18 Şubat tarihinde ölenler

Ölümler

J. Robert Oppenheimer
  • 901 – Sabit bin Kurre, Arap Matematikçi, astronomi, mekanik ve tıp bilgini (d. 821)

Sabit bin Kurre (Arapça: ثابت بن قرّة, d. 821, Harran – ö. 901 Bağdat), Arap matematikçi, astronomi, mekanik ve tıp bilginidir. Tam adı: Ebûl Hasen Sabit bin Kurre bin Zehrûn es-Sâbî el-Harrani’dir.

Çok sayıda alim yetiştirmiş bir ailenin çocuğu olarak Harran’da doğmuştur. İslam matematiği’nin oluşum dönemine katkıda bulunan Harranlı matematikçilerin başında yer alır. Sabit bin Kurre felsefe, astronomi, tıp ve matematik alanında 150’ye yakın eseri mevcuttur.

  • 999 – V. Gregorius, 996’dan 999 yılındaki ölümüne kadar Papa olarak görev yapmıştır (d. 972)
Papa
V. Gregorius
Papalık başlangıcı 3 Mayıs 996
Papalık bitişi 18 Şubat 999
Önce gelen XV. Ioannes
Sonra gelen II. Silvester
Doğum adı Bruno of Carinthia
Doğum d. 972
Duchy of Saxony(?), Alman Krallığı, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu
Ölüm 18 Şubat 999
Roma, Papalık Devleti
Adı Gregory olan diğer papalar

V. Gregorius, doğum adıyla Carinthialı Bruno (d. 972 – 18 Şubat 999) 3 Mayıs 996’dan 999 yılındaki ölümüne kadar Papa olarak görev yapmıştır.

V. Gregorius, I. Otto, Karintiya dükü olan Salian’ın oğluydu. V. Gregorius, XVI. John’dan papalık görevini devraldığı zaman sadece yirmi dört yaşındaydı. Kuzeni, İmparatoru III. Otto’nun papazıydı ve onu aday gösterdi.

V. Gregorius, ilk Alman Papaydı (veya ikinci eğer Ostrogotlar’dan olan II. Boniface sayılsaydı).

V. Gregorius, Emperor III. Otto ile birlikteyken, d. 1450

Siyasi olarak, V. Gregorius, İmparator’un Roma’daki temsilcisi olarak görev almış ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu içindeki manastırlara ayrıcalıklı imtiyazlar vermiştir. İlk eylemlerinden biri, 21 Mayıs 996’da III. Otto İmparatoru’nu taçlandırmaktı.

997’deki Pavia konseyi sonuçlanıncaya kadar Gregory V, II. Crescentius ve Roma’nın asillerinden bir antipapa olan XVI. John (997-998) adlı rakiplere sahipti ve Gregory’nin kuzeni genç Emperor III. Otto’nun iradesine karşı seçmişti. II. Crescentius’un isyanı Roma İmparatoru tarafından kuvvetli bir şekilde bastırıldı. XVI. John, bunun sonucunda kaçtı ve II. Crescentius Castel Sant’Angelo’da kendini kapattı. İmparator birlikleri antipapayı takip etti ve onu yakaladı, burnunu ve kulaklarını kesti, dilini kesti, kör etti ve onu III. Otto ve V. Gregory’den önce kamuoyuna indirgedi.[4] Almanya’daki ölümüne kadar yaşadığı Fulda Manastırı’na gönderildi. 998 yılında Castel Sant’Angelo kuşatıldı ve 1001’de kale alındığında, II. Crescentius, kalenin surlarına asıldı.

V. Gregorius 18 Şubat 999’da herhangi bir suikast belirtisi olmadan aniden öldü. St. Peter’s Bazilikasına ve I. Pelagius’un yanına gömüldü. Ondan sonra gelen Gerbertti, II. Silvester adını aldı.

Dini unvanlar
Önce gelen
XV. İoannes

Roma Piskoposu
Papa

996-999
Sonra gelen
II. Silvester
  • 1139 – II. Yaropolk, Kiev büyük prensi (d. 1082)
II. Yaropolk

Portresi, Tsarsky titulyarnik (1672)
Smolensk prensi
Hüküm süresi 1100–1113
Pereyaslav prensi
Hüküm süresi 1114–1132
Önce gelen I. Svyatoslav
Sonra gelen Vsevolod Mstislavich
Kiev büyük prensi
Hüküm süresi 1132-1139
Önce gelen I. Mstislav
Sonra gelen Vyaçeslav
Doğum 1082
Çernihiv
Ölüm 18 Şubat 1139 (56-57 yaşında)
Kiev
Hanedan Rurik Hanedanı
Babası II. Vladimir Monomak

II. Yaropolk Vladimirovich (Rusça: Ярополк II Владимирович) (1082 – 18 Şubat 1139) Pereyaslav prensi (1114–1132), Kiev büyük prensi (1132–1139). II. Vladimir Monomak’ın oğludur. Kardeşi I. Mstislav, 1132’de ölümünden sonra yerine prens oldu.

  • 1294 – Kubilay Han, Moğol İmparatoru (d. 1215)
Kubilay Han
Moğol büyük hanı
1. Yuan Hanedanı imparatoru
Çin imparatoru

Yuan Hanlığı döneminde Kubilay Han
6. Moğol hanı
Hüküm süresi 5 Mayıs 1260 – 18 Şubat 1294
Önce gelen Mengü Han
Sonra gelen Temür Olcaytu Han
1. Yuan imparatoru
Sonra gelen Temür Olcaytu Han
Çin imparatoru
Sonra gelen Temür Olcaytu Han
Doğum 23 Eylül 1215
Burhan Haldun Dağı, Henti, Moğolistan
Ölüm 18 Şubat 1294 (78 yaşında)
Hanbalık
Eş(ler)i Tegulen, Çabi, Nambuy
Tam adı
Moğolca: Хубилай Сэцэн хаан
Khubilay Setsen Han
Hanedan Börçigin
Babası Tuluy
Annesi Sorkaktani Beki
Dini Tibet Budizmi

Kubilay Han (d. 23 Eylül 1215 – ö. 18 Şubat 1294) Moğol İmparatorluğunun kağanı, aynı zamanda Çin’deki Yuan Hanedanlığı’nın kurucusu ve ilk imparatorudur. Tuluy ve Sorghaghtani Beki’nin ikinci oğlu; Cengiz Han’ın torunudur. Moğol hanı Möngke’nin kardeşi; İran’daki Moğol İlhanlılar devletinin kurucusu Hülâgû’nün ağabeyidir.

Fetihleri

Kubilay gençlik yıllarında Çince öğrenmişti ve Çin kültürüne büyük merak duymaktaydı. 1251’de Moğol hükümdarlığına seçilmiş olan kardeşi Mengü, Kubilay’ı Doğu ülkelerini, Hülâgû’yü de Batıdaki ülkeleri almaya göndermişti. Güney bölgelerinde (Çin) valilik yaptığı sırada adil yönetimi ile dikkatleri topladı.

Kubilay önce büyük bir ordu ile Xi’an’ı aldı. Zorlu savaşlarla büyük Çin eyaletlerini hükümdarlığına kattı. 1258’de Yunnan ve Sichuan bölgelerine sefere çıktı. 1259’da seferde iken Mengü’nün öldüğü haberini aldı. Ancak Kubilay geri dönmeden Vuhan’daki kuşatmasına devam etti. Bu arada kardeşi Arık Böke’nin yönetimi ele geçirmeye çalıştığını öğrenince Song Hanedanlığı ile barış imzalayıp ordusunu Moğolistan’a çevirdi.[3] 1260 yılında Kubilay ve kardeşi kendilerini Han ilan ettiler. İki kardeşin mücadelesi 1264 yılında Kubilay’ın üstünlüğü ile sona erdi.[1] Ancak bu iç karışıklıklardan yararlanan Yizhou valisi Li Moğol egemenliğine karşı isyan etti. Kubilay bu isyanı kolayca bastırdı, ancak bu onda Han Çinlilerine karşı derin bir güvensizlik yarattı. İmparator olduktan sonra yönetimde Han Çinlilerine yer vermedi, buna karşılık danışmanları arasında pek çok azınlık temsilcisi ve yabancılar bulunmaktaydı.

Kubilay’ın annesi Hristiyan idi. Bölgede ki bazı antik Budizm tapınaklarını ve dagobaların (kubbe şeklinde mabetler) restore etmesi için teşvik etti. Kubilay, bütün dini inanç ve milletlerden insanları topraklarına kabul etti. Torunu ve halefi Temür Olcaytu Han, Çin ‘de bulunduğu süre boyunca 10.000’den fazla Moğol ‘u vaftiz ettiğini idda eden papalık elçisi Fransisken keşiş Montecor John’a ev sahipliği yaptı.

Kubilay Han, Çin’de Yuan Hanedanlığı’nı kurarak 1271 ile 1294 yılları arasında hükümdarlık yaptı. Hanedanlığın başkenti Pekin idi. 1279 yılında Song Hanedanlığı’na kesin olarak son vererek Çin’i tekrar birleştirdi. Kubilay’ın devletinin hudutları, Çin dışında Kıpçak, Çağatay, Almalık, İran ve kuzeyde Polonya hudutlarına kadar yayılıyordu. Kubilay Han, Japonya’ya ve Vietnam’a yaptığı akınlarda başarılı olamadı. Burma’da büyük bir zafer kazandı. Kubilay Han 1293’te de Endonezya’ya bir sefer yaptı ve Cava’yı ele geçirdi.

Japonya’ya yaptığı sefer sırasında filosunun batması ve Japonya’ya ulaşamaması, Japonlar tarafından tanrı rüzgarı anlamına gelen “Kamikaze” sözünün doğmasına yol açmıştır. Kamikaze daha sonrasında sonu ölümle biten görevleri tanımlamak için kullanılmıştır. Bazı bulgular ve tarihçilere göre filonun batmasının sebebi, gemileri yapan Çinlilerin gemileri kasten hatalı üretmeleri olarak da görülür

Kubilay Han Çin’de Büyük Kanal inşaatına devam etti; birçok kamu binasını tamir ettirdi. Çin’de ilk defa kâğıt para kullanımını başlattı. Çin sanatının gelişmesini destekledi. Ancak kimi yönlerden Moğol yaşam tarzını Çin’de uygulamaya diretmesi, buradaki kültürel ve sosyal yaşamda bir takım çatışmalara yol açtı.

Kubilay döneminde Çin’i pek çok Avrupalı ziyaret etti. Bunların arasında en ünlüsü Marco Polo’dur. Marco Polo, bu imparatorun sarayı, oradaki hayat, eğlenceler ve vergi sistemi hakkında bilgiler vermektedir.

Kubilay Han, 1294’te 78 yaşında iken öldü.

  • 1405 – Timur, Timur İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk hükümdarı (d. 1336)
Timur


تیمور

Timur Sultanı
Hüküm süresi 1370-1405
Önce gelen Emir Hüseyin
Sonra gelen Halil Sultan
Doğum 8 Nisan 1336
Hoca Ilgar, Şehrisebz, Türkistan (Bugün Şehrisebz, Özbekistan)
Ölüm 18 Şubat 1405 (68 yaşında)
Otrar, Seyhun, Türkistan (Bugün Kazakistan)
Defin Gur-i Emir, Semerkant
Eş(ler)i Saray Mülk Hanım
Çolpan Mülk Ağa
Alcaz Türkan Ağa
Tukal Hanım
Dilşad Ağa
Tuman Ağa
Bibi Hanım
Çocuk(lar)ı Miranşah
Şahruh Mirza
Hanedan Timurlu Hanedanı
Babası Muhammed Turagay
Annesi Tekina Hatun
Dini İslam

Timur (Çağatayca: تیمور – Temür) (8 Nisan 1336 – 18 Şubat 1405) sonrasında Timur Küregen (Çağatayca: تيمور کورگن Temür Küregen), Timurlu İmparatorluğu’nun kurucusu olan Türk asker ve komutandır. 1370’ten itibaren düzenlediği seferlerle günümüzdeki Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Kafkasya, Ortadoğu ve Anadolu’nun büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Çağatay ulusunu oluşturan boylardan Barlaslar’ın önderi olan Turagay ile Tekina Hatun’un çocuğu olarak 1336’da Semerkant yakınlarındaki Şehrisebz’e bağlı Hoca Ilgar köyünde dünyaya gelen Timur, 1370’te Çağatay Hanlığı’nın batısını denetim altına alan askeri bir lider olarak kendini göstermiştir.

Timur, katıldığı bir savaşta ayağı aksak kalacak biçimde darbe aldığından dolayı kendisine Aksak Timur anlamına gelen Farsça Timur-i leng, Türkçeleşmiş olarak Timurlenk, Batılılar tarafından ise Tamerlane denilmekteydi. Timur’un düşüncesi Cengiz Han’ın ölümünden sonra parçalanan ve onun torunları tarafından kurulan Çağatay Hanlığı, İlhanlılar ve Altın Orda kalıntıları üzerinde Cengiz İmparatorluğunu tek bir siyasal çatı altında yeniden ayağa kaldırmaktı. Seferleri de bu düşüncesini doğrular niteliktedir ve saltanatının sonuna doğru bunu büyük ölçüde başarmıştır. Ön­ce yeniden birleştirdiği Çağatay ulusunun başına geçti. Ardından batıda Hülagû Han topraklarını kendi hükümdarlığına kattıktan sonra kuzeye yönelip, Altın Orda’nın üzerinde ege­menlik sağladı. Ancak 1405 yılında Çin’i fethetmek üzere düzenlediği seferde yolda hastalanarak öldü. Timur, yaşamı boyunca Cengiz Han yasasına çok önem vermiştir. Cengiz Han soyundan Kazan Han’ın kızı Saray Mülk Hanım’ı nikâhına alarak damat anlamına gelen Küregen takma adını taşımaya hak kazanmıştır.[15] Cengiz Han’ın soyundan gelmediği için “Han” unvanı yerine “Emir” unvanını kullanmıştır[16] ve ölünceye kadar kukla bile olsa, Cengiz Han soyundan birini Han olarak yanında taşımıştır. Timur bir yandan Cengiz yasasının uygulayıcısı olurken diğer taraftan kendine İslamın Kılıcı biçiminde atıfta bulunarak fetihlerini meşrulaştırmak amacıyla İslami simgeler kullanmıştır. 1398’de Hindistan’da Delhi Sultanlığı, 1401’de Suriye’de Memluk Devleti ve 1402’de Ankara Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne karşı kazandığı zaferlerden sonra İslam dünyasındaki en büyük güç konumuna geldi. Hristiyan Gürcüler, ateşe tapan Hindular ve İzmir’de Hristiyan Şövalyeleri’ne karşı hareket ederken gaza ödevini yerine getiren gazi hükümdar imajını üstlendi. Ancak kimi tarihçilere göre Timur için yasa, şeriattan önce gelmekteydi.

Seferlerinin en büyük ve uzunları Batı Asya’daki seferleridir. Birincisi üç, ikincisi beş ve üçüncüsü yedi yıl sürmüştür. Kanlı ve yıkıcı seferlerine karşın, elegeçirdiği ülkelerdeki bilgelere, ustalara ve sanatkârlara zarar verilmesine izin vermeyerek, onları başkentinde toplamış Semerkant’ın o dönemin en önemli bilim, kültür ve sanat merkezlerinden biri olmasını sağlamıştır. Timur’un kurduğu devlet, Türk-Moğol devlet ilkeleri ve Türk­-Moğol askeri örgütlenme öğeleri ile İslam, özellikle İran medeniyeti öğelerinin kendine özel bir birleşimidir. Müslüman olmasının yanı sıra eski Türk-Moğol geleneklerini de yaşatmaya çalışmıştır.

Soyu ve ailesi

Timur ve Oğullarını gösteren bölüm. Mirzaların adları Uygur ve Arap harfleri ile yazılmıştır.

Cengiz Han ölmeden önce imparatorluk topraklarını oğulları arasında paylaştırmıştı. Han, Kaşgar dolayı ile Maveraünnehir’in büyük bölümünü ikinci oğlu Çağatay’a vermiş, Moğol İmparatorluğu’nun 1294’te parçalanmasından sonra bu topraklara Çağatay’ın soyundan gelenlerin hükmettiği devlete Çağatay Hanlığı denilmekte idi. Çağatay hükümdarları Tengricilik inancını benimsiyorlardı. Ancak içlerinde Budist olanlar da vardı. Çağatay Hanlarının ciddi İslamlaşması ise Tarmaşirin’in İslam’ı kabul etmesinden sonra yaşanmıştır. 1331-1334 yılları arasında egemenlik süren ve Müslüman olduktan sonra Alaaddin adını alan Tarmaşirin, Müslümanlığı seçen ilk Çağatay Hanıdır. Bu dönemde Maveraünnehir’de yaşayan ve kent kültürüne uymuş olan Çağatay Hanlığı yapısındaki halk, kendilerine “Çağataylı” olarak hitap etmeye başlamıştır. Bu dince İslamlaşmış, dil olaraksa Türkleşmiş Çağataylılar tarihçiler tarafından Çağatay Türkleri ve kullandıkları dil de Çağatayca ya da Çağatay Türkçesi olarak adlandırılmıştır.

Timur, o dönemde Çağatay Hanlığı toprakları içerisinde yer alan Semerkand kenti ile Belh kenti arasında eski adı Keş olan Şehrisebz şehri sınırları içerisinde Hoca Ilgar köyünde dünyaya geldi. Şerefeddin Al-i Yezdi’nin Zafername adlı yapıtında Timur’un doğum tarihi 12 Nisan 1336 Perşembe, Oniki Hayvanlı Türk Takvimi’ne göre Sıçan Yılı olarak verilmektedir. Söylentiye göre Timur, avucunda pıhtılaşmış kan ve yaşlı adam saçları gibi beyaz saçlarla doğmuştur. Avucunda kan ile doğması zamanın egemeni anlamına gelen sahip kıranlık belirtisi olmakla birlikte ileride çok kan dökeceği biçiminde yorumlanmıştır. Timur Sâhipkıran sanını ilerleyen yıllarda Cihangir sanı ile birlikte kullanmıştır. Saçlarının beyazlığı ise erken yaşta meydana gelen bir olgunluk görülüp onun ileride büyük işler başaracağına inanılmıştır.

Kaynaklarda Timur’un babasının adının Turagay, annesinin adının Tekira Hatun olduğu kaydedilmektedir.[12] Çağatay ulusunu oluşturan Türk-Moğol boylarından Barlaslar’ın önderi olan Turagay yalnızca kendi oymağında değil Tüm Çağatay ulusunda saygın bir bey idi. Moğolların Gizli Tarihi adlı yapıtta belirtildiğine göre Barlaslar aynı zamanda Cengiz Han’ın da atası olan Moğolların efsanevi atası Alangoya’nın soyundan gelmektedir. Dul olduğu halde iki çocuk doğuran Moğolların büyük efsanevi atası ve büyük annesi olarak kabul edilen Alangoya yalnızca Cengiz Han’ı değil onunla birlikte “Nirun” yani ışığın çocukları adı verilen bir yığın boyu ilgilendirir. Cengiz Han’ın boyu Borciginler gibi Timur’un boyu Barlaslar da bunlar arasında sayılmaktadır. Barlaslar boyundan olan Timur’un 15. yüzyılın başına ilişkin mezar yazıtında da Alangoya’dan, tıpkı Meryem Ana gibi saygıyla sözedilir. Yine Timurlu dönemine ilişkin bir minyatürde Alangoya yanında bir kurt ile betimlenmiştir.

Timur’un doğduğu dönemde Barlaslar, İslam dininin dışında Şamanizm ve Budizm ile ilişkili insanları da barındırmaktaydı. Aynı zamanda bu yoğun halk hareketleri halkların kültürel olarak birbirlerini etkilemelerine ve karışmalarına neden olmuştur. Bunun doğurduğu sonuçlardan biri olarak bir Moğol boyu olan Barlaslar, Moğolcanın yanı sıra Türk dillerinin Uygur kökenli bir türü olan ve Farsçadan yoğun biçimde etkilenmiş olan Çağataycayı da kullanmaktaydılar. Avrupalı tarihçiler arasında Timur’un soyu tartışılmaktadır. Timur ile konuşmuş ve birebir olarak söyleşmiş bir tarihçi olan İbn Haldun, kendi kitabında Timur’u, Türk olarak tanımlamıştır. Elçi olarak Semerkand’a Timurun sarayına giden İspanyol asilzade Ruy Gonzales De Clavijo Timur’un Hayatı & Kadiz’den Semerkant’a Geziler kitabında Timur’un, Türk göçmenlerinin ırkından olup soylarıyla övünen asil bir soydan geldiğini belirtmiştir. Richard Bulliet, Barlasların Moğollukla ilgisi olmadığını söylerken Rene Grousset’de Timur’un kendi zamanında yazılan kitaplarda soyunun Cengiz’e dayandırıldığını, oysaki onun Moğollukla ilgisi olmadığını belirterek Timur’un Türk olduğunu söylemektedir. Zeki Velidi Togan’a göre Cengiz Han Türk’tür bu nedenle Timur da Cengiz ile aynı kökten olduğu için o da Türk’tür. Fransız Türkolog Jean-Paul Roux ise Timur’un Türkleşmiş bir Moğol olduğunu ileri sürmektedir. Türkiye’de Timur tarihinin önde gelen adlarından Prof. Dr. İsmail Aka, Timur ve Devleti adlı yapıtında, Timur ve Cengiz’in aynı soydan geldiklerini yazmaktadır ancak, Türk ya da Moğol olduğu konusunda bir şey söylememektedir. Ona göre Timur’un ilk evlilikleri ve kız kardeşlerinin yaptığı evlilikler onun soyunun sıradan bir yere bağlanmadığını göstermektedir. Prof. Dr. Hayrunisa Alan da Bozkırdan Cennet Bahçesine Timurlular adlı yapıtında Timur ve Cengiz’in uzak atalarının bir olduğunu belirtmektedir. Ancak, o da İsmail Aka gibi Timur’un Türk ve Moğol olduğu konusunda bir şey söylememektedir.

Emir Timur’un soyu ölümünden sonra torunu Uluğ Bey tarafından Issık Göl dolayından getirilip Semerkant’ta yazılarak, Timur’un mezarı üzerine dikilen yeşim taşı üzerinde şu biçimde kaydedilmiştir: Emir Timur Küregan b. Emir Turagay b. Emir Berkel b. Emir İlengir b. Emir İtil b. Emir Karaçar Noyan b. Emir Suguçcin b. Emir Erdemci Barula b. Emir Kaçulay b. Emir Tummanay. Timur’un ceddi Tumanay’ın beşinci göbekten Cengiz Han’ın da atası olduğu düşünülmektedir.

  • 1455 – Fra Angelico, İtalyan Dominikan rahibi ve ressam (d. 1395)
  • 1535 – Heinrich Cornelius Agrippa, Alman astrolog ve simyacı (d. 1486)
  • 1546 – Martin Luther, Alman dini reformist (d. 1483)
  • 1564 – Michelangelo, İtalyan sanatçı (d. 1475)
  • 1585 – Takiyüddin, Türk hezârfen, gök bilimci, mühendis ve matematikçi (d. 1521)
Takıyyüddin Mehmed b. Zeynüddin Ma‘rûf[1]

III. Murad’a sunulan Şehinşahname’deki Takıyüddin’in rasathanesi minyatürü
Doğum 14 Haziran 1521
Şam, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 18 Şubat 1585 (63 yaşında)
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
Defin yeri Yahya Efendi Tekkesi, Beşiktaş, İstanbul
Meslek Hezârfen; Gök bilimci, Matematikçi, Fizik, Optik, Mekanik, Saat Bilimci ve Doğa Felsefesi
Milliyet Türk
Dönem 16. yüzyıl
Konu Astronomi ve Matematik ağırlıklı multidisipliner pozitif bilimler
Akrabalar Babası: Kadı Zeynüddin Ma‘rûf

Etkilendikleri

Takiyüddin bin Maruf-i (Osmanlıca: تقي الدين محمد بن معروف الشامي السعدي ; İngilizce: Taqi al-Din) (14 Haziran 1521 – 18 Şubat 1585), Osmanlı Türkü hezârfen, gökbilimci, mühendis, matematikçi ve mekanik bilimci.

Osmanlı’nın en önemli astronomlarından olan Takiyüddin, 14 Haziran 1521 tarihinde Şam’da doğdu ve Mısır ve Şam’da yetişti. 1550 yılında İstanbul’a gelen Takiyüddin, 1577 yılında III. Murat’ın fermanıyla Tophane sırtlarında bir gözlemevi kurmuştur. Sinüs/tanjant hesaplarını tablolar halinde kullanıma sunmuş, 841’i Türkçe 1337 eser oluşturmuştur. Akıldışı söylentiler sonucu Tophane sırtlarındaki gözlemevi Padişah (III. Murat) emriyle yıkılmıştır. Yeni bir gözlemevi ancak 300 yıl sonra kurulmuş ancak bu sefer de 31 Mart ayaklanmasına kurban gitmiştir.

Kepler’in hocası Tycho Brahe ile aynı zamanda yaşamış ve yaklaşık aynı gözlemleri yapmıştır. Rasathane yıkıldığı için çalışmaları son bulmuştur. Diğer taraftan Kepler, Brahe’nin gözlemlerini kullanarak Kepler yasaları diye bilinen gezegenlerin dönüşleri ile ilgili yasaları keşfetmiştir.

Hayatı

1521‘de Türk kökenli bir ailenin üyesi olarak Şam’da doğdu. Eğitiminden sonra Tennis kadılığına atandı. Kadılığı sırasında yaptığı gözlemler ile ün kazandı. 1571’de Mustafa Çelebi’nin ölümünden sonra II. Selim tarafından saray müneccimbaşılığına atandı.1574 yılında Galata Kulesi’nde gözlem çalışmalarına başlamıştır. Hoca Saadettin ve Sokullu Mehmet Paşa’nın desteği ve Padişah III. Murat’ın fermanıyla 1577 yılında Tophane sırtlarında Takîyüddîn’in yönetimi altında bir gözlemevi olan Takiyüddin’in Rasathanesi kurulmuştur. 1580 yılında topa tutularak yıkılmıştır.

Matematik, Astronomi ve Trigonometrik Değerler

Takiyüddin Ekliptik Ekvator arası açıyı 23° 28 dk olarak hesaplamıştır.

Takiyüddin, sinus, kosinus, tanjant ve kotanjantın tanımlarını vermiş, ispatlarını sergilemiş ve cetvellerini hazırlamıştır. Ekliptik ile ekvator arasındaki 23° 27′ lik açıyı, 1 dakika 40 saniye farkla 23° 28′ 40″ şeklinde bularak o tarihte ilk kez gerçeğe en yakın ve doğru dereceyi hesaplamıştır. Ayrıca çok eskiden beri kullanılmakta olan altmışlık kesirlerin yerine ondalık kesirleri Astronomi’de ilk kez kullanmaya başlamış

Optik

Takiyüddin, bir astronom olarak optiğe ve ışığın doğasının incelenmesine çok aşinaydı. Bu çalışmalardan Kitābi (Takîyüddîn’in Optik Kitabi veya Taqī al-Dīn’s Book of Optics)  bir kitap doğdu. Çalışmalarının deneysel kanıtlara dayandığını ve daha önceki edebi eserlerle ilgili vardığı sonuçlarla hiçbir ilgisi olmadığını kaydetti ve araştırdığı fenomenlerin her birinde ışığın aynı olduğunun altını çizdi ., İbn-i Heysem’in yazdıklarıyla çelişen bu.

Görüş

Yansıma Açısı

Eski çağlarda Yunanlar üzerinde yapılan ilk çalışmalarda, görmenin doğasına ilişkin farklı görüşler birbirine zıttı. Biri gözden bir nesneye doğru yayılan ışınlardan bahsederken, bir diğeri ışığın nesnelerden yayıldığını ve gözümüzün sadece gözlemlediğini belirtiyordu. Her iki teori de taraftarlarıyla övünürdü ama Takiyüddin, ışığın bir cisimden çıktığını ve gözümüzle algılandığını deneysel olarak gözlemleyebilmişti. ” Geceleri yıldızları gecikmeden görebildiğimiz için, ışığın bizim ürettiğimiz bir şey değil onlardan geldiği açıktır. Bundan, ışığın renginin bu nedenle nesnenin ışığında kapsandığı sonucuna vardı. Ayrıca, tek bir noktadan gelen ışığın bir küre içinde dışarı doğru hareket edebileceğini, bireysel ışık ışınlarının ise düz çizgiler halinde ilerlediğini iddia etti. Son olarak, bir nesnenin renginin, bir nesnenin yansıma ve kırılma özelliklerinden kaynaklandığını gösterdi.

Refleks

Arap dünyasında yansıma kavramı zaten bilinmesine rağmen, Takiyüddin konuyu biraz daha araştırmış ve aynadan yansıyan ışık ışınlarının küresel bir şekil alarak farklı yönlerde yayıldığını fark etmiştir. Ayrıca gelen ışının, yansıyan ışının ve normal ışının aynı düzlemde olduğunu keşfetti. Ayrıca, geliş açısının ve yansıma açısının aynı olduğuna göre, gözlem yasası ve yansıma yasası hakkında kanıtlayıcı kanıtlar sağladı. Sonunda, yayılan ışık ışınlarının bile yansıtan yüzeyle aynı renge sahip olduğunu keşfetti.

Refraksiyon

Bir süredir keşfedilen yansıma gibi, kırılma da bir süredir biliniyordu ve kırılan ışığıntıpkı yansıyan ışık gibi küresel bir kabuk içinde yayılır ve içinden geçtiği malzemenin rengini de alır. Ayrıca, bir ışık ışınının bir ortamdan diğerine gidip gelmesi halinde, açısının iki maddenin yoğunluğuna bağlı olarak büküleceği de biliniyordu. Yansımalar gibi, gelen ışın, kırılan ışın ve normal ışın aynı yerdedir, ancak kırılma açısı her zaman gelme açısından daha küçüktür. Bunun tek istisnası, gerçekte kırılmayan dikey ışınlardır. Bununla birlikte Takiyüddin, “farklı gelen ışınların kırılma açıları arasındaki farkın, geliş açıları arasındaki farktan daha az olduğunu” keşfetti. Ayrıca, olay açısının büyük olayın kırılma açısına oranının, küçük olay için aynı orandan daha büyük olduğunu da fark etti. Bunlar hemen hemen bizim modern optik kurallarımızdır ve Takiyüddin başarısız olmasına rağmen Snell yasasına öncülük etmeye bile çalıştı.

Reflikasyon Ray diagramı

Saat Mekaniği

Takiyüddin’in Icadı olan Astronomik Saat örneği

Mekanik saatlere olan bu yoğun talep nedeniyle Sadrazam Takiyüddin’den ezanın tam olarak ne zaman okunduğunu gösterecek bir saat yapmasını istedi. Bu, kısa ömürlü gözlemevindeki araştırmaları boyunca kullandığı “al-Kawakib al-Durriya fi Bengamat al-Dawriyya” adlı mekanik saatlerin yapımı üzerine ilk kitabını MS 1563’te yazmasına yol açacaktı.  “Gök cisimlerinin hareketine dair gerçek bir hermetik ve damıtılmış algı” getirmenin avantajlı olacağına inanıyordu.  Takiyüddin saatlerin nasıl çalıştığını daha iyi anlamak için Semiz Ali Paşa’nın hazinesine girmenin yanı sıra birçok Avrupalı saat üreticisinden bilgi almak için zaman ayırdı ve sahip olduğu birçok saatten öğrenebileceği her şeyi öğrenmek.

İncelenen saat türleri

Takiyüddin Sadrazamı’nın hazinesindeki saatlerden üç farklı tipini incelemiştir. Bu üçü ağırlık tahrikli, yay tahrikli ve manivelalı eşapmanla tahrikliydi. Bu üç tür saat hakkında yazdı, ancak cep saatleri ve astronomik olanlar hakkında da yorumlar yaptı. Takiyüddin, Baş Gök bilimci olarak mekanik bir astronomik saat yarattı. Bu saat, Konstantinopolis rasathanesinde daha kesin ölçümlere izin vermek için yapıldı. Yukarıda belirtildiği gibi, bu saatin yaratılmasının on altıncı yüzyılın en önemli astronomik keşiflerinden biri olduğu düşünülüyordu. Taqī al-Dīn, her dakikası beş saniyeden oluşan, saatleri, dakikaları ve saniyeleri gösteren üç kadranlı mekanik bir saat yaptı. Bu saatten sonra, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki saat yapımının büyük bir kısmının Avrupalılar tarafından devralındığı göz önüne alındığında, Takiyüddin’in mekanik saatlerle ilgili çalışmalarının devam edip etmediği bilinmemektedir.

Buhar

Takiyüddin’in icatlarından biri olan Buhar Türbini

1551 yılında Takiyüddin Buhar tarihinde önemli olan kendi kendine dönen bir şiş tanımladı. Al- Turuq al-samiyya fi al-alat al-ruhaniyya’da (Manevi Makinelerin Yüce Yöntemleri) al-Dīn bu makineyi ve bunun için bazı pratik uygulamaları anlatır. Şiş, daha sonra aksın ucundaki çarkı döndüren kanatlara buhar yönlendirilerek döndürülür.  Al-Dīn ayrıca dört su yükseltme makinesi tanımladı. İlk ikisi hayvan tahrikli su pompalarıdır. Üçüncü ve dördüncü, her ikisi de bir çarkla sürülür. Üçüncüsü slot-rod pompa, dördüncüsü ise altı silindirli pompadır. Nihai makinenin dikey pistonları, çark tarafından çalıştırılan kamlar ve trip-çekiçlerle çalıştırılır. Bu makinelerin açıklamaları, daha modern motorların çoğundan önce gelir. Örneğin, al-Dīn’in tarif ettiği vidalı pompa, paçavra ve zincir pompanın tanımı 1556’da yayınlanan Agricola’dan önceye dayanıyor. İlk olarak Cezeri tarafından tanımlanan iki pompalı motor, aynı zamanda buhar motorunun da temelini oluşturuyordu.

Astronomi

  • Sidrat muntahā al – afkār fī malakūt al – falak al – dewwar (al – Zīj al – Shāhinshāhī): Takiyüddin’in astronomi alanındaki en önemli eserlerinden biri olduğu söylenir. Bu kitabı hem Mısır’da hem de İstanbul’da gözlemlerine dayanarak tamamladı. Bu çalışmanın amacı, Semerkand’da tasarlanan ve Konstantinopolis Rasathanesi’nde ilerletilen bir proje olan Zīj – i Ulugh Beg’i iyileştirmek, düzeltmek ve nihayetinde tamamlamaktı. Yazısının ilk 40 sayfası, sinüs, kosinüs, teğet ve kotanjant gibi trigonometrik fonksiyonlara vurgu yaparak trigonometrik hesaplamalara odaklanıyor .
  • Jarīdat al – durar wa harīdat al – fikar, Takiyüddin’in astronomi alanındaki en önemli ikinci eseri olduğu söylenen bir zîctir. Bu zīj, astronomik tablolarda ondalık kesirlerin ve trigonometrik fonksiyonların ilk kaydedilen kullanımını içerir. Eğrilerin ve açıların derece kısımlarını da ondalık kesirlerde hassas hesaplarla verir.
  • Dustūr al – tarjīḥ li – qawā ҁ id al – tasṭīḥ, Taqī al-Dīn’in diğer geometrik konuların yanı sıra kürenin düzleme izdüşümüne odaklanan önemli bir eseridir.
  • Taqī al-Din, mermer bir yüzey üzerine çizilmiş güneş saatlerini ve özelliklerini tartışan Rayḥānat al – rūḥ fī rasm al – sā ҁ āt ҁ alâ mustawī al – suṭūḥ kitabının da yazarı olarak kabul edilmektedir.

Saatler ve mekanik

  • al – Kawakib al – durriyya fī waḍ ҁ al – bankāmāt al – dewriyya Takiyüddin tarafından 1559 yılında yazılmış ve mekanik-otomatik saatleri konu almıştır. Bu eser, İslam ve Osmanlı dünyasında mekanik-otomatik saatler üzerine yazılmış ilk eser olarak kabul edilir. Bu kitapta, Alī Paşa’yı, özel kütüphanesini ve Avrupa mekanik saatleri koleksiyonunu kullanmasına ve incelemesine izin verdiği için katkıda bulunan biri olarak kabul ediyor.
  • al – Ṭuruq al – saniyya fī al – ālāt al – rūḥāniyya, daha önce Banū Mūsā ve Ismail al- Cezari tarafından gözlemlenen ve incelenen bir konu olan saatlerin geometrik-mekanik yapısını vurgulayan Takiyüddin’in ikinci mekanik kitabıdır. (Ebu’l- ҁ İzz el Cezeri).

Fizik ve Optik

  • Nawr Hadīqat al – abṣar wa – nūr ḥaqīqat al – Anẓar, Takiyüddin’in fizik ve optiği tartışan bir eseriydi. Bu kitap ışığın yapısını, ışık ve renk arasındaki ilişkiyi, ayrıca difüzyon ve küresel kırılmayı

İstanbul Rasathanesi

Kuruluşu

Osmanlı Devleti’nde 16. yüzyılda namaz vakitlerinin belirlenmesi, kıble yönünün tayin edilmesi ve takvimin hazırlanması için gökbilim kullanılmaktaydı ancak kurulan küçük çaplı rasathanaler gündelik hayata yönelik oldukları için uzun ömürlü olmamıştı. 1571’de Müneccimbaşı Mustafa Çelebi ölünce yerine Müneccimbaşılığa atanan Takiyüddin’i himayesi altına alana Vezir Sokullu Mehmet Paşa ve Hoca Sadettin Efendi, onun gözlemevi kurma isteği ile ilgilendiler ve onu desteklediler.

Uluğ Bey Zîci’nin gününü doldurduğunu, günün ihtiyaçlarına uygun olmadığını ve yeni gözlemler ışığı altında yeni tablolar oluşturulmasının gerekliliğini açıklayan bir layiha hazırlayıp padişah III. Murat’tın huzuruna çıkan Takiyüddin, Padişahın adıyla anılacak bir zîc hazırlamakla görevlendirilerek rasathanenin kurulması için izin, yer ve ödenek aldı; rasathanenin müdürlüğüne atanarak inşasına nezaret etme görevi de kendisine verildi.

Kaynaklara göre gözlemevinin kurulması için hükûmetin tahsis ettiği masraf on bin altındır; Bu tutar o dönemde büyük bir miktardır ancak Merâga ve Semerkand gözlemevlerinin masrafları göz önüne alındığında oldukça düşüktür.

KonumuDüzenle

Gözlemevinin yerleşim yeri için İstanbul’da Avrupa yakasında bulunan yüksek bir yer olan Tophane sırtlarındaki bir bölge seçilmiştir. Bu yer kimilerine göre “Galatasaray Mektebi’nin bulunduğu mevki civarında”; kimi kaynaklara göre Galata Kulesi’nde ve Galata Sarayı’da; kimilerine göre ise Galata Dağı’nın tepesindedir.

Hüseyin Ayvansarayî’nin 18. yüzyıl sonlarında yayımlanan Hadikatü’l Cevami adlı eserinde, bir rivayete göre Galata Kulesi’nin Takiyüddin tarafından bir gözlemevi olarak yaptırıldığından; ancak bu gözlemevinin Padişah III. Murad tarafından Ocak 1580’de yarısına kadar yıktırılsa da kulenin yıkılmadığından bahsedilir. Aynı eserin başka bir yerinde ise Tophane’de yer alan kulenin, Hoca Sâdeddin Efendi’nin “astronomiyle uğraşan devletlerin kısa sürede yıkılması” yönündeki ifadelerinden ötürü yıktırıldığı ifade edilir. Tayyarzâde Ahmed Atâ’nın Tarih-i Atâ adlı eserinde, kulenin 1582 civarında Takiyüddin tarafından gözlemevi olarak kullanma amacıyla tamir ettirildiği belirtilir. Takiyüddin de Cedvel-i Esma-i Buldan adlı eserinde, Galata’daki bir kulede gözlemler yaptığından bahseder. Mehmed Süreyya, bu gözlemevinin Galata Kulesi’nde kurulduğunu belirtse de Johannes Heinrich Mordtmann, Mehmed Süreyya’nın Tarih-i Atâ‘da geçen “Tophane üstünde kulle-i cebelde” (“Tophane üstündeki tepenin zirvesinde”) ifadesindeki “büyük bağ evi” anlamına gelen “kulle” sözcüğünün “kule” olarak yorumlanmasıyla birlikte “hatalı olarak” gözlemevinin Galata Kulesi’nde olduğu çıkarımında bulunduğunu ifade eder. Kulenin, Takiyüddin’in gözlemevi olduğu yönündeki iddialar günümüzde geçerliliğini korumamaktadır; ancak Takiyüddin, gözlemevinin inşası öncesinde Galata Kulesi’nde birtakım çalışmalar gerçekleştirmiştir.

Yıkılışı

İddiaya göre rasathanenin tamamlanmasının üzerinden birkaç ay geçtikten sonra beliren bir kuyruklu yıldız nedeniyle Sultan III. Murad, Takiyüddin’den kehanette bulunmasını talep etmiş, o da bu yıldızın bir mutluluk ve saadet devrinin habercisi olduğu tahmininde bulunmuştu. Ancak bunun tam aksine o devirde ortaya çıkan bir salgın hastalığın getirdiği felaket nedeniyle rasathanenin muhaliflerinin sayısında bir hayli artış olmuştu. Takiyüddin, gözlemlerine bir iki yıl daha devam edebilmişti. Bazı kaynaklar ise bilime muhalif bir tarikatın yıkım kararının alınmasında etkili olduğunu belirtmektedir.

İstanbul’dan izlenen 1577 Büyük Kuyruklu Yıldızı ve İstanbul planı

İlber Ortaylı’ya göre İstanbul’daki bir depremden sonra halk ayaklanmış ve depremin rasathane yüzünden olduğunu söylemişlerdir. Sarayın önünde büyük gösteriler olmuş, bunun üzerine III. Murat, denizden top atışı ile rasathaneyi yıktırmak zorunda kalmıştır.

Kimi araştırmacılar rasathanenin yıkılmasının gerçek sebebinin bir siyasal çekişme olduğu iddia edilmiştir. Rasathanenin kurulmasına önayak olan Hoca Sadettin Efendi’nin Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi ile farklı siyasi gruplarda yer alması ve bu gruplar arasındaki çekişmenin yıkıma sebep olduğu sanılmaktadır.

Rasathanede Kullanılan Araçlar

Takiyüddin, resimde gösterildiği gibi Tycho Brahe’nin daha sonra kullandığına benzer bir çerçeveli sekstant icat etti.

Takiyüddin, astronomik aletler üzerine, Takiyüddin’in Konstantinopolis gözlemevinde kullanılan astronomik aletleri anlatan İmparatorun Kataloğu Gözlem Aletleri adlı önemli bir risale yazdı. Bunlar arasında silahlı küre, paralaktik cetvel ve usturlap gibi eski aletler; evrensel usturlap, azimut ve duvar kadranları ve sekstantlar gibi Orta Çağ Müslüman enstrümanları; ve kendi icat ettiği çeşitli enstrümanlar arasında muşabbaha bi’l manattiq, çerçeveli bir sekstant kordonların belirlenmesi içinTycho Brahe’nin daha sonra kullandığına benzer ekinokslar ve azimutları ve yükseklikleri ölçmek için ahşap bir kadran. Bununla birlikte, en önemli astronomik aleti, Düşüncelerin Uç Noktasındaki Nabk Ağacı’nda “ saatleri, dakikaları ve saniyeleri gösteren üç kadranlı mekanik bir saat ” olarak tanımladığı “gözlemsel saat” dir. Her dakikayı beş saniyeye böldük.” Bu, yıldızların doğru yükselişini ölçmek için kullanıldı.. Yüzyılın başında saatler astronomik amaçlar için kullanılacak kadar doğru olmadığından, bu, 16. yüzyıl pratik astronomisindeki en önemli yeniliklerden biri olarak kabul edilir.

Türünün en eski örneklerinden biri olan “dikkat çekici modern görünümlü” bir Dünya küresi, Takiyüddin’in Konstantinopolis gözlemevinde Takiyüddin tarafından inşa edildi.

Kitapları ve Eserleri

Astronomi

  • Sidrat muntahā al – afkār fī malakūt al – falak al – dewwar (al – Zīj al – Shāhinshāhī): Takiyüddin’in astronomi alanındaki en önemli eserlerinden biri olduğu söylenir. Bu kitabı hem Mısır’da hem de İstanbul’da gözlemlerine dayanarak tamamladı. Bu çalışmanın amacı, Semerkand’da tasarlanan ve Konstantinopolis Rasathanesi’nde ilerletilen bir proje olan Zīj – i Ulugh Beg’i iyileştirmek, düzeltmek ve nihayetinde tamamlamaktı. Yazısının ilk 40 sayfası, sinüs, kosinüs, teğet ve kotanjant gibi trigonometrik fonksiyonlara vurgu yaparak trigonometrik hesaplamalara odaklanıyor.
  • Jarīdat al – durar wa harīdat al – fikar, Takiyüddin’in astronomi alanındaki en önemli ikinci eseri olduğu söylenen bir zîctir. Bu zīj, astronomik tablolarda ondalık kesirlerin ve trigonometrik fonksiyonların ilk kaydedilen kullanımını içerir. Eğrilerin ve açıların derece kısımlarını da ondalık kesirlerde hassas hesaplarla verir.
  • Dustūr al – tarjīḥ li – qawā ҁ id al – tasṭīḥ, Taqī al-Dīn’in diğer geometrik konuların yanı sıra kürenin düzleme izdüşümüne odaklanan önemli bir eseridir.
  • Taqī al-Din, mermer bir yüzey üzerine çizilmiş güneş saatlerini ve özelliklerini tartışan Rayḥānat al – rūḥ fī rasm al – sā ҁ āt ҁ alâ mustawī al – suṭūḥ kitabının da yazarı olarak kabul edilmektedir.

Saatler ve mekanik

  • al – Kawakib al – durriyya fī waḍ ҁ al – bankāmāt al – dewriyya Takiyüddin tarafından 1559 yılında yazılmış ve mekanik-otomatik saatleri konu almıştır. Bu eser, İslam ve Osmanlı dünyasında mekanik-otomatik saatler üzerine yazılmış ilk eser olarak kabul edilir. Bu kitapta, Alī Paşa’yı, özel kütüphanesini ve Avrupa mekanik saatleri koleksiyonunu kullanmasına ve incelemesine izin verdiği için katkıda bulunan biri olarak kabul ediyor.
  • al – Ṭuruq al – saniyya fī al – ālāt al – rūḥāniyya, daha önce Banū Mūsā ve Ismail al- Cezari tarafından gözlemlenen ve incelenen bir konu olan saatlerin geometrik-mekanik yapısını vurgulayan Takiyüddin’in ikinci mekanik kitabıdır. (Ebu’l- ҁ İzz el Cezeri).

Fizik ve Optik

  • Nawr Hadīqat al – abṣar wa – nūr ḥaqīqat al – Anẓar, Takiyüddin’in fizik ve optiği tartışan bir eseriydi. Bu kitap ışığın yapısını, ışık ve renk arasındaki ilişkiyi, ayrıca difüzyon ve küresel kırılmayı tartıştı.
  • 1799 – Johann Hedwig, Alman botanikçi (d. 1730)
  • 1851 – Carl Gustav Jacob Jacobi, Alman matematikçi (d. 1804)
  • 1899 – Sophus Lie, Norveçli matematikçi (d. 1842)
  • 1902 – Albert Bierstadt, Amerikalı ressam (d. 1830)
  • 1920 – Köprülü Hamdi Bey, Türk asker, Kuvâ-yi Milliye komutanlarından ve kaymakam (d. 1888)
  • 1925 – Abdurrahman Şeref Bey, Osmanlı Devleti’nin son vakanüvisi ve tarihçi (d. 1853)
  • 1937 – Grigol Orconikidze, SSCB Politbüro üyesi ve “Koba” lakaplı komünist lider (d. 1886)
  • 1956 – Gustave Charpentier, Fransız besteci (d. 1860)
  • 1960 – Bedri Ruhselman, Türk hekim, keman virtüözü ve deneysel Neo-spiritüalizm’in kurucusu (d. 1898)
  • 1963 – Fernando Tambroni, İtalyan politikacı (d. 1882)
  • 1966 – Robert Rossen, Amerikalı yönetmen, senarist ve yapımcı (d. 1908)
  • 1967 – J. Robert Oppenheimer, Amerikalı fizikçi (d. 1904)
  • 1981 – Şerif Yüzbaşıoğlu, Türk besteci ve orkestra şefi (d. 1932)
  • 1986 – Tezer Özlü, Türk yazar (d. 1943)
  • 2001 – Dale Earnhardt, Amerikalı otomobil yarışçısı ve takım sahibi (d. 1951)
  • 2005 – Mustafa Güzelgöz, Türk kütüphaneci (eşekli kütüphaneci) (d. 1921)
  • 2007 – Barbara Gittings, Amerikalı gey eşitlik eylemcisi (d. 1932)
  • 2008 – Alain Robbe-Grillet, Fransız yazar, yönetmen ve senarist (d. 1922)
  • 2009 – Miika Tenkula, Fin müzisyen gitarist (d. 1974)
  • 2013 – Matt Mattox, Amerikalı dansçı, koreograf, balet ve oyuncu (d. 1921)
  • 2015 – Asuman Baytop Türk botanikçi ve eczacı (d. 1920)
  • 2015 – Jerome Kersey, Amerikalı profesyonel basketbolcu (d. 1962)
  • 2016 – Pandelis Pandelidis, Yunan şarkıcı-şarkı yazarı (d. 1983)
  • 2016 – Angela Raiola, Amerikalı televizyon kişiliği ve aktris (d. 1960)
  • 2017 – Ömer Abdurrahman, Mısırlı İslami önder (d. 1938)
  • 2017 – Ivan Koloff, Kanadalı profesyonel güreşçi (d. 1942)
  • 2017 – Michael Ogio, Papua Yeni Gine’nin dokuzuncu Genel Valisi (d. 1942)
  • 2017 – Nadejda Olizarenko, Sovyet eski atlet (d. 1953)
  • 2017 – Richard Schickel, Amerikalı yazar, gazeteci ve belgesel film yapımcısı (d. 1933)
  • 2017 – Pasquale Squitieri, İtalyan film yönetmeni ve senarist (d. 1938)
  • 2017 – Clyde Stubblefield, Amerikalı davulcu (d. 1943)
  • 2017 – Daniel Vickerman, Avustralyalı profesyonel rugby oyuncusu (d. 1979)
  • 2018 – Günter Blobel, Alman-Amerikalı biyolog (d. 1936)
  • 2018 – Didier Lockwood, Fransız caz kemancısı (d. 1956)
  • 2018 – Georgi Markov, Bulgar futbolcu (d. 1972)
  • 2018 – Idrissa Ouédraogo, Burkina Fasolu film yönetmeni, yapımcısı ve senarist (d. 1954)
  • 2019 – O’Neal Compton, Amerikalı oyuncu, yönetmen, iş insanı ve seslendirme sanatçısı (d. 1951)
  • 2019 – Toni Myers, Kanadalı belgesel film yapımcısı, yönetmeni, kurgucu ve senarist (d. 1943)
  • 2020 – Kishori Ballal, Hint aktris (d. 1938)
  • 2020 – Seda Vermişeva, Ermeni-Rus şair, yazar, ekonomist ve insan hakları aktivisti (d. 1932)
  • 2021 – Emir Aslan Afşar, İranlı siyasetçi ve diplomat (d. 1919)
  • 2021 – Sergo Karapetyan, Ermeni siyasetçi (d. 1948)
  • 2021 – Andrey Myagkov, Sovyet-Rus aktör ve tiyatro yönetmeni (d. 1938)
  • 2022 – Boris Nevzorov, Sovyet-Rus aktör ve film yönetmeni (d. 1950)
  • 2022 – Lindsey Pearlman, Amerikalı oyuncu (d. 1978)
  • 2022 – Gennadi Yukhtin, Sovyet-Rus aktör (d. 1932)
  • 2023 – Clemens Arvay, Avusturyalı biyolog ve yazar (d. 1980)
  • 2023 – Christian Atsu, Ganalı futbolcu (d. 1992)
  • 2023 – Jim Broyhill, Amerikalı iş adamı ve siyasetçi (d. 1927)
  • 2023 – Huang Da, Çinli ekonomist ve akademisyen (d. 1925)
  • 2023 – Petar Jekov, Bulgar millî futbolcu ve teknik direktör (d. 1944)
  • 2023 – David G. O’Connell, İrlandalı başpiskopos (d. 1953)
  • 2023 – Ahmet Suat Özyazıcı, Türk eski futbolcu ve teknik direktör (d. 1936)

 

wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

5 Mayısta ölenler

Ölümler 311 – Galerius (Gaius Galerius Valerius Maximianus), Roma İmparatoru (d. 250) 1306 – Konstantinos Paleologos, Paleologos Hanedanı’ndan Bizanslı prens (d. 1261) 1705 – I. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir