21 Nisanda yaşanmış olaylar

21 Nisan,  Tarihte Bugün Miladi takvime göre yılın 111. günü
Mart – Nisan – Mayıs
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30

Olaylar

  • MÖ 753 – Romulus ve Remus, Roma’yı kurdular.

Romulus ve Remus

“Romulus ve Remus’u emziren dişi kurt”, Peter Paul Rubens
Bu madde Roma’nın kurucuları ile ilgilidir. Uzay Yolu’nun hayalî dünyaları için Romulus ve Remus (Uzay Yolu) maddesine bakınız

Romulus ve Remus, Roma Mitolojisine göre MÖ 753’te Roma şehrinin kurucularıdır. Efsaneye göre Savaş Tanrısı Mars ile Rhea Silvia’nın ikizleridir. Ataları ise Truva’dan kaçan Afrodit’in oğlu Prens Aeneas’tır. Aeneas, Hektor’un kuzenidir.

Romulus, Roma şehrini beraber kurduğu kardeşi Remus’u öldürerek tahtın tek sahibi olmuştur. Remus, Romulus ile dalga geçtiği için Romulus’un Remus’u öldürdüğü sanılır. Gerçekte yaşayıp, yaşamadığı bilinmeyen Romulus’un tarihsel bir kişi olduğu şüphelidir. 22 Şubat 2020’de, Roma’da süregelen kazılarda bulunan bir lahitin Romulus’a ait olabileceği söylendi ancak lahitin, kalıntı içermemesi sebebiyle kesin bir sonuca varılamayacağı da ifade edildi.[1]

İtalyan mitolojisine Etrüskler (Tuskiler) aracılığıyla geçmiş olan bir söylencedir. Türklerin mağarada kurt tarafından beslenen çocuk motifi ile birebir aynıdır. Romus ve Romulus iki (veya ikiz) kardeştirler ve Roma şehrini kurmuşlardır. Bir ırmağa bırakılırlar ve dişi bir kurt onları sudan çıkararak bir mağarada emzirir. Daha sonra çiftçi bir aile tarafından bulunarak evlat edinilirler. Roma şehrini kurmak için de kurt tarafından emzirildikleri yeri seçerler. Bu yerin etrafını çevirirken tartışmaya başlar ve kavga ederler bunun üzerine Romulus kardeşi Romus’u öldürür. Böylece kurduğu kent devletinin ilk hakanı kendisi olur. Kardeşleri besleyen Lupa kara renkli olarak betimlenir.

Roma’nın merkezinde heykelleri vardır.

Görseller

  • 1821 – Sadrazam Benderli Ali Paşa görevinden ayrıldı ve 30 Nisan’da idam edildi. Benderli Ali Paşa, Padişah emri ile idam edildiği bilinen son Sadrazamdı.
Benderli Ali Paşa
Osmanlı Sadrazamı
Görev süresi
26 Mart 1821 – 30 Nisan 1821
Hükümdar II. Mahmud
Yerine geldiği Ispartalı Seyyid Ali Paşa
Yerine gelen Hacı Salih Paşa
Kişisel bilgiler
Doğum 1770
Bender
Ölüm 30 Nisan 1821 (51 yaşında)
Kıbrıs

Benderli Ali Paşa (1770 – 30 Nisan 1821), II. Mahmud saltanatında 26 Mart 1821 – 30 Nisan 1821 tarihleri arasında bir ay üç gün Sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. Yunan Ayaklanması’nı gizlice desteklediği gerekçesi ile 22 Nisan 1821’de Fener Patriği Grigoryos’un asılmasına ferman buyurmuştur. Ancak bu irade sonrasında 30 Nisan’da Kıbrıs’a sürülmüş ve idam edilmiştir. Tarihte padişah emri ile idam olunan 44. ve son Sadrazamdır.

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/f/f8/Mustafa_bairakdar.jpg/220px-Mustafa_bairakdar.jpg

Gençliği ve Devlet hizmetinde yükselişi

Bender şehrinde doğmuştur. Benderli Ağa Baba adlı zatın oğludur. Gençliğinde kölelerinden birini tokatlayarak ölümüne sebep olmuş ve diyetini ödemesine rağmen vicdan azabı ile şehir değiştirip Hotin’e gidip eşraftan Ali Ağa’ya bağlanmıştı. Sonra Laz Aziz Ahmet Paşa’ya İbrail’de iken silahdar oldu ve birlikte Erzurum’a gidip kapıcıbaşı oldu. Onun vefatında İstanbul’a dönerek rikab-i humayuna mulazim oldu. Bir müddet sonra Gümülcine kazası mübayaacısı ve sonra mirimiran olup Ahiska muhafızı ardından vezir olarak Çıldır valisi oldu. Çıldır valisi olarak görev yaptığı döneme ait olaylar 1769-1825 dönemini kapsayan Ahıska Şer’iyye Sicili’nde yer almaktadır. Mart 1821’de Çirmen mutasarrıfı ve ordu çarhacısı olma tayini çıktı.

Sadrazam Ispartalı Seyyid Ali Paşa, Yunan isyanı çıkınca azledildi (28 Mart 1821). Yerine Mart 1821’de Benderli Ali Paşa getirildi. Benderli Ali Paşa atandığı sırada Çirmen’de göreve gitmekteydi. Bazı kaynaklara göre 4 Nisan’da İstanbul’a gelmiş ve idareyi ele almıştır. Tarih-i Cevdet’e göre ise Receb’in onbeşinde Maltepe’ye geldiğini saraya bildirmiştir. Diğer kaynaklara göre Receb’in onsekizinci günü Benderli Ali Paşa, Silahdar Ağa vasıtasıyla rikab-ı hümayuna davet ve şeyhülislam Abdulvahap Efendi ile birlikte gelenek olan sadaret hil’atini giydikten sonra Bab-ı Ali’ye gelmiştir.

Sadrazam olduktan birkaç gün önce padişah sarayının suyunu zehirlemek, Demirkapı’da suyolcuların oturdukları kale burcuna mazgallar açmak gibi suçlarla itham edilerek hapsedilen üç Rum suyolcuyu idam ile işe başlamıştır.

Yunan İhtilali ve Patrik Grigoryos’un asılması

Üçüncü defa İstanbul Rum patriği olan Grigoryos’un Moralılar ile haberleştiği ortaya çıktığından, yine Receb’in on dokuzuncu günü ki, Rumların paskalyası idi, azil ve katlinin lüzumundan bahisle yerine on ikilerden birinin seçilmesi hakkında çıkan ferman, divan-ı hümayun tercümanı İstavraki Bey’e verilince idam sözünü işittiği gibi şayet cemaat korkarsa başka patrik seçimi zor olur diye hatırlatınca idam sözü tashih edildi. İstavraki Bey patrikhaneye giderek metropolitleri toplayarak fermanı okuyup, Pisidye metropoliti Oyenos’u patrikliğe seçtirmiştir.

İşte bu seçim sırasında sadrazam Grigoryos’u Bab-ı Ali’ye getirterek “Senin bu fesaddan önceden haberin yok mu idi ki, saklayıp söylemedin” diye sorduğunda inkâr etti. Sadrazam tekrar sorguya başlayarak: “Ya! Bir fahişe avratın yaptığı zinaya kadar haberiniz olduğu hâlde, böyle milletçe büyük bir fitne fesaddan cahilce haberim yoktu demekle inandırabilir misiniz?” diye ısrarla suçlayınca, Grigoryos: “Devletli efendim! Bendeniz doksan yaşını geçmiş şuursuz bir ihtiyarım. Eğer bilirse on ikiler bilir” diye cevap vermiş ise de, bayağı bir papaz ve Kocabaşı güruhunun uzun zamandan beri haberdar olduğu milliyet işinden patriğin haberinin olmaması akıl dışı bir olaydı. Bundan dolayı Sadrazam “Bunu şimdilik Kadıköyü’ne götürünüz” diyerek kovduğu sırada, yeni patriğin seçildiği haberi gelince Grigoryos hemen Fener’e gönderilerek yaftası göğsüne takıldı, patrikhanenin orta kapısında idam edildi (22 Nisan 1821). Patrik’in asıldığı günden sonra, idama götürülürken dışarı çıkartıldığı odanın kapısı kilitlenmiştir. Bugün kilisenin inisiyatifine bağlı olarak kapı hâlâ kapalı tutulmaktadır. Bu kapı Petro Kapısı ya da Orta Kapı olarak da bilinir.

Peşinden Kayseri, Edremit ve Tarabya metropolitleri dahi Balık pazarında ve Kaşıkçılar hanı önünde ve Parmakkapı’da idam edildiler.

Sadaretten azli

Benderli gelip sadarete oturunca, kötülüklerin (her hâlde başta Yunan gailesi) kökeninde Mehmet Sait Halet Efendi’nin bulunduğu kanısına ulaştı ve Sultan Mahmut’a onun idamını önerdi Sultan Mahmut “düşünelim” dediyse de o akşam Halet Efendi kendisiyle görüştüğü için, ertesi gün Halet yerine Benderli’nin azil, sürgün ve sonra da idamı için irade çıktı (30 Nisan 1821). Fiili sadareti böylece 9 gün sürmüş oldu.

Halet Efendi’ye Dair Bir Risale adlı çalışmada Tarih-i Cevdet kaynak gösterilerek Benderli’nin gözden düşmesine neden olan toplantı aşağıdaki şekli ile nakledilir: Bir meşverette Hâlet Efendi gayrimüslimlerin hepsinin ittifak ederek birlikte çalıştıklarını, güçlerini azaltmak için birazının katl edilmesini önermişti. Ancak Benderli “yok yok lâzım olan, suçlu olan katl olunmalıdır. Vayişecesine bakılırsa böyle bir takım başsız çoluk çocuğu silahlandırıp da payitaht-ı padişahide fukara-yı ra‘iyeti katle müsâ‘ade gösterenlerin hakkından gelinmelidir” diyerek bir kere Hâlet Efendiye dikkatli baktıktan sonra tekrar hazır olanlara dönerek “bakın padişahımız bizden ittifak ister, benimle ittifak edecek misiniz yoksa ne edeceksiniz, bana şimdi cevab verin” diyerek sözlerine son verdi (Ahmed Cevdet Paşa, a.g.e., C. XI, s. 169-170). Benderli açıkça Hâlet Efendi’yi suçluyordu ki buna mecliste hazır bulunanlar içerisinde en fazla şaşıran Hâlet Efendi oldu. Benderli bu olayın hemen arkasından II. Mahmud’la görüşerek Hâlet Efendi’nin azl edilmesini istedi. Ancak yeniçeri gibi bir kuvveti elinde bulunduran Hâlet Efendi’nin azledilmesi Sultan için hiç de kolay değildi. Üstelik yeni sadrazamının bir devlet adamından çok bir levent gibi davranması da pek hoşuna gitmiyordu. Bu yüzden kesin bir cevap vermedi. Ama hemen ertesi gün görünürde hiç sebep yokken Benderli’nin azl edilmesi Hâlet Efendi’nin meşveret meclisinde maruz kaldığı durumun intikamını aldığını ve Sultanın da hala onun etkisinden kurtulamadığını göstermektedir. Kıbrıs’a sürülen Benderli’nin ise ölüm emrini görünce “eyvah evvel icrâ sonra inhâ etmeli imiş” demesi (a.g.e., s. 170) Hâlet Efendi hakkındaki düşüncesini açıkça ortaya koymakta, yaftasında Rum milletini isyana teşvik etmekle suçlanması ise Hâlet Efendi’nin gazabının ne derecede şiddetli olduğunun kanıtıdır.

Tarih-i Cevdet’e göre ise Sadrazamlığının onuncu ve Receb’in yirmiyedinci günü sabahleyin silahşor takımı ile dört nefer bostancı Çuhadarı gelerek kendisini saraya davet ettikleri zaman, garip bir davet şekli olduğundan biraz tereddüt ettikten sonra kalkıp saraya gidince bostancıbaşı karşılayarak kalfa yerine çevirdi. Derhâl dârüssaade ağası gelerek padişah mührünü alıp, kendisini Balıkhane’ye gönderdi ve Sadrazamlık eski kaymakam Hacı Salih Paşa’ya verildi. Vak’a-nüvis Ahmed Lütfi Efendi tarihinde Çıldır valisi Benderli Ali Paşa sadarete gelene kadar yerine vekaleten bakan Hacı Salih Paşa’nın, 30 Nisan 1821 günü Benderli Ali Paşa’nın üzerine sadrazam olduğu belirtilmektedir.

Daha sonra Benderli Ali Paşa Kıbrıs’a sürüldü Diğer kaynaklara göre sürgün yeri Rodos adasıydı. Sürgünde bir ay kaldıktan sonra padişah emri ile idamı için özel mübaşir gönderilip idam edildi. Kesik başı İstanbul’a getirilerek teşhir edildi. Vefatında yaşı 50’yi aşkındı. Sonradan cesedi İstanbul’a getirilerek Üsküdar’da Karacaahmet Mezarlığı’nda gömülmüştür.

Sicill-i Osmani onu “işgüzar ve cesurdu” olarak değerlendirmektedir.

Siyaseti ve azli

Patrik Grigoryos, Benderli’nin sadareti sırasında asılmıştır ve bu olayı takiben, Halet Efendi ile Benderli arasında olan çekişmenin yanı sıra, Avrupa kamuoyunun Osmanlı aleyhtarlığı, yabancı ülke elçilerinin Patriğin idamı üzerine Padişaha yaptıkları baskı neticesi, II. Mahmut üzerindeki politik gerilimi azaltmak amacı ile Benderli Ali Paşa’yı idam kararından sorumlu göstererek azletmiş olabilir. Bu dönemde İstanbul’da görevli elçiler arasında Avusturya-Macaristan elçisi Kont Lützow, Prusya elçisi von Miltitz ve İsveç elçisi von Palin’i sayabiliriz. Rus elçisi Strogonov nota vermiş, ancak Bab-ı Ali tarafından çok ciddiye alınmamış bir tavırla cevaplanmıştır). Sarayın batılı tepkilerden korunmak için sadrazam Benderli Ali Paşa’yı feda etmiş olma olasılığı vardır.

Çetin Altan’ın kaleminden Benderli’nin idam öyküsü ise şöyledir

İdam edilmiş 44’üncü ve sonuncu Sadrazam Benderli Ali Paşa dönemine şöyle bir göz atalım…

Yıl 1821. II. Mahmut 36 yaşında ve padişahlığının 13’üncü yılında. Fransız İhtilali’nin esintisiyle, Yunanlar Mora’da başkaldırmışlar Osmanlı’ya… Benderli Ali Paşa, 9 günlük bir vezir-i azam; Mora başkaldırısını kaba kuvvetle bastırma yerine, bazı özerklikler tanıyarak da yatıştırmanın mümkün olacağı kanısında…

Benderli’yi içten içe kıskanan, II. Mahmut’un akıl hocası Halet Efendi, Padişahın kulağına, Benderli Ali Paşa’nın alttan alta Yunan asilerle ilişki kurmuş bir Yunan casusu olduğunu fısıldıyor.

Fatih Mehmet’in emriyle ilk idam edilen Sadrazam Çandarlı Kara Halil Paşa’nın, Bizans casusluğuyla suçlanması gibi; son idam edilmiş Sadrazam Benderli Ali Paşa da, Yunan casusluğuyla suçlanıyor.”

Çetin Altan, Benderli ve politikası ile ilgili naklettiği diğer bilgiler (, Milliyet):

1821 Mora başkaldırısı sürecinde, bir haftalık sadrazam Benderli Ali Paşa; Padişah II. Mahmut’a, Osmanlı egemenliğindeki Yunanistan’a bir çeşit otonomi tanınmasını önermiş ve idam edilen son sadrazam olmuştu.

Ek bilgi

Vak’a-nüvis Ahmed Lütfi Efendi tarihinde 1829 yılı olayları anlatılırken “Benderli Ali Paşa silahdarı Tırhala mutasarrıfı Mahmud Paşa”dan bahsedilmekle bu zâtın Benderli’nin silahdarı olduğu anlaşılmaktadır.

Soybilim

Benderli Ali Paşa’nın kardeşi Kapıcıbaşı Halil Bey’dir; Halil Bey’in oğlu Mehmet Nazif Tosun Bey’dir; oğlu Ahmed İhya Tosun Bey’dir; oğlu Dr. Mustafa Tosun’dur; çocukları Prof.Dr. Öztekin Tosun, Dürrüşahvar (Dinçer) ve Dt. Tolon Tosun’dur.

  • 1408 – Karakoyunlular ile Timurlular arasında 21 Nisan’da Serrud Muharebesi oldu.
  • 1920 – Mustafa Kemal Paşa, Meclis’in 23 Nisan 1920 günü açılacağını bildiren bir genelge yayımladı.
  • 1930 – Columbus, Ohio’daki bir hapishanede çıkan yangında 320 kişi öldü.
  • 1939 – Hatay, Türk Gümrük Tarifesi’ne dahil oldu.
San Jacinto Anıtı
  • 1939 – Amerika Birleşik Devletleri’nin Teksas eyaletinde dünyanın en uzun beton anıtsal sütunu olan San Jacinto Anıtı’nın açılışı yapıldı.
  • 1944 – Fransa’da kadınlar oy kullanma hakkını elde etti.
  • 1952 – Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan anlaşmayla vize formaliteleri kaldırıldı.
  • 1956 – Elvis Presley’nin Heartbreak Hotel isimli şarkısı, Billboard dergisinde 1 numaraya ulaşan ilk eseri oldu.
  • 1957 – Muhsin Ertuğrul, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın başına getirildi.
  • 1960 – Brasília resmen Brezilya’nın başkenti oldu. Eski başkent Rio de Janeiro’ydu.
  • 1964 – Rum Patriği Vekili Emilyanos ile Metropolit Canavaris, Türkiye aleyhine faaliyet gösterdikleri gerekçesiyle sınır dışı edildi.
  • 1964 – Yunanistan, Kıbrıs’taki askerî birliğini, Birleşmiş Milletler Barış Gücü emrine vermeyi kabul etti.
  • 1967 – Yunanistan’da darbe yapıldı. Yorgo Papadopulos liderliğindeki “Albaylar Cuntası” yönetime el koydu, yedi yıl sürecek olan askeri rejim başladı.

Albaylar Cuntası

Yunanistan Krallığı (1967–1973)
Yunanca: Βασίλειον τῆς Ἑλλάδος
Vasíleion tís Elládos


Yunan Cumhuriyeti (1973–1974)
Yunanca: Ἑλληνικὴ Δημοκρατία
Ellinikí Dimokratía

1967-1974
Yunanistan bayrağı
Bayrak
(1970–1975)
{{{arma_açıklaması}}}
Arması
(1973–1974)
Millî marş
Özgürlük Marşı

Süre: 46 saniye.

21 Nisan Marşı (gayrıresmi)

Süre: 1 dakika ve 25 saniye.
Albaylar Cuntası haritadaki konumu
Başkent Atina
Yaygın dil(ler) Yunanca
Resmî din

Yunan Ortodoksluğu
Demonim Yunan, Helen
Hükûmet Üniter anayasal monarşi bir askerî diktatörlük altında (1967–1973)
Üniter yarı başkanlık cumhuriyeti bir askerî diktatörlük altında (1 Haziran – 25 Kasım 1973)
Üniter yarı-parlamento cumhuriyeti askerî diktatörlük altında (25 Kasım 1973 – 24 Temmuz 1974)
Hükümdar
• Kral
1967–1973
II. Konstantin
• Naip
1967–1972
1972–1973
Georgios Zoitakis
Yeoryos Papadopulos
Cumhurbaşkanı
• 1973
Yeoryos Papadopulos
• 1973–1974
Fedon Gizikis
Başbakan
• 1967
Konstandinos Kollias
• 1967–1973
Yeoryos Papadopulos
• 1973
Spiros Markezinis
• 1973–1974
Adamandios Andruçopulos
Yasama organı Yunan Parlamentosu (Nominal, askıya alındı)
Kararname ile kural (Şimdiki zaman)
Tarihî dönem Soğuk Savaş
• 21 Nisan darbesi
21 Nisan 1967
• II. Konstantin sürgün edildi
13 Aralık 1967
• Anayasa referandumu
15 Kasım 1968
• Cumhuriyet ilan edildi
1 Haziran 1973
• Cumhuriyet referandumu
29 Temmuz 1973
• Politeknik Ayaklanması
17 Kasım 1973
• Demokratikleşme
24 Temmuz 1974
Yüzölçümü
• Toplam
131.957 km2
Nüfus
• 1971 sayımı
8.768.372
Para birimi Drahmi (GRD)
Trafik akışı sağ

Öncüller

Ardıllar
Yunanistan Krallığı
Üçüncü Yunan Cumhuriyeti
Günümüzdeki durumu  Yunanistan

1967-1974 Yunanistan Askerî Cuntası, 1967 ile 1974 yılları arasında Yunanistan’da iktidarı ellerinde bulunduran bir dizi sağ-kanat askerî hükûmete verilen isimdir. Aynı zamanda Albaylar Rejimi (το καθεστώς των Συνταγματαρχών), Albaylar Cuntası ya da sadece Cunta (η Χούντα) olarak da bilinir.

Askerî yönetim, 21 Nisan 1967 sabahı yapılan darbeyle başladı. Darbe Yunan Ordusu’ndan bir grup albay tarafından yapılmıştı. Askerî yönetim 1974 yılının temmuz ayında Kıbrıs’ta organize ettikleri darbenin ters teperek, Türk birliklerinin Kıbrıs’a çıkmasıyla doğan bunalım sonunda hızla çöktü.

Darbe öncesi siyasi durum

Haziran 1963’te Kral Paulos’la çeşitli konularda anlaşmazlığa düşen Konstantinos Karamanlis’in istifa ederek ülkeden ayrılmasından sonra Yunanistan’da yeni bir siyasi dönem başladı. Kasım 1963’teki seçimlerin ardından kurduğu hükûmetle güvenoyu alamayan Yorgo Papandreu, Şubat 1964’te yeterli çoğunluk elde ederek hükûmetin başına geçti.

Yeni hükûmetin giriştiği reformlar çok geçmeden tutucu çevrelerin tepkisine yol açtı. Paulos’un ölümüyle Mart 1964’te tahta çıkmış olan oğlu II. Konstantinos, orduya solcuların sızmasına göz yumduğu gerekçesiyle Temmuz 1965’te Yorgo Papandreu’yu görevden aldı. Kralın bu tutumu büyük ölçüde Merkez Birliği’nin sol kanadına dayanarak önemli görevlere yükselen Yorgo Papandreu’nun oğlu Andreas Papandreu’nun girişimlerinden kaynaklanıyordu. Birbirini izleyen kararsız hükûmetler dönemi ülkedeki siyasal bunalımı daha da derinleştirdi. Sonunda seçime gitmek üzere oluşturulan geçici hükûmet Nisan 1967’de bir askerî darbeyle devrildi.

Askerî rejim

20 Nisan’ı 21 Nisan’a bağlayan gece, seçim kampanyasının başlamasına iki gün kala, birkaç subay (General Stilyanos Pattakos, Albay Yorgo Papadopulos, Albay Makarezos) bir askerî darbe yaptılar.

Darbeden sonra kralın ısrarıyla Yüksek Mahkeme başsavcısı Konstantin Kolyas’ın başbakanı olduğu yeni hükûmet (İçişleri bakanı general Pattakos, Başbakan yardımcısı ve Savunma bakanı general Spandidhakis’ti) Kral Konstantinos’un önünde ant içti. Her şeyden önce antikomünist ve “partilerüstü” olduğunu bildiren yeni hükûmette kilit mevkiler darbeci komutanların eline geçti.

Hükûmet, hemen, öncelikle aşırı sola yönelik sert önlemler aldı; geniş çaplı siyasal tutuklamalara gidilerek katı bir sansür kondu ve anayasal haklar askıya alındı. Rejimi yıkmaya çalışmaktan yargılanan Andreas Papandreou 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 8 ay hapis yattıktan sonra ABD yönetiminin en üst düzeyde baskısı sonucu, siyasal tutuklular için çıkarılan afla serbest bırakıldı ve ülkesini terk etmesine izin verildi. Göz hapsine alınan babası ise Kasım 1968’de öldü.[1] 1967 sonbaharında ordu, bürokrasi ve eğitim kurumlarında büyük çaplı bir tasfiye hareketi başladı. Aralık ayında silahlı kuvvetleri ve halkı cuntayı devirmeye çağırarak bir karşı-darbe girişiminde bulunan kral, girişiminin boşa çıkması üzerine Roma’ya kaçmak zorunda kaldı. Cuntanın buna gösterdiği tepki General Georgios Zoitakis’i naipliğe, Albay Yorgo Papadopulos’u da başbakanlığa getirmek oldu.

“Albaylar Rejimi” yurt dışında Kıbrıs dolayısıyla yeni bir bunalımla karşılaştı; Ankara’nın gittikçe artan baskısıyla, 1967 kasımında, Türk birlikleriyle birlikte kendi birliklerini de adadan çekmeyi ilke olarak kabul etmek zorunda kaldı.

1968 eylülünde yapılan referandum sonucu kabul edilen yeni Anayasa, yetkileri esas olarak yürütme gücünün elinde topladı, ordunun devlet içinde öncelikli bir yere sahip olduğunu vurguladı. Cunta, güdümlü bir halk oylaması sonunda yürürlüğe koyduğu göstermelik anayasayı bile uygulamadı. Cunta, özellikle Avrupa’da yaygın bir diplomatik baskıyla karşı karşıya geldi.

1968 yaz ve sonbaharında güçlü bir muhalefet ortaya çıktı; merkezci bir militan olan Aleksandros Panagulis albay Papadhopulos’a bir suikast düzenledi; 3 Kasım’da Atina’da Yorgo Papandreu’nun cenazesi dolayısıyla bir gösteri yapıldı. Ama muhalefet örgütlenmekte zorluk çekiyordu. Öte yandan yurt dışındaki siyasi sürgünlerin örgütlediği güçlü bir muhalefet ortaya çıktı. Parti liderlerinin çoğu, eski bakan Konstantin Karamanlis ve Yorgo Papandreu’nun oğlu Andreas Papandreu gibileri sürgündeydi. Andreas Papandreu 1968’de Panhelenik Kurtuluş Hareketi’nin (PAK) önderliğine getirildi. PAK, Yurtsever Cephe (aşırı sol) ve “Demokratik Savunma” hareketi (merkez sol) arasında yapılan bir anlaşma sonucu, 2 Nisan 1969’da Stockholm’de ortak direniş yapıları oluşturuldu. Ama gerçekte muhalefet bölünmüştü.

1970’ten sonra gerçek iktidar yalnız albay Papadopulos’un elinde bulunuyordu. Seçime gitmeyi reddeden albay, 1970 başlarında, üyeleri ya hükûmet tarafından atanan ya da toplumsal meslek kuruluşlarınca seçilen bir danışma organı kurdu.

Mart 1972’de Naip Zoitakis’i uzaklaştırarak yerine geçen Papadopulos, devlet aygıtına el koydu. 1971’de belli bir yumuşama gerçekleştirmeye çalıştı: askerî mahkemeler yerlerini sivil mahkemelere bıraktı, tutuklu kampları kapatıldı. Ama 25 Mart 1971’de (Osmanlılar’a karşı 1821 ayaklanmasının yıldönümünde) sol ve kralcı sağ kanattan 133 kişi demokrasiye geri dönülmesini istedi. Hükûmet buna siyasal davalar açarak karşılık verdi.

Albay Papadopulos, muhalefetin kralın lehine dönmesinden korkup, 1 Haziran 1973’te monarşiye son vererek cumhuriyet ilan etti. Papadopulos da cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi ve sivil yönetime dönüş hazırlıklarını başlattı.

14 Kasım 1973’te Atina ve diğer üniversitelerden gelen öğrenciler Atina Teknik Üniversitesi’ni işgal ederek ayaklanma çağrısında bulundular. Halkın bir bölümünden de destek gören öğrenciler, 17 Kasım günü sabaha karşı silahlı kuvvetler tarafından, kanlı bir baskın sonucu üniversiteden dışarı çıkarıldılar; olaylarda öğrencilerden 34’ü hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı ve bin kadarı göz altına alındı. Aynı gün sıkıyönetim ilan edildi, askerî mahkemeler oluşturuldu.

Bu ayaklanma Papadopulos’un liberalleşme çabalarını sona erdirecek bir dizi gelişmeyi tetikledi. Korku duyulan askerî polis lideri olarak Papadopulos’a en yakın isimlerden biri ve cuntanın tutucularından Tuğgeneral Dimitrios Yoannidis, ayaklanmayı kamu düzenini yeniden inşa etmek için bir bahane olarak kullanarak 25 Kasım’da Papadopulos’a karşı bir karşı darbe gerçekleştirerek onu devirdi.

Yeni cunta yönetimi Fedon Gizikis’i cumhurbaşkanı, iktisatçı Adamantios Andruçopulos’u başbakan olarak atadı, Yoannidis ise perde arkasındaki gerçek iktidar sahibi olarak kaldı. Anayasa askıya alındı, sıkıyönetim uzatıldı. Muhalefete karşı baskılar genişlerken, Yunanistan, Avrupa’nın en yüksek enflasyon düzeyine ulaştı.

Cuntanın çöküşü ve demokratik rejime dönüş

1974 temmuzunda Kıbrıs ile süren anlaşmazlık, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’un Kıbrıs Ulusal Muhafız Örgütü’nde bulunan Yunan subayları, EOKA’lı aşırılara desteklemekle suçlayarak, bunların hemen ülkeyi terk etmelerini istemesiyle su yüzüne çıktı. Halk arasında desteği zayıflamış olan rejime prestij kazandırmak isteyen cuntanın girişimleriyle, Makarios’a karşı, Kıbrıs’ta enosis’e yönelik bir darbe düzenlendi.

Ama darbenin ardından Türk birliklerinin 20 Temmuz’da Kıbrıs’a çıkmasıyla doğan bunalım cuntanın hızla çökmesine yol açtı. Kendi yarattıkları duruma karşı koyamayan askerler, ordunun da çeşitli kümelere bölünmesi sonucu, 23 Temmuz’da iktidarı sivillere bıraktılar.

Sürgünden çağrılan Konstantin Karamanlis özgürlükleri getirecek önlemler aldı. 29 Temmuz’da da aşırı sağdan ilerici sola kadar birçok siyasal eğilimi temsil eden geçici bir hükûmet kurdu. İki Komünist parti hükûmetin dışında bırakıldıysa da, üyeleri arasında yakınları bulunan “iç komünist parti” hükûmeti destekledi. 1 Ağustos’ta bir anayasal karar alınarak, 1952 Anayasası yeniden yürürlüğe kondu, ancak Anayasa’nın krala ilişkin tüm maddeleri, ilk seçimlere dek askıya alındı; sendikal özgürlükler geri verildi. Bir yandan da bir ekonomik atılım programı uygulamaya çalışan Karamanlis, 1974 kasımına dek Devlet başkanlığı unvanını elinde tutan Gizikis’in onayına sunduğu kararnamelerle ülkeyi yönetti. Bu anayasal karara göre, bundan böyle silahlı kuvvetler komutanları Savunma Bakanlığı’nca atanacaktı. Az sonra ordu, polis ve güvenlik örgütünde bir temizlik yapıldı.

17 Kasım 1974’te yapılan seçimleri Karamanlis’in Yeni Demokrasi’si kazandı, 300 sandalyeden 221’ini elde etti; 8 Aralık’ta yapılan halk oylaması sonucunda da oyların %69,2’siyle monarşinin kaldırılarak cumhuriyetin kurulmasına karar verildi.

Seçimlerden sonra, 1975 yılında 19 cuntacı yargılandı. Darbe önderleri Papadopulos, Pattakos, Makarezos ve Dimitrios Yuannides idama mahkûm edildiler, ancak Karamanlis hükûmeti tarafından cezaları ömür boyu hapse çevrildi. Cuntacıların on beşi 1990’ların başında Yunan halkından özür dileyince sağlık nedenleriyle serbest bırakıldılar. Papadopoulos 1999’da tedavi gördüğü hastanede ölürken, 7 kez ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Dimitrios Yuannides, 16 Ağustos 2010’da hapishanedeki koğuşundan solunum yetmezliği nedeni ile kaldırıldığı hastanede öldü.

  • 1968 – Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Rusya, zor durumda kalan astronotları kurtarmak için bir antlaşma imzaladı.
  • 1970 – Hutt River Vilayeti Prensliği, Avustralya’dan bağımsızlığını ilan etti.
  • 1975 – Vietnam Savaşı: Güney Vietnam Devlet Başkanı Nguyen Van Thieu, Saygon’u terk etti.
  • 1979 – İstanbul Boğazı’nda Rumen bandıralı Karpati şilebi ile demir yüklü Kemal Kefeli kosteri çarpıştı. Türk gemisi 17 mürettebatı ile battı, iki denizcinin cesedi bulundu, beş kişi kayboldu. Rumen şilebi kaçarken polis motoru tarafından yakalandı.
  • 1987 – Sri Lanka’nın başkenti Colombo’da bomba yüklü bir araç infilak etti. 113 kişi öldü.
  • 1994 – İlk Güneş dışı gezegenler, Polonyalı gökbilimci Alexander Wolszczan tarafından keşfedildi.
  • 2003 – Irak’taki Saddam Hüseyin iktidarının yıkılmasından sonra Geçici Koalisyon Yönetimi 28 Haziran 2004’e kadar ülkeyi yönetti.
  • 2004 – İsrail’de Mordehay Vanunu, 18 yıl sonra hapisten çıktı. 20 Kasım 2005’te yasa dışı olarak Filistin topraklarına girdiği ve tahliye koşullarını ihlal ettiği iddiasıyla yeniden tutuklandı. Fas kökenli fizikçi Vanunu, 1986’da İsrail’in gizli nükleer çalışmalarını belge ve fotoğraflarla ifşa etmişti.
  • 2005 – TBMM Başkanlık Divanı, TBMM 85. Yıl Milli Egemenlik Onur Ödülü’nün Prof. Dr. Gazi Yaşargil’e verilmesini kararlaştırdı.
  • 2008 – Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri, “Gece Şahini” olarak da anılan ve radara yakalanmayan uçak F-117 Nighthawk’ları hizmetten çıkardı.
  • 2011 – Belarus’un başkenti Minsk’te, metro sistemindeki Oktyabrskaya istasyonunda gerçekleştirilen saldırıda 15 kişi öldü.
  • 2014 – Amerika Birleşik Devletleri’nin Michigan eyaletine bağlı Flint kenti içme suyu kaynağını Flint Nehri olarak değiştirdi ve suda bulunan yüksek seviyedeki kurşun nedeniyle Flint su krizi başladı.

wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

12 mayısta ölenler

Ölümler 705 – Abdülaziz bin Mervan, Mısır valisi (d. 649) Abdülazîz bin Mervan Mısır valisi Görev süresi 685-705 Yerine …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir