Herhangi bir metni seçin ve dinlemek için simgeye tıklayın!

16 Mart olayları

16 Mart, Tarihte Bugün Miladi takvime göre yılın 75. gündür.
Şubat – Mart – Nisan
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

Olaylar

My Lai Katliamı
  • MÖ 597 – Babil Sürgünü: Yehuda Krallığı’nın Babilliler tarafından fethedilmesi sonucu Yahudiler Babil’e sürüldü.

Babil Sürgünü

Esaret döneminin başlangıcı: Kenan’dan Babil’e sürülen Yahudiler (1896, James Tissot)

Yahudi tarihinde Babil Sürgünü (İbranice: גלות בבלromanize: Gelot Bavel) veya Babil Esareti, MÖ altıncı yüzyılda Antik Yehuda Krallığı’nın Yeni Babil İmparatorluğu tarafından Kudüs’ün düşmesinin ardından Yahudilerin esir düşüp topluca Babil’e sürüldüğü bir esaret dönemidir. Sürgün dönemi, MÖ 538’de Babil’in Persler tarafından alınması ile resmen sona ermiştir. Pers Kralı Büyük Kiros, Yahudilerin yeniden Kenan’a geri dönmelerine izin vermekle beraber, Yahudilerin yıkık mabedini bizzat inşa ettirmiştir. Bu yardımından ötürü Büyük Kiros, günümüzde hâlen Yahudiler tarafından övgü ve minnetle bahsedilir.

Tarihçiler, Filistin’deki ayaklanmalar nedeniyle birkaç defa sürgün yaşandığı, tüm Yahudilerin yurtlarını terk etmek zorunda bırakılmadığı, bir kısım Yahudi’nin sürgün bittikten sonra Babil’de kalmayı tercih ettikleri ve böylece ilk Yahudi diasporasını oluşturdukları konusunda hemfikirdir.

Esaretin süresi

Kitab-ı Mukaddes’in Yeremya bölümünde Babil Sürgünü’nün 70 yıl sürdüğü yazar.

Birçok akademisyen ilk tehcirin MÖ 597’de gerçekleştiğini, bu tarihte Kral Yekhanya’nın (İbranice: יְכָנְיָה‎, jəxɔnjɔh) tahttan indirildiğini, ailesi, saray erkânı ve binlerce işçisiyle birlikte sürgün edildiğini söyler. Bu durumda sürgünün süresi yaklaşık 60 yıldır. Bazı akademisyenler ise ilk tehcirin MÖ 586’da, Kudüs’ün Nebukadnezar tarafından yakılıp yıkılmasından sonra gerçekleştiğini ve sürgünün 48 yıl sürdüğünü söylerler. Kitab-ı Mukaddes’teki 70 rakamını doğru kabul edenler ise MÖ 608 – 538 ya da MÖ 586 – 516 tarihlerini telaffuz ederler. MÖ 516 yılı Kudüs Tapınağı’nın yeniden inşa edildiği tarihtir.

Yehuda Krallığı
מַמְלֶכֶת יְהוּדָה‎ Mamléḵeṯ Yehudāh
{{{arma_açıklaması}}}
MÖ 700–587
MÖ 9. yüzyılda krallığın haritası, (Kuzey Krallığı mavi, Yahuda Krallığı ise sarı renk)
MÖ 9. yüzyılda krallığın haritası, (Kuzey Krallığı mavi, Yahuda Krallığı ise sarı renk)
Başkent

ve en büyük şehir
Kudüs
Resmî dil(ler) İbranice
Tanınan bölgesel dil(ler) Aramice ve Akadca
Etnik gruplar

İbraniler, Aramiler ve Fenikeliler
Resmî din

Yahudilik
Demonim Yehudalılar
Hükûmet Monarşi
Tarihçe
• Birleşme
MÖ 930
• Kudüs Kuşatması
MÖ 587/586

Yehuda Krallığı (İbranice: מַמְלֶכֶת יְהוּדָה‎, romanize: Mamléḵeṯ Yehudāh, lit. “Yehuda’nın Krallığı”; Akadca: 𒅀𒌑𒁕𒀀𒀀Ya’uda; Aramice: 𐤁‬𐤉‬𐤕‬𐤃𐤅‬𐤃Bēyt Dāwīd), Yakup’un 12 oğlundan biri olan Yehuda’nın, Güney Levant’ta kurduğu Yehuda kabilesinin gelişip monarşi sistemine dönüşmesi ile oluşmuş bir Demir Çağı krallığı. Birinci dönemde, Tevrat’a göre İsrail Krallığı’nın kralı Şaul’un ölümüyle Yehuda topraklarında bir krallık oluştu ve bu krallığın başında Yehuda kabilesinin lideri Davud geçti. Yedi yıl Yehuda’nın krallığını yaptıktan sonra İsrail Krallığını tekrar bir araya getirdi ve başkenti Kudüs yaptı. İkinci dönem ise Yehuda Krallığı dendiğinde akla ilk gelen dönemdir. MÖ 930’da Birleşik İsrail Krallığı ikiye bölündü. Davud’un torunu Rehoboam’ı kendilerine kral olarak seçmek istemeyen kuzeydeki on kabile kendi (ikinci) İsrail Krallığını oluşturdu ve güneydeki iki kabilenin krallığını yapan Rehoboam Yehuda Krallığı’nın lideri oldu. Bazen bölünmeden sonraki İsrail Krallığı’na Kuzey Krallığı Yehuda Krallığı’na da Güney Krallığı denir. Yehuda’nın varlığı MÖ 587 yılında II. Nebukadnezar önderliğindeki Babil İmparatorluğu’nun Kudüs Kuşatması ile son bulmuştur. Babillilerin bölgeyi fethiyle birinci Tapınak yıkıldı ve Yahudiler bölgeden sürüldü.

Davud’un hanedanlığı Şaul’un ölümünden sonra Yehuda kabilesinin kendisini lider olarak seçmesiyle başladı. Bu hanedanlık Davud İsrail Krallığı’nı birleştirince de devam etti. Krallık bölündükten sonra Yehuda ve Bünyamin kabileleri hanedanlığa MÖ 586’da yıkılıncaya kadar bağlıydı. Sürgüne gönderildikten sonra dahi Davud’un soyundan gelenler “sürgündekilerin kralı” olmaya devam etti.

Bölge

MÖ 830’ler

  Yehuda Krallığı
  İsrail Krallığı
  Filisti Şehir Devletleri
  Edom Krallığı
  Şam Krallığı
  Aramean kabileleri
  Asur İmparatorluğu
  Moab Krallığı
  Arubu kabileleri
  Nabatu kabileleri

Yehuda Krallığı, Yehuda, Bünyamin ve Şimon kabilelerin topraklarını içine kapsayan 8.900 km² lik alanı kapsar. Bünyamin kabilesinin topraklarında kalan Kudüs bu krallığın başkentiydi.

Tarihi

İsrail Krallığı denen Birleşik Monarşi, bugünün İsrail ve Filistin toprakları üzerinde 12 İsrail kabilesinin bir araya gelerek oluşturduğu MÖ 1050 – MO 930 yılları arasında var olan bir devletti.

Kuzeydeki on kabile MÖ 931’de Süleyman’ın ölmesiyle ardından gelen Rehoboam’ı kendilerine kral seçmeyip Davud’un soyundan olmayan Jeroboam’ı seçtiler. Bu duruma isyan eden Yehuda kabilesi ayaklandı ve kendi krallıklarını oluşturdular. Kısa bir süre sonra Yehudalar’a Bünyamin kabilesi de katılınca Yehuda Krallığı’nın başkenti, Bünyamin kabilesinin toprakları içinde bulunan, Kudüs oldu.

Bölünmeden sonraki ilk 60 yıl boyunca Güney Krallığı Kuzey Krallığı’nı eline geçirmek için uğraştı. Bunu takip eden 80 yıl boyunca ise ilişkiler düzeldi ve (özellikle Şam’a karşı) müttefik oldular.

Asur İmparatorluğu’nun fethiyle kuzeydeki İsrail Krallığı MÖ 720 yılında yıkıldı ve Tanah’ta anlatıldığı üzere burada yaşayan on kabile kayboldu. Asur’un fethiyle bölgeden kaçan bazı İsrailoğulları güneye Kudüs’e yerleşti ve böylece Kudüs’un nüfusu %500 artmış oldu. Bu durum karşısında Yehuda kralı Hezekiya yeni savunma duvarı ördürtüp bu insanlar için yeni su kaynakları tahsis etti.

İsrail Krallığı’nın yıkılmasından sonra Yehuda Krallığı Babil işgaline kadar 1,5 yüzyıl daha ayakta kaldı.

MÖ 587’de Babilli II. Nebukadnezar’ın birinci Kudüs Tapınağı’nı yıkıp Yahudiler’i sürgüne gönderdi böylece Yehuda Krallığı da son bulmuş oldu. Tapınağın yıkılması İbrani takviminde Av ayının 9’una denk geldiğinden bugünde Yahudilerce Tişa Beav orucu tutulur.

Kuzey Krallığıyla İlişkiler

İlk 60 yıl, Yehuda kralları, kuzey krallığı da yönetimleri altına almak için çabaladı. Daima bir savaş vardı. Rehoboam’ın yedi yıllık yönetimi boyunca Kuzey Krallığı ve Yehuda savaş durumundaydı. Rehoboam, savunma, karargahlar ve duvarlarla çevrili şehirler kurdu. Rehoboam’ın yönetimindeki beşinci yılda Mısır Firavunu Şişak büyük bir orduyla birçok şehri ele geçirdi. Kudüs’ü kuşattıklarında Rehoboam tapınaktaki bütün hazineleri onlara verdi ve Yehuda Mısır’ın yönetimi altına girdi. Rehoboam’ın yerine geçen Aviya babasının bıraktığı yerden devam ederek, kuzey krallığı ele geçirmek için çabaladı. Kuzey Krallık’taki Jeroboam’a büyük bir saldırıda bulundu ve kuzey krallığın uğradığı büyük can kayıplarıyla zafere ulaştı. Aviya ve askerleri 500.000 İsrailliyi katletti. Bu zaferden sonra Jeroboam Yehuda’nın kalan bütün ömründe bir tehdit olarak kaldı.

Abijah’ın yerine geçen oğlu Asa, hükümranlığının ilk 35 yılında barışı korudu. Bu süre içerisinde dedesi Rehoboam’ın kurduğu kaleleri güçlendirdi. Etiyopyalı Zera ve 1.000.000 adamı Yehuda’yı istila etmeye çalıştılar ama Asa’nın 580.000 adamı onları geri püskürttü. Bu saldırı sonunda oluşan barış Yehuda’yı Mısır saldırılarından yüzyıllarca korudu.

36. yılında Asa, İsrailli Baaşa ile karşı karşıya geldi. Baaşa, Kudus’ü 15 km’den az uzaklıkta bulunan Ramah’ta bir kale kurdu. Bunun sonucu başkent Kudüs’ün askeri olarak tehdit altında olmasıydı. Asa diplomatik bir adım atarak Şam Kralı 1. Ben-Hadad’a tapınaktan aldığı altın ve gümüşleri gönderdi ve karşılığında Baaşa ile arasında imzaladığı barış anlaşmasını iptal etmesini istedi. Ben-Hadad Kuzey Krallık’ın birçok şehrine saldırdı ve Baaşa Ramah’tan çekilmek zorunda kaldı. Asa tamamlanmamış kaleyi yıktı ve o malzemeleri sınırdaki Geba ve Mizpa kalelerini güçlendirmek için kullandı.

Asa’nın yerine geçen Yehoşafat Kuzey Krallık’a karşı olan politikayı değiştirdi ve saldırı yerine ittifak ve anlaşmalar kurmaya çalıştı. Birçok ticari ve askeri anlaşma yaptı. Yehoşafat’ın yerine geçen Yehoram da aynı şekilde ittifaklar kurdu.

İmparatorların Çarpışması

Babil’in yönetimi altında olan Yehuda 2. Nebukadnezar tarafından yönetiliyordu. M.Ö. 601 yılında Nebukadnezar başarısız bir şekilde Mısır’ı işgal etmeye çalıştı ve geri püskürtüldü. Bu başarısızlık Babil yönetimi altında bulunan doğu Akdeniz ülkelerinde çeşitli ayaklanmalara sebep oldu. Yehuda başında olan Yehoyakim Nebukadnezar’a haraç vermeyi kesti ve Mısırlıların yanında durdu. Nebukadnezar bu ayaklanmaları bastırdı. M.Ö. 599 yılında Kudüs’ü kuşattı. Bir yıl sonra Yehoyakim kuşatma esnasında öldü. Yehoyakim yerine çok küçük olan oğlu Yekoniya geçti. Şehir üç ay sonra M.Ö. 597’de düştü. Nebukadnezar, Kudüs ve Tapınağı talan etti, bütün ganimetleri Babil’e taşıdı. Yekoniya, adamları, yerel halk zanaatkarlar ve 10.000 e yakın Yehudalı Yahudi sürgüne gönderilip, Babil İmparatorluğu’nun dört bir yanına dağıtıldı. Nebukadnezar, Sıdkiya’yı yönetimin başına koydu.

Yıkım ve Dağılma

Yehuda kralının ve askerlerinin tasviri

Sıdkiya Nebukatnezar’a haraç vermeyi kesti ve ona karşı ayaklandı ve ayrıca Mısır Firavunu Hofra ile müttefik oldu. M.Ö. 589’da 2. Nebukatnezar Yehuda’ya döndü ve tekrar Kudüs’ü kuşattı. Bu dönemde birçok Yahudi oradan ayrılıp Moab, Amon, Edom ve diğer ülkelere kaçtı. Şehir kuşatmadan 18 ay sonra düştü ve Nebukatnezar hem Kudüs’ü hem Tapınağı talan etti. Bu talanın ardından hem Kudus’ü hem de Tapınağı yok etti. Sıdkiya’nın oğullarını öldürdükten sonra Nebukatnezar Sıdkiya’yı Babil’e götürdü ve özgür Yehuda Krallığı’na son verdi. Bunlara ek olarak, işgal sırasında ölenlerin yanı sıra zamanla 4600 Yahudi Yehuda’nın düşmesiyle birlikte sürüldü. M.Ö 586’ya doğru Yehuda Krallığı’nın birçok kısmı yok olmuştu ve Yehuda’dan arta kalan Krallık da ekonomik ve nüfus açısında zorluk içindeydi. Kudüs 6. yüzyılın büyük bir kısmında boştu ve Yehuda Krallığı’nın Kuzeyinde bulunan Mizpah Babil’in Yehud Medinata adlı yeni şehrinin merkezi oldu. Bu merkez Yehuda Krallığı’ndan kalan Yahudilerce yaşanılan yer oldu. Bu merkezin değişmesi Babiller’in genel politikasıydı; örneğin, Filistin şehri olan Aşkelon M.Ö. 604 yılında işgal edildiğinde Aşkelon’da bulunan siyasi politik ve ekonomik elit Aşkelon’dan sürüldü ve şehrin gücü başka bir şehre aktarıldı. Gedelia Yehud şehrinin vârisi olarak atandı ve Gedelia Kaldean muhafızları tarafından desteklendi. Bu şehrin yönetim merkezi Mizpah idi, Kudüs değildi. Gedelia’nın göreve getirilmesini duyan birçok Yahudi Yehud şehrinin çevresinde bulunan ülkelerden Yehuda’ya geri döndü. Daha sonra Gedelia öldürüldü ve tekrar Yehuda’ya dönen Yahudiler de Mısır’a irtica ettiler.

Yeniden İnşa

MÖ 539 yılında Persler Babil’i işgal ettiler ve daha önce kaçmış olan Yahudilerin Yehuda’ya dönmelerine izin verdiler. Ve ayrıca tapınağı da tekrar kurmalarına izin verdiler. Tapınağın kurulumu MÖ 515 yılında tamamlandı. Bundan itibaren Yehuda şehri Pers İmparatorluğu’nun barış ve huzur içinde olan bir kısmı olarak kaldı ta ki MÖ 333 yılında Büyük İskender tarafından imparatorluk düşürülene kadar.

Arkeolojik bulgular

Yahuda Krallığı’nın oluşumu akademisyenler arasında yoğun tartışmalara konu olmuş ve bu konuda Kutsal Kitap minimalistleri ile Kutsal Kitap maksimalistleri arasında bir anlaşmazlık ortaya çıkmıştır.

MÖ 10. yüzyılda Davut ve Süleyman’ın hikâyelerinin Yahuda’nın kökenleri hakkında çok az şey anlattığı genel olarak kabul edilmekle birlikte, günümüzde Yahuda’nın Birleşik İsrail Krallığı’ndan ayrılarak mı (Kutsal Kitap’ta anlatıldığı gibi) yoksa bağımsız olarak mı geliştiği konusunda bir fikir birliği yoktur. Bazı araştırmacılar krallığın başkenti Kudüs’ün M.Ö. 8. yüzyılın sonuna kadar önemli bir idari merkez olarak ortaya çıkmadığını öne sürmüştür. O zamandan önce, arkeolojik kanıtlar nüfusunun yaşayabilir bir krallığı sürdüremeyecek kadar az olduğunu göstermektedir. Tartışmaların çoğu, geleneksel olarak 10. yüzyıla tarihlenen arkeolojik keşiflerin Israel Finkelstein tarafından önerildiği gibi 9. yüzyıla tarihlenip tarihlenmemesi gerektiği etrafında dönmektedir.[18] Kudüs’te Eilat Mazar ve Yosef Garfinkel tarafından Khirbet Qeiyafa’da yapılan son arkeolojik keşifler Birleşik Monarşi’nin varlığını desteklediği şeklinde yorumlanmıştır, ancak tarihlendirmeler ve tanımlamalar evrensel olarak kabul görmemektedir.

Tel Dan Steli, “Davut Hanedanı” sözcük(ler)i vurgulanmış (MÖ 9. yüzyıl)

Tel Dan Steli, MÖ 9. yüzyılda Samiriye topraklarının güneyinde bir krallığı yöneten tarihi bir “Davut’un Evi” olduğunu göstermektedir, ve MÖ 8. yüzyıldan kalma birkaç Yahudi kralının tasdik belgeleri keşfedilmiştir, ancak devletin gerçekte ne kadar gelişmiş olduğunu göstermek için çok az şey söyler. MÖ 733 civarına tarihlenen Nimrud Tableti K.3751, “Yahuda” adının bilinen en eski kaydıdır (Asur çivi yazısında Ya’uda veya KUR.ia-ú-da-a-a olarak yazılmıştır), bir Yahuda elçisine yapılan daha erken bir atıf ise MÖ 780’lere tarihlenen Nimrud’daki bir şarap listesinde görülmektedir.

Kudüs

Basamaklı Taş Yapı’dan görülen Büyük Taş Yapı

Kudüs’ün M.Ö. 10. yüzyıldaki durumu tarihçiler arasında tartışılan bir konudur. Kudüs’ün en eski bölümü, M.Ö. 10. yüzyıl civarında önemli İsrail faaliyetlerine dair kanıtlar bulunan Davut Şehri’dir. Basamaklı Taş Yapı ve Büyük Taş Yapı gibi bazı nadir yapılar bu döneme tarihlenmektedir. Ancak bu dönemde Kudüs’ün nasıl bir yer olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Israel Finkelstein, yerleşim faaliyetlerinin azlığı nedeniyle Kudüs’ün ulusal bir başkent değil, Yehuda tepelerinde küçük bir köy olduğuna inanmaktadır. Ussishkin ise şehrin tamamen ıssız olduğunu savunmaktadır. Amihai Mazar, Davut Şehri’ndeki yapıların tarihlendirilmesi doğruysa, Kudüs’ün muhtemelen bölgesel bir merkez olarak hizmet veren güçlü bir kaleye sahip küçük bir kasaba olduğunu öne sürer. Öte yandan, William G. Dever’in görüşü, Kudüs’ün küçük, müstahkem bir şehir olduğu, muhtemelen kraliyet sarayı, rahipler ve memurların yaşadığı, ancak hareketli bir şehir merkezi olmadığı yönündedir. Bu tartışma Kudüs’ün M.Ö. 10. yüzyıldaki büyüklüğü ve önemi etrafında dönmekte, farklı akademisyenler arkeolojik kanıtlara farklı yorumlar getirmektedir.

Okuryazarlık

Yahuda Krallığı dönemine tarihlenen Negev’deki askeri kale kalıntılarında bulunan bir askeri emirler koleksiyonu, yazıtlara dayanarak okuma ve yazma becerisinin komutanlardan astsubaylara kadar komuta zinciri boyunca yaygın olduğunu göstermektedir. Metinlerin analizine katılan Profesör Eliezer Piasetsky’ye göre, “Okuryazarlık Yahuda’nın idari, askeri ve rahiplik sistemlerinin her seviyesinde mevcuttu. Okuma ve yazma sadece küçük bir elit kesimle sınırlı değildi.” Bu da o dönemde Yahuda’da önemli bir eğitim altyapısının varlığına işaret etmektedir.

LMLK mühürleri

LMLK mühürleriyle işaretlenmiş saklama kavanozu kulpları, Hecht Müzesi

LMLK mühürleri, çoğunlukla Kudüs ve çevresinde keşfedilen Kral Hizkiya döneminden (MÖ 700 civarı) kalma büyük depolama küplerinin kulplarına basılmış eski İbranice mühürlerdir. Birkaç tam küp, Lachish’te Sennacherib’in neden olduğu bir yıkım tabakasının altında gömülü olarak bulunmuştur. Orijinal mühürlerin hiçbiri bulunamamıştır, ancak en az 21 mühür tipiyle yapılmış yaklaşık 2.000 baskı yayınlanmıştır.

LMLK, İbranice lamedh mem lamedh kaph (seslendirilmiş, lamelekh; Fenikece lāmed mēm lāmed kāp – 𐤋𐤌𐤋𐤊) harflerinin kısaltmasıdır ve şu şekilde tercüme edilebilir:

“[Yahuda] kralına [ait]”

“[Kral’a ait]” (bir kişinin veya tanrının adı)

“[Yahuda] hükümetine ait”

“[Kral’a gönderilmek üzere]”

Günlük yaşam

2022 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Kudüs’teki şarap kavanozlarında bulunan vanilya izleri, yerel seçkinlerin M.Ö. 7-6. yüzyıllarda vanilya ile tatlandırılmış şaraptan hoşlandıklarını gösteriyor olabilir. Çok yakın zamana kadar vanilyanın Eski Dünya’da mevcut olduğu bilinmiyordu. Arkeologlar bu keşfin, o dönemde muhtemelen Asur ve daha sonra Mısır egemenliği altında Negev’den geçen uluslararası bir ticaret yoluyla ilgili olabileceğini öne sürmüşlerdir.

Şehirler

Yosef Garfinkel’e göre, MÖ 10. yüzyılda Yahuda Krallığı’nın müstahkem şehirleri arasında Hirbet Keyafa, Tel en-Nasbeh, Hirbet ed-Devara, Beyt Şemeş ve Lahiş bulunuyordu.

İncil’deki antik Beerşeba kasabasının bulunduğu yer olduğuna inanılan Tel Be’er Şeva, M.Ö. 9. ve 8. yüzyıllarda Negev’deki ana Yehuda merkeziydi.

Kaleler

Yehuda Dağları ve Şefelah bölgelerinde, Yehuda tarafından inşa edilmiş birkaç kale ve kule keşfedilmiştir. Bu tahkimatların tipik olarak dış duvarında odalar bulunan kasa duvarlarıyla çevrili merkezi bir avlusu vardı ve kare ya da dikdörtgen biçimindeydiler. Bu bölgedeki önemli kalelerden biri, Şefelah’ın ve Azekah, Socho, Goded, Lachish ve Maresha gibi yakınlardaki Yehuda kasabalarının manzarasını sunan Khirbet Abu et-Twein’dir. Kuzey Negev’de Tel Arad hem idari hem de askeri bir kale olarak çok önemli bir rol oynamıştır. Yahuda Dağları’ndan Arabah’a, oradan da Moab ve Edom’a giden yolu koruyordu. Tel Arad birçok yenileme ve genişletme sürecinden geçmiştir. Buna ek olarak, Negev’de Hurvat Uza, Tel Ira, Aroer, Tel Masos ve Tel Malhata gibi birkaç Judahite kalesi daha bulunmaktadır. Yehuda Çölü’nde, Jericho’dan Ölü Deniz’e giden yolu koruyan Vered Yeriho’da ana Yehuda tahkimatı keşfedilmiştir. Kudüs’ün çevresinde, özellikle Fransız Tepesi’nde ve Giloh’un güneyinde birkaç bağımsız yükseltilmiş nöbetçi kulesi de bulunmuştur. Bu kuleler izole gözetleme kuleleri olarak hizmet vermiştir. Bu Yehuda kaleleri, Yeremya Kitabı’nda ve Lakiş mektuplarında iyi bir şekilde belgelenen bir yöntem olan, Krallık boyunca ateş sinyalleri aracılığıyla iletişimi sağlamak için stratejik olarak konumlandırılmıştı. Bu iletişim ağı Yahuda topraklarının savunması ve koordinasyonu için çok önemliydi.

Yehudalı peygamberler

  • Amos, Yehuda’da doğmasına rağmen sadece İsraillilerce peygamber sayılırdı.
  • Habakkuk
  • Yeşaya, Kral Uzziah’ın kuzeni
  • Jeremiah
  • Joel
  • Micah
  • Obadiah
  • Zechariah
  • Zephaniah

Yehuda Kralları

Tarihçiler eski kronolojilerden William F. Albright veya Edwin R. Thiele yeni kronolojilerden ise Gershon Galil veya Kenneth Kitchen’ın kaynaklarını kullanırlar. Aşağıdaki listedeki bütün tarihler MÖ’dir.

Albright Thiele Galil Kitchen İsmi Krallık unvanı ve şekli Notlar
1000-962 1010-970 1010-970 Davud דוד בן-ישי מלך ישראל
David ben Yishai, Melekh Ysra’el
7 yıl Hebron’dan 33 yıl Kudüs’ten İsrail ve Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Doğal
962-922 970-931 971-931 Süleyman שלמה בן-דוד מלך ישראל
Şlomo ben David, Melekh Ysra’el
40 yıl Kudüs’ten İsrail ve Yehuda’nın krallığını yaptı.
Yarı ağabeyi Adonijah ile taht mücadelesinde bulundu.
Ölüm: Doğal
922-915 931-913 931-914 931-915 Rehav’am רחבעם בן-שלמה מלך יהודה
Rehav’am ben Şlomo, Melekh Yehudah
17 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Doğal.
915-913 913-911 914-911 915-912 Aviya אבים בן-רחבעם מלך יהודה
Aviya ben Rehav’am, Melekh Yehudah
3 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Doğal.
913-873 911-870 911-870 912-871 Asa אסא בן-אבים מלך יהודה
Asa ben Aviya, Melekh Yehudah
3 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Ayağındaki ağır bir hastalık sonucu.
873-849 870-848 870-845 871-849 Yehoşafat יהושפט בן-אסא מלך יהודה
Yehoşafat ben Asa, Melekh Yahudah
25 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Doğal.
849-842 848-841 851-843 849-842 Yehoram יהורם בן-יהושפט מלך יהודה
Yehoram ben Yehoşafat, Melekh Yahudah
8 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Ağır mide hastalığı sonucu.
842-842 841-841 843-842 842-841 Ahazya אחזיהו בן-יהורם מלך יהודה
’Ahazya ben Yehoram, Melekh Yehudah
1 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: İsrail’in tahtını gasp eden Jehu tarafından öldürüldü.
842-837 841-835 842-835 841-835 Atalya עתליה בת-עמרי מלכת יהודה
Atalya bat ‘Omri, Malkat Yehudah
6 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Yehoram’ın eşi ve Ahazya’ın annesiydi.
Ölüm: Joash’ı koruyan rahip Jehoiada’nın ordusu tarafından öldürüldü.
837-800 835-796 842-802 841-796 Yoaş יהואש בן-אחזיהו מלך יהודה
Yoaş ben Ahazya, Melekh Yehudah
40 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Kendisi için çalışan kişilerce öldürüldü.
800-783 796-767 805-776 796-776 Amatzya אמציה בן-יהואש מלך יהודה
Amatzya ben Yoaş, Melekh Yehudah
29 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Kendisi için çalışan kişilerin gönderdiği insanlar tarafından öldürüldü.
783-742 767-740 788-736 776-736 Uziyahu עזיה בן-אמציה מלך יהודה
Uziyahu ben Amatzya, Melekh Yehudah
52 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
George Syncellus’tan gelen bilgilere göre ilk olimpiyat Uzziah’ın hükümdarlığının 48. yılında gerçekleşti.
Ölüm: Cüzzam
742-735 740-732 758-742 750-735/30 Yotam יותם בן-עזיה מלך יהודה
Yotam ben Uziyahu, Melekh Yehudah
16 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Doğal.
735-715 732-716 742-726 735/31-715 Ahaz אחז בן-יותם מלך יהודה
’Ahaz ben Yotam, Melekh Yehudah
16 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Asur kralı III.Tiglat-Pileser’a hediyeler gönderdiğinden bahsedilir.[32]
Ölüm: Doğal.
715-687 716-687 726-697 715-687 Hezekiya חזקיה בן-אחז מלך יהודה
Hezekiya ben Ahaz, Melekh Yehudah
29 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Asurlu Sennacherib ile Babilli Merodach-Baladan aynı zamanda hükümdarlık yapmıştır.
Ölüm: Doğal.
687-642 687-643 697-642 687-642 Menaşe מנשה בן-חזקיה מלך יהודה
Menaşe ben Hezekiya, Melekh Yehudah
55 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Asur kayıtlarında Esarhaddon ile aynı dönemde hükümdarlık yaptığı kaydedilmiştir.
Ölüm: Doğal.
642-640 643-641 642-640 642-640 Amon אמון בן-מנשה מלך יהודה
’Amon ben Menaşe, Melekh Yehudah
2 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Sonradan Judah tarafından öldürtülen, kendisi için çalışan kişilerce öldürüldü.
640-609 641-609 640-609 640-609 Josiah יאשיהו בן-אמון מלך יהודה
Yo’shiyahu ben ’Amon, Melekh Yehudah
31 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Mısırlı Neko ile yapılan savaşta okçular tarafından yaralandı ve Kudüse vardığında hayatını kaybetti.
609 609 609 609 Jehoahaz יהואחז בן-יאשיהו מלך יהודה
Yeho’ahaz ben Yo’shiyahu, Melekh Yehudah
3 ay Yehuda’nın krallığını yaptı.
Ölüm: Mısırlı Neko tarafından tahtından oldu ve yerine kardeşi Eliakim geçti.
609-598 609-598 609-598 609-598 Yehoyakim יהויקים בן-יאשיהו מלך יהודה
Yehoyakim ben Yo’shiyahu, Melekh Yehudah
11 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Karkamış Savaşı, hükümdarlığının 4. yılında gerçekleşti.[33]
Ölüm: Doğal.
598 598 598-597 598-597 Yehoyakin יהויכין בן-יהויקים מלך יהודה
Yehoyakin ben Yehoyakim, Melekh Yehudah
3 ay ve 10 gün Yehuda’nın krallığını yaptı.
Kudüs Babilliler tarafından kuşatıldı ve Yehoyakin MÖ 16 Mart 597’de hükümdarlığından oldu.
Ölüm: Nebukadnezar onu Babil’e getirtti ve orada öldü.
597-587 597-586 597-586 597-586 Sıdkiya צדקיהו בן-יהויכין מלך יהודה
Sıdkiya ben Yo’shiyahu, Melekh Yehudah
11 yıl Yehuda’nın krallığını yaptı.
Nebukadnezar’a karşı ikinci ayaklanma gerçekleştirildi (MÖ 588 – MÖ 586). Uzun bir kuşatma sürecinden sonra Kudüs Nebukadnezar’ın eline geçti ve Tapınak yakılıp yıkıldı. Sıdkiya kör edilip sürgüne gönderildi. Yehuda bağımsızlığını yitirdi.
Ölüm: Sebebi bilinmiyor.
Yehuda ve İsrail Krallıklarının hükümdarlık ağacı.

Krallığın bitiminden bugüne

  • MÖ 586 – MÖ 539: Babil İmparatorluğu
  • MÖ 539 – MÖ 332: Pers İmparatorluğu
  • MÖ 332 – MÖ 305: Büyük İskender dönemi
  • MÖ 305 – MÖ 198: Ptolemaios hanedanı
  • MÖ 198 – MÖ 141: Selevkos İmparatorluğu
  • MÖ 141 – MÖ 37: Haşmonayim Krallığı (Önce bağımsız; MÖ 63’ten sonra Roma İmparatorluğu altında özerk yönetim)
  • MÖ 37 – M.S. 70: Herod Hanedanlığı (Roma İmparatorluğu altında özerk yönetim)
  • 70 – 395: Roma İmparatorluğu. Bölgenin ismi 135’te Roma imparatoru tarafından Yehuda topraklarından Filistin topraklarına değiştirildi. 395’te İmparatorluk ikiye bölündü.
  • 395 – 638: Doğu Roma İmparatorluğu veya Bizans İmparatorluğu
  • 638 – 1099: Hilâfet dönemi
  • 1099 – 1187: Haçlı devleti olan Kudüs Krallığı
  • 1187 – 1260: Eyyubiler
  • 1260 – 1516: Memlûk Sultanlığı
  • 1516 – 1917: Osmanlı İmparatorluğu
  • 1917 – 1948: İngiliz Mandası
  • 14 Mayıs 1948 – Bugün: İsrail
Babil
𒆳𒆍𒀭𒊏𒆠 (Akadca)
māt Akkadī
MÖ 1894-MÖ 539
Hammurabi'nin saltanatının başlangıcında ve sonunda Babil İmparatorluğu'nun kapsamı – bugün modern Irak'ta bulunan.
Hammurabi’nin saltanatının başlangıcında ve sonunda Babil İmparatorluğu’nun kapsamı – bugün modern Irak’ta bulunan.
Başkent Babil
Resmî dil(ler)
  • Akadca
  • Sümerce
  • Aramice
Resmî din

Babil mitolojisi
Tarihçe
• Kuruluşu
MÖ 1894
• Babil’in Düşüşü
MÖ 539

Öncüller

Ardıllar
Sümerler
Akad İmparatorluğu
Ahameniş İmparatorluğu
Günümüzdeki durumu Irak

Babil, Mezopotamya’da adını aldığı Babil kenti etrafında MÖ 1894 yılında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur. Babil’in merkezi bugünkü Irak’ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır. Babil halkının büyük bir kısmını, tarih boyunca çeşitli Sami kökenli halklar oluşturmuştur. Bölgede konuşulmuş en yaygın dil Akadca olmuş olmasına rağmen Sümerce dinî dil olarak kullanılmıştır. Aramice ise ilerleyen yıllarda bölgenin geçer dili konumuna gelmiştir.

Başlangıçta Akad İmparatorluğu’nda yer alan önemsiz ve güçsüz bir şehirken, şehrin Amori hükümdarı Hammurabi tarafından kısa süre içinde büyüyen ve gelişen şehir, kısa ömürlü de olsa bölgedeki en güçlü imparatorluklardan biri hâline gelmiştir. Bu dönemden sonra tüm Güney Mezopotamya’ya Babil denilmeye başlanmış, devletin kutsal şehri Nippur olmuştur. Hammurabi’nin oğlu altında güçten düşen devlet uzun süre boyunca Asur, Kassit ve Elam egemenliği altında kalmıştır. Şehir Asurlular tarafından yıkılıp yeniden inşa edilmiştir. MÖ 609-539 yılları arasında hüküm sürmüş Yeni Babil İmparatorluğu, bağımsızlığını Asurlulardan Keldani Nabopolassar önderliğinde kazanmıştır. Bu devletin de çökmesi ile Babil şehri Ahameniş, Seleukos, Part, Roma ve Sasani egemenliği altında kalmıştır.

Tarih

Babil öncesi Sümer-Akkad dönemi

Mezopotamya’da Babil öncesi Sümer-Akkad dönemi, Sümer uygarlığının ortaya çıktığı MÖ 5400’lere kadar uzanan zengin bir tarihle karakterize edilir. Daha sonra Akad, Asur ve Babil’i oluşturacak olan Akadca konuşan Sami halkı MÖ 35. ve 30. yüzyıllar arasında ortaya çıkmıştır.

MÖ 3. binyıl boyunca Sümerce ve Akadca konuşanlar arasında önemli bir kültürel alışveriş olmuş, bu da yaygın iki dilliliğe ve karşılıklı dilsel etkiye yol açmıştır. Akadca, MÖ üçüncü binyıldan ikinci binyıla geçişte Mezopotamya’da konuşulan dil olarak yavaş yavaş Sümercenin yerini almıştır.

MÖ 5400’den itibaren Akad İmparatorluğu’nun yükselişine kadar (MÖ 24. yüzyıl) Mezopotamya’da Ur, Kiş, Lagaş gibi Sümer şehir devletleri egemendi. Akadca isimler bazı devletlerin krallık listelerinde görünmeye başlasa da Sümer kültürü baskın durumdaydı. Bu dönemde en önemli dini merkez tanrı Enlil’in şehri olan Nippur’du.

Akad İmparatorluğu (MÖ 2334-2154) Akad Semitleri ve Sümerleri birleştirerek antik Yakın Doğu’da baskın bir güç haline gelmiştir. Ancak ekonomik zorluklar, iklim değişiklikleri ve iç çatışmaların ardından Zagros Dağları’ndan gelen Gutilerin saldırıları nedeniyle sonunda gerilemiştir.

Sümer, MÖ 22. yüzyılın sonlarında Üçüncü Ur Hanedanlığı (Neo-Sümer İmparatorluğu) ile yeniden bir diriliş yaşamış, Gutileri kovmuş ve kuzeyde Akadca konuşan Asur’un bazı bölgelerini kontrol altına almıştır.

MÖ 2002’de Elamlılar tarafından Üçüncü Ur Hanedanlığı yıkılınca, Amoriler güney Mezopotamya’ya göç etmeye başlamış ve burayı ele geçirerek küçük krallıklar kurmuştur. Asurlular ise kuzeyde bağımsızlıklarını korumuştur. Güneydeki devletler Amorileri durduramayınca bir süre kuzeydeki Akad akrabaları Asurlulardan yardım almak zorunda kalmıştır.

Bu dönemde Asur kralı Ilu-şuma güneydeki seferlerini anlatırken Akadların özgürlüğünü sağladığını belirtir. Ancak bazı tarihçiler bunun askeri bir başarıdan ziyade güney şehir devletleriyle ticari anlaşmalar yapılması şeklinde yorumluyor.

Ilu-şuma’nın politikaları halefleri tarafından da sürdürülmüştür. Fakat Sargon I tahta çıktıktan sonra Asur ordusunu güneyden çekerek Anadolu’ya odaklanmış ve böylece güney Mezopotamya Amorilerin kontrolüne geçmiştir. Amor döneminin ilk yüzyıllarında en güçlü şehir devletleri ise güneyde Larsa, Isin ve Eshnunna, kuzeyde ise Asur olmuştur.

İlk Babil hanedanı – Amorit hanedanı, MÖ 1894-1595

Hammurabi dua işareti olarak ellerini ağzının üzerinde tutar[7] (Hammurabi kanunları stelinin üst kısmındaki kabartma)

MÖ 1894 civarında, Sümu-abum adındaki Amorİ hükümdarı, komşu küçük şehir devleti Kazallu’nun topraklarından biri olan o zamanlar nispeten küçük Babil şehrini ele geçirerek, yeni ele geçirdiği toprakları bağımsız bir devlet haline getirdi. Saltanatı, bölgedeki diğer küçük şehir devletleri ve krallıklar arasında bir devlet kurmakla geçti. Ancak, Sümu-abum’un kendisine hiçbir zaman Babil Kralı unvanı vermemesi, Babil’in o dönemde hala önemsiz bir kasaba veya şehir olduğu ve krallık unvanını hak etmediğini düşündürmektedir.

Sümu-abum’u, aynı şekilde yönetim süren Sümu-la-El, Sabium ve Apil-Sin takip etti. Bu dönemde hiçbir yazılı kayıtta Babil krallığından bahsedilmez ve bu kralların kendilerini Babil Kralı olarak adlandırdıklarına dair bir bilgi yoktur. Bu Amorİ hükümdarlarından Sin-Muballit, sadece tek bir çanak tablete göre, resmi olarak Babil kralı olarak kabul edilen ilk kişi oldu. Bu kralların yönetimi altında Babil, çok az toprak parçası kontrol eden küçük bir devlet olarak kaldı ve kendisinden daha eski, daha büyük ve daha güçlü komşu krallıklar olan Isin, Larsa, kuzeydeki Asur ve doğudaki Elam (İran) tarafından gölgede bırakıldı. Elamlar, güney Mezopotamya’nın geniş topraklarını işgal etmişlerdi ve bu erken dönem Amorİ yöneticileri büyük ölçüde Elam’a bağlı olarak hareket ediyorlardı.

Hammurabi İmparatorluğu

Babil tarihi Hammurabi döneminde (MÖ 1792-1750 civarı) büyük bir değişim yaşadı. Hammurabi hükümdarlığında öncelikle Babil’i küçük bir kasabadan önemli bir şehre dönüştürdü. Vergi sistemi ve merkezi yönetim kurarak güçlü bir yönetim oluşturdu. Elamların hakimiyetinden kurtuldu ve hatta Elam topraklarına kadar uzanan seferler düzenledi.

Ardından Mezopotamya’nın güneyini sistematik olarak ele geçirerek bölgede uzun süredir devam eden istikrarsızlığı sona erdirdi. Bu fetihlerle birlikte Sümer, Akad ve Asur’un eski kanunlarını geliştirerek ünlü Hammurabi Kanunlarını oluşturdu. Bu kanunlar günümüzde Louvre Müzesi’nde sergileniyor.

Fetihlerinin etkisiyle Mezopotamya’nın güneyinde yüzyıllardır baskın olan Nippur kentinin yerini Babil aldı. Babil, kutsal bir şehir olarak anılmaya başladı ve güney Mezopotamya’nın hakimi olmak isteyen herkes burada taç giyme töreni düzenlemek zorundaydı.

Hammurabi döneminde Babil, ticaret alanında da önemli bir güç haline geldi. Amorilerle yoğun ticaret yapıldı ve Batı ile güçlü ilişkiler kuruldu. Bu dönemde Babil, hem askeri hem de ticari açıdan önemli bir merkez haline geldi.

Düşüş

Güney Mezopotamya, doğal savunulabilir sınırları olmadığı için saldırılara açık kaldı. Hammurabi’nin ölümünden sonra, imparatorluğu hızla dağılmaya başladı. Halefi Samsu-iluna döneminde, güneydeki topraklar yerel bir Akkad kralı olan Ilum-ma-ili tarafından alınarak, Babil İmparatorluğu’ndan ayrıldı. Güney, sonraki 272 yıl boyunca Babil’den bağımsız kaldı.

Babil ve Amorit yöneticileri, kuzeydeki Asur’dan kovuldu. Asur’un yerel yöneticisi Puzur-Sin, Babil İmparatorluğu’na karşı ayaklandı ve Amorit yöneticilerini kovdu. Daha sonra, yerel bir kral olan Adasi, iktidar ele geçirdi ve Babil İmparatorluğu’nun topraklarını geri almaya çalıştı.

Amorit yönetimi zayıflayan Babil’de devam etti. Hammurabi’nin ölümünden sonra kaybedilen toprakları geri almak için yapılan girişimler başarısız oldu.

Şamşu-Ditana, Babil’in son Amorit hükümdarı olacaktı. Saltanatının başlarında, bugün kuzeybatı İran’ın dağlarında kökeni belirsiz bir dil konuşan bir halk olan Kassitler tarafından baskı altına alındı. Babil daha sonra MÖ 1595’te Hint-Avrupa dili konuşan, Anadolu kökenli Hititler tarafından saldırıya uğradı. Şamşu-Ditana, Hitit kralı Murşili I tarafından Babil’in yağmalanmasının ardından devrildi. Hititler uzun süre kalmadılar, ancak onların yol açtığı yıkım nihayet Kassite müttefiklerinin kontrolü ele geçirmesine izin verdi.

Kassit hanedanı, MÖ 1595-1155

Kassit hanedanı döneminde Babil İmparatorluğu’nun kapsamı

Kassit hanedanı Mari’li Gandash tarafından kurulmuştur. Kassitler, kendilerinden önceki Amorit hükümdarları gibi, aslen Mezopotamya’nın yerlisi değillerdi. Aksine, ilk olarak bugün kuzeybatı İran’da bulunan Zagros Dağları’nda ortaya çıkmışlardı.

Kassitlerin etnik aidiyeti belirsizdir. Yine de dilleri Semitik ya da Hint-Avrupa değildi. Ya izole bir dil olduğu ya da muhtemelen Anadolu’daki Hurro-Urartu dil ailesi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir, ancak günümüze ulaşan metinlerin azlığı nedeniyle genetik bağına dair kanıtlar yetersizdir. Bununla birlikte, bazı Kassit liderleri Hint-Avrupa isimleri taşıyor olabilir ve daha sonra orta ve doğu Anadolu’daki Hurrileri yöneten Mitanni elitine benzer bir Hint-Avrupa elitine sahip olabilirler, diğerleri ise Sami isimlere sahipti.

Kassitler Babil’in adını Karduniaš olarak değiştirdiler ve hükümdarlıkları 576 yıl sürerek Babil tarihindeki en uzun hanedanlık oldu.

Bu yeni yabancı egemenlik, eski Mısır’daki Sami Hiksoslar’ın kabaca çağdaş yönetimiyle çarpıcı bir benzerlik sunar. Babil’in Amorit krallarına atfedilen tanrısal niteliklerin çoğu bu dönemde ortadan kalktı; “tanrı” unvanı hiçbir zaman bir Kassit hükümdarına verilmedi. Babil, krallığın başkenti ve eski Mezopotamya dini rahiplerinin tüm güce sahip olduğu ve kısa ömürlü eski Babil imparatorluğunun miras hakkının verilebildiği tek yer olan Batı Asya’nın “kutsal şehirlerinden” biri olmaya devam etti.

Babil, kısa süreli göreceli güç dönemleri yaşadı, ancak genel olarak Kassitlerin uzun egemenliği altında nispeten zayıf olduğunu kanıtladı ve uzun dönemleri Asur ve Elam egemenliği ve müdahalesi altında geçirdi.

Babil’de Kassit egemenliğinin tam olarak ne zaman başladığı belli değildir, ancak Anadolu’dan gelen Hint-Avrupalı Hititler şehrin yağmalanmasından sonra Babil’de uzun süre kalmamışlardır ve Kassitlerin kısa süre sonra buraya yerleşmiş olmaları muhtemeldir. Agum II MÖ 1595’te Kassitler adına tahta geçti ve İran’dan Fırat’ın ortasına kadar uzanan bir devleti yönetti; Yeni kral, Asur’un yerli Mezopotamya kralı Erishum III ile barışçıl ilişkilerini sürdürdü. Yirmi dört yıl sonra Hititler’in ele geçirdiği Marduk’un kutsal heykelini geri almış ve Marduk’u Kassit tanrısı Shuqamuna’ya eşit ilan etmiştir.

Toprak kaybına, genel askeri zayıflığa ve okuryazarlık ile kültürdeki belirgin azalmaya rağmen, Kassit hanedanı Babil’in en uzun ömürlü hanedanı olmuş, Babil’in Elamlı Shutruk-Nakhunte tarafından fethedildiği MÖ 1155 yılına kadar yaşamıştır.

Erken Demir Çağı – Yerli yönetimi, ikinci İsin hanedanı, MÖ 1155-1026

Babil’in kontrolünü Elamlılar ele geçirmişti fakat uzun sürmedi. Elam ile Asur savaşırken Marduk-kabit-ahheshu isimli kişi MÖ 1155-1139 yılları arasında hüküm süren 4. Babil Hanedanı’nı kurdu. Bu hanedan Güney Mezopotamya’nın yerli halkından oluşuyor ve Akadca konuşuyorlardı. Marduk-kabit-ahheshu Babil tahtına geçen ikinci yerli kişi oldu. Hanedanlığı 125 yıl boyunca ayakta kaldı. Yeni kurulan hanedan Elamı kovdu ve Kassitlerin tekrar güçlenmesini engelledi. Daha sonra Asur ile savaşılsa da başarı sağlanamadı.

Marduk-kabit-ahheshu’nun oğlu Itti-Marduk-balatu babasının yerine geçti ve 8 yıl boyunca Elam saldırılarını püskürttü. O da Asur’a saldırmaya çalıştı fakat başarılı olamadı.

Sıradaki kral Ninurta-nadin-shumi MÖ 1127’de tahta çıktı. O da Asur’u işgal etmeye kalkıştı fakat ordusu yenildi. Babil kralı Asur kralı ile antlaşma yapmak zorunda kaldı.

Bu hanedanlığın en ünlü kralı Nebukadnezar I idi (MÖ 1124-1103). Elamı yenerek Babil topraklarından çıkardı. Elam başkenti Susa’yı yağmaladı ve Kassitler tarafından Babil’den alınan Marduk heykelini geri getirdi. Elam krallığı bu olaylardan sonra iç savaşa girdi. Fakat Nebukadnezar I daha fazla toprak ele geçiremedi çünkü Asur kralı ile Aram ve Anadolu bölgelerinin kontrolü için savaştı ve yenildi. Nebukadnezar I saltanatının son yıllarında Babil’in sınırlarını korumaya ve barış içinde inşa çalışmalarına odaklandı.

Nebukadnezar I’ın ardından iki oğlu tahta çıktı. İkisi de Asur ile savaştı fakat yenildiler. Bu yenilgiler sonucu Babil toprakları küçüldü ve kıtlık yaşandı. Aynı zamanda Aramiler ve Suteanlar gibi göçebe halkların saldırıları arttı.

MÖ 1072’de Babil kralı Asur ile barış antlaşması imzalasa da, sonrasında gelen krallar Asur ile iyi geçinemediler. Asur kralları Babil’i işgal ederek kendilerine bağlı krallar tahta çıkardılar. Asur hakimiyeti MÖ 1050 civarlarına kadar sürdü. Daha sonra Asur iç savaş ve diğer devletlerle olan savaşlara odaklanınca Babil bir süreliğine özgürlüğüne kavuştu.

Fakat Bronz Çağı çöküşü sırasında Babil yeni göçlerle karşı karşıya kaldı. Arami ve Sutean kavimleri Babil topraklarına yerleştiler. Babil kralları bu göçleri engelleyemedi.

Kaos dönemi, MÖ 1026-911

İktidardaki Babil hanedanı Nabu-shum-libur MÖ 1026’da yağmacı Aramiler tarafından tahttan indirildi ve başkent de dahil olmak üzere Babil’in kalbi anarşik bir duruma düştü ve Babil’i 20 yıldan fazla bir süre hiçbir kral yönetmedi.

Ancak güney Mezopotamya’da (eski Sealand Hanedanlığı’na tekabül eden bir bölge) V. Hanedanlık (MÖ 1025-1004) ortaya çıktı, bu bir Kassit klanının lideri olan Simbar-shipak tarafından yönetiliyordu ve aslında Babil’den ayrı bir devletti. Anarşi durumu Asur hükümdarı Ashur-nirari IV’e (MÖ 1019-1013) MÖ 1018’de Babil’e saldırma fırsatı verdi ve Babil’in Atlila şehrini ve Mezopotamya’nın bazı güney orta bölgelerini Asur için işgal edip ele geçirdi.

Güney Mezopotamya hanedanının yerini başka bir Kassit Hanedanı (Hanedan VI; MÖ 1003-984) aldı ve bu hanedan da Babil’in kontrolünü yeniden ele geçirmiş gibi görünüyordu. Elamlılar bu kısa süreli Kassit canlanmasını tahttan indirerek kral Mar-biti-apla-usur ile Hanedan VII’yi (MÖ 984-977) kurdular. Ancak Aramiler Babil’i bir kez daha yakıp yıkınca bu hanedanlık da yıkıldı.

M.Ö. 977’de Nabû-mukin-apli Babil yönetimini yeniden kurarak 8. Hanedanlığı başlattı. 9. Hanedanlık ise M.Ö. 941’den itibaren hüküm süren Ninurta-kudurri-uşur II ile başladı. Bu dönemde Babil güçsüzdü. Bölgenin bazı kısımları Arami ve Sutean kontrolündeydi. Babil kralları sık sık hem Babil topraklarını alan Asur hem de Elam’ın baskısına boyun eğmek zorunda kaldı.

Asur yönetimi, MÖ 911-619

Sanherib’in (MÖ 705-681), Babil’in yıkımıyla sonuçlanan askeri seferlerinin kayıtlarını içeren prizması. Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü’nde sergilenmektedir.

MÖ 10. yüzyıl sona ererken Babil kaos içinde kalmaya devam etti. Levanten’den gelen göçebe halklardan biri olan Kaldu olarak bilinen Keldaniler bölgeye yerleşti. Aynı dönemde zaten orada bulunan Aramiler ve Gutilere katıldılar. MÖ 850’ye gelindiğinde ise Keldaniler, Mezopotamya’nın en güneydoğusunda kendilerine küçük bir yer edinmişlerdi.

MÖ 911’de Asur kralı II. Adad-nirari tarafından kurulan Yeni Asur İmparatorluğu ise Babil’i tekrar egemenliği altına aldı. Bu dönem üç yüzyıl boyunca sürdü. Asurlular Babil’i birkaç kez yenerek topraklarını genişlettiler. Hatta MÖ 859’da kral Şalmaneser III Babil’i yağmalayıp Keldani, Arame ve Guti kabilelerini kontrol altına aldı. Bu dönemde Keldanilerden ve Araplardan yazılı kaynaklarda ilk defa bahsediliyor.

Asur hâkimiyeti zayıflayınca MÖ 780’de Marduk-apla-usur adlı bir Keldani Babil’in başına geçti. Ancak Asurlular tekrar saldırarak onu yenip kendisine bağlı hale getirdiler. Bu dönemde Babil karışıklık içindeydi. Kuzey Asur kontrolündeydi, güneyde ise yabancı Keldani hükümdarlar vardı.

MÖ 748’de Babilli Nabonassar isimli bir kral Keldani yönetimi yıktı ve ülkeyi tekrar istikrara kavuşturdu. Fakat Asurlular yeniden saldırarak Babil’i ele geçirdi. Bu dönemden sonra Babil tamamen Asur yönetimine girdi.

Asur hakimiyeti sırasında Aramice günlük konuşma dili olarak yaygınlaştı. Daha sonra MÖ 721’de Keldani lider Marduk-apla-iddina, Elam desteğiyle ayaklanıp bir süreliğine Babil’in başına geçti. Fakat Asurlular onu yenerek tekrar hakimiyeti ele geçirdi.

Babil’in Yıkılışı

Sanherib, Sargon II’nin ardından Asur tahtına geçti. Bir süre sonra oğlu Assur-nadin-shumi’yi veliaht ilan etti. Fakat Merodach-Baladan ve Elamlı koruyucuları Asiri hakimiyetine karşı ayaklanmaya devam ettiler. Elamlı Nergal-ushezib ise Assur prensini öldürüp kısa süreliğine tahta çıktı. Bu olay Sanherib’i çileden çıkardı. Elamları işgal edip Elam’ı zaptetti, Babil’i yağmaladı ve şehri büyük ölçüde yerle bir etti. MÖ 681’de Ninova’da tanrı Nişroka dua ederken kendi oğulları tarafından öldürüldü. Yeni Asur kralı Esarhaddon, Babil’e kukla kral olarak Marduk-zakir-shumi II’yi atadı. Ancak Marduk-apla-iddina Elam’dan sürgünden dönerek kısa süreliğine Marduk-zakir-shumi’yi tahttan indirdi. Bunun üzerine Esarhaddon saldırarak onu yendi. Marduk-apla-iddina tekrar Elam’a kaçtı ve sürgünde öldü.

Restorasyon ve yeniden inşa

Esarhaddon (MÖ 681-669) Babil’i bizzat yönetti. Şehri tamamen yeniden inşa ederek bölgeye canlanma ve barış getirdi. Ölümünde, devasa imparatorluğu (Kafkaslardan Mısır ve Nubia’ya, Kıbrıs’tan İran’a ve Hazar Denizi’ne kadar uzanan) içindeki uyumu sağlamak için en büyük oğlu Şamaş-şum-ukin’i Babil’de kendisine bağlı bir kral, en küçük oğlu ve oldukça eğitimli olan Asurbanipal’ı (MÖ 669-627) ise daha üst konumda Asur kralı ve Şamaş-şum-ukin’in hükümdarı olarak görevlendirdi.

Babil isyanı

Asurlu bir muhafızın gözetimi altındaki Babilli esirler, Aşurbanipal dönemi MÖ 668-630, Ninova, British Museum ME 124788

Kendisi de bir Asurlu olmasına rağmen, Şamaş-şum-ukin, kardeşi Aşurbanipal’e onlarca yıl tabi olduktan sonra, Babil şehrinin (Asur şehri Ninova’nın değil) muazzam imparatorluğun merkezi olması gerektiğini ilan etti. Kardeşi Aşurbanipal’e karşı büyük bir isyan başlattı. Elam, Persler, Medler, güney Mezopotamya’daki Babilliler, Keldaniler ve Sutealılar, Levant ve güneybatı Mezopotamya’daki Aramiler, Arap Yarımadası’ndaki Araplar ve Dilmunlar ve Kenanlılar-Fenikeliler de dahil olmak üzere Asur boyunduruğu ve yönetimine kızgın olan halklardan oluşan güçlü bir koalisyona liderlik etti. Acı bir mücadeleden sonra Babil yağmalandı ve müttefikleri yenilgiye uğratıldı, bu süreçte Şamaş-şum-ukim öldürüldü. Elam kesin olarak yok edildi ve Babilliler, Persler, Keldaniler, Araplar, Medler, Elamlılar, Aramiler, Sutealılar ve Kenanlılar şiddetle boyun eğdirildi ve Asur birlikleri isyan eden halklardan vahşi bir şekilde intikam aldı. Asur kralı adına hüküm sürmek üzere Kandalanu adında bir Asur valisi tahta çıkarıldı.[20] Ashurbanipal’in MÖ 627’de ölümü üzerine oğlu Ashur-etil-ilani (MÖ 627-623) Babil ve Asur’un hükümdarı oldu.

Ancak Asur kısa süre içinde çöküşüne neden olacak bir dizi acımasız iç savaşa sürüklendi. Ashur-etil-ilani, MÖ 623’te kendi generallerinden biri olan Sîn-şumu-lişir tarafından tahttan indirildi ve o da kendisini Babil’de kral olarak ilan etti. Sürekli iç savaşın ortasında tahtta sadece bir yıl kaldıktan sonra, Sîn-şar-işkun (MÖ 622-612) MÖ 622’de onu Asur ve Babil hükümdarı olarak devirdi. Ancak o da Asur’un merkez bölgesinde aralıksız devam eden iç savaşla kuşatılmıştı. Babil bundan yararlandı ve MÖ 850 civarında güneydoğu Mezopotamya’ya yerleşmiş olan Keldanilerin daha önce bilinmeyen bir “malka “sı (reis) olan Nabopolassar yönetiminde isyan etti.

Sin-şar-işkun döneminde Asur’un geniş imparatorluğu çözülmeye başladı ve Asurlular için en önemlisi Babilliler, Keldaniler, Medler, Persler, İskitler, Aramiler ve Kimmerler olmak üzere eski tebaası olan halkların çoğu haraç ödemeyi bıraktı.

Yeni Babil İmparatorluğu
Nebukadnezar II’nin yeniden inşa edilen Güney Sarayı’nın panoramik görünümü, MÖ 6. yüzyıl, Babil, Irak

Neo-Babil İmparatorluğu (Keldani İmparatorluğu)

Babil’in yükselişi, Asur İmparatorluğu’nun zayıflamasıyla başladı. MÖ 620 civarında Nabopolassar adlı bir hükümdar Babil’in kontrolünü ele geçirdi ve Medler, Persler, Kimmerler ve Sakalar gibi diğer halklarla ittifak kurarak Asur’a karşı savaştı. Uzun ve çetin mücadeleler sonucunda Asur yenilgiye uğratıldı ve Babil İmparatorluğu Mezopotamya’nın hakimi konumuna yükseldi.

II. Nebukadnezzar Dönemi: İmparatorluğun Altın Çağı

Neo-Babil İmparatorluğu’nun en parlak dönemi, II. Nebukadnezar’ın (MÖ 605-562) hükümdarlığıyla yaşandı. Nebukadnezzar, sadece güçlü bir savaşçı değil, aynı zamanda zeki bir devlet adamı ve usta bir yöneticiydi. Onun liderliğinde Babil İmparatorluğu sınırlarını genişletti, Mısır’a kadar uzanan bir toprak kazandı ve Mezopotamya’yı altın çağına taşıdı.

Nebukadnezzar, Babil’i Mezopotamya’nın en güçlü şehri haline getirdi ve imparatorluğu genişletti. Mısır’a karşı savaştı, Fenike ve Filistin’i fethetti ve Yahudi halkını sürgüne gönderdi. Nebukadnezzar ayrıca Babil’i görkemli bir şehir haline getirdi ve birçok anıtsal yapı inşa ettirdi. Bu yapıların en ünlüsü, Dünya Yedi Harikasından biri olan Asma Bahçeleri’dir.

Babil’in Fethi

Nebukadnezzar’ın ölümünden sonra Babil İmparatorluğu istikrarsızlık dönemine girdi. Nabonidus adında bir kral tahta çıktı ve halkın hoşnutsuzluğuna yol açan politikalar izledi. Bu durum, Pers kralı Büyük Kiros’un Babil’i ele geçirmesine zemin hazırladı.

MÖ 539 yılında Pers ordusu Babil’e girdi ve şehri fethetti. Nabonidus esir alındı ve Babil İmparatorluğu’nun sonu geldi. Babil şehri daha sonra Pers İmparatorluğu’nun bir parçası haline geldi.

Babil’in Düşüşü

Ahameniş ordusunun Babilli askeri, MÖ 480 civarı. I. Xerxes’in mezarının kabartması.

Babil, MÖ 539 yılında Ahameniş İmparatorluğu’na dahil edilerek Babiruş (Bābiruš) satraplığı haline geldi.

Büyük Kiros’un vefatının ardından oğlu II. Kambises, Babil kralı ilan edildi. Fakat Pers İmparatorluğu’nun yönetimi babasında kalmaya devam etti. Bu durum, Babil’in bağımsızlık arzusunu yeniden alevlendirdi. Nitekim Darius I’in tahta çıkmasıyla birlikte Babil’in meşruiyeti tanıma geleneği sona erdi ve Babilliler, bağımsızlıklarını yeniden kazanmak için ayaklanmaya başladılar.

MÖ 522 yılında III. Nebukadnezar adında bir lider önderliğinde kısa süreliğine bağımsızlıklarını kazanan Babilliler, bu sefer Darius tarafından bastırıldı. Bu dönemde kuzeydeki Asur da ayaklanarak bölgedeki gerilimi daha da artırdı.

MÖ 5. yüzyılda Babil, bağımsızlık arzusundan vazgeçmedi ve birkaç kez daha ayaklanmalara girişti. Fakat Persler, bu ayaklanmaları şiddetle bastırdılar ve Babil’in şehir surlarını yıktılar. Buna rağmen önemli tapınakları korumaya devam ettiler.

Babil’in bağımsızlık mücadelesi başarısızlıkla sonuçlansa da, bölgedeki siyasi dengenin değişmesine engel olamadı. MÖ 333 yılında Büyük İskender, Babil’i fethederek bölgeyi kontrol altına aldı. İskender’in ölümünden sonra ise Babil ve Asur, Seleukos İmparatorluğu’nun bir parçası haline geldi.

Roma İmparatorluğu MÖ 2. yüzyılda kısa bir süre bölgeyi ele geçirmiş olsa da hakimiyet uzun sürmedi. Daha sonra bölge, Part İmparatorluğu ile Sasaniler arasında el değiştirmeye devam etti.

MS 7. yüzyılda Arapların fethiyle birlikte Babil bölgesi büyük bir değişim yaşadı. Arapların etkisiyle bölgede Arapça yaygınlaştı ve İslam dini benimsendi. Sadece kuzeydeki bazı bölgelerde Asuri kimliği günümüze kadar varlığını sürdürebildi.

Din

Mezopotamya
Fırat · Dicle
Asuroloji · Sümeroloji
İmparatorluklar / Şehirler
Sümerler
Eridu · Kiş · Uruk · Ur
Lagaş · Nippur · Girsu
Akad İmparatorluğu
Akad · Mari
Amoriler
İsin · Larsa
Babil İmparatorluğu
Babil · Kalde
Asur İmparatorluğu
Asur · Nemrut
Horsabad · Ninova/Nineveh
Elam
Susa
Kassitler
Hurriler / Mitanni
Kronoloji
Mezopotamya tarihi
Sümer (kral listesi)
Asur kralları listesi
Babil kralları listesi
Hitit kralları listesi
Dil
Sümerce · Akadca
Elam dili · Aramice
Hurrice · Hititçe
Mitoloji
Enuma Eliş · Gılgamış
Ziggurat · Nibiru
Marduk · Asur-Babil dinleri

Babilliler, eski halkların çoğunda görüldüğü gibi birden fazla tanrıya taparlardı ve tanrıları üzerine kuşaklar boyu anlatılan mitlere inanırlardı. Bunların çoğu Sümer kaynaklıydı.

Eski babil silindir mührü, Kral Şamaş’a bir hayvan sunuyor.

Evren’in ve insanların yaratılışını konu alan Sümer Destanı’nın kahramanı Gılgamış, efsaneye göre ölümsüzlük otunu bulmak için yola çıkar ve bu arayışı sırasında bin bir güçlükle karşılaşır. Serüven dolu yolculuğunun sonunda bulduğu otu suların dibinden sinsice gelen bir yılan, kayığından çalar. Bu hikâyenin sonraki yüzyıllarda Nuh Tufanı efsanesi ile ilgili ifadelere kaynaklık ettiği ve birçok yönden benzer unsurları taşıdığı ifade edilir.

Tanrıları

Baş tanrıları Marduk’tu. Babil efsanelerinde Marduk, ejderha Tiamat ile dövüşüp onu yener. Yeri, göğü ve insanoğlunu yarattığına inanılan Marduk’un yeryüzündeki temsilcisi kraldı. Marduk dışında toprak, su, gökyüzü, güneş ve ay tanrıları gibi tanrılara tapılırdı. Asurlular da büyük ölçüde Sümerlilerin ve Babillilerin dinleriyle tanrılarını paylaşmaktaydı. Ama en büyük tanrıları, adını imparatorluğun başkentine verdikleri Asur’du. Hem Babilliler, hem de Asurluların baş tanrıçası ise Eski Yunanların aşk tanrıçası Afrodit’e çok benzeyen İştar’dı.

Yazı ve bilim

Sümer yazısı bilinen en eski yazıdır. Sümerler, kil tabletleri üstüne yazı yazdıktan sonra pişirirlerdi. Arkeolojik kazılar sırasında bazıları 5000 yıllık olan binlerce tablet bulunmuştur. İlk yazı karakterlerini resimler oluşturuyordu. Bu resimler, yavaş yavaş Babillilerin ve Asurluların kullandıkları çivi yazısına dönüştü. Bu yazı biçiminde kavramları belirtmek için köşeli simgeler kullanılırdı. Bulunan tabletlerin üzerindeki yazılar din, matematik, yasalar, bilim ve başka konulara ilişkindir. Matematikte açılar konusunda bir tam dönüşü 60 birime bölmüşlerdir.

Edebiyat

Çoğu kentte ve tapınakta kütüphaneler vardı; eski bir Sümer atasözü “kâtiplerin okulunda başarılı olmak isteyen kişi şafakla birlikte kalkmalıdır” der. Erkeklerin yanı sıra kadınlar da okuma yazma öğreniyordu ve Semitik zamanlarda bu, soyu tükenmiş Sümer dilinin ve karmaşık ve kapsamlı bir syllabary’nin (hece yazı) bilinmesini gerektiriyordu.

Babil edebiyatının önemli bir kısmı Sümerce asıllarından çevrilmiş ve din ve hukuk dili uzun süre Sümer’in eski eklemeli dilinde yazılmaya devam etmiştir. Öğrencilerin kullanımı için kelime hazineleri, gramerler ve satır arası çevirilerin yanı sıra eski metinler üzerine şerhler ve anlaşılması güç kelime ve deyimlerin açıklamaları da derlenmiştir. Hecenin tüm karakterleri düzenlenip adlandırıldı ve ayrıntılı listeleri hazırlandı.

Başlıkları bize kadar ulaşan birçok Babil edebi eseri vardır. Bunların en ünlülerinden biri, Sin-liqi-unninni adlı biri tarafından orijinal Sümerce’den çevrilen ve astronomik bir ilkeye göre düzenlenen on iki kitaplık Gılgamış Destanı’dır. Her bölüm Gılgamış’ın kariyerindeki tek bir maceranın öyküsünü içerir. Tüm hikâye bileşik bir üründür ve bazı hikâyelerin yapay olarak merkezi figüre eklenmiş olması muhtemeldir.

Babil steli, Louvre Müzesi

Astronomi

Bilimler arasında astronomi ve astroloji Babil toplumunda göze çarpan bir yere sahipti. Astronomi Babil’de çok eskilere dayanıyordu. Zodyak çok eski bir Babil icadıydı; ve güneş ve ay tutulmaları önceden tahmin edilebiliyordu. Orijinal Mezopotamya tutulma gözlemlerinin düzinelerce çivi yazısı kaydı vardır.

Babil astronomisi, Antik Yunan astronomisi, klasik, Sasani, Bizans ve Suriye astronomisi, Ortaçağ İslam dünyasında astronomi ve Orta Asya ve Batı Avrupa astronomisinde yapılanların çoğunun temelini oluşturmuştur. Yeni Babil astronomisi bu nedenle antik Yunan matematiği ve astronomisinin çoğunun doğrudan öncülü olarak kabul edilebilir ve bu da Avrupa (Batı) bilimsel devriminin tarihsel öncülüdür.

Tıp

Erkek ve kadın, Güney Mezopotamya’dan Eski Babil pişmiş kil levhası, Irak

Tıbbi tanı ve prognoz

En eski “Babil” (yani Akad) tıp metinleri MÖ 2. binyılın ilk yarısındaki Birinci Babil hanedanlığı dönemine kadar uzanmaktadır en eski tıbbi reçeteler Ur’un Üçüncü Hanedanlığı döneminde Sümercede görülse de, Ancak en kapsamlı Babil tıp metni, Babil kralı Adad-apla-iddina (MÖ 1069-1046) döneminde Borsippa’nın “ummânû “su ya da baş bilgini Esagil-kin-apli tarafından yazılmış olan “Teşhis El Kitabı “dır.

Çağdaş eski Mısır tıbbı ile birlikte Babilliler diagnosis, prognosis, fiziksel muayene ve Tıbbi reçete kavramlarını ortaya atmışlardır. Buna ek olarak, “Teşhis El Kitabı” terapi ve etiyoloji yöntemlerini ve teşhis, prognoz ve terapide ampirizm, mantık ve rasyonalite kullanımını tanıtmıştır. Metin, tıbbi semptomların bir listesini ve genellikle ayrıntılı ampirik gözlemlerin yanı sıra bir hasta vücudunda gözlemlenen semptomları teşhis ve prognozla birleştirmede kullanılan mantıksal kuralları içerir.

Esagil-kin-apli çeşitli hastalıklar ve rahatsızlıklar keşfetmiş ve bunların belirtilerini “Teşhis El Kitabı “nda tanımlamıştır. Bunlar arasında birçok epilepsi çeşidinin ve ilgili rahatsızlıkların semptomları ile teşhis ve prognozları yer almaktadır. Geç dönem Babil tıbbı birçok yönden erken dönem Yunan tıbbı ile benzerlik göstermektedir. Özellikle Hipokrat Külliyatı’nın erken dönem risaleleri hem içerik hem de biçim açısından geç dönem Babil tıbbının etkisini göstermektedir.

Sanat ve mimarlık

Babil’de kil bolluğu ve taş eksikliği, kerpiç kullanımının daha fazla olmasına yol açtı; Babil, Sümer ve Asur tapınakları, payandalarla desteklenen, yağmurun kanalizasyonla taşındığı, ham tuğladan yapılmış devasa yapılardı. Ur’daki böyle bir kanal kurşundan yapılmıştır. Tuğla kullanımı, pilaster ve sütunların, fresklerin ve emaye çinilerin erken gelişimine yol açtı. Duvarlar parlak renkliydi ve bazen çinilerin yanı sıra çinko veya altınla kaplandı. Meşaleler için boyalı pişmiş toprak koniler de sıvaya gömülmüştür. Babil’de, kabartma yerine, üç boyutlu figürlerin daha fazla kullanımı vardı – en eski örnekler, biraz hantal olsa da gerçekçi olan Gudea Heykelleridir. Babil’de taşın kıtlığı, her çakıl taşını değerli kıldı ve değerli taş kesme sanatında yüksek bir mükemmelliğe yol açtı.

Babil’in Asma Bahçeleri

Dünyanın harikalarından Babil’in Asma Bahçeleri’nin temsili bir resmi

Babil’in Asma Bahçeleri, Dünyanın Yedi Harikası’ndan biridir. MÖ 7. yüzyılda Babil kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Babil’in çorak Mezopotamya çölünün ortasında; ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir. Coğrafyacı Strabon’un 1. yüzyıldaki tanımına göre:

Bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri’nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu

Söylenceye göre, Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır. Semiramis, Medes kralının kızıdır. Mezopotamya’nın düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır. Bu yüzden bazen Semiramis’in asma bahçeleri olarak da anılır.

İştar Kapısı

II. Nebukadnezar döneminde inşa edilmiştir. Süreç içerisinde kentin ve krallığın simgelerinden biri olmuştur. Günümüzde Irak’ın Hillah bölgesinde sergilenmektedir.

Mirası

Babilonya (Babil imparatorluğu) ve özellikle de başkenti Babil, İbrahimi dinlerde aşırılığın ve ahlaksız gücün sembolü olarak uzun zamandır bir yer tutmaktadır. Babil’e Kutsal Kitap’ta hem gerçek anlamda (tarihsel) hem de alegorik olarak birçok atıfta bulunulmuştur. Tanah’ta bahsedilenler tarihsel veya kehanet niteliğinde olma eğilimindeyken, Yeni Ahit’te Babil Fahişesi’ne yapılan apokaliptik atıflar daha çok mecazi veya muhtemelen pagan Roma’ya veya başka bir arketipe yapılan şifreli atıflardır. Efsanevi Babil’in Asma Bahçeleri ve Babil Kulesi sırasıyla lüks ve kibirli gücün sembolleri olarak görülür.

İlk Hıristiyanlar bazen Roma’yı Babil olarak adlandırmışlardır: Elçi Peter ilk mektubunu şu öğütle bitirir: “Sizinle birlikte seçilmiş olan Babil’deki [Roma] kadın size selamlarını gönderiyor, oğlum Markos da öyle.”

Revelation 14:8 şöyle der: “İkinci bir melek onu izledi ve, ‘Düştü! Bütün uluslara zinalarının çılgın şarabını içiren Büyük Babil düştü’ dedi”. Diğer örnekler Revelation 16:19 ve Revelation 18:2’de bulunabilir.

Babil’e Kur’an’da Bakara Suresi’nin 2. bölümünün 102. ayetinde atıfta bulunulmaktadır:

Onlar, Süleyman döneminde şeytanların teşvik ettiği sihre uydular. Süleyman asla inkâr etmedi, aksine şeytanlar inkâr etti. Babil’de iki meleğe, Hârût ve Mârût’a indirilenle birlikte insanlara sihir öğrettiler. İki melek, “Biz sadece sizin için bir imtihan vesilesiyiz, sakın imanınızı terk etmeyin” demeden kimseye bir şey öğretmezlerdi. Fakat insanlar, Allah’ın dilemesi dışında kimseye zarar veremeyecekleri halde, karı-kocanın arasını bile açan bir sihir öğrendiler. Kendilerine zarar veren ve fayda vermeyen şeyleri öğrendiler – oysa sihir satın alanın ahirette hiçbir payı olmayacağını zaten biliyorlardı. Ruhlarını ne pahasına sattıklarını keşke bilselerdi!”

— Bakara 2:102
  • 1521 – Ferdinand Magellan, Filipinler’deki Homonhon adasına vardı.
  • 1909 – Almanya millî futbol takımı, tarihinin en farklı mağlubiyetini İngiltere karşısında aldı: 9-0.
  • 1914 – Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi, Şeyhülislam olarak atandı.
  • 1920 – İtilaf Devletleri, İstanbul’u işgal etti.
  • 1921 – SSCB, Ankara Hükûmeti’ni resmen tanıdı; Moskova Antlaşması imzalandı.
  • 1924 – Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun (3 Mart) kabulünden sonra medreseler kapatıldı.
  • 1924 – Roma Antlaşması doğrultusunda İtalya, Rijeka’yı topraklarına kattı.
  • 1926 – Robert H. Goddard, ilk sıvı yakıtlı roketi fırlattı.
  • 1930 – Küba millî futbol takımı, uluslararası arenada ilk maçını Jamaika karşısında yaptı ve 3-1 kazandı.
  • 1932 – Ankara Demirspor kuruldu.
  • 1935 – Adolf Hitler, Versay Antlaşması’nı iptal ettiğini açıkladı.
  • 1939 – Hitler, Bohemya ve Morayva’yı Alman himayesine aldığını, Prag Kalesi’nde açıkladı.
  • 1939 – II. Dünya Savaşı: Alman birlikleri Çekoslovakya’nın geri kalanını da işgal etti.
  • 1939 – Mısır Prensesi Fevziye Fuad ile İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi evlendi.
  • 1945 – II. Dünya Savaşı: Küçük bir Japon direnişi kaldıysa da Iwo Jima Muharebesi sona erdi.
  • 1964 – TBMM’de gizli yapılan olağanüstü toplantıda, Hükûmete gerektiğinde Kıbrıs’a müdahale yetkisi verildi.
  • 1968 – Amerika Birleşik Devletleri başkanı Johnson, Vietnam’a 35.000 ila 50.000 asker daha göndermeye karar verdi.
  • 1968 – Vietnam Savaşı sırasında My Lai katliamı gerçekleştirildi.
  • 1971 – Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, Sivas’a bağlı Gemerek’te jandarmayla girdikleri çatışma sonunda yakalandı.
  • 1972 – Cumhuriyet Senatosu; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki idam kararını onayladı.
  • 1978 – 16 Mart Katliamı: İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde öğrencilere yönelik bombalı saldırıda 7 öğrenci öldü.
  • 1978 – İtalya’da eski Başbakanlardan Aldo Moro, Kızıl Tugaylar tarafından kaçırıldı.
  • 1979 – Çin-Vietnam Savaşı: Çin Halk Kurtuluş Ordusu ülkesine geri döndü. Savaş sona erdi.
  • 1980 – Türkiye’de 12 Eylül 1980 Darbesi’ne Giden Süreç (1979- 12 Eylül 1980): Van Cezaevi’nden tünel kazılmak suretiyle 33 mahkûm kaçtı.
  • 1988 – Saddam Hüseyin’in emriyle Halepçe’ye zehirli gaz saldırısı yapıldı.
  • 1993 – Avrupa Kulüpler Kupası’nda finale yükselen ilk Türk basketbol takımı Efes Pilsen, Yunanistan’ın Aris takımına yenilerek ikinci oldu: 50-48.
  • 1999 – Kosova’daki Sırp güçlerine karşı, 70 gün sürecek hava harekâtı başlatıldı.
  • 2003 – Rachel Corrie, İsrail tankları tarafından ezilerek öldürüldü.
  • 2004 – Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun Karadon maden ocağındaki grizu patlamasında, 8 Çinli işçiden 5’i öldü, 3’ü yaralandı.
  • 2005 – İsrail, Eriha’yı resmi olarak Filistin yönetimine devretti.
  • 2014 – Kırım, tartışmalı bir referandumla Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya geçmeyi kabul etti.
  • 2022 – Japonya’nın Fukuşima şehrinde 7,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. 3 kişi öldü, 198 kişi yaralandı.

wikipedia.org

Ayrıca Kontrol Edin

16 Martta ölenler

Ölümler 37 – Tiberius, Roma İmparatoru (d. MÖ 42) Tiberius Augustus İmparator Tiberius büstü 2. Roma imparatoru Hüküm süresi 17 …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Seç ve dinle