ancak ikisi diğer kaynaklarca doğrulanabilmektedir. Tarihçiler genel olarak 1497’de hiçbir keşif yolculuğu yapılmadığı konusunda birleşmektedirler (İspanya’nın Cádiz limanından aynı yılın 10 Mayıs’ında başladığı iddia edilen yolculuk).

Amerigo’nun bundan sonraki yolculuğu 1499 yılında Hojeda’nın komutasındaki bir İspanyol filosuyla gerçekleşti. Venezuela sahili boyunca seyretti. Kesin bilinen en son yolculuğu Portekiz hizmetinde 1501-1502 yılları arasında gerçekleşti ve sonradan Rio de Janeiro kentinin kurulduğu körfeze kadar ulaştı. Bu seferki yolculuğun lideri Gonçalo Coelho’ydu. Bu yolculuk sırasında Güney Amerika sahilleri boyunca güneye kadar indi. Yazılarına inanılacak olursa geriye dönüş yapmadan önce Patagonya enlemine kadar ulaştı. Ancak bu şüpheyle karşılanmalıdır; çünkü o kadar güneye inseydi, Río de la Plata halicini görmüş olması gerekirdi. Ancak yazılarında bundan hiç söz edilmemiştir. Coelho ve Vespucci’nin bu yolculuğundan sonra Portekiz’de yapılan Güney Amerika haritalarında 25º güney enleminde bulunan bugünkü Cananéia’dan daha güneyde hiçbir kara parçası gösterilmemektedir ve bu noktanın gittikleri en güney nokta olduğu düşünülebilir. 1501’deki seferlerinin ilk yarısında, Vespucci gökteki iki yıldızı haritasında belirledi, Alfa Centauri ve Beta Centauri ve ayrıca Crux takımyıldızına ait yıldızları işaretledi. Bu yıldızlar Eski Yunanlar tarafından bilinmesine rağmen, aşamalı takaddüm dolayısıyla bu yıldızlar Avrupa ufuklarının altına kaydı ve bu yüzden de unutulmuşlardı. 1503-1504 yılları arasındaki deniz seyahati hakkında çok az bilgi mevcuttur. Hatta bu yolculuğun gerçekten yapıldığı dahi şüphelidir. Amerigo Vespucci 1512 yılında İspanya’nın Sevilla kentinde 58 yaşında öldü.

Vespucci’nin tarihteki önemi, yaptığı keşiflerden ziyade, kendi yazmış olsun veya olmasın, mektuplarında yatmaktadır. Bu mektuplardan dolayı Avrupalı halk Amerika hakkında ilk kez bilgi sahibi oldu. Amerika’nın varlığı bu mektupların yayımlanmasından sonraki birkaç yıl içinde Avrupa’da yaygın olarak bilinir hale geldi.

  • 1636 – Santorio Santorio, İtalyan hekim (d. 1561)
  • 1690 – Charles Le Brun, Fransız ressam (d. 1619)
  • 1727 – Francesco Gasparini, İtalyan barok bestecisi (d. 1661)
  • 1797 – Baron Münchausen, Alman yazar (d. 1720)
  • 1810 – Charles Brockden Brown, Amerikalı romancı ve gazete yazarı (d. 1771)
  • 1816 – Adam Ferguson, İskoç Aydınlanmasının filozofu ve tarihçi (d. 1723)
Adam Ferguson
Doğumu 20 Haziran 1723
Atholl, Perthshire, İskoçya
Ölümü 22 Şubat 1816 (92 yaşında)
St Andrews, Fife, İskoçya
Bölgesi Batı felsefesi
Okulu İskoç Aydınlanması
İlgi alanları Etik

Etkilendikleri

Etkiledikleri

Sir Adam Ferguson (20 Haziran 1723, Perthshire – 22 Şubat 1816, Edinburgh), İskoç Aydınlanmasının filozofu ve tarihçi.

İskoçya’daki St. Andrews Üniversitesi’nde ve Edinburgh Üniversitesi’nde eğitim görmüş. 1764’ten 1785 yılına kadar Edinburgh’daki Ahlakî Felsefe Kürsüsünde öğretmen olarak görev yapmıştır. 22 Şubat 1816’da ölmüştür.

Kitapları

  • An Essay on The History of Civil Society (Sivil Toplumun Tarihi Üzerine Bir Deneme), Basil: Printed by J.J. Tourneisen, 1789.
  • Principles of Moral and Political Science (Ahlaki ve Politik Bilimlerin Prensipleri), New York: Garland Pub. 1978.
  • The History of The Progress and Termination of The Roman Republic (Roma Cumhuriyetinin Gelişimi ve Yıkılmasının Tarihi), Philadelphia Thomas Wardle, 1835.
  • 1827 – Charles Willson Peale, Amerikalı ressam, asker ve doğabilimci (d. 1741)
  • 1868 – Emmanuele Antonio Cicogna, İtalyan bibliyograf, rahip ve hukukçu (d. 1789)
  • 1875 – Jean-Baptiste-Camille Corot, Fransız izlenimci ressam (d. 1796)
  • 1875 – Charles Lyell, İskoç jeolog (d. 1797)
  • 1890 – Dimitri Bakradze, Gürcü tarihçi, arkeolog ve etnograf (d. 1826)
  • 1897 – Charles Blondin, Fransız ip cambazı ve akrobat (d. 1824)
  • 1898 – Heungseon Daewongun, Gojong döneminde Joseon Krallığı naibi (d. 1820)
Yi Ha-eung
Kore Naibi
Hüküm süresi 13 Aralık 1863-31 Ekim 1873
Önce gelen Cheoljong
Sonra gelen Myeongseong
Doğum 21 Aralık 1820
Hanseong, Joseon Krallığı
Ölüm 22 Şubat 1898
Seongjeosibli, Kore İmparatorluğu

Heungseon Daewongun (Korece: 흥선대원군, 興宣大院君; 21 Aralık 1820-22 Şubat 1898), Gojong döneminde Joseon Krallığı naibiydi. Özellikle yönetimi sırasında teşebbüs ettiği geniş çaplı reformların yanı sıra, inzivasyon politikasının güçlü bir şekilde uygulanması, Hristiyanlara karşı baskı uygulanması ve Kore topraklarına giren yabancıların öldürülmesi emrini vermesiyle bilinmektedir.

Joseon Krallığı
대조선국 (大朝鮮國)
1392-1897
Joseon Krallığı bayrağı
Bayrak
{{{arma_açıklaması}}}
Arma
Kore'nin konumu
Kore’nin konumu
Başkent Hanseong
Yaygın dil(ler) Korece
Hükûmet Monarşi
Kral
• 1392-1398
Taejo
• 1863-1897
Gojong
Tarihçe
• Kuruluşu
1392
• Dağılışı
1897
Para birimi Mun (1633–1892)
Yang (1892–97)

Öncüller

Ardıllar
Goryeo
Kore İmparatorluğu

Joseon Krallığı (Korece: 대조선국, 大朝鮮國[1]), 1392-1897 yılları arasında var olmuş bir Kore krallığıdır. Krallık General Yi Seong-gye tarafından kurulmuş olup modern Kore’nin bulunduğu yerde yaklaşık beş yüzyıl boyunca hüküm sürmüştür. İlk başlarda Kore, yeniden adlandırılmış ve başkent günümüzdeki Seul’e taşınmıştır. Krallığın doğal sınırları en kuzeydeki Yalu ve Tumen nehirlerine kadar genişlemiştir. En uzun Konfüçyüsçü hükümdarlığın yaşandığı hanedanlıktır. Krallık, sonraları Ming ve Çing hanedanlarının birer vasalı olarak sürdürmüş olup Birinci Çin-Japon Savaşı’nın ardından Ekim 1897 tarihinde Kore İmparatorluğu hâline geldi.[2]

Joseon, Kore’nin modern yüzüne çok önemli bir miras bıraktı; modern Kore’nin sahip olduğu birçok görgü kuralı, kültürel normlar, güncel sorunlara toplumsal duruş ve hatta modern Kore dili ve diyalektiğinin kökeninin geleneksel düşünce yapısının bir örneği olarak bu dönemde ortaya çıkmıştır.

Tarihçe

Kuruluş

14. yüzyılın sonlarında 918’de Taejo tarafından kurulmuş olan Goryeo Hanedanlığı’nın temelleri, yıllardır süren savaşlar ve parçalanan Moğol İmparatorluğu’nun fiili işgaliyle çöküntüye uğramıştır. Goryeo’nun meşruluğu, saray içinde gittikçe tartışmalı bir sorun oluyordu. Hanedanlık, krallığı yönetmede başarılı olamıyordu; ancak Yuan Hanedanlığı nesliyle yapılan mecburi evlilikler ve çok sayıdaki aile bölümlerinin rekabeti bahane ediliyordu. (Hatta Kral U’nun annesinin halk tabakasından olduğu bilinmektedir, böylece Kral Gongmin’den bu yana soyunda anlaşmazlıklara neden oluyordu). Krallıktaki güçlü aristokratlar, generaller ve hatta başbakanlar, kraliyetin kayırmalar yaparak yönetime hakim olmalarına karşı mücadele ettiler, sonuçta bu durum birçok faktör arasında ciddi fikir ayrılıklarına neden oluyordu. Sürekli artan sayıdaki Japon korsan (Wokou) akınları ve Kızıl Türban İsyanı’yla kraliyet sarayına egemen olmak için gelen reform yanlısı Sinjin aristokrasisiyle muhalif Gwonmun aristokrasinin yönetim mücadelesi yanında; aslında yabancı tehditleri geri püskürten, Yi Seong-gye adındaki yetenekli general ve rakibi Cheo Yeong’du.

Zhu Yuanzhang’ın yönetimindeki Ming Hanedanlığı’nın ardından Goryeo; General Yi’nin liderlik ettiği grup (Ming Hanedanlığı’nı destekleyenler) ve General Choe’nin ordugâh grubu (Yuan Hanedanlığı’nı destekleyenler) olarak ikiye ayrıldı. 1388’de Ming’den bir ulak Goryeo’ya geldiğinde (14. yüzyıl Kral U dönemi) Goryeo’nun kuzeyindeki toprağının önemli bir bölümünü geri istedi. General Choe, Liaodong Yarımadası’nın istilasını kanıtlamak için bir şans yakalamıştı. (Goryeo, eski krallık Goguryeo’nun halefi olduğunu iddia etmişti, bu şekilde tarih boyunca Kore’nin bir bölümü olan Mançurya’nın iadesi dış politikanın bir parçasıydı). İsyanı yönetmesi için seçilen Yi’ye sadakatle karşı çıkıldı; ancak Yalu Nehri’ndeki Wuihwa Adası’nda isyan etti ve Goryeo’nun başkenti Gaegyeong (bugünkü Gaeseong)’a giderek Kral U’yu oğlu Kral Chang’ın (1388) yardımıyla başlattığı darbeyle General Choe ve yandaşlarını kurtardı. Krallığının adını zorla Yo olarak değiştirdikten sonra Kral U ve oğlunu öldürdü (Bu olaydan sonra Kral Gongyang oldu). Dolaylı yoldan kraliyet sarayını kukla kralla elinde tuttu. Yi, o süre içinde kendisinin Sinjin aristokrasisiyle Jeong Do-jon ve Jo Jun olarak dostluğunu ilerletti. Yaptığı ilk işlerden birisi Gwajeon Yasası’ndan fiili olarak Goryeo’nun başkomutanlığını geçirerek toprak zenginlerinin ve muhafazakâr Gwonmun aristokratların topraklarına el koyup Sinjin kampında Yi’nin destekleyicileri arasında paylaştırdı. 1392’de (Kral Gongyang’ın 4. yılında), Yi’nin beşinci oğlu Yi Bang-won, Jeong Mong-ju adındaki eski hanedanlığı destekleyen önemli bir aristokratı kendi tarafina çekerek yeni saltanata bağlılık yemini etti ve Jo Yeong-gyu’nun da dahil olduğu beş suikastçiyle Gaegyeong yakınındaki Seonjouk Köprüsü’nde öldürdü. Böylece Yi Seonggye’nin yönetiminden bir kişiyi eksiltmiş oldu. Aynı yıl Yi, Kral Gongyang’i tahttan indirerek Wonju’ya sürgüne gönderdi ve tahta çıktı. Yaklaşık 500 yıldır hüküm süren Goryeo Hanedanlığı sona ermiş oldu.

İlk anlaşmazlıklar

Kral Taejo’nun, oğullarını doğuran iki eşi vardı. İlk eşi Kraliçe Sinui, Goryeo’yu devirme girişiminde bulunarak kendisinden önce ölmüş ancak; 6 erkek evlat dünyaya getirmişti. Taejo’ya 2 erkek evlat veren diğer eşi Kraliçe Sindeok da tahta yükselmeye çalışmıştı. Yeni hanedanlık resmen kurulduğu ve ilan edildiği zaman Taejo, halefi olacak oğlunu yetiştirmişti. Bununla beraber Taejo’nun Kraliçe Sineui’den olan beşinci oğlu Yi Bang-won, babasının yükselişine en çok katkıda bulunmuş; aynı zamanda babasının saraydaki iki dostu olan Başbakan Jeong Do-jeon ve Nam Eun’a karşı derin bir kin barındırmaktaydı. Her iki taraf aralarındaki ortak düşmanlıklarının farkındaydı. Yi Bang-won’un tahtı en çok hak eden halef olması açığa çıkınca Jeong Do-jeon kral üzerindeki nüfusunu kullanarak Kral Taejo’nun en çok sevdiği diğer oğlunun halef olmasının en akıllıca seçim olacağı konusunda kralı ikna etti. 1392’de Kral Taejo’nun sekizinci oğlu (Kraliçe Sindeok’tan ikinci oğlu), Büyük Prens Uian (Yi Bang-seok)’in Kraliyet Prensi, Halef olması kararlaştırıldı. Kraliçenin ani ölümü ve Kral Taejo’nun ikinci eşinin yasını tuttuğu sırada, Jeong Do-jeon saraydaki yerini sağlamlaştırmak için Yi Bang-won ve kardeşlerini öldürmek için komplo kurdu. Bu planın duyulması üzerine Yi Bang-won 1398’de isyan çıkararak sarayı bastı. Jeong Do-jeon ile onun yandaşlarıyla beraber Kraliçe Sindeok’un iki oğlunu öldürdü. Bu olay Prenslerin İlk Çekişmesi olarak bilinmeye başlandı.

Oğullarının veliaht olabilmek için birbirlerini öldürmeleri ve ikinci eşinin ölümü Kral Taejo’yu psikolojik olarak bitkin düşürmesinden dolayı tacını, Kral Jeongjong olan ikinci oğlu Yi Bang-gwa’ya vermiştir. Daha sonra kuzeydeki Hamhung şehrine gitmiştir. Kral Jeongjong’un hükümdar olarak yaptığı ilk işlerden biri çok daha huzurlu olduğuna inandığı Gaeseong’u yeniden başkent yapmaktı. Bu arada Yi Bang-won, az da olsa erkek kardeşinin tahta oturması gerçeğiyle hayal kırıklığına uğradı, Kraliyet Varisi’nin Erkek Kardeşi Prens olarak gösterilmeye başlandı. Ancak Taejo’nun güce kavuşmak isteyen dördüncü oğlu Yi Bang-gan, Yi Bang-won’un planlarına karşı çıktı. 1400’deki gerilimde Yi Bang-won’un grubuyla Yi Bang-gan’ın ordugâhının büyük bir savaşı kışkırtması Prenslerin İkinci Çekişmesi olarak bilinmektedir. Bu savaştan sonra yenilen Yi Bang-gan Tosan’a sürgüne gönderilirken, kendisini savaşa kışkırtanları Yi Bang-won idam ettirmiştir. İyiden iyiye gözdağı verince, Kral Jeongjong Yi Bang-won’u olası vâris olarak yetkilendirerek tahttan çekildi. Aynı yıl, Yi Bang-won uzun bir aradan sonra tahta Kral Taejong olarak çıktı.

Gücün birleştirilmesi

Taejong’un hükümdarlığının başlarında, Önceki Ulu Kral Taejo herhangi bir kralın buyruğunun meşruluğunu ifade eden kraliyet mührünü bırakmayı reddetti. Taejong, zekasını ve dürüstlüğünü kanıtlayacağına inandığı politikalarla ülkeyi yönetmeye başladı. Kral olarak yaptığı ilk işlerden biri hükûmetin üst kademelerindeki kişilerin sürdükleri sefayı ve özel ordular üzerindeki soylular yönetimini durdurmaktı. Bağımsız kuvvetlerin haklarını elinden alarak olası büyük ölçekli ayaklanmaları önlemek amacıyla fiilen dağıtarak güçlerini azalttı ve ulusal ordunun sayısını etkili bir biçimde artırdı. Taejong’un kral olarak diğer yaptığı iş ise, toprak sahiplerinin vergilendirilmesi yasasını yeniden düzenleyip kayıt altına almaktı. Önceleri kapalı toprağın keşfiyle, milli gelir çift kayıtla artırıldı.

1399’da Taejong, Goryeo Hanedanlığı yönetiminin zayıfladığı yıllarda sarayın gücünü kullanarak tekel yarattığı Dopyeong Meclisini dağıtmak için kilit bir rol oynadı ve merkezi yönetimin yeni bir şubesi gibi kralın ve onun emirleri çevresinde oluşan Joseon Devlet Konseyi’ni destekledi. Geçen bu belgeleme ve vergilendirme yasasından sonra Kral Taejong, tüm kararların Euijeong Bölümü’nden geçerek kralın kararından sonra yürürlüğe girebileceği yeni bir emir yayınladı. Bu, saray bakanları ve danışmanlarının kendi aralarında tartışıp karar almaları ve kralın sadece bir seyirci olması geleneğini bitirdi ve böylece Kore’nin asıl yönetiminde kraliyet gücünü zirveye yerleştirdi. Kısa bir süre sonra Kral Taejong, hükûmet görevlileri veya aristokratlar tarafından sömürüldüklerini ya da adaletsizliklere maruz kalanların haklarını araması için “Sinmun” adında bir hükûmet birimini kurdu.

1418 Ağustos’unda Taejong’un tahtı bırakmasından 2 ay önce Sejong tahta çıktı. 1419 Mayıs’ında Kral Sejong, babası Taejong’un tavsiyesi ve yardımıyla Japon korsanları Tsushima’dan temizlemek için Gihae Doğu Seferi’ne koyuldu. Tsushima Daimyo’su (Tsushima Lordu) Sadamori, Joseon sarayına teslim oldu. 1443’te imzalanan Gyehae Antlaşması’yla Tsushima Lordu, Joseon Kralı’nı tanıyıp ona itaat etti. Buna karşılık Joseon sarayı, Sõ kabilesini Japonya ve Kore arasındaki ticaretle ilgili ayrıcalıklı haklar vererek ödüllendirdi.

Sejong, halkını Mançurya’da yaşayan düşman Çinli ve Mançuryalı göçebelerden korumak için kuzey sınırında dört kale ve altı garnizon (hangul: 사군육진 hanja: 四郡六鎭) kurmuştur. 1433’te Sejong, ünlü general Kim Jong-seo’yu Mançuları bozguna uğratması için kuzeye gönderdi. Kim’in askeri seferiyle birkaç kaleyi ele geçirerek kuzeyi bastırdı ve Kore topraklarını aşağı yukarı bugünkü Kuzey Kore ve Çin sınırını oluşturacak şekilde düzenledi.

Sejong’un hükümdarlığı boyunca Kore, doğa bilimleri, tarım, edebiyat ve geleneksel tıp gibi alanlarda teknolojik gelişmeler başardı ve bu başarılarından dolayı “Büyük Kral Sejong” olarak şereflendirildi. Kral Sejong’un en büyük katkısı 1443’te Kore alfabesini (Hangeul) yaratmasıdır. Hanja ve Hanmun’un günlük yazım olarak kullanılması 20. yüzyılın ikinci yarısında yavaş yavaş sona erdi.

Japon akınları

Kore tarihinin başından beri karada ve denizde sık sık korsan saldırıları vardı. Korelilerin tek amacı, Wokou korsanlarına karşı deniz ticaretini emniyete almaktı. Kore donanması barut teknolojilerinin ileri türde olanlarını korsanlara karşı kullandı.

Japon Akınları (1592-1598) boyunca Japon yerel diktatör Toyotomi Hideyoshi, Portekiz silahlarıyla Çin’in Ming Hanedanlığı’nı fethetmenin hırsıyla bölgesel lordları ve askerleriyle 1592 ve 1597’de Kore’yi istila etti. Joseon sarayındaki ayrılıkçı görüşler, Japon askeri yeteneğinin değerlendirilmesindeki yetersizlik ve Joseon’un başarısız diplomatik girişimleri bu sonucu hazırladı. Avrupalı silahların kullanımıyla Japonlar yarımadanın en güneyini, Pyeongyang ve Hanseong (bugünkü Seul)’la birlikte ele geçirdi. Joseon Hanedanlığı Vakayinamesi’ne göre Japonların, Koreli asilerle Birleşerek Gyeongbokgung sarayı ve köle kayıtlarının tutulduğu ambarları yaktığından bahsedilmektedir.

Yerel direnişlerin Japon ilerleyişini yavaşlatmasının yanında Amiral Yi Sun-sin’in Japon tedarik hattını şiddetle engelleyip sonuç getiren zaferler elde etmesi, deniz yollarını Korelilerin eline geçirmiştir. Üstelik Ming hanedanlığı Koreliler tarafında yer alarak 1593’te büyük bir kuvvet göndermiş ve Korelilerle birlikte Japonları geri püskürtmüştür. savaş sırasında Koreliler, güçlü ateşli silahlar ile yüksek kaliteli barut ve kaplumbağa gemilerini geliştirmişlerdir. Joseon ve Ming kuvvetleri Japonlara ağır bir bedel ödetmişlerdir. savaştan sonra Kore ve Japonya arasındaki ilişkiler bütünüyle askıya alınmıştır.

Mançu akınları

Savaştan sonra Kore Krallığı gittikçe izolasyonist olmaya başladı. Hükümdarları yabancı ülkelerle sınırlı ilişki içinde olmaları gerektiğini gördü. Üstelik Ming Hanedanlığı, yeni Qing Hanedanlığı’nın kuruluşuna götüren Kore’nin Japonya’ya karşı olan savaştan dolayı kısmen zayıfladı. Koreliler karşılıklı sınır trafiğini daha fazla kontrol etmeyi ve Ming’in yıkılışına neden olan Mançu’nun önceden yarattığı kargaşayı durdurmak için daha sıkı sınırların kurulmasını kararlaştırdı.

Kore, 1627 ve 1637’de Mançular tarafından iki akına maruz kaldı. Kore, Mançulara teslim oldu ve bu esnada iki yönlü ticaret misyonlarını içermesine ek olarak yeni Qing Hanedanlığı imparatorlarına hanedanlığın himayesi altındaki bir devlet olarak vergi ödemeyi kabul etti. Qing hükümdarları Çin topraklarında yabancı ticaret bölgelerinin kurulmasını geçersiz kılan bir dış politika kararı aldı. Bu politika Macau’ya yabancı Canton Fabrikaları’nın geleneksel antrepo varlığını sınırladı. Antrepolar yabancı gümüş karşılığında Çin ipekleri önemli ticaret ürünü olarak kullanıldı. yapılan anlaşma yabancıların nüfuzlarını sınırlayıcı daha istikrarsız kuzey bölgesini özenli bir düzenlemeyle bırakarak yabancı ticareti Çin’in güney eyaletlerine sevk etti. Bu karar Kore’nin ana ticari ortağı olan Çin’in olmasından bu yana Kore’yi etkiledi.

Joseon döneminin sonu

Mançurya’dan gelen akınlardan sonra Joseon yaklaşık 200 yıl barış dönemi yaşadı. Kral Yeongjo ve Kral Jeongjo, Joseon hanedanlığında yeni bir reforma önderlik ettiler. Kral Sukjong ve oğlu Kral Yeongjo ayrılıkçı politik görüşlerden ortaya çıkan sonuçlarla, problemleri çözmeyi denediler. Tangpyeong’un politikası ise tarafların çekişmelerini uygulamada durdurmaktı. Yeongjo’nun torunu Kral Jeongjo, saltanatının başından sonuna kadar birçok reform yaptı. Özellikle kraliyet kütüphanesi Kyujanggak’ı inşa etti. amacı Joseon’un kültürel ve politik durumunu ilerletmek ve ülkeyi yetenekli memurlarla yönetmekti. Kral Jeongjo ayrıca yeni sosyal inisiyatiflere öncülük ederek önceden sosyal statüleri yüzünden yasaklanmış olanlara yeni yönetim pozisyonları açtı. Kral Jeongjo’nun birçok Silhak bilginine yardım etmesine ilaveten Silhak bilginleri de Jeongjo’nun kraliyet gücünü desteklemişlerdir. Kral Jeongjo’nun saltanatı Joseon’un popüler kültürünün kalkınmasını ve daha ileri gelişimini görmüştür.

1863’te Kral Gojong tahta çıkmıştır. Babası Kral Naibi Heungseon Daewongun, Gojong’un yetişkinliğine erişinceye kadar yerine hükümdarlık etmiştir. 1860’ların ortaları süresince, 1866’da doğrudan Kore’ye yapılan Fransız Seferi’ne karşı izolasyonizm ile yerel ve yabancı Katoliklere zulüm yanlısı bir politikayı temel almıştı. Saltanatının ilk yıllarında saray otoritesinin merkezi olan ve büyük ölçüde köhneleşmiş Gyeongbok Sarayı’nın büyük bir çabayla restore edilmesine tanıklık etmiştir. Heungseon Daewongun’un saltanatı boyunca ayrılıkçı görüşler ve Andong Kim boyu tarafından elde edilen güç tamamen ortadan kalkmıştı.

1873’te Kral Gojong, kraliyeti doğrudan doğruya yönettiğini ilan etmiştir. Heungseon Daewongun’un emekliliğinden sonra Kraliçe Min (sonraları İmparatoriçe Myeongseong olarak hitap edilen) sarayın kontrolünü elde ederek ailesini yüksek saray mevkilerine yerleştirmiştir.

19. yüzyılda Qing Hanedanlığı ve Japonya arasında tırmanan gerilim 1. Çin-Japon Savaşı (1894-1895) ile sonuçlandı. Savaşın büyük bir kısmı Kore yarımadasında gerçekleşti. Japonya, Meiji Restorasyonu’ndan sonra Batı’nın askeri teknolojisini elde ederek 1876’da Joseon’la Ganghwa Antlaşması imzalamak zorunda kaldı.

Birçok Koreli, Japonlarla topraklarındaki yabancı etkisini ve Joseon Hanedanlığı’nın zalimce yönetimini hor görmüştür. 11 Ocak 1894’te Go-bu savaşında hükûmet kuvvetleri köylü lider Jeon Bong-jun tarafından bozguna uğratıldı ve savaştan sonra Jo’nun arazileri köylülere dagıtıldı. Bu arada Joseon yönetimi ordusu Jeonju’ya hücum etti ve Joseon hükûmeti ile köylü ordusu anlaşma yaptı. Bununla birlikte Joseon yönetimi Qing Hanedanlığı yönetiminden isyanı sona erdirmek için acilen yardım talep etti. Japonlara haber verildikten sonra Tientsin Toplantısı’na göre Qing askerlerini Kore’ye gönderdi. Böylece 1. Çin-Japon savaşı çıkmış oldu.

İmparatoriçe Kore’de Japon müdahalesine karşı koymaya kalkıştı ve destek aramak için Rusya ya da Çin’e dönmeyi düşünüyordu. 1895’te İmparatoriçe Myeongseong (Kraliçe Min olarak da söz edilir) Japon ajanlar tarafından öldürüldü. Kore’deki Japon bakan Miura Goro, bu suikastı planlamıştı. Hullyeondae Ordusu’yla beraber bir grup Japon ajan da İmparatoriçe Myeongseong’un öldürülüp sarayın kuzey kanadında bedenini yakıldığı ve himayelerindeki Seul’deki Kraliyet sarayına girdi.

1894’te Çin’in yenilgisiyle sonuçlanan savaş Çin ile Japonya arasında Shimonoseki Antlaşmasıyla sonuçlandı ki; bu antlaşma Kore’nin Çin’den bağımsızlığını da resmen garanti ediyordu. Bu, Japonya’nın Kore’de bölgesel hegemonya kurmasının bir basamağıydı. Joseon sarayı, daha büyük otoritelerin baskısıyla ulusal bütünlüğü yeniden güçlendirmesi gerektiğini hissetti ve 1897’de Kore İmparatorluğu’nu ilan etti. İmparator Gojong Kore’nin bağımsızlığını göstermek için bu unvanı üstlendi. Üstelik Rusya gibi Japonları kovan diğer yabancı güçler askeri teknolojiyi amaçladı. 1897’de imparatorluğun resmi adının değişmesi Joseon döneminin bitişini gösteriyordu; ancak Japon müdahalesine rağmen Joseon Hanedanlığı hala hükümdarlık edecekti.

Karmaşık manevralar ve karşı manevralar sırasında Japonya, 1905’teki Port Arthur savaşı’nda Rus filosunu defetti. 1904-1905 Rus-Japon savaşı, Portsmouth Antlaşması’yla son buldu ve böylece Japonya’nın Kore’yi ele geçirmesine açık hale geldi. 1905’te Eulsa Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Kore, Japonya’nın himayesine girdi. 1909’da Harbin’deki tren istasyonunda Kore bağımsızlık gönüllüsü An Jung-geun tarafından öldürülmesine rağmen Ito Hirobumi Kore’nin ilk yerleşik-generaliydi. 1910’da birçok Koreli istilaya karşı çıktıysa da Japon İmparatorluğu Kore’yi zorla işgal etti.

  • 1913 – Ferdinand de Saussure, İsviçreli dil bilimci (d. 1857)
  • 1919 – Francisco Pascasio Moreno, Arjantinli kaşif, antropolog ve jeolog (d. 1852)
  • 1920 – Mardiros Mınakyan, Ermeni asıllı Türk tiyatro oyuncusu ve yönetmeni (d. 1839)
Mardiros Mınakyan
Մարտիրոս Մնակեան
Doğum 1839
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 1920 (80-81 yaşlarında)
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
Milliyet Ermeni
Vatandaşlık  Osmanlı İmparatorluğu
Mezun olduğu okul(lar) Nersesyan Okulu
Meslek Oyuncu, yönetmen
Etkin yıllar 1857-1916
Ödüller Maarif Nişanı (1912)[1]

Mardiros Mınakyan (Manakyan olarak da bilinir, 1839 – 22 Şubat 1920), Osmanlı Ermenisi tiyatro oyuncusu ve yönetmeni.[2][3] Türk tiyatrosunun doğuş ve gelişme evrelerindeki katkılarıyla Batılı anlamda tiyatronun yerleşmesinde önemli rol oynamıştır.[4]

Hayatı

Mınakyan Yönetiminde Osmanlı Tiyatrosu Kadrosu

Mardiros Mınakyan, İstanbul’da Balat’ta doğdu ve Hasköy’deki Nersesyan Okulu’nu bitirdi. Aynı okulda ve daha başka okullarda yardımcı öğretmenlik yaptı. İlk kez 1857’de amatör olarak sahneye çıktı. Profesyonel anlamda ilk rolü 1862’de Beyoğlu’ndaki Naum Tiyatrosu’nda oynadığı bir kadın rolüyle (Aristothéme adlı oyunda) oldu. Önceleri yalnızca Ermenice oyunlar oynadı. Daha sonra İzmir’de Vasprogan Tiyatrosu’nda Türkçe ve Ermenice oyunlarda rol aldı. Dönüşünde (1864) Fransız operetlerinde sahneye çıktı. 1866’da bir süre oyunculuğa ara vererek evlendi ve Kayseri’ye giderek orada iki yıl kadar öğretmenlik yaptı.

Kayseri’den döndükten sonra yeniden oyunculuğa başladı ancak çalıştığı topluluklar kısa sürede dağılınca bazı arkadaşlarıyla birlikte Güllü Agop’un yanına Gedikpaşa Tiyatrosu’na katıldı. Osmanlı-Rus Savaşı (1877-78) sırasında Edirne’de bir süre opera ve operetler sahneledi. 1880’de de Tiflis turnesine çıktı. Güllü Agop’un tiyatrosu kapatılıp saraya alınınca bir süre Osmanlı Tiyatrosu’nu (Tiyatro-i Osmani) yönetti ancak daha sonra yüretemeyince ayrıldı.

1884’te (bazı araştırmacılara göre 1882’de) Osmanlı Dram Kumpanyası’nı kurdu. Dönemin en önemli tiyatro topluluğu olan Osmanlı Dram Kumpanyası’nda Mınakyan, yaklaşık 250 oyun, opera ve operet sahneledi. Topluluk etkinliklerini 1908’e kadar sürdürdü ancak arada bazı kesintiler oldu. Bunlardan biri 1904’te Şehremini Rıdvan Paşa’nın tiyatroyu yasaklamasıyla oldu.

Mınakyan 1909’da Tasfiye-i Ahlak Kumpanyası’na katıldı. 1912’de 80 kişilik bir topluluk oluşturdu. Aynı yıl tiyatro yaşamının 50. yılını kutlamak için bir jübile düzenledi. Mınakyan Türk Tiyatro Tarihinin ilk jübilesi olan bu törende Padişah Mehmet Reşat tarafından “Maarif Nişanı” ile ödüllendirildi. 1914’te Osmanlı Donanma Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi’nin sanat yönetmenliğini ve bir yandan da Darülbedayi’nin oyunculuk öğretmenliğini yaptı. 1916’da sahne yaşamından ayrıldı. 1920’de Temaşa Dergisi’nin okurları arasında yaptığı bir ankette “50 yıldan beri Türk tiyatrosuna en çok emeği geçen kimdir?” sorusuyla en çok oyu Mınakyan aldı.

Oyuncu ve yönetmenliğinin yanında yazdığı ve çevirdiği oyunlarla Türk tiyatrosuna önemli katkıları olan Mınakyan, çok sayıda Ermeni oyuncunun ve II. Meşrutiyet’ten sonra da Türk oyuncularının yetişmesine yardımcı oldu.

  • 1939 – Antonio Machado, İspanyol şair (d. 1875)
  • 1942 – Vera Viktorovna Timanova, Rus piyanist (d. 1855)
  • 1942 – Stefan Zweig, Avusturyalı yazar (intihar) (d. 1881)
  • 1943 – Hans Scholl, Nazi Almanyası’ndaki Beyaz Gül Direniş Hareketi’nin kurucu üyesi Alman devrimci (d. 1918)
  • 1943 – Sophie Scholl, Alman öğrenci ve direniş grubu üyesi (d. 1921)
  • 1944 – Kasturba Gandi, bir Hindistanlı siyasi aktivistti (d. 1869)
  • 1945 – Osip Brik, Rus avangart yazar ve edebiyat eleştirmeni (d. 1888)
  • 1975 – Nejdet Sançar, Türk eğitimci ve yazar (d. 1910)
  • 1975 – Mordechai Namir, İsrailli politikacı (d. 1897)
  • 1976 – Michael Polanyi, Macar felsefeci (d. 1891)
  • 1980 – Oskar Kokoschka, Avusturyalı ekspresyonist ressam, şair ve oyun yazarı (d. 1886)
  • 1985 – Efrem Zimbalist, Rus keman virtüözü, besteci ve orkestra yönetmeni (d. 1889)
  • 1987 – Andy Warhol, Amerikalı Pop Art sanatçısı (d. 1928)
  • 1992 – Markos Vafiadis, Yunanistan Komünist Partisi kurucularından ve Yunan İç Savaşı’ında Demokratik Ordu komutanlarından (d. 1906)
Markos Vafiadis
Μάρκος Βαφειάδης
Yunanistan Geçici Demokratik Hükümeti Başkanı
Görev süresi
24 Aralık 1947 – 7 Şubat 1949
Yerine geldiği Yeni makam
Yerine gelen Nikos Zahariadis
Kişisel bilgiler
Doğum 28 Ocak 1906
Tosya, Osmanlı Devleti
Ölüm 22 Şubat 1992 (86 yaşında)
Atina, Yunanistan
Partisi Yunanistan Komünist Partisi
Panhelenik Sosyalist Hareket
Askerî hizmeti
Bağlılığı Yunanistan Geçici Demokratik Hükümet
Branşı  Yunanistan Demokratik Ordusu
Hizmet yılları 1946–1949
Rütbesi General
Çatışma/savaşları Yunan İç Savaşı

Markos Vafiadis (Yunanca: Μάρκος Βαφειάδης; (d. 28 Ocak 1906, Tosya – ö. 22 Şubat 1992,[1] Atina), Yunan İç Savaşı sırasında Yunanistan Komünist Partisi (KKE) lideri idi.

Savaş öncesi yaşamı

Yunanistan ve Türkiye arasında nüfus mübadelesinden sonra, mülteci olarak Selânik ve Kavala’ya gitti. 1928’den itibaren, Yunanistan Genç Komünist Liginin (OKNE) bir üyesi olarak Selanik’te çalıştı. 1932 yılında hapsedildi ve siyasi eylemlerinden dolayı iç sürgüne gönderildi. Ekim 1933 yılında tahliye olduktan sonra, Yunanistan’daki birçok alanda parti eğitmeni olarak çalıştı.

İoannis Metaksas diktatörlüğünün (“4 Ağustos Rejimi”) başında Ai Stratis adasına tekrar sürgün edildi ama bir aydan az süre sonra kaçmayı başardı. Sonradan Girit’te partinin yeraltı örgütünde çalıştı ve diktatörlük rejimine (28 Temmuz 1938) karşı Hanya ayaklanmasının liderlerinden biri oldu. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra tutuklandı, Atina’ya gitti. Nafplion’da hapsedildi ve Gavdos adasına sürgün edildi.

Direniş ve İç Savaş

II. Dünya Savaşı yıllarında

Mayıs 1941 yılında, Yunanistan’ın Nazi Almanyası’nın işgalinin başında, diğer komünist mahkûmlar ile birlikte Gavdos adasından ayrılmasına izin verildi ve daha sonra Atina, Selanik ve Girit başta olmak üzere ve sonunda tüm Makedonya bölgesi ile beraber, Alman işgaline karşı özgün yeraltı çalışmalarına başladı. 1942 yılında, Yunanistan Komünist Partisi Merkez Komitesi içine seçildi ve Yunan Halk Kurtuluş Ordusu (ELAS) Makedonya kanadının danışmanı seçildi. Mayıs 1944 yılında Evrytania’da Koryschades köyünde gerçekleşen ulusal kongreye Selanik temsilcisi olarak seçildi, ancak katılamadı. Ekim 1944 yılında, Alman ordusunun çekilmesinden sonra, yandaşları ile beraber Selanik’e girdi.[2]

Kasım 1944 yılında, kendine bağlı kuvvetleri Orta Makedonya bölgesini kurtardı. Şubat 1946 yılında, Markos Vafiadis, Nikos Zahariadis ile aynı fikirde olup KKE Genel Sekreteri olarak komünist orduyu yaratmak istediler. Vafiadis Yunan hükûmetine bağlı güçlerin çok güçlü olduğuna inanıyordu ve KKE için en iyi seçenek bir gerilla mücadelesi oldu.

Ancak, Temmuz 1946’da Zahariadis, komünist gerilla oluşumlarının lideri olarak atandı. Yunanistan Demokratik Ordusu Genel Komutanlığı (DSE) kuruldu Ekim 1946, yılında Vafiadis, liderliği üstlendi ve 24 Aralık 1947 tarihinde Başbakan ve Geçici Demokratik Hükûmetinin Savaş Bakanı olarak atandı.

İç Savaşı’nın son aşamalarında askeri doktrinin konularında Zahariadis ile yaptığı anlaşmazlıklarda (Ağustos 1948) liderlik vazifesinden düşürüldü. ve daha sonra tüm görevleri elinden alındı (Ocak 1949). Ekim 1950 yılında, Sovyetler Birliği’nde sürgünde iken, Komünist Partisi devrildi.

İç Savaş sonrası

Josef Stalin’in döneminin sona ermesinden sonra, KKE Merkez Komitesi Siyasi Bürosu üyesi olarak seçildi. Ancak parti liderliği ile yeni anlaşmazlık sonucu Ocak 1958 yılında görevden alındı. Mart 1983 yılında, Sovyetler Birliği’nde kaldığı 23 yıllık sürgün hayatı bittikten sonra Yunanistan’a döndü ve daha sonra Sakız adasında Anılarını yayımladı. Kasım 1989 ve Nisan 1990 yılları arası Andreas Papandreu’nun siyasi destekçisi oldu. Panhelenik Sosyalist Hareket (PASOK) üzerinden Yunan Parlamentosu’na seçildi.

  • 2002 – Chuck Jones, Amerikalı animatör, senarist, film yapımcısı ve film yönetmeni (d. 1912)
  • 2004 – Roque Máspoli, Uruguaylı futbolcu ve teknik direktör (d. 1917)
  • 2005 – Simone Simon, Fransız oyuncu (d. 1910)
  • 2006 – Suzan Kahramaner, Türkiye’nin ilk kadın matematikçilerinden (d. 1913)
Suzan Kahramaner
Doğum Fatma Suzan Kahramaner
21 Mayıs 1913
Üsküdar, İstanbul
Ölüm 22 Şubat 2006 (92 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Defin yeri Karacaahmet Mezarlığı
Eğitim İstanbul Üniversitesi
Mezun olduğu okul(lar) Istanbul University
Kariyeri
Dalı Matematik
Tez İki noktada (veya daha ziyade noktada) aynı değeri olan analitik fonksiyonlara dair[1] (1949)
Doktora
danışmanı
Ord. Prof. Dr. Kerim Erim
Doktora öğrencileri Ahmet Dernek (1984)
Yaşar Polatoğlu (1983)
Semin Akdoğan
Rıfkı Kahramaner

Fatma Suzan Kahramaner (21 Mayıs 1913 – 22 Şubat 2006), Türkiye’nin ilk kadın matematikçilerindendir. İstanbul Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Kerim Erim danışmanlığında doktorasını tamamladı. 1968 yılında profesör unvanını aldı. 1978-1979 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi Matematik Bölüm Başkanı olarak görev yaptı.

Yaşamı ve eğitimi

1913 yılında İstanbul’un Üsküdar ilçesinde dünyaya geldi. Annesi Halep’in ilçe saymanının kızı Müzeyyen Hanım, babası ise cerrah Dr. Rıfkı Osman Bey’dir. 1919-1924 yılları arasında ilköğrenimini Moda Numune İnas İlkokulu’nda tamamladı. 1924’te Notre Dame de Sion’a kaydolduktan sonra orta öğrenimini tamamladı ve 1934’te Fransızca lisans derecesini aldı.

Ülkedeki tek yüksek öğretim kurumu olan İstanbul Darülfünunu 1933 yılında yapılan yüksek öğrenim reformlarının ardından modernize edilerek İstanbul Üniversitesi adını almıştı. Kahramaner, 1934 yılında İstanbul Üniversitesi Matematik-Astronomi Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine başladı, matematik ve fizik alanlarında eğitim gördü. İstanbul Üniversitesi, yenilenen müfredatı ve gelişen fakültesine ek olarak, II. Dünya Savaşı öncesi Almanya’dan kaçan birçok ünlü Alman akademisyenin bilimsel araştırmalarını barındırıyordu. Ali Yar, Kerim Erim, Richard von Mises, Hilda Geiringer ve William Prager gibi tanınan matematikçilerden dersler aldı.

Kahramaner, 1939 yılında, başarılı akademisyenleri aracılığıyla daha önce büyük bir akademik başarıya sahip olan İstanbul Üniversitesi Matematik ve Astronomi Bölümü’nden mezun oldu. 1939-1940 yılları arasında fizik alanında araştırma projeleri üstlendi.

Bir süre Çamlıca Kız Lisesi’nde asistan öğretmen olarak görev yaptıktan sonra 1943 yılında doktora eğitimine başladı. 1943 yılında Almanya’da Friedrich-Alexander Üniversitesinde doktora eğitimini danışmanı Adolf Hurwitz ile tamamlayan Türkiye’nin ilk doktora dereceli matematikçisi Kerim Erim ile Karmaşık Fonksiyonlar Teorisinde Katsayı Problemleri üzerine doktora çalışmalarına başladı. Kerim Erim aynı zamanda Türkiye’de matematik alanında doktora çalışmasını yöneten ilk bilim insanıdır. Kahramaner’in doktora tezi, Sur les fonctions analytiques qui prénnent la même valeur ou des valeurs donnés (ou en m points donnés) başlıklıydı.

Kariyeri

1940-1941 eğitim-öğretim yılının başında o dönemde öğretmenler İstanbul’a atanmadığı, bunun yerine Türkiye’nin diğer şehirlerine atandıkları için Çamlıca Kız Lisesi’nde yardımcı öğretmen olarak çalışmaya başladı ve matematik öğretmeni olarak çalıştı. 1943’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü Analiz I ve Analiz II derslerinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Doktora tezi onaylandıktan sonra Kahramaner, bilimsel ve akademik çalışmalarına Türkiye’nin ilk Matematik Doktorası olan kadın matematikçilerden biri olarak İstanbul Üniversitesi’nde devam etti.

Yardımcı Doçentlik için Sur l’argument des fonctions univalentes adlı tezini yazdı ve aynı yıl gerekli sınavları başarıyla geçtikten sonra yardımcı doçent unvanını aldı. Rolf Nevanlinna ile Karmaşık Fonksiyonlar Teorisi üzerine araştırma yapmak üzere Ocak 1957’de bir yıllığına Helsinki Üniversitesi’ne gönderildi. Aynı yıl Ağustos ayında Helsinki’de düzenlenen Scandinavian Congress of Mathematicians, International Colloquium on the Theory of Functions’a katıldı ve Ernst Hölder, Wilhelm Blaschke, Lars Valerian Ahlfors, Paul Montel, Olli Lehto, Mieczysław Biernacki, Alexander Gelfond, Albert Pfluger, Wilfred Kaplan, Walter Hayman ve Paul Erdős gibi ünlü matematikçilerle tanışma fırsatı buldu.

1957 yılının kasım ayında, bilimsel araştırmalarına Rolf Nevanlinna’nın ders verdiği Zürih Üniversitesi’nde yaklaşık bir yıl devam etmek için Zürih’e gitti. Ağustos 1958’de, Uluslararası Matematik Birliği tarafından düzenlenen ve Fields Madalyalarının sahiplerine verildiği Edinburgh’daki Uluslararası Matematikçiler Kongresi’ne katıldı.

1958’in sonunda İstanbul Üniversitesi’ne döndü. 1959 sonbaharında Rolf Nevanlinna’dan referans alarak başvurduğu NATO Bursunu kazandı ve bu bursla; 1959-1960 yılları arasında Zürih Üniversitesi’nde çalıştı.

Ardından bir ay Stanford Üniversitesi’nde bilimsel araştırma yaptı. Araştırmasına aynı yıl Eylül ayında Helsinki Üniversitesi’nde devam etti. Ekim 1960 sonunda İstanbul Üniversitesi’ndeki görevine döndü.

Ağustos 1962’de Stockholm’de düzenlenen Uluslararası Matematikçiler Kongresi’ne katıldı. Araştırmalarını aynı yıl Eylül ve Ekim aylarında Helsinki Üniversitesi ve Zürih Üniversitesi’nde yaptı. Ağustos 1966’da II. Rolf Nevanlinna Kolokyumuna davet edildi. Ağustos 1966’da Moskova’daki Uluslararası Matematikçiler Kongresi’ne (ICM) katıldı. Kongrenin ardından profesörlük tezini tamamlamak için Eylül ve Ekim aylarında Helsinki Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürdü.

1968 yılında Sur les singularites d’une application différentiable başlıklı profesörlük tezi kabul edildi ve aynı yıl profesör unvanını aldı. 1970 yılında Londra, Paris, Zürih ve Nice’deki çeşitli üniversitelerde bilimsel çalışmalar yaptı. 1970 yılında Nice’de Uluslararası Matematikçiler Kongresi’ne katıldı.

Aynı yıl Romanya, Yugoslavya, Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye’nin katılımıyla gerçekleştirilen Balkan Matematikçiler Birliği’nin kuruluşuna da katkıda bulundu. 1971’de Atina’daki Balkan Matematikçiler Birliği’ne katıldı. Eylül 1971’de Balkan Matematikçiler Birliği’nin düzenlediği kongreye de katıldı.

Mayıs ve Temmuz 1973’te O. Lehto, Menahem Max Schiffer, O. Tammi, Cevdet Koçak ve H. Minc’i ziyaret ederek bilimsel araştırmalar yaptı. 1976 yılında Silivri Matematik Araştırma Enstitüsü’nün Fonksiyonlar Teorisi Semineri ve Uluslararası Sempozyumu’na katıldı. Bu sempozyumda Rolf Nevanlinna’ya Honoris Causa unvanı verildi. Aynı yıl Jyväskylä Üniversitesi (Finlandiya) madalyası ile ödüllendirildi. Balkan Matematikçiler Birliği’nin 1977 yılında Varna’da düzenlediği konferansa katıldı. 1978’de Helsinki’deki Uluslararası Matematikçiler Kongresi’ne ve Joensuu’daki Rolf Nevanlinna Kolokyumuna katıldı. 1978-1979 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanlığı yaptı.

Kahramaner, Ahmet Dernek, Rıfkı Kahramaner ve Yaşar Polatoğlu’nun doktora danışmanlığını ve Semin Akdoğan’ın eş danışmanlığını yaptı.

Kahramaner, kırk yıl akademide yaşadıktan sonra 1983 yılı başında İstanbul Üniversitesi’nden yaş haddi nedeniyle emekli oldu. Emekliliği boyunca bilimsel araştırmalarına devam etti. Ağustos 1987’de Leningrad’daki Rolf Nevanlinna Kolokyumuna katıldı.

Kahramaner, Türkiye Cumhuriyeti’nin 75’inci kutlamasında Haliç Rotary Kulübü tarafından Kurtuluş Savaşı Kılıcı ile ödüllendirildi.

22 Şubat 2006 tarihinde doksan iki yaşındayken hayatını kaybetti ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.[2] 2013 yılında Işık Üniversitesi’de düzenlenen bir sempozyumla anıldı.[3][4]

Kahramaner’in oğlu H. Rıfkı Kahramaner ve gelini Yasemin Kahramaner de aynı zamanda matematik profesörüdür.

Bazı yayınları

Çok iyi derecede İngilizce, Fransızca, Almanca ve Arapça bilen Kahramaner, sayısız bilimsel çalışma yazdı, bunlardan bazıları:

  • Sur les fonctions analytiques qui prénnent la meme valeur ou des valeurs données en deux points donnés (ou en m points donnés), Revue de la faculté des sciences de l’université d’Istanbul, Série A, Vol. 20, 1955.
  • Ein verzerrungssatz des argumentes der schlichten funktionen, (with Nazım Terzioğlu) Revue de la faculté des sciences de l’université d’Istanbul, Série A, Vol. 20, 1955.
  • Über das argument der anlytischen funktionen, (with Nazim Terzioglu) Revue de la faculté des sciences de l’université d’Istanbul, Série A, Vol. 21, 1956.
  • Sur le comportement d’une représentation presque-conforme dans le voisinage d’un point singulier, Revue de la faculté des sciences de l’université d’Istanbul, Série A, Vol. 22, 1957.
  • Sur les applications différentiables du plan complexe, Revue de la faculté des sciences de l’université d’Istanbul, Série A, Vol. 26, 1961.
  • Sur les coefficients des fonctions univalents, Revue de la faculté des sciences de l’université d’Istanbul, Série A, Vol. 28, 1962.
  • Modern Mathematical Methods and Models Volume I: Multicomponent Methods (A Book of Experimental Text Materials), (Translation from The Dartmouth College Writing Group; E.J. Cogan, R.L. Davis, J. G. Kemeny, R.Z. Norman, J.L. Snell and G.L. Thompson) Malloy Inc., Ann Arbor, Michigan, ABD, 1958.
  • Sur l’argument des fonctions univalentes, Revue de la faculté des sciences de l’université d’Istanbul, Série A, Vol. 32, 1967.

Galeri

  • 2007 – Dennis Johnson, eski Amerikalı profesyonel basketbolcu (d. 1954)
  • 2009 – Turgut Cansever, Türk mimar ve yazar (d. 1921)
  • 2012 – Yusuf Kurçenli, Türk film yönetmeni ve senarist (d. 1947)
  • 2013 – Enver Ören, Türk akademisyen, iş insanı ve İhlas Holding’in kurucusu (d. 1939)
Enver Ören
Doğum 10 Şubat 1939
Honaz, Denizli, Türkiye
Ölüm 22 Şubat 2013 (74 yaşında)
Şişli, İstanbul, Türkiye
Ölüm sebebi Beyin kanaması
Defin yeri Eyüpsultan Mezarlığı
Eğitim İstanbul Üniversitesi
Meslek İş insanı, biyolog, akademisyen
Tanınma nedeni İhlas Holding
Evlilik Dilvin Ören (e. 1968–2013)
Çocuk(lar) Ahmet Mücahid Ören (d. 28 Nisan 1972)[1]
Ödüller Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyası

Enver Ören (10 Şubat 1939, Denizli – 22 Şubat 2013, İstanbul), Türk iş insanı, biyolog ve akademisyen. İhlas Holding’in kurucusu ve ilk başkanıdır.

İlk yılları ve eğitimi

Enver Ören, 10 Şubat 1939 tarihinde Denizli’nin Honaz ilçesinde doğdu. İlk ve Orta tahsilini Denizli’de bitirerek Kuleli Askerî Lisesi’ne, oradan da Et ve balık kurumu bursuyla İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi Zooloji-Botanik bölümüne girdi.[2][3] 1961 yılında lisans öğretimini tamamladıktan sonra kazandığı NATO bursu ile, Hidrobiyoloji alanında bir buçuk yıllığına mesleki çalışmalar yapmak üzere Napoli’ye gitti.

Kariyeri

Dönüşünde hidrobiyoloji kürsüsünde asistan oldu. Bir müddet öğretim görevlisi olarak üniversitede çalıştı. 1970 yılında üniversiteden ve akademik hayattan ayrıldı ve birkaç arkadaşıyla birlikte gazeteciliğe başladı. Çıkardığı gazete önce Hakikat gazetesi, sonra Türkiye gazetesi adını aldı. Sonrasında birkaç arkadaşıyla beraber İhlas Vakfı’nı kurdu. 1989 yılında gazetesi tiraj rekoru kırdı. Bir süre Fatih Erkek Lisesi’nde Biyoloji öğretmeni olarak çalıştı. 1993 yılında inşaat, medya, otomotiv, meşrubat, gıda, ev aletleri, turizm sektörlerinde faaliyet gösteren İhlas Holding’i kurdu. Aynı yıl İhlas Haber Ajansı’nı ve TGRT’yi kurdu. Sahibi olduğu TGRT kanalı yaptığı yayınlara Türkiye’de din ve kültürün doğru anlaşılmasında etkili oldu.

Son yılları ve ölümü

1990 ve 2006’da kendisine iki kez böbrek nakli yapıldı. Ancak geçirdiği tedavi süreci Ören’i yorgun düşürdü. 28 Ocak 2013’te beyin kanaması sebebiyle Şişli’deki Memorial Hastahanesi’ne kaldırıldı. Yapılan bütün tedavilere rağmen 22 Şubat 2013 tarihinde 74 yaşında öldü. Cenazesi 70-80 bin kişinin katılımıyla Eyüp Sultan Camii’nden kaldırıldı. Kılınan cenaze namazının ardından Eyüpsultan Mezarlığı’na defnedildi. Yerine oğlu Ahmet Mücahid Ören geçti.[4]

Özel hayatı

Kuleli Askeri Lisesi’ndeyken Kimya öğretmeni Hüseyin Hilmi Işık’la tanıştı ve ondan dersler aldı. Onun kızı olan Dilvin Işık ile 1968’de evlendi. 28 Nisan 1972’de Ahmet Mücahid ismini verdikleri oğulları dünyaya geldi.[1] 24 Aralık 1999’da başbakan Bülent Ecevit’in imzası ile, devletin yüceltilmesine ve milli menfaatlere yaptığı katkılar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyası verildi.[5]

Bünyesindeki medya kuruluşları

Gazete

  • 1970-2013: Türkiye (İlk ismi Hakikat’ti, sonra Türkiye adını aldı.)
  • 1982-2013: Made in Turkey
  • 2004-2013: Post

Kitap

  • 1972-2013: Hakikat Kitabevi

Televizyon

  • 1993-2006: TGRT (News Corporation’a ve Ahmet Ertegün’e sattı, frekansı FOX’a devretti.)
  • 2004-2010: TGRT Pazarlama (Frekansı TGRT Belgesel’e devretti.)
  • 2004-2013: TGRT Haber
  • 2004-2007, 2009-2013: TGRT EU (News Corporation’a sattı, frekansı FOX Türk’e devretti, sonrasında geri aldı.)
  • 2008-2009: FOX Türk (News Corporation’dan satın aldı, Frekansı TGRT EU’ya devretti.)
  • 2010-2013: TGRT Belgesel

Radyo

  • 1993-2013: TGRT FM

Haber ajansı

  • 1993-2013: İhlas Haber Ajansı
  • 2014 – Charlotte Dawson, Yeni Zelanda doğumlu Avustralyalı manken ve Tv sunucusu (d. 1966)
  • 2015 – Chris Rainbow, İskoç rock şarkıcısı (d. 1946)
  • 2016 – Cristiana Corsi, İtalyan tekvandocu (d. 1976)
  • 2016 – Yolande Fox, Amerikalı model ve opera şarkıcısı (d. 1928)
  • 2016 – Cara McCollum, Amerikalı gazeteci, model (d. 1992)
  • 2016 – Douglas Slocombe, İngiliz görüntü yönetmeni (d. 1913)
  • 2017 – Kenneth Arrow, Amerikalı iktisatçı ve Nobel Ekonomi Ödülü sahibi (d. 1921)
  • 2017 – Ricardo Domínguez, Meksikalı boksör (d. 1985)
  • 2017 – Fritz Koenig, Alman heykeltıraş (d. 1924)
  • 2017 – Nikos Koundouros, Yunan film yönetmeni (d. 1926)
  • 2017 – Aleksey Petrenko, Sovyet-Rus tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1938)
  • 2018 – Nanette Fabray, Amerikalı oyuncu ve komedyen (d. 1920)
  • 2018 – Forges, İspanyol grafik sanatçısı, animatör ve çizer (d. 1942)
  • 2018 – László Tahi Tóth, Kossuth Ödülü sahibi Macar tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1944)
  • 2018 – Richard E. Taylor, Kanadalı fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (d. 1929)
  • 2019 – Jeff Adachi, Japon asıllı Amerikalı siyasetçi, aktivist ve hukukçu (d. 1959)
  • 2019 – Frank Ballance, Amerikalı siyasetçi ve hukukçu (d. 1942)
  • 2019 – Victor J. Banis, Amerikalı yazar (d. 1937)
  • 2019 – Clark James Gable, Amerikalı oyuncu, model ve yapımcı (d. 1988)
  • 2019 – Brody Stevens, Amerikalı tanınmış stand-up komedyen ve oyuncu (d. 1970)
  • 2019 – Morgan Woodward, Amerikalı oyuncu (d. 1925)
  • 2020 – Krishna Bose, Hint siyasetçi, eğitimci ve yazar (d. 1930)
  • 2020 – June Dally-Watkins, Avustralyalı eğitimci ve model (d. 1927)
  • 2020 – Maryan Plakhetko, Ukraynalı-Sovyet eski profesyonel futbolcu (d. 1945)
  • 2020 – B. Smith, Amerikalı lokantacı, manken, yazar, iş insanı ve televizyon sunucusu (d. 1949)
  • 2021 – Luca Attanasio, İtalyan diplomat (d. 1977)
  • 2021 – Raymond Cauchetier, Fransız fotoğrafçı (d. 1920)
  • 2021 – Hipólito Chaiña Contreras, Perulu siyasetçi ve fizikçi (d. 1954)
  • 2021 – Lawrence Ferlinghetti, Amerikalı şair ve ressam (d. 1919)
  • 2021 – Yekaterina Gradova, Sovyet-Rus aktris (d. 1946)
  • 2021 – Anis el-Nakkaş, Lübnanlı gerilla savaşçısı (d. 1951)
  • 2022 – Ivan Dziuba, Ukraynalı edebiyat eleştirmeni, sosyal aktivist ve siyasetçi (d. 1931)
  • 2022 – Ahmet Muvaffak Falay, Türk caz trompetçisi (d. 1930)
  • 2022 – Kamil Jalilov, Azeri müzisyen (d. 1938)
  • 2022 – K. P. A. C. Lalitha, Hint aktris (d. 1948)
  • 2022 – Mark Lanegan, Amerikalı müzisyen, vokalist (d. 1964)
  • 2023 – Pascual Babiloni, İspanyol profesyonel futbolcu (d. 1946)
  • 2023 – Ahmed Kurey, Filistinli siyasetçi (d. 1937)

Tatiller ve özel günler

  • Dünya izci düşünce günü

 

 

wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

23 Nisanda ulusal egemenlik ve çocuk bayramı ve Dünya çocuk günü

Ölümler   303 – Yorgi, Hristiyanlıkta aziz olarak ve İslam’da velî olarak kabûl edilen Romalı bir asker …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir