Facebook'ta takip et.Twitter'da takip et. Abone Ol!
Orhan Gazi
Osmanlı
2020-01-08 17:26

Orhan Gazi

Orhan gazi

2. Osmanlı padişahı
 

Orhan Gazi
Bey. Gazi
Gazi Orhan Bey
2. Osmanlı Padişahı
Hüküm süresi 1326 – 1362
Önce gelen Osman Gazi
Sonra gelen I.Murad
 
EÅŸ(leri) Asporça Hatun
Nilüfer Hatun
Theodora Hatun
Eftandise Hatun
Çocukları Süleyman paÅŸa
I.Murad
Şehzade İbrahim
Åžehzade Halil
Åžehzade Sultan
Şehzade Kasım
Åžehzade Eyüp
Fatma Hatun
Hatice Hatun
Tam ismi
Orhan bin Osman
Hanedan Osmanlı Hanedanı
Babası Osman Gazi
Annesi Malhun Hatun
DoÄŸum 1281
SöÄŸüt
Ölüm 1362 (80-81 yaÅŸlarında)
Bursa
Defin GümüÅŸlü Kümbet, Bursa Orhan Gazi Türbesi
Dini İslam
 

Osmanlı BeyliÄŸi'nin kurucusu Osman Gazi ve Malhun Hatun'un oÄŸludur. Sarışın, uzun boylu ve mavi gözlü, halk tarafından çok sevilen, ulemaya saygılı, merhametli bir hükümdar olarak tanımlanır. Sık sık halkın arasına karıştığı, ve dertlerini dinlediÄŸi söylenir. Babası Osman Gazi'nin vefatı üzerine 1326'te bey olmuÅŸtur. Orhan Bey'e Åžücaeddin, "İhtiyareddin" ve "Seyfeddin" unvanları verilmiÅŸtir. Ölüm tarihini 1359, 1360, 1361 ve 1362 gösteren kaynaklar da vardır.

 

Bey olmadan yaşamı ve bey olması

Menâkıb-ı Orhânî adlı çaÄŸdaÅŸ kroniÄŸe göre, Orhan Bey 1280/1281 yılında doÄŸmuÅŸ ve 80 yıl yaÅŸamıştır. Daha sonraki kaynakların bir kısmında doÄŸum tarihi 1281 olarak verilmekle beraber, "doÄŸum tarihini 1274, 1279, 1287 olarak veren kaynaklar vardır.

OsmanoÄŸullarının en uzun ömürlüsü olan Orhan Bey'in çocukluÄŸu ve gençliÄŸi bilinmemektedir. Nasıl yetiÅŸtiÄŸi, nasıl eÄŸitim aldığı, hatta okur yazar olup olmadığı bilinmemektedir. Osmanlı tarihlerinde adının ilk geçiÅŸi 1298'de Nilüfer Hatun (Yarhisar Tekfuru kızı Holofira) ile evlendirilmesi nedeniyle olmuÅŸtur. 1300'de Köprühisar'ın fethinde bulunmuÅŸ ve Karacahisar uç beyliÄŸi verilmiÅŸtir. Osman Bey oÄŸlunu emir-i kebir (beylerbeyi) rütbesi ile küçük beylik ordusuna komutan atamış ve bundan sonraki babasının her askerî eylemine katılmıştır.

BeyliÄŸe babasının saÄŸlığında mı yoksa ölümünden sonra mı geçtiÄŸi konusu tartışmalıdır.

Bizans tarihçisi Laonikos Halkokondiles, kaynak göstermeden, babası ölünce oÄŸlu Orhan'ın UludaÄŸ'a çekildiÄŸini ve sonra yanına asker toplayarak kardeÅŸlerini alt ettiÄŸini bildirir.

 

Orhan Bey

İlk Osmanlı tarihçilerinden İbn-i Kemal tarihinde Orhan Bey'in ahi liderlerinin kararı ile bey olduÄŸunu bildirmekte ve

Ru'us-i hadem ve vücuh, UluÄŸ oÄŸlu Orhan'i riyasete lâyik gördűler demektedir.

AşıkpaÅŸazade, Oruç Bey, Nesri gibi ilk Osmanlı tarihçileri ve geleneksel kabul edilen anlatıma göre Beylik ileri gelenleri ve Osman Bey'in çocukları Osman Bey'in ölümü ardından bir toplantı yapmışlar; bu toplantıda Orhan Bey kardeÅŸi Alaaddin'in Bey olmasını önermiÅŸ ama Alaaddin bunu kabul etmeyip, kardeÅŸi Orhan'ın askerî baÅŸarılarından dolayı, devlet ileri gelenlerinin uygun gördüÄŸü gibi küçük kardeÅŸi Orhan'ı Beylik tahtına münasip gördüÄŸünü ifade etmiÅŸ ve böylece Orhan tahta geçmiÅŸtir.

Adına kesilen ilk Osmanlı akçe sikkesi Rebievvel 724 (Åžubat 1324) tarihi taşımakta ve Orhan'ın en geç bu tarihte Bey olduÄŸuna kanıt saÄŸlamaktadır.

Osmanlı'nın ilk tapu senedini Miladi 1301 yılında Orhangazi; Åžeyh İzzeddin İsmail'e Sakarya Akova'daki Çalıca ve Åžehler Köyü vakıf tapusunu vermiÅŸtir.

Orhan Gazi'ye bey olduktan sonra "Åžücaeddin", "İhtiyareddin" ve "Seyfeddin" sanları verilmiÅŸtir. Adına tuÄŸra çekilen ilk Osmanlı beyidir.

 

Anadolu'da fetihler

Orhan Bey'in beylik yıllarının ilk dönemi Anadolu'da fetihlerle geçmiÅŸtir. BeyliÄŸi sırasında bütün diÄŸer Anadolu beylikleri gibi İran'da kurulu İlhanlılar'ı metbu sayıp yıllık vergi ödemekte devam etmiÅŸtir. DiÄŸer yandan da Bizans topraklarına yönelik akınlar ve fetihlerle Osmanlı BeyliÄŸi daha güç kazanmıştır.

Orhan Bey 1321'de Mudanya'yı fethederek beyliÄŸini Marmara Denizi kıyısına ulaÅŸtırmıştır. 1323 yılında Gebze de kendi adında camii yaptırmıştır. 1321 ve 1326'ya kadar Gazi komutanlar emri altında Osmanlı beylik birlikleri beylik sınırlarına sevkedilmiÅŸ; Konur Alp Batı Karadeniz dolaylarına, Akça Koca Ä°zmit dolaylarına, Abdurrahman Gazi Yalova (Yalakabad) dolaylarına akınlar yaparak Yalova, Akyazı, Mudurnu, Pazaryeri (Ermenipazarı), Sapanca (Ayangölü), Kandıra, Samandra fetihleri yapılmıştır. 

1326'da hedef, bölgenin en büyük merkezi olan ve yıllardır abluka altında tutulan Bursa kenti olmuÅŸtur. Önce Orhaneli (o zaman Atranos) kalesi alınmış ve yıkılmış; sonra Bursa hisarını kuÅŸatmak üzere Pınarbaşı mevkiinde karargâh kurulmuÅŸtur. Fakat Köse Mihal Bey,'in diplomatik çabaları sonucu kale muhafızı Evranos kaleyi savaÅŸsız teslim etmiÅŸtir. Köse Mihal bey, ve Evranos Bey,'in Müslüman olup Orhan Bey'in hizmetinde akıncı beyleri olarak görev yapmaları ve bu misyonu kendi soydaÅŸlarına devretmeleri Osmanlılık kimliÄŸi yaratma siyasetinin ilk baÅŸarılı sonuçlarıdır. Bir vekayiname Bursa alınışını 2 Cemazievvel 726 (6 Nisan 1326) olarak vermektedir. Fakat elde bulunan bazı, Orhan Gazi adına Bursa'da basılı olduÄŸu gösterilen akçe sikkeleri daha önceki tarihleri göstermektedir. Genel olarak Osmanlı tarihçiler Bursa'nın alınması ile Orhan Gazi tarafından baÅŸkent yapıldığını bildirirler.

Sonraki yıllarda Orhan Bey'in gazi komutanları akıncıları ile Kocaeli topraklarında ilerlemiÅŸler; Kartal ve Aydos kalelerini fethetmiÅŸler ve BoÄŸaz kıyılarında görülmüÅŸlerdir.

