Facebook'ta takip et.Twitter'da takip et. Abone Ol!
Münker ve Nekir melekleri
Melek
2021-03-29 06:18

Münker ve Nekir melekleri

MÜNKER-NEKİR

   

Ölen kimseyi mezarında sorguya çeken ve gerektiÄŸinde onu cezalandıran iki melek. Bunların, Münker ve Nekir diye isimlendirilmeleri, her ikisinin de aÅŸinası olmadığımız garip bir sûrette olmalarındandır. Nitekim Arapça'da bir kimsenin, bilmediÄŸi veya tanımadığı bir ÅŸeyi bilmediÄŸini ifade etmek için, "nekirtü'ÅŸ-ÅŸey'e" der.

Ehl-i Sünnet'e göre, Münker ve Nekir, ölen kiÅŸiye Rabbini, dinini ve peygamberini sorarlar. Mü'min kiÅŸi bu sorulara cevap verir, ama kâfir veremez. Bu husustaki hadisler pek çoktur. Söz konusu iki melek ölünün kabrine gelir, Allah ölüyü diriltir ve melekler sorularını yöneltirler (Pezdevî, "Ehl-i Sünnet Akâidi" Çev., Åžerafettin Gölcük, İstanbul 1980, 237).

Ebu Hüreyre'den; Hz. Peygamber (s.a.s.) ÅŸöyle buyurduÄŸu bildirilmiÅŸtir:

"Ölü defnedildiÄŸinde, ona gök gözlü simsiyah iki melek gelir. Bunlardan birine Münker diÄŸerine de Nekir denir. Ölüye: "Bu adam (Rasûlüllah) hakkında ne diyorsun?" diye sorarlar. O da hayatta iken söylemekte olduÄŸu; "O, Allah'ın kulu ve Resûlüdür. Allah'tan baÅŸka Allah olmadığına, Muhammed(s.a.s.)'in O'nun kulu ve elçisi olduÄŸuna ÅŸehadet ederim." sözlerini söyler. Melekler; "Biz de bunu söylediÄŸini biliyorduk zaten." derler. Sonra kabri yetmiÅŸ çarpı yetmiÅŸ zira' kadar geniÅŸletilir ve aydınlatılır... EÄŸer münafık ise, "İnsanların söylediklerini duyup aynısını söylerdim, bilmiyorum." der. Melekler de, "Böyle söylediÄŸini zaten biliyorduk." derler. Sonra arza: "Onu sıkıştır" denir. Arz onu sıkıştırır da kaburga kemikleri birbirine geçer. Allah onu yattığı bu yerden tekrar diriltinceye kadar kendisine azap edilir." (Tirmizi, Cenâiz, 70)

Akâid kitaplarının hemen hemen tümünde, Münker-Nekir'den, bunların kabirde ölüye yönelttikleri sorulardan bahsedilir. Kur'ân-ı Kerîm'de bu iki meleÄŸin adından söz edilmediÄŸi gibi kabirde ölünün sorguya çekileceÄŸine dair açık bir ifadeye de rastlanmaz. Ancak bazı âyetlerin buna iÅŸaret ettiÄŸi, hattâ bazılarının tamamen kabir suali ile ilgili olduÄŸu Ehl-i Sünnet alimlerince kabul edilmiÅŸtir. Ömer Nesefi'nin "Akaid"inde: "Münker ve Nekir'in suali Kitap ve Sünnetle sabittir." denmektedir.

"Allah, îman edenleri dünyada da âhirette de deÄŸiÅŸmeyen saÄŸlam söz üzerinde sabit kılar. Zâlimleri ise saptırır. Allah dilediÄŸini yapar." (İbrahim, 14/27)

âyetinde geçen âhiret hayatından maksat kabir; "sabit söz''den maksat da "Kelime-i Åžehadet''tir denmiÅŸtir. İbn Mâce, Sünen'inde ÅŸöyle demektedir:

"Allah, iman edenleri sabit bir söz ile metanetli kılar." âyeti, kabir azabı (sorgusu) hakkında indi. Ölüye kabirde; "Senin Rabbin kim?" diye sorulur. O da; "Rabbim Allah'tır, Peygamberim Muhammed (s.a.s.)'dir." diye cevap verir. İşte mü'min ölünün böyle cevabı; "Allah iman edenleri sâbit söz ile dünya hayatında ve ahirette metanetli kılar." meâlindeki âyetin ifadesidir (İbn Mace, Zühd, 32; Ayrıca bk. Buhari, Tefsîr, Sûre, 14).

Bu hadis, kütübü sittenin hepsinde rivayet edilmiÅŸtir. Bazı rivayetlerde kabirde ölüye sorulan sorular; "Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin kimdir?" diye üçe çıkarılmıştır.

"Onlar sabah akÅŸam ateÅŸe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün; Fir'avn'ın adamlarını azabın en ağırına sokun, denir." (el-Mü'min, 40/46)

âyetinin de kabir suali ve kabir azabı ile ilgili olduÄŸu tefsir kitaplarında belirtilmiÅŸtir (İbn Kesîr, "Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm", 40/46. âyetin tefsîri).

Münker ve Nekir'in kabirdeki sorularıyla ilgili pek çok hadis varid olmuÅŸtur. Bu ahad haberler, lafızları itibariyle tevâtür derecesine ulaÅŸmamışlarsa da, bu konudaki hadislerin çokluÄŸu, konuyu manevî mütevâtir derecesine yükseltir (HaÅŸiyetü'l-Kesteli alâ Åžerhi'l-Akâid, İstanbul 1973, 133, 134).

Bu hadislerin bir kısmında ölünün sorguya çekileceÄŸinden söz edilmekte, ancak herhangi bir melekten bahsedilmemektedir:

"Ölü mezara konulur. Salih kiÅŸi kabrinde endiÅŸesiz ve korkusuz oturtulur. Sonra ona; "Hangi dinde idin?"diye sorulur. O; "Ben İslâm dininde idim" diye cevap verir. Sonra ona; "Åžu adam (Rasûlüllah, s.a.s.) kimdir?" diye sorulur. O da; "Muhammed (s.a.s.), Allah'ın Rasûlüdür. O, bize Allah katından apaçık âyetler getirdi; biz de O'nu doÄŸruladık" diye cevap verir. Daha sonra bu ölüye; "Sen Allah'ı gördün mü? diye sorulur. O da "Hiçbir kimse Allah'ı görmeye lâyık deÄŸildir" diye cevap verir. Bu soru ve cevaplardan sonra onun için ateÅŸ tarafına bir pencere açılır. Ölü ona bakarak ateÅŸ alevlerinin birbirini kırıp yenmeye çalıştığını görür. Sonra ona; "Allah'ın seni koruduÄŸu ateÅŸe bak" denir. Daha sonra onun için Cennet tarafına bir pencere açılır. O da bu defa Cennetin süsüne ve nimetlerine bakar. Kendisine; "İşte bu yer senin makamındır" denildikten sonra; "Sen samimi iman üzerinde idin, bu saÄŸlam iman üzerinde öldün ve inÅŸallah iman üzerinde dirileceksin" denir" (İbn Mace, Zühd, 32).

GörüldüÄŸü gibi yukardaki hadiste herhangi bir melekten söz edilmemekte, mücerred olarak kabir suali zikredilmektedir. BaÅŸka bir hadiste ise ölüyü sorguya çekecek olanın bir melek olduÄŸu belirtilmekte ancak isminden bahsedilmemektedir:

"Bu ümmet kabirlerinde imtihan edilecek. İnsan defnedilip arkadaÅŸları ondan ayrılınca, elinde topuzla bir melek gelerek onu oturtur ve; " Rasûlüllah hakkında ne dersin "? diye sorar. KiÅŸi mü'min ise; "Allah'tan baÅŸka ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)'in, Allah'ın kulu ve Rasûlü olduÄŸuna ÅŸehadet ederim" diye cevap verir. Melek de ona; "DoÄŸru söyledin" der..." (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, III, 3, 40).

Daha önce geçen Ebu Hüreyre hadisinde iki sorgu meleÄŸinden söz edilmekte ve birinin adının Münker, diÄŸerinin de Nekir olduÄŸu beyan edilmektedir.

Ehl-i Sünnet'e göre Münker ve Nekir'in kabirde ölüyü sorguya çekmeleri haktır. Kabrin sıkması ve azabı haktır. Bu bütün kâfirler ve asi bazı mü'minler için olan bir ÅŸeydir (İmam Azam, "Fıkh-ı Ekber", trc. H. Basrî Çantay, Ankara 1985, s. 14).

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz, ölüyü defnettikten sonra; " KardeÅŸiniz için Allah'tan maÄŸfiret dileyiniz, çünkü o, ÅŸu anda sorguya çekilmektedir" buyurmuÅŸlardır (Ebu Davud, Cenâiz. 67; es-Sâbûnî, "el-Bidâye Fi Usûli'd-Dîn ", NÅŸr. B. TopaloÄŸlu, DımaÅŸk 1979 s. 97).

(Halid ERBOÄžA)

 

 

Kaynak : sorularlaislamiyet.com

Temsili Resim : youtube.com


Bu haber 48 kez okundu.

                                                   7 + 8 = ?

HAVA DURUMU

ANKARA

SON YORUMLAR

Haber Scripti V5 © 2020 | İzinsiz ve Kaynak gösterilmeden kullanılamaz

Espower Bilisim