Mayıs 1329'da Bizans imparatoru olan III.Andronikos ve yakın danışmanı (sonra imparator olan) İoannis Kantakuzinos 2.000 paralı asker ile takviyeli bir Bizans Ordusu ile Kocaeli'nde ilerlemiÅŸ; İzmit kuÅŸatması yapan ise Orhan Gazi ivedi yürüyüÅŸle Darıca üzerinden gelmiÅŸ; ve ilk defa bir meydan savaşı olarak Bizans ve Osmanlı orduları 11 Haziran 1329'da Maltepe ( Palekanon) Savaşı'na giriÅŸmiÅŸlerdir. Bu savaÅŸta Bizans ordusu Osmanlı ordusuna yenik düÅŸüp bozguna uÄŸramış ve Bizans İmparatoru III. Andronikos yaralı olarak kurtulmuÅŸtur. Böylece III. Andronikos'un Bizans Anadolu topraklarını geri alma planları suya düÅŸmüÅŸtür ve Bizanslılar bir daha böyle planlara giriÅŸmemiÅŸlerdir.

Orhan Bey'in bu askerî zaferi sonucu olarak bütün Hristiyanlar için ana itikat prensibi saÄŸlayan "Nicea İtikadı"'nin 325'te kabul edildiÄŸi ÅŸehir olan ve Bizans Konstantinopolis'i Latinlerin elinden alıp kurtaran İznik İmparatorluÄŸu'nun baÅŸkenti olmuÅŸ olan İznik (Nicea) 2 Mart 1331'de hiç direniÅŸ görünmeden fethedilmiÅŸtir. Orhan Bey ve yakınları tarafından yapılan imar çalışmaları çok kısa bir zamanda İznik bir Osmanlı kültür, ticaret ve sanat merkezi olan bir İslam ÅŸehrine döndürmüÅŸtür. Özellikle Orhan Bey İznik büyük katedralini camiye ve bir manastırı medreseye çevirtmiÅŸ; eÅŸi Nilüfer Hatun bir imaret yaptırmış; oÄŸlu Süleyman PaÅŸa ise yeni bir medrese inÅŸa ettirmiÅŸtir.

Orta Çağın en büyük seyyahi olduÄŸu kabul edilen İbn-i Batutta 1332–1347 döneminde yaptığı seyahatte Anadolu'ya gelmiÅŸ ve Alanya'dan baÅŸlayarak kuzey doÄŸru Orhan Bey'in yönettiÄŸi Osmanlı BeyliÄŸi dahil, Anadolu beyliklerini ziyaret etmiÅŸtir. Rıhlet-ü İbn Battûta adıyla anılan yazdığı seyahatnâmesinde Orhan Bey'i "Osman-Cık oÄŸlu İhtiyareddin Sultan Orhan Bek" olarak adlandırdığı Orhan Bey'i ve yönettiÄŸi beylik hakkında ÅŸunları yazmıştır:

Bursa'nın sultanı "Osman-cık" oÄŸlu "Orkhan Bek"'dir. Bu hükümdar Türkmen hükümdarların en ulusu olup servet, araziler ve askeri güçler bakımından da en üstünüdür. Yaklaşık yüz kadar kaleye sahiptir. Çok zamanını devamli olarak bu kaleleri kısa süreli olarak ziyaret edip orayı teftiÅŸ etmekle ve doÄŸru olmayan sorunları doÄŸrulaÅŸtırmaya çalışmakla geçirir. Kafirlerle savaşır ve onları kalelerinde kuÅŸatma altına alır. Bizanslı Rumlardan Bursa'yı beyliÄŸin eline geçiren babasıdır. Söylenenlere göre babası İznik'i (Nicea) yirmi yıl kuÅŸatma altında tutmuÅŸtur ama ÅŸehri ele geçirmeden önce ölmüÅŸtür. OÄŸlu Orkhan bu ÅŸehri eline geçirmeden oniki yıl kuÅŸatama altında tutmuÅŸtur. Ben kendisini orada gördüm.

Üç yıldan beri baÅŸkent olan kente ulaÅŸmadan gece bastırdı ve Gürle köyünde bir Ahinin zaviyesinde kaldık. Ertesi sabah nar aÄŸaçları ile kaplı bir vadiden tam gün yol alarak İznik ÅŸehri kalesi önüne geldik. İznik dört tarafı gölle çevrili bir kale ve kaleye sadece atlılar için tek yönlü geçiÅŸ saÄŸlayan bir köprü ile girilmekte. Kentin bir kısmı terkedilmiÅŸ harabelik olup Bey'in hizmetinde bulunan küçük sayıda asker hariç yaÅŸanılmaz durumda. Åžehrin dört bir tarafı aralarında su dolu hendek bulunan iki taraflı taÅŸtan surlarla çevrili ve buralardan kaleye hendek üzerinde bulunan ahÅŸaptan iner-kalkar köprüler vasıtası ile girilip çıkılabilmekte. Surlar içinde evler, meyva bahçeleri ve tarlalar bulunmakta ve içme suyu kuyulardan elde edilmekte. İznik'e Orhan Bey'in eÅŸlerinden Buyon Hatun (Bayalun/Nilüfer) egemen. Bu kadın olgunluÄŸu ve dindarlığı ile tanınıyor(..) Kendisini imam Hoca Alaeddin ile ziyaret ettik ve bizlere ikram ve iltfatta bulundu. Birkaç gün sonra Orhan Bey geldi.

Atlarımın birinin hastalığı nedeni ile kentte kırk gün kaldım. Ama sonunda sabırsızlanıp yol arkadaşım üç kiÅŸi ve üç erkek bir kız kolelerimle birlikte kentten ayrıldım. (..) Bu kentten ayrıldıktan sonra Sagari (Sakarya Nehri) adlı bir nehrinin üzerinden birbirine sıkıca kalın iplerle baÄŸlanmış dört uzun kütükten yapılmış ve eÄŸerleri ile taşıdıkları eÅŸya torbalarıyla yolcuların üzerinde taşındığı, yolcularının atlarının yüzerek arkadan geldikleri ve sahilden iplere çekilip ilerletilen bir salla bir müddet seyahat ettik.(..)

İznik'te imar faaliyetleri devam etmekte iken Kara TimurtaÅŸ PaÅŸa Marmara'nın Gemlik ve Armutlu kıyılarını Osmanlı sınırlarına katmıştır. Sonra daha eski klasik Roma İmparatorluÄŸu'nun (284 ve civarında) baÅŸkentliÄŸini yapmış olan ve 6 yıldır Osmanlı ablukası altında bulunan İzmit (Nikomedia) 1337'de Bizans tarafından savunulamaz duruma gelmiÅŸ; son Bizans valisi Prenses Marika Paleialogos tarafından terkedilip Osmanlı orduları tarafından fethedip yönetimi Süleyman PaÅŸa'ya verilmiÅŸtir.

Sultan Orhan Gazi

Bunun üzerine III. Andronikos 1333'de Osmanlı hükümdarı Orhan Beye bir barış anlaÅŸması teklif etmiÅŸ ve yıllık 12.000 Bizans altını haraç karşılığında Bitinya'da Bizans elinde kalmış olan arazilere Osmanlı'ları hücum etmemesini teklif etmiÅŸtir. Böylece Orhan Bey'in Anadolu'da küffardan fethedeceÄŸi önemli bir yer kalmamıştır.

Orhan Bey bu nedenle 1340'lı yıllarda beyliÄŸini yeni bir strateji olan komÅŸu Türkmen beyliklerin fethine yöneltmiÅŸtir.

Önce Karesi BeyliÄŸinde hükümdarlık kavgasına geçen Demirhan Bey ile Dursun Bey'in arasını bulmak nedeniyle Orhan Bey 1342'de Ulubad, Karacabey. (Mihaliç) ve MustafaKemalPaÅŸa (Kırmastı) kalelerini iÅŸgal etmiÅŸtir. Bununla da yetinmeyerek önemli bir askerî kuvvetle 1345'te Karesi Seferi'ne çıkmıştır. Bu iki kavgalı bey Bergama'da sıkıştırılmış; Dursun Bey kuÅŸatma sırasında ölmüÅŸ; Demirhan Bey esir olarak alınmıştır. Böylelikle Karesi BeyliÄŸine ait geniÅŸ topraklar ve Balıkesir, Manyas, Edincik ve Erdek kentleri Orhan Bey idaresine geçmiÅŸtir.

Sonra İç Anadolu'ya akınlar baÅŸlamıştır. Bu akınlar 1354'te Gerede ve Osmanlılara kuruluÅŸtan beri destek saÄŸlayan Ahilerinin merkezi Ankara kalelerinin Orhan Bey'in eline geçmesi ile sonuçlanmıştır.

 

Rumeli'ye geçiÅŸ

Orhan Bey'in hükümdarlığının son döneminde yeni bir strateji ortaya çıkmıştır. Bu strateji Bizans'a yardım etme vesilesiyle Rumeli'ye Osmanlı askeri gönderilmesi ile baÅŸlayıp; Osmanlıların ve Türklerin Rumeli'de toprak edinip ÅŸehirlere de yerleÅŸmesi ve yeni bir küffar elinden toprak fethetme sürecinin (sonucunda ta orta Avrupa'ya uzanacak olan sürecin) baÅŸlaması ile devam etmiÅŸtir.

Orhan Bey zamanında yak. 1335'e kadar Osmanl Beyliği'nin genişlemesi

Orhan Bey'in Bizans'a yardım etmesi, bir iç isyan sonrası imparatorluk tahtına geçen VI.İoannis'la kurulan yakın iliÅŸkilerle baÅŸlamıştır. 1344'te Bizans İmparatoru zor bir durumda bulunuyordu. Selanik'teki valisi olan İoannis Apokaukos duruma hakim olamamış ve baÄŸnaz fanatik'ler (Selanikli Zealotlar) olarak anılan bir parti tekrar idareyi eline almıştı. Sırp Kralı IV.Stefan DuÅŸan tekrar Bizans aleyhine dönmüÅŸ ve tüm Makedonya'yı istila etmek niyetiyle Serez kalesini kuÅŸatma altına almıştı. Anadolu'da müttefiki olan ve daha önce askerî yardım saÄŸlayan AydınoÄŸlu Umur Bey'in donanması Papa'nın kurduÄŸu Lig müttefikleri donanması tarafından İzmir'de yakılmış ve İzmir Papalık Devleti müttefiklerinin iÅŸgali altına alınmıştı. SaruhanoÄŸulları BeyliÄŸi asker saÄŸlayabilecek durumda idi; ama bu kuvvetin hem Selanik hem de Sırp Kralına karşı bir askerî sefer için yeterli olmayacağı gayet açıktı. Onun için 1345'in ilk aylarında VI. İoannis Orhan Bey'le yakın iliÅŸkiler kurmak için temaslara baÅŸlamıştır. Kendisi tarih yazarı da olan Kantakuzenos bu evlilik hakkında kitabında bir bölüm ayırmıştır. Buna göre Kantekuzanos biraz Türkçe öÄŸrenmiÅŸ; iki hükümdar birbirleri ile yakın ÅŸahsi baÄŸlantı kurmuÅŸlar ve Orhan Bey'le ÅŸahsi görüÅŸmeleri sırasında birbirinden güzel üç kızını da Orhan Bey'le tanıştırmıştır. İkinci kızı olan Theodora Hatun'u Orhan Bey ile evlendirmek için anlaÅŸmışlardır. 1346'da Orhan Bey'i düÄŸün yeri olan Silivri'ye (Salymbria'ya) getirmesi için 30 gemilik Bizans donanması kullanılmış ve 3 gün 3 gece süren düÄŸünden sonra aynı filo Orhan Bey'i ve maiyetini geri götürmüÅŸtür. Ertesi yıl Orhan Bey yeni karısı Theodora ile bu sefer Üsküdar'da kayınbabası ile buluÅŸmuÅŸtur.

1359 yılında Osmanlı Beyliği

1350'de Selanik'teki baÄŸnaz fanatik'leri (Selanikli Zealotlar) ortadan kaldırmak için harekete geçen VI. İoannis yine damadı Orhan Bey'den Türk süvari kuvveti desteÄŸi istemiÅŸtir. 20.000 kiÅŸilik, Osmanlı süvari kuvveti ile takviyeli, Bizans kuvvetleri ile VI. İoannis'un oÄŸlu olan Matheos Kantakuzinos komutası altında Selanik'e doÄŸru ilerlerken Orhan Bey'in askerlerinin Anadolu'ya geri gitmeleri gerekmiÅŸ ve bu askerlerin gitmesi ile gücü çok azalan Matheos'un ÅŸansı yaver gidip Selanik yakınlarında bir Türk asıllı korsan filosu bularak bunları paralı olarak tutup Selanik'e girmeyi baÅŸarmıştır.

1352'de VI. İoannis'un ortak imparator olan V. İoannis ile arası açılmış ve V. İoannis, Edirne'de hüküm süren Matheos'a Sırplar yardımı ile hücum edip ÅŸehrin idaresini eline almıştır. Buna karşılık Konstantinopolis bulunan VI. İoannis damadı Orhan Bey'den askerî destek istemiÅŸtir. Orhan Bey bunun üzerine komutanlığını oÄŸlu olan Süleyman PaÅŸa'nın yaptığı bir büyük Osmanlı birliÄŸini VI. İoannis emrine girmek üzere göndermiÅŸtir. Bu Osmanlı birliÄŸi ile takviyeli Bizans ordusu Bizans İmparatoru VI. İoannis baÅŸkomutanlığı altında Edirne'ye yürüyüp bu ÅŸehri kurtarmıştır. Aynı Osmanlı birliÄŸi birkaç ay sonra bir karışık Sırp-Bulgar ordusunu, donmuÅŸ olan Meriç Nehri kıyılarında yenik düÅŸürüp imha etmiÅŸtir.

Orhan Bey

Bazı Türk tarihlerine göre bu baÅŸarının sonucu olarak 1353'te Çimpe Kalesi Süleyman PaÅŸa'ya bir askerî üs olarak verilmiÅŸtir. Süleyman PaÅŸa buraya ve civarına askerlerinin ailelerini ve göçmen Türkmenleri yerleÅŸtirmeye baÅŸlamıştır ve bu kale Osmanlıların Avrupa'ya bir köprübaşı noktası olmuÅŸtur. Bunu önlemeye çalışan İmparator VI. İoannis, Çimpe kalesini geri almak için 10.000 altın tazminat vermeyi teklif etmiÅŸ ve bunu müzakere etmek için Orhan Bey'le ÅŸahsen görüÅŸmek istemiÅŸtir. Fakat yaÅŸlılığını ve hastalığını ileri süren Orhan Bey bu görüÅŸmeyi kabul etmemiÅŸtir.

Bir baÅŸka açıklamaya göre ise 2 Mart 1354'te bütün Trakya büyük bir deprem geçirmiÅŸ ve bu afetin hemen arkasından gelen kar tipi fırtınaları ve ÅŸiddetli yaÄŸmur afetleri hayatı daha da fenalaÅŸtırmıştır. Bu afetten önce büyük bir Bizans ÅŸehri olan Gelibolu taÅŸ taşın üzerinde kalmayacak kadar zarar görmüÅŸ ve tüm halkı tarafından denizden terk edilmiÅŸtir. Biga'da bu haberi alan Süleyman PaÅŸa, bir anlatıma göre zaten kendine üs verilen Çimpe'ye gitmek üzere hazır bulunmaktaydı. DiÄŸer bir anlatıma göre, Süleyman PaÅŸa, daha önceki yardım seferinde Rumeli topraklarının zenginliÄŸini görmüÅŸtü ve Rumeli'ye geçmek için bir böyle bir fırsat kollamaktaydı.

Her nedenle olursa olsun, Süleyman PaÅŸa ve ordusu ile Çanakkale BoÄŸazı'nı geçip ve birlikte getirilen Türkmen göçmenleri bomboÅŸ olan Gelibolu'ya yerleÅŸtirmiÅŸtir. Birkaç ay içinde ÅŸehirdeki binalar yaÅŸanacak ÅŸekilde onarılıp ve ÅŸehrin surları yeniden inÅŸa edilmiÅŸ ve Gelibolu nüfusunun hepsi Türk olan bir müslüman ÅŸehrine dönüÅŸtürülmüÅŸtür. Bizans imparatoru resmen Süleyman PaÅŸa'dan Gelibolu'dan orada yerleÅŸtirdiÄŸi bütün Türkmenlerle birlikte çekilmesini istemiÅŸtir. Ancak Süleyman PaÅŸa yanıt olarak buraya Türklerin Allah'ın niyeti ile geldiklerini; geldiklerinde ÅŸehrin terkedilmiÅŸ olduÄŸunu; burada oturan hiçbir kimsenin evinden zorla atılmadığını ve bu ÅŸehri terketmenin Allah'ın inayetini reddetme olacağını bildirmiÅŸtir. İmparator bu ÅŸehrin boÅŸaltılması masraflarını karşılayacağını ve üstüne tazminat vereceÄŸini bildirdiyse de Süleyman PaÅŸa'yı fikrinden caydıramamıştır. İmparator bu sefer damadı Orhan Bey'e de durumu ÅŸikayet etmiÅŸtir; Orhan Bey İmparatorla İzmit'te görüÅŸebileceÄŸini bildirmiÅŸ ise de görüÅŸmeye hastalık bahanesine gitmemiÅŸtir. Bunu bir felaket olarak kabul eden İmparator büyük bir yeise kapılmıştır. 

Bu sorun daha bir hal yoluna konulmadan Kantakuzenos, ortak imparator olan V. İoannis'le açık mücadeleye giriÅŸmiÅŸ; önce damadı V. İoannis'u ortak imparatorluktan atıp; Bozcaada'ya (Tenedos'a) sürgüne göndermiÅŸtir. Ama oradan Venedikliler yardımıyla Bozcaada'dan kaçan V. İoannis İstanbul'a gelip Konstantinopolis'te idareyi yeniden eline almıştır. V. İoannis ile kayınpederi VI. İoannis anlaÅŸma yapıp birlikte imparatorluk yapmayı kabul etmiÅŸlerdir. Fakat, büyük bir depresyon içinde bulunan VI. İoannis birkaç gün sonra, 4 Aralık 1354'te kendi isteÄŸi ile tahtından feragat etmiÅŸ; bir manastıra keÅŸiÅŸ olarak girmiÅŸtir. Böylece Osmanlıların Rumeli'ye geçmeleri bir emrivaki olarak kalmış, ama Orhan Bey'in kayınbabası iktidardan ayrılmıştır.

MasallaÅŸmış bir açıklamaya göre ise Süleyman PaÅŸa ve ufak ordusu Rumeli'ye salla geçiÅŸ yapmış ve orada ilk yerleÅŸkiyi kurmuÅŸlardır.

Her ne ÅŸekilde geçiÅŸ ve köprübaşı kurulmuÅŸ olursa olsun, Osmanlılar Trakya'da Bizans ÅŸehirlerini birer birer zaptetmeye baÅŸlamışlardır. Çimpe Kalesi ve Gelibolu kale ve ÅŸehrinden baÅŸlayarak Bolayır, KeÅŸan ve Rodoscuk (TekirdaÄŸ) 1354'te fethedilmiÅŸtir. Bunun yanında fethedilen toprakları korumak amacıyla Rumeli'de geniÅŸ bir iskan politikası uygulanmış ve Anadolu'dan Trakya'ya Türkler getirilip yeni fethedilen yerleÅŸkelere iskan edilmiÅŸlerdir. Ayrıca, zaten Trakya topraklarında bulunan Türkler, AydınoÄŸulları ve SaruhanoÄŸulları orduları kalıntıları da Osmanlılara katılmışlardır. 1356'da Osmanlılar Çorlu'ya kadar ilerlemiÅŸlerdir.

Rumeli'deki Osmanlı toprakları üzerinde beylerbeylik görevi yapan Süleyman PaÅŸa, Çorlu civarında bir sürek avı sırasında atından düÅŸerek ölmüÅŸtür (1357). Süleyman PaÅŸa'nın ölümü ile; 1359-1362 arasında Orhan Bey'in oÄŸlu ve veliahtı Murad Bey Rumeli'de Osmanlı ordularına komutaya baÅŸlamıştır. Osmanlılar 1361'de Dimetoka ve Edirne'yi ellerine geçirmiÅŸlerdir. Mart 1362'de ise Orhan Bey vefat etmiÅŸ ve yerine oÄŸlu Murad geçmiÅŸtir.

 

Yenilikleri ve düzenlemeleri

Devlet alanında

Orhan Bey Osmanlı BeyliÄŸi'ni yeni yasalar ve düzenlemeler sayesinde devlet yapmıştır. İlk kez vezir ataması bu dönemde yapılmıştır. İlk kadı ve subaşı atamaları bu dönemde yapılmıştır. Sancaklara kadılar gönderilmiÅŸtir. Divan Örgütü kurulmuÅŸtur. Vakıf sistemi, adli teÅŸkilat kurulmuÅŸtur.

Askerlik alanında

Yaya ve müsellem olarak ilk düzenli Osmanlı ordusu kurulmuÅŸtur. İlk donanma çalışmaları yapılmıştır ve Osmanlı Devleti gücüne güç katmıştır.

Ticaret ve Ekonomi alanında

Orhan Gazi, babası Osman Gazi'nin 699/1300 yılı civarında EskiÅŸehir'de çıkardığı ilk Bac kanunundan sonra, Bursa'da Osmanlılar'ın en eski ticarî kanunu olan 21 maddelik ilk İhtisab Kanunnamesini çıkarmıştır. Sonraki Ä°htisab kanunnamelerinde yer alan bazı maddelerin nüvesini de içeren bu küçük kanunnamede, Bursa'daki ehl-i hirfet ve dükkânların ödeyeceÄŸi Bac miktarlarını belirleyen maddelerin yanı sıra, ilk defa ÅŸarap satıcıları, kalaycılar ve hamam iÅŸletmecilerinin iÅŸletim ve üretim standardını tespite yönelik birtakım kriterlere de yer verilmiÅŸtir. Kanunnamede genel çerçevede Osman Gazi'nin Bac kanununda belirlediÄŸi 2 akça bac bedeli korunmuÅŸ; "kilinder", "lidre" (libre) gibi ölçü birimlerinin o dönemdeki varlığı ve Orhan Bey zamanında Bursa'daki esnafın hangi sınıflardan ibaret olduÄŸu da önemli birer tarihî veri olarak ortaya konulmuÅŸtur. 

 

Kişiliği ve fiziki yapısı

Orhan Gazi; mavi gözlü, sarışın, beyaz tenli, geniÅŸ göÄŸüslü, iri yapılı bir insandı. Kulağında siyah bir beni vardı. Sık sık halkın arasına karışıp onların dertlerini dinlerdi. Davranışları dengeli ve kararlı idi. Daima tedbirli davranırdı. İyi ahlâklı olarak bilinirdi.

 

Son yılları ve ölümü

Orhan Bey'in Bursa'daki GümüÅŸlü Kümbet'te türbesi

Orhan Gazi, son yıllarında Osmanlı Devleti'nin idaresini, oÄŸlu ÅŸehzade Murat`a bırakarak hayatını Bursa'da geçirmiÅŸtir.

Ölüm nedeni ve yılı hakkında tarihçiler arasında ihtilaf bulunmaktadır. Zamanının tarihçisi olan ÂşıkpaÅŸazâde, Orhan Bey'in Süleyman Bey'le aynı yılda, 1358'de, öldüÄŸünü yazmaktadır Bazı tarihçiler 1360 yılında 79 yaşında iken vefat ettiÄŸini bildirirler ve diÄŸerleri ise ölümünün 1362'de olduÄŸunu belirtir.

Orhan Bey, Bursa'da, GümüÅŸlü Kümbet'te babasının türbesine gömülmüÅŸtür.

 

Ailesi

EÅŸleri

  1. Asporça Hatun - Bizans İmparatoru III. Andronikos'un kızı, Åžehzade İbrahim ve Fatma Hatun'un annesi.
  2. Nilüfer Hatun - Yarhisar Tekfurun kızı, I. Murat, Süleyman Gazi ve Åžehzade Kasım'ın annesi.
  3. Theodora Hatun - Bizans İmparatoru VI.İoannis'un kızı, Åžehzade Halil'in annesi.
  4. Eftandise Hatun - Mahmud Alp'in kızı.

Erkek çocukları

  1. Süleyman PaÅŸa
  2. Åžehzade Murad
  3. Şehzade İbrahim
  4. Åžehzade Halil
  5. Şehzade Kasım
  6. Åžehzade Eyüp

Kız çocukları

  1. Fatma Hatun
  2. Hatice Hatun
 
Kaynak : Wikipedia.org


Bu haber 1242 kez okundu.

                                                   8 + 2 = ?

HAVA DURUMU

ANKARA

SON YORUMLAR

Haber Scripti V5 © 2020 | İzinsiz ve Kaynak gösterilmeden kullanılamaz

Espower Bilisim